Connect with us

BANKA HABERLERİ

7 bela: Ekonominin 7 temel sorununda 2021’e nasıl girdik?

T24 Yazarlarından Barış SOYDAN 2021 yılında Türkiye’nin çözmesi gereken 7 konuyu ele aldı.

Yayınlanma:

|

Cumhuriyet tarihinin en ağırı olan 2001 Krizi, bankacılıktan kaynaklanmıştı. Reel sektördeki bozulma bankacılığa da sıçrarsa Türkiye kendi imkanlarıyla altından kalkamayacağı, 2001’de olduğu gibi IMF’ye mahkûm olacağı bir krize sürüklenebilir.

1. Enflasyon

2021’e yüzde 14.03’lük enflasyonla girdik. Merkez Bankası’nın yeni Başkanı Naci Ağbal’a inanacak olursak, enflasyon yüzde 5’e düşecek. “Ben yüzde 5’e inanıyorum. Başka ülkeler enflasyonu yüzde 1-2’de tutuyor da Türkiye Cumhuriyeti neden tutamasın? Bizim ne eksiğimiz var? Yapabiliriz” dedi. Yapabilir mi? Zor. Enflasyon önümüzdeki aylarda düşmeyecek, yükselecek. Baz etkisiyle ilk çeyrekte (Ocak, şubat, mart) daha da artması ve yüzde 15-16’ya (Belki de yüzde 17’ye) çıkması bekleniyor.

Sonra? Bahardan itibaren inişe geçecek. Ama bunun için doların yükselmemesi, şu anki seviyelerinde kalması şart. Çünkü malum, döviz yükseldiğinde enflasyon da yükseliyor… (Doların yükselip yükselmeyeceğine aşağıda döneceğiz.)

2. İşsizlik

Birçok iktisatçıya göre ekonominin en büyük sorunu, enflasyon. Ama siz onu bir de işsiz milyonlara sorun! Ben, yol açtığı bireysel trajediler nedeniyle işsizliğin daha büyük bir sorun olduğu düşüncesindeyim. Ayrıca dünya tarihi, uzun sürmüş çok yüksek işsizliklerden eninde sonunda büyük toplumsal trajediler çıktığını gösteriyor. (Bkz. II. Dünya Savaşı öncesinde Almanya.)

Türkiye İstatistik Kurumu’na (TÜİK) inanacak olursak, işsizlik Eylül’de azalarak yüzde 12.7’ye indi. Fakat şu işe bakın ki, işsizlik azalırken çalışan insanların sayısı da azaldı! TÜİK tarafından işsiz sayılmak için son 4 hafta içinde iş aramış olmanız lazım. Bunu yapmadıysanız işsiz olsanız bile sizi işsizden saymıyor.

İşsizlikte gerçek tabloyu, DİSK’in araştırma birimi DİSK-AR’dan öğreniyoruz. Onun verilerine göre gerçek işsizlik (teknik tabiriyle “geniş tanımlı işsizlik”) yüzde 26.4! Tam 9.5 milyon insan işsiz! Üstelik şu anda pandemi nedeniyle işten çıkarma yasağı var. O yasak da kalktığında işsizliğin daha da artması kaçınılmaz.

İşsizliğin azalması için ekonominin yüzde 5’in üzerinde büyümesi lazım. Büyür mü? İktidara göre evet. Önceki Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak‘ın açıkladığı Yeni Ekonomik Program, 2021 için yüzde 5.8 büyüme öngörüyordu. Ama bağımsız ekonomi ve yatırım kuruluşları yüzde 2-3 civarında büyüme tahmininde bulunuyor. Yüzde 2-3’lük büyüme, işsizliği eritmeye yetmez. Prof. Dr. Seyfettin Gürsel’in sözleriyle, “Daha uzun süre Türkiye yüksek işsizliğin ağır bedellerini ödemeye devam edecek.”

3. Dolarizasyon

Türkiye’nin para birimi nedir? Yasalara göre TL. Gerçekte ise bir para birimimiz daha var: Amerikan Doları. Vatandaş, TL’ye güvenmediğinden birikimlerini dolar başta olmak üzere dövizde tutmayı tercih ediyor. Merkez Bankası’nın yeni Başkanı Naci Ağbal, öncelikli hedeflerinin dolarizasyonla mücadele olduğunu söyledi. TL’nin cazibesini artırmak için Merkez Bankası’nın politika faizi yüzde 10.25’ten 17’ye çıkarıldı. Peki vatandaş dolarlarını, Euro’larını satıp TL’ye geçti mi? Ne gezer… Aksine, Ayşe Teyze ve Ali Rıza Amca, dolardaki düşüşü alım fırsatı olarak değerlendirdi. Bankalardaki döviz hesapları 25 Aralık haftasında 234 milyar 804 milyon dolara çıktı. Bu yeni bir rekor…

Vatandaş mevduat faizlerindeki yükselişe rağmen TL’ye neden geçmiyor? Rivayetler muhtelif. Bazı ekonomistler, gerçek enflasyonun TÜİK’in açıkladığından çok daha yüksek olduğu kuşkusuna işaret ediyor. Eğer enflasyon gerçekte yüzde 14 değil 20 ise vatandaş banka faizi yüzde 22-23’e yükselmeden TL’ye dönmez…

Bir diğer neden, iktidara olan güvensizlik. ABD’nin yeni Başkanı Joe Biden veya AB ile her an yeni bir ağız dalaşına girme ihtimali mevcutken doların buralarda kalacağının garantisi var mı? Yok.

4. Bütçe açığı

AKP uzun yıllar boyunca bütçe açığının milli gelire oranının yüzde 3’ün altında olmasıyla övündü, durdu. Teknik adıyla “mali çıpa” son yıllarda kayboldu. Türkiye eskiden olduğu gibi yine yüksek bütçe açıkları veren bir ülkeye dönüştü…

Vergi gelirlerinin yaz aylarında biraz kıpırdamasıyla bütçe açığının 2020’i yüzde 4-4.5 bandında tamamladığı tahmin ediliyor. Yüksek bir oran. Bu yıl daha da artacak. Çünkü kamunun sırtındaki faiz yükü katlandı. Yıl sonunda yüzde 5’ik açık şaşırtıcı olmaz.

5. Cari açık

Ekonominin ezel ebed meselelerinden bir başkası, cari açık… (Cari açık: Mal ve hizmet ithalatı için yurtdışına ödenen para ile mal ve hizmet satımından elde edilen para arasındaki fark.) Türkiye 2019’da uzun zaman sonra ilk kez cari fazla vermişti. 2020’de cari açık geri döndü. Yılı 40 milyar dolara yakın açıkla kapattık. Bu, milli gelirin yüzde 5.6’sı eder ki, çok yüksek bir oran. Cari açığın yüzde 5’in üzerine çıkması, kriz habercisi olarak değerlendiriliyor…

Nitekim cari açığın patlaması, yaz aylarında dolardaki yükselişi tetikledi. Cari açık neden patladı? Çünkü kamu bankalarının düşük faizli kredileri ithalatı patlattı. Bu arada altın ithalatında da büyük bir artış oldu. Ve pandemi nedeniyle turizm çakıldı. Bunların etkisiyle cari açık kontrolden çıktı.

Aşılar sayesinde pandemi 2021’de etkisini yitirecek. Ve turizm gelirleri artacak. Bu arada altın ithalatının da azalması bekleniyor. Yani cari açık bu yıl azalacak.

6. Bankaların batık kredileri

Onca soruna rağmen ekonomide çarkların ağır aksak da olsa dönmesinin sebebi, bankacılığın sağlam durması. Ya da sağlam görünmesi. İkircikli konuşuyorum çünkü batık kredilerin açıklanandan çok daha fazla olduğuna dair kuşkular giderek artıyor. Resmi verilere göre bankaların batık oranı yüzde 4.1. Oranın bu kadar düşük olmasının sebebi, kamu bankalarındaki batıkların yüzde 2-3’lerde kalması. Özel bankalarda ise yüzde 5-6’lara çıkıyor.

Eski bankacı Erol Taşdelen şöyle diyor: “Türkiye Bankalar Birliği, 2019 Ekim – 2020 Ekim arasındaki bir yılda 19.8 milyar TL’lık kredinin bankalarca yapılandırıldığını açıkladı. Yapılandırma olmasa takip tutarı 170 milyar TL’yi aşacağının itirafıdır bu.”

Batıkların gerçekte olandan daha az görünmesinin bir başka sebebi, geri ödenmeyen kredilerin batık olarak tanımlandığı sürenin pandemi nedeniyle 90 günden 180 güne çıkarılması.

Cumhuriyet tarihinin en ağırı olan 2001 Krizi, bankacılıktan kaynaklanmıştı. Reel sektördeki bozulma bankacılığa da sıçrarsa Türkiye kendi imkanlarıyla altından kalkamayacağı, 2001’de olduğu gibi IMF’ye mahkûm olacağı bir krize sürüklenebilir. (Ağzımdan yel alsın.)

7. Dış borç

“2001 Krizi bankacılıktan çıkmıştı, bu sefer reel sektörden çıkacak.” Bu cümleyi farklı ekonomistlerden defalarca duymuş olmalısınız. Özel sektör AKP döneminde gırtlağına kadar döviz cinsinden borçlandı. Bu borç, ekonominin üzerinde sallanan Demokles’in kılıcına dönüştü.

İyi haber, özel sektörün iki yıldır dış borçlarını azaltıyor olması. Gedik Yatırım’a göre son iki yılda bankalar yaklaşık 35 milyar dolar, reel sektör şirketleri de 10 milyar dolar dış borç geri ödemesi yaptı.

Özel sektör ve kamunun önümüzdeki 12 ayda ödemesi gereken 181 milyar dolar döviz borcu var. Bunun 54 milyar doları ticari krediler, 48 milyar doları da banka mevduatlarından oluşuyor. Borcun bu kısmında büyük sorun yok. Geriye, çevrilmesi gereken 52 milyar dolarlık dış borç kalıyor ki, altından kalkılmayacak bir meblağ değil. Tabii pandemide beklenmedik gelişmeler yaşanmazsa…

7 bela: Ekonominin 7 temel sorununda 2021’e nasıl girdik? (t24.com.tr)

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

ABD’nin ulusal borcu tüm zamanların rekoru olan 34,5 trilyon dolara ulaştı, ya diğer ülkeler?

Yayınlanma:

|

Yazan:

ABD ulusal borcu Şubat ayı sonunda ~ 34.5 trilyon dolara ulaştı ve şimdiye kadar kaydedilen en yüksek rakam oldu. Haziran ayından bu yana borç her 100 günde bir 1 trilyon dolar artıyor. Bir hatırlatmak gerekirse, bir ülke vergilerden ve diğer gelirlerden kazandığından daha fazlasını harcadığında borç seviyesi artar. Grafikte de görebileceğiniz gibi, ABD hükümetinin toplam borcu 15 Haziran 2023’te 32 trilyon doları, 15 Eylül 2023’te 33 trilyon doları ve 4 Ocak’ta 34 trilyon doları geçti. Hız devam ederse, Nisan ayında 35 trilyon dolar sınırına ulaşılacak.

Ayrıca, Şubat 2019’dan bu yana ABD’nin ulusal borcu 12,5 trilyon dolar veya yılda yaklaşık 2,5 trilyon dolar arttı. Öte yandan, ABD ekonomisi (GSYİH) aynı dönemde 7,2 trilyon dolar veya yılda yaklaşık 1,44 trilyon dolar büyüdü. Bu, son beş yılda bir birim ekonomik büyüme (GSYİH) için ABD hükümetinin 1,7 birim borç yarattığı anlamına geliyor. Başka bir deyişle, ABD ekonomisi zaman geçtikçe daha az üretken ve daha borçlu hale geliyor.

Global Markets Investor, okuyucu destekli bir yayındır. Yeni gönderiler almak ve çalışmalarımı desteklemek için ücretsiz veya ücretli abone olmayı düşünün.

Kaynak: BearTrapsReport

Bir ülkenin borcuna baktığımızda, en önemli ölçüt, bir ülkenin borçlarını (faiz ve anapara) ödeme ve geri ödeme kabiliyetini anlamaya yardımcı olduğu için ekonominin gayri safi yurtiçi hasılasının (GSYİH) yüzdesi olarak borçtur. Şu anda, ABD borcunun GSYİH’ye oranı %123,7 seviyesinde bulunuyor ve bu süre zarfında ABD GSYİH’sının önemli ölçüde düşmesi ve kilitlenmeler nedeniyle borcun artması nedeniyle pandemi sırasında elde edilen tüm zamanların rekoru olan %126,2’ye yakın. Grafikte görüldüğü gibi, bu oran 2007’den bu yana kabaca %60’tan hızla yükseliyor. Kongre Bütçe Ofisi tarafından 2034 yılında bu oranın %130,6’ya ulaşacağı tahmin edilmektedir.

Kaynak: ABD Hazine Bakanlığı, St. Louis Fed ve Kongre Bütçe Ofisi (CBO) verilerine dayanarak, kırmızı çizgi 2024-2034 için CBO tahminini gösteriyor

ABD Kongre Bütçe Ofisi’nin bariz nedenlerden dolayı hiçbir zaman bir durgunluk öngörmediğini ve ekonomik gerilemeler her zaman daha büyük hükümet açıkları ve GSYİH’da düşüşlerle sonuçlandığından, bir durgunluk meydana gelirse oranın çok daha yüksek olacağını belirtmek önemlidir.

BU KADAR YÜKSEK BİR BORÇ SEVİYESİ NEDEN ÖNEMLİDİR?

Tarih, bir ülke borç-GSYİH oranı için %100 eşiğini geçtiğinde, hükümetin bir tür temerrütten kaçınma olasılığının küçük olduğunu gösteriyor. Bir yükümlülüğü yerine getirememe anlamında temerrüt, burada hükümetin tahvillerine sürekli olarak enflasyondan daha düşük faiz ödediği durum olarak da kabul edilir. Başka bir deyişle, yatırımcılar (alacaklılar) enflasyona göre düzeltilmiş olarak paralarını kaybederler veya satın alma güçlerini kaybederler. Normal koşullarda, böyle bir ortamda yatırımcılar, ülke içinde daha yüksek borçluluk riskini telafi etmek için daha yüksek faiz talep ederler. Bununla birlikte, çoğu durumda, borç “çok yüksek” olduğunda, GSYİH’nın yaklaşık% 100’ü ve üzerine çıktığında, bir merkez bankası devreye girer ve aynı zamanda büyük miktarlarda devlet tahvili satın almaya başlar ve aynı zamanda getiri seviyesini (faiz) bastırır.

Bu fenomen, Lyn Alden tarafından yapılan ve Büyük Mali Krizden sonra, 2009’dan 2020’ye kadar TÜFE enflasyonuna göre düzeltilmiş Hazine bonosu (bir yıl veya daha kısa vadeli) getirilerinin negatif getirileri olduğunu gösteren analizle mükemmel bir şekilde gösterilmiştir. Aynısı 1940’larda ABD ulusal borcunun GSYİH’ya oranının da %100’ün üzerinde olduğu zaman oldu.

Geçmişe baktığımızda, bir ülkede borç-GSYİH oranlarının yüksek olduğu dönemlerde tahvil sahiplerinin satın alma gücünü kaybetmesinin mümkün olan en kötü senaryo olmadığını görebiliriz. Hirschman Capital tarafından Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) 1800 yılından bu yana yaptığı çalışmalara dayanarak yaptığı analize göre, borcun GSYİH’ye oranı %130’un üzerinde olan 52 ülkeden 51’i yeniden yapılandırma, devalüasyon, yüksek enflasyon veya tamamen temerrüt yoluyla temerrüde düştü. Bunun tek istisnası Japonya idi.

Bu, ABD’nin yakında temerrüde düşeceği anlamına gelmez, özellikle de ülkenin bir rezerv para birimine sahip olduğu ve dramatik bir şey olmadıkça yabancılar tarafından ABD dolarının talep edileceği gerçeği göz önüne alındığında. Bununla birlikte, önümüzdeki yıllarda nakit ve tahvil sahiplerinin (vadeye kadar tutulursa) Federal Rezerv para politikasını normalleştirdiğinde enflasyona göre düzeltilmiş bir temelde para kaybedeceği neredeyse kesindir. Buna finansal baskı denir.

Satın alma gücünü kaybetmenin yanı sıra, bir ülkedeki GSYİH ile ilgili yüksek borç seviyesinden kaynaklanan sıradan insanlar için birkaç olumsuz etki daha vardır:

  1. Yüksek faiz ödemeleri, özellikle vergi makbuzlarıyla ilgili olarak, eğitim, altyapı, sağlık veya sosyal güvenlik için gelecekteki yatırım harcamalarını sınırlayabilir (dışarıda bırakabilir) ve aslında gelecekteki ekonomik büyümeyi düşürebilir ve yaşam kalitesini kötüleştirebilir. Faiz maliyetleri, yıllık bazda nominal olarak 1 trilyon doları çoktan geçti ve vergi gelirlerinin %35’ini oluşturuyor, bu da 25 yıldan fazla bir süredir en yüksek seviye.

Ayrıca 2023 Mali Yılında faiz harcamaları Medicaid ve diğer bütçe kategorilerinden daha yüksekti.

  1. Yüksek düzeyde borç, bir durgunluğa veya krize yanıt vermede daha az esneklik sağlar. Başka bir deyişle, Büyük Mali Kriz gibi bir olay meydana gelirse, hükümetin borç vermek için daha az yeri olacak ve kriz sonrası toparlanma, yeni yatırımların yanı sıra onu finanse etme kabiliyetinin daha az olması nedeniyle daha yavaş olacaktır.
  2. Bir hükümet, daha fazla harcamayı finanse etmek veya bütçe açığını azaltmak/ortadan kaldırmak için vergileri artırmaya karar verebilir. Vergiler yükselirse, bu, insanların ve özel sektörün mal ve hizmetlere harcayabileceği daha az gelir anlamına gelir. Bu, özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nde, tüketici harcamalarının GSYİH’nın %67,6’sını oluşturması nedeniyle daha az ekonomik büyüme anlamına gelecektir:

ÖZET

ABD’nin ulusal borcu son birkaç yılda sadece nominal olarak değil, aynı zamanda GSYİH’nın bir payı olarak da hızla artıyor. Her 30 saniyede bir 1 milyon dolar ekleniyor, bu daha önce hiç görülmemiş bir hız. Hükümetin ve gelecek nesillerin bu konuyla başa çıkması birçok zorluk yaratacaktır. Geçmişte, bu kadar yüksek borç seviyeleriyle mücadele etmek için finansal baskı politikaları uygulandı ve sıradan insanları ve tahvil yatırımcılarını on yıllarca finansal olarak daha kötü durumda bıraktı. Büyük Mali Krizin ardından son on yılda Amerika Birleşik Devletleri’nde bile son zamanlarda yapıldı. Ancak pandeminin ardından enflasyon kontrolden çıktı ve tekrar böyle bir ortama geri dönmek için birkaç yıla ihtiyaç var. Her şey düşünüldüğünde, herkesin yapabileceği en iyi şey, kendilerini finansal olarak eğitmek ve geleceklerini korumak için sermayelerini akıllıca tahsis etmektir. Bu durumda, yüksek kaliteli hisse senetleri, gayrimenkul ve değerli metaller (özellikle altın) uzun vadede en iyi performansı gösterir. DAHA AZ riskten kaçınan yatırımcılar için (Riskten kaçınma, riskten kaçınma ve düşük risk toleransına sahip olma eğilimidir.), risk toleransına bağlı olarak Bitcoin ve Ethereum gibi bazı kripto para birimleri de bir portföyde uygun olacaktır.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Türkiye Bankalar Birliği’nden dijital dolandırıcılık uyarısı

Türkiye Bankalar Birliği’nden (TBB) yapılan yazılı açıklamada dijital kanallarda güvenli işlemler için sıkça karşılaşılan dolandırıcılık yöntemlerine ve bu yöntemlerden korunma yollarına dair bilgilere yer verildi

Yayınlanma:

|

Yazan:

Son dönemde, internet ve mobil kanallarda yaşanan dolandırıcılık vakalarının artması nedeniyle kamuoyunu bilgilendirme ihtiyacı doğduğuna değinilen açıklamada, sıklıkla karşılaşılan dolandırıcılık türleri sıralandı. Bunlar arasında; sahte internet siteleri ve güvensiz alışveriş platformları üzerinden yapılan dolandırıcılık, kişisel bilgilerin manipülasyon yoluyla ele geçirilmesi, sosyal medya platformlarında sahte hesaplar aracılığıyla yapılan dolandırıcılık, sahte e-posta adreslerinden gelen mesajlar ile kişisel bilgilerin ele geçirilmesi, sahte SMS ve e-postalar yoluyla kişisel bilgilerin çalınması, cihazlara uzaktan erişim sağlayarak bilgi ve para çalma girişimleri, bilgisayarlara veya mobil cihazlara zararlı yazılımlar yükleyerek veri hırsızlığı yapılması yer aldı.

Bilgilendirmede, SMS, e-posta veya sosyal medya yoluyla gelen bildirimlerdeki bağlantılara veya linklere kaynağından emin olunmadan tıklanmamasının altı çizildi.

Hizmet alınan kuruluşun resmi iletişim kanallarını kullanarak doğrulama yapılması gerektiği ve tek tıkın, kişiyi sahte sitelere veya virüslere yönlendirebileceğine dikkat çekildi.

“Emin olmadığınız mobil uygulamaları cihazlarınıza yüklemeyin”

Kullanıcıların banka hesaplarının hiç kimseye kullandırılmaması gerektiği vurgulanan bilgilendirmede, “Şifrelerinizi kimseyle paylaşmayın. Kendini savcı, polis, asker, banka çalışanı, avukat olarak tanıtan veya bir ödül, prim iadesi, kart aidatı iadesi için sizden şifrenizi, kart bilgilerinizi ve kişisel verilerinizi talep eden kişilere itibar etmeyin, bu amaçla gelen linklere tıklamayın. Güvenliğinizden emin olmadığınız mobil uygulamaları cihazlarınıza yüklemeyin. Güvenlik açığı bulunan veya korsan uygulamalar, kişisel bilgilerinizi ele geçirebilir, cihazınıza zarar verebilir ve hatta kimlik hırsızlığına yol açabilir.” denildi.

Bankalarca yapılan güvenlik duyurularının takip edilmesi yönünde uyarıda bulunulan açıklamada, kişisel bilgilerin güncel kalması için bu duyurularda iletilen uyarıların da dikkate alınması gerektiğinin altı çizildi.

“Şifrelerinizi başka uygulamalarda ve alışveriş sitelerinde kullanmayın”

Açıklamada, kişisel cep telefonuna, bilgisayara ve tablete yüklenen uygulamanın istediği izinlerin dikkatlice kontrol edilmesinin önem taşıdığı ifade edilerek şu uyarılarda bulunuldu:

“Bankacılık uygulamalarınızı resmi uygulama mağazalarından indirin. Bilinmeyen veya güvenilir olmayan kaynaklardan uygulama indirmeyin. Bankacılık uygulamalarında kullandığınız şifrelerinizi, başka uygulamalarda ve alışveriş sitelerinde kullanmayın. Daha az güvenlikli sitelerde şifreleriniz ele geçirilebilir, bankacılık uygulamalarınıza bu şifreler denenerek giriş yapılabilir.

Güvenliğinden emin olmadığınız internet sitelerinden alışveriş yapmayın. Dolandırıcılık amaçlı açılmış sahte bir site üzerinden dolandırılabilirsiniz. Banka hesap özetlerinizi ve işlemlerinizi düzenli olarak kontrol edin, şüpheli bir durumda vakit kaybetmeden bankanızla iletişime geçin. Bu kapsamda; dolandırıcılık vakalarına ilişkin olarak resmi kurumlar ve hizmet alınan kuruluşlar tarafından yapılan tüm uyarılar ve bilgilendirmeler dikkate alınmalıdır.”

AA

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

‘Yorum dolandırıcılığı’ soruşturmasında 54 tutuklama

Google haritalar uygulamasında şirketlere yorum yapılması karşılığında küçük ödemelerle güven sağlayan, daha yüksek ödeme yapılabilmesi için ‘VIP gruba’ geçiş parası talebiyle 1500’ü aşkın kişiyi yaklaşık 1 milyar 200 milyon lira dolandırmakla suçlanan 54 kişi tutuklandı

Yayınlanma:

|

Yazan:

Nevşehir merkezli 19 ilde eş zamanlı düzenlenen nitelikli dolandırıcılık operasyonunda gözaltına alınan 76 şüpheliden 54’ü tutuklandı. İl Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şubesi ekiplerinin dünkü operasyonunda, 1500’den fazla kişiyi dolandırdıkları iddiasıyla gözaltına alınan şüphelilerin emniyetteki işlemleri tamamlandı. Nevşehir Devlet Hastanesindeki sağlık kontrolünün ardından adliyeye sevk edilen şüphelilerden 54’ü tutuklandı, 15’i adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Şüphelilerden 7’sinin ise savcılık ifadelerinin ardından serbest bırakıldıkları öğrenildi.

Küçük ödemelerle güven sağladılar

İl Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şubesi ekipleri, kentteki bir müştekinin şikayeti üzerine çalışma başlatmış, yapılan araştırmada şüphelilerin yurt dışına kayıtlı numara üzerinden mesaj göndererek müştekilere “Google haritalar uygulamasında belirtilen şirketlere yorum yapıp puan verdirdiği, görevi yerine getirenlere küçük ödemeler yapılarak güven sağladıkları, daha yüksek ödemeler yapılabilmesi için “VIP gruba” geçiş parası talep ettiklerini belirlemişti.

Polisin 16 ay süren takibatında, müştekilerden toplanan paraların izlerini kaybettirmek için farklı hesaplara, daha sonra da kripto para hesaplarına aktarıldığı, paranın son olarak hiçbir kripto borsasına veya kişiye ait olmayan soğuk cüzdanlarda toplanıp nakde dönüştürüldüğü, para hacminin 1 milyar 200 milyon lira olduğu tespit edilmişti. Nevşehir Cumhuriyet Başsavcılığının talimatıyla dün İstanbul, Ankara, Antalya, İzmir, Mersin, Samsun, Diyarbakır, Adana, Karabük, Muğla, Çorum, Yalova, Kocaeli, Şırnak, Batman, Kırklareli, Hatay, Ordu ve Van‘da 95 adrese düzenlenen eş zamanlı operasyonda 76 şüpheli yakalanarak Nevşehir’e getirilmişti.

Kaynak: AA

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.paravitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.