EKONOMİ
KILIÇDAROĞLU: İSTANBUL’UN RANTINI O KADAR ÇOK YEDİLER Kİ DOYMUYORLAR

Yayınlanma:
3 yıl önce|
Yazan:
BankaVitrini
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne özel teftiş amacıyla müfettiş gönderilmesi için, “İstanbul’un rantını o kadar çok yediler ki doymuyorlar, yedirmeyeceğiz size o rantı… Bunların temel görevi kul hakkı yiyerek beslenmektir” tepkisini gösterdi. Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye de “Milliyetçi demek liraya değer vermek demektir. Hiçbir ülkücü haramzadelere hizmet etmez… Memleketi Katar Katar satarsınız, sonra ben milliyetçiyim diye gezersiniz. Nasıl milliyetçilik nasıl ülkücülük? Katar aşkı malum Saray’da. Türkiye’nin çıkarları, bütün değerleri peşkeş çekiliyor ama kendisini milliyetçi ve ülkücü olarak kabul eden çakmalar, her türlü desteği veriyorlar” dedi.
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
ADALETİ YOK EDERSENİZ DEVLETİ YOK EDERSİNİZ: Yeni bir yıla girdik. Elbette beklentilerimiz çok fazla. Sadece benim, CHP’lilerin değil, 84 milyon yurttaşın beklentileri var. Daha güzel bir Türkiye’de yaşamak istiyoruz. Caddelerde, sokaklarda yürürken tokalaşmak, kucaklaşmak istiyoruz. Bir gelecek kaygısı olmasın. Her evin mutfağında bereket, her evde huzur olsun istiyoruz. İnsan olan herkesin ortak beklentisi ama bu beklentiye Türkiye’nin ihtiyacı var. Onu da biz sağlayacağız. Kavgadan bıktık artık. Hakaretlerden bıktık artık. Milletimiz bunları bir tarafa yazıyor. Kavga istemiyor bu insanlar. Huzur istiyor bu insanlar. Devleti yönetenler, kin ve öfkeden medet ummamalı. Devlet kin ve nefretle yönetilmez, devlet adaletle yönetilir. Adaleti yok ettiğinizde devleti yok edersiniz.
İSTANBUL’UN RANTINI O KADAR ÇOK YEDİLER Kİ DOYMUYORLAR: O kadar kin o kadar öfke duyuyorlar ki belediye başkanlarımızın çalışmalarını hazmedemiyorlar, baskı kurmaya çalışıyorlar, her türlü iftirayı rahatlıkla atabiliyorlar. Devletin kaynakları çarçur edilemez. İntikam alacaklar kimden? Orada teröristler çalışıyormuş. Senin görevin teröristleri yakalamak değil mi kardeşim? Niye bağırıyorsun. Git devlete teslim et. Ama yapamıyor, yok çünkü, iftira atacak. İstanbul’un rantını o kadar çok yediler ki doymuyorlar, yedirmeyeceğiz size o rantı. Belediye başkanımız seçimle geldi. YSK’da bile dalavere çevirdiler. 4 pusuladan birisini saymadılar. Adalet tarihinin yüz karasıdır o karar. Ne oldu? Fark 800 bine çıktı. Bu milletin ferasetine, vicdanına, adalet duygusuna güveniyorum. Şimdi görevli müfettişler gitmişler oraya. Gitsinler.
BUNLARIN TEMEL GÖREVİ KUL HAKKI YİYEREK BESLENMEKTİR: Aynısını Ankara seçimlerinde de söylediler. Efendim Mansur Yavaş kazanırsa, faturaları teröristler toplayacakmış. Bu kadar akıldan yoksun insanlar nasıl siyaset yapıyorlar, ben anlamakta zorluk çekiyorum. Bizim belediye başkanlarımız ne yaptı? Yolsuzluk dosyasının üzerine gitti. Kul hakkı yedirmiyorlar. Bunların temel görevi kul hakkı yiyerek beslenmektir. Erdoğan dava açarsa bunu da mahkemede ispat etmeye hazırım. Şimdi atadıkları bir bakan var. Yapılmayan işin onayını vermiş ve parasını vermiş. Bina yapılmış gibi para ödemiş. Bu adam gelip bakan oluyor ülkede.
BİZİM BELEDİYE BAŞKANLARIMIZIN TIRNAĞI KADAR ETMEZ: 35 yolsuzluk dosyası. Niye araştırmıyorsun kardeşim. O dosyalar kapanmayacak. Kul hakkını yiyenlerin burnundan fitil fitil getireceğiz. Sizin feriştahınız da gelse bizim belediye başkanlarımıza bir şey yapamaz. Sizin değeriniz bizim belediye başkanımızın tırnağı kadar etmez.
KURDAKİ OYNAMALARDA TÜRKİYE TARİHİNİN EN BÜYÜK SOYGUNU GERÇEKLEŞTİ: Yeri geldi beceriksizliğini dış güçlere yükledi. Yeri geldi pazarcılar, stokçular, marketçiler. Dış güçler varsa senin dış güçlerle mücadele etmen gerekmiyor mu? Neden bunları yapmıyorsun? Neden millete yalan söylüyorsun? Dolar kurundaki oynamalarda Türkiye tarihinin en büyük soygunu gerçekleşti. Kul hakkından beslenen kişiler zaten haram yerler ama haram onlara tatlı geliyor. Şimdi bu soygunun bütün ayrıntılarını ortaya çıkarmak istiyoruz. Önerge verdi arkadaşlarımız, bugün görüşülecek. Bu önergeye kim ‘hayır’ diyorsa, o yolsuzluğun ortağıdır.
TENEFFÜS ETTİĞİMİZ HAVAYA ŞİMDİLİK ZAM YOK: ‘Fahiş fiyat mücadelesini sürdüreceğim’ diyor. Fiyatların fahiş olmasını kim sağladı? Zammı dış güçler mi yaptı? Zammı sen yaptın. ‘Kademeli tarife uygula’ dedik. Efendim yapmışlar. 150 kilovat saate kadar. Elektrikte cumhuriyet tarihinin en yüksek zammını yapan kim? Dış güçler mi yaptı? Kim yaptı? Neden yaptı? Nasıl ödeyecek bu vatandaşlarım? Elektriğe zam demek iğneden ipliğe her şeye zam demektir. Fahiş zammı yapan kim? Erdoğan. ‘Fahiş fiyatla mücadele edeceğim’ deyip yalan söyleyen kim? O da Erdoğan. Doğal gaza yüzde 25 zam yaptın. Ticari ve sanayi kuruluşlarına da yüzde 50 yaptın. Zammı kim yaptı? Sen yaptın. Kararı sen verdin. BOTAŞ’a talimatı veren sensin. Kiminle mücadele edeceğiz? Fahiş fiyat uygulayan kiminle mücadele edeceğiz. Allah aşkına zam yapmadığın bir şey açıkla. De ki ‘şuna zam yapmadık.’ Açıklayamaz. Ben bir tüyo vereyim. Teneffüs ettiğimiz havaya şimdilik zam yok. Her birimiz sandığa giderken, elimizi vicdanımıza koyacağız ve öyle gideceğiz. Geliyor gelmekte olan…
GIDA KRİZİ İLE KARŞI KARŞIYA KALACAĞIZ: Şimdi bir de çiftçiye bakalım. Sadece üç üründen söz edeceğim. Gübre, yem ve mazottan. Son bir yılda yapılan zamlar. Ne yapsın çiftçi. Tarlaya gübre atamıyor çiftçi. Daha kışı görmedik. Gıda krizi ile karşı karşıya kalacağız. Yem fiyatları besicileri de alalım. Etlik piliç yeminde yüzde 120, yumurta yeminde yüzde 124, süt yeminde yüzde 92, besi yeminde yüzde 99 zam. Nasıl alacak fakir fukara bunları?
FAHİŞ FİYATIN TEK AKTÖRÜ RECEP TAYYİP ERDOĞAN’DIR: Fahiş fiyatın bilinen tek aktörü vardır. Ağzından çıkanı da Resmi Gazete’de görürüz. O da Recep Tayyip Erdoğan’dır. Verin yetkiyi göreceksiniz’ diyordu. Çiftçiyle, emekliyle, şoförlerle, sanayicilerle nasıl uğraştığını artık biliyoruz. Onları batırmak artık Erdoğan’ın görevi. Millete döndü dedi ki ‘ekonominin kitabını yazdım.’ Doğrudur. Zam dışında bir şey yok kitapta. Evde tencerelerde yangın var.
FAİZCİLERE EN BÜYÜK DESTEĞİ VEREN ERDOĞAN’DIR: Ev hanımları ile bir araya geldim. Ağlayarak anlattılar. Bunlar başka dünyada yaşıyorlar. Anlamıyorlar. Zam üstüne zam yaptılar. Türkiye şu halde, 84 milyon bir kamyonun kasasında yokuş aşağı hep beraber gidiyoruz. Daha fazla zayiat olmasın diye, ‘getir arkadaş sandığı, düzeltecek insanlar var bu ülkede’ demek istiyoruz… ‘Faize karşıyım’ diyor ya hikaye hepsi. Faizcilere en büyük desteği veren kişinin adı Erdoğan’dır. Ve Saray’da oturuyor bu zat.
KATAR KATAR SATARSINIZ SONRA MİLLİYETÇİYİM DİYE GEZERSİNİZ: Bahçeli’ye de söyleyeyim. Senin milliyetçiyim diye ortada gezmenden hoşlanmıyorum. Milliyetçi demek liraya değer veren kişi demektir. Hiçbir ülkücü, milliyetçi haramzadelere hizmet etmez. Şimdi bir kanun getiriyorlar. TBMM’nin çıkaracağı kanunla limanlardaki ihale sürelerini bütün süreleri 49 yıla çıkıyorlar. Bu ülkeyi yöneten kişiye bu lafım. TBMM’yi bir avuç insanın yolsuzluğuna malzeme edemezsin. O kanun teklifini geri çek. Kanunlara aykırı uygulama yapıyorlar. Katarlılara ne vermediniz? Vermediğiniz yer kalmadı. Memleketi Katar Katar satarsınız, ortalığa çıkıp ‘ben milliyetçiyim’ diye gezersiniz. Nasıl milliyetçilik nasıl ülkücülük? Katar aşkı malum Saray’da, herhalde aralarında bir dolar ilişkisi var. Türkiye’nin çıkarları, bütün değerleri peşkeş çekiliyor ama kendisini milliyetçi ve ülkücü olarak kabul eden çakmalar, her türlü desteği veriyorlar. Aynı Katar gitti, Doğu Akdeniz’de Rumlarla araştırma yapıyor. Tık çıktı mı? Bahçeli’den, Erdoğan’dan, Dışişleri Bakanı’ndan bir ses çıktı mı? Hani gemilerimiz geziyordu? Katarlılar olunca ağızlarına bant çektiler. Çünkü Katarlılar bunların çok ama çok sırlarını biliyorlar, konuşamazlar Katara karşı. Katar aşkının topluma maliyeti nedir? Bu konuda da bir hazırlık yapıyoruz. Nedir Katar aşkının bize maliyeti? Tank Palet’i verdin, limanları verdin, ki ticaretin yüzde 80’i deniz yoluyla yapılıyor. ABD bir limanı vermedi, sen bütün limanları veriyorsun. Limanların bir özelliği daha var, uyuşturucu baronları buralardan besleniyor.
O FİLİKALARA BİNİP GİTMEK İSTİYORLAR AMA BİZ GÖNDERMEYECEĞİZ: Devleti yönetmeyi değil devleti soymayı amaçlamışlar, 19 yıldır. Kene gibi milletin sırtına yapışmışlar kanını emiyorlar. Hatırlar mısınız Titanic diye bir gemi vardı. Gemi battığı zaman fakirlerin bulunduğu katta kapılara kilit vurdular, onlar yukarı çıkıp filikalara binmesinler diye. Batan geminin malları felsefesiyle yapıyorlar, o filikalara binip gitmek istiyorlar ama biz göndermeyeceğiz, ama biz soracağız. Bir soru daha, faizler gerçekten düştü mü? Yeri göğü inletiyor. Bir faiz düştü. Merkez Bankası’nın politika faizi düştü. Peki diğer faizler. Devletin 5 yıllık borçlanma faizi, eylül ayından bu yana yüzde 17’den 25’e çıktı. Hani Nas? Hani sen faize karşıydın? Bir insan kendi halkına bu kadar yalan söyler mi? Vatandaş sanıyor ki faizler düştü. Yok efendim. Hiçbirisi düşmüyor. ‘Faizleri düşüreceğiz, Nas var deyip’, dini siyasete alet edip, vatandaşı kandırıp, arka kapıdan hazineyi soyup, tefecilere hizmet ediyorlar. Din iman aslında bunlar için hikaye.
SENİN YATACAK YERİN YOK. SEN, SEN VARSIN YA… NEYSE: Geçen hafta Erdoğan yine en galiz küfürlerle konuştu bir şeyler söyledi, tam karakteri neyse onu yaptı. Güya ben eşkiyaymışım. Milli Eğitim Bakanlığı’na gittiğim için eşkıya olarak tanımlıyor. Neden gittim bu kapıya? Mahzuni Şerif’in bir türküsü ile buna cevap vereyim. Mahzuni Şerif şöyle der; ‘kader yolunda yorgunsun, kurban gelir payın yoktur, haftan yoktur ayın yoktur, Ankara’da dayın yoktur, Mamudo gurban niye doğdun.’ ben bunlara sahip çıkıyorum. İşte Ankara’da dayısı olmayanların sesi olmak için oraya gittim. Ben oraya gittiğimde zincirlerle kapıları kapadılar efendim oraya genel başkan gelmesin diye. Gençler var dayınız var, Ankara’da amcanız, dayınız var. Ankara’da dedeniz var. Fitil fitil burunlarından getireceğiz. Şimdi ikinci safhaya geçiyorum, hazırlıklar tamamlandı. 81 ilde hukuktan sorumlu il başkan yardımcıları var. İsteyen evladımız, haksızlığa uğradığını düşünen evlatlarımız bunlara başvuracak, gerekli işlemler yapılacak. Ayrıca online başvuru için de çalışmalar başladı bir internet sitesini kısa zamanda kuracağız. Buradan evlatlarımıza bunu yapana da bir şeyler söylemek isterim. Senin yatacak yerin yok. Sen, sen varsın ya… Neyse!”
ANKA
İlginizi Çekebilir

Dünya enerji güvenliğinin kalbinde yer alan Hürmüz Boğazı, küresel ticaretin ve petrol taşımacılığının en kritik geçitlerinden biridir. Ancak bu boğazın geçici dahi olsa kapanması, sadece bölgeyi değil, tüm dünya ekonomisini derinden etkileyebilecek bir kriz senaryosudur. Bu yazıda, Hürmüz Boğazı’nın önemi ve kapanmasının olası sonuçları detaylı bir şekilde incelenmektedir.
HÜRMÜZ BOĞAZI’NIN STRATEJİK ÖNEMİ
Hürmüz Boğazı, İran ile Umman arasında yer alır ve Basra Körfezi’ni Umman Denizi’ne bağlar.
Bu dar geçit, dünyanın en büyük petrol üreticilerinden olan Suudi Arabistan, Irak, Kuveyt, İran, BAE ve Katar’ın deniz yoluyla petrol ve doğalgaz ihracatında tek çıkış kapısı niteliğindedir.
-
Günlük yaklaşık 17-20 milyon varil petrol bu boğazdan taşınmaktadır.
-
Bu miktar, küresel petrol ticaretinin yaklaşık %20’sine denk gelir.
-
Ayrıca Katar’ın sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ihracatının da büyük bölümü bu yoldan geçer.
ENERJİ VE EKONOMİK SONUÇLARI
1. Petrol Fiyatlarında Şok Artış
Hürmüz Boğazı’nın kapanması, arz şokuna yol açar.
-
Petrol fiyatları birkaç gün içinde 150-200 dolar/varil seviyelerine çıkabilir.
-
Enerji ithalatçısı ülkelerde enflasyonist baskılar oluşur.
-
Üretim maliyetleri artar, ekonomiler yavaşlar, stagflasyon riski doğar.
2. Küresel Tedarik Zincirinin Bozulması
-
Asya, Avrupa ve ABD’ye enerji taşıyan petrol tankerleri seferlerini durdurmak zorunda kalır.
-
Enerjiye bağımlı endüstriler (otomotiv, plastik, gübre vb.) ağır darbe alır.
-
Alternatif boru hatları kapasite olarak yetersizdir.
JEOPOLİTİK VE ASKERİ SONUÇLARI
1. ABD-İran Gerilimi Zirveye Çıkar
İran’ın boğazı kapatma tehdidi veya fiilî kapatma girişimi, ABD ve müttefiklerinin askerî karşılık verme ihtimalini doğurur.
Bölgedeki ABD Donanması’nın varlığı bu senaryo için hazırdır.
2. İsrail, Suudi Arabistan ve Körfez Ülkeleri Tetikte Olur
İran’ın bu hamlesi bölge ülkeleri tarafından ulusal güvenlik tehdidi olarak değerlendirilir.
Silahlanma hızlanır, bölgesel çatışma riski artar.
3. Askerî Müdahale ve Savaş Riski
Deniz yolunun açık tutulması için ABD önderliğinde çok uluslu bir askerî müdahale gündeme gelebilir.
Bu durum petrol bölgelerinde bombalamalara, deniz trafiğinin askıya alınmasına neden olabilir.
ALTERNATİF ENERJİ ROTALARI VAR MI?
-
Suudi Arabistan ve BAE, bazı petrolünü Hürmüz dışındaki boru hatlarıyla taşıyabilir.
Ancak bu yolların kapasitesi sınırlı ve tüm ihracatı karşılamaktan uzaktır. -
Katar LNG’si içinse alternatif güzergâh neredeyse yoktur.
TÜRKİYE’YE ETKİSİ NE OLUR?
-
Türkiye enerji ithalatının büyük kısmını bu bölgelerden sağlamaktadır.
-
Fiyatlar arttığında Türkiye’nin enerji faturası büyür → cari açık artar.
-
Bu durum TL üzerinde baskı oluşturur, enflasyon hızlanır.
Hürmüz Boğazı’nın kapanması, sadece bölgesel değil, küresel bir kriz anlamına gelir. Petrol ve gaz piyasasında arz şoku yaratır, küresel ekonomiyi durma noktasına getirebilir. Jeopolitik gerilimlerin zirveye çıktığı bir ortamda bu boğazın güvenliği, dünya düzeni açısından kırılma noktasıdır.
BANKA HABERLERİ
Limonlar Kredi Aldığında: Asimetrik Bilginin Finansal Sistemdeki Yankısı

Yayınlanma:
4 gün önce|
21/06/2025Yazan:
Serhat Can
Bankaların kredi sistemlerinde giderek daha sık karşılaştığımız bir tablo var: Gerçek kredi değerliliği taşımayan birey veya işletmelere, sistemsel boşluklar nedeniyle kredi limitleri açılıyor. Kredi puanı iyi görünüyor, limit mevcut—ama geri ödeme kabiliyeti yok. Neye benziyor, biliyor musunuz? George Akerlof’un 1970’te yazdığı kendisine Nobel iktisat ödülü aldıran “limon piyasası”na.
Asimetrik Bilgi Sorunu:
Akerlof’un teorisinde, alıcı ve satıcı arasındaki bilgi dengesizliği nedeniyle kaliteli ürünler (iyi arabalar) piyasadan çekilir, yerine “limonlar” (kötü arabalar) kalır. Bugünün kredi sisteminde ise:
- Banka, müşterinin gerçek riskini göremiyor (ya da görmek istemiyor).
- Müşteri, sistemin sunduğu limitlere ulaşıyor, kredi kullanıyor.
- Böylece finansal piyasada “limon” krediler çoğalıyor: riskli, sürdürülemez, görünürde aktif.
Sonuç Ne Olur?
- Gerçek değerliliğe sahip kullanıcılar daha pahalı krediye ulaşır.
- Sistem, kendi içindeki çürüklüğü fark edemez.
- Uzun vadede bu asimetrik bilgi, toplu bir güven krizine dönüşür. Tıpkı Akerlof’un uyardığı gibi…
- Finansal sistemler gelişiyor, algoritmalar daha sofistike hale geliyor—ama hâlâ “insanı” göremeyen modellerle çalışıyoruz. Kredi vermek sadece matematik değil; güvenin, bağlamın ve davranışsal içgörünün birleşimidir.
- “Kredi sadece bir limit değil, bir güven oyudur.”
Kredi sistemleri giderek daha sofistike hale geliyor. Algoritmalar, puanlama sistemleri, dijitalleştirilmiş değerlendirme modelleri… Peki ama hâlâ “insanı” göremeyen bu sistemler gerçekten güvenli mi?
George Akerlof, 1970’te “limon piyasası” teorisini ortaya attığında otomobil piyasasını örnek gösteriyordu. Bugün ise aynı teoriyi bizzat kredi piyasasının içinde yaşıyoruz: asimetrik bilgi, yani tarafların eşit derecede bilgi sahibi olmaması, sistemi yavaş yavaş çürütüyor.
Gözlemlerimden İki Sessiz Hikâye
Firma kârlı göründü, konkordatoya girdi. Bir yıl önce denetimini yaptığım bir firmayla denetim sırasında yaşadığımız bir anlaşmazlık yüzünden yollarımız ayrılmıştı. Geçtiğimiz günlerde konkordato ilan ettiklerini öğrendim. İlginçtir: Banka kredileri denetim sonrası son bir yılda ciddi oranda artmıştı. Bilanço ise temizdi—görünürde. Ama içini bilen biri olarak şunu söylemeliyim: stoklar şişirilmişti. Sayım tutanakları arasındaki fark 3 milyon dolar kadardı.
Stoklar yalansa, bilanço da yalandır. En kolay oynanan kalem de budur çünkü. “Stoklarda 3 milyon dolarlık yapay bir değerleme vardı—bu, bilanço üzerinde kar gibi görünse de gerçekte zarardı.” Bankalar ne yaptı? Kağıt üstündeki görüntüye bakıp kredi verdiler. Mali analizlerin yapamadığı tek şey stok denetimidir, stoklarda ne yazıyorsa kabul edilir. Şu sorularla meşgul olduklarını da hiç zannetmiyorum: Stok sayım tutanak raporu mevcut stoklarla karşılaştırıldı mı? Stok sayım tutanağını kim hazırlamış? Bağımsız denetim mi yoksa şirket personeli mi? Firma son yıllarda matrah artırmış mı? Tedarikçi bakiye hareketleri stok değer hareketleriyle uyumlu mu? Stoklarda dikkat çekici bir durum var mı? Hammadde stoğu mamül stoğundan fazla mı? Şirket ERP sisteminden stok değerleme raporu alındı mı? Sorular çoğaltılabilir.
Çalışanlarına maaşlarını ödemeyen firma, kredi kullanıyor.
Geçenlerde eski bir öğrencim aradı: Çalıştığı firma 3 aydır maaş ödemiyormuş ama aynı zamanda bankalardan kredi kullanmaya devam ediyormuş. Hatta patronunun yeni bir konut satın aldığını duymuş. Bana sorduğu soruya gelirsek: “İş davası açarsam banka hesaplarına bloke konulur mu?
Banka sistemleri SGK kayıtlarını kontrol etse, firmanın 3 aydır sigorta ödemediğini görecekti. Ama görmedi. Çünkü sistem, sadece rakama ve geçmiş skora bakıyor—insan hikâyesine değil.
Sonuç: Algoritmalar Belki Zekidir, Ama Kördür
Bugünün kredi algoritmaları geçmiş veriye dayanır, davranışı anlamaz, öyküyü okumaz. Böylece sistem, Akerlof’un tarif ettiği gibi, limonlarla doluyor: Gerçekte riskli olan ama kâğıt üstünde sorunsuz gözüken kredilerle. Sonuç? Gerçekten sağlıklı, krediye erişimi hak eden işletmeler bu gölgelerin altında kalıyor.
Serhat CAN
EKONOMİ
Prof. Dr. YILMAZ: Bütçe açıkları dizginlenebilir mi?
Bütçe açığı ve mali disiplinsizlik önemli bir risk göstergesi olduğundan finanse edilmesi aşaması da sorun yaratacak. Bir yandan iç ya da dış borçlanmayla açık finansmanının kendine has riskleri artarken, bir yandan da bütçe açığının doğrudan ya da dolaylı maliyeti topluma yansıyacak

Yayınlanma:
5 gün önce|
19/06/2025Yazan:
Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz
Mayıs ayına ait merkezi yönetim bütçe gerçekleşmelerine göre bütçe fazlası 235,2 milyar TL, kümülatif (Ocak-Mayıs) bütçe açığı da 650,3 milyar TL oldu. Mayıs ayı bütçe fazlası, giderlerdeki önemli bir azalış kaynaklı değil, tersine kurumlar vergisi hasılatının beklendiği gibi mayıs ayında vergi gelirlerini beslemesiyle gerçekleşti.
Rakamla ifade etmek gerekirse; nisan ayına göre mayıs ayında bütçe giderlerinde 43 milyar TL’lik azalışa karşılık bütçe gelirleri 368 milyar TL arttı. Bu artışın hemen hemen tamamı kurumlar vergisi hasılatı kaynaklı.
Önce vergi hasılatındaki değişime bakalım, ardından bütçe giderlerinde azalış olmuş mu, ona bakarız:
Kurumlar vergisi yıllık beyana tabi bir vergi. Aynı zamanda cari vergilendirme döneminin kurumlar vergisine mahsup edilmek üzere, GVK’da belirtilen esaslara göre ve cari dönemin kurumlar vergisi oranında geçici vergi ödenir. Ocak – Şubat – Mart geçici vergi dönemi beyanname verilme ve ödeme günü 17 mayıs’tı. Ayrıca Gelir İdaresi Başkanlığı, 30 Nisan’a kadar verilecek kurumlar vergisi beyannameleri ve bunlara tahakkuk eden vergilerin ödeme sürelerini 5 Mayıs’a kadar uzattı.
Böylelikle nisan ayında 29,7 milyar olan kurumlar vergisi tahsilatı da mayıs ayında 470,1 milyar TL’ye yükseldi. Hatta mayıs ayında kurumlar vergisi hasılatı vergi gelirleri içindeki payı yüzde 39,4’e ulaştı ki bu oran KDV gibi dolaylı bir verginin payından da yüksekti. Sonuçta bu hasılat bütçede bir rahatlama yarattı.
Mayıs ayında kurumlar vergisi tahsilatı bütçenin imdadına yetişmiş oldu ama yukarıda anlattığım gibi “geçici vergi dönemiydi, geldi ve geçti”.
Bütçenin gelir tarafını temmuz ayında gelir vergisi ikinci taksiti ile ağustos ve kasım aylarında geçici vergi taksitleri bir miktar rahatlatabilir. Ancak aylık olarak artmaya devam eden enflasyon, sıkı para politikasıyla kredi imkanları kısıtlanan firmalar ve artan konkordatolar, hedeflenen vergi gelirlerinden uzaklaşılmasına neden olacak ana faktörler. Ayrıca bütçenin gelir tarafının, borç faizleriyle büyüyen bütçenin gider tarafını telafi etmesi zor görünüyor. O nedenle bütçe açığını dizginlemek hiç de kolay olmayacak.
Bütçe giderlerine şimdi kamuda tasarruf üzerinden bakalım:
Tüm kamu kurumlarının kendi bütçelerindeki kaynaklardan yapacakları harcamalar için tasarruf tedbirlerine uymaları uzun zamandır merakla bekleniyor.
Aşağıdaki hazırladığım tablo, geçen yıl ve bu yılın mayıs aylarında tasarruf tedbirleri kapsamında yapılan harcamaları karşılaştırıyor:
Tabloda görüldüğü gibi bir yıl içinde taşıt alım giderleri yaklaşık 2 katına çıkmış. Haberleşme ve enerji giderleri de enflasyon oranına yakın bir artış göstermiş. Kırtasiye-baskı giderleri ile temsil-tanıtma giderlerinde ise bir yılda kısmen frene basılmış gibi.
Ancak temsil-tanıtma giderleri bu yılın ilk dört ayında ortalama 65 milyon TL civarındayken, mayıs ayında birden yaklaşık beş katına (316 milyon TL) çıkmış. Yine de bu haliyle geçen yılın mayıs ayındaki 418 milyon TL’nin oldukça altında kalıyor. Umarım ülkemiz en iyi şekilde temsil ediliyordur. 2024’te bu alanda daha fazla gider yapılıyordu, yoksa geçen yıl daha mı iyi temsil ediliyordu?
Bütçe giderlerinde sorunlu kalem: borç faiz giderleri:
Borç faiz giderleri bütçede büyümeye devam ediyor. Özellikle iç borçlanmanın maliyeti bütçeye yansıyor.
Mayıs ayında borç faiz giderleri 111,2 milyar TL, kümülatif olarak 835,8 milyar TL’ye ulaştı. Dahası Haziran ayında yaklaşık 240 milyar TL’lik borç faiz gideri gerçekleştirilecek.
2025 yılı bütçesi için borç faiz giderlerinin bütçe giderlerine oranının yüzde 13,2 ve vergi gelirlerine oranının da yüzde 17,5 olması hedeflenmişti. Bugünkü görünümde borç faiz giderleri/bütçe giderleri oranı yüzde 15,7 ve borç faiz giderleri/vergi gelirleri oranı da yüzde 20,9’a yükselmiş durumda. Bu göstergeler ile bütçe hedeflerinden uzaklaşıldığı anlaşılıyor.
Bütçe açıklarını kontrol altında tutmak, pek çok alanda katkı sağlayacak. Öncelikle devletten beklenen görevlerin ve kamu hizmetlerinin hem kalitesinin artmasına hem de zamanında sunulmasına katkı sağlayacak.
Aksine bütçe açığı ve mali disiplinsizlik önemli bir risk göstergesi olduğundan finanse edilmesi aşaması da sorun yaratacak. Bir yandan iç ya da dış borçlanmayla açık finansmanının kendine has riskleri artarken, bir yandan da bütçe açığının doğrudan ya da dolaylı maliyeti topluma yansıyacak.
Prof. Dr. Binhan Elif YILMAZ – T24
FARK YARATANLAR
FARK YARATANLAR
KATEGORİ
- ALTIN – DÖVİZ – KRIPTO PARA (845)
- BANKA ANALİZLERİ (139)
- BANKA HABERLERİ (3.144)
- BASINDA BİZ (60)
- BORSA (451)
- CEO PERFORMANSLARI (36)
- EKONOMİ (2.852)
- GÜNCEL (3.227)
- GÜNDEM (3.198)
- RÖPORTAJLAR (48)
- SİGORTA (133)
- ŞİRKETLER (2.249)
- SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK (475)
- VİDEO Vitrini (19)
- YAZARLAR (1.057)
- Ali Coşkun (24)
- Arif Öztan (7)
- Ayşe Muzaffer Sunguroğlu (7)
- ChatGPT (26)
- Dr. Abbas Karakaya (64)
- Erden Armağan Er (45)
- Erol Taşdelen (569)
- Gizem Taşdelen (7)
- Gülbeyaz Gergün (63)
- Kemal Emirhan Mendi (1)
- Murat Şenol (26)
- Mustafa Akpınar (41)
- Onur ÇELİK (35)
- Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz (80)
- Serhat Can (8)
- Süleyman Çembertaş (16)
- Tungay Dere (18)
- Uğur Durak (33)
- Zuhal KARABULUT (5)
YAZARLAR

Finans Koltuğundan CEO Masasına

Hazine’den Kripto Para ile Suç Gelirlerine Sıkı Denetim Geliyor

Garanti BBVA’dan 3,5 trilyon TL’lik sürdürülebilir finansman taahhüdü

BEYAZ YAKALININ GİZLİ PANDEMİSİ: TÜKENMİŞLİK

Ateşkes rüzgârı, petrolü devirdi, dolar geriledi, FED’e fırsat doğdu!

Tahvil Yerine Kredi: Türk Şirketlerinin Finansman Kaderi

Türkiye’nin Kafkaesk Manzarasında Genç Olmak

UŞAK’ın en köklü Market Zinciri EGEŞOK Konkordato aldı

Dolandırıcılık Davasında Şok Rapor: Banka Kusurlu!

Siyasi Gerginlik Ekonomiyi Geriyor: Reel Sektör Nefes Alamıyor!

DENİZBANK: Bir GMY istifası daha!

Yerel Halk Neden Maden İşletmeciliğine Karşı Çıkıyor?

İsrail İran’a Neden Saldırdı?

Onur Çelik yazdı: İFLAS RİSKİ
- SON DAKİKA | Borsa günü yükselişle tamamladı 24/06/2025
- ASGARİ ÜCRET ZAMMI SON DAKİKA: Asgari ücrete ara zam gelecek mi? Asgari ücret ara zammı ne kadar olacak? 24/06/2025
- ABD cari açığı ilk çeyrekte yüzde 44 arttı 24/06/2025
- SON DAKİKA | Kamu işçisine zam pazarlığı 24/06/2025
- MSB: Bedelli askerlik ücreti 1 Temmuz’da zamlanacak 24/06/2025
- Küresel ham çelik üretimi mayısta yüzde 3,8 azaldı 24/06/2025
- Meta ve OpenAI arasında yapay zeka savaşları! 100 milyon dolarlık teklif... 24/06/2025
- ABD'de tüketici güveni beklentilerin aksine düşüş gösterdi 24/06/2025
- ABD’de konut fiyatlarında yavaşlama sinyalleri 24/06/2025
- Şirketler arası Golf Turnuvası 24/06/2025
- Garanti BBVA’dan 3,5 trilyon TL’lik sürdürülebilir finansman taahhüdü 24/06/2025
- ABD Kongre çalışanlarına WhatsApp yasağı geldi 24/06/2025
- Fed Başkanı Powell: Nihai seviye tarifelerin etkilerini belirleyecek 24/06/2025
- Reel kesimin döviz açığı 6 yılın zirvesinde 24/06/2025
ALTIN – DÖVİZ
BORSA
KRIPTO PARA PİYASASI
Popüler
-
GÜNDEM4 yıl önce
Sedat Peker’in bahsettiği otel: Günlüğü 106 bin TL
-
GÜNCEL2 yıl önce
Zara Ve Mango’ya Üretim Yapın Tekstil Devi Konkordato Talep Etti
-
BANKA HABERLERİ2 yıl önce
TCMB Başkanı için ismi geçen GAYE ERKAN First Republic Bank’tan ayrılma süreci
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
AKBANK çöktü : Dijital Bankacılık sorumlusu GMY CİVELEK ortada yok!
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
HSBC terbiyesizliği : “Sabancı alana “AKBANK bedava”
-
BANKA ANALİZLERİ3 yıl önce
YILIN İLK YARISINDA İŞBANK RAKİPSİZ LİDER AKBANK SONUNCU SIRADAN KURTULAMIYOR
-
GÜNDEM2 yıl önce
Bankacılığı bırakıp eskortluk yapmaya başladı: Haftalık kazancı dudak uçuklattı