EKONOMİ
KKM : Halkın parası zengine gidiyor

Yayınlanma:
3 yıl önce|
Yazan:
BankaVitrini
Kuru tutmak için 30 milyar dolar daha harcandı ancak dövizin ateşi yine düşmedi. Bir yandan eldeki rezerv eritilirken dolar tırmanış trendine girince Hazine’nin sırtına bir de Dövize Endeksli Mevduat yükü bindi. Bir avuç mevduat sahibine mayısta yapılacak fark ödemesi 50 milyara ulaştı. Zarar üstüne zararın faturası ise 84 milyonun cebine yüklendi.
KARAR Gazetesi’nin haberine göre; Kurda tırmanış sürerken yeniden artışı frenlemek için yaklaşık 30 milyar dolar daha eritildi. İhracattan, SWAP anlaşmalarından ve mevduattan gelen döviz bu uğurda kullanıldı. Ancak eşikleri aşan endeks 15.80’in üstünü gördü. Bir yılda Türk Lirası’nın dolar karşısındaki değer kaybı yüzde 87’yi aştı. Milletin parasıyla oluşturulan MB rezervi harcanırken kronik zamlarla boğuşan milyonların cebindeki para biraz daha buharlaştı.
‘DÖVİZDEKİ YÜKSELİŞİN BÜTÜN MALİYETİ VATANDAŞIN SIRTINA BİNİYOR’
Yükselen dolar yeni zamları peşinden sürüklerken Dövize Endeksli Mevduat nedeniyle ödenecek fark da katlandı. Vergilerle dolan MB ve Hazine’nin bu ay yapması gereken ödeme miktarı 50 milyar TL’ye ulaştı. Israrlı politikayla oluşan vahim tablo ekonomistlerin gündemindeydi:
* 14.55 üstündeki artışların bütün yükü vatandaşta.
* Büyük bir hızla yoksullaştırılıyoruz.
* Cari açık, bütçe açığı ve itibar açığı. Üçüz açık dönemi.
KUR KORUNURKEN VATANDAŞ EZİLDİ
Ekonomi yönetiminin kuru dengelemek harcadığı rezerv 30 milyar doları buldu. Sadece kur korumalı mevduat sisteminde katılımcılara son iki ayda sadece Hazine’den 16.3 milyar TL daha ödendi. Aralık ayından bu yana kurdaki artışın durmaması da mevduat sahiplerine para olarak geri döndü. Zengini daha zengin yapan sistemde mevduat sahiplerine yapılacak fark ödemesi 50 milyar liraya ulaştı. Hazine ve Merkez Bankası’ndan yapılan ödemeler ise yine vatandaşın cebinden çıktı.
Türkiye’deki yanlış ekonomi politikaları, TL’yi tarihinin en kötü seviyelerine taşıdı. Özellikle geçen yılın sonuna kadar dolar ve eurodaki yükseliş TL’yi olumsuz etkiledi. Geçen yılın Aralık ayında kurda görülen 18.40 seviyeleri Hükümet’in kur korumalı mevduat (KKM) hamlesiyle bir gecede piyasaların kapalı olmasına rağmen hızlı bir düşüşe başladı. Kuru tutmak için harcanan milyarlarca dolara rağmen ekonomi yönetimi yine alışılmışın dışında bir yöntem daha denemiş oldu. 128 milyar dolar vakasının ardından yeninden rezerv satışları gündeme gelirken, KKM ile birlikte Hazine bu sefer resmi olarak rezerv yakmaya başladı. Harcanan 30 milyar dolara rağmen kur yine düşmedi. Ocak 2022’de 10 lira seviyesine kadar düşen kur, her ay artışını sürdürdü. Şubat ayında 10 lira sınırı 13 liraya taşındı. Üçüncü ayda bu sınır 14 liraya çıkarken, Mayıs 2022 ile birlikte 15 lira da geçilmiş oldu. Tabi bu geçiş dönemlerinde Hazine’nin KKM yükü de arttı. Zengini daha zengin yapan sistemde mevduat sahiplerine yapılacak fark ödemesi 50 milyar lira ulaştı. Fatura ise her zamanki gibi 84 milyona kesildi. KKM hesapları 18 Şubat haftasında 469 milyar 230 milyon liraya ulaştı. 25 Şubat haftasında ise bu rakam 52 milyar 139 milyon dolara çıktı. Toplam iki haftalık ortalama ise 494 milyar 685 milyon lira olarak kayıtlara geçti. Sadece 18 Şubat haftasında dolar 13.65 liraydı. Dün ise 15.85 seviyesine kadar çıktı. Dolardaki 3 aylık artış yaklaşık yüzde 16,1 olarak hesaplandı. KKM hesaplarının faizi de yüzde 4,2 oldu. Bu bütçenin yüzde 12’lik artış farkını böylece Hazine ve Merkez Bankası ödeyecek. İlk kez döviz bozdurup KKM’ye yatıranların farkını Merkez Bankası, TL’sini KKM hesabına çevirenlerin farkını ise Hazine karşılayacak.
Önceki gün açıklanan Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 2022 Nisan ayına ilişkin merkezi yönetim bütçe istatistikleri de gerçeği ortaya koydu. Bakanlığa bağlı Muhasebat Genel Müdürlüğü’nün açıkladığı merkezi yönetim bütçesi gider tablolarına göre, nisan ayında ‘Mevduat ve Katılma Hesaplarının Kur Artışlarına Karşı Korunmasına İlişkin Giderler’ kapsamında 4.6 milyar TL ödeme yapıldı. Mart ayında ise bu ödeme 11.7 milyar TL idi. Böylece, son iki ayda kur korumalı mevduatın bütçeye maliyeti 16.3 milyar TL oldu.
BASKI HER HAREKETTE ARTIYOR
Bankacıların hesaplamalarına göre, dolar/TL’nin 15’i aşması durumunda 45 milyar TL’ye yükselecek şeklindeydi. Dolar/TL’deki hareketlilik ise son iki haftada hızlandı. TL bugün dolar karşısında yüzde 1’e yakın değer kaybederek 15.8’i aştı. Hareketliliğin başladığı son iki hafta itibarıyla TL’nin değer kaybı yüzde 5’in üstünde. Bankacılar, kurun 18 seviyesine ulaşması halinde ise maliyetin 165 milyar TL’ye kadar yükselebileceğine işaret ediyor.
32 MİLYAR DEĞİL 7 MİLYAR DOLAR YÜKSELDİ
Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) haftalık ekonomik analiz raporunu yayımladı. Raporda Türkiye’nin kredi risk primi (CDS) oranının 700’lü seviyelere yükseldiğine dikkat çekilerek “Bunun Merkez Bankası rezervlerindeki etkisinin borç faiz yükünün artması sonuçlu negatif etkisinin olacağını ve kur korumalı mevduat (KKM) politikasının rezervleri daha da düşüreceğini öngörüyoruz” açıklaması yapıldı. Raporda, Merkez Bankası’nın kuru sabit tutmak için rezerv satışı gerçekleştirdiği ifade edilerek şöyle dendi: “Merkez bankası rezervlerini yıl sonundan bugüne kadar olan süre için incelediğimizde, yaklaşık olarak KKM’den 25 milyar dolar, ihracattan 15 milyar dolar, reeskonttan da 8 milyar dolar gelir yaratıldığını ve bunun yanında KİT satışlarının 16 milyar dolar civarında gerçekleştiğini düşünürsek, rezervlerde 32 milyar dolarlık artış olması gerekirken sadece 7 milyar dolarlık bir artış gözlemliyoruz. Aradaki farkın kuru tutmak amaçlı rezerv satışı olduğunu tahmin ediyoruz.”
‘PİYASAYA ÖRTÜLÜ BİR MÜDAHALE VAR’
KKM’nin geldiği durumu yorumlayan ekonomist İris Cibre, yıl sonuna kadar KKM’ye 50 milyar TL tutarında bir ödeme yapılacağını söyledi. Medyascope’a açıklamalarda bulunan Cibre, aynı zamanda piyasaya örtülü müdahalenin sürdüğünü belirtti. Cibre “KKM’den gelsin, KKM’den piyasaya örtülü müdahale yapılsın şeklinde ilerleyen bir sistem oluştu. Hem ihracatçıların o yüzde 40 döviz satma mecburiyeti hem de KKM’den gelen, MB aracılığıyla gelen dövizler şu an zaten rezervlerden de rahatlıkla görüyoruz toparlayamıyor. Aralık ayındaki rezerv ile şu anki net rezerv, swap hariç analitik bilanço da aynı. Bu da demek oluyor ki bu gelen ihracat bedellerine, KKM dövizlerine rağmen artmıyor rezerv. Bunun da ne demek olduğu belli, piyasaya hâlâ örtülü bir müdahale var. Dolayısıyla bunu bu şekilde kullandıkları sürece para da birikmiyor rezerv olarak. En sürdürülemez tarafı bu” diye konuştu.
SİSTEM GELİR TRANSFERİNE DÖNÜŞTÜ
KKM’nin bir gelir transferine dönüştüğünü söyleyen İris Cibre şöyle devam etti: “Gelir dağılımındaki bozukluğu biliyoruz. Çok ciddi bir fark var. Dolayısıyla sermayeye bu paranın aktarıldığı apaçık ortada. Çünkü şöyle düşünün adamın 1 milyon lirası var, gitmiş KKM yaptırmış. Ve aralık ayında yatırdığını varsayın yüzde 27 para kazanmış. Üç ayda bu parayı kazanmış. Şimdi benim yok öyle bir param, dolayısıyla ben KKM yapamadım. Şimdi bu KKM’ye ödenecek kur farkının nereden ödüyorlar? Hazine ya da MB’den ödüyorlar. Bu da bir enflasyona neden oluyor.”
‘MALİYETLER ŞEFAF BİR ŞEKİLDE AÇIKLANMALI’
Gelecek Partili ekonomist Kerim Rota “KKM’ye ödenen 4.5 milyar TL sonrasında Nisan bütçe açığı 50 milyar TL. BOTAŞ’a son 1 yılda aktarılan kaynak 132 milyar TL’ye ulaştı. Bütçede ilk 3 ay TCMB kârı ile gelen yalancı bahar sona ermiş görünüyor. Cari açık, bütçe açığı ve itibar açığı. Üçüz açık dönemi” diye konuştu. Gelecek Partili Serkan Özcan ise “KKM ile toplanan dövizlerin maliyeti 14 TL düzeyinde. 3 aylık faizi eklediğimizde maliyet 14.55 TL. Yani 14.55 üzerindeki artışların yükü vatandaşta. Geçtiğimiz haftadan bu yana dolar kuru artışı yüzde 4,5. Sonuç olarak 1 haftalık ilave KKM maliyeti 36 milyar TL. Elbette KKM ile toplanan dövizlerin maliyetinin 14 TL’nin üzerinde olduğu ve vatandaşa maliyetin daha düşük gerçekleştiği iddia edilebilir. Örneğin maliyet 14 değil 14,50 ise KKM’nin 1 haftalık maliyeti 36 değil de 28 milyar TL olur. Tam da bu nedenle Hazine tarafından bu maliyetler şeffaf bir biçimde açıklanmalı ve tüm kafa karışıklıklarının önüne geçilmelidir. Bedelini vatandaşın ödediği bu garabet sisteme ilişkin her ayrıntıyı bilmek hepimizin en tabii hakkıdır” ifadelerini kullandı.
TARLA ENFLASYONU ALARM VERİYOR
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi Nisan 2022 verilerini açıkladı. Buna göre, Tarım-ÜFE’de (2015=100), 2022 yılı Nisan ayında bir önceki aya göre yüzde 17.76, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 72.29, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 118.53 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 45.26 artış gerçekleşti. Sektörlerde bir önceki aya göre balık ve diğer balıkçılık ürünlerinde yüzde 0.12, tarım ve avcılık ürünleri ve ilgili hizmetlerde yüzde 18.10 ve ormancılık ürünleri ve ilgili hizmetlerde yüzde 21.03 artış gerçekleşti. Ana gruplarda bir önceki aya göre çok yıllık bitkisel ürünlerde yüzde 6.52, canlı hayvanlar ve hayvansal ürünlerde yüzde 8.41, tek yıllık bitkisel ürünlerde yüzde 27.66 artış gerçekleşti.
HIZLA YOKSULLAŞIYORUZ
Ekonomist Oğuz Demir “Dövizin köpüğünü aldık demişlerdi. Enflasyonu da alacaklardı. Köpük değil müsilajmış, ortamı uygun bulunca dövizdeki geri geldi. Enflasyon ise artık canlı hayatını yok eder durumda. Yetmedi mi artık bu vurdumduymaz tavırlar? Büyük bir hızla yoksullaştırılıyoruz. 20 Aralık’taki günübirlik şoku saymazsak dolar/TL’nin en yüksek gün kapanışı 17 Aralık 2021’deki 16.40 seviyesi. 16 Aralık’ta ise 15.66 TL vardı. Bu artışlar 20 Aralık’taki KKM ile fiyatlara yansımadan geri geldi. Aradan geçen 6 ayın sonunda bugün aslında 15.75 ile aslında kur gün kapanışlarındaki ilk rekoru egale etti. KKM ise gün gün artan ve şu ana kadar 16 milyar TL’yi aşan maliyeti ile 5 ay daha fazla saçmalamaları için zaman kazandırmaktan başka bir işe yaramamış oldu” dedi.
DÜNYA EKONOMİK BAŞARIMIZI TAKDİR EDİYOR
TL geçen yılın son ayında değer kaybında tarihi seviyeye ulaştı. Hazine Bakanı Nebati “Uygulamaya aldığımız kur korumalı mevduat ile bertaraf ettik” dedi. Nebati, tüm dünyanın son 40 yılın en yüksek enflasyon oranıyla karşı karşıya olduğunu ve ekonominin son 2 yılda gösterdiği büyük başarının tüm dünya tarafından takdir edildiğini söyledi.
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin (TKBB) 21. Olağan Genel Kurulu’nda konuştu. Nebati “Geçen yıl Aralık ayında döviz kurunda gözlemlediğimiz, piyasa gerçekliğini yansıtmayan fiyat oluşumlarını, uygulamaya aldığımız kur korumalı mevduat ile bertaraf ettik. Enflasyonun önemli belirleyicisi olan kurdaki dalgalanmaları büyük oranda dengeledik” dedi. Nebati, şu andaki enflasyonun bu rakamlara gelmesindeki en önemli etkenin ‘beklentiler’ olduğunu söyleyerek “Şimdi hedefimiz enflasyonun ana sebeplerinden biri olan beklentileri düzeltmektir. El ele vererek, birlikte adımlar atarak ve yüreğimizle halledeceğiz” diye konuştu. “Günlerdir ilgili sektör kuruluşlarıyla bire bir toplantı yapıyoruz. Rakamları önlerine koyuyoruz” diyen Nebati, “Fahiş uygulamalara net olarak karşı durduğumuzu ortaya koyuyor ve net olarak paylaşıyoruz. Bir çabamız var, çabamız enflasyonun Türkiye’nin mutlak surette kontrol altına alınması ve hedeflerimiz doğrultusunda ilerlemesidir” diye konuştu. Nebati açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Tüm dünyada enflasyon rekor seviyelere ulaştı, 2022 yılı bu tartışmalarla geçiyor. Tüm dünya son 40 yılın en yüksek enflasyon oranlarıyla karşı karşıya. Bazı ülkelerde, örneğin İspanya’da üretici fiyatları negatiflerden yüzde 40’lara erişmiş seviyede. Enflasyonu sadece devletin çözebileceği bir sorun olarak görmüyoruz. Nebati, tüm dünyanın son 40 yılın en yüksek enflasyon oranıyla karşı karşıya olduğunu ve ekonominin son 2 yılda gösterdiği büyük başarının tüm dünya tarafından takdir edildiğini söyledi.”
İlginizi Çekebilir
ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA
“Nasıl Yatırım Yapılır?” – Kitap Özeti

Yayınlanma:
2 gün önce|
25/06/2025Yazan:
BankaVitrini
Kitap Künyesi
-
Kitap Adı: Nasıl Yatırım Yapılır?
-
Alt Başlık: Kişisel Yatırımın Cesur ve Yeni Dünyasına Yolculuk
-
Yazarlar:
-
Peter Stanyer
-
Masood Javaid
-
Stephen Satchell
-
-
Çevirmen: S. Cem Çiloğlu
-
Yayınevi: The Economist Books / Türkçe baskı: Epsilon yayınevi
-
Dil: Türkçe (Orijinal dil: İngilizce)
-
Kapsam: Yatırımın temellerinden başlayarak kişisel finans, portföy yönetimi, risk dağılımı ve yeni nesil yatırım araçlarına kadar geniş bir perspektif sunar.
-
Hedef Kitle: Yatırıma yeni başlayacak bireyler, kişisel finansına yön vermek isteyenler ve stratejik portföy oluşturmak isteyen yatırımcılar.
İçerik Özeti
-
Yatırımın Temel İlkeleri
-
Risk ve Getiri Dengesi
-
Portföy Teorisi
-
Fon Seçimi ve Dağılımı
-
Alternatif Yatırım Araçları (ETF’ler, tahviller, emtialar, kripto varlıklar)
-
Yatırım Psikolojisi ve Karar Alma Süreçleri
-
Güncel Piyasa Gelişmeleri ve Etkileri
“Nasıl Yatırım Yapılır?” – Kitap Özeti
1. Yatırımın Temelleri
Kitap, yatırımın amacını net şekilde tanımlayarak başlar: paranın zaman içindeki değerini korumak ve artırmak. Yatırımcılar için temel kavramlar olan risk, getiri, zaman ufku, likidite gibi konular ele alınır.
📌 Ana fikir: Her yatırım bir risk içerir; önemli olan bu riski bilinçli şekilde yönetebilmektir.
2. Portföy Oluşturma ve Risk Dağılımı (Diversifikasyon)
Yazarlar, yatırımcılara tüm yumurtaları aynı sepete koymamaları gerektiğini anlatır. Portföy oluştururken farklı varlık türleri arasında dağılım yapmanın önemi vurgulanır: hisse senetleri, tahviller, nakit, emtialar, alternatif yatırımlar gibi.
📌 Ana fikir: Sağlam bir yatırım stratejisi; çeşitlendirme, maliyet bilinci ve hedefe uygunlukla mümkündür.
3. Varlık Sınıfları ve Araçlar
Bu bölümde yatırım yapılabilecek başlıca varlıklar detaylı şekilde anlatılır:
-
Hisse senetleri: Uzun vadede büyüme sağlayan ama dalgalı ürünlerdir.
-
Tahviller: Daha düşük riskli, ama sınırlı getirili.
-
Nakit ve mevduat: Güvenli ama enflasyona karşı kırılgan.
-
Alternatif yatırım araçları: Gayrimenkul, hedge fonları, özel sermaye ve son zamanlarda kripto varlıklar gibi yeni trendler.
📌 Ana fikir: Her varlık sınıfının risk-profili farklıdır ve yatırımcının hedeflerine göre seçilmelidir.
4. Zaman ve Psikoloji Faktörü
Yatırımcıların en büyük düşmanlarından biri kendileridir. Korku, açgözlülük, sürü psikolojisi gibi duygusal faktörlerin yatırım kararlarını nasıl etkilediği anlatılır. Piyasa zamanlamasının zor olduğu, uzun vadeli düşünmenin önemi vurgulanır.
📌 Ana fikir: Duygusal kararlar yerine disiplinli bir yatırım stratejisi başarı getirir.
5. Yatırım Stratejileri ve Yaklaşımlar
Pasif ve aktif yatırım farkı, endeks fonlarının avantajları, değer ve büyüme yatırımcılığı gibi farklı yatırım stratejileri açıklanır. Ayrıca, yaşa ve gelir seviyesine göre yatırım stratejileri örneklenir.
📌 Ana fikir: Herkesin yatırım stratejisi kişisel durumuna, hedeflerine ve risk toleransına uygun olmalıdır.
6. Geleceğe Hazırlık ve Yeni Trendler
Kitabın son bölümleri geleceğin yatırım dünyasına odaklanır. ESG (çevresel, sosyal ve yönetişim kriterleri), yapay zeka destekli algoritmalar, robo-danışmanlar, fintech’ler gibi konular ele alınır.
📌 Ana fikir: Yatırım dünyası hızla değişiyor; bilgiye açık ve adapte olabilen yatırımcılar öne çıkacak.
Genel Değerlendirme
Bu kitap, yatırım dünyasına giriş yapmak isteyenler için bilimsel temellere dayalı, pratik ve anlaşılır bir kılavuzdur. Hem yeni başlayanlar hem de stratejisini geliştirmek isteyen yatırımcılar için değerli bilgiler sunar.

Dünya enerji güvenliğinin kalbinde yer alan Hürmüz Boğazı, küresel ticaretin ve petrol taşımacılığının en kritik geçitlerinden biridir. Ancak bu boğazın geçici dahi olsa kapanması, sadece bölgeyi değil, tüm dünya ekonomisini derinden etkileyebilecek bir kriz senaryosudur. Bu yazıda, Hürmüz Boğazı’nın önemi ve kapanmasının olası sonuçları detaylı bir şekilde incelenmektedir.
HÜRMÜZ BOĞAZI’NIN STRATEJİK ÖNEMİ
Hürmüz Boğazı, İran ile Umman arasında yer alır ve Basra Körfezi’ni Umman Denizi’ne bağlar.
Bu dar geçit, dünyanın en büyük petrol üreticilerinden olan Suudi Arabistan, Irak, Kuveyt, İran, BAE ve Katar’ın deniz yoluyla petrol ve doğalgaz ihracatında tek çıkış kapısı niteliğindedir.
-
Günlük yaklaşık 17-20 milyon varil petrol bu boğazdan taşınmaktadır.
-
Bu miktar, küresel petrol ticaretinin yaklaşık %20’sine denk gelir.
-
Ayrıca Katar’ın sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ihracatının da büyük bölümü bu yoldan geçer.
ENERJİ VE EKONOMİK SONUÇLARI
1. Petrol Fiyatlarında Şok Artış
Hürmüz Boğazı’nın kapanması, arz şokuna yol açar.
-
Petrol fiyatları birkaç gün içinde 150-200 dolar/varil seviyelerine çıkabilir.
-
Enerji ithalatçısı ülkelerde enflasyonist baskılar oluşur.
-
Üretim maliyetleri artar, ekonomiler yavaşlar, stagflasyon riski doğar.
2. Küresel Tedarik Zincirinin Bozulması
-
Asya, Avrupa ve ABD’ye enerji taşıyan petrol tankerleri seferlerini durdurmak zorunda kalır.
-
Enerjiye bağımlı endüstriler (otomotiv, plastik, gübre vb.) ağır darbe alır.
-
Alternatif boru hatları kapasite olarak yetersizdir.
JEOPOLİTİK VE ASKERİ SONUÇLARI
1. ABD-İran Gerilimi Zirveye Çıkar
İran’ın boğazı kapatma tehdidi veya fiilî kapatma girişimi, ABD ve müttefiklerinin askerî karşılık verme ihtimalini doğurur.
Bölgedeki ABD Donanması’nın varlığı bu senaryo için hazırdır.
2. İsrail, Suudi Arabistan ve Körfez Ülkeleri Tetikte Olur
İran’ın bu hamlesi bölge ülkeleri tarafından ulusal güvenlik tehdidi olarak değerlendirilir.
Silahlanma hızlanır, bölgesel çatışma riski artar.
3. Askerî Müdahale ve Savaş Riski
Deniz yolunun açık tutulması için ABD önderliğinde çok uluslu bir askerî müdahale gündeme gelebilir.
Bu durum petrol bölgelerinde bombalamalara, deniz trafiğinin askıya alınmasına neden olabilir.
ALTERNATİF ENERJİ ROTALARI VAR MI?
-
Suudi Arabistan ve BAE, bazı petrolünü Hürmüz dışındaki boru hatlarıyla taşıyabilir.
Ancak bu yolların kapasitesi sınırlı ve tüm ihracatı karşılamaktan uzaktır. -
Katar LNG’si içinse alternatif güzergâh neredeyse yoktur.
TÜRKİYE’YE ETKİSİ NE OLUR?
-
Türkiye enerji ithalatının büyük kısmını bu bölgelerden sağlamaktadır.
-
Fiyatlar arttığında Türkiye’nin enerji faturası büyür → cari açık artar.
-
Bu durum TL üzerinde baskı oluşturur, enflasyon hızlanır.
Hürmüz Boğazı’nın kapanması, sadece bölgesel değil, küresel bir kriz anlamına gelir. Petrol ve gaz piyasasında arz şoku yaratır, küresel ekonomiyi durma noktasına getirebilir. Jeopolitik gerilimlerin zirveye çıktığı bir ortamda bu boğazın güvenliği, dünya düzeni açısından kırılma noktasıdır.
BANKA HABERLERİ
Limonlar Kredi Aldığında: Asimetrik Bilginin Finansal Sistemdeki Yankısı

Yayınlanma:
6 gün önce|
21/06/2025Yazan:
Serhat Can
Bankaların kredi sistemlerinde giderek daha sık karşılaştığımız bir tablo var: Gerçek kredi değerliliği taşımayan birey veya işletmelere, sistemsel boşluklar nedeniyle kredi limitleri açılıyor. Kredi puanı iyi görünüyor, limit mevcut—ama geri ödeme kabiliyeti yok. Neye benziyor, biliyor musunuz? George Akerlof’un 1970’te yazdığı kendisine Nobel iktisat ödülü aldıran “limon piyasası”na.
Asimetrik Bilgi Sorunu:
Akerlof’un teorisinde, alıcı ve satıcı arasındaki bilgi dengesizliği nedeniyle kaliteli ürünler (iyi arabalar) piyasadan çekilir, yerine “limonlar” (kötü arabalar) kalır. Bugünün kredi sisteminde ise:
- Banka, müşterinin gerçek riskini göremiyor (ya da görmek istemiyor).
- Müşteri, sistemin sunduğu limitlere ulaşıyor, kredi kullanıyor.
- Böylece finansal piyasada “limon” krediler çoğalıyor: riskli, sürdürülemez, görünürde aktif.
Sonuç Ne Olur?
- Gerçek değerliliğe sahip kullanıcılar daha pahalı krediye ulaşır.
- Sistem, kendi içindeki çürüklüğü fark edemez.
- Uzun vadede bu asimetrik bilgi, toplu bir güven krizine dönüşür. Tıpkı Akerlof’un uyardığı gibi…
- Finansal sistemler gelişiyor, algoritmalar daha sofistike hale geliyor—ama hâlâ “insanı” göremeyen modellerle çalışıyoruz. Kredi vermek sadece matematik değil; güvenin, bağlamın ve davranışsal içgörünün birleşimidir.
- “Kredi sadece bir limit değil, bir güven oyudur.”
Kredi sistemleri giderek daha sofistike hale geliyor. Algoritmalar, puanlama sistemleri, dijitalleştirilmiş değerlendirme modelleri… Peki ama hâlâ “insanı” göremeyen bu sistemler gerçekten güvenli mi?
George Akerlof, 1970’te “limon piyasası” teorisini ortaya attığında otomobil piyasasını örnek gösteriyordu. Bugün ise aynı teoriyi bizzat kredi piyasasının içinde yaşıyoruz: asimetrik bilgi, yani tarafların eşit derecede bilgi sahibi olmaması, sistemi yavaş yavaş çürütüyor.
Gözlemlerimden İki Sessiz Hikâye
Firma kârlı göründü, konkordatoya girdi. Bir yıl önce denetimini yaptığım bir firmayla denetim sırasında yaşadığımız bir anlaşmazlık yüzünden yollarımız ayrılmıştı. Geçtiğimiz günlerde konkordato ilan ettiklerini öğrendim. İlginçtir: Banka kredileri denetim sonrası son bir yılda ciddi oranda artmıştı. Bilanço ise temizdi—görünürde. Ama içini bilen biri olarak şunu söylemeliyim: stoklar şişirilmişti. Sayım tutanakları arasındaki fark 3 milyon dolar kadardı.
Stoklar yalansa, bilanço da yalandır. En kolay oynanan kalem de budur çünkü. “Stoklarda 3 milyon dolarlık yapay bir değerleme vardı—bu, bilanço üzerinde kar gibi görünse de gerçekte zarardı.” Bankalar ne yaptı? Kağıt üstündeki görüntüye bakıp kredi verdiler. Mali analizlerin yapamadığı tek şey stok denetimidir, stoklarda ne yazıyorsa kabul edilir. Şu sorularla meşgul olduklarını da hiç zannetmiyorum: Stok sayım tutanak raporu mevcut stoklarla karşılaştırıldı mı? Stok sayım tutanağını kim hazırlamış? Bağımsız denetim mi yoksa şirket personeli mi? Firma son yıllarda matrah artırmış mı? Tedarikçi bakiye hareketleri stok değer hareketleriyle uyumlu mu? Stoklarda dikkat çekici bir durum var mı? Hammadde stoğu mamül stoğundan fazla mı? Şirket ERP sisteminden stok değerleme raporu alındı mı? Sorular çoğaltılabilir.
Çalışanlarına maaşlarını ödemeyen firma, kredi kullanıyor.
Geçenlerde eski bir öğrencim aradı: Çalıştığı firma 3 aydır maaş ödemiyormuş ama aynı zamanda bankalardan kredi kullanmaya devam ediyormuş. Hatta patronunun yeni bir konut satın aldığını duymuş. Bana sorduğu soruya gelirsek: “İş davası açarsam banka hesaplarına bloke konulur mu?
Banka sistemleri SGK kayıtlarını kontrol etse, firmanın 3 aydır sigorta ödemediğini görecekti. Ama görmedi. Çünkü sistem, sadece rakama ve geçmiş skora bakıyor—insan hikâyesine değil.
Sonuç: Algoritmalar Belki Zekidir, Ama Kördür
Bugünün kredi algoritmaları geçmiş veriye dayanır, davranışı anlamaz, öyküyü okumaz. Böylece sistem, Akerlof’un tarif ettiği gibi, limonlarla doluyor: Gerçekte riskli olan ama kâğıt üstünde sorunsuz gözüken kredilerle. Sonuç? Gerçekten sağlıklı, krediye erişimi hak eden işletmeler bu gölgelerin altında kalıyor.
Serhat CAN
FARK YARATANLAR
FARK YARATANLAR
KATEGORİ
- ALTIN – DÖVİZ – KRIPTO PARA (848)
- BANKA ANALİZLERİ (139)
- BANKA HABERLERİ (3.144)
- BASINDA BİZ (60)
- BORSA (453)
- CEO PERFORMANSLARI (36)
- EKONOMİ (2.853)
- GÜNCEL (3.235)
- GÜNDEM (3.200)
- RÖPORTAJLAR (48)
- SİGORTA (133)
- ŞİRKETLER (2.251)
- SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK (475)
- VİDEO Vitrini (19)
- YAZARLAR (1.059)
- Ali Coşkun (24)
- Arif Öztan (7)
- Ayşe Muzaffer Sunguroğlu (7)
- ChatGPT (26)
- Dr. Abbas Karakaya (65)
- Erden Armağan Er (45)
- Erol Taşdelen (569)
- Gizem Taşdelen (7)
- Gülbeyaz Gergün (63)
- Kemal Emirhan Mendi (1)
- Murat Şenol (26)
- Mustafa Akpınar (41)
- Onur ÇELİK (36)
- Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz (80)
- Serhat Can (8)
- Süleyman Çembertaş (16)
- Tungay Dere (18)
- Uğur Durak (33)
- Zuhal KARABULUT (5)
YAZARLAR

Trump: “Çin ile ticaret anlaşması imzaladık, sorada Hindistan var”

Şirketlerde Bağımsız Yönetim Kurulu Üyeliği Neden Şart Olmalı?

CGTN: Çin ve Orta Asya ülkeleri iş birliğini pekiştirme sözü verdi

“Nasıl Yatırım Yapılır?” – Kitap Özeti

KÜÇÜKLERE/BÜYÜKLERE YAZ OKUMALARI-II

Ateşkesle petrol geriledi. Faiz indirim umuduyla Türk piyasaları canlandı

Veri Okumayan Yönetici, Karanlıkta Yürür

Dolandırıcılık Davasında Şok Rapor: Banka Kusurlu!

DENİZBANK: Bir GMY istifası daha!

İsrail İran’a Neden Saldırdı?

Papara’dan açıklama: Özür diledi

Firma Finans Bilinci Neden Stratejik Bir Güçtür?

Finansın En Önemli 10 Formülü ve Önemi

Firmanızı Kurtaracak Bilmeniz Gereken 10 Finansal Formül
- Kamu işçilerinin zam pazarlığı! Türk-İş Başkanı Ergün Atalay'dan 'grev' açıklaması 26/06/2025
- SON DAKİKA | Borsa günü düşüşle tamamladı 26/06/2025
- İkinci el araçta 6 ay 6 bin km ve ilan kısıtlaması 2026’ya uzatıldı 26/06/2025
- TEMMUZ ASGARİ ÜCRET ZAMMI: Asgari ücrete ara zam gelecek mi? Asgari ücret ara zammı ne kadar olacak? 26/06/2025
- Diyarbakır Türkiye’nin enerji arz gücüne katkı sağlıyor 26/06/2025
- İnşaat malzemesi sanayi bileşik endeksi yılın ilk artışını gösterdi 26/06/2025
- SON DAKİKA | Kamu işçilerinin zam pazarlığında ikinci teklif tarihi belli oldu 26/06/2025
- Trump, Çin ile ticaret anlaşması imzaladıklarını bildirdi 26/06/2025
- Resmi Gazete'de bugün (27.06.2025) 26/06/2025
- Bessent, "Bölüm 899" düzenlemesinin vergi tasarısından çıkarılmasını istedi 26/06/2025
- Beyaz Saray: Ticaret anlaşmaları için son tarih kritik değil 26/06/2025
- Çoğu Fed yetkilisi Temmuz'da faiz indirimine karşı 26/06/2025
- İkinci el otomobil satışında 6 ay-6 bin kilometre kısıtlaması uzatıldı 26/06/2025
- "Türkiye'nin maliyet bazlı rekabet gücü 2015 yılı seviyesinin altına indi" 26/06/2025
ALTIN – DÖVİZ
BORSA
KRIPTO PARA PİYASASI
Popüler
-
GÜNDEM4 yıl önce
Sedat Peker’in bahsettiği otel: Günlüğü 106 bin TL
-
GÜNCEL2 yıl önce
Zara Ve Mango’ya Üretim Yapın Tekstil Devi Konkordato Talep Etti
-
BANKA HABERLERİ2 yıl önce
TCMB Başkanı için ismi geçen GAYE ERKAN First Republic Bank’tan ayrılma süreci
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
AKBANK çöktü : Dijital Bankacılık sorumlusu GMY CİVELEK ortada yok!
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
HSBC terbiyesizliği : “Sabancı alana “AKBANK bedava”
-
BANKA ANALİZLERİ3 yıl önce
YILIN İLK YARISINDA İŞBANK RAKİPSİZ LİDER AKBANK SONUNCU SIRADAN KURTULAMIYOR
-
GÜNDEM2 yıl önce
Bankacılığı bırakıp eskortluk yapmaya başladı: Haftalık kazancı dudak uçuklattı