Connect with us

EKONOMİ

FED korkusu: Finansal enstrüman gruplarında ciddi mânâda erozyon yaşanıyor!

Yayınlanma:

|

  • Küresel mali piyasalarda risk iştahı ABD enflasyon verisi ardından düşmeye devam ediyor. FED’in önümüzdeki hafta faiz oranın en az 75 baz puan artıracağına yönelik inanışların tetiklediği riskten kaçış sürecine paralel dolar geniş bantta değer kazanmaya devam ederken, hemen hemen her finansal enstrüman grubunda değişen oranlarda erozyon yaşanıyor.
  • Küresel ekonominin süratli bir şekilde resesyon fiyatlamasına uygun hareket etmeye devam ettiğini görüyoruz. Biraz müsadenizle konuyu açmaya çalışalım. Vadeli işlem fiyatları, FED’in önümüzdeki altı ay içinde faiz oranlarını %2,25-2,50 seviyesinden %4,25-4,50’ye yükseltmesini fiyatlıyor (ima ediyor). Bu da hâliyle borç alanlar ve ekonominin geneli için pek de iyi bir haber değil. ABD Hazine getiri eğrisi, son 42 yılın en çok tersine dönmüş (inverted – 2 yıllık getirinin 10 yıllık getirinin üzerine yükselmesi -) şekli ile beklenen resesyonu âdeta resmediyor. Daha basit bir anlatımla, verim eğrisinin ters bir hâl alması, FED’in uçağı yumuşak bir şekilde yere indirmekte çok zorlanacağını gösteriyor. Chicago FED’e göre, faiz oranlarının süratli bir şekilde artırılması ve beraberinde niceliksel sıkılaştırmanın da başlaması, finansal koşulları, son on yılı aşkın bir sürenin en hızlı oranında sıkılaşıyor. ABD hisse senedi endeksleri, yavaşlayan ekonominin gelir yaratmakta zorlanacağını fiyatlayarak 2022 yılında pek de iyimser bir tablo sunmuyor. Mesela, ağır ekipman üreticisi Caterpillar (sene başına göre %12), global çapta ve geniş bir bantta üretici olan 3M Corporation (sene başına göre %35) ekonomik yavaşlama ile tutarlı sert bir gerileme kaydediyor. Küresel ticaret döngüsünü izleyen Güney Kore borsası (KOSPI-100 endeksi), geçen yılın aynı dönemine göre %23’ten fazla düştü. Küresel risk iştahının önemli göstergesi konumunda olan Japon Yeni, dolar karşısında son 24 yılın en değersiz seviyesine gerilemesi ardından, bir diğer önemli gösterge olan Çin Yuanı da, dolar karşısında 2020’den bu yana ilk kez 7’li seviyelere ulaşarak piyasa kaygılarını yansıttı.
  • Tüm bunları birleştirip iğne deliğinden geçirdiğimizde, doların sepet bazında değerini gösteren DXY, 1984 yılından bu yana en iyi senesini yaşarken, fiyatı dolar ile kote edilen varlıklarda ise âdeta erozyon eğilimi hâkim. Türk insanının yatırım ruhuna en çok hitap eden enstrümanlar arasında akla ilk gelen altın bu sabah 1,660 dolar seviyesine geriledi! Teknik bir bakış açısıyla, son 27 aydır korunan yatay destek konumunda 1,685 dolar seviyesinin dün hızla aşağıya geçilmesi, beraberinde daha büyük bir düşüşü getirebileceğini paylaşmıştık. Haftalık kapanışının da önem arz eden teknik seviyenin altında olması durumunda, daha da aşağıda 1,600 dolar seviyesini hedefleyeceğiz. Benzer bir şekilde, petrolün varil fiyatı bu sabah önemli bir teknik seviye olarak gördüğümüz ve devamlı altını çizdiğimiz 92 doların altına sarktı. Haftalık kapanışın müsade etmesi durumunda, daha da aşağı 78 dolar seviyesine kadar büyük bir boşluk bizleri bekliyor.
  • Yurtdışında hava pek de iyimser sayılmazken, içeride, dinamikleri bozulan döviz ve tahvil piyasasından sonra sahne sırası bu sefer de hisse senedi piyasasına geldi. Özellikle banka hisselerinde son 3 gündür yaşanan depremin devam ettiğini görüyoruz. Bankacılık endeksi (XBANK) dünkü günü de %10 düşüşle tamamlayarak son 3 günlük kayıp seviyesini (tepeden) neredeyse %29’a taşıdı. Her ne kadar son 41 iş gününde yaşanan yükselişin ‘vahşi’ bir hâl aldığını ve %166 seviyesinde olduğunu göz ardı etmesek de, dün açıklanan TCMB menkul kıymet istatistiklerine göre yükselişin yabancı alımı ile desteklenmediğini bir kez daha görmüş olduk (bakınız grafik)! Bu durumda, vadeli piyasalardaki yüksek kaldıraçlı pozisyonlar nedeniyle haftalardır devam eden yükseliş ardından yaşanan sert düşüşün -teminat tamamlama yükümlülüğü nedeniyle- devam edebileceğini düşünüyoruz. Teknik mânâda XBANK endeksinde tepe ile dip arasının %50 düzeltme seviyesi olan 3,510 seviyesinin hedeflenebileceğini öngörüyoruz. Literatüre geçecek boyutta günleri âdeta bir fiil tecrübe ediyoruz.
  • Gözler hisse senetlerinde olsa da, USDTRY kuru dün 18,2725 seviyesini test ederek bu yılın en yüksek seviyesine ulaştı. TCMB’nin yüksek faizli ticari kredilere karşı menkul kıymet tesis etme zorunluluğu ardından ticari kredi faiz oranlarında gerileme 9 Eylül haftasında da devam ederken (bakınız grafik), son 3 ayda 2 ve 10 yıllık gösterge devlet tahvillerinin faizi neredeyse 14 puan gerilediğini görüyoruz. Enflasyonun henüz tepe yapmadığı düşünülürse, tahvil faizlerinde yaşanan anomaliyi de anlatmakta zorluk yaşıyoruz.
  • Rusya-Ukrayna savaşı ve Çin-Tayvan gerilimi nedeniyle yakından takip edilen Şanghay İşbirliği Örgütü Zirvesinde, İran’a tam üyelik verilmesine ilişkin mutabakat zaptı imzalandı. Türkiye’nin 2012’den beri diyalog ortağı olduğu Şanghay İşbirliği Örgütü Zirvesi’ne ilk kez Cumhurbaşkanlığı düzeyinde katılım sağladı. Sn. Cumhurbaşkanı Erdoğan zirve kapsamında Rusya lideri Putin ve Çin Devlet Başkanı Xi ile görüşecek. Haber başlıklarını yakından takip edeceğiz.
  • ABD Hazinesi, Mir ödeme sisteminin Rusya dışında kullanımına yönelik yaptırımların uygulanmasına izin verdi. ABD Hazine Bakanlığı’nın Yabancı Varlıklar Kontrol Ofisi (OFAC), “Mir kart sistemi kullanılarak Rusya Federasyonu’na karşı uygulanan yaptırımları aşma girişimlerine yanıt vermeye hazır olduğunu” açıkladı. Dün İngiliz Financial Times gazetesinin haberine göre, ABD ve Avrupa Birliği (AB), Rusya’nın Türkiye’de yaptırımları ihlal edeceği bir zemin kazanabileceğinden duyduğu endişe nedeniyle baskıyı artırmayı değerlendirdiği yönünde haberi BloombergHT’de okumuştuk. Son dönemlerde ivme kazanan Rusya – Türkiye dirsek temasına bu çerçeveden de dikkatle yaklaşmak gerekiyor!
  • ABD borsaları dün geceyi de %1’in üzerinde düşüşle tamamlayarak son iki ayın en düşük seviyesine geriledi. Sabah saatlerinde Pasifiğin diğer ucunda da hâkin renk kırmızı. Gösterge endeks Tokyo ve Şanghay borsası %1 aşağıda işlem görüyor. Mali piyasalar haftaya Çarşamba günü sonuçlanacak FED toplantısında kadar temkinli ve sevimsiz seyirlerini koruyacağını düşünüyoruz. Mali piyasaların gündeminde bugün içerde TCMB piyasa katılımcıları anketi, dışarıda ise İngiltere’de perakende satışlar, Euro Bölgesi enflasyonu, ABD tüketici güven endeksi ve Rusya Merkez Bankası faiz toplantısı takip edilebilir.

>USDCNY

Japon Yeni, dolar karşısında son 24 yılın en değersiz seviyesine gerilemesi ardından, bir diğer önemli gösterge olan Çin Yuanı da, dolar karşısında 2020’den bu yana ilk kez 7’li seviyelere ulaşarak piyasa kaygılarını yansıttı.

16633036766fa92636673b979f63198288549ef0d6_1_1200.jpg

>Brent

Brent petrol ile ilgili uzun bir süredir pek de olumlu görüşler iletemiyoruz. Sert faiz artışları, tırmanan resesyon tehlikesi ve beraberinde düşecek olan talep petrol için tehlikeli bir kokteyl. Teknik mânâda 92,1 dolar seviyesini altında haftalık kapanışta 78 dolar seviyesini hedefleyeceğiz.

16633036760b0928e994f69829006e53ae88ef8014_2_1200.jpg

>XAUUSD

Güçlü dolar karşısında tüm enstrümanlar gibi altın da boynunu âdeta büktü. Teknik mânâda 1,685 doların önemine çok uzun bir süredir devamlı değiniyoruz. Haftalık kapanışın 1,685 doların altında olması, beraberinde 1,600 dolar seviyesine kadar hızlı bir düşüşü beraberinde getirebilir.

1663303677ef1ce1ad569fc23c75c01e9fb0b505a4_3_1200.jpg

>XBANK

Teknik mânâda XBANK endeksinde tepe ile dip arasının %50 düzeltme seviyesi olan 3,510 seviyesinin hedeflenebileceğini öngörüyoruz. Literatüre geçecek boyutta günleri âdeta bir fiil tecrübe ediyoruz.

16633036772b47fe2cad9acb58c4c211ec46c2a89c_4_1200.jpg

>Konut Satışları

TÜİK’in Ağustos verilerine göre konut satış 123,491 olarak geçen senenin aynı ayına göre %12,7 oranında düştü. Satın alma gücündeki erozyon ve beraberinde krediye ulaşımda zorluklar esas belirleyici oldu. İpotekli satışların toplam içerisindeki payı %17,95 gerileyerek son 16 ayın en düşüğünde!

16633036774aeb1ad3ee84f307fd7c1214f27687a9_5_1200.jpg

>TCMB Rezervleri

9 Eylül ile biten haftada, TCMB’nin brüt döviz rezervleri 1,4 milyar dolar artışla 73,7 milyar dolar; altın rezervlerinde ise fiyat hareketi kaynaklı olarak 0,4 milyar dolar artışla 40 milyar seviyesine yükseldi. Böylelikle toplam brüt döviz ve altın rezervleri 113,7 milyar dolara yükseldi.

16633036787037bc2a99ff2ebda4ebea73c444ea32_6_1200.jpg

>TCMB Net Rezervleri

Emanet dövizler düşüldükten sonra (swap), TCMB’nin net rezervlerinin yaklaşık eksi 58,6 milyar dolar ile önemli bir değişim kaydetmedi.

1663303678f4895efc149575fbb881f921cae8423a_7_1200.jpg

>TCMB Net Uluslararası Rezervler

Net uluslararası rezervler de yatay seyrini koruyarak 14,1 milyar dolar seviyesinde kalmaya devam etti.

1663303679427185cd150e4f920090891333620554_8_1200.jpg

>DTH

9 Eylül ile biten haftada, parite/fiyat etkisinden arındırılmış rakamlara göre, gerçek kişilerin döviz mevduatları (DTH) önceki haftaya göre 0,4 milyar dolar azalırken, tüzel kişilerin ise 1,1 milyar dolar artış kaydetti. Arındırılmamış verilere göre ise, gerçek kişilerin DTH yatay seyrederken, tüzel kişilerin ise 1,2 milyar dolar azaldı. Toplam stok 212,8 milyar dolar ile bir önceki haftaya göre 1,2 milyar dolar yükseldi.

16633036790bb292a1731da88e426f203d9117ad93_9_1200.jpg

>Yabancı almamış!

9 Eylül ile biten haftada, yurtdışı yerleşikler 13,5 milyon dolar değerinde hisse senedi, 24,8 milyon dolar devlet tahvili satmışlar. Borsa İstanbul Bankacılık endeksinde son haftalarda yaşanan keskin yükseliş veya bayram havasını bu rakamların desteklemediğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Zaten son 3 günde  yaşananlar da konuya açıklık getiriyor!

1663303680d036725d99d9bf731d52e30878c07657_10_1200.jpg

>KKM’de ivme kaybı var

BDDK verisine göre KKM stoku 9 Eylül itibariyle 1,33 trilyon TL seviyesine ulaştı. Artış hızında ivme kaybı görülse de, artış devam ediyor. KKM’nin de bir nevi yabancı para enstrümanı olduğu düşünülürse, toplam yabancı para mevduatı toplam mevduat içindeki payı %71 ile rekor seviyelerde salınmaya devam ediyor. Kur korumalı mevduatın bütçeye maliyeti Ağustos’ta 15 milyar TL olurken, 6 aylık toplam maliyet ise 75,6 milyar TL’ye yükseldi. Bu arada Merkez Bankası’dan KKM için ödenen miktar açıklanmadığı için rakamı da net olarak bilmiyoruz.

1663303681171c9288a212508fadfe58e6a07ba3b6_11_1200.jpg

>Fiili faiz oranları

TCMB’nin yüksek faizli ticari kredilere karşı menkul kıymet tesis etme zorunluluğu ardından ticari kredilerde (mavi kesik çizgi) sert düşüş devam ediyor.

1663303681c787749fae55e902b3e5259cff63e3a6_12_1200.jpg

İKTİSATBANK

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Finansal Çöküşe Giden Yol: Bu 5 Riski Tanıyor musunuz?

Riskleri yok etmek mümkün değildir ama yönetilebilir.
Her kurumun bir risk yönetimi politikası olmalıdır.
Riskler arasında etkileşim olabilir: Örn. likidite krizi sistemik krize dönüşebilir.
Finansal tablolarla ve rasyolarla bu riskler düzenli izlenmelidir.

Yayınlanma:

|

Finans dünyası büyük kazançlar kadar büyük tehlikeleri de içinde barındırır. Bu tehlikeler çoğu zaman görünmezdir ve çoğu yatırımcı, girişimci ya da yönetici fark ettiğinde çok geç olabilir. Oysa bu riskleri önceden tanımak, finansal krizlerden korunmak için en büyük silahtır.

İşte bilmeniz gereken 5 temel finansal risk türü:

1. Kredi Riski: Güvendiğiniz Dağlara Kar Yağabilir

Bir kişi, kurum ya da devlet, size olan borcunu geri ödemezse ne olur? İşte bu durum kredi riskidir.
Bankaların kredi verirken uyguladığı uzun analizler, tahvil alan yatırımcıların yaptığı araştırmalar hep bu riski azaltmak içindir.

📌 Örnek: Bir şirketin vadeli satış yaptığı müşteri iflas ederse, o satış doğrudan zarara dönüşür.

2. Piyasa Riski: Dalgalı Denizde Sabit Duramazsınız

Döviz kurları, faiz oranları, hisse senedi fiyatları ve emtia değerleri sürekli değişir. Bu değişimler, yatırımcılar için kazanç fırsatı olduğu kadar büyük kayıplar da yaratabilir.
İşte bu dalgalanmalardan kaynaklanan zarar riski, piyasa riski olarak adlandırılır.

📌 Örnek: Dolar borcu olan bir şirket, kurun hızla artmasıyla maliyetlerini karşılayamaz hale gelir.

3. Likidite Riski: Elinizde Varlık Var Ama Nakit Yok

Bazı varlıklar vardır ki elinizde olsa bile, anında satılamaz. Satılsa da ciddi değer kaybı yaşanabilir.
Bu durumda karşımıza çıkan risk “likidite riski”dir.
Likidite, bir varlığın ya da şirketin nakde kolay çevrilebilmesiyle ilgilidir.

📌 Örnek: Elinizde milyonluk bir gayrimenkul vardır ama kısa vadede borç ödemeniz gerekiyordur. Satmaya kalktığınızda alıcı bulamazsanız, likidite sorunu yaşarsınız.

4. Sistemik Risk: Zincirleme Çöküş Riski

Finansal sistem iç içe geçmiş bir yapıya sahiptir. Bir kurumun batması, diğerlerini de sürükleyebilir. Bu yayılma etkisi sistemik risk olarak adlandırılır.

📌 Örnek: 2008’de ABD’deki Lehman Brothers’ın iflası, tüm dünyadaki bankacılık sistemini etkiledi ve küresel krizi tetikledi.

5. Temerrüt Riski: Gecikme, Belki de Hiç Ödeme Yok

Kredi riskiyle yakın olan bu kavram, özellikle sabit vadeli ödemelerde ortaya çıkar. Bir borcun vadesinde ödenmemesi ya da hiç ödenmeyeceği endişesi temerrüt riskidir.

📌 Örnek: Bir devlet, ekonomik kriz nedeniyle dış borç faizini ödeyemeyeceğini ilan ederse, yatırımcılar için bu ciddi bir temerrüt riskidir.

Risk Kaçınılmaz Ama Yönetilebilir

Risk olmadan kazanç olmaz. Ancak riskleri tanımadan yapılan her yatırım bir kumardır.
Kurumsal finans, bireysel yatırım ve şirket yönetimi gibi tüm alanlarda, bu 5 riski yönetebilmek hayati önem taşır.

Unutmayın:
🔹 Her risk ölçülebilir.
🔹 Her risk kontrol altına alınabilir.
🔹 Riskin farkında olan, kayıplarını azaltır.

www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

EKONOMİ

Eşit İşe Eşit Ücret: Adalet mi, Safsata mı?

Yayınlanma:

|

İzmir Büyükşehir Belediyesine bağlı iştiraklerde çalışan yaklaşık 23 bin temizlik işçisi “eşit işe eşit ücret” taleplerinin yerine gerilmediği gerekçe gösterilerek Sekdikanın kararı ile greve gitmesi ile birlikte “eşit işe eşit ücret” talebini sorgulama gerekçesi de kendiliğinden tekrar gündeme geldi.

Eşit İşe Eşit Ücret: Adalet mi, Safsata mı?

Eşit işe eşit ücret” ilkesi, uzun süredir özellikle sendikal söylemlerde, insan hakları belgelerinde ve politik manifestolarda sıkça yer bulan bir kavram. İlk bakışta son derece adil ve insani bir uygulama gibi görünse de, uygulamaya döküldüğünde birçok sakıncayı beraberinde getirebilir. Bu yazıda bu ilkenin artılarını, eksilerini ve çalışanlar üzerindeki etkilerini objektif bir şekilde ele alacağız.

“Eşit İşe Eşit Ücret” Ne Anlama Geliyor?

Bu ilkeye göre, aynı işi yapan kişilere –cinsiyet, yaş, etnik köken, inanç gibi unsurlara bakılmaksızın– aynı ücretin verilmesi gerekir. Amaç, ayrımcılığı önlemek ve çalışma hayatında fırsat eşitliğini güçlendirmektir.

Ancak “aynı iş” tanımı, yüzeyde benzer olsa da çoğu zaman içerik, sorumluluk, nitelik, performans ve katkı açısından farklılıklar gösterir. Bu noktada “eşit ücret” anlayışı, yüzeysel bir adalet anlayışına dönüşebilir.

Sakıncalar ve Uygulamadaki Zorluklar

1. Performansın Göz Ardı Edilmesi

Aynı pozisyonda çalışan iki kişi düşünün: Biri sorumluluk alıyor, inisiyatif kullanıyor, üretken ve çözüm odaklı; diğeri ise sadece görev tanımı kadar çalışıyor. Ancak ikisine de aynı ücret veriliyor. Bu durum, yüksek performanslı çalışanı demotive eder.

2. Vasatlık Teşviki

Ücretlendirme performansa dayalı değilse, çalışanlar “fazla çalışsam da maaşım değişmeyecek” düşüncesiyle vasat bir çizgiye razı olur. Zamanla iş yerinde genel verimlilik düşer.

3. Yetenekli Çalışanları Kaybetme Riski

Kendini geliştiren, daha fazla katkı sunan çalışanlar, farklılıklarının karşılık bulmadığını fark ettiğinde kuruma olan bağlılıkları zayıflar. Bu da yetenekli çalışanların başka firmalara geçmesine neden olabilir.

4. Adalet Algısının Bozulması

Eşitlik, her zaman adaletle eş anlamlı değildir. Aynı işi yapan kişiler, katkı açısından eşit olmayabilir. Katkıya değil de sadece iş tanımına dayalı ücretlendirme, çalışanlar arasında huzursuzluk yaratır.

Çalışan Üzerinde Psikolojik Etkiler

  • Motivasyon Kaybı: Başarılı çalışan kendini değersiz hisseder.

  • Aidiyet Zayıflar: Kuruma bağlılık azalır.

  • Gizli Tepkiler: Çalışanlar “nasıl olsa bir şey değişmeyecek” düşüncesiyle üretkenliğini bilinçli olarak düşürebilir.

Pozitif  Yanı Var mı?

Elbette var. Özellikle işe yeni başlayanlar veya dezavantajlı gruplar için “eşit işe eşit ücret” ilkesi koruyucu bir çerçeve oluşturabilir. Ancak bu ilke sabit ve katı bir kural haline gelirse, zamanla faydadan çok zarar doğurur.

Alternatif  Yaklaşım: Eşit Fırsat + Adil Ücret

Çözüm, “eşit işe eşit ücret” yerine “eşit fırsat, adil ücret” anlayışında yatıyor. Yani işe alımda, terfide ve gelişimde herkes için fırsat eşitliği sağlanmalı; ancak ücretlendirme nitelik, performans, deneyim, katkı ve sorumluluk gibi kriterlere göre şekillenmeli.

Eşitlik mi, Adalet mi?

“Eşit işe eşit ücret” ilkesi, kulağa hoş gelen bir slogandan ibaret olabilir. Çünkü aynı unvana sahip olmak, aynı katkıyı sağladığınız anlamına gelmez. Gerçek adalet, herkesin katkısı kadar karşılık bulduğu bir sistemle mümkündür.

Bu nedenle şirketler, adalet duygusunu zedelemeyecek şekilde; şeffaf, ölçülebilir ve performansa dayalı ücretlendirme sistemleri kurmalıdır.

Erol TAŞDELEN-Ekonomist    www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Mevcut Enflasyon ve Faiz Oranlarıyla Yatırımcı Yeni Yatırım Yapar mı?

Yayınlanma:

|

Yazan:

Yüksek enflasyon oranının getirdiği yüksek faiz politikası haliyle başta ticari krediler olmak üzere tüm kredi türlerinde de faiz oranlarının artmasına neden oluyor.Şu an kredibilitesi yüksek ve ekonomik olarak büyük hacimlere sahip şirketler dahi piyasadan % 50 TL faiz oranları ile borçlanabiliyor. KOBİ vb. gibi diğer işletmelerin kullanabildikleri kredilerin faiz oranları ise % 60 bandını aşmış durumda.

Peki kredi piyasası açısından tek kötü haber faiz oranlarının yükselmiş olması mı? Maalesef hayır, bankaların kredi verme iştahı da azalmış durumda ve haliyle eskiye nazaran parasal olarak da verilen kredilerin büyüme hızında da ciddi bir yavaşlama görülmekte.Nitekim kredilerin mevduata oranı (KMO)% 80-90 bandına gerilemiş durumda..

Yeterince kredi bulunsa dahi mevcut faiz oranları düşünüldüğünde yatırımcının yatırım yapması da sanıldığı kadar kolay görünmemekte. Malumunuz yatırımcının işletmesine koyduğu sermayenin getirisi asgari olarak risksiz faiz oranı olan hazine kağıtlarının ya da banka mevduat getirisinden fazla olmalı ki yatırımcı risk alarak yatırım yapsın. Üstelik gelir kaybı nedeniyle tüketici talebinin azaldığı hem de yüksek işsizlik sebebiyle kişilerin gelecekte elde etmeyi umdukları gelirleri elde edip edemeyeceklerinden emin olmamaları da onları harcama bakımından daha da muhafazakar hale getirmişken bunu başarmak gerçekten daha da zorlaşıyor.

Onur ÇELİK-CFO/YMM

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.