Connect with us

GÜNCEL

17 AĞUSTOS DEPREMİNİN “EK VERGİLERİ” 6 ŞUBAT DEPREMLERİNDE KARŞIMIZA ÇIKAR MI?

Yayınlanma:

|

Ülkemizde yaşanan 17 Ağustos 1999 ve 6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinin insani ve ekonomik felakete dönüşmüş olması, sadece doğa olayının tahribatı olarak yorumlanamaz. Çünkü yerleşim yerlerinin saptanmasından konut, işyeri, otel, kamu kurumu ve okul olarak kullanılan binaların inşaat koşullarına baktığımızda, söz konusu doğa olayının temel nedeninin belirli bir ekonomik, toplumsal zihniyet ve dünya görüşü olduğunu görürüz. 17 Ağustos 1999 depreminin üzerinden 24 yıl geçmesine rağmen 6 Şubat depremleri de yine ve yeniden “deprem değil, bina öldürür” ifadesini maalesef doğrulayan felaketlerdendir.

Can kaybının yanında yerleşimde ve üretim merkezlerinde büyük kayıplara yol açan afetlerin devlete maliyeti ve genel bütçe yükü en çok merak edilen konuların başında geliyor. Ekonomik ve nüfus yerleşimi açılarından son derece önemli illerimizi kapsayan bölgenin kısa sürede yaralarının sarılamayacağı belli ve afetlerin kamu maliyesi alanında yansıması, farklı kanallardan gerçekleşir. Hem vergi terkini yoluyla kamu geliri azalışı hem de altyapı tesislerinin inşası, geçici ve kalıcı mesken temini vb. yükümlülükler nedeniyle kamu harcaması artışı bir aradadır. Böyle afetlerde gerek kamu gelirlerinde gerekse kamu harcamalarında ilk anda ani değişimler görüldüğü gibi, uzun dönemli değişmelerin görülmesi de kaçınılmazdır.

17 Ağustos depreminde bölgede meydana gelen ciddi boyutlardaki tahribatın ve zararın giderilerek hayatın mümkün olan en kısa sürede normale dönüştürülmesi amacıyla, karşı karşıya bulunulan gelir ihtiyacının en sağlıklı kaynağının kuşkusuz vergi olması nedeniyle Deprem Vergisi Tasarısı hazırlanmış, depremde zarar gören vatandaşların, getirilen yükümlülüklerin kapsamı dışında bırakılması prensibi benimsenmiştir. Bu Tasarıyla;

– 1998 yılında beyan edilen gelir veya kurumlar vergisi matrahları ile bu yılda elde edilen ve belli miktarın üzerindeki ücretler, bina, arsa ve araziler, motorlu taşıtlar, cep telefonları üzerinden bir defalık ek vergi ödenmesi öngörülmüştür. Ayrıca bankalar tarafından verilen çekler Değerli Kâğıtlar Kanunu kapsamına alınmıştır.

4481 sayılı kanun[1] ile ekonomik istikrarın sağlanmasına yönelik program kapsamına ek kaynak yaratılmak üzere olağanüstü-geçici vergiler ihdas edilmiş, bu kanun kamuoyunda Deprem Vergisi Kanunu olarak hafızalarda yerini almıştır. Anılan kanun ile vergi gelirleri arttırılmaya çalışılırken, kamu borçlanma gereğinin düşürülmesi, buradan hareketle de iç borçlanma faizleri üzerinde olumlu bir etki yaratılması amaçlanmıştır. Mükelleflere ek vergi yükü getiren bu düzenlemenin, ekonomik ve mali etkileri yönünden çeşitli eleştiri ve tartışmaları yapılırken, bir de hukuki yönden geriye dönük vergileme yapıldığı yönünden eleştiriler dile getirilmiştir.

1998 yılı kazanç ve iratlarını yıllık beyanname ile beyan eden gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri, yine 1998 yılı ticari ve mesleki kazançları götürü usulde tespit edilen gelir vergisi mükellefleri ile bu kanunun yayınlandığı tarihte ücret geliri elde eden ve 1998 yılında elde ettikleri ücretlerinin vergi matrahı toplamı 12 milyar TL’yi (TL’den 6 sıfır atılmadan önceki tutar) lirayı aşan ücretliler, matrahları üzerinden %5 oranında Ek Gelir Vergisi ile Ek Kurumlar Vergisi mükellefiyeti altına girmişlerdir. Yine 4481 sayılı Kanun ile Emlak Vergisi mükellefleri ile MTV mükellefleri de 1999 yılı emlak vergisi matrahları ile 1999 yılı için tahakkuk ettirilen MTV tutarı kadar bir defaya mahsus olmak üzere Ek Emlak ve Ek MTV vergisine tabi kılınmışlardır. Ek olarak 4481 sayılı Kanuna göre, 31.12.2000 tarihine kadar uygulanmak üzere de, her nevi cep telefonu işletmeleri tarafından verilen tesis, devir, nakil ve haberleşme hizmetleri, Bolu, Kocaeli, Sakarya ve Yalova illerinin merkez ve ilçelerindeki abonelere verilecek hizmetler hariç, %25 oranında Özel İletişim Vergisine tabi kılınmıştır. Tüm bunların yanında meydana gelen depremlerin maddi zararlarını telafiye yönelik aynı kanunda Özel İşlem Vergisi ile Faiz Vergisi de uygulama alanına dahil edilmiştir.

4481 sayılı Kanun kapsamındaki ek vergi gelirlerinin uygulamadaki ilk 2000 yılı ilk 4 aylık sonuca göre vergi gelirlerine oranı %13 olmuş, bir başka deyişle ek vergiler Nisan 2000 itibariyle normal vergi gelirlerini %13 oranında arttırmıştır. Buna göre bu vergi tiplerinin vergi gelirlerine katkısına bakarsak; Ek Gelir Vergisinin binde 3, Ek Kurumlar Vergisinin binde 7, Faiz Vergisinin %8,5, Özel İletişim ve Özel İşlem Vergilerinin de %1’er civarında katkıları olmuştur (Tablo 1).

Tablo 1. 17 AĞUSTOS 1999 DEPREMİ EK VERGİLER TAHSİLATI

(BİN TL) (TL’den 6 sıfır atılmadan önceki durum)

Ocak 2000 Şubat 2000 Mart 2000 Nisan 2000 Toplam
EK GELİR 7.765 8.151 9.200 7.113 32.229
EK KURUMLAR 9.752 14.152 21.091 10.670 55.665
FAİZ VERGİSİ 158.580 115.991 141.990 258.558 675.119
EK MTV 8.514 4.956 20.948 12.974 47.392
EK EMLAK VERGİSİ 25.294 5.915 2.273 15.994 49.476
ÖZEL İLETİŞİM VERGİSİ 14.892 16.869 29.350 27.953 89.064
ÖZEL İŞLEM VERGİSİ 10.139 23.321 17.072 15.019 65.551
1.014.496
Kaynak: İlgili Yıllar Kamu Hesapları Bültenleri

Vergi gelirleri, 2000 yılında 1999 yılının aynı dönemine göre Ocak ayı için %121,2, Şubat ayı için %229,5, Mart ayı için %159,8 ve Nisan ayı için de %80,9 artış göstermiştir. Ocak-Nisan toplamında vergi gelirleri geçen yılın aynı dönemine göre %141,3 oranında artış göstermiştir.

Ek vergilerin yıllık sonuçları ise Tablo 2’den görülebilir.

Tablo 2. BÜTÇE GELİRLERİ TAHSİLATI
(1998-2003) (BİN TL) (TL’den 6 sıfır atılmadan önceki durum)
 
1998
1999
2000
2001
2002
2003
KONSOLİDE BÜTÇE GELİRLERİ TOPLAMI
11.811.065
18.933.065
33.440.143
51.542.970
75.592.324
100.250.427
 –  GENEL BÜTÇE TOPLAMI
11.635.611
18.657.677
33.040.903
50.890.481
74.603.699
98.558.733
 –  VERGİ GELİRLERİ TOPLAMI
9.228.596
14.802.280
26.503.698
39.735.928
59.631.868
84.316.169
 –  GELİR VERGİSİ
3.481.752
4.936.551
6.212.977
11.579.424
13.717.660
17.063.761
 –  KURUMLAR VERGİSİ
748.383
1.549.525
2.356.787
3.675.665
5.575.495
8.645.345
 –  EK GELİR VERGİSİ
                        –
21.370
95.619
                         –
                         –
                          –
 –  FAİZ VERGİSİ
                        –
5
1.640.655
382.209
41.372
                          –
 –  EK KURUMLAR VERGİSİ
                        –
29.952
197.278
                         –
                         –
                          –
 –  MOTORLU TASITLAR VERGİSİ
65.867
126.201
201.157
398.868
695.937
1.206.187
 –  EK MOTORLU TAŞITLAR VERGİSİ
                        –
41.497
67.829
                         –
                         –
808.438
 –  EK EMLAK VERGİSİ
                        –
2
64.549
                         –
                         –
                          –
 – DAHİLDE ALINAN KDV
1.589.060
2.433.262
4.487.808
7.289.543
11.542.749
15.389.547
 – EK VERGİ
70.046
144.526
532.528
820.346
                         –
                          –
 – TAŞIT ALIM VERGİSİ
128.180
204.200
429.580
302.900
                         –
                          –
 – ÖZEL TÜKETİM VERGİSİ
                        –
                        –
                           –
                         –
13.648.790
22.299.243
 – AKARYAKIT TÜKETİM VERGİSİ
1.069.631
2.247.996
3.268.774
5.658.541
                         –
                          –
 – BSMV
315.098
466.063
858.154
1.511.207
984.568
1.159.763
 – DAMGA VERGİSİ
240.718
355.690
704.478
833.885
1.313.556
1.707.181
 – HARÇLAR
193.038
249.672
453.728
750.670
1.142.279
1.591.034
 – ÖZEL İLETİŞİM VERGİSİ
                        –
5
415.872
592.072
852.250
1.048.050
 – ÖZEL İŞLEM VERGİSİ
                        –
7.964
212.863
344.031
579.798
722.925
 – DIŞ TİCARETTEN ALINAN VERGİLER
1.317.351
1.976.954
4.289.401
5.551.053
9.487.175
12.578.666
 – BEDELLİ ASKERLİK ÖZEL GELİRİ
                        –
                        –
282.283
                         –
10.000
                          –
GAYRİ SAFİ YURTİÇİ HASILA
71.944.700
107.374.258
171.494.210
247.266.207
362.109.648
472.171.775
Kaynak: HMB, gib.gov.tr, muhasebat.gov.tr

17 Ağustos depremi vergi gelirlerinde tahribat ortaya çıkarmıştır. Vergi gelirlerinin GSYH içindeki payı 1998’de %21 iken 1999 yılında %13,8’e inmiş, 2000 yılında %15,5 olmuştur. Bu azalışta hem ekonomik kayıpların hem de vergi terkininin etkisi büyüktür.

1998 yılında Gelir Vergisinin gelirinin vergi gelirleri içindeki payı %38 iken 1999’da %33,3’e ve 2000’de %23,4’e gerilemiştir. Ek Gelir Vergisinin vergi gelirleri içindeki payı 1999’da 21,3 milyon TL ile binde 1, 2000 yılında 95,6 milyon TL ile de binde 4 olarak gerçekleşmiştir.

Kurumlar Vergisinin gelirinin vergi gelirleri içindeki payı 1999’da %10,5’den 2000 yılında %8,9’a gerilemiştir. Ek Kurumlar Vergisinden 1999’da 30 milyon TL gelir elde edilmiş ve vergi gelirleri içindeki payı binde 2 olmuştur. 2000 yılında Ek Kurumlar vergisi ile elde edilen gelir 197 milyon TL’ye ulaşmış ve vergi gelirlerinin içindeki payı binde 7’ye yükselmiştir.

4481 sayılı Kanun ile ilk kez yürürlüğe giren Faiz Vergisi 2000 yılında 1.641 milyon TL ile vergi gelirlerinin %6,2’si kadar oldukça yüksek bir vergi hasılatının elde edilmesini sağlamıştır. Bu hasılatın en önemli nedeni, enflasyon oranının üzerindeki faiz oranıdır. 1999 yılı enflasyonu %68,8 iken faiz oranı %80’in üzerindeydi. 2000 yılı yıllık enflasyonu %39 iken 2000 yılı politika faizi 6. ayda %51, 11. ayda ise %98’e ulaşmıştır. Bu şartlarda da Faiz Vergisi ile 2001 yılında 382,3 milyon TL ile o yılki vergi gelirinin %1’ine eşit vergi geliri elde edilmiştir.

Ekonomik büyümeyi sekteye uğratan ve gelir dağılımının bozulmasına neden olan ekonomik krizler ya da afetler yaşandığında biz maliyecilerin sıklıkla dile getirdiği ama uygulanması çok güç olan Servet Vergileri, 17 Ağustos 1999 depreminin ardından kısmen uygulama alanı bulmuştur. O yıl Motorlu Taşıtlar Vergisi ödeyenler Ek Motorlu Taşıtlar Vergisi, Emlak Vergisi ödeyenler de Ek Emlak Vergisi ödeyerek depremin maliyetine ve gelir ve servet dağılımını bir noktaya kadar iyileştirmeye katkı sağlamaya çalışmıştır. Ek Motorlu Taşıtlar Vergisi gelirinin 1999 ve 2000 yılları bütçesine katkısı vergi gelirlerinin binde 3’ü kadar olurken, Ek Emlak Vergisi ile de 2020’de 64,5 milyon TL elde edilerek bütçeye katkısı vergi gelirlerinin binde 2’si kadar olmuştur.

4481 sayılı Kanun ile ilk kez yürürlüğe giren ve geçici olarak uygulanması gerekirken günümüze kadar gelen Özel İletişim Vergisinin 2000 yılı geliri 416 milyon TL ile o yılki vergi gelirlerinin %1,6’sına, 2001 yılında 592,1 milyon TL ile %1,5’ine, 2002’de 852,3 milyon TL ile %1,5’ine ve 2003’de 1.048 milyon TL ile o yılki vergi gelirlerinin %1,4’ine ulaşmıştır. 4481 sayılı Kanun ile bir başka vergi olan Özel İşlem Vergisi de ilk kez yürürlüğe girmiş, uzun yıllar vergi sisteminde kalmıştır. Bu verginin gelirleri de 1999 yılında toplam vergi gelirlerinin binde 1’i iken 2000’de binde 8, 2002’de binde 9 ve 2003’de ise %1’i kadar hasılat getirmiştir.

Sonuç olarak 4481 sayılı Kanun ile ihdas edilen vergi gelirlerinin 1999 yılı tahsilatı toplamı 100,8 milyon TL’ye, 2000 yılı tahsilatı ise 2.695 milyon TL’ye ulaşmıştır. Bu ek vergilerin gelirleri 1999 yılındaki vergi gelirlerinin binde 1’i bile değilken, 2000 yılı vergi gelirlerinin %10,2’sini oluşturmuştur. Ayrıca söz konusu ek vergiler 2000 yılında o yılın GSYH’sinin de %1,57’sine eşit bir vergi geliri oluşturmuştur.

6 Şubat depremlerinin yaralarının sarılmasında bütçeye ek gelir sağlaması açısından, 1999 yılındaki 4481 sayılı Kanun ile getirilen Ek Vergiler yeniden yürürlüğe girse, bütçeye ne kadar ek gelir elde edilir?

6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinin yaşandığı dönem, hem Türkiye ekonomisinin gevşek para politikasının uygulamasıyla yüksek enflasyon, rekor dış ticaret açığı gibi bozulan makroekonomik göstergelere sahip olduğu, hem de genel seçimlerin çok yaklaştığı bir dönemdir. Bir yandan asgari ücret zammı, EYT, vergi affı gibi seçim ekonomisi uygulamaları diğer yandan genişlemeci maliye politikası, depremin yaralarını sarmada halktan Ek Vergiler yoluyla fedakârlık isteyen düzenlemelerle çelişecektir.

Yine de ek vergiler gündeme gelirse, bütçeye ne kadar katkı sağlayabilir diye 1999 ve 2000’deki uygulama sonuçlarından tahminde bulunabilirim:

  • 2000 yılında ek vergiler 2000 yılı vergi gelirlerinin %10,2’sini oluşturmuştu. Dolayısıyla bu yıl yüksek enflasyonun etkisiyle vergi gelirleri beklentinin üzerinde gerçekleşip 2,3 trilyon TL’yi aştığından, ek vergilerin hasılatını 2,3 trilyon TL’nin %10,2’si, yani 240 milyar TL civarında tahmin etmekteyim (vergi terkini yapılan bölgelerdeki mükellefler muaf olmak kaydıyla). Yaklaşık 240 milyar TL’lik vergi gelirinin ek vergilere dağılımı da şu şekilde olabilecektir:
  • 2000 yılında Ek Gelir Vergisi hasılatı, o yılki Gelir Vergisi hasılatının %1,54’ü olmuştu. 2022 yılı Gelir Vergisi hasılatı 356,4 milyar TL olup %1,54’ü 5,5 milyar TL’lik Ek Gelir Vergisi hasılatı
  • 2000 yılında Ek Kurumlar Vergisi hasılatı, o yılki Kurumlar Vergisi hasılatının %8,4’ü olmuştu. 2022 yılı Kurumlar Vergisi hasılatı 507,5 milyar TL olup %81,4’ü 42,6 milyar TL’lik Ek Kurumlar Vergisi hasılatı
  • 2000 yılında Ek MTV hasılatı, o yılki MTV hasılatının %33,5’i olarak gerçekleşmişti. 2022 yılı MTV hasılatı 356,4 milyar TL olup %33,5’i olan 8 milyar TL’lik Ek MTV hasılatı beklenebilir.
  • 4481 sayılı Kanun ile hayatımıza giren ve bir daha çıkmayan Özel İletişim Vergisinin vergi gelirleri içindeki payı ilk yıllardaki yüksekliğini korumadığı gibi, daha önce uygulandığından yeniden olağanüstü gelir kalemleri arasında yeniden yer almayacaktır. Dolayısıyla Ek Vergi düzenlemesi yapılırsa, 1999’daki Özel İletişim Vergisi ya da Özel İşlem Vergisi yerine ilk kez hayata geçecek bir yeni vergi yaratılması söz konusu olabilir.
  • 4481 sayılı Kanun ile vergi sistemine giren ve geçici olarak uygulanan bir başka vergi de Faiz Vergisi Bu vergi de yeni yapılacak ek vergi düzenlemesinde yeniden gündeme gelmeyecektir. 1999, 2000 yıllarında enflasyon oranı üzerinde bir patikada belirlenen faiz oranları nedeniyle Faiz Vergisi oldukça yüksek randıman sağlamıştı. Oysa 2021 Eylül ayından bu yana enflasyonun en önemli nedeni olarak kabul edilen gevşek para politikası ile (bu yazıyı yazdığım gün TCMB politika faizini 50 bps indirerek %8,5 yaptı) politika faizi ve enflasyon oranı arasında 50’lere varan negatif reel faiz söz konusu olduğundan, böyle bir vergiden randıman sağlanamayacaktır.

Yine de 1999’da mükelleflere ek vergi yükü getiren 4481 sayılı Kanun ile 6 Şubat depremlerinin maliyetini karşılamak için Ek Vergiler getirilirse, bu vergiler 2022 yılı matrahlarına uygulanacağından ekonomik ve mali etkileri yönünden çokça tartışılacak ve özellikle hukuki yönden geriye dönük vergileme yapılacağı için eleştirilecektir.

Prof.Dr. Binhan Elif YILMAZ

23.2.2023

[1] 26.11.1999 tarih ve 4481 sayılı “17.8.1999 ve 12.11.1999 Tarihlerinde Marmara Bölgesi ve Civarında Meydana Gelen Depremin Yol Açtığı Ekonomik Kayıpları Gidermek Amacıyla Bazı Mükellefiyetler İhdası ve Bazı Vergi Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun”. 26.11.1999 tarih ve 23888 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

Okumaya devam et

GÜNCEL

Finans Koltuğundan CEO Masasına

Yayınlanma:

|

Yazan:

Günümüzün hızla değişen iş dünyasında şirketlerin başarısı sadece CEO’nun vizyonuna değil, CFO’nun yönetsel karakterine ve stratejik katkısına da bağlıdır. CFO’lar artık sadece finansal raporlama yapan değil; aynı zamanda strateji belirleyen, dönüşüm yöneten ve ekipleri şekillendiren liderlerdir. Bu bağlamda CFO’ları dört farklı tipte sınıflandırmak mümkündür:

1. Finansal CFO

Odağı: İç süreçler | Yaklaşımı: Taktiksel

Finansal CFO, klasik anlamda CFO rolünü temsil eder. Bu tür CFO’lar daha çok aşağıdaki alanlarda uzmanlaşır:

  • Uyum ve Kontroller: Mevzuatlara uygunluk, iç denetim ve kontrol süreçlerinin etkinliği.

  • Bütçeleme ve Raporlama: Finansal verilerin hazırlanması, bütçe planlaması ve performans raporlaması.

  • Risk Yönetimi: Finansal ve operasyonel risklerin önlenmesi ve yönetilmesi.

  • İçe Odaklılık: İç süreçlerin iyileştirilmesine ve mali disiplini sağlamaya yönelik karar alma.

  • Tepkisel Karar Alma: Krizlere ve ani gelişmelere tepki verme odaklı yaklaşımlar.

Bu profil, özellikle finansal düzenlemelerin ön planda olduğu sektörlerde tercih edilir.

2. Operasyonel CFO

Odağı: Dış süreçler | Yaklaşımı: Taktiksel

Operasyonel CFO’lar, sadece finansal değil aynı zamanda operasyonel süreçleri yöneten liderlerdir:

  • İnsan Yönetimi: Ekip yönetimi, motivasyon ve performans odaklı liderlik.

  • Disiplinlerarası İşbirliği: Farklı bölümlerle koordinasyon içinde çalışmak.

  • Dış Şeffaflık: Paydaşlarla güçlü iletişim ve dış görünürlük.

  • İcra Mükemmelliği: Stratejilerin operasyonel düzeyde hayata geçirilmesini sağlamak.

  • Ekip Kuruculuğu: Güçlü, verimli ve uyumlu ekipler oluşturmak.

Bu tür CFO’lar, büyüyen organizasyonlarda operasyonel başarıyı artırmak için kritik rol oynar.

3. İş CFO’su

Odağı: İç süreçler | Yaklaşımı: Stratejik

İş CFO’su, verilerle yön veren ve strateji geliştirme süreçlerine aktif katkı sunan liderdir:

  • İş Zekâsı: Şirketin tüm departmanlarını anlamak ve analiz etmek.

  • Strateji Sürücüsü: Uzun vadeli hedeflerin belirlenmesine katkı sağlamak.

  • Veri Odaklı Kararlar: İş zekâsı araçlarını kullanarak kararlar almak.

  • Operasyonel Anlayış: Operasyonların verimliliği üzerine derin bilgiye sahip olmak.

  • İçsel Etki: Şirket içinde liderlik ve etki gücüne sahip olmak.

Özellikle veriyle yön verilen, analitik gücü yüksek şirketlerde bu tip CFO’lar vazgeçilmezdir.

4. Stratejik CFO

Odağı: Dış süreçler | Yaklaşımı: Stratejik

Stratejik CFO, işin geleceğini şekillendiren ve şirketi rekabetin ötesine taşıyan liderdir:

  • Değer Yaratıcı: Finansal değer üretmeye odaklı stratejiler geliştirir.

  • Yönetim Kurulu Etkileyicisi: Üst düzey karar alma süreçlerinde aktif rol alır.

  • Müşteri Şampiyonu: Müşteri deneyimini finansal stratejilere entegre eder.

  • İnovasyon Sürücüsü: Yeni fikirlerin uygulanmasında öncülük eder.

  • Dönüşüm Lideri: Dijital dönüşüm, sürdürülebilirlik ve kültürel değişim gibi büyük ölçekli değişim süreçlerini yönetir.

Bu CFO tipi, şirketin geleceğini inşa ederken iç ve dış paydaşlarla güçlü ilişkiler kurar.

Hangi CFO tipi olduğunuzu bilmek, hem kariyer gelişiminiz hem de kurumunuza katkınızı artırmak açısından önemlidir. Kurumlar, CFO’nun bu dört rol arasında hangi kombinasyonda uzmanlaştığını bilerek hem stratejik konumlanmalarını güçlendirir hem de değişen dünyaya daha uyumlu hale gelir.

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Hazine’den Kripto Para ile Suç Gelirlerine Sıkı Denetim Geliyor

Yayınlanma:

|

Yazan:

Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın, yasa dışı bahis ve dolandırıcılık gibi suçlardan elde edilen gelirlerin kripto varlıklar aracılığıyla aklanmasını önlemeye yönelik aldığı yeni önlemler şu şekilde özetlenebilir:

  1. İşlem Açıklaması Zorunluluğu:

    • Kripto varlık transferlerinde işlem yapan kullanıcılardan en az 20 karakterlik işlem açıklaması alınması zorunlu hale getirilecek.

    • Platformlar, kullanıcıların fon kaynakları ve transfer amaçları hakkında daha fazla bilgi edinmeye çalışacak.

  2. Seyahat Kuralı Uygulanmayan Çekimlere Zaman Sınırlaması:

    • Suç gelirlerinin hızlıca sistem dışına çıkarılmasını engellemek amacıyla:

      • İlk defa yapılacak çekimlerde 72 saatlik bir bekleme süresi uygulanacak.

      • Diğer işlemlerde ise en erken 48 saat sonra çekim yapılabilecek.

  3. Stabil Kripto Paralara Limit Getirilmesi:

    • Sabit değere sahip stabil coin’ler için yeni kısıtlamalar uygulanacak:

      • Günlük transfer limiti 3.000 dolar,

      • Aylık transfer limiti 50.000 dolar olacak.

      • Seyahat kuralı uygulayan platformlarda bu limitler iki katına kadar artırılabilecek.

  4. Meşru Kullanıcılar İçin Esneklik:

    • Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, düzenlemelerin kripto varlık ekosistemini zorlamadan suç gelirlerine karşı mücadeleyi güçlendireceğini vurguladı.

    • Likidite sağlayıcıları, piyasa yapıcıları ve işlem kaynaklarını belgeleyen kullanıcılar için transfer limitleri uygulanmayacak.

  5. Uyum Sağlamayan Platformlara Yaptırımlar:

    • Yeni kurallara uymayan platformlar için ciddi idari yaptırımlar, lisans iptali ve mali cezalar uygulanabilecek.

    • Bakan, platformların yükümlülüklerini yerine getirmesinin hem kullanıcıların korunması hem de finansal sistemin güvenliği açısından hayati önem taşıdığını belirtti.

Bu önlemler, kripto varlıklarla yapılan suç gelirlerinin aklanmasını engellemeye yönelik adımlar olup, yasal çerçeveye uyan kullanıcılar için esneklik sağlarken, düzenlemelere uymayan platformlar için ciddi yaptırımlar öngörülmektedir.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Garanti BBVA’dan 3,5 trilyon TL’lik sürdürülebilir finansman taahhüdü

Garanti BBVA belirlediği 400 milyar TL’lik sürdürülebilir finansman hedefini, 2025’in ilk yarısında tamamladığını yeni hedefinin ise 2029 yılının sonuna kadar 3,5 milyar dolar olarak açıkladı.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Garanti BBVA, 2018–2025 dönemi için belirlediği 400 milyar TL’lik sürdürülebilir finansman hedefini, 2025’in ilk yarısında tamamladığını açıkladı. Bu başarının ardından banka, 2018–2029 yıllarını kapsayan yeni hedefini 3,5 trilyon TL olarak paylaştı.

Garanti BBVA bu taahhütle; iklim değişikliğiyle mücadele, doğal sermayenin korunması, döngüsel ekonomi, sosyal kalkınma ve finansal kapsayıcılık alanlarında güçlü etki yaratmayı amaçlıyor.

Bu rakam, Türkiye’de faaliyet gösteren bankalar arasında en yüksek sürdürülebilir finans taahhüdü oldu.

Garanti BBVA, 2029 yıl sonuna kadar yaklaşık 3,1 trilyon TL’lik yeni kaynağı sürdürülebilir yatırımlara yönlendireceğini taahhüt ediyor

Garanti BBVA Genel Müdürü Mahmut Akten, bu performansta, sürdürülebilirliği stratejik öncelik haline getirmelerinin önemli bir rol oynadığını vurguladı. Akten, yeşil/sosyal kredilerden çevreci taşıt kredilerine, sürdürülebilir tahvillerden, çevresel ve sosyal yatırımlarda aktif danışmanlık hizmetlerine ve su verimliliğiyle ilgili projelere yönelik “mavi finans” gibi sürdürülebilir finansman ürünü sunduklarını söyledi.

Mahmut Akten, yeni hedefi ise şu sözlerle değerlendirdi: “Şimdi, bu başarıyı daha ileri taşıyarak 2029 yılı sonuna kadar 3,5 trilyon TL’lik sürdürülebilir finansman sağlamayı taahhüt ediyoruz. Bu yeni hedef, yalnızca hacim açısından değil, sürdürülebilir finansman hızımız açısından da çarpıcı bir sıçrama anlamına geliyor. 2025’in ikinci yarısından 2029 sonuna kadar yaklaşık 3,1 trilyon TL’lik yeni kaynağı sürdürülebilir yatırımlara yönlendireceğiz. Bu taahhüdün büyüklüğü, Türkiye’nin düşük karbonlu ve kapsayıcı bir geleceğe geçişinde Garanti BBVA’nın giderek daha da etkin bir rol üstleneceğini gösteriyor.”

BBVA Grubu’nun küresel taahhüdü 1 trilyon euro

Garanti BBVA’nın ana hissedarı BBVA Grubu, 2018-2025 yılları için ilk etapta 100 milyar euro sürdürülebilir finansman hedefi koymuştu. Hedef önce 300 milyar euroya çıkarıldı ve 2024 yılı sonunda tamamlandı. Grup şimdi, 2025–2029 dönemi için 700 milyar euroluk yeni taahhütle toplam hedefini 1 trilyon euroya yükseltti.

BBVA’da Türkiye’nin Payı yüzde 9’a yükseldi

2025’in ilk dört ayında BBVA Grubu’nun sağladığı toplam sürdürülebilir finansmanın yaklaşık 140 milyar TL’si Garanti BBVA tarafından sağlandı. Bu rakamla Türkiye’nin BBVA Grubu içindeki payı sürdürülebilir finansman rakamların raporlanmaya başlandığı 2018 yıllarındaki yüzde 3 seviyesinden bugün yüzde 9’a yükselmiş durumda.

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.