Connect with us

GÜNCEL

Bundesbank, 2024 büyüme tahminini yüzde 0,2’ye indirdi

Yayınlanma:

|

Almanya Merkez Bankası (Bundesbank), ticaretin korumacılıkla karşılaştığı tehditler, jeopolitik gerginlikler ve yapısal değişikliklerin etkisiyle 2024 için ekonomik büyüme tahminini düşürdü.

Almanya Merkez Bankası (Bundesbank), 2024 yılı için ekonomik büyüme tahminini yüzde 1,1’den yüzde 0,2’ye indirerek, ülke ekonomisinin küçülmesini beklediklerini açıkladı. Banka, büyüme tahminindeki bu düşüşü, ticaretin karşılaştığı korumacılık tehditleri, artan jeopolitik çatışmalar ve yapısal değişim gibi faktörlere bağladı. 2026 için yüzde 0,8, 2027 içinse yüzde 0,9’luk büyüme öngörüldü.

Bankanın ekonomiye yönelik tahmin raporunda Alman ekonomisinin bu kış durgun kalacağı, sonrasında özel tüketimde beklenen artışın öngörülenden daha az olacağı belirtilerek, iş gücü piyasasının daha da zayıflayabileceği ve şirket yatırımları ancak yavaş şekilde düzelebileceği için ekonominin mümkün olan en yavaş hızda toparlanacağına işaret edildi.

Raporda, ekonominin bu yıl yüzde 0,2 küçülmesinin beklendiği bildirildi. Bundesbank, haziran tahmininde ise bu yıl için GSYH’de yüzde 0,3 büyüme öngörmüştü.

Bundesbank’ın raporunda, “Mevcut görünüm, Alman ekonomisinin sadece kalıcı ekonomik rüzgarlarla değil aynı zamanda önemli yapısal sorunlarla da mücadele ettiğini giderek daha açık bir şekilde ortaya koyuyor. Özellikle ihracat odaklı sanayi, uyum sağlama konusundaki yüksek baskıdan muzdarip. Yurt içinde ise artan enerji maliyetleri ve iklim nötr ekonomiye geçişin gerekliliklerinin yanı sıra demografik değişimin sonuçlarına da uyum sağlamak zorunda.” değerlendirmesinde bulunuldu.

Ayrıca Alman şirketlerinin küresel pazarlarda korumacı eğilimler ve gelişmekte olan ekonomilerin artan rekabetiyle giderek daha fazla karşı karşıya kaldığı belirtilen raporda “Özellikle Çin, Alman endüstrisi için özellikle önemli olan otomotiv ve kimya endüstrilerinin yanı sıra makine mühendisliği gibi sektörlerde önemli ölçüde ve gözle görülür şekilde pazar payı kazandı.” tespitine yer verildi.

Raporda ABD’de yeniden başkan seçilen Donald Trump’ın planladığı ticaret politikaları nedeniyle risklerin aşağı yönlü olduğu ve yeni gümrük tarifelerinin Alman ekonomisinin ihracata bağlı olması sebebiyle kırılganlığını artırabileceği konusunda uyarıda bulunuldu.

“ENFLASYON HEDEFİNE 2026’DA ULAŞILACAK”

Bundesbank, raporda enflasyon konusunda beklentilerini de hazirandaki tahminlerine göre aşağı yönlü revize etti. Rapora göre, Avrupa Birliği (AB) uyumlu enflasyonun gelecek yıl yüzde 2,4’e gerilemesi bekleniyor. Banka, haziranda 2025’te yüzde 2,5’lik yıllık enflasyon öngörmüştü.

Bu yıl için bankanın enflasyon beklentisi de yüzde 2,8’den yüzde 2,5’e düşürüldü. Banka, 2026’da ise yüzde 2,1’lik yıllık enflasyon öngörüyor.

Bundesbank’ın raporunda Şubat 2025’te yapılacak federal seçimlerin de mali görünümü değiştirebileceğine işaret edilerek, seçimden sonra ekonomik politikanın yönü konusunda belirsizliğin bulunduğu kaydedildi.

“ALMAN EKONOMİSİ, YAPISAL SORUNLARLA DA MÜCADELE EDİYOR”

Bundesbank Başkanı Joachim Nagel, Alman ekonomisinin bu yıl art arda ikinci kez küçüleceğini, ekonomide toparlanmanın ABD ile olası ticaret çatışmasıyla daha da kötüleşebileceğini belirtti.

“Alman ekonomisi, sadece kalıcı ekonomik rüzgarlarla değil aynı zamanda yapısal sorunlarla da mücadele ediyor.” ifadesini kullanan Nagel, şu anda ekonomide tahminler için en büyük belirsizlik faktörünün küresel korumacılıkta olası artış olduğunu bildirdi.

Bundesbank Başkanı Nagel, 13 Kasım’da, ABD’nin 47. Başkanı seçilen Donald Trump’ın yeni gümrük vergilerini yürürlüğe koymasının Almanya’nın ekonomik üretiminde yüzde 1 kayba neden olabileceğini bildirmişti.

TRUMP’IN GÜMRÜK VERGİSİ

Trump, AB’den yapılan tüm ithalata yüzde 10 ya da 20 yüzde gümrük vergisi uygulamak istiyor. ABD, Alman mallarının en büyük alıcısı konumunda bulunuyor. Almanya’nın ihracatının yaklaşık yüzde 10’u dünyanın en büyük ekonomisi ABD’ye gerçekleştiriliyor.

Alman Otomobilciler Birliği’nin (VDA) verilerine göre, geçen yıl Almanya’dan ABD’ye yaklaşık 400 bin otomobil ihraç edildi. 2024’ün ilk yarısında ABD, Alman otomobil sektörünün en önemli alıcısı oldu.

Analistler, Trump’ın AB ithalatına gümrük vergileri yoluyla daha fazla korumacı politika uygulamasının ihracata dayalı Alman ekonomisi için iyiye işaret olmadığını kaydediyor.

ALMAN EKONOMİSİ, BÜYÜMEDE ZORLUK YAŞIYOR

Alman ekonomisi, yılın ikinci çeyreğinde yüzde 0,3 küçülmesinin ardından yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 0,2 büyüme kaydederek teknik resesyona girmekten kurtuldu. Alman ekonomisi, özellikle bölgedeki diğer ülkelere oranla daha büyük bir rol oynayan imalat sektöründeki kalıcı zayıflık nedeniyle kırılganlığını koruyor.

Ekonomi, artan faiz oranları, konjonktürel riskler ve yapısal değişiklikler gibi nedenlerle büyümede zorluk yaşıyor.

Ülke ekonomisi, geçen yıl alışılmışın dışında yüksek düzeydeki enflasyonun satın alma gücünü etkilemesi, yüksek enerji fiyatları, düşen yatırımlar, zayıf dış talep ve faiz oranlarının yüksekliği gibi nedenlerle bir önceki yıla göre yüzde 0,3 daraldı. Almanya, böylece G7 ülkeleri içinde küçülen tek ülke oldu.

Hükümet, ekonomide bu yıl yüzde 0,2 küçülme bekliyor. Almanya, bu yıl da küçülürse 2023’te olduğu gibi G7 ekonomileri arasında daralan tek ülke olacak.

Okumaya devam et

GÜNCEL

Türkiye’nin Kafkaesk Manzarasında Genç Olmak

“Suçum, Umut Etmekti”

Yayınlanma:

|

Yazan:

“Bir sabah, genç bir birey hiçbir neden belirtilmeden susturulduğunu fark etti.”
Kafka’nın Davası, Josef K.’nın bilinmeyen bir suçlamayla sürüklendiği karanlık bir sistemin hikâyesiydi. Bugünse Türkiye’de binlerce genç, kendi adalet arayışında görünmez duvarlara çarpıyor. Tek fark: Buradaki suçlama çoğu zaman “bir şey istemek” kadar belirsiz, ceza ise “hiçbir şey elde edememek” kadar sessiz.

Kafkaesk Hukuksuzluk
Türkiye’de hukuk artık adaletin değil, itaati garanti altına almanın aracı. Mahkeme salonları gerçeğin değil, niyetin sorgulandığı sahnelere dönüşmüş durumda. Tıpkı Dava’daki gibi, kimse neyle suçlandığını tam olarak bilmiyor ama süreç başlıyor. Ve başlarsa da durmuyor. Gençler yargılanmasa da yorgun düşüyor; çünkü herkes bir gün “sıra bana gelir mi?” kaygısıyla yaşamaya başlıyor.

Ekonomik Çöküşün Sessizliği
Üniversite diploması, artık bir umut değil; çoğu zaman boş bir cüzdanın eki. Bir kuşak, mesleksizlikle, işsizlikle ve çaresizlikle cezalandırılıyor. Diplomalı ama üretime katılamayan, eğitimli ama geleceği çizilemeyen yüz binlerce genç, sanki “gelecek inşa etme” suçu işlemiş gibi toplum dışına itiliyor. Ebeveynlerine yük olmamak için geçici işlerde boğuluyor, göç fikrini içinden sesli telaffuz ediyor.

Sosyal Medyanın Sahte Tesellisi
Gerçek mutsuzlukların üzerine filtre çekiliyor. Instagram’da kariyer yapıyor gibi gözüken birçok genç, aslında annesinin evinde sabaha
kadar iş ilanı kovalıyor. LinkedIn’de “network” peşinde koşarken özgeçmişinin son satırına yeni bir şey yazamamanın ağırlığıyla eziliyor. Gerçek başarıların sesi duyulmuyor çünkü sistem “gösteriyi” ödüllendiriyor.

Serhat CAN

Okumaya devam et

GÜNCEL

Yapay Zekâ Beyninizi Sessizce Ele Geçiriyor Olabilir!

Yayınlanma:

|

Yazan:

Yapay Zekânın Beyne Zararları: Fark Edilmeyen Tehditler

Yapay zekâ (YZ), hayatımızın her alanına entegre olmaya devam ederken, insan psikolojisi ve beyin sağlığı üzerindeki etkileri giderek daha fazla sorgulanıyor. Doğrudan fiziksel bir tehdit oluşturmamakla birlikte, YZ’nin dolaylı yollarla beyin fonksiyonlarını olumsuz etkileyebileceği düşünülüyor. Özellikle yoğun dijital etkileşim, bireyin bilişsel işleyişini ve psikolojik dengesini tehdit edebiliyor.

1. Aşırı Ekran Kullanımı ve Dijital Bağımlılık

YZ destekli sosyal medya, video uygulamaları ve içerik algoritmaları kullanıcıları ekran başında daha uzun süre tutmak üzere tasarlanıyor. Bu durum, dikkat dağınıklığı, uyarıcıya bağımlılık, hatta dopamin sisteminin bozulması gibi sonuçlar doğurabiliyor. Bilimsel araştırmalar, uzun süreli dijital maruziyetin beynin karar alma, öğrenme ve hafıza merkezlerini olumsuz etkileyebileceğini ortaya koyuyor.

2. Karar Verme Yetisinin Zayıflaması

Yapay zekâdan sürekli destek alınması, bireyin kendi karar verme mekanizmasını kullanma sıklığını azaltıyor. Bu durum zamanla bilişsel atalete (tembelliğe) yol açabiliyor. Kendi düşünme süreçlerini devre dışı bırakma eğilimi, uzun vadede analitik düşünme becerilerinin zayıflamasına neden olabilir.

3. Yaratıcılığın Azalması

YZ araçları, yazı yazma, görsel üretme ve içerik tasarlama gibi birçok alanda kullanıcıyı destekliyor. Ancak bu destek zamanla insan beyninin yaratıcı merkezlerini yeterince çalıştırmama riskini de doğurur. Rutinleşmiş ve hazır içeriklerle çalışan beyin, yeni fikirler üretme konusunda daha az zorlanır ve zamanla yaratıcılık kabiliyetini köreltebilir.

4. Bilgi Tembelliği

“Nasıl olsa yapay zekâdan öğrenirim” düşüncesiyle hareket eden bireyler, öğrenme motivasyonlarını kaybedebilir. Bu, özellikle öğrenciler ve genç kullanıcılar için tehlikeli bir zihinsel konfor alanı oluşturur. Uzun vadede bilgiye ulaşma becerisi gelişir, fakat bilgiyi işleme ve içselleştirme becerisi geriler.

5. Stres ve Kaygı

YZ’nin iş gücünü tehdit etmesi, sosyal medyada tetiklediği karşılaştırma kültürü ve gelecekteki bilinmezlikler, bireylerde kaygı ve stres düzeylerini artırabilir. Özellikle genç nesilde “yerini yapay zekâya kaptırma korkusu” giderek yaygınlaşmaktadır.

Araç mı, Tehdit mi?

Yapay zekâ, doğru kullanıldığında bireyin bilişsel yetilerini destekleyebilir. Ancak aşırı bağımlılık, pasif kullanım alışkanlıkları ve yaratıcılıktan uzaklaşma, beynin uzun vadeli sağlığı için tehdit oluşturabilir. Bu nedenle, YZ ile olan ilişkimizi bilinçli, sınırlı ve dengeleyici şekilde kurmak hayati önem taşır.

Okumaya devam et

Ali Coşkun

YÜKSEK BANKA KREDİLERİ

Yayınlanma:

|

Yazan:

Bankalar ekonomik sistemin en önemli finansal aktörleri olarak faaliyet gösterir. Her banka özünde kâr amacı güden bir ticari kuruluştur.

Kredi verirken öncelikle kendi risklerini ve menfaatlerini gözetmek zorundadır. Kullandırdıkları kredilerin faiz oranı veya kar payı, komisyon yapısı, vade şartları da bu doğrultuda belirlenmektedir.

Bugün piyasada bileşik faiz oranları TL cinsi kredilerde %60-65, döviz cinsi kredilerde ise %14-16 bandındadır.

Ayrıca bankaların sigorta, dosya masrafı, kredi tahsis ücreti ve banka ürün satışları gibi birçok kalemi kredi paketine dahil ettiği görülüyor.

Yani faiz veya kar payı dışında çok sayıda gizli maliyetle karşı karşıya kalınıyor.

Firmalar bu şartlar altında yalnızca finansmana erişmekle kalmıyor aynı zamanda ağır bir maliyet yükünü de sırtlanıyorlar.

Bankalar, firmalara kredi limitleri oluştururken sektörel karlılık oranlarına azami dikkat ederler. Ancak burada ciddi bir çelişki var. Bankalar kredi tahsisinde sektörün brüt kâr marjlarını esas alırken, mevcut kredi maliyetleri bu oranları çoktan aşmış durumdadır.

Brüt kâr marjı sektörlere göre ortalama %25-30 arasında değişirken, firmalar %65’in üzerinde bileşik faizle TL borçlanıyor.

Bu koşullarda, kâr eden değil borcunu çevirebilen firma başarılı kabul ediliyor. Bu ne finansal sürdürülebilirliğe ne de sağlıklı bir ekonomiye hizmet eder.

Şu an firmalar yalnızca yüksek faizle değil aynı zamanda yüksek enflasyon, düşük iç talep, yüksek maliyetler, düşük kâr, kur baskısı, iç ve dış pazarlardaki daralma, krediye erişim ve jeopolitik risklerle mücadele etmek zorunda kalıyor.

İhracatçı firmalar için döviz kuru reel anlamda destekleyici olmaktan çıkmış, rekabet gücünü zayıflatıcı bir unsura dönüşmüştür.

Bu koşullar altında firmaların ayakta kalması tesadüf değil direnç ve stratejik yönetimin bir sonucudur. Ama bu direncin ne kadar sürdürülebileceği ise meçhuldür.

Bugün konkordato alan, iflas eden şirketlere şaşırmak yerine bu ortamda hâlâ üretmeye, istihdam yaratmaya, ihracat yapmaya devam eden firmalara hayranlık duymalıyız.

Asıl konuşulması gereken, bu firmaların nasıl hayatta kaldığı ve ne tür stratejiler geliştirdiğidir. Zira bu firmalar sadece kendi faaliyetlerini değil aynı zamanda ekonominin can damarlarını da ayakta tutmaktadır.

Enflasyonla mücadele elbette gereklidir.Ancak bunu yaparken reel sektörü göz ardı etmek hastayı tedavi ederken organlarını iflas ettirmek gibidir.

Faiz politikaları ve sıkılaşma adımları kısa vadede enflasyonu aşağı çekebilir ama ardında üretim yapamayan, borç yükü altında ezilen ve finansmana erişemeyen bir özel sektör kalırsa bu başarı neye yarar?

Bugün geldiğimiz noktada reel sektörün sesine daha fazla kulak verilmesi gerekiyor.

Kredi maliyetlerinin düşürülmesi, finansmana erişimin kolaylaştırılması ve firmaların üzerindeki dolaylı maliyetlerin azaltılması şarttır.

Aksi takdirde sadece bugünü değil yarının üretim kapasitesini ve ekonomik bağımsızlığını tehlikeye atmış oluruz.

Ali COŞKUN-Finans Danışmanı
0 530 787 84 39
[email protected]

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.