Connect with us

BANKA HABERLERİ

BANKALARDA BOĞUCU KİLİTLENME

Bankalar, kar marjlarını neden artırdılar? Bankalar, TCMB tarafından indirilen faiz nedeniyle değersizleşen Türk Lirası’nın enflasyonda yarattığı sert yükseliş karşısında kendilerini korumak istediler. Enflasyonu düşürmek iddiasıyla indirilen faiz enflasyonu patlattı.

Yayınlanma:

|

2023 ile beraber Türkiye, ekonomide yeni uygulamalar ile karşı karşıya kaldı. Bankalar, 10 milyon TL ve 50.000 Amerikan Doları veya muadili yabancı para tutarı üzerindeki “yurt dışı yerleşiklere” yönelik banka transferlerinde “sertleşen kısıtlamalara” ve artık cezaya tabi. “Yurt dışı yerleşik” ifadesi mutlaka “yurt dışına transfer” anlamına gelmiyor. Yurt dışında yerleşik olan bir bireyin ya da firmanın Türkiye’de de banka hesabı olabilir.

Türk Lirası transferlerde 14, yabancı para transferlerde ise 21 kategoride paranın neden transfer edildiğine dair belge isteniyor. Bu belgelerin bazılarının bankalara ibraz edilmesi mümkün görünmüyor. Bu nedenle, düzenlemenin amacının Türkiye’de yerleşik olmayanlara para çıkışını engellemek olduğu anlaşılıyor. Uygulama, bir nevi “sermaye kontrolü”. Gerekli belgeleri temin etmeden transferi gerçekleştiren bankaya transfer tutarı üzerinden %5 ceza var. Finansman açığı ve yetersiz döviz rezervinin sonuçları!

Dünyanın her yerinde para transferleri kurallara tabidir ve olmalıdır. Yukarıdaki yorumlardan, kuralsızlığın savunulduğu anlaşılmasın. Finansman ihtiyacı artan Türkiye’de bu kurallar belli ölçülerde geçtiğimiz yıllarda, özellikle 2018’in kur krizi sonrasında da getirildi. Ancak, ceza yoktu.

Bankalar, gerçek ve tüzel kişilere ait toplam mevduatın asgari %60’ını Türk Lirası cinsinden oluşturmak zorunda. Aksi takdirde, %8 ceza var. Bankalar, bu yüzdeyi tutturabilmek için mevduat müşterilerine “swaplı mevduat” adında bir ürün sunmaktaydı. Bu sayede, Türkiye’deki finansal sistemin tasarruf sahibini enflasyondan korunmayı engelleyen yapısı hiç değilse “bir miktar telafi” ediliyordu. Bu uygulama yasaklandı. Çaresizlikle oluşturulan bir tasarruf ürünü yasaklanınca, daha büyük bir çaresizlik yaratıldı.

Haziran 2022’de, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nca (TCMB) bankaların bazı müşteri gruplarına kullandırdıkları krediler karşılığında menkul kıymet, yani hazine bonosu ve/veya devlet tahvili alma zorunluluğu getirilmişti. 31 Aralık 2022 günü, zorunluluk faktöring sektörüne de getirildi. Neden? Anlamak için, bankacılık sektörünün son 1 yıl 4 ayının gelişmelerini hatırlamak gerekiyor.

2022’nin özellikle ilk altı ayında bankalar çok yüksek karlılık artışları gördü. Hükümet eliyle bankacılık sistemine karlılıkta tarihi günler yaşatıldı. Nedeni, Eylül 2021’den itibaren düşürülen politika faizi idi. Bankaların TCMB’den sağladıkları kaynağın maliyeti düştü. Aynı anda, bankaların en önemli fonlama kaynağı olan mevduatın faizi de düştü. Önemli olan, mevduatın faizinin düşmesiydi. Zira, bankaların fonlanmalarında mevduatın payı TCMB’nin payına göre çok büyük. Bankaların mevduat haricindeki fonlama kaynaklarının içinde TCMB kaynağının payı kabaca %5 civarında seyrediyor.

Bankalar kredi faizlerini politika faizindeki ve mevduat faizindeki kadar indirmediler. Böylece, kâr marjları yükseldi. Ancak, faizler düştüğü için tarihi boyutta bir kredi genişlemesi yaşandı. Yüksek enflasyon koşullarında düşen faizler karşısında hem hane halkı hem de firmalar için kredi kullanmak cazipti. Kredi genişlemesi artan bir mal ve hizmet talebi yarattı. Kredi genişlemesinin enflasyonun sert yükselişinde rolü büyük oldu. Böylece Türkiye, küresel enflasyon ortamının çok üzerindeki boyutta bir enflasyon sorununu kendi elleriyle yaratmış oldu.

Bankalar, kar marjlarını neden artırdılar? Bankalar, TCMB tarafından indirilen faiz nedeniyle değersizleşen Türk Lirası’nın enflasyonda yarattığı sert yükseliş karşısında kendilerini korumak istediler. Enflasyonu düşürmek iddiasıyla indirilen faiz enflasyonu patlattı. Dış ticaret açığı ve cari açık da patladı. Türkiye’nin finansman ihtiyacı artarken TCMB’nin net döviz rezervleri negatif düzeyde seyretti. Bu nedenle Türkiye, dost ülkelerden para istiyor ve dış politikada tutarsızlık içinde. Bu manzara, Türkiye ekonomisinde bugün artan riskleri anlatıyor.

Bankaların maliyetleri düşerken kredi faizlerini benzer oranda düşürmemelerini sadece ortaya çıkan bir kâr fırsatını değerlendirmek olarak görmek mümkün olamaz. Eylül 2021’den bu yana piyasa riskleri sürekli artıyor. Bankalar da artan riskleri fiyatlamak zorundalar. Finansın en temel kurallarından biri çalışıyor: yükselen risk, yükselen getiriyle alınır.

Hükümet, İslami gerekçelerle para politikasının bir parçası olarak faiz politikasını kullanmayınca, para arzını kontrol etmek için Haziran 2022’den itibaren “piyasa ekonomisinin dışına çıkan” uygulamalara hız verdi. Uygulamaların her birinden sonra, düşünülmeyen gelişmeler ortaya çıktıkça “piyasa ekonomisinin daha da dışına çıkılan” yeni uygulamalar devreye alındı. Faiz düştükçe enflasyon yükselince, enflasyonu düşürmenin yolu olarak “bankalara kredi verdirmemek yönünde kurallar” ilan edildi. Böylece, piyasa işleyişi hasar aldı.

TÜİK’in Aralık 2022 enflasyon verisine göre, yıllık enflasyon Kasım 2022’ye göre 20.12 puan düştü. Bu, “faiz düşünce enflasyon düşer” tezinin ispatı olarak seçim meydanlarında kullanılacaktır. Enflasyon gerçekten 20.12 puan gibi bir “çakılma” ortaya koydu mu? Gerçekten ne kadar düştüyse, sebebi düşen faiz değil, “bitirilen piyasa işleyişi”.

Bankalar, kredi vermek istedikleri ama bankacılık sistemi üzerinden veremedikleri kredileri kısmen nasıl verebildiler? Faktöring sektörünü devreye soktular. Yani, XYZ Bankası, iştiraki olan XYZ Faktöring firması üzerinden likidite sağladı.

Tüm düzenlemeler bankaların pratikte ağırlıklı olarak ticari kredi verebildikleri iki kesim bıraktı: Net ihracatçılar ve mali kurumlar. Bu kesimlere yönelik olmayan kredilere istinaden bankalar Ağustos 2022’de getirilen bir kural gereği menkul kıymet almak zorundalar. Karşılığında menkul kıymet almanın zorunlu tutulduğu kredi müşterilerine kaynak aktarmanın finansal bir mantığı bulunmuyor. Bu nedenle, bu kesimlere bankacılık sisteminden yeni kaynak arzı durdu. Bu kesimler içinde ithalatçılar var ve Türkiye’nin ithalata bağımlı bir üretim yapısı var.

Bankalar, kredi vermek istedikleri ama bankacılık sistemi üzerinden veremedikleri kredileri kısmen nasıl verebildiler? Faktöring sektörünü devreye soktular. Yani, XYZ Bankası, iştiraki olan XYZ Faktöring firması üzerinden likidite sağladı.

Bankaların, yukarıda özetlenen düzenlemelerle kredi veremedikleri kesimler faktöring sektörü üzerinden fonlanınca, 2022’de faktöring sektöründe önemli bir kredi genişlemesi ortaya çıktı. Finans sektörünün kredi mekanizmaları içinde yer alan profesyonelleri tarafından öngörülmesi kolay olan bu gelişmeyi hükümet göremediği için, faktöring sektöründe yeni kurallara yöneldi.

Bankalar gibi, faktöring firmaları da verdikleri krediler için artık menkul kıymet almak zorundalar. Mümkün mü?

Bankacılık sektörü ile faktöring sektörü arasında çok önemli bir fark var. Bankalar “mevduat toplama yetkisine” sahipler. Yani, toplumun yarattığı tasarrufları kaynak olarak kullanma imkânına sahipler. Faktöring sektörü ise, “borçlanarak” kaynak yaratıyor.

Faktöring sektörüne ait son açıklanan konsolide edilmiş veriler Ekim 2022’ye ait. Aynı döneme ait karşılaştırma yapmak amacıyla bankacılık sektörünün de Ekim 2022’ye ait verilerini kullanalım.

Ekim 2022’de bankacılık sektörünün 7 trilyon TL’lik kredi büyüklüğü varken, kaynak olarak kullandığı mevduat 8.3 trilyon TL idi. Yani, toplumun bankacılık sisteminde tuttuğu tasarruflardan daha düşük bir miktarı kredi olarak kullandırılıyor. Ayrıca, bu mevduatın 2.9 trilyonluk TL’lik, yani %35’lik kısmı neredeyse maliyetsiz sayılabilecek bir kaynak: vadesiz mevduat.

Ekim 2022’de, faktöring sektörünün kredi büyüklüğü 90.7 milyar TL idi. Yani, bankacılık sektörünün kredi büyüklüğünün 93’te biri. Bankalar, kredilerini mevduat kaynağı ile fonlarken, faktöring sektörü banka kredileri ve bono ihraçları ile fonluyor. 90.7 milyar TL’nin 71.4 milyar TL’lik kısmı banka kredisi ile, 7.3 milyar TL’lik kısmı ise bono ihraçlarıyla fonlanıyor. Bu fonlamanın toplamı 78.7 milyar TL. 90.7 milyar TL’ye ulaşmak için kalan 12 milyar TL ise özkaynakla, yani faktöring firmalarının hissedarlarınca fonlanıyor.

Her ne kadar menkul kıymet almanın bankalar için finansal bir mantığı yoksa da yasal uygulamaların getirdiği zorunlulukları karşılayacak kaynakları var. Faktöring sektöründe böyle bir kaynak yok. Faktöring sektörüne getirilen menkul kıymet alma zorunluluğunun kaynağı borçlanmadır.

Faktöring sektörü, uzun vadeli kredi kullandırmayı gerektiren işlemlere aracılık etmiyor. Ana faaliyet konusu, kısa vadeli işletme sermayesi finansmanı sağlamak. Ağırlıklı olarak bankacılık sisteminde çok riskli görülen ve nakit akış sorunları yaşayan risk profilleri üzerinde ihtisaslaşmış bir sektör. Çok riskli olduğu düşünülen üretici firmalara likidite sağlıyor.

Azami olarak 180 güne kadar kredi olanağı sunan bir sektörün 2, 3, 5, 10 yıl vadeli kamu kâğıtlarını alması nasıl beklenebilir? Bankacılık sisteminden fonlamayı bugünlerde %18-25 aralığında, bono piyasasından da %31 civarında sağlayan bir sektörün %7-8 getirisi olan kamu kağıtlarına yatırım yapması nasıl mümkün olabilir? Ekonomik mantığı var mı? Sektöre, bir de kredi fiyatlaması ile ilgili sınırlama getirilirse – ki getirileceği anlaşılıyor – bu sektörün yaşaması nasıl mümkün olabilir?

Bankacılık sektörünün faiz dışında çok sayıda gelir kalemi varken, faktöring sektörünün gelir kaynağı çeşitliliği son derece zayıf. Bankalar, kendilerine getirilen kısıtlamalar karşısında karlılık performansı kaybına uğrasalar da alternatif gelir kalemleriyle karlılık sağlayabilirler. Ancak, faktöring sektörü bu olanağa sahip değil.

Arda TUNCA

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

IBAN’ını kullandırana hapis cezası

Bankaya gidip bildirimde bulunmamış ve IBAN’ını kullandırdığı anlaşılan kişi için ya bir yıla kadar hapis cezası ya da beş bin güne kadar adli para cezası kesilecek

Yayınlanma:

|

Yazan:

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek kayıt dışılıkla mücadele kapsamında tüm tuşlara aynı anda basmaya başladı. Bastığı bu tuşlardan bir tanesi de kendi banka hesabını başkalarına kullandıranlarla alakalıdır.

Bakan Şimşek, kişisel hesaplara (IBAN) gelen paraların nereden ve niçin geldiğinin sorgulanma süreci için vergi idaresine talimat verdi. Ve böylece bir tür kazıma yöntemiyle vergi idaresi kayıp ve kaçakla mücadele etmek adına binlerce hesabı takibe aldı.

Ne oluyor?

Vergi idaresi, şu aralar mal ve/veya hizmet satışı yapan kişilerin/şirketlerin, bu satış dolayısıyla alması gereken parayı kredi kartı ya da nakit olarak al(a)madığı durumlarda ilgisiz kişilerin banka hesaplarına transfer yoluyla gönderilmesi sonucu ortaya çıkan kaybı sorgulamakta. Örneğin bir tüccar, bir malı ya da hizmeti birine satarken ürünün parasını ya nakit ya da kredi kartıyla alabilmektedir. Bunun karşılığında da tüccar, yasaların izin verdiği hadler ve koşullar doğrultusunda ya fiş ya da fatura düzenlemek zorundadır.

Buraya kadar bir sorun yok ancak satıcı bazen sattığı ürünü kredi kartı komisyonundan ve dolayısıyla da gelir/kurumlar vergisi ile KDV’den kaçmak için alıcıdan, verdiği bir IBAN numarasına parayı göndermesini istemektedir. Böylece mal/hizmet satışı görüntüde olmamış sayılacak ve vergi de ödenmemiş olacaktır.

Paranın geldiği IBAN ise ya o işletmede çalışan birine ya işletme sahibinin çocuğu, eşi gibi yakınlarından birine ya da güvendiği başka birine ait olabilmektedir. Hatta işletme sahibiyle hiçbir akrabalık bağı olmayan başka birine de ait olabilmektedir.

Tam da bu noktada Hazine ve Maliye Bakanlığı, bu şekilde para gelen IBAN sahiplerini incelemeye başladı. Bu IBAN denetim işlemi, Vergi Dairesi Başkanlıklarının olduğu yerde vergi dairesi başkanlığı ­-29 ilde vergi dairesi başkanlığı bulunmaktadır- olmayan yerlerde ise defterdarlıklar vasıtasıyla yapılacak.

Malı/hizmeti satan için idari para cezası var

Malı ve/veya hizmeti satan kişilerden öncelikle alınmayan ­kurumlar, gelir, KDV gibi vergiler alınacak. Akabinde alınmayan bu vergilerin bir (1) katı kadar da vergi ziyaı cezası ile düzenlenmeyen faturalar için düzenlenmesi gereken fatura tutarının yüzde 10’u kadar da özel usulsüzlük cezası kesilecek. Ancak kesilecek bu yüzde 10’luk tutar 2024 yılı için 3 bin 400 TL’yi geçmiyorsa 3 bin 400 TL, şayet üstünde ise o tutar kesilecek. Örneğin, bu şekilde satılan ancak faturası kesilmeyen ürünün fiyat 25 bin TL ise bunun yüzde 10’u 2 bin 500 TL olacak ama 2024 yılı için asgari 3 bin 400 TL’yi geçmediği için 3 bin 400 TL kesilecek. Ya da satılan ürünün fiyatı 60 bin TL ise 60 bin TL’nin yüzde 10’u 6 bin TL’dir ve bu tutar da asgari ceza tutarı olan 3 bin 400 TL’nin üstünde olacağından bu işlem için 6 bin TL özel usulsüzlük cezası kesilecektir. Bu şekilde kesilecek özel usulsüzlük cezası da 2024 yılı için en fazla 1 milyon 700 bin TL olacaktır. Ayrıca alınmayan vergiler üzerinden her ay için aylık yüzde 3,5 gecikme faizi de alınacak

IBAN’ını kullandıran için idari para cezası var

IBAN’ını kullandıran için ise daha vahim bir durum var; hem vergi ve idari para cezası hem de hapis cezası. Daha vahim olan ise basında dolaşan haberlere göre IBAN’ını kiralayan binlerce kişinin olmasıdır.

Zaten hiç kimse de IBAN’ını bir karşılık olmadan “tanımadığı” birine kiralamayacağına göre IBAN sahiplerinin komisyon aldığı varsayılacak ve aldığı varsayılan ya da gerçekte aldığı komisyon dolayısıyla gelir ve katma değer vergisi ile idari para cezaların yanı sıra gecikme faizi de istenecek.

Aldığı komisyon tutarının ne kadar olduğu belli olmadığı için Danıştay ve vergi idaresi nezdinde genel olarak en az yüzde 2 olarak uygulanmaktadır. Yani IBAN’ını kiraladığı varsayılan kişinin hesabında -normalin dışında- 20 milyon TL’lik bir işlem hacmi varsa bunun en az yüzde 2’si kadar (en az 400 bin TL) komisyon aldığı varsayılıp bu tutar üzerinden ödemesi gereken vergiler ile cezalar kesilecektir.

IBAN’ını kullandıran için hapis cezası da var

IBAN’ını kullandıranların akıbetini öğrenmek için önce 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun’sonra da Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tedbirler Hakkında Yönetmelik’e bakmak lazım.

Buna göre 5549 sayılı Kanun’un 15’inci maddesine göre IBAN’ını başkasına kullandıracak kişinin bunu gidip yükümlüye bildirmesi gerekiyor. Kanun’da geçen yükümlü kavramından bankacılık, sigortacılık, bireysel emeklilik, sermaye piyasaları, ödünç para verme ve diğer finansal hizmetler ile posta ve taşımacılık, talih ve bahis oyunları alanında faaliyet gösterenler; döviz, taşınmaz, değerli taş ve maden, mücevher, nakil vasıtası, iş makinesi, tarihi eser, sanat eseri ve antika ticareti ile iştigal edenler veya bu faaliyetlere aracılık edenler ile noterler, spor kulüpleri ve Cumhurbaşkanınca belirlenen diğer alanlarda faaliyet gösterenler anlaşılmalıdır.

Süreç şöyle işleyecek

Bu inceleme/kazıma işlemi genel olarak vergi dairesi nezdinde işleyecek. Ancak konuya vergi müfettişleri de dahil edilip incelemenin boyutu genişletilecek. Bu arada vergi dairesi müdürlerinin de inceleme yetkisi olduğundan inceleme açısından hukuken bir sorun bulunmamaktadır.

İncelemeye yetkili kişi yani vergi dairesi müdürü ya da vergi müfettişi, IBAN’ını başkasına kullandırtan kişiyi tespit edip incelemeye alacak ardından düzenlediği vergi suçu raporuyla önce savcılığa sonra da MASAK’a bilgi verecek.

Savcılık ise gelen bu raporu baz alarak iddianameyi oluşturacak. Bu kişilerin suçlanacağı madde ise 5549 sayılı Kanun’un 15’inci maddesidir. Bu maddeye göre yükümlüler nezdinde veya aracılığıyla yapılacak kimlik tespitini gerektiren işlemlerde, kendi adına ve fakat başkası hesabına hareket eden kimse, bu işlemleri yapmadan önce kimin hesabına hareket ettiğini yükümlülere yazılı olarak bildirmediği takdirde altı aydan bir yıla kadar hapis veya beş bin güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır.

Bu maddenin gerekçesinde ise işlemin esas sahibinin kimliğinin gizli tutulmasının önlenmesi amaçlanmıştır cümlesi bulunmaktadır. Ve böylece IBAN’ını kullandıran kişi, bankaya (yükümlüye) gidip kim için kullandırdığını yazıyla bildirirse bu bildirim sonucunda bu madde uyarınca ceza işlemi uygulanmayacaktır. Ama hesaptaki para hareketinden sonra bildirmenin pek bir önemi maalesef bulunmamaktadır.

Özetle bankaya gidip bildirimde bulunmamış ve IBAN’ını kullandırdığı anlaşılan kişi için ya bir yıla kadar hapis cezası ya da beş bin güne kadar adli para cezası kesilecek.

Ayrıca IBAN’ı kullanan iş yeri sahibi de (tüccar vs) TCK madde 38 uyarınca bu suçu azmettiren olarak işlenen suçun cezası ile cezalandırılacaktır.

Verilecek adlî para cezasının miktarı, bir (1) gün karşılığı olarak en az 20 ve en fazla 100 Türk Lirasıdır.

Nihayet; hapis cezasının süresi 1 yılın altında olduğu için burada CMK madde 171 uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilebilecektir. Yine söz konusu ceza TCK madde 50 kapsamında seçenek yaptırımlara çevrilebilecek, TCK madde 51 kapsamında ertelenebilecek ve yine sanık hakkında CMK madde 231/5 uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecektir.

Murat BATI-T24

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

DENİZBANK’TA İKİNCİ ERZAN VAKASI: YER ANTALYA!

Antalya’nın Manavgat İlçesi’ndeki Denizbank Manavgat Side Ticari Şube Müdürü R.E.B. ve yardımcısı U.E. bir otelin hesabını boşaltarak bahis sitelerinde oynamışlar. Sorgulanan banka personelinden ikisi tutuklanırken, rakamın da en az 3 milyon Euro ( 205 milyon TL) olduğu ileri sürülüyor. Şube müdürü R.E.B., müdür yardımcısı U.E., 2 banka personeli ve U.E.’nin tanıdığı 4 kişi olmak üzere 8 şüpheli tutuklandı.

Yayınlanma:

|

2023’de Türkiye’de gündem S. Erzan olmuştu. Denizbank Levent  Büyükdere Caddesi Şube Müdürü olan Erzan, hayali fon bir fon yaratarak futbolcu ve iş insanlarını dolandırmasının ortaya çıkması ile tutuklanmış, zimmet suçundan yargılanmaya başlamıştı. Mahkemenin Banka üst yöneticilerini de duruşmaya çağırırken duruşma devam etmekte. Erzan’ın bu yönetemle 55 milyon 633 bin 222 Dolar topladığı iddia edilmişti.

Genel müdürlük uzmanları tarafından yapılan incelemeler sırasında Side Şube Müdür Yardımcısı U.E.’nin bankadaki hesabında olağan dışı hareketlilik tespit edilmesi üzerine müfettiş görevlendirildi. Banka müfettişleri Nisan ayı başında şubeye gelerek soruşturma gerçekleştirdi. Müfettişlerin yaptığı inceleme ve soruşturma sonucunda U.E.’nin 2021 yılından Nisan 2024’e kadar müşterilerin hesaplarından parça parça toplam 205 milyon lirayı çok tanıdığı kişilere aktardığı tespit edildi. Bu kişilerin daha sonra bu paraları U.E.’nin hesabına gönderdiği belirlendi.

 

DENİZBANK SİDE TİCARİ ŞUBE MÜDÜRÜ TUTUKLANDI

Türkiye’de aylarca konuşulan bu olay daha unutulmadan bir skandal da Denizbank’ın Antalya‘nın Manavgat İlçesi’ne bağlı Side Ticari Şube‘de yaşandı. Ramazan Bayramı öncesi ortaya çıkan olayda Denizbank Side Ticari Şube Müdürü R.E.B. ve yardımcısı U.E.’nin mudileri olan ünlü oteller grubunun hesabını boşalttığı belirlendi. Yapılan inceleme sonrası konu adli makamlara taşındı.

KRİPTO PARA BORSASINDA KAYBETMİŞ

Bankanın, çalışanlar hakkında suç duyurusunda bulunması üzerine Manavgat Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından bir savcı görevlendirilerek soruşturma başlatıldı. İlçe Jandarma Komutanlığı JASAT Timi ekibi tarafından yürütülen soruşturma kapsamında bankanın şube müdürü R.E.B., müdür yardımcısı U.E. ile 2 banka personeli ile U.E.’nin yakın arkadaşı 4 şüpheli 6 Nisan cumartesi günü gözaltına alındı. Gözaltına alınan şüphelilerden müdür yardımcısı U.E., verdiği ifadede, 2021 yılından bu tarafa müşterilerin hesabından fark edilmeyecek şekilde paraları alıp arkadaşlarına gönderdiğini, daha sonra bu paraların kendi hesabına geri geldiğini, toplanan paraları yurtdışında sanal bahis sitelerinde ve kripto para borsalarında kaybettiğini söylediği belirtildi.

Jandarmada işlemleri tamamlanan şüpheliler 8 Nisan pazartesi günü adliyeye sevk edildi. Savcı tarafından ifadesi alınan R.E.B. ve U.E. ile diğer 6 kişi çıkarıldıkları nöbetçi sulh ceza hakimi tarafından tutuklandı.

MÜŞTERİ HESAPLARINI BOŞALTMIŞLAR

İddiaya göre ikilinin fon yoluyla değil, hesabın içerisini boşalttığı öğrenildi. Buradan alınan para ile yurt dışı bahis sitelerinde yüksek miktarda kumar oynandığı, zaman içersinde hesaptaki açığın büyüdüğü ve otel sahipleri tarafından durumun tespit edildiği iddia edildi.

 

İDDİALAR KARŞISINDA BANKA SESSİZ

Seçil ERZAN olayında olduğu gibi bankanın bu olayda da sessiz kaldığı görüldü. Bankanın haberin yayılması üzerine önümüzdeki günlerde kapsamlı bir açıklama yapması beklenirken; banka şube yönetici seçiminde gerekli özeni gösterip göstermediği de sorgulanır hale gelirken BDDK’nın bankayı bu yönde uyarması da gündeme geldi.

Kaynak: DHA/akdenizpazarı/antalyaningündemi

**********************************

DENİZBANK DENİZ ERZAN AÇIKLAMASI ŞİFRELERİ VE GRİ ALANLAR

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

VakıfBank’tan uluslararası piyasalarda 550 milyon dolarlık ilave ana sermaye tahvil ihracı

VakıfBank Genel Müdürü Abdi Serdar Üstünsalih, “Söz konusu işlem, VakıfBank tarihindeki uluslararası piyasalarda gerçekleştirilen ilk ilave ana sermaye tahvil ihracı olma özelliğini taşımaktadır” dedi

Yayınlanma:

|

Yazan:

VakıfBank, 550 milyon dolarlık ilave ana sermaye tahvil ihracını başarıyla tamamladı.

Bankadan yapılan açıklamaya göre, VakıfBank, 550 milyon dolar tutarında, vadesiz ve 5. yıldan sonra erken itfa opsiyonuna sahip, tamamı yurt dışı yerleşik kurumsal yatırımcılar tarafından satın alınan Basel III uyumlu ilave ana sermaye ihracı gerçekleştirdi.

Açıklamada, bankanın başarıyla tamamladığı ilave ana sermaye ihracıyla, yılbaşından itibaren uluslararası piyasalardan Türkiye’ye toplam 2,5 milyar dolar kaynak getirdiği belirtildi.

Açıklamada görüşlerine yer verilen VakıfBank Genel Müdürü Abdi Serdar Üstünsalih, son ana sermaye ihracıyla bu alandaki öncü konumlarını koruduklarını belirterek, ‘Söz konusu işlem, VakıfBank tarihindeki uluslararası piyasalarda gerçekleştirilen ilk ilave ana sermaye tahvil ihracı olma özelliğini taşımaktadır. Ayrıca, Türkiye’deki kamu bankaları arasında da piyasa işlemi olarak gerçekleştirilen ilk ilave ana sermaye tahvil ihracı olduğunun altını çizmek isterim.’ ifadelerini kullandı.

İşleme, İngiltere, Kıta Avrupası, Orta Doğu, Asya ve Amerika olmak üzere dünyanın farklı bölgelerinden yoğun yatırımcı talebi gelmesinin oldukça memnuniyet verici olduğunu vurgulayan Üstünsalih, şunları kaydetti:

‘İşlem büyüklüğünün 3 katına ulaşan güçlü talep sayesinde, işlemin getirisi ilk fiyat beklentisinden 37,5 baz puan iyileşerek yüzde 10,125 seviyesinde gerçekleşti. Bu durum, uluslararası yatırımcıların Türkiye’ye ve özellikle VakıfBank’a duyduğu güvenin açık bir göstergesidir.’

Üstünsalih, başarıyla tamamladıkları işlemin, yurt dışı kaynak olma özelliğinin yanı sıra ana sermayeyle toplam sermaye rasyolarına 100 baz puanlık pozitif katkı sağlamasını beklediklerini kaydederek, ‘Bu anlamda güçlenen sermaye rasyolarımızla, Türkiye’nin en büyük 2. bankası olarak her alanda verimlilik odaklı stratejilerimizi sürdürmeyi amaçlıyoruz. Bundan sonraki dönemde de uluslararası sermaye piyasalarını yakından takip ederek farklı yapılar altında yeni fonlama işlemlerine imza atmaya devam edeceğiz.’ değerlendirmesini yaptı.

Okumaya devam et

KATEGORİ

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

KRIPTO PARA PİYASASI

BORSA

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.paravitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.