Connect with us

EKONOMİ

Daron Acemoğlu: Asgari ücreti yüzde 50’ye de çıkarsanız gelirleri artıramazsınız

Nobel ödüllü Prof. Daron Acemoğlu, görüşmeleri devam eden asgari ücret konusunda, “Asgari ücreti yüzde 50’ye de, 70’e de çıkarsanız gelirleri artıramazsınız. Acilen verimliliği artırmak gerekir” dedi.
Acemoğlu, dezanflasyon konusunda, “Hızlı gidilirse ücretler daha da düşer, gelir eşitsizliği daha fazla artar, yavaş giderse enflasyonun tek haneye inmesi 8-10 yılı bulur. Tüketimi azaltmadan enflasyonu azaltmaya çalışıyoruz. Türkiye’nin kurumlarını geliştirmesi lazım” ifadelerini kullandı.

Yayınlanma:

|

Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nden (MIT) Nobel Ödüllü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Daron Acemoğlu, Şahinler Holding Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Şahin’in ‘Sıfırdan Zirveye’ isimli kitabının lansmanının yapıldığı etkinlikte, “21. Yüzyılın Fırsatları ve Zorlukları” başlıklı bir sunum yaparak, yapay zeka, yaşlanan nüfus, iklim değişikliği ve küresel değişimlerin dünyayı ve Türkiye’yi etkileyecek ana akımlar olduğunu söyledi.

Bir grup gazetecinin Türkiye ve ekonomiyle ilgili sorularına da yanıt veren Daron Acemoğlu, faiz indirimi ve asgari ücret konusunda şu değerlendirmeyi yaptı:

“Bir dezenflasyon programı olması gerekirdi. Bu programda hızlı gidersiniz, ücretler daha çok düşer, ücretli kesim için sıkıntı büyük, yavaş giderseniz bu sefer de enflasyonun tek haneye inmesi 8-10 yılı bulur… Tüketimi azaltmadan enflasyonu düşürmek mümkün değil. Enflasyon bir sorun ve ülkede yalnız bunun üstünde duruluyor ama kurumları iyileştirmeden bu sorunu çözmek mümkün değil….

“Türkiye’de asgari ücret neredeyse yüzde 50’yi etkiliyor. Bir ülkede yüzde 50 asgari ücretli, demek ki asgari ücret yüksek ama aynı zamanda sizi fakirliğin içinde. Problem verimlilik. Eğer verimliliğiniz bu kadar düşükse hiçbir şekilde orta sınıfın ve işçi sınıfının refahını düzeltemezsiniz. Türkiye verimliliği artırmalı ki ücretler artsın. Ücretler artmazsa sağlıklı bir büyümeye erişimimiz mümkün değil.

Yüksek enflasyon aslında bir semptom. Çünkü verimlilik artmadığı zaman enflasyona yol açacak bütün programlarla ekonomiyi hızlandırmaya çalışıyoruz. Olmuyor. Asgari ücreti yüzde 50’ye, yüzde 70’e çıkartarak ücreti artıramazsınız, verimliliği de artıramazsınız. Enflasyonun kısa vadede tek haneye, yüzde 5’lere 6’lara düşmesi mümkün değil. Tüketimi azaltmadan enflasyonu azaltmaya çalışıyoruz. Türkiye’nin kurumlarını geliştirmesi lazım. Bakanlıkların denetlenmesi, bütçe problemleri, yolsuzluk problemleri ve hukuk problemleri çok çok önemli. Bunları iyileştirerek verimliliği ve teknolojiyi artırmamız daha kolay hale gelir.

Kurumlarımızın çok daha iyi olması lazım. Yolsuzluğun çok daha iyi denetlendiği, hukukun üstün olduğu bir ortam olmalı. Türkiye’nin gençlere daha çok fırsat veren, daha çok özgürlük veren, daha çok onların ufuklarını açan bir sistem yaratması lazım ki parlak insanlar Türkiye’de kalabilsin.”

“Türkiye üç riskli bölgenin ikisine yakın”

Türkiye’nin şu an değişime hazır olmadığını dile getiren Acemoğlu, ülkede kısıtlı ve istikrarsız bir büyüme olduğuna dikkat çekerek, “Sürekli bir belirsizlik var. Şu anda belki de her 100 yılda bir olabilecek karmaşık bir ortamın içindeyiz. Bunun tehlikeleri de fırsatları da çok. Türkiye Ukrayna’ya daha da kötüsü Ortadoğu’ya çok yakın. Tayvan’ya birlikte dünyada üç riskli bölgenin ikisine çok yakın.

Barış dünyada Ortadoğu’dan başlayacak. Suriye’de bakalım yeni bir pencere mi açıldı, kaos mu olacak? Emin değilim. Esad rejimi çok ağır bir rejimdi. Türkiye bölgede etkili bir ülke. Hem şu anda daha üste çıkan gruplar Türkiye’ye yakın hem de Türkiye’deki milyonlarca Suriyeli’nin geri dönme olasılığı var. Bence çok kolay olmayacak. Orada barış olmadan ne Avrupa’dan ne Türkiye’den kimse döner” diye konuştu.

“En önemli kaynak insan kaynağı”

21. Yüzyılın Fırsatları ve Zorlukları başlıklı bir sunum gerçekleştiren Daron Acemoğlu, yapay zeka, yaşlanan nüfus, iklim değişikliği ve küresel değişimlerin dünyayı ve Türkiye’yi etkileyecek ana akımlar olduğuna dikkat çekti. Bu fırsatların kullanılması isteniyorsa en önemli kaynağın insan kaynağı olduğunu dile getiren Daron Acemoğlu, Türkiye insan kaynağına ciddi yatırım yapmalı ve teknolojiyi doğru kullanmalı. Ancak teknolojinin doğru kullanılması çok daha karmaşık bir olay. Tüm bu akımlar yeni fırsatlar yaratırken, bir yandan da bazı riskleri de beraberinde getiriyor. Fırsatların kökeninde yatan şeyler de, yeni mal ve hizmet sağlamak ve yeni yöntemler geliştirmek. Nüfus, teknolo­ji, iklim değişikliğine adap­tasyon, yapay zeka konusun­da pek bir şey yaptığımız yok. Türkiye’nin önünde ufak bir pencere kaldı. Eğer gelecek 10-15 sene içinde de, bence en çok 20 sene içinde, tekno­loji bizi çok daha iyi bir dü­zeye getirip iş kaynaklarını çok daha iyi bir düzeye geti­remezsek durum iyi değil. Bir 10 sene daha harcayamayız” mesajı verdi.

“Yapay zeka yatırımı 1 trilyon doları buldu”

Yapay zekaya yapılan yatırımların 1 trilyon doları geçtiğine vurgu yapan Daron Acemoğlu, kendisi dahil olmak üzere yapay zeka konusunda çalışan herkesin beklemediği bir hızla gelişim yaşandığını belirtti.

Asıl gelişimin son dört yılda yaşandığını ifade eden Acemoğlu, “Sermaye ağırlıklı, enerji ağırlıklı hesaplama gücü yapay zeka sistemi, bundan 15 yıl önce düşünülmeyecek bir sistemdi. Şu anda aya gönderilen ‘Apollo’ aracından 1 milyar kere daha fazla hesaplama gücü kullanılıyor yapay zekada. Ancak yapay zekayı geçmişteki otomasyon gibi insanların yerine koymamalıyız. İktidar ve Teknoloji kitabında da bunu vurguladık. Endüstriyel devrimlerle birlikte otomasyonun devreye girmesiyle üretkenlik arttı. Ancak ücret düşüklüğüne ve işsizliğe yol açtı. 1980’den bu yana farklı demografik grupların reel ücretlerine baktık. ABD’deki 1980’den bu yana oluşan eşitsizlik patlamasının yüzde 60-70’i otomasyon ile açıklanıyor. Dijital teknolojiler otomasyon için kullanılınca paylaşılan büyüme sistemi çöküyor. Eşitsizliğin arttığı, büyük kesimin fayda göremediği bir sistem oldu. Dijital teknolojiler, insan verimliliğini artırmak için kullanılmadı. Eğer böyle olsaydı ücretler de artardı” diye konuştu.

Acemoğlu, yapay zeka da otomasyona doğru gidildiğini, yapay zekayı otomasyon için kullanan şirketlere bakıldığında daha az eleman aldıklarının görüldüğünü ve böyle devam ederse yapay zekanın yalnız sahiplerini daha zenginleşireceğini de sözlerine ekledi.

bloomberght

Okumaya devam et

EKONOMİ

Linyi, Kuşak ve Yol Girişimi (BRI) sayesinde ticaret bağlarını güçlendiriyor

Yayınlanma:

|

Yazan:

0 Mayıs’ta Türkiye’nin İstanbul şehrinde düzenlenen Linyi-Türkiye ekonomik ve ticari eşleştirme konferansı, doğrudan etkileşim kurmak amacıyla katılan yaklaşık 60 Türk profesyonel alıcıyı ağırlamanın yanı sıra alıcılar ve Linyi işletmeleri arasında doğrudan temas için bir platform oluşturdu.

Resmî verilere göre 2024 yılında Linyi ile Türkiye arasındaki toplam ithalat ve ihracat hacmi 1,75 milyar yuana (242,38 milyon $) ulaştı.

Kuşak ve Yol Girişimi (BRI) çatısı altında iş birliği fırsatlarını değerlendiren Linyi, son dönemlerde Orta Asya ülkeleriyle arasındaki iş birliklerini çeşitli alanlarda derinleştirdi ve sağlamlaştırdı.

11-13 Mayıs tarihleri arasında Özbekistan’ın Taşkent şehrinde düzenlenen Linyi-Özbekistan ekonomi ve ticaret fuarına Linyi’den katılan 50 başarılı şirket, kendi ürünlerini Orta Asya’nın göbeğinde sergiledi.

Fuar esnasında Özbekistan’da Linyi Toptancı Tüccarlar Federasyonu’nun (Linyi Wholesale Merchant Federation) bir irtibat bürosu kuruldu ve bu, iki bölge arasındaki iş birliğinde yeni ve kurumsallaşmış bir dönemin başlangıcını simgeliyor.

16 Mayıs’ta Asya-Avrupa Oyuncak ve Bebek Ürünleri Endüstrisi Fuarı (Asia-Europe Toys & Baby Industry Expo) ve Dış Ticarete Yönelik Fabrikalar Fuarı (Foreign Trade Factory Exhibition) Khorgos şehrinde açıldı. 500’den fazla şirket oyuncaklar, bebek ürünleri, eğitsel ürünler ve daha fazlasında kaydedilen son başarıları ve en güncel trendleri sergilemek için bir araya geldi. Bu sayede sektörde işletmeler arası eşleştirme ve alışveriş için verimli bir platform oluştu.

2. Çin (Linyi) – Kazakistan Uluslararası Emtia Fuarı [China (Linyi) – Kazakhstan International Commodity Exhibition] 15-17 Mayıs tarihleri arasında Kazakistan’ın Almatı şehrinde düzenlendi. Fuarda 2.000 metrekare sergi alanı bulunurken Linyi’den katılan ve premium ürünler üreten 112 işletme, yüksek kaliteli ürünlerini sergiledi.

Çin’in Kazakistan-Almatı Başkonsolosu Jiang Wei “Bu fuar iki bölge arasındaki iş birliğini güçlendirmek için önemli bir platform görevi görüyor. Çin ve Kazakistan son yıllarda Kuşak ve Yol Girişimi çatısı altında başarılı sonuçlara imza attı. Linyi, emtia şehri ve ‘Çin’in Lojistik Başkenti’ olmasıyla ün salarken, dış ticaret başta olmak üzere Çin ve Kazakistan arasındaki iş birliğinde önemli bir rol oynuyor.” dedi.

Çin’in lojistik başkenti Linyi’nin övünç kaynağı olan 131 uzmanlaşmış toptancı pazarı, bu şehri Çin’deki en büyük pazar kümesi ve pazarlarla dolu ünlü bir şehir hâline getiriyor.

İstatistiklere göre 2024 yılında Linyi merkezli 2.000’den fazla şirket Orta Doğu, Orta Asya ve Güneydoğu Asya gibi bölgelerde ekonomik ve ticari alışveriş faaliyetlerinde bulunmak için yurt dışında girişimlerde bulundu. Linyi şehrinin Kuşak ve Yol Girişimi kapsamındaki pazarlara toplam ihracatı 115 milyar yuana ulaştı.

Okumaya devam et

Ali Coşkun

Krediye Ulaşamayan Sanayici Batıyor…

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türkiye ekonomisi son yıllarda daha önce hiç görülmemiş zorlu bir dönüşüm süreci yaşıyor. Bu sürecin en ağır yükünü ise sanayici çekiyor.

Finansmana erişimin zorlaştığı, bankaların kredi verme iştahının düştüğü ve faiz oranlarının yükseldiği bu dönemde özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler ayakta kalmakta güçlük çekiyor.

Kredi, işletmelerin günlük faaliyetlerini sürdürebilmesi, hammadde tedariki yapabilmesi, maaş ödemesi ve yeni yatırım planlarını hayata geçirmesi için hayati öneme sahiptir.

Ancak son dönemde ticari kredi faiz oranları basit faizde %60 bandına kadar çıktı. Aynı zamanda bankalar risklerini azaltmak adına limit tahsisinde daha temkinli davranıyor. Bu durum özellikle teminat göstermekten aciz küçük esnafı ve likidite ihtiyacı duyan sanayiciyi kredi dışında bırakıyor.

Krediye ulaşamayan esnaf, artan kira, enerji ve personel maliyetleri karşısında çaresiz kalıyor. Her ay binlerce küçük işletmenin faaliyetini durdurduğu ya da faaliyet alanını daralttığı görülüyor. Bu tablo sadece bireysel esnafları değil bağlı tedarik zincirlerini ve hizmet sektörünü de etkiliyor. Aynı zamanda işsizlik oranının da artmasına neden oluyor.

Sanayi tarafında da tablo farklı değil. Girdi maliyetlerinin yüksekliği, kur baskısı ve daralan iç talep sanayicinin üretim planlarını ciddi şekilde etkiliyor. Özellikle yatırım kredilerine erişim zorlaştığı için yeni tesis kurulumları, makine yenileme ya da kapasite artırımı gibi yatırımlar erteleniyor.

Bu durum ihracat performansını ve üretim hacmini olumsuz etkiliyor. Türkiye’nin büyüme hedefleri de bu nedenle tehlikeye giriyor.

Tüm bu gelişmeler ekonomik gerilimin giderek sosyal gerilime dönüşmesine neden olabilir. Krediye erişimin sınırlı kalması, işletmelerin borç yükünü artırıyor, ödeme vadeleri uzuyor ve ticari ilişkilerde zincirleme bozulmalara yol açıyor. Bu kırılgan yapı, bir noktadan sonra ekonomik istikrarsızlık riskini büyütüyor.

KOBİ’lerin ve sanayicinin hayatta kalabilmesi için finansmana erişim mutlaka kolaylaştırılmalı. Kamu destekli kredi paketleri, Kredi Garanti Fonu gibi araçlarla genişletilmeli.

Faiz oranlarının makul seviyelere çekilmesi ve bankaların kredi tahsis süreçlerinin hızlandırılması gerekiyor. Aksi halde kredi bulamayan esnafın kepenk kapatması, yarın sanayicinin üretimi durdurması anlamına gelir.

Krediye ulaşamayan reel sektörün sorunları, sadece işletmelerin değil ülke ekonomisinin geleceğini tehdit ediyor.

Üretimin sürdürülebilirliği, istihdamın korunması ve toplumsal refahın artması için esnafın ve sanayicinin mutlaka desteklenmesi gerekiyor.

Krediye ulaşamayan bir esnafın kapattığı kepenk yalnızca bir dükkânın kapanışı değildir.

Aynı zamanda umutların emeklerin ve yılların birikiminin sessiz çığlığıdır.

Sanayicinin duran makinesi sadece üretimin değil ülkenin yarınlarının durduğunu gösterir.

Bugün finansmana erişemeyen işletmelerin çöküşü yarının işsizliğini, yoksulluğunu ve sosyal huzursuzluğunu beraberinde getirir.

Ali ÇOŞKUN-Finans Danışmanı
0 530 787 84 39
[email protected]

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Yeni KGF Krediler çözüm olur mu?

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türkiye’nin mevcut ekonomik koşullarında, yeni Kredi Garanti Fonu (KGF) kredileri belirli alanlarda çözüm sunabilir; ancak bu kredilerin etkisi, uygulama şekline ve kapsamına bağlı olarak değişkenlik gösterebilir.

KGF Kredilerinin Potansiyel Faydaları

  1. Teminat Sorununun Aşılması: KGF, teminat yetersizliği nedeniyle kredi alamayan KOBİ’lere ve KOBİ dışı işletmelere kefil olarak, bu işletmelerin finansmana erişimini kolaylaştırır.

  2. Nakit Akışının Desteklenmesi: KGF destekli krediler, işletmelerin nakit akışını güçlendirerek olası finansal riskleri azaltabilir. Bu sayede işletmeler, yatırımlarını planlayarak likidite sorunlarının önüne geçebilir.

  3. Öncelikli Sektörlerin Desteklenmesi: KGF kredileri, ihracat, yeşil dönüşüm ve dijitalleşme gibi stratejik alanlarda faaliyet gösteren işletmelere yönelik özel destek paketleri sunarak, bu sektörlerin gelişimini teşvik edebilir.

Mevcut Kısıtlamalar ve Zorluklar

  1. Sıkı Para Politikası: Son dönemde uygulanan sıkı para politikaları nedeniyle, yeni KGF destekli kredi paketlerinin devreye alınması ertelenmiş olabilir. Bu durum, işletmelerin finansmana erişimini zorlaştırabilir.

  2. Yüksek Faiz Oranları: KGF destekli kredilerde faiz oranları, kredi türüne, işletmenin yapısına ve bankaların uyguladığı politikalara göre farklılık göstermektedir. Bu durum, bazı işletmeler için kredi maliyetlerini artırabilir.

  3. Sınırlı Kapsam: KGF kredileri, genellikle belirli sektörler veya projeler için sunulmaktadır. Bu nedenle, tüm işletmelerin ihtiyaçlarını karşılamayabilir.

Geçmiş KGF’lede yapılan hatalar

Geçmiş KGF Kredilerde ciddi hatalar yapıldı. Özellikle ilk KGF Paketinde özensizlik söz konusuyd ve nerede ise yeterince değerlendirmeden her firmaya verildi. Diğer bir hata bazı bankacılar tarafından istismar edildi ve bu kredile rsuç olmasına rağmen komisyon alınarak dağıtıldı. Bankalar bu istismarcılara karşılık tespit ettikleri hakkında suç duyurusunda bulunmadı işten atmakla yetindi. Diğer bir hata da protokolde takip sonrası bu kreid dosyalar VARLIK YÖNETİM Şirketlerine satılmaması gerekiyordu. Protokole bu yönde bir madde konmadığı için bazı bankalarda %80’ni KGF’den alınıp %10’lık pay ile de Varlık Yönetim Şirketlerine satıldı. KGF ciddi zarar etti batan kredilerde. Üstelik KGF’nin ortakları Hazine, TOBB v eBankaalr olmasına rağmen yapıldı bu. Bazı bankaların bazı bölge ve şubelerinde KGF Kredilerde yoğunlaşma tesadüf oalmaz. İstismar edilen kredilerde KGF ödeme yapmamalıydı.

Sonuç

KGF kredileri, özellikle teminat sorunu yaşayan KOBİ’ler için önemli bir destek mekanizmasıdır. Ancak, bu kredilerin ekonomiye olan katkısı, uygulama kapsamı, faiz oranları ve erişim kolaylığı gibi faktörlere bağlıdır. Dolayısıyla, KGF kredileri tek başına ekonomik sorunların çözümü olmayabilir; ancak doğru politikalar ve uygulamalarla birlikte, ekonomiye olumlu katkılar sağlayabilir.

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.