Connect with us

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Doğurganlık oranı düşüyor: Dünya demografik bir krize mi sürükleniyor?

Yayınlanma:

|

  • Toplam doğurganlık oranı, bir kadının hayatı boyunca doğuracağı bebek sayısının tahminidir. Devamlılık için gereken oran 2,1 seviyesindedir. Yani bir neslin kendini yenilemesi için gereken seviyedir. Mesela ABD’de toplam doğurganlık oranı, 2023’te kadın başına 1,62 doğuma düşerken, son veri, kayıtların tutulmaya başlandığı 1930’lu yıllardan bu yana en düşük seviyeye gerilediğini gösteriyor. Doğurganlık oranının, 2008 küresel krizden bu yana her yerde istikrarlı bir düşüş eğiliminde olduğunu da not edelim. Genellikle gelişmiş bir ülkede doğurganlık oranı daha düşükken, ekonomik olarak daha az gelişmiş bir ülkede doğurganlık oranının ise daha yüksek olduğunu (~ %2,4) not edelim.
  • KKTC’de maalesef çok fazla istatistiki veri olmadığı için rakamlara da hâkim değiliz. Lâkin, Türkiye’de TÜİK’in açıkladığı “Yaşlılar İstatistikleri” baktığımda Türkiye’de de yaşlı nüfus oranının artma eğiliminde olduğunu gördüm. Ortalama yaş 2000 yılında 25,8’den 2023 yılında 34’e kadar çıkmış. Genç nüfus avantajının kaybolma eğiliminden olduğunu not edelim. Yaptığım hafta sonu okumalarında, Türkiye’nin yaşlanma sürecine 2050’li yıllarda girmesi bekleniyor olsa da, ekonomik ve sosyal koşulların gidişatı ileri sardığını gördüm. Yine TÜİK’in açıkladığı doğum istatistiklerine göre ulusal bazda ortalaması 2000’de 2,53 olan doğurganlık hızı, 2023’te 1,51 seviyesin kadar geriledi. Son 23 yılda doğurganlık hızı %40’dan fazla azaldı. Doğurganlık hızının 2,1’in altında olması -yukarıda da değindiğim üzere- ülke nüfusunun kendini yenileyememesi yani çocuk ve gençler azalırken, yaşlı sayısının artması anlamına geliyor.
  • Doğum oranları dünya genelinde düşerken, otoriteler kadınları daha fazla çocuk yapmaya teşvik etmek için politikalar geliştirmeyi planlıyor. Hafta sonu The Economist dergisi de bu konuya yer ayırmış. Trump, Beyaz Saray’a dönerse öncelikli konuların başında doğum oranlarının bulunduğunu söylerken,  Fransa’da devlet her yıl aile politikalarına GSYH’nin %3,5-4’ü kadar harcama ayırıyor. Macron, ülkesini “demografik olarak yeniden silahlandırmak” isterken, Güney Kore, her bebek için 70bin dolarlık yardımlar üzerinde düşünüyor. Yönetimler, doğurganlık oranını artırmak adına çok fazla çaba sarf etmelerine rağmen bunda başarılı olamadıklarını yukarıdaki rakamlardan anlarken, The Economist dergisi de uygulanan politikaların başarısız olma olasılığının yüksek olduğuna yer vermiş.
  • Mesela Elon Musk, düşük doğum oranlarından kaynaklanan nüfus çöküşünü, medeniyet için küresel ısınmadan çok daha büyük bir risk olarak gördüğünü devamlı bir şekilde paylaşırken, savaş ortamlarının kızıştığı zamanlarda da “savaşmayın çocuk yapın” tweetleri dikkatlerden kaçmıyor. Doğurganlık oranlarındaki düşüşlerin kaçınılmaz bir şekilde derin sosyal ve ekonomik değişiklikler getireceğini düşünüyorum. 1,6 düzeyinde bir doğurganlık oranı, göç olmadan her neslin bir öncekinden dörtte bir daha küçük olacağı anlamına geliyor. Mesela doğurganlık oranının 0,7 olduğu Güney Kore’de, yüzyılın sonuna kadar nüfusun %60 azalması öngörülüyor. Yaşlanan ve küçülen toplumların dinamizlerini kaybedecekleri kesin bir argüman olsa da, vergi mükellefleri yaşlıların emeklilik ve sağlık bakımını finanse etmekte zorlanacaklarını da göz ardı etmemek gerekiyor.
  • The Economist’e göre, hükûmet teşviklerine rağmen bebek sayısında artış olmamış. Mesela İsveç’in olağanüstü cömert bir çocuk bakım programı sunarak  pozitif anlamda ayrışmasına rağmen, toplam doğurganlık oranı hâlâ 1,7. Öyleyse, hükümetler ne yapabilir? Yüksek vasıflı göçün mali boşlukları doldurabileceği düşünülürken, düşen doğum oranları nedeniyle bunun da sürdürülebilir olmadığı düşünülüyor. Bu nedenle, çoğu ekonomi, sosyal değişime uyum sağlamak zorunda kalacak. Yaşlıların kamu maliyesi üzerinde yarattığı yükü azaltmak için daha geç yaşlara kadar çalışmaları da belki gündeme gelecek. Yeni teknolojilerin ekonomik verimliliği artırarak veya yaşlılara bakım sağlayarak demografik geçişi kolaylaştırabilmesinin de üzerine ciddi mesai harcanması gerekiyor.
  • Örneğin, benim tek bir kızım var ama ikinci bir çocuk sahibi olma konusunda cesaretimi toplamakta çok zorlandım. Bunun nedeni, geleceğe dair belirsizlikler ya da ikinci çocuğuma, ilk çocuğuma sunduğum fırsatları sağlayamayacağım korkusu olabilir. Ya da doğacak çocuğa sunulacak kamusal hizmetlerde yoksunluk olacağı beklentisi, tıpkı benim gibi ailelerin çok çocuklu olma isteğini azalttığının altını kalınca çizmem gerekiyor.
  • Yukarıda da değindiğim üzere, göçmen hareketleri dışarıda tutulursa, kuvvetle muhtemel Türkiye’de olduğu üzere KKTC’de nüfus artışı durmuş olabilir. Türkiye’de sadece 2 yılda artış hızı binde 12,7’den binde 1,1’e indi. Ya da, Türkiye’de 2022 yılında 85,3 milyon insan yaşarken 2024’te nüfus yerinde sayarak 85,4 milyona yükselmiş. Türkiye nüfusunun önümüzdeki 10 yılda 90 milyon barajını bu gidişatla aşabilmesi muhtemel görünmüyor. Nüfus ve yeni yuva kurma artışının durduğu bir ekonomide büyümenin ne kadar zor olduğunu da bilmek için ekonomist olmaya da gerek yok! Bu bağlamda, konut, beyaz ve kahverengi eşya, tüketim veya eğitim gibi nüfus artışıyla direkt bağlantılı endüstrilerinin yeni dünya düzeninde ne kadar zorlanacağını gelin siz de etraflı bir şekilde düşünün…
  • Fenerbahçemizi yazamadığımız için, bugün çok farklı bir konudan bültenimi kalem aldım. Şampiyon Galatasaray’ı ve taraftarını tebrik ederek devam edelim. TCMB yerel seçimler ardından tüm gücü ile rezerv biriktirmeye devam ediyor. Son verilere göre, net yabancı para pozisyonu 1,4 milyar dolar daha iyileşme kaydederken, swap ve kamu dövizleri hâriç net rezervler eksi 14,4 milyar dolar seviyesine kadar iyileşti. Son 34 iş gününde net döviz pozisyonu 60 milyar dolar iyileşirken (bakınız grafik), USDTRY kurunun da hâlen daha 32,20’li seviyelerde olduğunu yeri gelmişken not edelim.
  • Hatırlanacağı üzere, BİST100 endeksi geçen hafta Yapı Kredi satış haberleri ile rekor kırmış, haberin teyit edilmemesi ile başlayan kâr satışları ile hafta genelinde elde ettiği tüm kazanımları silmişti. Şimdilik kâr satışları olarak gelişmeleri değerlendirirken, yönün hâlen daha yukarı olacağını düşünüyoruz. TCMB’nin PPK toplantısı ardından beklentimize paralel açıkladığı önlemler sonrasında Türk Lirası Referans faiz oranı yeniden %52,99 seviyesine (bakınız grafik) yükselerek faiz koridorunun da üst bandında gerçekleşti. TCMB’nin TL likiditesinin artması ve piyasa faizlerinin gerilemesinden rahatsızlık duyduğunu ve önlem alacağını paylaşmıştık. Mevduat faizlerinin de yeniden yukarıya geleceğini, son dönemlerin revaçta enstrümanı para piyasası fonlarında da yaşanan gerilemenin geride kaldığını not edelim.
  • Türkiye’de geçen haftanın ikinci yarısında limoni hava hâkimken, dünyada ise temkinli iyimser havanın egemen olduğunu gördük. Özelliklle, FED tutanakları sonrası egemen olan iki günlük satıcılı hava Nvidia’nın olumlu finansallarının da yardımı ile dağıldı. Teknoloji şirketlerinde yaşanan alımların ışığında Nasdaq haftanın son iş gününü %1 yükselişle tamamladı. FED’in bu yıl faizleri indireceği beklentisi ile yaşanan dolar zayıflığında nemalanan kıymetli madenler ciddi bir ralli yapmış, şahin FED tutanakları ile de ciddi bir satış baskısı ile karşı karşıya kalmışlardı. Nitekim, dolar zayıflığı ile 32,50 dolar seviyesine kadar ‘roket’ gibi giden son dönemlerin flaş ismi gümüş, haftayı %3,6 düşüşle tamamladı. Teknik mânâda haftanın kritik 30 dolar seviyesinin üzerinde tamamlanmasının ise oldukça iyi bir sinyal olduğunun altını çizelim. Gümüş ve altın cephesinde var olan uzun pozisyonlarımızı koruyoruz.
  • Çin, Japonya ve Güney Kore liderlerinin dört yıl sonra bir araya geldiler. Çin Başbakanı Li Qiang, Seul’de dört yıl aradan sonra ilk kez üç yönlü görüşmeler için liderlerle bir araya gelerek, küresel gerilimlerin sekteye uğradığı ticaret ve güvenlik diyaloglarını yeniden canlandırmaya çabalayan Japonya ve Güney Kore ile ilişkilerin yeniden başlaması olarak okunan gelişmelere paralel yeni gün başlangıcında Asya piyasalarında da iyimser bir başlangıcın hâkim olduğunu görüyoruz. Tayvan borsası %1 yukarıda işlem görerek başı çektiğin not edelim. Mai piyasaların gündeminde bugün Türkiye’de kapasite kullanım oranı ve reel kesim güven endeksi; dışarıda ise Almanya’da İFO endeksi takip edilebilir. ABD ve İngiltere mali piyasalarının da kapalı konumda olacağını not edelim. İşlem hacmi zayıf olur…

*Doğum oranı geriliyor

1716784723d52cb63d63eca202a8c6b14bdc383a8e_1_1200.jpg

*Piyasa faizlerinde gerileme durdu

1716784724c24f9ee00fce6a0bf417b30885d25a2c_2_1200.jpg

*TCMB rezervlerinde yaşanan iyileşme devam ediyor

17167847241758eb3bdf9675ff39456a67bae58e8e_3_1200.jpg

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

EURUSD: For whom the bell tolls?

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türk mali piyasaları önceki gün Suriye kaynaklı artan jeopolitik risklerin etkisiyle sert satışlar yaşamıştı. Ancak dün, bu risklerin görece azalması ve piyasa katılımcılarının yeniden faiz indirimi beklentisine odaklanmasıyla kayıpların hızla telafi edildiğini gördük. BİST100 endeksi, hafta başından bu yana yaşanan kayıpları tamamen geri alarak günü %2,5 oranında yükselişle tamamladı ve böylece üst üste dördüncü haftayı da artıda kapatma yolunda ilerledi. Özellikle faiz indiriminin bankacılık sektörü üzerindeki olumlu etkisine dair beklentilerle son haftalarda güçlü alımların görüldüğü, ancak TCMB’nin daha temkinli bir duruş sergileyeceği algısıyla kâr satışlarına sahne olan XBANK endeksi ise dün %4,2’lik etkileyici bir yükseliş kaydetti.

BloombergHT’nin düzenlediği ankette, TCMB’nin önümüzdeki perşembe günü sonuçlanacak olağan PPK toplantısında 250 baz puanlık bir faiz indirimi yapması bekleniyor. Stopaj artışının TL’nin reel getirisini törpülediği, üzerine bir de politika faizinde düşüş beklentisinin eklendiği bu ortamda, yatırımcı ilgisinin yeniden dövize kaymaması adına Merkez Bankası’nın daha temkinli adımlar atacağı öngörülse de, biz hâlen TCMB’den sürpriz niteliğinde 350 baz puanlık bir faiz indirimi beklemeye devam ediyoruz.

Bu çerçevede, politika faizinin %46 seviyesinden 19 Mart öncesindeki %42,50 düzeyine çekileceğini, faiz koridorunun da daha simetrik bir yapıya kavuşacağını öngörüyoruz. Dün bu beklentilere paralel olarak, 2 yıl vadeli gösterge tahvilin bileşik faizi yaklaşık 25 baz puan düşüşle %41,37’ye gerilerken, CDS risk primi 293 baz puan seviyesinde, son dönemde sıkıştığı dar aralığın içinde kalmaya devam etti. USDTRY kuru ise TCMB’nin konfor sahasında, 40,22 civarında dengelenirken, bugün valör farkı nedeniyle 40,30 seviyelerine doğru hafif bir yükseliş kaydetti.

Yurt dışı gelişmelere geçmeden önce, dün TÜİK ve TCMB tarafından açıklanan konut sektörü verilerine kısaca göz atalım. TÜİK verilerine göre, Haziran ayında konut satışları geçen yıla kıyasla %35,8 artarak 107,7 bin adede ulaştı. Ancak ipotekli satışlarda düşüş dikkat çekerken, yabancıya yapılan satışlar da geçmiş yıllardaki ortalamanın altında kaldı. Öte yandan, TCMB’nin yayınladığı konut fiyat endeksine göre, konut fiyatlarında yıllık nominal artış %32,8 olurken, enflasyondan arındırılmış reel değişim %1,7 oranında düşüşe işaret etti. Her ne kadar fiyatlar toparlanma eğiliminde olsa da, reel bazda düşüşün hız kestiği görülüyor. Bu trendin devam etmesi hâlinde, yaz sonuna doğru reel değişimin pozitif alana geçmesi sürpriz olmayacaktır. İl bazında bakıldığında ise yıllık fiyat artışı İstanbul’da %33, Ankara’da %42, İzmir’de ise %32 seviyesinde gerçekleşti.

ABD borsaları, güçlü şirket bilançolarının desteğiyle dün geceyi iyimser bir seyirle tamamlarken, “Squid Game”in final sezonuyla dikkatleri üzerine çeken Netflix finansalları öncülüğünde S&P500 ve Nasdaq endeksleri tüm zamanların zirvesine ulaştı. Hisse senetlerinde süregelen yükseliş eğilimi, faiz indirimi tartışmalarıyla paralel şekilde gündemdeki yerini koruyor. Öte yandan dün ABD’de açıklanan veriler, Haziran ayında perakende satışların %0,6 artarak beklentileri aşması ve işsizlik başvurularının üç ayın en düşük seviyesine gerilemesiyle ekonomik faaliyette toparlanmaya işaret etti. Bu güçlü veri akışı, FED’in enflasyon üzerindeki tarifelerin etkisi netleşmeden faiz indirimi konusunda aceleci davranmayacağı beklentisini desteklerken; ücret artışlarındaki yavaşlama, konut fiyatlarındaki gerileme ve tüketimde baskı yaratabilecek tarife etkileri gibi unsurların ise FED’in ileriye dönük para politikası kararlarını şekillendirmede temkinli kalmasına neden olabileceğini düşünüyoruz.

Bu sabah itibarıyla vadeli kontratlara göre, FED’in 30 Temmuz’daki olağan toplantısında faiz indirimi olasılığı oldukça zayıf kalırken, yıl sonuna kadar toplamda 44 baz puanlık bir indirim beklentisi ön plana çıkıyor. Dün de vurguladığımız üzere, Trump’ın FED Başkanı Powell üzerindeki baskısı kurumun bağımsızlığına gölge düşürse de, dolar endeksi (DXY) cephesinde toparlanma sinyallerinin güçlendiğini izliyoruz. Bu doğrultuda, dün “Kral (DXY) sahalara geri mi dönüyor?” diye sormuştuk. Bugün ise, Metallica’nın efsanevi şarkısına atıfla “For Whom the Bell Tolls – Çan kimin için çalıyor?” sorusunu yöneliyor ve yanıtımızı şöyle veriyoruz: EURUSD için.

Aşağıdaki teknik grafikten de görülebileceği üzere, EURUSD paritesi temmuz başında test ettiği 1,18 zirvesinden sonra hafta ortasında 1,1560 seviyelerine kadar gerileyerek zirveye kıyasla %2’yi aşan bir düşüş kaydetti. Yılın başında EUR’ya yönelik beklentilerimiz olumsuz bir seyir izlerken, Trump’ın agresif ve öngörülemez politikaları bu görüşü geçici olarak boşa çıkarmış, yatırımcıların dolardan uzaklaşmasıyla birlikte EUR, Avrupa cephesini dahi rahatsız edecek ölçüde değer kazanma fırsatı bulmuştu. Başka bir ifadeyle, Trump etkisiyle dolardan kaçan yatırımcı geçici olarak EUR’yu bir tür güvenli liman olarak görmüştü.

Lâkin, geldiğimiz noktada, iki merkez bankası arasındaki faiz farkı, ABD’de Trump politikalarının meyve vermeye başladığını gösteren gümrük gelirleri, Powell’ın görevde kalmaya devam edeceği görüşüne karşın Trump’ın öngörülemeyen söylemleri piyasada karışık bir tablo oluşturuyor. Böyle bir ortamda yön arayan yatırımcılar için en sağlıklı rehber fiyatın kendisi olmaya devam ettiğinin altını kalınca çizmemiz gerekiyor. Teknik açıdan bakıldığında, EURUSD paritesi önemli destek seviyelerini test ederken, haftalık kapanışın 1,1560 seviyesinin altında gerçekleşmesi durumunda “Hail the King!” diyerek doları yeniden selamlayacağımız bir tablo oluşabileceğini düşünüyoruz. Haftanın son işlem günü olması itibariyle, kapanış seviyesi kritik önem taşırken, bu eşiğin altına inilmeden açılacak kısa pozisyonların risk barındırabileceğini bir kez daha vurgulamak isteriz (önce teyit).

Yeni gün başlangıcında, Japonya’da çekirdek enflasyon Haziran ayında %3,3’e gerileyerek beklentilere paralel gerçekleşti; ancak üst üste 39. ayda da Merkez Bankası’nın %2 hedefinin üzerinde kalarak fiyat baskılarının sürdüğüne işaret etti. Gıda enflasyonunun %8,2’ye yükselmesi ve hizmet fiyatlarının artmaya devam etmesi, Japonya Merkez Bankası’nın (BoJ) temmuz sonunda yapacağı toplantıda enflasyon tahminlerini yukarı yönlü revize edebileceği beklentisini güçlendiriyor. Ancak ABD’nin artırdığı gümrük tarifeleri nedeniyle ihracatta zayıflama ve büyüme tahminlerinde yapılan aşağı yönlü revizyonlar, BoJ’un faiz artırımlarında temkinli davranmasına neden olabilir.

Gözler Japonya’da pazar günü yapılacak üst meclis seçimlerine çevrildi. Başbakan Ishiba liderliğindeki iktidar koalisyonunun çoğunluğu kaybetmesi bekleniyor. Bu olası sonuç, hem ABD ile yürütülen gümrük tarifesi görüşmelerini zora sokabilir hem de ülkenin dev kamu borcunun sürdürülebilirliğine ilişkin yatırımcı endişelerini artırabileceğini düşünüyoruz. Özellikle enflasyon ve hızla artan gıda fiyatları hükûmete olan halk desteğini zayıflatırken, muhalefet cephesinden gelen vergi indirimleri ve sosyal harcama vaatleri tahvil piyasasında satış baskısı yaratıyor. Dolar, güvenli liman YEN karşısında ay başından bu yana % 3,3 yükseldiğini de not edelim.

Bu sabah Asya borsalarında Japonya ve Kore hâriç yeşil rengin hâkim olduğunu görüyoruz. Gümüş bir haftayı iyimser bir şekilde tamamlamaya aday görünürken, bitcoin de 120bin doların tekrar üzerine yükselerek tüm zamanların en yüksek haftalık kapanışına hazırlanıyor! ABD Temsilciler Meclisi, stablecoin’lerin likit varlıklarla desteklenmesini ve rezervlerinin şeffaf şekilde açıklanmasını zorunlu kılan yasa tasarısını kabul ederek Trump’a gönderdi. Bu gelişme kripto sektörü için genel olarak olumlu olarak yorumlanıyor. Mali piyasaların gündeminde ise bugün ABD’de yeni konut inşaatları ve ruhsatları; Michigan Üniversitesi tüketici güven endeksi takip edilebilir. TCMB ve BDDK’nın haftalık raporlarını da inceleyeceğiz. Herkese güzel bir hafta sonu dileriz.

EURUSD

1752813199cd558c25519ac8629cc55d8a636d74f3_1_1200.jpg

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

DÖVİZ KREDİLERİNE %1 KKDF GELDİ

Yayınlanma:

|

Yazan:

18 Temmuz 2025 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan ve 17 Temmuz 2025 tarihli 10094 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile birlikte, reel sektör şirketlerinin yurt içinde kullandıkları döviz ve altın kredilerine artık %1 oranında Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu (KKDF) kesintisi uygulanması kararı yürürlüğe girmiştir.

Kararın Özeti:

  • Yürürlük Tarihi: 18 Temmuz 2025

  • KKDF Oranı: %1

  • Kapsam: Türkiye’de yerleşik şirketlerin yurt içi bankalardan ve finansal kuruluşlardan kullandıkları döviz ve altın cinsinden krediler

  • Amaç: TL cinsinden kredi kullanımını teşvik etmek, dövizle borçlanmayı azaltmak ve makroekonomik istikrarı desteklemek

Değerlendirme:

  • Şirketler açısından etkisi: Bu karar, dövizle borçlanan reel sektör firmalarının finansman maliyetlerini artıracaktır.

  • Finans sektörü açısından: Bankalar ve finansal kuruluşlar, TL kredilere yönlendirme yaparken bu uygulamayı bir politika aracı olarak kullanabilecektir.

  • Ekonomi politikası açısından: KKDF’nin tekrar devreye alınması, döviz talebini kontrol altına alma ve kur-istikrarını sağlama stratejisinin bir parçası olarak değerlendirilebilir.

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Binance TR ve ON Dijital işbirliğiyle ücretsiz Türk lirası transferi

Binance TR CEO’su Mücahit Dönmez, “Kripto varlıklara yönelik ilgi ve benimseme dünya genelinde hızla artarken, Türkiye de bu dönüşümde kilit pazarlardan biri olmaya devam ediyor” dedi

Yayınlanma:

|

Yazan:

Kripto varlık platformu Binance TR, ON Dijital ile yaptığı işbirliği kapsamında kullanıcılarına 7 gün 24 saat boyunca ücretsiz Türk lirası transferi imkanı sunacak.

Şirketten yapılan açıklamaya göre, kullanıcılar, ON Dijital Mobil uygulaması üzerinden 7 gün 24 saat boyunca Binance TR hesaplarına ücretsiz olarak Türk lirası aktarabilecek.

İşbirliği sayesinde Binance TR, kamu bankaları ile özel bankaları kapsayan altyapısına ON Dijital’i de ekleyerek, komisyonsuz para yatırma imkanı sunduğu kanal sayısını 9’a çıkardı. Kullanıcılar böylece farklı bankalar üzerinden kolayca ve ücretsiz Türk lirası yatırma seçeneğine sahip olacak.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Binance TR Üst Yöneticisi (CEO) Mücahit Dönmez, kullanıcı odaklı inovasyonun platformun büyümesindeki temel etken olduğunu vurguladı.

Dönmez, ‘Kripto varlıklara yönelik ilgi ve benimseme dünya genelinde hızla artarken, Türkiye de bu dönüşümde kilit pazarlardan biri olmaya devam ediyor. Biz de Binance TR olarak, kullanıcı deneyimini sürekli geliştiren, işlem süreçlerini kolaylaştıran ve erişilebilirliği artıran çözümlerle bu büyümeye yön veriyoruz. Daha iyi kullanıcı deneyimi, daha geniş kitlelerin kripto dünyasına güvenle adım atmasını sağlıyor.’ değerlendirmelerinde bulundu.

Burgan Bank ON Dijital Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Halil Özcan da kullanıcıların ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik her adımda teknolojiyi ve işbirliklerini odağa aldıklarını vurguladı.

Özcan, Binance TR ile gerçekleştirilen entegrasyonu ‘geleneksel bankacılık sistemleriyle dijital varlık platformları arasında köprü kuran önemli bir adım’ olarak tanımlayarak, ‘Kullanıcılarımız, ON Dijital Mobil üzerinden 7/24 güvenli ve hızlı TL transferi yapabilirken, aynı zamanda kripto ekosistemine de kolayca erişim sağlayabiliyor. Bu işbirliğini, geleceğin finans dünyasında yerimizi sağlamlaştıracak stratejik bir adım olarak görüyoruz.’ ifadelerini kullandı.

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.