Türkiye ekonomisi son yıllarda daha önce hiç görülmemiş zorlu bir dönüşüm süreci yaşıyor. Bu sürecin en ağır yükünü ise sanayici çekiyor.
Finansmana erişimin zorlaştığı, bankaların kredi verme iştahının düştüğü ve faiz oranlarının yükseldiği bu dönemde özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler ayakta kalmakta güçlük çekiyor.
Kredi, işletmelerin günlük faaliyetlerini sürdürebilmesi, hammadde tedariki yapabilmesi, maaş ödemesi ve yeni yatırım planlarını hayata geçirmesi için hayati öneme sahiptir.
Ancak son dönemde ticari kredi faiz oranları basit faizde %60 bandına kadar çıktı. Aynı zamanda bankalar risklerini azaltmak adına limit tahsisinde daha temkinli davranıyor. Bu durum özellikle teminat göstermekten aciz küçük esnafı ve likidite ihtiyacı duyan sanayiciyi kredi dışında bırakıyor.
Krediye ulaşamayan esnaf, artan kira, enerji ve personel maliyetleri karşısında çaresiz kalıyor. Her ay binlerce küçük işletmenin faaliyetini durdurduğu ya da faaliyet alanını daralttığı görülüyor. Bu tablo sadece bireysel esnafları değil bağlı tedarik zincirlerini ve hizmet sektörünü de etkiliyor. Aynı zamanda işsizlik oranının da artmasına neden oluyor.
Sanayi tarafında da tablo farklı değil. Girdi maliyetlerinin yüksekliği, kur baskısı ve daralan iç talep sanayicinin üretim planlarını ciddi şekilde etkiliyor. Özellikle yatırım kredilerine erişim zorlaştığı için yeni tesis kurulumları, makine yenileme ya da kapasite artırımı gibi yatırımlar erteleniyor.
Bu durum ihracat performansını ve üretim hacmini olumsuz etkiliyor. Türkiye’nin büyüme hedefleri de bu nedenle tehlikeye giriyor.
Tüm bu gelişmeler ekonomik gerilimin giderek sosyal gerilime dönüşmesine neden olabilir. Krediye erişimin sınırlı kalması, işletmelerin borç yükünü artırıyor, ödeme vadeleri uzuyor ve ticari ilişkilerde zincirleme bozulmalara yol açıyor. Bu kırılgan yapı, bir noktadan sonra ekonomik istikrarsızlık riskini büyütüyor.
KOBİ’lerin ve sanayicinin hayatta kalabilmesi için finansmana erişim mutlaka kolaylaştırılmalı. Kamu destekli kredi paketleri, Kredi Garanti Fonu gibi araçlarla genişletilmeli.
Faiz oranlarının makul seviyelere çekilmesi ve bankaların kredi tahsis süreçlerinin hızlandırılması gerekiyor. Aksi halde kredi bulamayan esnafın kepenk kapatması, yarın sanayicinin üretimi durdurması anlamına gelir.
Krediye ulaşamayan reel sektörün sorunları, sadece işletmelerin değil ülke ekonomisinin geleceğini tehdit ediyor.
Üretimin sürdürülebilirliği, istihdamın korunması ve toplumsal refahın artması için esnafın ve sanayicinin mutlaka desteklenmesi gerekiyor.
Krediye ulaşamayan bir esnafın kapattığı kepenk yalnızca bir dükkânın kapanışı değildir.
Aynı zamanda umutların emeklerin ve yılların birikiminin sessiz çığlığıdır.
Sanayicinin duran makinesi sadece üretimin değil ülkenin yarınlarının durduğunu gösterir.
Bugün finansmana erişemeyen işletmelerin çöküşü yarının işsizliğini, yoksulluğunu ve sosyal huzursuzluğunu beraberinde getirir.
Ali ÇOŞKUN-Finans Danışmanı
0 530 787 84 39
[email protected]
İşletme kayıtlarında Enflasyon Düzeltmesi (ED) uygulamasının bütçeye olumlu ya da olumsuz mutlaka bir etkisi olacaktır. Enflasyon muhasebesine geçilirken mali tabloların daha gerçekçi bir durumu yansıtması amaçlanmış olsa da, Devletin buradan bir gelir beklemesi, başka bir ifadeyle vergi gelirlerinde artış beklemesi kadar doğal bir şey olamaz.
✅ Açık kaynaklar üzerinden yaptığımız araştırmada, hedef olarak ortaya konmuş herhangi bir gelir rakamanına ulaşamadık.
✅ Ancak 100 milyar TL gibi bir gelir beklentisininin olduğu söylenmektedir.
✅ Bildiğiniz üzere halka açık şirketlerin bazıları 213 sayılı VUK’a göre hazırlanmış gelir tablolarını Kamuyu Aydınlatma Platformu (KAP) (www.kap.org.tr) üzerinden paylaşmaktadır.
✅ Şuana kadar 25 şirket (GYO’lar hariç) gelir tablolarını KAP üzerinden paylaşmışlardır. İncelediğimiz gelir tablolarına göre bu 25 şirket toplamda net 2.183.456.303,82 TL enflasyon düzeltmesi zararı bildirirken; yine toplamda net 1.905.982.227,38 TL dönem karı bildirmişlerdir.
✅ Başka bir ifadeyle dönem karlarından daha fazla ED zararı söz konusudur. ED zararları şirketlerin dönem karını yaklaşık net %53 civarından azaltmıştır. Haliyle bugünkü duruma göre enflasyon düzeltmesi vergi gelirlerinde olumsuz bir sonuç doğurmuş görünmektedir. Ancak bu şirket sayının Türkiye genelini yansıtmayacağı malumdur. Yine de bize şimdilik bir fikir vermektedir.
✅ Diğer taraftan bu 25 şirketten, sadece 5 şirket toplam 46.845.322,24 TL ED karı bildirirken; diğer 20 şirket 2.230.301.626,06 TL tutarında ED zararı bildirmişlerdir.
✅ Gelir İdaresi Başkanlığı 2024/2. Dönem geçici vergi beyannamesi verme süresinin tamamlanması ile bu husustaki bütün veriler ellerinde olacağından mutlaka bu duruma bakacaklardır. Sanki bir sürprizle karşılaşacaklar gibi. Kendilerinin ED’nin gelir tablosuna/matraha/vergi gelirlerine etkisini kamuoyuyla paylaşacaklarına inanıyoruz.
✅ Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın ED’nin bütçe gelirleri üzerinde olumsuz etkisi olması halinde nasıl bir yol izleyeceğini bizler de merak etmekteyiz.