İnsanlık tarihi, geçmişin izlerini taşırken geleceğe dair umutlar, korkular ve öngörülerle şekillenmiştir. Teknoloji ilerledikçe bu gelecek tahayyülleri daha somut, daha ulaşılabilir ve bir o kadar da kontrol edilebilir hale geldi. Nicole Kobie’nin kaleme aldığı “The Long History of the Future” (Geleceğin Uzun Tarihi), tam da bu noktada devreye giriyor: Geleceğin ne olduğuna, kim tarafından kurgulandığına ve nasıl yönlendirildiğine ışık tutuyor.
Gelecek Fikri Yeni Değil, Ama Daha Güçlü
Kobie, geleceğe dair düşünmenin yeni bir refleks olmadığını vurguluyor. Antik çağlardan bugüne kehanetler, ütopyalar, distopyalar ve bilimkurgu eserleri aracılığıyla insanlar kendi zamanlarını aşan kurgular üretmişlerdir. Ancak asıl dikkat çekici olan, bu kurguların bireylerin değil; hükümetlerin, şirketlerin ve teknoloji elitlerinin elinde birer araç haline gelmesidir.
Silikon Vadisi’nin “Geleceği” Satın Alması
Günümüzde geleceği tanımlayan en güçlü aktörler teknoloji şirketleri. Silikon Vadisi merkezli bu yapılar, yalnızca yeni teknolojiler üretmekle kalmıyor; bu teknolojilerin hayal ettirdiği geleceği de pazarlıyor. Nicole Kobie’ye göre bu “gelecek satışı”, kapitalist sistemin en sofistike manipülasyonlarından biri. Çünkü artık insanlar, daha iyi bir geleceği hayal etmek yerine, sunulan vizyonlara razı olmayı tercih ediyor.
Bilimkurgu ve Politik Gerçeklik
Kobie, bilimkurgu edebiyatının ve filmlerinin yalnızca eğlence değil, politik bir arka plana sahip olduğunu savunuyor. 1984, Brave New World, Black Mirror gibi eserler birer uyarı değil, zamanla “olası senaryolara” dönüşüyor. Bu da gelecek tahayyüllerinin aslında günümüz karar vericileri tarafından birer araç olarak nasıl kullanıldığını ortaya koyuyor.
Teknoloji Tarafsız Değildir
Yazar, teknolojinin asla tarafsız olmadığını açıkça ifade ediyor. Hangi teknolojinin geliştirileceği, kimler için geliştirileceği ve hangi ihtiyaçlara cevap vereceği tamamen ideolojik kararlarla belirleniyor. Yapay zeka, gözetim sistemleri, uzay yolculukları veya dijital ekonomi: Hepsi birer gelecek inşasıdır. Ancak bu gelecek, herkes için eşit derecede ulaşılabilir değil.
Hayal Edilen Gelecek mi, Dayatılan Gelecek mi?
Kitabın temel sorusu şu: Gelecek gerçekten insanlığın ortak aklıyla mı belirleniyor, yoksa güçlülerin çıkarına göre mi kurgulanıyor?
Nicole Kobie’nin cevabı net: Bugün bize “ilerleme” adı altında sunulan çoğu şey, belirli çevrelerin çıkarlarına hizmet eden bir gelecek tasarımıdır. Bu tasarım, medya yoluyla yaygınlaştırılır, teknolojiyle pazarlanır ve politikalarla meşrulaştırılır.

Geleceği Kimin İçin Tasarlıyoruz?
“Geleceğin Uzun Tarihi”, sadece teknolojiye veya inovasyona değil, bu olguların arkasındaki güç ilişkilerine dikkat çeken önemli bir eser. Nicole Kobie, okura şu çağrıyı yapıyor:
“Geleceği başkalarının kurgulamasına izin vermeyin.”
Çünkü bir toplumun geleceği, ancak kolektif akıl ve etik bir vizyonla kurgulandığında adil ve sürdürülebilir olabilir. Aksi halde geleceğimiz, geçmişin hatalarına benzeyen ama daha sofistike bir kabusa dönüşebilir.
İşletme kayıtlarında Enflasyon Düzeltmesi (ED) uygulamasının bütçeye olumlu ya da olumsuz mutlaka bir etkisi olacaktır. Enflasyon muhasebesine geçilirken mali tabloların daha gerçekçi bir durumu yansıtması amaçlanmış olsa da, Devletin buradan bir gelir beklemesi, başka bir ifadeyle vergi gelirlerinde artış beklemesi kadar doğal bir şey olamaz.
✅ Açık kaynaklar üzerinden yaptığımız araştırmada, hedef olarak ortaya konmuş herhangi bir gelir rakamanına ulaşamadık.
✅ Ancak 100 milyar TL gibi bir gelir beklentisininin olduğu söylenmektedir.
✅ Bildiğiniz üzere halka açık şirketlerin bazıları 213 sayılı VUK’a göre hazırlanmış gelir tablolarını Kamuyu Aydınlatma Platformu (KAP) (www.kap.org.tr) üzerinden paylaşmaktadır.
✅ Şuana kadar 25 şirket (GYO’lar hariç) gelir tablolarını KAP üzerinden paylaşmışlardır. İncelediğimiz gelir tablolarına göre bu 25 şirket toplamda net 2.183.456.303,82 TL enflasyon düzeltmesi zararı bildirirken; yine toplamda net 1.905.982.227,38 TL dönem karı bildirmişlerdir.
✅ Başka bir ifadeyle dönem karlarından daha fazla ED zararı söz konusudur. ED zararları şirketlerin dönem karını yaklaşık net %53 civarından azaltmıştır. Haliyle bugünkü duruma göre enflasyon düzeltmesi vergi gelirlerinde olumsuz bir sonuç doğurmuş görünmektedir. Ancak bu şirket sayının Türkiye genelini yansıtmayacağı malumdur. Yine de bize şimdilik bir fikir vermektedir.
✅ Diğer taraftan bu 25 şirketten, sadece 5 şirket toplam 46.845.322,24 TL ED karı bildirirken; diğer 20 şirket 2.230.301.626,06 TL tutarında ED zararı bildirmişlerdir.
✅ Gelir İdaresi Başkanlığı 2024/2. Dönem geçici vergi beyannamesi verme süresinin tamamlanması ile bu husustaki bütün veriler ellerinde olacağından mutlaka bu duruma bakacaklardır. Sanki bir sürprizle karşılaşacaklar gibi. Kendilerinin ED’nin gelir tablosuna/matraha/vergi gelirlerine etkisini kamuoyuyla paylaşacaklarına inanıyoruz.
✅ Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın ED’nin bütçe gelirleri üzerinde olumsuz etkisi olması halinde nasıl bir yol izleyeceğini bizler de merak etmekteyiz.