Connect with us

EKONOMİ

Erdoğan’dan ekonomi mesajlar

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti 7. Olağan Büyük Kongresi’nde ekonomiye ilişkin değerlendirmelerde de bulundu. Erdoğan, “Son birkaç gündür piyasalarda yaşanan dalgalanmalar, Türkiye ekonomisinin temellerini, gerçek dinamiklerini, taşıdığı potansiyeli ve yarınını kesinlikle yansıtmıyor. Türk sanayisi, salgın dönemindeki performansıyla direncini ve gücünü bir kez daha ortaya koymuştur. Vatandaşlarımdan, milli servetimiz olan evlerindeki döviz ve altını, çeşitli finans araçlarına yatırarak, ekonomiye ve üretime kazandırmalarını istiyorum.” ifadelerini kullandı

Yayınlanma:

|

AK Parti 7. Olağan Büyük Kongresi’nde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan makro ekonomiye ilişkin de mesajlar verdi. Erdoğan son günlerdeki dalgalanmaların Türkiye ekonomisinin temellerini yansıtmadığını belirtti. Vatandaşlardan Döviz ve altınlarını çeşitli finansal araçlara yatırmaları çağrısı yapan Erdoğan, “Serbest piyasaya ekonomisine bağlılığımızla, her türlü şoka dayanıklı olduğumuzu defalarca ispatladık” ifadelerini kullandı.

Erdoğan’ın konuşmasında öne çıkan mesajlar şunlar oldu:

Cumhur İttifakı’na destek olan her bir kardeşime ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Türkiye’yi 2023 hedeflerine sonra da 2053 vizyonuna inşallah Cumhur İttifakı ile kavuşturacağız.

Biz, siyasetin, sadece geçmişle değil, aynı zamanda bugünle, güncelle de sınırlı kalmaması; yarını, geleceği, umudu kucaklaması gerektiğine inanan bir mefkûreye sahibiz. Yarın diye ifade ettiğimiz büyük ufuk, bizim maziden atiye kurulan köprü dediğimiz, geçmişi ve bugünü de içeren kuşatıcılığa sahiptir.

Ülkemizi ve milletimizi, sürekli kendi iç sıkıntılarıyla meşgul ederek, son iki asırdır bu tür köklü değişimlerin dışında tutanlar, yine aynı oyunun peşindeler. Ama bu defa başaramayacaklar. Çünkü bu defa farklı bir Türkiye var. Bu defa, sadece elindekilere sahip çıkmakla yetinmeyen, yeni küresel siyasi ve ekonomik düzende hak ettiği yeri alma kararlığını 2023 hedefleriyle, 2053 vizyonuyla, 2071 idealiyle gösteren bir Türkiye var.

Eğitim bütçemiz yükseköğrenimle birlikte 212 milyar liraya ulaşıyor

İktidara geldiğimizde ülkemizi eğitim, sağlık, güvenlik ve adalet üzerinde kalkındıracağımızın sözünü vermiştik.

Bunun için de icraatlarımızı hep bu sırayla anlatıyoruz. Önce eğitim dedik ve bütçede önceliği her zaman bu alana verdik. Milli eğitim bütçesini 2002’deki 7,5 milyar lira seviyesinden aldık, 2021 yılı itibariyle 147 milyar liraya çıkardık. Yükseköğrenim bütçemizi ilave ettiğimizde bu rakam 212 milyar liraya ulaşıyor.

3 şehir hastanesinin proje çalışmaları devam ediyor

Sağlık alanında, hastanelerdeki yatak sayımızı 164 binden 253 binin üzerine, nitelikli yatak sayımızı 19 binden 162 bine çıkardık. Halkımıza daha iyi hizmet vermek için 378 binden devraldığımız sağlık çalışanı sayımızı, bugün 1 milyon 177 bine ulaştırdık. Hekim sayımız, 2002’deki 92 bin seviyesi iken, bugün 174 bini geçti.

Sağlıktaki kalitenin önemli göstergelerinden olan ambulans başına düşen nüfus sayımızı 107 binlerden 14 binlere indirdik. İlkini 2017 yılında yozgat’ta açtığımız şehir hastanelerimizin sayısını 17’ye, toplam yatak kapasitesini de 22 bin 600’e yükselttik. Halen 9 şehir hastanemizin inşası, 3’ünün ihale süreci, 3’ünün de proje çalışmaları devam ediyor. Bunlar da tamamlandığında, toplamda 43 bin 158 yatak kapasiteli 32 şehir hastanesini ülkemize kazandırmış olacağız.

18 yılda 411 milyar liralık sosyal yardım

Sosyal hizmetlerde; son 18 yılda ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza toplamda 411 milyar lirayı aşan tutarda yardım yaptık.
Engelli aylığını, 2002 yılındaki ortalama 24 lira seviyesinden 2021 ocak itibariyle ortalama 914 liraya çıkardık.

Kamudaki engelli istihdamı 2002 yılında sadece 5 bin 777 iken, bugün 58 binin üzerindedir. Yaşlılık maaşını, 2002 yılında aylık 24 liradan aldık, 2021 ocak ayı itibariyle 763 liraya yükselttik. Net asgari ücret 2002 yılında 184 lira iken, bu yılbaşı itibariyle 2 bin 825 lira olarak uygulanıyor.

Altyapıyı baştan sona yeniledik

Ulaştırmada; geçtiğimiz 19 yılda toplam 932 milyar lira tutarında yatırım yaparak, ülkemizin altyapısını baştan sona yeniledik, geliştirdik. Karayollarında, 6 bin 101 kilometreden devraldığımız bölünmüş yol mesafemizi 28 bin 200 kilometreye, 1.714 kilometreden devraldığımız otoyol uzunluğumuzu 3 bin 523 kilometreye yükselttik.

Karayolu tünel sayımızı 83’den 438 adete, karayolu tünel uzunluğumuzu 50 kilometreden 595 kilometreye, köprü ve viyadük uzunluğumuzu 311 kilometreden 701 kilometreye çıkardık. Osman Gazi köprüsü, Yavuz Sultan Selim köprüsü, Nissibi köprüsü, Avrasya tüneli, Marmaray, Ilgaz 15 temmuz istiklal tüneli, Erkenek, Cankurtaran, Sabuncubeli, Ovit tünelleri gurur abidesi projelerimiz arasındadır.

İstanbul-Bursa-İzmir otoyolu, Kuzey Marmara Otoyolu, Menemen-Aliağa-Çandarlı otoyolu, Ankara-Niğde otoyolunu bu dönemde ağımıza kattık. Çanakkale 1915 köprüsünün de içinde yer aldığı Kınalı-Tekirdağ-Çanakkale-Savaştepe otoyolu ile Ankara-izmir otoyolunun inşası sürüyor.

Demiryollarında, toplam 1.213 kilometre uzunluğunda hızlı tren ağı inşa ettik. Ülkemizin 11 bin 590 kilometre uzunluğundaki mevcut demiryolu ağını, adeta sıfırdan inşa etmişçesine baştan sona yeniledik.

İzmir’e izban’ı, Ankara’ya Başkentray’ı, İstanbul’a Gebze-Halkalı banliyösünü ve çeşitli şehirlerimizde pek çok metro hatlarını ülkemize kazandırdık.

Havayollarında, 26’dan devraldığımız havalimanı sayımızı 30 ilaveyle 56’ya çıkardık. İstanbul havalimanının yıllık 90 milyon yolcu kapasiteli ilk etabını hizmete sunduk. Yurt dışı uçuş noktamızı 60’dan 329’a, uçulan ülke sayısını 50’den 126’ya yükselttik.
Salgın sebebiyle durgunluğa girmiş olsa da, türkiye geleceğin en büyük hava yolu ulaşım altyapısına sahip ülkesi olarak dünyada ilk sıralarda yer alacaktır. Denizcilikte, tersane sayımız 37’den 83’e, yat bağlama kapasitemiz 8 bin 500’den 18 bin 545’e çıktı. Filyos limanının, Rize iyidere limanının, Haliç, Tekirdağ, Datça yat limanlarının yapımları sürüyor.

İletişimde, 2002 yılında 3 bin olan geniş bant abone sayısı 85 milyona ve 23 milyon civarında olan mobil telefon abone sayısı 84 milyona yükseldi. Bugün 54 milyona yaklaşan e-devlet kullanıcı sayısıyla, bu alanda dünyanın önde gelen ülkeleri arasına girdik.

Tarımda dışa bağımlılık söz konusu değil

Tarımda; 2002 yılında 37 milyar lirayı bulmayan tarımsal gayri safi yurtiçi hasılamız, geçtiğimiz yıl 333 milyar lirayı geride bıraktı. Tarım ve gıda ürünleri ihracatımız 20 milyar lirayı geçti.

Çiftçilerimize bugüne kadar ödediğimiz tarımsal desteklerin toplamı 160 milyar liraya yaklaştı. Sadece bu yıl yapacağımız tarımsal destekleme ödemeleri tutarı 24 milyar liradır.

Türkiye’nin, iklim şartları sebebiyle üretimi sınırlı olan birkaç ürün dışında, tarımda dışa bağımlılığı kesinlikle söz konusu değildir. Geçtiğimiz 19 yılda tarla ve sebze üretimimiz yüzde 20, meyve üretimimiz yüzde 67, süt ve et üretimimiz iki katına yakın artış göstermiştir.

Orman varlığımızı 20,8 milyon hektardan 22,9 milyon hektara, 175 olan korunan alan sayımızı 616’ya, 16 olan tabiat parkı sayımızı 250’ye çıkardık. Barajlarımızın sayısını 276’dan 600 ilaveyle 876’ya, içmesuyu tesislerimizin sayısını 84’ten 262 ilaveyle 346’ya, sulama tesislerimizin sayısını 1.764’ten 1.457 ilaveyle 3 bin 221’e ulaştırdık.

Piyasalardaki son günlerdeki dalgalanmalar Türkiye ekonomisinin temellerini yansıtmıyor

Makroekonomide; satın alma gücü paritesine göre milli gelirde Türkiye’yi dünyada 17’nci sıradan 13’üncü sıraya yükselttik.
Dünyayı kasıp kavuran salgına rağmen geçtiğimiz yıl yüzde 1,8 büyümeyle, G-20 ülkeleri arasında ikinci sırada yer aldık.
Göreve geldiğimizde vergi gelirlerinin yüzde 86’sını bulan faiz ödemelerini, geçtiğimiz yıl yüzde 16’ya gerilettik.

Avrupa ülkelerinde yüzde 97’ler, gelişmiş ülkelerde yüzde 130’lar civarında olan borç stokunun milli gelire oranını yüzde 42,6 seviyesinde tutmayı başardık.

İhracatımızı 36 milyar dolardan aldık 170 milyar dolar bandına kadar çıkardık. Her ay yeni ihracat rekorları kırarak, bu yolda yürümeyi sürdürüyoruz.

Son birkaç gündür piyasalarda yaşanan dalgalanmalar, Türkiye ekonomisinin temellerini, gerçek dinamiklerini, taşıdığı potansiyeli ve yarınını kesinlikle yansıtmıyor.

Türk sanayisi, salgın dönemindeki performansıyla direncini ve gücünü bir kez daha ortaya koymuştur.

Kamu maliyesi ve finans sektöründeki göstergeler, gelişmiş ve gelişmekte olan pek çok ülkeye göre daha sağlam bir yapıya sahip olduğumuza işaret ediyor.

Bir süre önce açıkladığımız ekonomideki reform programımızın politikalarını ve takvimini dün akşam itibarıyla ilan ettik.
Şimdi artık vakit, daha çok çalışma, üretme, gaza basma, hedeflerimize yürüme vaktidir.

İktisadi temeli olmayan hareketlere karşı ülkesinin yanında yer alarak, güven ve istikrar mesajımıza sahip çıktıkları için milletimizin tüm fertlerine ayrıca teşekkür ediyorum.

Vatandaşlarımdan döviz ve altını çeşitli finans araçlarına yatırarak ekonomiye kazandırmalarını istiyorum

Sadece kendilerini güvende hissetmek amacı ile evlerinde döviz ve altın tutan vatandaşlarıma buradan bir çağrıda bulunuyorum.

Bu vatandaşlarımdan, milli servetimiz olan evlerindeki döviz ve altını, çeşitli finans araçlarına yatırarak, ekonomiye ve üretime kazandırmalarını istiyorum.

Finans kuruluşları, özellikle de katılım finans şirketleri, bu altın ve dövizler için müşterilerine, onları memnun edecek getiri sağlayabilecek alternatifler sunuyor.

İş insanlarımıza da, 30 haziran’a kadar devam eden varlık barışından yararlanarak, yurt dışındaki kaynaklarını ülkemize getirebileceklerini tekrar hatırlatıyorum.

Ülkemize yatırım yapan uluslararası yatırımcılara ise, türkiye’nin gücüne ve potansiyeline güvenmeleri çağrısında bulunuyorum.
Esasen, bu çağrının somut göstergeleri de vardır.

Geçen yıl ülkemizde yeni açılan işyeri sayısı 103 bine yaklaşırken, kapanan sayısı 16 binin altında kaldı.

İş yapma kolaylığı endeksinde 2002 yılında 175 ülke arasında 84’üncü sırada olan ülkemiz, geçtiğimiz yıl 190 ülke arasında 33’üncü sıraya yükseldi.

Türkiye’de 2010-2020 arasında kurulan 75 bin 699 adet uluslararası sermayeli şirketten, toplam sermayesi 39 milyar lirayı bulan 11 binden fazlası, salgına rağmen geçtiğimiz yıl faaliyete başladı.

Şimdi buradan soruyorum; hangi uluslararası yatırımcı geleceğine güvenmediği bir ülkeye gelip şirket kurar ve o ülkenin vatandaşlarıyla iş ortaklığı yapar?

“Battık bittik” diyenlere bakmayın

Siz içeride birilerinin “battık, bittik, yıkıldık, öldük” diye terane tutturduğuna, kendi ülkelerini kötüleme yarışına girdiklerine bakmayın…

Bunlar kendi ülkelerinin ve milletlerinin felaketinden iktidar devşirme hevesinde olan, gözlerini kin ve nefret bürümüş, kifayetsiz muhterislerdir.

Türkiye gücünü, ekonomisinin sağlam altyapısından, üretiminden, yetişmiş insan kaynağından, girişimcilerinden, ihracatçılarından; velhasıl reel ekonomisinden alan bir ülkedir.

Dinamik iktisadi yapımızla, mali disiplinimizle, serbest piyasaya ekonomisine bağlılığımızla, her türlü şoka dayanıklı olduğumuzu defalarca ispatladık.

Önümüzdeki dönem türk ekonomisini yatırım, üretim, istihdam ve ihracat temelinde büyüterek, çok daha iyi yerlere geleceğiz.

Sanayi yatırımları

Sanayi ve teknolojide; 2002 yılında ülkemizde 192 organize sanayi bölgesi varken, biz bunu 133 ilaveyle 325’e yükselttik.
Ayrıca, 22 endüstri bölgesi, 79 teknopark, 1.242 Ar-Ge merkezi, 364 tasarım merkezi kurduk. Türkiye uzay ajansını faaliyete geçirmek ve milli uzay programımızı kamuoyuyla paylaşmak suretiyle, bu alanda da iddiamızı ortaya koyduk.
Yerli otomobilimizin fabrikasının inşası sürüyor, inşallah 2022’nin sonunda milletimizin hizmetine sunulacak.

Savunma sanayi projeleri bütçesi 75 milyar dolara çıktı

Savunma sanayinde; 2002 yılında sadece 62 savunma projesi yürütülürken, bugün bu sayı 750’yi geçti. Savunma sanayi projelerimizin bütçesi de, 5,5 milyar dolardan, ihale sürecindekilerle birlikte 75 milyar dolarlık bir hacme ulaştı. Aynı şekilde savunma ve havacılık ihracatımız da 248 milyon dolardan 3 milyar doların üzerine çıktı.

Enerjide kurulu gücü yükselttik

Enerjide; toplam kurulu gücümüzü 31 bin 846 megavattan 96 bin 271 megavata yükselttik. Tanap ve türkakım gibi ülkemizi bölgesel enerji merkezi haline getirecek projeleri tamamladık.

Karadeniz’deki sakarya havzasında tuna-1 kuyusunda 405 milyar metreküp doğal gaz rezervi keşfettik. Bu rezervi milletimizin hizmetine sunmak için çalışmalarımız sürüyor.

Türkiye’yi nükleer güçle elektrik üreten sayılı ülkelerden biri yapacak akkuyu nükleer santralimizin inşası devam ediyor, inşallah ilk reaktörde 2023’te üretim başlıyor.

Turizmde 75 milyon turist hedefimize ilerleyeceğiz

Ülkemize gelen turist sayısı 2002 yılında 13 milyon iken bu rakamı 52 milyona, turizm gelirimizi de 35 milyar dolara kadar çıkardık. Salgın sebebiyle geçtiğimiz yılı 16 milyon turist ve 12,4 milyar dolar turizm geliriyle kapatmış olsak da, inşallah önümüzdeki dönemde 75 milyon turist hedefimize doğru ilerlemeyi sürdüreceğiz.

bloomberg

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

ABD’den GVA Capital’e 216 Milyon Dolarlık Yaptırım Cezası: OFAC’tan Sert Mesaj

Yayınlanma:

|

ABD Hazine Bakanlığı’na bağlı Yabancı Varlıklar Kontrol Ofisi (OFAC), yaptırımların uygulanması konusundaki kararlılığını bir kez daha ortaya koydu. OFAC, Rusya’ya yönelik yaptırımların ihlali nedeniyle San Francisco merkezli yatırım firması GVA Capital Ltd.’ye tam 215.988.868 dolarlık  ceza verdi.

Ceza Gerekçesi Ne?

OFAC, GVA Capital’in, yaptırım uygulanan Rus oligark Süleyman Kerimov adına bilerek yatırım yönettiğini tespit etti. Daha da dikkat çekici olan, şirketin Kerimov’un yaptırım statüsünden haberdar olmasına rağmen bu işlemleri yürütmüş olması.

GVA Capital’in ayrıca, OFAC tarafından yürütülen soruşturma kapsamında gönderilen resmi celbe yanıt vermemesi, cezanın bu denli yüksek belirlenmesinde etkili oldu.

OFAC Değerlendirmesi

Yetkililer, GVA Capital’in davranışını “kötü niyetli ve ağır ihlal” olarak nitelendirirken, şirketin bu süreci kendi rızasıyla ve gönüllü bir şekilde açıklamamış olmasını da cezayı artırıcı faktör olarak değerlendirdi.

Bu karar, ABD makamlarının yaptırım kurallarına uymayan finansal aktörlere karşı hoşgörüsüz bir yaklaşım sergilemeye devam edeceğinin açık bir göstergesi olarak yorumlandı.

OFAC SDN Listesine Yeni Eklemeler

Aynı gün OFAC, terörle mücadele çerçevesinde Özel Olarak Belirlenmiş Kişiler ve Kuruluşlar Listesi’ni (SDN Listesi) de güncelledi.

Yeni Eklenen Şahıs:

  • Adı: Nasr Mohsen Ali Huthele

  • Lakabı: Al-Shammari, Nasr

  • Uyruğu: Irak

  • Bağlantısı: İran destekli Şii milis örgütü Harakat al-Nujaba

  • Yaptırım Nedeni: Küresel terör faaliyetleri (EO 13224 & 13886 kapsamında SDGT statüsü)

Yeni Eklenen Kuruluş:

  • Adı: Kata’ib al-İmam Ali

  • Alternatif Adlar:

    • İmam Ali Tugayları

    • Kataib Ruh Allah Issa Ibn Miriyam

  • Kuruluş Yılı: 2014

  • Konumu: Irak & Suriye

  • Yaptırım Nedeni: Terörizmle bağlantılı faaliyetler (SDGT)

Ne Anlama Geliyor?

Bu gelişmeler, özellikle yatırım ve finans sektöründe faaliyet gösteren uluslararası kuruluşlar için net bir uyarı niteliği taşıyor. OFAC’ın bu kararı:

  • Yaptırım listesinde yer alan kişi ve kurumlarla bağlantılı her tür finansal faaliyetin ağır sonuçları olacağını,

  • Şirketlerin yalnızca yaptırım uygulanan varlıklarla değil, uyum süreçleriyle ilgili yükümlülüklere de dikkat etmeleri gerektiğini,

  • Ve en önemlisi, ihlal sürecinde iş birliği yapılmamasının ceza miktarını katlayabileceğini göstermektedir.

Finans sektöründe faaliyet gösteren şirketler için yaptırım uyumu, artık yalnızca bir hukuk meselesi değil; aynı zamanda kurumsal itibarı ve geleceği doğrudan etkileyen stratejik bir sorumluluk haline gelmiştir.

GVA Capital örneği, bu sorumluluğun ihmal edilmesi durumunda yıkıcı sonuçların kaçınılmaz olduğunu göstermektedir.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

‘Yüksek faiz girişimcilik ekosistemini bozdu’

Yayınlanma:

|

Yazan:

Girişimcilik Ekosistemi Derneği Başkanı Esra Özden, yenilikçi girişimcilerin pandemi ve sonrasında kolay ulaşabildiği yatırım imkanının bugün yüksek faiz nedeniyle ortadan kalktığını söyledi. Yatırımcı bulamayan her iki girişimciden birinin kaynağı yurtdışından bulduğunu belirten Özden, “Girişim Sermayesi Yatırım Fonu (GSYF) düzenlemesi de yeterli olmadı.

Pandemi ve sonrasında konvansiyonel sektörden inovatif girişimciliğe ilginin arttığını ancak bugün bu ilginin oldukça azaldığını belirten GED Başkanı Esra Özden, “Türkiye’nin ilk dijital kuluçka merkezini kurduk. Bu merkeze kayıt olma şartını yenilikçi proje olarak belirledik. Türkiye’nin dört bir yanından kuluçka merkezimize kabul ettiğimiz 250’nin üzerinde inovatif girişimciye eğitim ve mentör desteği verdik ama bu girişimciler yatırım alamadı. Yüzde 50’si yatırımcı ve finans bulamadığı için projesiyle birlikte yurtdışına gitti. Dünya ticaretinde dengelerin değiştiği bu dönemde bu gençleri kaybetme lüksümüz yok. İnovatif girişimcinin yatırım bulma kurgusunu yeniden belirlemeli ve sistemi güçlendirmeliyiz” dedi.

GLOBAL YATIRIMCININ DA İLGİSİ AZALDI

Diğer taraftan Türkiye’nin girişimcilik ekosistemine yabancı ilgisinin de 2023’e göre azaldığını belirten Özden, Startupwatch’ın son yayınladığı raporda, global yatırımcıların Türkiye girişimcilik ekosistemini hâlâ önemli bir potansiyel olarak gördüklerini ancak, ekonomideki belirsizliğin ve öngörülemeyen hükümet politikalarının en önemli engeller olarak görüldüğünü söyledi. Özden, “İçerideki koşullar nedeniyle Türkiye’den yatırım alamayan girişimci, global yatırımcıların da odağında olamıyor” dedi.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Sermaye kediye mi yüklendi?

Yayınlanma:

|

Yazan:

2024 yılında dünyada ekonomiler ortalama yüzde 3,3, bizim de içinde olduğumuz ‘Gelişmekte Olan Ekonomiler’ ise yüzde 4,3 oranında büyürken, Türkiye yüzde 3,2 oranında büyüyebilmiş. Aynı dönemde sanayimiz sadece binde 5 büyüyebilmiş. 2021 yılından beri sanayimiz kan kaybetmeye devam ediyor. İSO500 firmalarının ‘Üretimden Satışlar’daki yıllık yüzde 36,3 olan büyümesini, yüzde 41,1 olarak açıklanan 2024 yılı Yurtiçi Üretici Fiyat Enflasyonu (Yİ-ÜFE)’den arındırdığımızda reel değişimin eksi yüzde 3,4 olmuş.

FAALİYET KÂRINDA YÜKSEK DÜŞÜŞ

İSO500’deki firmaların konsolide gelir tablosuna bakıldığında 2024 yılında net satışlar yüzde 36,9 artışla 10,2 trilyon TL’ye ulaşırken, satışlarının maliyeti ise yüzde 44,5 artışla 8,7 trilyon TL’ye yükselmiş. Yani aslında satışların maliyeti, net satışlardan yüzde 7,6 daha fazla artmış. Bunun sonucunda satışların maliyetinin, net satışlar içindeki payı da 2023 yılına göre yüzde 4,5 artarak yüzde 85,4’e yükselmiş. 2023 yılına göre yüzde 72,8 oranında artan ‘Faaliyet Giderleri’ firmalardaki verimlilik sorununa işaret ediyor. Artan ‘Satışların Maliyeti’ ve ‘Faaliyet Giderleri’ sonucu 2023 yılına göre firmalarımızın ‘Faaliyet Kârı’ ise yüzde 31,6 oranında azalmış görünüyor.

Bankaların kredi büyüme sınırı nedeniyle borçlanmanın sınırlı düzeyde kalması ve ağırlıklı olarak döviz kredisi ile daha uygun maliyetle borçlanmanın etkisiyle ‘Finansman Giderleri’ sadece yüzde 16 oranında artan firmaların dönem karı ise yüzde 58,5 azalarak, ‘Net Satışların’ içindeki payı da yüzde 2,6’ya gerilemiş durumda. EBITDA yani Faiz Amortisman ve Vergi Öncesi Kâr FAVÖK ise yüzde 12,1 artış kaydederek Yİ-ÜFE’nin oldukça gerisinde kalmış. FAVÖK’ün net satışlara oranı yüzde 12,8’e gerilemiş durumda.

Enflasyon düzeltmesinin kârlılığa etkisine baktığımızda da 65,1 milyar TL’lik bir olumsuzluk var. Yani enflasyon düzeltmesi olmasaydı da firmaların karlılığı sadece binde 6 oranında artacaktı. Keza net kambiyo zararı da aynı şekilde firma kârlılıklarını 35,2 milyar TL olumsuz etkilerlerken, bunun firmaların kârlılığına olumsuz etkisi ise binde 3’le sınırlı düzeyde kalmış.

SANAYİ BANKA FAİZİNE ÇALIŞMIŞ

Burada bir parantez açarak ‘Finansman Giderlerine’ dikkat çekmek istiyorum. Çünkü, finansman giderlerinin faaliyet kârına oranı yüzde 96,6’ya yükselmiş. Firmaların 2024 yılında elde ettiği 640,8 milyar TL faaliyet karına karşılık, 618,9 milyar TL finansman gideri yaratmışlar. Yani 2024 yılında firmalarımız neredeyse sadece banka faizine çalışmışlar diyebiliriz. Tüm bunların sonucunda 2024 yılında İSO500’deki firmaların sadece 348 adeti net kâr açıklarken, 2023 yılına göre zarar eden firma sayısı 56 adet artışla 152’ye ulaşmış görünüyor.

ÖZKAYNAKLAR ERİYOR

Firmaların bilançolarına bakıldığında 2024 yılında enflasyon muhasebesinin etkisinin sınırlı kaldığı, ‘Dönen Varlıklar’daki yüzde 31,7 artışa karşılık ‘Duran Varlıklar’ın yüzde 43 arttığı görülüyor. Buna karşılık firmaların toplam borçları yüzde 45,1 oranında artarken, özkaynaklarındaki artışın ise yüzde 31,6 ile sınırlı kalmış görünüyor. Aslında Yİ-ÜFE’ye göre baktığımızda firmaların özkaynakları eriyor denebilir.

İSO500’deki firmaların borçlanma yapısındaki değişim de dikkat çekici. Firmaların toplam borçları yüzde 45,1 artarken, bunun içinde ‘Mali Borçlar’ın yüzde 38,6, Diğer Borçların ise yüzde 51,5 oranında arttığını görüyoruz. Burada parasal sıkılaşmanın ve krediye erişim zorluklarının sonucunda firmaların net işletme sermayesi ihtiyaçlarını ağırlıklı olarak Diğer Borçlar üzerinden karşıladığını söyleyebiliriz. Ayrıca, ‘Kısa Vadeli Mali Borçlar’ın, toplam mali borçlar içindeki payının ise azalarak yüzde 48,5’e gerilediği görülüyor.

DEVREDEN KDV KANAYAN YARA

2024 yılında yüzde 26,9 artış kaydederek 84,6 milyar TL’ye ulaşan ‘Devreden KDV’ kaleminin, krediye erişimin zor ve pahalı olduğu bir dönemde firmaların KDV alacakları yoluyla  devleti faizsiz olarak fonlamaya devam etmesi de hayli ilginç. Ar-Ge harcamaları da bir diğer kanayan yara. Ar-Ge harcaması yapan firma sayımız halen 265. Ar-Ge’ye harcanan para üretimden satışların binde 7’sine ulaşsa da rakam halen yetersiz. Bunun doğal sonucu olarak da Yüksek Teknolojili Ürünlerin toplam üretim içindeki payı sadece yüzde 7,4. Orta-Yüksek Teknolojili Ürünlerin payı ise yüzde 26,7’ye gerilerken, Düşük Teknolojili ürünlerin payının yüzde 34,6’ya yükselmesi dikkat çekici. Hem verimsiz hem de katma değersiz üretimle, yüksek kredi faizleri ve enflasyon bir araya gelince orta çıkan sonuç pek de şaşırtıcı olmasa gerek.

İSO500’deki firmaların çalışan sayısı yüzde 2,6 ile 824,245 kişiye çıkarken, çalışanlara ödenen maaş ve ücretler ise yüzde 90,9 artış kaydederek 812,8 milyar TL’ye ulaşmış. Burada sanayicinin “İşçilik maliyetlerimiz çok yüksek, ucuza çalışacak adam bulamıyoruz” yakınmasının nedenlerini çok net görülebiliyor.

HALKA AÇILMAK HALA KORKULU RÜYA

Halka açık firma sayısı ise 3 şirket artışla 88’e yükselmiş. Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşundan sadece 88’nin halka açık olması, firmaların kurumsallaşma ve alternatif finans kaynaklarına erişim konusunda ne kadar isteksiz olduğunun bir diğer göstergesi. Kredi kanalları daralmaya devam ederken, halka arz ve sermaye piyasaları yoluyla maliyetsiz bir finans kaynağına erişimin göz ardı edilmesi de yıllardır patronlarımızın şirketlerindeki kontrolü kaybetme korkusunun bir tezahürü olabilir mi?

DURUM İÇ AÇICI DEĞİL

Sonuç olarak, Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşunun verilerini ele aldığımızda ülke ekonomisindeki yetersiz büyümeye rağmen, sanayideki büyüme daha da vahim durumda ve artık sınıra dayanmış vaziyette. Burada rekabetçi olmayan kurların, yüksek işçilik ve finansman maliyetlerinin etkisi net bir şekilde görülürken, önümüzdeki dönemde bunun daha da fazla hissedileceği muhakkak. Artan faaliyet giderleri verimlilik konusuna dikkat çekerken, faaliyet karının neredeyse tamamının ancak finansman giderlerini karşılaması artık firmaların sadece banka kredisine çalıştığının en net göstergesi. Bu arada 85 milyar TL’ye ulaşan devreden KDV’nin firmalara finansman yükü 40 milyar TL civarı, nerdeyse dönem karının yüzde 20’sine ulaşmış boyutta. Firmaların kısa vadeli banka borçlarının azalması ise tercihen değil, vadesi gelen krediyi tekrar yerine koyamamaktan kaynaklı mecburiyeti gösteriyor. Bunun sonucu olarak da firmaların ‘Diğer Borçlar’ında yani ticari borçlarında artış var. Aslında İSO500’deki firmalar ağırlıklı olarak tedarikçilerinin finansmanı ile dönmeye çalışıyorlar. Enflasyon muhasebesinin kârlılığa çok fazla etkisi kalmamış diyebiliriz. Kârlılığını artıramayan firmaların öz kaynaklardaki artış ise Yİ-ÜFE’nin altında kalmış, yani aslında reel olarak öz kaynaklar eriyor diyebiliriz. Ar-Ge’ye çok fazla kaynak ayırmayan firmaların ise üretimlerinde düşük teknolojili üretimin payı artmış. Uzun süredir devam edene “Eleman bulamıyoruz” şikayetlerinin sonucu personel giderlerinde yüzde 90’nın üzerinde artışa neden olmuş. Yüksek faiz ve halen devam eden enflasyon baskısı ücretler tarafında firmaları zorlamaya devam edecek gibi görünüyor.

ÇUKUROVA’NIN BÜYÜKLERİ  

Şimdi de gelelim bölgemize… Yayınlanan verilerin çok sınırlı olması nedeniyle birçok detayı göremiyor olsak da eldeki verilerle bir değerlendirme yapabilmemiz mümkün.

İSO500’e Adana’dan giren firma sayısı 2023 yılına göre 5 şirket artış göstererek 16’ya çıkmış olsa da bu sayının 2022 yılında 14 olduğunu da unutmamak gerek. Bu sayının detaylarına da girecek olursak sadece 4 firmamız sıralamada yukarı çıkarken, 7 firmamız ise sıralamada geriye gitmiş. 5 firmamız ise listeye bu yıl dahil olmuş görünüyor. Bu firmalarımızın toplam üretimden satışları 133,3 milyar TL olarak gerçekleşirken, İSO500’ün 8,7 trilyon TL üretimden satışları içindeki payı ise yüzde 1,54 olarak gerçekleşmiş. Bu yıl listeye giren 5 firmanın da etkisiyle Adana’nın üretimden satışlar rakamı 50,7 milyar TL artmış olsa da biraz daha doğru karşılaştırma yapmak adına firma başına ortalama üretimden satışlar rakamı sadece yüzde 11,02 oranında artmış görünüyor.

İSO500’e Mersin’den giren firma sayısı 2023 yılına göre 1 şirket azalarak 9’a düşmüş. Bu sayının detaylarına girecek olursak sadece 2 firma sıralamada yukarı çıkarken, 7 firmamız ise sıralamada geriye gitmiş. Bu firmalarımızın toplam üretimden satışları 87,3 milyar TL olarak gerçekleşirken, İSO500’ün 8,7 trilyon TL üretimden satışları içindeki payı ise yüzde 1,01 olarak gerçekleşmiş. Karşılaştırmayı daha doğru yapmak adına firma başına ortalama üretimden satışlara baktığımızda ise yüzde 5,13 oranında azalmış görünüyor.

AYNI YÖNTEMLE FARKLI SONUÇ OLUR MU?

Aslında bölgesel olarak da firmalarımız orta gelir tuzağına girmiş diyebiliriz. Listeye giren çıkan firmalar nedeniyle detaylı analiz şansımız olmasa da her iki ilimiz için ekonomiden alınan payın ve listeye giren firma sayılarının yıllar itibariyle pek değişmediği ortada. İhracat verilerinden de hareketle özellikle Adana’nın ekonomik gelişimi için ihracatın önemi muhakkak. Bu konuda ciddi çaba sarf eden firmalarımız olsa da şehrin geneli için aynı performanstan söz etmek çok zor. Mersin içinde benzer şeyleri söyleyebiliriz. Ancak nihai olarak Einstein’ın da dediği gibi ‘Aynı şeyleri yapıp, farklı sonuçlar beklememek lazım!’

Hakan ÇALIŞKANTÜRK-Refleks Gazetesi

 

 

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.