Connect with us

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Merkez Bankaları Neden Altına Yöneldi?

Yayınlanma:

|

Bir zamanlar pek çok kişi tarafından karşıt yorum olarak reddedilen şey, şimdi dünya çapında ana akım medya tarafından yankılanıyor: doların küresel rezerv para birimi olarak rolü artık sorgulanmıyor.

Yıllarca, Batı’nın finansal savaşa aşırı bağımlılığının artan tehlikelerini belgeledim:

  • Yaptırım
  • Rezerv dondurmaları
  • SWIFT’in silahlandırılması

Bunlar diplomasinin stratejik araçları değildi. Bunlar daha derin bir şeyin ilk işaretleriydi: çaresizlik, kırılganlık ve çökmekte olan bir dünya düzeni.

Sadece geçen yıl, ABD doları, rekor merkez bankası altın alımının etkisiyle altın karşısında satın alma gücünün %35’inden fazlasını kaybetti. Bu bir trend değil, bir sinyal.

Bu arada, BRICS ülkeleri, geleneksel Batılı müttefikler arasındaki çatlaklar genişlese bile, daha koordineli hale geliyor.

Avrupa ve Asya’da liderler, artık istikrarlı hissetmeyen bir sisteme maruz kalmalarını yeniden değerlendiriyorlar.

Giderek artan bir şekilde, uluslar gerçek egemenliğin tek bir ilkeyle başladığını kabul ediyorlar: sıfır karşı taraf riski. Bu yol doğrudan altına çıkar.

Bu gelişmeler münferit değil, daha derin bir parasal kırılmanın belirtileri.

Güvenin buharlaşmasıyla, altın artık sadece bir riskten korunma değil. Yeni bir sistemin temeli haline geliyor.

Bu nedenle VON GREYERZ’in Ortağı Matthew Piepenburg ile yaptığım son görüşme daha önemli bir zamanda gerçekleşemezdi.

Altın, borç, BRICS’in yeniden düzenlenmesi ve ABD Hazine tahvillerine olan güvenin çözülmesi konusundaki bakış açısı, kafa karışıklığıyla gölgelenmiş bir dünyada nadir görülen bir netlik sundu ve birçok kişinin daha yeni anlamaya başladığı şeyi ortaya çıkardı.

Hadi onu parçalayalım.

Hazine Piyasasının Güvenli Liman Statüsü Aşınıyor ve Altın Sığınak Oluyor

Onlarca yıldır ABD Hazine tahvilleri, yatırımcılar ve kurumlar tarafından nihai güvenli liman olarak görülen küresel finansın temel taşı olarak işlev gördü. Bu anlatı şimdi yıpranıyor.

“Bir likidite krizi var,” dedi Piepenburg bana. “Bu sistemi devam ettirmek için yeterli gres yok.”

ABD devlet tahvilleri, oynaklık dönemlerinde istikrar sağlamak yerine, daha çok riskli varlıklar gibi davranmaya başladı. Son piyasa kargaşasında, getiriler tipik olarak düşecekleri zaman yükseldi ve sistemin artan kırılganlığını vurguladı.

“Stres zamanlarında getiriler aslında düşmüyor, yükseliyor “dedi. ” “ABD Hazinesi neden artık güvenli bir liman gibi davranmıyor?”

Cevabın, Amerikan ekonomisini gömen borçta yattığını söylüyor.

37 trilyon doların üzerinde federal borç ve hanehalkı, kurumsal ve uzun vadeli hak yükümlülükleri dahil edildiğinde 100 trilyon dolardan fazla olan sistem, kendi vaatlerinin ağırlığı altında eziliyor.

Piepenburg, “Noel Baba, bu kadar borcun altına gömüldüğünüzde bir likidite krizini çözemez” diye uyardı. “Bazuka parası olmadan, para biriminin değerini düşürmeden bu borç çarklarını döndürmeye yetecek kadar gres yok.”

Bu nedenle, altının dünyanın dört bir yanındaki merkez bankaları tarafından bir riskten korunma olarak değil, temel bir rezerv varlığı olarak sessizce yeniden paraya çevrildiğini de sözlerine ekledi.

“Altın artık Tier 1 bir varlık. Merkez bankaları net bir şekilde yerleşiyor. Hazine tahvillerinden uzaklaşıyorlar” dedi. “Bu zengin olmakla ilgili değil. Mesele fakirleşmemek.”

BRICS’in Yükselişi ve Globalde Dolardan Uzaklaşma

Politika çevrelerinde uzun süredir tartışılan dolarsızlaşma eğilimi, ABD’nin Rusya’ya yönelik yaptırımlarının ardından gözlemlenebilir bir gerçeklik haline geldi. Jeopolitik güç iddiası olarak başlayan şey, çok kutuplu bir finansal yeniden düzenlemeyi hızlandırdı.

Piepenburg, “2022’de ABD dolarının silahlandırılmasından bu yana, 45 ülke artık bunun dışında ticaret yapıyor” dedi. “Otuz ülke fiziki altınlarını ülkelerine geri gönderdi. Bu bir tesadüf değil, bir tepki.”

ABD’nin Rus merkez bankası varlıklarını dondurmasıyla meydana gelen kritik değişime işaret etti. Birçok hükümet için bu eylem, doların tarafsız bir küresel rezerv olduğu yanılsamasını paramparça etti. “Dünya rezerv para birimini silahlandırdığınızda,” dedi, “bağlı olduğu güveni baltalıyorsunuz.”

Bu değişim hiçbir yerde BRICS ülkeleri, Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’dan daha belirgin değildir.

BRICS para birimi söylentileri dünya çapında dolaşırken, Piepenburg grubun gerçek niyetini açıkladı: “Birbirlerinin fiat para birimlerine de güvenmiyorlar ama altına güveniyorlar.”

BRICS’in planının tek bir para birimi başlatmak olmadığını, bunun yerine %40’ı altınla ve %60’ı emanette tutulan yerel para birimleriyle desteklenen bir ödeme sistemi kullanmak olduğunu belirtti.

“Bu, doları bir gecede değiştirmekle ilgili değil” dedi. “Ama bu, ondan kesin bir uzaklaşma.”

Fort Knox: Sistemi Açığa Çıkaran Tabu

Altının yeniden dirilişiyle ilgili hiçbir tartışma, Amerika’nın kendi rezervlerini ele almadan tamamlanmış sayılmaz.

Amerika Birleşik Devletleri, büyük ölçüde Fort Knox’ta depolanan 8.100 tondan fazla altın tuttuğunu iddia ediyor.

Eski Hazine Bakanı Steve Mnuchin, 2017’de Fort Knox’ta

Yine de, altmış yılı aşkın bir süredir tam ve bağımsız bir denetim yapılmamıştır. Şimdi, şeffaflık çağrıları ivme kazanıyor. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump ve Elon Musk, Fort Knox’un canlı yayınlanan bir denetimi fikrini ortaya attılar.

Ancak Piepenburg’a göre şeffaflık riskler taşıyor. “Ne istediğine dikkat et,” dedi. “Kaç mermim olduğunu bilmeden savaşa girmezdim. Ve orada ne olduğunu bilmeden elimi göstermek istemezdim.”

ABD’nin altın varlıklarında iddia ettiği kadar baskın olmayabileceğine inanıyor ve Çin’in rezervlerinin çok az rapor edildiğinden şüpheleniyor.

“Çin’in Dünya Altın Konseyi’nin söylediğinden en az on kat daha fazla altına sahip olduğundan oldukça eminim” dedi. “Ve muhtemelen en iyi saklanan bir sırrı saklamadığımız sürece Amerika Birleşik Devletleri’nden daha fazla.”

Söz konusu olan optikten daha fazlasıdır. Piepenburg, “Altın nihai BS dedektörüdür” dedi. “Bu, sisteme tutulan bir ayna ve bu yüzden bunun hakkında konuşmak istemiyorlar. Çünkü her şey erirken, değerini koruyor.”

Bir Hesaplaşma Anı

ABD dolarının sonunu görmüyoruz, ancak tartışmasız üstünlüğünün sona ermesini tanık oluyoruz.

Petro-dolar çerçevesi çatırdıyor. Altın, stratejik bir rezerv varlık olarak sessizce yeniden kullanılıyor. Ve bir zamanlar küresel piyasaların dokunulmaz köşe taşı olan ABD Hazineleri, bir zamanlar onlara bağımlı olan kurumlar tarafından yeniden değerlendiriliyor.

Çıkarımlar derindir. Merkez bankaları artık ne yaptıkları konusunda sessiz kalmıyorlar… Hızla ve kasıtlı olarak altına doğru ilerliyorlar.

Asıl soru, altının yükselip yükselmeyeceği değil, halkın hareketi neyin yönlendirdiğini kavrayıp anlamayacağıdır.

Tyler Durden 

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

TCMB’nin net döviz pozisyonu güçlenirken TLREF sert geriledi

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türk mali piyasalarında dün üç temel başlık ön plana çıktı. İlk olarak, TCMB’nin net döviz pozisyonu 21 Mayıs valörlü işlemlerde 2,8 milyar dolar daha iyileşti. İyileşmenin kompozisyonunda altın fiyatlarında yaşanan artışın etkili olduğunu görsek de, son iki günde doğrudan alımların da yardımı ile beş milyar dolar artan net pozisyon ile manşet rakam yeniden 21 milyar dolar seviyesine yaklaştı. Hatırlanacağı üzere, Türk siyasi ikliminde yaşanan değişiklik hemen öncesi bu rakam 59 milyar dolardan 28 Nisan’da 7,5 milyar dolara kadar gerilemişti.

Elbette TCMB’nin net döviz pozisyonunu iyileşmesi piyasadan döviz aldığı mânâsını da taşıyor. Otorite, nasıl ki volatilitenin düşmesini ve enflasyonla savaşta döviz kurunun olumsuz etki yapmamasını istediği günlerde döviz satabiliyorsa, iyimser günlerde de döviz biriktirmeyi tercih edebiliyor.  Hulâsa, TCMB’nin piyasadan döviz alıp TL vermesi ve net pozisyonun son iki günde beş milyar dolar artması sonucu piyasada TL likiditesi de artış kaydetti. Bollaşan ‘malın’ da fiyatı düşer misali, TCMB’nin net fonlayıcı olmaktan çıkması ve döviz alım karşılığı verdiği TL’nin likidite açığını azaltması sonucu Türk Lirası referans faiz oranı ya da namı diğer işgören faiz (TLREF) %45,80 seviyesine kadar geriledi (bir önceki gün %48,62).

Hatırlanacağı üzere, TLREF 18 Nisan tarihinden bu yana TCMB’nin sıkı duruşu ile %48,99 seviyesine adeta demirlemişti. %49 seviyesinin de TCMB gecelik borç verme faizi (faiz koridorunun üst bandı) olduğunu hatırlatalım. Salı günü bültenimizde söz ettiğimiz üzere, bir sonraki olağan PPK toplantısının 19 Haziran tarihinde sonuçlanacak. Faiz oranlarında bir değişim beklemesek de, TCMB’nin fonlamayı %46 olan bir hafta vadeli repo ihalelerine döndürerek sıkı duruşunu bir nebze de olsun gevşetebileceğini düşünüyoruz. Türk Lirası referans faize göre bakılırsa böyle bir hamle üç puanlık bir indirimi anlamına geldiğinin de altını çizelim. Ilımlı havanın bozulmayacağı görüşünden hareketle, politika faizinde direkt indirim için ise Temmuz toplantısına ihtimâl veriyoruz.

Likidite koşulları TCMB’nin belirlediği kısa vadeli faiz oranlarının içerisinde belirlenirken, aşağıdaki grafikten de görüleceği üzere, son iki günde piyasa faizlerinde yaşanan gevşeme ilk nazardan Para Piyasası Fonlarına (PPF) akabinde de mevduat faizlerinde yansımasını bekliyoruz. Kredi maliyetlerinin daha yavaş tepki vereceğini düşünüyoruz. TCMB’nin reel sektörden gelen çığlığa sessiz kalmayacağını ve çarklar durma noktasına gelmeden ve krediye ulaşımın da en son açıklanan makro ihtiyati tedbirlerle daha da zorlaştığı bir ortamda, TCMB’nin de ilk fırsatta faiz indirimine yeniden yönelmek isteyeceğini öngörüyoruz.

Piyasa faizlerinde yaşanan gevşeme ve TCMB’nin döviz pozisyonunda yaşanan iyileşmenin cereyan ettiği günde, gözler bir diğer taraftan da TCMB’nin yılın ikinci Enflasyon Raporuna çevrildi. Enflasyon tahminlerinin 2025 sonu için orta nokta %24, 2026 sonu için %12 olarak sabit tutulduğunu görüyoruz. Küresel anlamdaki belirsizliklere atıfta bulunan Başkan Karahan, para politikasındaki ihtiyatlı duruşun devam edeceğine vurgu yaptı. 19 Mart sonrası siyasi iklimde yaşanan değişimin ekonomi ve finans piyasaları üzerindeki etkilerine de değinen Başkan, TCMB’nin proaktif önlemler alarak volatiliteyi sınırladığını ve beklentideki bozulmanın önüne geçtiklerini paylaştı. Kur geçişlenliğinin enflasyona etkisinin azaldığı ifade edilirken, yaşanan zirai don noktasında ise enflasyona etkisinin sınırlı olduğunun altı çizildi.

Enflasyon raporunun anlamlı bir piyasa yansıması olmadı. Bir önceki gün sert gerileyen Türk hisse senetleri dün günü göreceli olarak iyimser bir şekilde tamamladı. Ana endeks günü %0,8 yukarıda tamamlarken, bankacılık endeksi de benzer bir şekilde %1,4’e yakın yükseliş kaydetti. USDTRY kuru bu sabah hafta sonu fonlama etkisi ile ve TCMB’nin de dizginleri biraz gevşetmesi ile 39,00 seviyesine yükselirken, CDS risk primi 300 baz puan seviyesinde yatay bir seyir izleyerek risklerde anlamlı bir değişim olmadığına işaret etti.

Yurt dışı cephede ise ana tema pek de değişmedi. ABD’nin belirsiz ticaret politikaları, yüksek bütçe açığı ve borç stokuna bir de vergi indirimlerinin eklenmesi, bütçe disiplini konusundaki endişeleri körükleyerek mali piyasalarda satış baskısı yaratmaya devam ediyor. Bu da hâliyle, doların tabana yaygın bir şekilde değer kaybının devam etmesine neden oluyor. Değer saklama araçları ya da kral kaybederse endişesi ile son dönemlerde ön plana çıkan altın ve bitcoin bu sabah sırası ile 3,300 ve 111bin dolar seviyesinden işlem görüyor. Altın son dönemlerde güvenli liman özelliği ile ön plana çıkarken, direnişin parası bitcoin ise fiat para sistemine olan güvenin her geçen gün daha da azalması ile yatırımcı ilgisine mazhar oluyor. Özellikle kurumsal alımlarım yanı sıra, Bitcoin ETF’lerine yönelen yoğun para akışı ve düzenleyici otoritelerden gelen yumuşak mesajlar da ralliye zemin hazırlayan diğer etkenler olduğunu görüyoruz.

Para birimleri cephesinde ise doların piyasa kuru olan DXY dün bir miktar toparlanma kaydetmesine rağmen bu sabah yeniden değer kaybı ile güne başlıyor. EURUSD paritesi yeniden 1,13 seviyesinin üzerinde yükselirken, kraliyet aslanı Sterlin ise son iki yılın zirvesinden haftalık kapanış yapmaya aday görünüyor. Doların değer kaybı devam ederken, pek çok enstrümanın da aşırı alım bölgesine geldiği ya da yaklaştığını göz ardı etmiyoruz!

ABD borsaları geceyi yatay bir seyir izleyerek önemli bir değişim kaydetmeden tamamlarken, 30 yıllık ABD tahvil faizinin yeniden %5 seviyesinin üzerine yükseldiğini not edelim. Yeni gün başlangıcında Japonya’da çekirdek enflasyon Nisan ayında yıllık bazda %3,5’e yükselerek son iki yılın en hızlı artışını gösterdi. Özellikle gıda fiyatlarındaki artış dikkat çekerken, bu durum yıl sonuna doğru Japonya Merkez Bankası’nın (BOJ) faiz artırımı yapma ihtimalini güçlendirdi. ABD Başkanı Trump’ın tarifeleri nedeniyle büyüme baskı altındayken, BOJ’un bir sonraki faiz adımını ne zaman atacağı belirsizliğini koruyor.

Asya genelinde ise bu sabah ılımlı bir seyir görüyoruz. YEN’in dolar karşısında haftayı %1,5 değer kazanımı ile tamamlamaya aday olması, ihracat odaklı Japonya borsası üzerinde günlerdir baskı kurması ardından bu sabah tepki alımları ile Nikkei %0,6 yukarıda işlem görürken, diğer bölge borsalarında ise anlamlı bir değişim göremedik.

Haber akışında Trump yönetimi, Harvard Üniversitesi’nin uluslararası öğrenci kabul etme yetkisini iptal etti. İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem, bu sert adımı antisemitizm ve Çin Komünist Partisi ile işbirliği iddialarıyla gerekçelendirdi. Ancak gerekçeler bunlarla sınırlı kalmadı. Harvard’ın kampüste şiddeti teşvik ettiği, yabancı öğrenci protestolarına dair bilgi paylaşımını reddettiği, Trump politikalarına karşı simgesel bir duruş sergilediği ve federal kaynakları kötüye kullandığı yönündeki suçlamalar da kararın arka planında yer aldı. Harvard, bu adımı yasadışı bir misilleme olarak nitelendirerek yabancı öğrencilere tam destek sözü verdi (yabancı öğrenci oranı %28). 2025-26 öğretim yılı itibarıyla yürürlüğe girecek karar binlerce öğrenciyi etkilerken, benzer yaptırımların diğer üniversiteleri de hedef alabileceği uyarısı yapıldı. Karara Demokratlar sert tepki gösterdi; öte yandan Harvard, dondurulan 3 milyar dolarlık federal hibe fonlarının iadesi için hukuki mücadelesini sürdürüyor.

Türk Lirası Referans Faiz Oranı ve Ağırlıklı Ortalama Fonlama Maliyeti

17479745123688ceb821324baaf5e5ddc55511dbd5_1_1200.jpg

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

TCMB Enflasyon Raporu 2025-II Bilgilendirme Toplantısı yapıldı

Yılın 2. Enflasyon Raporu sunumunu yapan TCMB Başkanı Fatih Karahan enflasyonun 2025’te yüzde 24’e, 2026’da yüzde 12’ye ve 2027’de yüzde 8’e gerileyeceğini tahmin ettiklerini açıkladı. Enflasyon tahminleri bir önceki rapor dönemine göre değişmedi. 2025 için yüzde 19-29’luk tahmin aralığı da korunurken Karahan “Belirsizliklerin geçmiş döneme göre daha yüksek olduğunu da göz önünde bulundurarak ihtiyatlı ve sıkı para politikası duruşumuzdan taviz vermeyeceğiz” ifadelerini kullandı

Yayınlanma:

|

Yazan:

TCMB Başkanı Fatih Karahan, yılın 2. Enflasyon Raporu’nun tanıtımı amacıyla, İstanbul Finans Merkezi’ndeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Yerleşkesi’nde düzenlenen bilgilendirme toplantısında konuştu.

İşte Karahan’ın konuşmasından önemli satır başları:

-Sıkı para politikamızın sonuçlarını kademeli bir şekilde almaya devam ediyoruz.

-Mart ve Nisan aylarında finansal piyasalarda yaşanan hareketlilik karşısında, TCMB olarak proaktif bir biçimde gerekli adımları attık.

-Önümüzdeki dönemde de para politikasındaki kararlı duruşumuzu sürdürerek, dezenflasyonun devamını sağlayacak şekilde hareket edeceğiz.

-Küresel ticaret ve ekonomi politikalarına dair belirsizlik yüksek seviyelerini koruyor.

“TARİFE ADIMLARI KÜRESEL ENFLASYON BEKLENTİLERİNİ ARTIRDI”

-Tarife adımları küresel enflasyon beklentilerini bir miktar artırmıştır.

-Sıkı para politikası sonucu talep kompozisyonu daha dengeli hale gelmiştir.

-Sanayi ve hizmet üretimi ilk çeyrekte artmıştır.

-İşgücü piyasası manşet işsizlik oranının ima ettiğine kıyasla daha az sıkıdır.

-Yurt içi talep ivme kaybetmekle beraber öngörülenin üzerinde seyretmiştir.

“TALEP KOŞULLARININ ENFLASYONU DÜŞÜRÜCÜ ETKİSİ AZALDI”

-İlk çeyrekte talep koşullarının enflasyonu düşürücü etkisi azalmıştır.

-2025 yılında cari açığın milli gelire oranının, 2024 yılına kıyasla bir miktar daha yüksek olmakla birlikte, uzun dönem ortalamalarının altında kalacağını tahmin ediyoruz.

“DEZENFLASYON SÜRECİ KESİNTİSİZ DEVAM EDİYOR”

-2024 haziran ayında başlayan dezenflasyon süreci kesintisiz bir şekilde devam ediyor.

-Son üç aylık veriler ana eğilimde yatay bir seyre işaret etmektedir.

-Ana eğilim göstergeleri dezenflasyon sürecinin devamına işaret etmektedir.

-Mal enflasyonundan sonra hizmet enflasyonundaki düşüş de belirginleşmektedir.

-Temel mal enflasyonu nisan ayında güçlenmiştir.

“KUR ETKİSİ GEÇMİŞE GÖRE DAHA SINIRLI”

-Mevcut veriler kur etkisinin geçmişe göre daha sınırlı olduğunu ima etmektedir.

-Emtia fiyatlarındaki düşüşün dezenflasyonu desteklemesi beklenmektedir.

-Son yaşanan zirai don hadisesinden en çok etkilenen 16 ürünün tüketici sepetindeki payı yüzde 1,5 civarında.

-Enflasyon beklentileri dezenflasyon patikamızın üzerinde seyretmeye devam ediyor. Bu görünüm para politikasındaki sıkı ve kararlı duruşumuzu korumayı gerekli kılıyor.

-Piyasa işleyişi içinde attığımız proaktif adımlar sıkı para politikası duruşunu destekledi.

-Alınan tedbirlerin etkisiyle finansal piyasalarda oynaklık azalmıştır.

-Finansal koşullardaki sıkılık devam etmektedir.

-Portföy tercihlerinde dövize yönelim sınırlı olmuştur.

“MART AYININ İKİNCİ YARISINDAN SONRA ÇIKIŞLAR HIZLANDI”

Ocak ayından itibaren belirginleşen dezenflasyon süreciyle birlikte Türkiye’ye yönelik sermaye girişleri pozitif ayrışmıştı.

Bununla birlikte, finansal piyasalarda son dönemde yaşanan gelişmeler ve azalan risk iştahıyla, gelişmekte olan ülkelerden ve Türkiye’den sermaye çıkışları belirginleşti.

Mart ayının ikinci yarısından sonra Türkiye’den çıkışların tarife adımlarının açıklanmasıyla hızlandığını görüyoruz.

Diğer yandan, son haftalarda gelişmekte olan ülkeler ve Türkiye’ye yönelik sermaye akımlarında çıkışların durduğu ve ılımlı bir sermaye girişi yaşandığı dikkat çekiyor.

“SIKI DURUŞ REZERVLERİ DESTEKLİYOR”

-Sıkı para politikası duruşumuz rezervleri desteklemektedir.

-Orta vadeli tahminler oluşturulurken, enflasyon görünümünde belirgin ve kalıcı bir iyileşme sağlanana kadar, para politikasındaki sıkı duruşun sürdüreceğimizi esas aldık.

AŞAĞI VE YUKARI YÖNLÜ ETKİLER BİRBİRİNİ DENGELEDİ

-2025 gıda enflasyonu tahmini yüzde 24,5’ten yüzde 26,5’e çıktı. 2025 ortalama petrol fiyatı tahmini 76,5 dolardan 65,8 dolara çekildi.

-Orta vadeli tahminlerimizi oluştururken, enflasyon görünümünde belirgin ve kalıcı bir iyileşme sağlanana kadar, para politikasındaki sıkı duruşu sürdüreceğimizi esas aldık. Ayrıca, ekonomi politikalarındaki eşgüdümün de artarak devam edeceğini tahminlerimize yansıttık.

-Bu çerçevede, bir önceki Rapor dönemiyle aynı şekilde, 2025 yıl sonunda enflasyonun yüzde 24 seviyesinde gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz. 2026 yıl sonu için yüzde 12 olan enflasyon tahminimizi de koruduk.

-Enflasyonun 2027 yılında yüzde 8’e geriledikten sonra orta vadede yüzde 5 seviyesinde istikrar kazanmasını hedefliyoruz.

-Yıl sonunun yaklaşması nedeniyle, 2025 tahmin aralığının mekanik olarak daralması gerekirdi. Ancak, son dönem artan belirsizlikler nedeniyle, tahmin aralığımızı yüzde 19 ile 29 olarak koruduk. Tahmin aralığı 2026 yıl sonu için ise yüzde 6 ve 18’e karşılık gelmektedir.

-Politika tepkisiyle tahminler üzerindeki yukarı ve aşağı yönlü etkiler birbirini dengelemiştir.

-Belirsizliklerin geçmiş döneme göre daha yüksek olduğunu da göz önünde bulundurarak ihtiyatlı ve sıkı para politikası duruşumuzdan taviz vermeyeceğiz.

HATİCE KARAHAN: REZERVLER SAKİNLEŞEN ORTAMDA ARTIŞA GEÇTİ

Toplantının soru-cevap kısmında Fatih Karahan’ın yanında TCMB Başkan Yardımcıları Hatice Karahan ve Cevdet Akçay da basın ve sektör temsilcilerinin sorularını yanıtladı.

Hatice Karahan rezervlerle ilgili soruya “Rezervler sakinleşen bir ortamda artışa geçti. Geldiğimiz noktada bazı ölçülere göre rezervler yeterli, ama bazılarında ilerlememiz gerekiyor. Piyasa koşulları elverdiği sürece rezerv biriktirmeyi düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.

“19 MART’TA YURT DIŞI BANKALARIN İŞLEM LİMİTLERİ DOLDU”

Fatih Karahan 19 Mart’ta kurda yaşanan hareketliliğin nedeninin sorulması üzerine şu cevabı verdi:

“19 Mart’ta döviz işlem hacmi tarihsel ortalamanın üzerindeydi, 10-15 yılın birkaç katı üzerindeydi. O gün yurt dışı bankaların Türk bankalarıyla belirlediği işlem limitleri çok hızlı doldu. O gün hızlı bir şekilde adım attık.”

“HAFTALIK REPOYA DÖNEBİLİRİZ”

Para politikası sıkılığını değerlendirirken tek bir göstergeye bakmanın doğru olmadığını belirten TCMB Başkanı Karahan “Risklerin dengeli olduğunu değerlendirdiğimizde fonlamada haftalık repoya dönebiliriz” dedi.

Önümüzdeki süreçte rezerv seviyesinin ne kadar önemli olup olmadığının sorulması üzerine Karahan “Herhangi bir rezerv hedeflememiz yok, herhangi bir rezerv seviyesini faiz indirimine bağlamak doğru değil” cevabını verdi.

“SON SIKILAŞMANIN ETKİSİ BİRAZ DAHA FAZLA OLABİLİR”

Karahan ‘sert iniş’ ihtimalinin sorulması üzerine ise “Son dönemde yaptığımız sıkılaşma indirim döngüsünde geldiği için etkisi biraz daha fazla olabilir. Büyüme yavaşlayabilir ama enflasyon düşüşünü de etkileyebilir” diye konuştu.

Başkanımız Dr. Fatih Karahan’ın Enflasyon Raporu 2025-II Bilgilendirme Toplantısı

Sunumu: https://tcmb.tl/BM065fe

Enflasyon Raporu 2025-II: https://tcmb.tl/BRf7b00

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

ABD’nin borç yükü ve mali belirsizlikler: Bitcoin ve altın el ele…

Yayınlanma:

|

Yazan:

Yeni güne ABD tahvil faizlerinde yaşanan yükselişle başlıyoruz. ABD’nin uzun vadeli (otuz yıllık tahvil) borçlanma faizi %5’in üzerine çıkarak son 1,5 yılın zirvesine ulaşırken, on yıllık gösterge faiz de bu sabah %4,6 ile son üç ayın zirvesine yükseldi. Bu yükselişin arkasında iki büyük gelişme var: İlki, Başkan Trump’ın hayata geçirmeyi planladığı vergi indirimi ve harcama paketinin 3,8 trilyon dolarlık ek borç yaratacağı beklentisi. İkincisi ise, geçen hafta Moody’s’in ABD’nin kredi notunu düşürmesi. Şu an ABD’nin toplam borcu 36 trilyon doların üzerinde ve bu da yatırımcıları tedirgin etmeye devam ediyor. Daha da basit bir anlatımla, ABD’nin belirsiz ticaret politikaları, yüksek bütçe açığı ve borç stokuna bir de vergi indirimlerinin eklenmesi, bütçe disiplini konusundaki endişeleri körükleyerek mali piyasalarda satış baskısı yarattı.

Bu gelişmelerin gölgesinde, yatırımcılar dolardan uzaklaşmaya devam ederek daha güvenli ve farklı varlıklara yönelmeye devam ettiklerini görüyoruz. Altın ve bitcoin gibi güvenli limanlar talep görmeye devam ederken, bu sabah bitcoin beş gündür devam eden aralıksız yükselişini 110 bin doların üzerine taşıyarak yeni bir rekor kırdı! Felsefesine hayran olduğumuz ve teknik mânâda da beğendiğimiz bitcoinde uzun bir süredir 125-130bin dolar seviyesindeki hedefimize işaret ederek her anlamlı düşüşün uzun pozisyon açmak için fırsat yaratacağını savunuyorduk.

Netice itibariyle itibarlı paraların ya da fiat para sisteminin hatta daha da basit bir şekilde arkasında devlet olan kağıt para sistemine yönelik güvenin kaybolduğu bir ekosistemde, yatırımcılar değer saklama araçlarına sığınmaya devam ediyor. Altın fiyatları, özellikle dün patlak veren CNN haberi ardından jeopolitik riskleri de fiyatlayarak son dört gündür devam eden yükseliş trendini koruyarak 3,350 dolar seviyesine kadar yükseldi. İçinde bulunduğumuz bu hassas dönemde, tıpkı bitcoinde olduğu üzere, anlamlı her düşüşü altın için de fırsat olarak görmeye devam edeceğiz. Türk insanı için bir numaralı yatırım aracı olan gram altın bu sabah 4,170 TL seviyesine geldi.

Dün İngiltere’de açıklanan enflasyon verileri Nisan ayında %3,5 seviyesine yükselerek hem piyasa hem de Merkez Bankası beklentilerinin üzerine çıktı. Mart ayında %2,6 olan enflasyondaki bu sert artış, 2022’den bu yana aylık bazda en büyük sıçrama oldu. Hizmet sektöründe yıllık enflasyon %5,4 ile son otuz dört yılın en yüksek aylık artışını gösterdi. Paskalya dönemine denk gelen hava yolu fiyatlarındaki keskin artış, elektrik, su ve vergi artışları  enflasyonist baskı yarattı. Veri sonrası, İngiltere Merkez Bankası’nın (BoE) yaz aylarında faiz indirimine gideceğine yönelik beklentiler geri çekilse de, yıl sonunda toplam 37 baz puanlık faiz indirimi öngörüsünde ise şimdilik büyük bir değişiklik olmadı. Veri ardından ilk etapta 1,3470 seviyesine kadar yükselerek son iki yılın zirvesini test eden GBPUSD paritesi, akabinde bir miktar da olsa geri çekildi. GBPUSD paritesinde yaşanan yükseliş ile KKTC insanı için önemli bir barometre görevi üstlenen GBPTRY kuru 52,20 seviyesinin üzerine yerleşti. GBPUSD paritesinin aşırı alım bölgesine geldiğini görsek de, ana itici faktörün dolar zayıflığı olduğunu da unutmuyoruz!

Türkiye cephesinde ise hisse senetleri özelinde tatsız seyrin dün de korunduğunu gördük. Ana endeks dün satış baskısına boyun eğerek günü %1,2 düşüşle tamamlarken, bankacılık endeksi de benzer bir şekilde %1’e yakın geriledi. USDTRY kuru TCMB’nin kontrol sahasında ve 38,80 seviyelerinde işlem görürken, CDS risk primi 300 baz puanın hemen altında yatay bir seyir izleyerek risklerde herhangi bir değişim olmadığına işaret etti. Öte yandan, 20 Mayıs valörlü işlemlerinde, TCMB’nin net döviz pozisyonu 2,3 milyar dolar daha iyileşirken, manşet rakam da 17,8 milyar dolar düzeyine geldi. Zirve seviyesinin Şubat 2025 ortası 61 milyar dolar ile görüldüğü, 19 Mart tarihinde Türkiye siyasi iklimde yaşanan değişiklik sonrasında rezervlerde erimenin kuvvetlenerek 28 Nisan tarihinde 7,5 milyar dolar ile dip sevilere indiğini hatırlatalım. TCMB’nin yavaş da olsa yeniden rezerve biriktirmeye başlaması, Türkiye cephesinde ılımlı havanın korunmasına imkân tanıyacağını düşünüyoruz. İş gören faiz, TCMB’nin gecelik borç verme faiz oranı olan %49’un hemen altında (%48,61) kalmaya dün de devam etti.

ABD borsaları geceyi %2’ye varan ve sert sayılabilecek düşüşlerle tamamlarken, olumsuz hava yeni gün başlangıcında pasifiğin diğer ucunda da hissediliyor. Güvenli liman YEN’in sekiz gündür kesintisiz bir şekilde dolar karşısında değer kazanması, ihracat odaklı Japonya şirketlerini zorlayacağı beklentisi ile gösterge endeks Tokyo borsası %1 değer kaybetti. Kore ve Hong Kong borsalarında da kırmızı rengin hâkim olduğunu görüyoruz. Mali piyasaların gündeminde bugün Türkiye cephesinde reel kesim güven endeksi, kapasite kullanım oranı, yurt dışında ise Almanya IFO endeksi, ABD yeni konut satışları, Almanya, Euro Bölgesi ve ABD’de PMI verileri, her hafta perşembe günü olduğu üzere ABD’de haftalık işsizlik maaşı başvuruları takip edilecektir.

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.