Connect with us

EKONOMİ

Prof. Dr. Işın Çelebi’ye göre enflasyonla mücadelede başarı kriterleri: “Kalıcı olmalı ve istihdam yaratmalı”

Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Işın Çelebi’ye göre enflasyonla mücadelede başarı kriterleri: “Kalıcı olmalı ve istihdam yaratmalı”

Yayınlanma:

|

Ekonomi yönetimi hem Maliye Bakanı Mehmet Şimşek hem de Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan Amerika’da temaslarda bulunuyor. MB Başkanı, enflasyonun hem aylık hem de yıllık bazda 2024’ün 2. yarısından itibaren düşmesinin beklendiğini belirtti. Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Işın Çelebi yaptığı değerlendirmede enflasyonla mücadelenin başarılı olmasını temenni ettiğini belirterek, başarı kriterlerini açıkladı. Çelebi’ye göre başarı öncelikle kalıcı olmaktan geçiyor. İkincisi de istihdam yaratan bir başarı olmalı. FED’in enflasyonla mücadele programında en önemli göstergelerden birinin, istihdam yaratma olduğuna değinen Işın Çelebi, “Türkiye’de de istihdam yaratma kriterini enflasyonla mücadele programının yanına koymak gerekiyor. Üretim, istihdam demek zaten. Üretim, üretkenlik ve verimliliği sağlamak gerekiyor. Bu anlamda cari denge, cari açık vermekten ziyade, bu cari açığı nasıl finanse ettiğiniz ve bu finansmanı nerelerde kullandığımız önemli.” açıklamasını yaptı. Büyüme, üretkenlik ve verimliliğin döviz arzıyla ve yabancı sermaye girişiyle takviye edileceğini belirten Çelebi, Türkiye’nin yabancı sermaye girişini hızlandırması gerektiğine dikkat çekti. “Bunun için Türkiye’nin mutlaka hukuk altyapısını, yabancı sermaye ve dünyaya güvence verecek şekilde uluslararası hukuka uygun hale getirmeli. Bunu belirtmek benim vatandaşlık görevim. Bugün bu anayasa değişikliği tartışmaların başladığı bir dönemde bunu söylemeyi bir görev addediyorum.” dedi.

Işın Çelebi, buna ek olarak Türkiye’nin mutlaka gri listeden çıkması gerektiğine değinerek, Avrupa Birliği tam üyelik yolunda ısrarla ve kararlılıkla yürümenin önemine işaret etti. Çelebi, “Şimdi Avrupa Birliği üst yönetimi, Türkiye’yi sadece iş birliği yapılacak bir ülke konumuna oturtmaya çalışıyor. Bunu aşmak ve tam üyelik yolunda da ısrarcı olmak lazım. 2005 ile 2010 arasında Türkiye’ye yabancı kaynak girişinin en yoğun olduğu dönemde, yıllık 20-25 milyar dolarlık döviz girişi ve yabancı sermayenin girişinin olduğu, direkt yatırımların yapıldığı dönemler de Türkiye’de enflasyonun %10’a düşmesini sağladı. Bundan örnek alarak, yabancı sermaye girişini mutlaka sağlamak zorunda. Bu da ancak Uluslararası hukuka uyumlu ve Avrupa Birliği tam üyelik yolunda adımlar atmakla gerçekleşebilir.” hatırlatmalarında bulundu.

“Toplam vergi gelirlerinin %68’i de dolaylı vergilerden”

Altınbaş Üniversitesinden Prof. Dr. Işın Çelebi, Türkiye’deki vergi adaletsizliğine değindiği konuşmasında, Türkiye’nin parasal politikalarını maliye politikalarıyla yani bütçe politikalarıyla desteklenmesini tavsiye etti. “Sadece para politikasıyla faizi, kuru sabitleyerek, ücretleri sabitleyerek enflasyonla mücadele programını tek başına yürütemeyiz. Bunu bütçe politikalarıyla ve maliye politikalarıyla bütünleştirmemiz lazım. Vergi konusu çok önemli. Türkiye gördüğüm kadarıyla gelir üzerinden vergi alan bir ülke. Vergi politikamızı, dolaylı vergilerle uyguluyoruz. Toplam vergi gelirlerinin %68’i de dolaylı vergilerden yani akaryakıttan aldığımız vergi, sigaradan aldığımız vergidir. Vergi adaletini bozan ve düşük gelir gruplarının vergi yükü altında ezilmesine yol açan bir sisteme sahibiz. Oysa biz vergiyi hem tabana yaymalıyız hem vergi oranlarını düşürerek geniş kitlelere vergi tabanını yayıp vergi alabilecek hale getirmeliyiz.” önerisinde bulundu.

“Finans sektöründeki muafiyetler ve istisnalar azaltılmalı”

Finans sektöründe büyük muafiyetler ve istisnalara dikkat çeken Çelebi, bunların mutlaka azaltılması gerektiğini kaydetti. “Vergi gelirlerini arttırmanın bir diğer yolu da kayıt dışı ekonomiyi, vergi sisteminin içine almak” diyen Çelebi’ye göre, vergi oranlarını düşürerek, vergide devrim yapılmalı. Tüm vergi sistemini ele alarak, biraz hafifletmeli. İşe düşük gelir gruplarına yük olan dolaylı vergileri azaltarak, %68’den %50’ye indirmeyi hedef alarak başlanmalı. Bu tür bir vergi reformuna Türkiye’nin acil ihtiyacı olduğunu ileri süren Çelebi, “Harcamalar üzerinden değil, gelir üzerinden vergi alacağımız bir sistem olmalı. Tabanı genişletebilmek ve adaleti sağlayabilmek önemli.é diye konuştu.

Işın Çelebi, ilk 3 aylık bütçe açığının 513 milyar liraya ulaşmasını da değerlendirerek, “Bütçe açığının, 2024 yılında 2,2 milyar TL’nin üzerinde olacağı öngörüldü. Şu anda mart sonu itibariyle 513 milyar TL’lik bir açık oluştu. Gördüğüm kadarıyla yıl sonu itibariyle 2 milyar TL’lik bütçe açığı programa uygun halde gidiyor. Bu noktada vergi gelirlerini arttırıcı reformlar yapılırsa, bütçe açığının hedeflenen doğrultuda gerçekleşeceğini düşünüyorum. Bunu da önemli buluyorum.” diye konuştu.

“Büyümeden vazgeçilebilir ama gelir dağılımı adaletli olmalı”

Cari açığın aylık 3,3, yıllık olarak da 31,8 olduğunu hatırlatan Çelebi, “Bu, geçen yıla göre yıllık bazda bir daralmanın sonucu. Ekonomiyi daraltarak, büyümenin %3’ün altına düştüğü bir durum gözüküyor. O bakımdan büyümeden vazgeçebiliriz. Ama gelir dağılımının adaletli olması ön planda olmalı. Yani büyümeden vazgeçtik, daraltıyoruz ekonomiyi. Oysa bir ekonomi, cari açık verdiği zaman dışarıdan kaynak temin etmeli. Çünkü ekonomik büyüme, dış kaynakla sağlanır, iç tasarrufla değil. Bu kadar cari açıktan korkmamak lazım. Eğer ihracatın ithalatı karşılama oranını da yüzde 80’lerin üzerine çıkarabilirseniz, bu cari açık problemini karşılayabilirsiniz.” önerilerinde bulundu. Çelebi, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın 2023 Şubat ile 2024 Şubat dönemine dair açıkladığı listeye baktığınızda, ihracatta yaklaşık 400 milyon dolarlık bir artış olduğuna dikkat çekti. Buna karşılık ithalattaki daralmanın da Türkiye’nin büyümesinin durmasından kaynakladığını işaret etti. Bunun bir tercih meselesi olduğunu belirten Çelebi, sözlerini şöyle tamamladı; “Benim kişisel kanaatim, Türkiye % 3’ün altında bir büyüme çizgisine sahip olmamalı. Türkiye’nin döviz arzını arttıracak politikalardan vazgeçmemeli. Şimdi kurun enflasyona etkisinin, %50 olduğunu söyleyen bir görüş var. Bunun matematiksel modeli yanlış. Buna %100 karşıyayız ve katılmıyoruz. Bir iktisatçı ve matematikçi mantığıyla söylüyorum. Bunun enflasyona etkisi % 50 değil, % 10-15 gibidir. Kuru serbest piyasalara bırakmak lazım. Bu açıdan Merkez Bankası politikalarını gözden geçirmesi gerektiği kanaatindeyim.”

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Kredi kartından, Noter işlemlerine…. Savunma Sanayi Fonu vergileri geliyor

Yayınlanma:

|

Yazan:

AKP grubunun TBMM Başkanlığı’na sunduğu yeni kanun teklifine göre Savunma Sanayi Destekleme Fonu için yeni kaynaklar oluşturulacak.

Vergi beyannamelerinden damga vergisi tutarının yarısı, tapu ve kadastro, noter işlemlerinden maktu tutarda, limiti 100 bin TL ve üzerinde olan kredi kartlarının sahiplerinden her bir kart başına yıllık olarak belirlenen maktu tutarda ‘katılma payı’ alınacak.

Teklifin detayları ile ilgili konuşan AKP Grup Başkanı Abdullah Güler de AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi İsrail’in bir sonraki hedefinin Türkiye olabileceğini öne sürdü:

“İsrail Lübnan’ı ve İran’ı hedefe koyan bir saldırı silsilesi sürdürüyor. Bir sonraki hedefin Türkiye olmayacağının garantisi yok. Tüm bunlar yaşanırken sınırımızdaki terör koridoru kurma çabaları bitmiş değil. Coğrafi olarak tüm bu sıcak gelişmelerin tam ortasındayken, bizim savunma sanayimizi her zamankinden daha güçlü hale getirmemiz şarttır.”

GAYRİMENKUL ALIM SATIMINDA DA PAY ALINACAK

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) modernizasyonunun sağlanması amacıyla oluşturulan Savunma Sanayii Destekleme Fonu’na para aktarmayı amaçlayan kanun teklifinin diğer maddeleri ise şöyle:

– Vergi beyannamelerinden, gümrük idarelerine verilen beyannamelerden, sosyal güvenlik kurumlarına verilen beyannamelerden alınan damga vergisi tutarı kadar, yıllık gelir vergisi beyannamelerinden ise damga vergisi tutarının yarısı kadar.

– Gayrimenkul alım satımında alıcı ve satıcıdan ayrı ayrı 750 lira, tapuda yapılan diğer işlemlerden 375 lira.

– Noterlerde yapılan sıfır araç tescillerinde 3.000 lira, ikinci araç alım satımında 1.500 lira, diğer işlemlerden 75 lira.

– Limiti 100 bin lira ve üzerinde olan kredi kartlarından yıllık 750 lira Savunma Sanayii Destekleme Fonuna katılma payı alınacak.

MOTOSİKLETLERE VERGİ

Tahsil edilirken Sanayii Destekleme Fonu’na pay ayrılan Motorlu Taşıtlar Vergisi’nde de yeni düzenleme yapılıyor. Buna göre halen vergilendirilmeyen motor silindir hacmi 100 cm³’ün altında olan motosikletlerle motor gücü 6 kW ve altında olan motosikletler de motorlu taşıtlar vergisinin kapsamına alınacak. Bunlar tarifenin en düşük tutarı ile vergilendirilecek.
Özel Tüketim vergisinde drone’lar ve ÖTV matrahı 5 bin TL üzerinde olan kol saatleri verginin kapsamına alınacak.

BİRGÜN

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Parasal Sıkılaşma Dönemlerinde Firmaların Temerrüde Düşme Davranışları Nasıl Farklılaşıyor?

Yayınlanma:

|

Yazan:

Parasal sıkılaşma dönemlerinde finansal istikrarın gözetimi açısından yakından takip edilen göstergelerin başında firma temerrütleri geliyor. Bu yazıda, farklı parasal sıkılaşma dönemlerinde firma temerrütlerinin gelişimini inceliyoruz. 2023 yılı haziran ayında başlayan sıkılaşma döneminde firma temerrütlerinin ölçek ve sektör bazında değişimlerine ve finansal borçluluğun rolüne ilişkin çıkarımlarda bulunuyoruz.

Tarihsel olarak, ticari kredi faiz oranlarının 2018 ve 2023 sıkılaşma dönemlerinde yükseldiği görülüyor. Buna karşın, 2018 sıkılaşma döneminde artan tahsili gecikmiş alacaklar (TGA) 2023 sıkılaşma döneminde görece düşük seyrediyor (Grafik 1). TCMB para politikası faizi 2018 yılı haziran ayı sonrasındaki dört ay içerisinde yüzde 8’den yüzde 24 seviyesine çıkarılmış ve Temmuz 2019’a kadar bu seviyede tutulmuştu. Politika faizindeki artışla eşanlı olarak sıkılaşma öncesi yüzde 17,9 seviyesinde olan ticari kredi faiz oranları yüzde 35 seviyesine çıkmıştı. Bu sıkılaşma döngüsünde ticari kredi TGA oranlarının hızla yükselişe geçtiği ve sıkılaşma öncesi dönemdeki yüzde 3 seviyesinden 2019 yılı sonuna kadar yüzde 6 seviyesine çıktığı görülüyor. İçinde bulunduğumuz sıkılaşma döneminde ise ticari kredi faizlerindeki yükselişe karşın TGA oranları yüzde 1,5 seviyesinde. Bu ayrışmada, iki dönem arasındaki faiz artışlarının zamanlaması, enflasyon seviyesi, kur değişimleri ve jeopolitik gelişmeler gibi makro faktörlerin yanında, firma ve sektör spesifik özelliklerin de belirleyici olduğunu değerlendiriyoruz.

İki sıkılaşma döneminde temerrütlerde gözlenen ayrışmanın firma özellikleri ile ilişkisini göstermek amacıyla, firma bazlı yaşlandırma analizleri yapıyoruz. Yaşlandırma analizi, temel olarak belirli bir dönemde sağlıklı olarak tanımlanan firmaların, sonraki dönemde temerrüde düşme oranlarını gösteriyor.[1] Analizde öncelikle faizlerin yatay seyrettiği 2014 haziran sonrası dönem referans olarak tanımlanıyor. Bu dönemde temerrüde düşen firmaların oranının 16 ayda yüzde 5’e yaklaştığı görülüyor. 2018 parasal sıkılaşma döneminde ise sağlıklı firmalardan temerrüde düşenlerin oranının 2014-2015’le karşılaştırıldığında daha yüksek olduğu görülüyor. Ayrışma, faiz artırımının başladığı aydan 6 ay sonra belirginleşmeye başlıyor.

Sağlıklı firmaların yüzde kaçının analiz başlangıç tarihinden 16 ay geçtikten sonra temerrüde düştüğünü, firma ölçeği ve borçluluk düzeyi kırılımında özetliyoruz (Tablo 1). Firmaları ölçek bakımından, mikro, orta ve büyük olmak üzere 3 gruba; borçluluk düzeyi bakımından da firmanın kredi bakiyesini net satışlarına oranlayarak düşük, orta ve yüksek olmak üzere üç gruba ayırdık.[2] Para politikasında sıkılaşmanın başladığı Haziran 2018-Eylül 2019 ile faizlerin yatay seyrettiği Haziran 2014-Eylül 2015 dönemleri firma temerrütleri borçluluk ve ölçek açısından karşılaştırıldığında, temerrüt artışının yüksek borçlu orta ve büyük ölçekli firma grubunda daha belirgin olduğu görülüyor.

Bulgularımız, borçluluk ve temerrüde düşme olasılığı arasında pozitif bir ilişki olduğunu ve bu ilişkinin faizlerin artmaya başladığı dönemde, yatay seyrettiği döneme kıyasla daha güçlü olduğunu gösteriyor. Diğer bir ifadeyle, temerrüdün borçluluğa olan duyarlılığı yüksek faiz patikası ortamında daha da yükselmekte. Buna bağlı olarak, yüksek borçluluğa sahip firmaların 2023 yılı haziran ayında başlayan faiz artırım sürecine diğer firmalara kıyasla daha olumsuz tepki vermesi beklenebilir. Ancak, bu analizde kullanılan karşılaştırma dönemleri ve mevcut faiz patikası dönemi arasında ekonominin ivmesi, faiz oranlarındaki değişim oranı, bankaların risk yüklenme kapasitesi ve reel sektör borçluluğu açısından farklılıklar mevcut. Örneğin, reel sektör borçluluğu ve mevcut TGA oranları enflasyon etkisiyle birlikte önceki dönemlere kıyasla 2023 parasal sıkılaşma döneminde oldukça düşük seviyede (Grafik 3). Ayrıca, 2018 dönemiyle karşılaştırıldığında, reel sektörün döviz pozisyon açığı da oldukça azalmış ve kur şoklarına karşı dayanıklılığı artmış durumda (Grafik 4). Bu açılardan, bankaların kredi riski taşıma kapasitesinin, firmaların da borç taşıma kapasitesinin karşılaştırılan dönemlerin üzerinde olduğunu söylemek mümkün. Bu durum, reel sektör firmalarının ve bankacılık sektörünün kredi temerrütlerine karşı daha dayanıklı olduğunu gösteriyor.

Firma temerrütlerinin 2023 yılı haziran sonrası ve 2018-2019 dönemlerinde farklılaşmasını göstermek amacıyla yaşlandırma analizini 1 Haziran 2023 – 31 Ağustos 2024 dönemi için genişlettik. Mayıs 2023 itibarıyla sağlıklı olarak tanımlanan firmaların temerrüt gelişimini önceki dönemlerle karşılaştırdık. Buna göre, 2023 mayıs ayında sağlıklı olan firmaların takip eden aylarda temerrüde düşme oranları 2018-2019 temerrüt oranlarından ve faizlerin artmadığı 2014 haziran sonrası dönemde gerçekleşen oranlardan belirgin şekilde daha düşük seyrediyor. Ayrıca, gerçekleşen temerrüt oranı ve temerrüde düşme hızı mevcut dönemde oldukça olumlu seyretmekte. Sektörel seviyede bakıldığında da 2023 dönemindeki olumlu ayrışma oldukça belirgin ve sektörler arasında homojen bir görünüm arz ediyor. Firma temerrüt oranları parasal sıkılaşma adımlarının kademeli atılması ve reel sektörün azalan yerli-yabancı para borç yükü nedeniyle ılımlı seyrediyor. Bununla birlikte, firma temerrüt oranları fiyat istikrarı ve finansal istikrar açısından yakından takip edilmesi gereken göstergelerden biri olmaya devam ediyor.

[1] Sağlıklı firmalar canlı nakdi veya gayrinakdi kredi bakiyesi olup temerrüt durumunda olmayan firmalar olarak tanımlanmıştır.

[2] Ölçek aralığı 2018 yıl sonu değerleri baz alınarak belirlenmiştir. Buna göre, 2018 yıl sonu cirosu 1 milyon TL ve altında olan firmalar “mikro”, 1-50 milyon TL arasında olan firmalar “orta”, 50 milyon TL ve üzerinde olan firmalar ise “büyük” olarak sınıflandırılmıştır. Firmaların borçluluğu ise firmanın kredi bakiye/ciro oranı üzerinden tanımlanmıştır. Kredi bakiye/ciro oranı yüzde 5’in altında olan firmalar “düşük borçluluğa sahip,” yüzde 5 ile yüzde 50 arasında olan firmalar “orta borçluluğa sahip”, yüzde 50’den yüksek olan firmalar ise “yüksek borçluluğa sahip” olarak sınıflandırılmıştır.

TCMB-Blog

Kaynakça

Bağır, Y.K., Seven, Ü., Tok, E. (2024). Yükselen Ticari Kredi Faizlerinin Firmaların Temerrüt Olasılıklarına Heterojen Etkisi Üzerine Bir İnceleme. TCMB Ekonomi Notları Serisi, 2024-11.

Okumaya devam et

EKONOMİ

Avrupa’nın en zengin yüzde 1’inin gelir payı: Türkiye 1. oldu

Yayınlanma:

|

Avrupa’da milli gelirde en zengin %1’lik dilimin payı ülkeler:

En yüksek pay Türkiye’de (%14,6), en düşük pay ise Türkiye’de Slovakya (% 2,3).

Avrupa’da Türkiye, en zengin %1’lik kesimin aldığı ülkedir milli gelirden en yüksek paya sahip oldu. Eurostat verilerine göre, Türkiye’de milli gelir bakımından en zengin %1’lik dilim ise %14,6. Bu pay neredeyse ikinci sırada yer alan Bulgaristan’ın iki katı. Bulgaristan’da en zengin %1’lik kesim milli gelirin %7,4’ünü aldı. En zengin %1’lik dilimin aldığı Danimarka Milli gelirin %7,1’lik payı, üçüncü sırada yer aldı.

Eurostat verileri, Avrupa’da ülkenin milli gelirden en düşük payı alan en zengin %1’lik dilim ise %2,3 ile Slovakya oldu. Estonya %3’lük bir payla sondan ikinci sırada yer alırken ve Romanya %3,4’lük pay ile sondan üçüncü sırada yer aldı.

En zengin %1’lik kesimin toplam gelirden aldığı pay Nüfus, gelir eşitsizliğinin ölçülerinden biri. Rusya’da, hangisi Gelir dağılımının daha eşitsiz olduğu bir ülke olarak bilinen bu ülkenin gelir dağılımının toplam gelirde en zengin %1’lik dilimin Türkiye’den daha yüksek olması muhtemel. Fakat Eurostat’ta Rusya için veri yok.

Avrupa’da milli gelirde en zengin yüzde 1’lik dilimin payı Ülkeler aşağıda sunulmuştur.

Ülke Paylaş Yıl
Türkiye 14,6 2022
Bulgaristan 7,4 2023
Danimarka 7,1 2023
Kosova 7,0 2018
İsviçre 6,8 2022
Litvanya 6,7 2023
İsveç 6,6 2023
Kıbrıs 6,5 2023
Malta 6,5 2023
Sırbistan 6,4 2022
Yunanistan 6,2 2023
Birleşik Krallık 5,9 2018
İrlanda 5,8 2023
Portekiz 5,7 2023
Avusturya 5,5 2023
Finlandiya 5,1 2023
Fransa 5,1 2023
Almanya 4,9 2023
Macaristan 4,9 2023
İtalya 4,8 2023
Belçika 4,7 2023
Lüksemburg 4,7 2023
Hollanda 4,5 2023
İzlanda 4,3 2019
Letonya 4,3 2023
Karadağ 4,3 2022
Norveç 4,2 2023
İspanya 4,0 2023
Arnavutluk 3,9 2021
Hırvatistan 3,8 2023
Polonya 3,8 2023
Çekya 3,7 2023
Slovenya 3,6 2023
Kuzey Makedonya 3,4 2020
Romanya 3,4 2023
Estonya 3,0 2023
Slovakça Cumhuriyet 2,3 2023
Andorra Veri yok
Belarus Veri yok
Bosna ve Hersek Veri yok
Kanal Adaları Veri yok
Faroe Adaları Veri yok
Cebelitarık Veri yok
Man Adası Veri yok
Liechtenstein Veri yok
Moldova Veri yok
Monako Veri yok
Rusça Federasyon Veri yok
San Marino Veri yok
Ukrayna Veri yok

 

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.paravitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.