Connect with us

GÜNCEL

SİSTEM ZENGİNİ DAHA ZENGİN FAKİRİ DAHA FAKİR YAPIYOR

Yayınlanma:

|

İki hafta önce Boğaziçi Üniversitesi’nden Yavuz Selim KaçmazTolga Umut Kuzubaşİslam Tarlacı ve Orhan Torul çarpıcı bir araştırma yayınladılar. Akademisyenler TÜİK verilerinden faydalanarak eşitsizliği bu kez üç kategoride incelemişler. Araştırma 2002-2022 arasında ücret, gelir ve tüketimdeki eşitsizlikleri inceliyor.

2018 sonrasında karşılaşılan üç büyük şokun bu eşitsizlikleri önemli ölçüde etkilediği görülüyor. Bu gelişmelerin ikisi “ev yapımı” biri ise küresel. İlki 2018 yazında yaşanan ve “Rahip Brunson krizi” olarak bilinen kur şoku. İkincisi dünyayı etkileyen Covid salgını. Sonuncusu ise 2021 Eylül ayında başlayıp genel seçimlere kadar sürdürülen sıra (akıl) dışı ekonomi politikaları. Bu üç gelişme 2002-2022 arasındaki serinin son beş yılını çok daha ilginç hale getiriyor.

Araştırmanın üç başlığı var:

1. Ücret Eşitsizliği Düşmeye Devam Ediyor

Araştırmaya göre ücret eşitsizliği uzun süredir azalıyor. İlk okuduğunuzda bu oldukça iyi bir gelişme gibi görünse de detaylara girince son yıllarda sıkça duyduğunuz “Bir gün herkes asgari ücretli olacak” sözünün sağlaması olduğu görülüyor. 20 yıl önce ortanca (medyan) ücret asgari ücretin 1.7 katına yakınken artık 1.1 katına inmiş. Üstelik bu 2022 verisi. 2023 ve 2024’te asgari ücrete yapılan reel artışlarla bu oranın daha aşağı gelmiş olması mümkün. Asgari ücretin %105’inden daha az kazananların oranı 2002’de %25 civarındayken 2022 sonunda %45’e yükselmiş.

Araştırmadaki önemli tespitlerden biri de yükseköğretim mezunlarının ve beyaz yaka çalışanların ücretleri hakkında.

Ülkemizde 25-64 yaş arası nüfusta üniversite mezunlarının oranı 2002 yılında %10 civarındayken bugün %25’e yükselmiş. Açılan üniversitelerle ve yaygınlaşan yükseköğretimle eğitimde nicelik olarak önemli bir iş başarmışız.

Ancak nitelikli istihdama olan talebin muhtemelen üniversite mezun sayısındaki artışın çok altında kalmasıyla ücretler üzerinde aşağı yönlü baskı oluşmuş. Üzerine kötü ekonomi politikaları ve Covid ile geçen 2018-2022 arasındaki beş yıllık dönem gençlerin istihdamdaki şanslarını iyice azaltmış. Özellikle 2018 ve sonrası mezun olan gençlerin kariyer başlangıçları engelli koşuya dönüşmüş. Torul ve arkadaşlarının araştırmasındaki grafikler gençlerin işlerinin geçmişe göre ne kadar zor olduğunu ortaya koyuyor.

Üniversite mezunları ve beyaz yaka çalışanların ücretlerinin asgari ücrete oranındaki ilk önemli düşüş 2015 yılında enflasyonun oldukça üzerinde arttırılan asgari ücret sonrasında gerçekleşmiş. 2018 ve sonrasındaki düşüşlere ise yazının başında belirttiğim üç önemli olay neden olmuş.

Üniversite mezunlarının ortanca (medyan) ücreti bundan 10 yıl öncesine kadar asgari ücretin 3 katından fazla iken 2022 yılında iki katın altına düşmüş. Üniversite mezunlarının istihdamdaki payları ise çarpıcı şekilde artmış. 2002 yılında her sekiz çalışandan biri üniversite mezunu iken bugün yaklaşık her üç çalışandan biri üniversite mezunu haline gelmiş. Üniversite mezunlarının ortanca (medyan) ücretinin asgari ücrete oranı ise 2015 sonrasında %40’tan fazla düşmüş. Daha düşük eğitimli gruplarda ise aynı dönemde göreli ücret düşüşü %10’da kalmış. Nitelikli istihdam artışının üniversite mezun sayısına yetişememesinin yanı sıra muhtemelen bu tür işleri bulamayan üniversite mezunlarının düşük ücretli niteliksiz işlere talip olması bu tabloyu ortaya çıkarmış.

Benzer tablo beyaz yaka çalışanlar için de tekrarlanmış. Beyaz yakalıların istihdamdaki payları artsa da 2015 sonrasında asgari ücret cinsinden ücretleri %50’den fazla düşmüş.

2002 yılında 1.6 milyon olan üniversite öğrenci sayımız bugün 6.5 milyona yükseldi. Bu öğrencilerin önemli kısmı mezun olunca beyaz yaka olarak adlandırılan işlere talip olacaklar. Oysa ülkemizdeki istihdamın büyüklüğü 33 milyon kişi. Beyaz yaka olarak çalışanlar ise 4 milyon civarında. Araştırmacılar asgari ücretteki reel artışlar ve üniversite mezun sayısının artmasıyla “Üniversite priminin” çok azaldığını ortaya koymuşlar.

Araştırmacılar aşağıdaki soruları sormuşlar: “Üniversite okumanın getirdiği ücret avantajı azalmaya devam ederse gençler üniversite eğitimini hala değerli bir yatırım olarak görecek mi?

Bu durum, Türkiye’nin halihazırda karşı karşıya olduğu beyin göçünü ne ölçüde artıracak?”

Bu tablo gençlerin umutlarını köreltip şanslarını yurtdışında aramalarına neden oluyor. Eğitimde ve istihdamda büyük bir verimsizlik ortaya çıkarıyor. YÖK verilerine göre 2023 yılında hukuk fakültelerinde okuyan 75 bin öğrenci var. Halen baroya kayıtlı olan da 185 bin avukat var. İşletme fakültelerinde ise 250 bin öğrenci var. Sizce önümüzdeki yıllarda bu kadar avukata ve işletme mezununa ihtiyacımız olacak mı?
Acaba siyasetten bağımsız çalışabilen bir Devlet Planlama Teşkilatı’mız olsaydı bu kadar üniversitenin açılmasına olur verir miydi? Tabii ki bunun planlama hatası değil siyasi bir tercih olduğunu hepimiz biliyoruz.

2. Gelir Eşitsizliği: Yakın Zamanda Tersine Dönen Karmaşık Bir Tablo

Araştırmacılar ücret eşitsizliği azalırken gelir eşitsizliğinin daha karmaşık bir tablo çizdiğini belirtiyorlar. Ücret hesaplamalarına dahil edilmeyen sermaye geliri ve girişimci geliri gibi emek dışı kalemler nedeniyle son dönemde gelir eşitsizliğinde bozulma tespit ediyorlar. Bu eğilimi etkileyen üç önemli nedeni de aşağıdaki gibi özetliyorlar: Kur Korumalı Mevduat (KKM) uygulamasının varlıklı hanelere yarar sağlaması.
Kira, faiz ve işletme kazançlarının üst gelir gruplarında yoğunlaşması.

Ekonomik dalgalanmada üst gelir gruplarının yatırımlarını ve servetlerini koruyarak gelir pozisyonlarını iyileştirmesi.

Daha önceki yazılarımda bahsetmiştim, bazı varlık sınıflarında enflasyonun oldukça üstünde gerçekleşen artışlar zaten bozuk olan servet ve gelir dağılımımızı daha da bozdu. TCMB ve TÜİK verilerinden faydalanarak oluşturduğum grafikte 2015 sonrasında bazı varlık sınıflarının getirilerindeki büyük farklılaşmayı görebilirsiniz.

2015 yılı başında 100 olan enflasyon endeksi bugün 960’a yükselmiş. Aynı dönemde konut fiyatları endeksi 1.770’e, döviz fiyatları endeksi 1.340’a yükselmiş ve enflasyonun oldukça üstünde getiri sağlamış. O günden bu yana Türk lirası mevduatta kalan yatırımcılar ise reel olarak neredeyse varlıklarının yarısını kaybetmişler. Varlık sınıfları arasındaki ayrışmanın en belirgin kısmı 2021 Eylül sonrasında sıra (akıl) dışı ekonomi politikalarının hayata geçirilmesi sonrasında oluşmuş.

Gençler yanlış eğitim planlaması ve asgari ücret odaklı gelir politikaları nedeniyle istihdamda büyük bir açmazla karşılaştılar. Yanlış ekonomi politikaları nedeniyle de konut ve otomobil gibi varlıklara ulaşma ihtimalleri de iyice azaldı.

3. Tüketim Eşitsizliği: Şaşırtıcı Bir Artış

Araştırmanın çarpıcı bulgularından biri de “tüketim eşitsizliğinin” gelir eşitsizliğini önemli ölçüde aşması.
Grafikte toplumun en zengin %10’luk kesiminin dayanıklı tüketim mallarına yönelik harcamalarının 2018 sonrasında oransal olarak artışı görülüyor.

Araştırmacılara göre bu durum, daha varlıklı hanelerin servetlerini yüksek enflasyona karşı fiziksel varlıklara yatırım yaparak korumaya çalışmasının bir sonucu. Enflasyonun yükselmeye başladığı dönemlerde varlıklı kesimler krediye çok daha kolay erişiyorlar. Ekonomik büyümeyi teşvik etmeyi amaçlayan politikalar, halihazırda daha güçlü bir finansal konumda olan gruplara orantısız bir şekilde fayda sağlıyor.

Ekonomiyi ve enflasyonu sadece Merkez Bankası’nın ve para politikasının bir alanı olarak gören yaklaşım eşitsizlikleri arttırıp emeğin değerini düşürüyor. Eğitimin ve istihdam sağlayan tüm sektörlerin siyasetten ve popülizmden bağımsız bir şekilde ülkenin gelecekteki potansiyeline göre planlanması şart.

Siyasetin ve iş dünyasının emeğin değerini ölçmek için baktığı tek gösterge de asgari ücret olmamalı. Nitelikli çalışanların tecrübeleri arttıkça, kariyerleri yükseldikçe asgari ücretten uzaklaşabilmeleri gerekiyor ki umutlarını ve hayallerini koruyabilsinler.

Plansız eğitim ve sadece asgari ücrete odaklı gelir politikaları gençlerin kaderlerini okuyarak değiştirme hayallerini ellerinden alıyor.

Son sözü yine araştırmacılara bırakalım:

“Türkiye ekonomik zorluklarla mücadele etmeye devam ederken, politika yapıcıların eşitsizlikteki bu nüanslı eğilimleri dikkatle değerlendirmesi gerekiyor. Ücret farklılıklarını ele almak önemli, ancak toplumun tüm kesimlerinin ekonomik belirsizlik karşısında yaşam standartlarını koruyabilmesini sağlamak da bir o kadar önemli.”

Araştırmanın bağlantısı: https://web.bogazici.edu.tr/torul/kktt.pdf

Araştırmanın Türkçe özeti: https://web.bogazici.edu.tr/torul/yakin-donemdeki-esitsizlikler/*Plan mı Pilav mı?

Bütçe Kanunu değişiklik görüşmeleri

TBMM, 12 Şubat 1963

Adalet Partisi adına Urfa Milletvekili Kadri Eroğan; “Binaenaleyh aziz arkadaşlarım, büyük hayale kapılmayın. 10 yıl programsız, plânsız diye bir iktidarın başı yendi; bu defa da program, plân diye Halk Partisi kendi başını yiyecektir. (Gülüşmeler) Millet; bıktım artık plân plân, biraz da pilavdan bahset İsmet Paşa, diyor.”

Kerim ROTA- Oksijen

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Eğilmez: Kart limitinden de kullanılan krediden de vergi alınamaz krediyi veren alacaklıdan alınır

Yayınlanma:

|

Yazan:

Ekonomist Mahfi Eğilmez, savunma sanayii fonuna ek kaynak sağlamak için kredi kartlarından yapılacak kesintilere dair önemli eleştirilerde bulundu. Eğilmez, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı paylaşımda, kredi kartı limitlerinden veya kullanılan kredilerden vergi alınamayacağını belirterek, bu tür bir uygulamanın ekonomik temellere aykırı olduğunu vurguladı. Kredi kartı borcunun bir tür borçlanma olduğunu hatırlatan Eğilmez, “Vergi, borçludan değil, krediyi sağlayan alacaklıdan alınır. Bu uygulama, ekonomik bilimin temellerinden uzaklaşıldıkça ortaya çıkan kavram karmaşasının bir örneğidir” ifadeleriyle eleştirisini dile getirdi.

Bu eleştirilerin hedefi olan düzenleme, AKP’nin Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunduğu yeni yasa teklifiyle gündeme geldi. Teklife göre, kredi kartı limiti 100 bin lira ve üzerinde olan kart sahiplerinden yıllık 750 lira fon payı kesintisi yapılması planlanıyor. Bu yeni düzenlemenin sadece kredi kartlarıyla sınırlı kalmadığı, aynı zamanda gayrimenkul alım satımında da alıcı ve satıcıdan ayrı ayrı 750’şer lira zorunlu fon kesintisi yapılmasını içerdiği ifade ediliyor.

Okumaya devam et

GÜNCEL

TARIM BAKANLIĞI’nadan bir liste daha

Yayınlanma:

|

Gazete Duvar’dan Osman Çaklı’nın derlediği habere göre, işte bakanlığın yayımladığı listelere göre aralarında ünlü markaların da olduğu ‘hileli’ liste:

EMİRDAĞ
Afyonkarahisar’da üretilen Emirdağ markalı yarım yağlı taze eritme peynirinde bitkisel yağ ile nişasta tespit edildi. Bugüne kadar tüketilen gıdalarla ilgili çok sayıda paylaşım sosyal medya ağlarında yapılmıştı. Ürünlerin içeriğini inceleyen hesaplara markalar dava açmıştı. Ancak yapılan denetimlerde pek çok ürünün taklit olduğu ortaya çıktı.

OLİVE OİL
Zeytinyağı üretimiyle ünlenmiş Edremit’te Olive Oil’in soğuk sıkım zeytinyağına tohum yağları karıştırıldı. Market raflarında sıkça görünen marka fiyatları da neredeyse orijinalleri kadar.

AYLAÇ
Aksaray’da üretim yapan Aylaç markasının tam yağlı kaşar peynirinde yağ oranının düşük olduğu tespit edildi.

GÜNGÖR
Ankara merkezli Güngör markasının yarım yağlı kaşar peynirinde de bitkisel yağ tespiti yapıldı. Bakanlığın açıkladığı liste her gün güncellenirken tüketiciler gıdalara artık temkinli yaklaşıyor.

AYDENİT ET
Balıkesir’de üretim yapan Aydenit Et’in dana sucuğunda sakatat (dil) tespit edildi. Günlerdir kamuoyunun gündemini meşgul eden ‘gıda sorunu’ giderek büyüyor.

BAŞYAZICI
Kayseri sucuğu olan Başyazıcı markasının sucuğunda da kafa eti olduğu ortaya çıktı.

DARENDE
Bursa’nın Yıldırım ilçesinde üretim yapan Darende markasının 200 gramlık örgü peynirinde bitkisel yağ tespit edildi.

MUSTAFA BİÇİCİ
Yine Afyonkarahisar’da Mustafa Biçici adıyla üretilen piliç sucuk mekanik ayrılmış kanatlı eti tespiti yapıldı.

ELİF CAFE
Aydın Koçarlı’da üretim yapan Elif Cafe Yeni Foça’nın 5 litrelik sızma zeytinyağına tohum yağları karıştırılmış.

SADE NATUREL BAL
Bakanlık incelemelerinde en çok bal ve zeytinyağında taklit olması dikkat çekti. Piyasada Sade Naturel Bal olarak bilinen ve süzme çiçek balı diye satış yapan Ankara merkezli markanın balının gerçek olmadığı belirlendi.

FATİH GOLD
Fatih Gold markasının poşet çayında gıda boyası ortaya çıktı. Marka Ümraniye İstanbul’dan dağıtım gerçekleştiriyor.

DANAMET
Danamet markasının kangal sucuğunda, kanatlı eti tespit edildi.

YİNE YILDIZ
Yine Yıldız markasının ısıl işlem görmüş dana sucuğunda sakatat ortaya çıktı. Yıldız sucuk üretiminde kafa eti kullanmış.

EMİRBEY
Konya Karatay’da üretim yapan Emirbey’in tuzlu tereyağında süt harici yağ kullanıldı.

NATUREL OLİVE OİL BURSA
Zeytinyağı üretimiyle ünlü başka bir kent olan Bursa’da Egelim Naturel Olive Oil markası 5 litrelik ürününe tohum yağı karıştırmış.

FISTIKÇI BABA YEŞİL TOZ FISTIK
Fıstığıyla meşhur Antep’te Fıstıkçı Baba Yeşil Toz Fıstık adıyla üretim yapan markanın bir kilogramlık ürününde yer fıstığı kullanılmış.

DERGAH KOKOREÇ
Dergah Kokoreç dana köftesinde deri ve kanatlı hayvan eti kullanmış.

EMİRDAĞ
Emirdağ’ın mozeralle peynirinde bitkisel yağ kullanıldığı ortaya çıktı.

BURHANET KANGAL
Burhanet Kangal’da ısıl işlem görmüş piliç sucuk mekanik ayrılmış kanatlı eti tespiti yapıldı.

DANACIOĞLU
Danacıoğlu sucuğunda kanatlı hayvan eti ve deri kullanıldı. Marka Kayseri’de üretim yapıyor.

CANSÜT
Tam yağlı taze tost peynirinde bitkisel yağ tespit edildi.

EGETAT
Naturel Sızma Zeytinyağı 5 L

Tohum Yağları Karıştırılması Tespiti

LOKMANET ET ÜRÜNLERİ
Isıl İşlem Görmüş Piliç Sucuk

Mekanik Ayrılmış Kanatlı Eti Tespiti

AVCI SEZON ÇAY
Siyah Çay

Gıda Boyası Tespiti

MEŞE DİVA
Naturel Sızma Zeytinyağı 5 L

Tohum Yağları Karıştırılması Tespiti

CUNDA BİZİMKÖY
Naturel Sızma Zeytinyağı 5 L

Tohum Yağları Karıştırılması Tespiti

BAKİ ERELİ
Yarım Yağlı Lavaş Peyniri

Bitkisel Yağ Tespiti

EGE
Tam Yağlı Taze Kaşar Peyniri

Bitkisel Yağ Tespiti,

Nişasta Tespiti

ŞİRİNCE TAŞ BASKI
Naturel Sızma Zeytinyağı 5 L

Tohum Yağları Karıştırılması Tespiti

LEZZETİ TADINDA SÜT ÇİFTLİĞİ
Tam Yağlı Taze Kaşar Peyniri

Yağ Oranının Düşük Olması,

Bitkisel Yağ Tespiti

YENİ VAKIF GURME
Naturel Sızma Zeytinyağı 5 L

Tohum Yağları Karıştırılması Tespiti

MORAÇİFTLİK
Dilimli Kaşar Peyniri

Yağ Oranının Düşük Olması

GIDA STORE PASTACILIK KURUYEMİŞ-EDT
Kuru Kekik

Yabancı Madde Tespiti

YEŞİL AKTAR BAHARAT
Kekik

Yabancı Madde Tespiti

CAN ACAR BAHARATLARI
Kekik

Yabancı Madde Tespiti

YENİ VAKIF
Naturel Sızma Zeytinyağı (Soğuk Sıkım) 5 L

Tohum Yağları Karıştırılması Tespiti

ERZURUM BİRLİK BAL
Petekli Akasya Çiçek Balı

Taklit Veya Tağşiş Tespiti

ŞİRİNCE TAŞ BASKI
Naturel Sızma Zeytinyağı 5 L

Tohum Yağları Karıştırılması Tespiti

AWE LABORATORİES
Saf Zeytinyağı

Tohum Yağları Karıştırılması Tespiti

YENİ AYVALIK
Naturel Sızma Zeytinyağı 5 L

Tohum Yağları Karıştırılması Tespiti

EGEDEN
Riviera Zeytinyağı 5 L

Tohum Yağları Karıştırılması Tespiti

YEŞİL AYVALIK
Naturel Sızma Zeytinyağı 5 L

Tohum Yağları Karıştırılması Tespiti

EGE İREM
Riviera Zeytinyağı 18 L

Tohum Yağları Karıştırılması Tespiti

ATAMAN SUCUK
Isıl İşlem Görmüş Piliç Sucuk

Mekanik Ayrılmış Kanatlı Eti Tespiti

GEDİZ PİLİÇ SUCUK
Isıl İşlem Görmüş Piliç Sucuk

Mekanik Ayrılmış Kanatlı Eti Tespiti

EFES PİDECİSİ-HÜSEYİN GÖKKAYNAK
Lahmacun-Pide Harcı (Dana-Kuzu Eti)

Kanatlı Eti Tespiti

FOTEL GIDA TURİZM VE TEKSTİL SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ – İLKİM LOKANTASI
Kuşbaşılı Pide Harcı

Tek Tırnaklı Eti Tespiti

ATILGAN
Isıl İşlem Görmüş Piliç Sucuk

Mekanik Ayrılmış Kanatlı Eti Tespiti

HACI ŞAHİN-MEŞHUR SARIYER BÖREKÇİSİ
Pişmiş Dana Kıymalı İç Harç

Sakatat (baş Eti) Tespiti

YENİ KÖRFEZ
Naturel Sızma Zeytinyağı 5 L

Tohum Yağları Karıştırılması Tespiti

LÜX AYVALIK
Naturel Sızma Zeytinyağı 18 L

Tohum Yağları Karıştırılması Tespiti

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

ABD’nin ulusal borcu tüm zamanların rekoru olan 34,5 trilyon dolara ulaştı, ya diğer ülkeler?

Yayınlanma:

|

Yazan:

ABD ulusal borcu Şubat ayı sonunda ~ 34.5 trilyon dolara ulaştı ve şimdiye kadar kaydedilen en yüksek rakam oldu. Haziran ayından bu yana borç her 100 günde bir 1 trilyon dolar artıyor. Bir hatırlatmak gerekirse, bir ülke vergilerden ve diğer gelirlerden kazandığından daha fazlasını harcadığında borç seviyesi artar. Grafikte de görebileceğiniz gibi, ABD hükümetinin toplam borcu 15 Haziran 2023’te 32 trilyon doları, 15 Eylül 2023’te 33 trilyon doları ve 4 Ocak’ta 34 trilyon doları geçti. Hız devam ederse, Nisan ayında 35 trilyon dolar sınırına ulaşılacak.

Ayrıca, Şubat 2019’dan bu yana ABD’nin ulusal borcu 12,5 trilyon dolar veya yılda yaklaşık 2,5 trilyon dolar arttı. Öte yandan, ABD ekonomisi (GSYİH) aynı dönemde 7,2 trilyon dolar veya yılda yaklaşık 1,44 trilyon dolar büyüdü. Bu, son beş yılda bir birim ekonomik büyüme (GSYİH) için ABD hükümetinin 1,7 birim borç yarattığı anlamına geliyor. Başka bir deyişle, ABD ekonomisi zaman geçtikçe daha az üretken ve daha borçlu hale geliyor.

Global Markets Investor, okuyucu destekli bir yayındır. Yeni gönderiler almak ve çalışmalarımı desteklemek için ücretsiz veya ücretli abone olmayı düşünün.

Kaynak: BearTrapsReport

Bir ülkenin borcuna baktığımızda, en önemli ölçüt, bir ülkenin borçlarını (faiz ve anapara) ödeme ve geri ödeme kabiliyetini anlamaya yardımcı olduğu için ekonominin gayri safi yurtiçi hasılasının (GSYİH) yüzdesi olarak borçtur. Şu anda, ABD borcunun GSYİH’ye oranı %123,7 seviyesinde bulunuyor ve bu süre zarfında ABD GSYİH’sının önemli ölçüde düşmesi ve kilitlenmeler nedeniyle borcun artması nedeniyle pandemi sırasında elde edilen tüm zamanların rekoru olan %126,2’ye yakın. Grafikte görüldüğü gibi, bu oran 2007’den bu yana kabaca %60’tan hızla yükseliyor. Kongre Bütçe Ofisi tarafından 2034 yılında bu oranın %130,6’ya ulaşacağı tahmin edilmektedir.

Kaynak: ABD Hazine Bakanlığı, St. Louis Fed ve Kongre Bütçe Ofisi (CBO) verilerine dayanarak, kırmızı çizgi 2024-2034 için CBO tahminini gösteriyor

ABD Kongre Bütçe Ofisi’nin bariz nedenlerden dolayı hiçbir zaman bir durgunluk öngörmediğini ve ekonomik gerilemeler her zaman daha büyük hükümet açıkları ve GSYİH’da düşüşlerle sonuçlandığından, bir durgunluk meydana gelirse oranın çok daha yüksek olacağını belirtmek önemlidir.

BU KADAR YÜKSEK BİR BORÇ SEVİYESİ NEDEN ÖNEMLİDİR?

Tarih, bir ülke borç-GSYİH oranı için %100 eşiğini geçtiğinde, hükümetin bir tür temerrütten kaçınma olasılığının küçük olduğunu gösteriyor. Bir yükümlülüğü yerine getirememe anlamında temerrüt, burada hükümetin tahvillerine sürekli olarak enflasyondan daha düşük faiz ödediği durum olarak da kabul edilir. Başka bir deyişle, yatırımcılar (alacaklılar) enflasyona göre düzeltilmiş olarak paralarını kaybederler veya satın alma güçlerini kaybederler. Normal koşullarda, böyle bir ortamda yatırımcılar, ülke içinde daha yüksek borçluluk riskini telafi etmek için daha yüksek faiz talep ederler. Bununla birlikte, çoğu durumda, borç “çok yüksek” olduğunda, GSYİH’nın yaklaşık% 100’ü ve üzerine çıktığında, bir merkez bankası devreye girer ve aynı zamanda büyük miktarlarda devlet tahvili satın almaya başlar ve aynı zamanda getiri seviyesini (faiz) bastırır.

Bu fenomen, Lyn Alden tarafından yapılan ve Büyük Mali Krizden sonra, 2009’dan 2020’ye kadar TÜFE enflasyonuna göre düzeltilmiş Hazine bonosu (bir yıl veya daha kısa vadeli) getirilerinin negatif getirileri olduğunu gösteren analizle mükemmel bir şekilde gösterilmiştir. Aynısı 1940’larda ABD ulusal borcunun GSYİH’ya oranının da %100’ün üzerinde olduğu zaman oldu.

Geçmişe baktığımızda, bir ülkede borç-GSYİH oranlarının yüksek olduğu dönemlerde tahvil sahiplerinin satın alma gücünü kaybetmesinin mümkün olan en kötü senaryo olmadığını görebiliriz. Hirschman Capital tarafından Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) 1800 yılından bu yana yaptığı çalışmalara dayanarak yaptığı analize göre, borcun GSYİH’ye oranı %130’un üzerinde olan 52 ülkeden 51’i yeniden yapılandırma, devalüasyon, yüksek enflasyon veya tamamen temerrüt yoluyla temerrüde düştü. Bunun tek istisnası Japonya idi.

Bu, ABD’nin yakında temerrüde düşeceği anlamına gelmez, özellikle de ülkenin bir rezerv para birimine sahip olduğu ve dramatik bir şey olmadıkça yabancılar tarafından ABD dolarının talep edileceği gerçeği göz önüne alındığında. Bununla birlikte, önümüzdeki yıllarda nakit ve tahvil sahiplerinin (vadeye kadar tutulursa) Federal Rezerv para politikasını normalleştirdiğinde enflasyona göre düzeltilmiş bir temelde para kaybedeceği neredeyse kesindir. Buna finansal baskı denir.

Satın alma gücünü kaybetmenin yanı sıra, bir ülkedeki GSYİH ile ilgili yüksek borç seviyesinden kaynaklanan sıradan insanlar için birkaç olumsuz etki daha vardır:

  1. Yüksek faiz ödemeleri, özellikle vergi makbuzlarıyla ilgili olarak, eğitim, altyapı, sağlık veya sosyal güvenlik için gelecekteki yatırım harcamalarını sınırlayabilir (dışarıda bırakabilir) ve aslında gelecekteki ekonomik büyümeyi düşürebilir ve yaşam kalitesini kötüleştirebilir. Faiz maliyetleri, yıllık bazda nominal olarak 1 trilyon doları çoktan geçti ve vergi gelirlerinin %35’ini oluşturuyor, bu da 25 yıldan fazla bir süredir en yüksek seviye.

Ayrıca 2023 Mali Yılında faiz harcamaları Medicaid ve diğer bütçe kategorilerinden daha yüksekti.

  1. Yüksek düzeyde borç, bir durgunluğa veya krize yanıt vermede daha az esneklik sağlar. Başka bir deyişle, Büyük Mali Kriz gibi bir olay meydana gelirse, hükümetin borç vermek için daha az yeri olacak ve kriz sonrası toparlanma, yeni yatırımların yanı sıra onu finanse etme kabiliyetinin daha az olması nedeniyle daha yavaş olacaktır.
  2. Bir hükümet, daha fazla harcamayı finanse etmek veya bütçe açığını azaltmak/ortadan kaldırmak için vergileri artırmaya karar verebilir. Vergiler yükselirse, bu, insanların ve özel sektörün mal ve hizmetlere harcayabileceği daha az gelir anlamına gelir. Bu, özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nde, tüketici harcamalarının GSYİH’nın %67,6’sını oluşturması nedeniyle daha az ekonomik büyüme anlamına gelecektir:

ÖZET

ABD’nin ulusal borcu son birkaç yılda sadece nominal olarak değil, aynı zamanda GSYİH’nın bir payı olarak da hızla artıyor. Her 30 saniyede bir 1 milyon dolar ekleniyor, bu daha önce hiç görülmemiş bir hız. Hükümetin ve gelecek nesillerin bu konuyla başa çıkması birçok zorluk yaratacaktır. Geçmişte, bu kadar yüksek borç seviyeleriyle mücadele etmek için finansal baskı politikaları uygulandı ve sıradan insanları ve tahvil yatırımcılarını on yıllarca finansal olarak daha kötü durumda bıraktı. Büyük Mali Krizin ardından son on yılda Amerika Birleşik Devletleri’nde bile son zamanlarda yapıldı. Ancak pandeminin ardından enflasyon kontrolden çıktı ve tekrar böyle bir ortama geri dönmek için birkaç yıla ihtiyaç var. Her şey düşünüldüğünde, herkesin yapabileceği en iyi şey, kendilerini finansal olarak eğitmek ve geleceklerini korumak için sermayelerini akıllıca tahsis etmektir. Bu durumda, yüksek kaliteli hisse senetleri, gayrimenkul ve değerli metaller (özellikle altın) uzun vadede en iyi performansı gösterir. DAHA AZ riskten kaçınan yatırımcılar için (Riskten kaçınma, riskten kaçınma ve düşük risk toleransına sahip olma eğilimidir.), risk toleransına bağlı olarak Bitcoin ve Ethereum gibi bazı kripto para birimleri de bir portföyde uygun olacaktır.

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.paravitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.