Petrol fiyatları dün sert bir satış baskısına maruz kalırken, piyasa yansıması ise kuşkusuz olumsuz oldu. Her ne kadar petrolün gerilemesi küresel anlamda enflasyonla savaşa ya da net enerji ithalatçısı konumundaki ülkelere büyük fayda sağlasa da, hisse senetleri cephesinde finansal kayıplara neden olarak genele yayılan sert satışları da beraberinde getirdi. Brent cinsi ham petrolün varil fiyatı %5’ten fazla düşüşle 73 dolar seviyesine gerileyerek yılın en düşük seviyesini test etti. Haber akışında, Libya’daki üretim ve ihracatın yeniden başlamasına dair işaretler, petrol fiyatlarında sert düşüşlere yol açtığını okuduk. Bu düşüşte, Çin ekonomisindeki yavaşlama endişeleri, ABD’de dün açıklanan zayıf veriler ve küresel talep endişelerinin de etkili olduğunu not edelim.
ABD borsaları dün geceyi petrol fiyatlarında yaşanan sert satışların gölgesinde sert bir düşüşle tamamladı. Teknoloji hisselerinde yaşanan düşüş %3’ü aşarken, en büyük 500 şirketin işlem gördüğü S&P500 endeksi %2 geriledi. Eylül ayı tarihsel olarak hisseler için kötü bir dönem olarak bilinirken, zayıf ABD üretim verileri ve Çin’deki ekonomik durgunluk endişeleri de bu düşüşte etkili oldu. Yapay zekânın ağır siklet şirketi Nvidia, geniş çaplı bir piyasa satışından nasibini alarak %10 düştü. Nvidia piyasa değerinden 279 milyar dolar silerken (piyasa değerinde şimdiye kadarki en derin tek günlük düşüş), yatırımcıların bu yılki borsa kazançlarının çoğunu besleyen yapay zekâ teknolojisine karşı daha temkinli olmaya başladıklarının önemli bir göstergesi olarak görüyoruz.
ABD büyüme kaygıları yatırımcıları riskli varlıklardan uzaklaştırdığını çok açık bir şekilde görüyoruz. Piyasaların korku endeksi VIX bir günde 15’ten 21’e seviyesine yükselirken, ne var ne yok sat olarak özetlediğimiz likidasyon eğilimi her finansal enstrümanda sert kayıpları da beraberinde getirdi. Petrol cephesinde yaşanan sert kayıplara paralel Bitcoin 57bin dolar seviyesinin altına gerilerken, içinde bulunduğunuz dönemin en gözde yatırım aracı olan altının bile bileğini büktü. Altın ile ilgili görüşlerimizi tekrar etmekte fayda görüyoruz. Doların adeta ‘silah’ olarak kullanılması nedeniyle Merkez Bankalarının dolar rezervlerini azalttığını; doların rezerv kompozisyonundaki payının %70’ten %58’e gerilediğini, ABD Hazinesinin her 100 günde ~ $1 trilyon artan borcu ve bunun da yarattığı kaygılar, artan jeopolitik riskler ve FED’in iki hafta sonra, yaklaşık iki yıl ardından sonra ilk defa faiz indirimine soyunacağını ve bunun da faiz getirisi olmayan kıymetli madenlere alım getireceğini beklentisinin bulunduğunu bir kez daha paylaşalım. Bu görüşler ışığında altın ile ilgili uzun pozisyonlarımızı korumaya devam edeceğiz. Büyük resimde, her ne kadar kısa vadede bir miktar volatiliteye imkân versek de, zayıf dolar temasının korunmaya devam edeceğini düşünüyoruz.
ABD’de açıklanan ve ekonominin gidişatı hakkında en sağlıklı bilgiyi verdiğine inanılan tarım dışı istihdam verisi öncesinde piyasaların defansa çekildiklerini görüyoruz. Bu hafta, tarım dışı istihdam verisinin yanı sıra, bugün iş ilanları (JOLTS), yarın ise işsizlik maaşı başvuruları yakından takip edilecektir. FED’in işgücü piyasasına odaklanması göz önüne alındığında, bu hafta açıklanacak veriler, özellikle de Cuma günkü veri, bu ay beklenen faiz indiriminin düzenli mi yoksa çok büyük mü olacağına karar verebileceğini düşünüyoruz. Bu sabah itibariyle 18 Eylül FED toplantısına yönelik 25 baz puan indirime %60, 50 baz puan indirime ise %40 ihtimal tanınıyor.
Yeni gün başlangıcında, pasifiğin diğer ucunda, Asya borsaları, Wall Street’teki teknoloji hisselerinin sert düşüşü ve ABD büyümesine yönelik endişeler nedeniyle sert bir gerileme kaydetti: Tayvan borsası %3,7 düşerken, Japonya Nikkei endeksi %3’ten fazla geriledi; Asya-Pasifik genel endeksi %1,6 kayıp yaşadı. Doların altı para birimine göre değerini gösteren sepet kur DXY dipten dönerek son iki haftanın en yükseğine çıkarken, güvenli liman olarak görülen ABD devlet tahvilleri ve Japon YEN’i ise alımlara sahne oldu. 10 yıllık gösterge tahvil 10 baz puan gerilme kaydederek %3,83 seviyesine gelirken, YEN dolar başına 145 seviyesine toparladı. DXY’nin yükselmesi ile EUR on üç aylık zirveden uzaklaşarak 1,1050 seviyelerine gelirken, kraliyet aslanı Sterlin ise 1,3100 seviyesine geri çekildi. Havanın küresel arenada bozuk olması dün moral bozan enflasyon verileri ile birleşince, bugün Türk hisse senetlerinde de satıcılı bir havanın egemen olabileceğini düşünüyoruz. Sabah erken saatlerde elektronik işlemlerde USDTRY kuru 34 seviyesinin hemen eteğinde işlem gördüğünü de not edelim.
Sıcak gündemi özetledikten sonra dönelim düne. Dün Türk mali piyasalarının ana gündemini TÜİK’in açıkladığı Ağustos ayı resmî enflasyon verileri kapsadı. Bu bağlamda, aylık TÜFE artışı %2,47 olurken yıllık gerçekleşmeyi ise baz etkisinin de yardımı ile %51,97 seviyesine geldi. Eğitimde %11,3, konutta %8,5 ve alkollü içecekler ve tütün grubunda %4,5 düzeyinde aylık artış oranları göze battı. Üreticiye yansıyan enflasyon ise aylık %1,68 yıllık bazda ise %35,75 artış kaydetti. Açıkçası enflasyon rakamları beklentimizin üzerinde gerçekleşti. Özellikle, İTO’nun hafta sonu İstanbul için açıkladığı olumlu veri ardından, korelasyonun da yardımı ile TÜİK verisinin %1,5 civarında gelebileceğini öngördük.
Piyasa aktörleri de bizim gibi düşünmüş olacak ki, haftanın ya da yeni ayın ilk iş gününe Türk mali piyasaları oldukça keyifli bir başlangıç yapmıştı: hisse senetleri düşük gelecek enflasyon verilerinin faiz indirimini öne çekeceği beklentisi ile bankacılık hisseleri önderliğinde yönünü yukarıya çevirmiş, birkaç gün önce 34,10 seviyesini test eden USDTRY kuru ise 33,90 seviyesine kadar geri çekilmişti. Ağustos ayı enflasyon verilerin yüzümüzü güldürmemesine paralel piyasa reaksiyonun ise sınırlı oranda olumsuz olduğunu itiraf etmemiz gerekiyor. Yukarıda da değindiğim üzere, TL’nin hafta başı kaydettiği güçlü seyir dün yerini bir miktar da olsa zayıflığa terk etti. USDTRY kuru yeniden 34 seviyesine gelirken, hem ana endeks hem de lokomotif bankacılık endeksi %1’e yakın geriledi. Yine de ana endeksin günü teknik olarak önem arz eden psikolojik 10bin seviyesinin üzerinde tamamlamasına sevindik. CDS risk primi 279 baz puana yükselirken, 2 yıl vadeli gösterge tahvilin bileşik faizi ise %42 seviyesinde yatay bir seyir izledi.
Neredeyse %2,5 seviyesinde artan Ağustos ayı enflasyonu ile birlikte yılın ilk sekiz ayına ait enflasyon %32 olarak gerçekleşti. Daha basit bir yaklaşımla enflasyonda eğilim hâlen daha yüksek! Yılın geriye kalan kısmında aylık %1’e yakın gerçekleşmeler göremezsek, TCMB’nin %38 olan yıl sonu enflasyon hedefini tutturması oldukça zor görünüyor! Bu da hâliyle faiz indirim ihtimalini zora soktuğunun altını çizmemizi gerektiriyor. TCMB’nin faiz indirimlerine geç soyunması (sıkı para politikası), zaten zor bir durumda olan ihracatçının ya da daha geniş resimde reel sektörün üzerinde var olan baskıyı daha da artıracağını düşünüyoruz.
Son olarak, dün Otomotiv Distribütörleri ve Mobilite Derneği (ODMD) tarafından yayımlanan verilere göre, Ağustos ayında otomobil satışları geçen yılın aynı ayına göre %0,2 artarak 69,288 adet, hafif ticari araç satışları %2,6 artarak 20,846 adet oldu. Son 13 yıllık Ağustos ayı ortalama satışlarına göre artış oranının neredeyse %50’ye yaklaştığını, son dört aydır bir önceki yılın aynı ayına göre daralan satışların ilk kez Ağustos ayında %0,8 ile sınırlı büyüme kaydettiğini ve 90,134 adet olduğunu not edelim. Elektrikli araç satışları ise Ağustos’ta ilk defa düşüş kaydederken, daha az oynak bir gösterge olan 12 aylık satışlar elektrikli pazarının durağan hâle geldiğini gösterdi.
*Türkiye Enflasyon
Emre Değirmencioğlu