Connect with us

BANKA HABERLERİ

Türk Lirası reel faiz yükselirken, hisse senetleri negatif ayrışıyor…

Yayınlanma:

|

Küresel mali piyasaların gündeminde dün ABD’de açıklanan Ağustos ayı TÜFE enflasyon rakamları bulunuyordu. Manşet bazda yıllık artış oranı %2,5 ile beklentilere paralel sonuçlanırken, böylelikle, dün de bültenimizde belirttiğimiz üzere, enflasyon son 3,5 yılın en düşük düzeyine geriledi. Çekirdek TÜFE aylık bazda beklentilerin 0,1 puan üzerinde %0,3 oranında artış gösterse de, yıllık gerçekleşme piyasa beklentileri paralelinde %3,2 seviyesinde kaldı. Enflasyonun alt kalemlerinde, konut ve diğer hizmet maliyetlerindeki yükselişler, temel enflasyonun hâlâ inatçı olduğunu gösterdi. Bu durum, gelecek hafta FED’in 50 baz puanlık faiz indirim beklentisini boşa çıkarırken, piyasaların reaksiyonu ilk nazarda bir miktar olumsuz olsa da, gecenin güzel bir şekilde tamamlandığını not edelim.

Bu sabah itibariyle 18 Eylül toplantısına yönelik 25 baz puan indirime %85 ihtimal tanınırken, 50 baz puan indirimin ihtimalinin ise gündemden hâliyle tamamen düştüğünün altını çizmekte yarar görüyoruz. Hatırlayacağınız üzere, FED’in herhangi bir panik havasına imkân vermemek adına 25 baz puan faiz indirimine gideceğini düşündüğümüzü hemen hemen her gün bültenimizde ele alıyoruz. Gelelim verinin piyasa yansımasına. FED’in geç kaldığı yönünde algının da yardımı ilk nazarda ABD Doları küresel bazda sınırlı da olsa değer kazandı. Altının ons fiyatı bir kez daha 2,530 dolara seviyesinde bulunan rekoruna yoklaması ardından 2,515 dolar seviyesine çekilirken, pariteler cephesinde de EUR ve GBP hafif de olsa değer kaybetti. Brent cinsi ham petrolün varil fiyatı başta talep endişeleri ile neredeyse 68 dolar seviyesine gerileyerek son 3 yılın dibini test etmesi ardından hafif de olsa tepki alımları ile 70 dolar seviyesinin hemen üzerine yükseldi. Brent cinsi ham petrolün Nisan başında 92 dolar seviyesini aştığını düşünürsek, geri çekilmenin, küresel mânâda enflasyonla mücadele kapsamında olumlu bir haber olduğunun altını çizelim.

Türkiye cephesinde ise mevzuu pek de değişmedi. Hisse senetleri dünkü günü de tatsız bir seyir izleyerek tamamladı. BIST100 endeksi art arda 7 günlük kesintisiz düşüşle 9,400 teknik seviyesine kadar gerileyerek günü %2,1 kayıpla tamamlarken son beş ayın da dibine geriledi! 9,400 seviyesinin teknik olarak savunulamaması durumunda, daha da aşağıda 8,600 – 8,700 seviyesinin ön plana çıkacağını düşünüyoruz. Yüksek seyreden faizler ve buna bağlı zayıf şirket bilançoları hisse senetlerini ya da daha doğru bir yaklaşımla reel sektörü zorlarken, gerek yerli gerekse de yabancı yatırımcı ilgisizliği de üzerine tuz biber oluyor. Döviz piyasasında ise, TCMB’nin net yabancı para pozisyonu son verilere göre 1,1 milyar dolar daha iyileşerek 14,2 milyar dolar seviyesine yükseldiğini görüyoruz. Son beş iş gününde net pozisyonun 6,4 milyar dolar daha artışı kaydetmesinden de anlaşılacağı üzere döviz piyasasında geçen haftalarda ya da Ağustos ayı genelinde egemen olan sanılcı havanın iyice azaldığını ve tansiyonun düştüğünü görüyoruz. CDS risk primi 270-275 baz puan aralığında salınmaya dün de devam etti.

Hisse senetlerinin bu kadar negatif ayrışması ardından Türk Lirası’nın reel anlamda yatırımcısına son altı aydır reel getiri (faiz) sunmasının büyük payı olduğunu düşünüyoruz. Gelin üzerinden birlikte geçelim: Reel faiz, bileşik faizin, enflasyonun etkilerinin çıkarılması sonucu elde edilen faiz oranıdır. Diğer bir deyişle ‘gerçek’ faiz oranıdır. Pozitif reel faiz söz konusu ise, enflasyondan arındırıldığında bile mevduat faizinden yatırımcı ‘para’ kazanmış olur. Bu bağlamda, bizler de Mayıs başında kaleme aldığımız “Türk Lirası Sahalara Geri Dönüyor” başlıklı raporumuzda, reel getiri beklentisine işaret ederek Türk Lirasına ciddi bir ‘kredi’ açmıştık. Faiz konusunda değerlendirmede bulunurken, nominal rakamlara odaklanmak yerine ekli grafikten de görebileceğiniz üzere reel faizlere baktık. Bunu da yaparken, 3 aya kadar vadeli faiz oranını yıllıklandırmak suretiyle enflasyondan arındırdık. Bu noktada hangi faizi oranının Fisher denkleminde kullanılacağı tartışmaya açık bir konu olurken, mevduat faizden kesilen stopajı da gözardı ederek, reel faizin sadece ‘yönüne’ konsantre olmak istedik. Aşağıdaki grafikten de görüleceği üzere, 2018 yılının son çeyreğinde Papaz Brunson ekseninde ABD ile yaşanan tatsız dönem sonrası kısa bir müddet için artan reel faizin, 2021 yılının son çeyreğinden itibaren keskin bir şekilde gerilediğini görüyoruz. Hatta biz buna finansal deney demeyi de uygun bulduk.

Reel faizin derinlemesine eksi olduğu söz konusu dönemde, Türk insanı dövizi (yabancı parayı) güvenli liman olarak görürken, yabancı para mevduatın toplam mevduat içindeki payı ise %72 seviyesine kadar (dolarizasyon) yükselmişti. Akabinde, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin geride kalması ile Sn. Bakan Şimşek’in de dediği üzere rasyonel politikalara geri dönene Türkiye’de, ortodox para politikasının uygulanmasına paralel reel faizin son 6 ayda pozitif alana geçmesi ile TL’nin toplam mevduat havuzu içindeki payının da %52 seviyesine yükseldiğini görüyoruz! Gelinen noktada, her ne kadar yüksek enflasyonu (kanser) çözmek için yüksek faiz (kemoterapi) uygulamadan başka bir alternatif kalmamış olsa da, şifa etkisinden ziyade yan etkinin de hisse senetleri üzerinde var olan baskıyı artırdığını görüyoruz. Bu noktada, enflasyon önümüzdeki aylarda makûl seviyelere geriledikçe, otoritenin kademeli olarak faizi indirmeye başlayacağı yönünde görüşümüz arkasında durmaya devam ediyoruz. Bunun da pek de geç olmayacağını altını tekrar çizmiş olalım.

Amerikan hisse senetleri, geceyi, kapanışa doğru gelen alımlarla yardımı ile yükselişle tamamladı. Teknoloji hisselerinin işlem gördüğü Nasdaq endeksi %2 yükselişle başı çekerken, bu sabah iyimserliğin pasifiğin diğer ucunda da yansıdığını görüyoruz. Gösterge endeks Tokyo borsası, yedi günlük düşüş ardından ve YEN’in de bu sabah hafif de olsa dolar karşısında değer kaybetmesine paralel %2,8 yükselirken, teknoloji ağırlıklı Tayvan borsaları ise %3’e yakın yükselişle önde koşuyor. Asya genelinde yeşil rengin hâkim olduğunu peşinen söyleyelim. Harris-Trump müzarasının galibi olarak gösterilen Harris sonrası, kripto para birimlerinde yaşanan düşüş sonrası bitcoin iyimser havaya paralel yeniden 59bin dolar seviyesine yaklaştı.

Gözler bugün Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) olağan faiz toplantısında olacaktır. ECB’den 25 baz puan faiz indirimine kesin gözüyle bakılıyor. karar ardından mikrofon karşısına geçecek Başkan Lagarde’nin ne diyeceği önemle takip edeceğiz keza kıta Avrupasında durgunluk riski ön planda. Karar öncesi EURUSD paritesinin güne 1,10 seviyesinin diplerinde başladığını ve bu haftayı düşüşle bitirme hazırlığında olduğunu düşünüyoruz. Sene sonu için 1,1270 hedefimiz koruyoruz. Türkiye cephesinde ise her hafta Perşembe günü olduğu üzere TCMB ve BDDK’nın verilerini enine boyuna irdeleyeceğiz. Makro cephede ise bugün menüde Temmuz ayı ödemeler dengesi istatistikleri bulunuyor.

TL reel getiri

1726114739477f2606b130f3e5d3067fc46fe01463_1_1200.jpg

Borsa Istanbul 100

17261147408856ed3b14749388fbd923b95766d4c9_2_1200.jpg

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Konkordato Kader mi? Finansçı Eksikliğinin Bedeli mi?

Yayınlanma:

|

Finansı Yönetemezsen Batarsın: Konkordato Alan Firmalarda Ortak Eksiklik

2025 yılı, Türkiye reel sektörü için konkordato rekorlarının kırıldığı bir yıl olarak kayıtlara geçiyor. İSO 500 listesinde dahi yer alan birçok büyük firmanın konkordato ilan etmesi, artık sorunun yalnızca küçük ve zayıf firmalara özgü olmadığını gösteriyor. Ancak bu firmaları incelediğinizde gözden kaçmayan kritik bir ortak eksiklik dikkat çekiyor:

Çoğu firmanın bünyesinde profesyonel bir finans yönetimi yok. Özellikle banka kökenli ya da kurumsal finans tecrübesi olan profesyonellerin eksikliği çarpıcı.

Nakit Akışını Yönetemeyen Batıyor

Bir şirketin kar etmesi, onun yaşayacağı anlamına gelmez. Gerçek kriz genellikle nakit akışında başlar.
Banka kökenli profesyoneller, kâr/zarar yerine nakit akış tablolarına odaklanır. Oysa konkordato ilan eden birçok şirket:

  • Nakit planlamasını yapmamış,

  • Alacak-tahsilat dengesini kuramamış,

  • Kısa vadeli yükümlülüklerini karşılayamaz hale gelmiştir.

Bu durum, “mali müşavirle yürür” mantığının ne kadar yetersiz kaldığını gözler önüne seriyor.

Kredi Yönetimi Bilinmiyor

Konkordato ilan eden firmaların çoğu, bankalarla olan ilişkilerini stratejik değil, reaktif şekilde yürütüyor. Banka kökenli çalışanların yokluğunda:

  • Kredi limitleri doğru yapılandırılamıyor,

  • Yeni kredi olanakları değerlendiremiyor,

  • Bankaların nasıl karar verdiği bilinmiyor.

Oysa bir bankacının deneyimi, firmanın kredi profilini yükseltmede kilit rol oynar. Bankaların “takip riski” olarak gördüğü firma, aslında önlem alındığında krizden kurtulabilir.

Kriz Erken Uyarı Sinyalleri Göz Ardı Ediliyor

Profesyonel finansçılar, bilanço ve finansal oranlarda alarm zilleri çaldığında bunu okur ve müdahale eder. Ancak konkordato ilan eden firmaların çoğunda bu erken uyarı sistemleri ya hiç yok ya da kimse izlemiyor.

Kur riski, faiz riski, stok-finansman uyumsuzluğu gibi temel konular ya tamamen göz ardı ediliyor ya da “geç kalınarak” müdahale ediliyor.

Ders: Şirketin Kalbinde Finans Olmalı

Konkordato sadece hukuki bir çözüm değildir; aslında gecikmiş bir çöküşün ilanıdır. Finansı yönetemeyen firmaların er ya da geç bu noktaya gelmesi kaçınılmazdır.

Her şirketin – büyüklüğü ne olursa olsun –

  • Finans kökenli bir yöneticiye,

  • Banka ilişkilerini yönetecek deneyimli bir uzmana,

  • Nakit akışına hâkim bir planlamacıya
    ihtiyacı vardır.

Son Söz

“İyi muhasebeci” değil, iyi finansçı batışı engeller.
Konkordatoya sürüklenen her şirketin ardında, bir şekilde ihmal edilmiş bir finans bölümü yatar.
Unutmayın:

Finansı yönetemezsen, batarsın.

Erol Taşdelen – Ekonomist | bankavitrini.com

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

2025: REEL SEKTÖRÜN TARİHİ ÇÖKÜŞÜ

Zincirleme Konkordatolar, Fabrika Kapanışları, İflaslar… 2025’in kalan aylarında Reel Sektör küllerinden doğabilcek mi, Ekonomide “Deprem Yılı” mı olacak…

Yayınlanma:

|

Ekonomi ayakta ama reel sektör yıkım yaşıyor!

2025 yılı, Türkiye’de reel sektörün “tarihi çöküş” yılı olarak kayıtlara geçmeye aday. Makro göstergeler büyümeye işaret etse de, mikro düzeyde reel sektör firmaları iflasın eşiğinde. Kredi takip tutarları rekor seviyelere ulaşırken, icra daireleri dosya yığını altında eziliyor. Ekonomik sistem içinde birer “yaşayan ölü” haline gelen zombi şirketler çoğalıyor. Konkordato ilan eden büyük firmaların listesi her geçen gün uzuyor. İşte çöküşün ayak sesleri:

1. Kredi Takip Tutarları Rekor Kırıyor

BDDK verilerine göre, 2025 Haziran ayı itibarıyla bankacılık sektöründe takibe düşen kredilerin toplamı 425 milyar TL’ye ulaştı. Çok değil 2024 sonu altı at önce bu tutar 287 milyar TL idi. Bu rakam son 5 yılın en yüksek seviyesi. Özellikle KOBİ ve ticari kredilerde tahsil edilemeyen borç 243  milyar TL’ye ulaştı. Bu rakamların içinde Varlık yönetim şirketlerine devredilen 15 milyar TL’ye yakın takip dosyaları yok üstelik. Bu durum, şirketlerin nakit döngüsünde ciddi tıkanıklık yaşandığını ortaya koyuyor. Zombi krediler ( ön ve yakın izlemede olan, yapılandırılan ) toplan kredi hazminin %15’i seviyesine ulaşmış durumda. Bankalardaki kredi kanallarının kamu eli ile kapatılmasını da üzerine ekleyince Nakit Döngüsü sürecinde yıkım yaşanıyor.

2. İcra Daireleri Dosya Patlaması Yaşıyor

Adalet Bakanlığı verilerine göre, 2025 yılının ilk 6 ayında icra dairelerdeki toplam icra dosyası 26 milyon adete yaklaştı. Bu rakam, pandemi yılı olan 2020’nin bile üzerinde. En çok icra takibi yapılan alanlar: Banka borçları, çek-senet ödemeleri ve kira alacakları. Özellikle ticari işletmelerin birbirine açtığı icra takipleri dikkat çekiyor.

3. Zombi Şirketler Çoğaldı

Zombi şirket; faaliyetlerinden elde ettiği gelirle yalnızca borcunun faizini ödeyebilen, ana parayı ise çeviremeyen firmalar için kullanılan bir kavram. TCMB ve sektörel raporlara göre, Türkiye’deki büyük ölçekli firmaların %18’i zombi şirket kategorisine girmiş durumda. Bu oran, üretim gücü olan ancak finansal olarak tükenmiş şirketlerin sistemde adeta “yaşayan ölü” gibi varlık gösterdiğini anlatıyor.

4. Konkordato Başvuruları Artışta

2025’in ilk yarısında mahkemelere yapılan konkordato başvurularında büyük bir sıçrama yaşandı. 2023’te yıllık 1.500 civarında olan başvuru sayısı, 2025 ilk yarısında şimdiden 2.776 adet oldu. Özellikle tekstil, inşaat, gıda ve tarım sektörlerinde faaliyet gösteren büyük şirketler, peş peşe konkordato ilan etti. İSO500 listesinde yer alan bazı dev firmalar da, BİST’de yer alan veya halka arz için onay alıp sırada bekleyen firmalar da geçici mühlet almaya başladı.

5. Reel Sektörün Altı Boşalıyor, Ekonomi Üstte Duruyor

Makro veriler TÜİK büyümeyi işaret ederken, reel sektörün dipten dibe sürüklendiği açıkça görülüyor. Bu çelişki, ölçüm yöntemlerinin ve açıklanan verilerin güvenirliğini de tartışmaya açıyor. Üretim yapan, istihdam sağlayan reel sektörün çökmesi, sosyal ve ekonomik dengeleri tehdit eden ciddi bir krizi tetikleyebilir. Kriz İSO500’de yer alan firmalara sıçradı. Büyümenin üretim artışından değil Tüketimden kaynaklandığını TCMB de tespit etmiş raporlarına yansımış durumda. Enerji, Akaryakıt gibi ana girdilere 100 milyar USD’den fazla kaynak harcarken; İthalatın içinde %10’u bile bulmayan tüketim mallara, yurtdışı internet alışverişe konulan ek vergiler ile övünüyoruz. Hatalar zincirine örnek mi: Sanayici “Enerji Maliyetlerimi nasıl düşürürüm” diye çırpınırken; Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı GES’lerdeki Teşvikleri sınırladı iyi mi? Yetmedi, Teşvikleri kaldırırken Güneş Panellerinde “yerli üretim hücre olacak” dedikleri hücreler etiketi değiştirilmiş çakma Çin mali çıktı iyi mi! Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı soruşturma açmasa onu bile öğrenemeyecektik. Sanayicinin Enerji Maliyetini düşürmeye çalışmasının ne zararı var. Enflasyon ile mücadeleye katkı mı sağlıyor maliyetin düşürme çabaları, engeller niye o zaman?

Sessiz Yıkım Sürüyor

Reel Sektördeki çöküşü görmek için yeterince Erken Uyarı Sinyalleri var! Finans dengeyi sağlayamayan, nakit akışını ayarlayamayan firmanın ayakta durması mümkün değildir. 2025, bankaların kârlı; devletin güçlü; ama reel sektörün sessiz sedasız çöktüğü bir yıl olarak tarihe geçebilir. Her gün kapanan dükkanlar, konkordato ilan eden holdingler, ödenemeyen çekler, batık krediler bu “sessiz yıkımın” göstergeleri. Türkiye, yapısal reformlar yapılmadığı sürece bu krizden çıkması zor.

Yanan sadece ormanlarımız değil büyük emek ile oluşturuğumuz Sanayide de ciddi yangın var, bu yangını öyle üç kuruşluk KGF Kredisi ile söndürüp NEFES olsun diye geçiştirip söndüremeyiz, biline!

Çözüm: Talebi bastırarak enflasyonu düşürme hayalini bırakıp,  Üretim Ekonomisini desteklemekte! Tüketimden gelen sanal büyüme ile avunursak elimizde kala kala firma çöplüğü kalır!

Erol TAŞDELEN – Ekonomist      www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

ABD’den Kara Para trafiğindeki ülkelere sert mesaj: Türkiye’de var!

Yayınlanma:

|

Yazan:

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tammy Bruce, “ABD Hong Kong, Birleşik Arap Emirlikleri ve Türkiye merkezli yasa dışı bir İran finansal ağına yaptırım uyguluyor” dedi.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tammy Bruce, ABD’nin Hong Kong, Birleşik Arap Emirlikleri ve Türkiye merkezli bir yaşa dışı İran finansal ağına yaptırım uyguladığını açıkladı. Bruce, X hesabından yaptığı paylaşımda şunları kaydetti:

“ABD Hong Kong, Birleşik Arap Emirlikleri ve Türkiye merkezli yasa dışı bir İran finansal ağına yaptırım uyguluyor. İran petrol ticaretinden elde edilen bu fonlar, on yıllardır İran’ın terörist vekillerini destekleyen İslam Devrim Muhafızları’na fayda sağlamakta.”

ANKA

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.