Uşak OSB Başkanı Ağaoğlu : “OSB’ye borcunu ödemiyorlar ama bizi suçluyorlar” sitemi
Konkordato için mahkemeye başburan UMPAŞ HOLDING firması SERANOVA SERAMİK, UŞAK OSB’ye olan 30 milyon TL elektrik ve Doğalgaz borcunu ödemediği gibi, elektrik ve doğalgazı borçlarına rağmen mahkemeye başvurup açtırmaya çalıştı. KAP’a yaptığı bildirimde de UŞAK OSB yönetimini suçlayınca Başkan Ağaoğlu sitem ettin : “Önce30 milyon TL borçlarını ödesinler” dedi. Kapalı ve Konkordato istemesine rağmen borsada anormal fiyat hareketleri ile SPK’nın dikkatini çekip açıklama istendi.
UMPAŞ Holding bünyesinde bulunan Seranova Seramik’in Uşak’ta bulunan fabrikası yaklaşık bir yıldır kapalı. UMPAŞ Holding, KAP’a yaptığı açıklamada OSB’ye olan 30 milyon TL borcundan ve nasıl ödeyeceğinden hiç bahsetmeden direkt Uşak OSB’yi suçlaması tepkilere neden oldu. Uşak OSB’nin elektrik ve doğalgaz vermemekle suçlanması KAP’a bildirimde OSB’yi suçlayarak bu nedenle üretime başlayamadıklarını bildirmesine Uşak OSB Yönetimi tepki gösterdi. Uşak OSB Başkanı Halil Ağaoğlu, “30 milyon TL enerji borçları var, önce borcu ödesinler” dedi.
UMPAŞ HOLDİNG KAP açıklamasında neler yazıyor
Grup şirketlerimizden “SERANOVA SERAMİK ANONİM ŞİRKETİ” Uşak 3.Asliye hukuk Mahkemesinde 2020/597 Sayılı Dosyasından 30.11.2020 tarihinde “GEÇİCİ KONKORDATO MÜHLETİ VERİLMİŞTİR“
Mahkeme tarafından Konkordato Geçici Mühleti verilmiş olmasına rağmen; işletmenin yerleşim yeri olan UŞAK ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ YÖNETİM KURULU tarafından işletmenin üretimi için hayati derecede önem arz eden ELEKTRİK ve DOĞALGAZIVERİLMEMEKTEDİR.
Öte yandan, UŞAK ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ YÖNETİM KURULU; UMPAŞ HOLDİNG’in Lokomotifi konumunda olan SERANOVA SERAMİK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.‘nin ÜRETİM YAPABİLMESİNİN OLMAZSA OLMAZI olan ELEKTRİK ve DOĞALGAZ enerji kaynaklarının açılması yönünde Uşak 3 Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından ELEKTRİK ve DOĞALGAZ IN ACILMASINAdair verilen ara karara itiraz ederek MAHKEMENIN VERDIGI BU KARARININ IPTALINI SAĞLAMIŞTIR. Sonuc olarak mevcutda Dogalgaz ve Elektirik olmadigindan faaliyetlerine baslayamamistir.
SERANOVA SERAMİK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. Yönetim Kurulu ve Vekilleri marifetiyle USAK OSB ile hukuki ve İdari yönden her türlü girişimler devam etmektedir.
Yukarıdaki KAP açıklamasında firmanın açıkça UŞAK OSB’yi suçlaması ve hedef göstermesi UŞAK OSB Yönetiminin tepkisine neden oldu. OSB’ye olan 30 milyon TL’lık borçtan aynı zamanda OSB’de fabrikası bulunan tüm üyeler sorumlu oluyor. Bir toptancıdan 30 milyon TL mal almışsınız ödememişsiniz mahkemeden karar çıkartıp “mal vermeye devam edin” dedirtmeye kalkıyorsunuz. Firmanın yapmaya çalıştığı tam da bu durum.
UMPAŞ HOLGİN’in KAP bildiriminde Uşak OSB’yi suçlaması tepkilere neden oldu
3500 dolayında ortağı olan; UMPAŞ HOLDİNG‘in hangi süreçlerden geçip kapısına kilit vurulduğu, İzmir gibi yerlerdeki kıymetli imarlı arsalarını değerinin altında satılması gibi suçlamalar ile karşı karşıya bulunan; OSB’ye olan Elektrik ve Doğalgaz borcunu ödemeden kapısına kilit vuran yönetim şimdi de “fabrikayı açacağız ama OSB yönetimi elektrik ve Doğalgaz vermiyor” propagandası yapmaya başladı. Propagandası deniyor ziya İl Milletvekillerinden biri aracılığı ile Uşaklılara mesaj attırıp “fabrikamız yakında açılacak” dedirttiler. Yerel gazetelere fabrika açılacak ama OSB izin vermiyor haberleri yaymaya başlanıyor. SERENOVA Yönetimi KAP’a yaptığı bildirimde OSB’ Yönetimini suçladı fakat OSB’ye olan 30 milyon TL’lık Elektrik ve Doğalgaz borcu olduğunu ve bu borcu nasıl ödeyeceğine değinmedi.
Umpaş Holding’le mahkeme sürecinin devam ettiğini söyleyen Ağaoğlu, suçlamaları kabul etmeyerek “Ödeme yapmadıkları halde fabrikanın çalışması için aylarca elektrik ve doğalgaz vermeye devam ettik. Ancak fabrika çalıştığı dönemde bile faturalarını ödemeyerek kötü niyetli davrandılar. Bize olan borçları 30 milyon lirayı aştı” dedi.
Diğer taraftan borsadaki anormal fiyat hareketleri ile sık sık SPK tarafından firmadan bilgi isteniyor. Zira yıl içinde 0,31 kuruş olan değeri son haftalardaki anormal hareketleri ile 3,80 TL’ye kadar yükselmesi SKP’nın da radarına yakalanmış durumda. Kapalı ve Konkordato sürecinde olan bir firmanın Hisse Senetlerinin kat ve kat artması ise yüklü miktarda hisse senedi alıcıların “içerden bilgi mi alıyorlar” suçlamasını da gündeme getirdi. Zira, SKP düzenlemesine göre bu suç teşkil ediyor. SKP’da bu nedenle firmada anormal bir şey olup olmadığı yönünde bilgi istiyor.
Uşak OSB yönetimi sitem etti : “Önce borcu ödesinler”
İki taraf arasında yaşanan bu gerilimin mahkemeye taşındığını söyleyen Ağaoğlu, fabrikanın açılması durumunda aylık 6 milyon lira civarında enerji gideri faturası oluşacağını söyledi. Bu borcun daha da artmasıyla OSB’deki diğer fabrikaların elektrik ve doğalgaz temininde sıkıntıya girileceğini sözlerine ekleyen Ağaoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biz OSB yönetimi olarak fabrikada üretimin devam etmesi için adım attık. Borcu yayarak belli bir protokolle ödenmesi için teklif götürdük. Ancak anlaşmaya yanaşılmadı. Fabrika aylardır çalışmıyor, 800 işçi şu anda maaş alamıyor. Devam etmesi halinde fabrikanın elektrik ve doğalgazın faturalarını ödemek zorunda kalacağız. Ödemezsek tüm OSB’nin elektrik ve doğalgazı kesilir. Fabrikanın üretime devam etmesi için aylarca yardımcı olduk, ancak mecbur kaldık, bize olan borçlarını ödemelerini bekliyoruz.”
30 Ekim tarihinde Uşak 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde geçici konkordato mühleti verilen şirkete, yine aynı mahkemeden üretimin devamı için elektrik ve doğalgazın açılması yönünde bir karar çıkmıştı. Ancak OSB yönetiminin itiraz ettiği karara yine mahkeme yoluyla iptal geldi.
Gücü olduğu halde iş aramayıp yardım alanlar ve yardımı almaya devam etmek için kayıtsız çalışanlar Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın radarına girecek. Eşinden boşandığı halde birlikte yaşamaya devam ederek yetim aylığı alan kadınlar tespit edilerek sosyal yardım almasının önüne geçilecek.
Sosyalyardım alan milyonlarca kişi Maliye’nin incelemesine takılabilir. Eşinden boşandığı halde birlikte yaşamaya devam ederek yetim aylığı alan kadınlar tespit edilerek sosyal yardım almasının önüne geçilecek. Gücü olduğu halde iş aramayıp yardım alanlar ve yardımı almaya devam etmek için kayıtsız çalışanlar da Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın radarına girecek. Bu şekilde yardım alan kişilerin istihdama katılması sağlanacak. İşkur’un da devreye alınacağı uygulamada meslek danışmanları etkin rol oynayacak. Ayrıca sosyal yardım yararlanıcılarının istihdam edilebilirliği için eğitim ve meslek edindirme faaliyetleri yaygınlaştırılacak.
5 HANEDEN 1’İ YARDIM ALIYOR
Geçim mücadelesi veren ve yardımlarla ayalta kalan vatandaş sayısı her geçen yıl artıyor. 2017 yılında 3.2 milyon hane sosyal yardım alırken bu sayı 2023’te 4.99 milyona dayandı. Son 4 yılda sosyal yardım alan hane sayısı 1.7 milyon arttı. 5 haneden biri sosyal yardım alır hale geldi. Bu kişilerin nüfusa oranı, 2017 yılında yüzde 13.7 seviyesindeyken 2023’te yüzde 18.4’e yükseldi.
Yardımlar kesilecek
Eşinden boşandığı halde birlikte yaşamaya devam ederek yetim aylığı alan kadınlar tespit edilerek sosyal yardım almasının önüne geçilecek.
Enflasyon düzeltmesi ile birlikte yıllardır kâr ettiğini zanneden şirketlerin reel durumları ortaya çıkmaya başladı. Öz sermaye maliyetini dikkate almadan ticaret yapan şirketler yıllardır kâr ettiklerini düşünürken, bir anda bilançolarının zarar dönmesinin şaşkınlığını yaşıyorlar.
Nakit paraya ulaşmanın çok zor ve maliyetli olduğu böyle bir zamanda, bankaların şirket rasyolarını ve mali tabloları yetersiz göreceği ve kredi için teminatları daha da arttırmak isteyeceği aşikâr görünüyor.
Üstelik “bir hesap dönemi içindeki geçici vergi dönemlerinin herhangi birinde düzeltme yapılması halinde takip eden geçici vergi dönemlerinde ve içinde bulunulan hesap dönemi sonunda da düzeltme yapılacağı”(560 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği) göz önüne alınırsa finansal ve operasyonel tedbirlerini almadan sermaye artışını tavsiye eden ve bunu vergi planlaması olarak sunanlar da aynı şaşkınlıkla yüzleşeceklerdir.
Görüldüğü veya görüleceği üzere enflasyon düzeltmesinin ortaya çıkardığı en önemli sonuç; öz sermaye erimesi olmaktadır. Buna rağmen vergisel sonuç çıkmamasının garip bir sevinç yaratması da ülkenin finansal okuryazarlığının durumu hakkında ipuçları vermektedir.
Yine, kâr dağıtımlarına ciddi etkisi olabilecek görünen enflasyon düzeltmesinin, şirket genel kurullarında, kâr dağıtım maddesinin görülmesi esnasında ciddi sorunlar yaşatabilmesi olası gözükmektedir.
Geçici vergi beyanının vergi idaresine verilmeye başlanması ve tahakkukun gerçekleşmesi ile birlikte işletmeler, esas faaliyetinden kârlı olduğu halde, enflasyon düzeltmesi sonucu gelir tablosunun zarar dönmesiyle (vergi matrahı oluşmaması sonucu) vergi ödemez iken, özkaynak yapısı zayıf, varlıklarını yabancı kaynak ve ortaklardan finanse eden şirketler hatta hiçbir ticari faaliyeti olmayan şirketler (fiktif) vergi yüküyle karşı karşıya kalmaya başladılar.
Bilindiği gibi ülkemizde sermaye piyasalarının yeterince gelişmemesi sebebiyle maliye idaresi genel olarak, vergi odaklı bir muhasebe politikası (sistemi) kurup geliştirmiştir. Bu sebeple de enflasyon düzeltmesi (muhasebesi) uygulamasının bütçeye nasıl bir olumlu ve olumsuz etkisi olacağını bekleyip göreceğiz.
İş dünyasının mali tabloların daha gerçekçi bir durumu yansıtması amacıyla enflasyon düzeltmesini desteklemiş olması, devletin de buradan gelir beklenti içine girmesi doğal bir şey iken, sonuçların ortaya çıkmaya başlamasıyla nasıl bir yol izleneceği de ayrıca bir merak konusu olmaktadır.
Keza enflasyon düzeltmesinin,
· Yapılmakta olan yatırımlara vergi yükü getirmesi hasebiyle yatırımları azaltıcı etki meydana getirebileceği,
· İmal veya inşa edilmesi uzun zaman alan (gemi, bina, tersane gibi) işlerde vergisel yükün olması sebebiyle işletmeleri finansal yönden zora sokabileceği,
· Yine, finansal yönü zayıf olan şirketleri, varlıklarını sürdürmek konusunda zora sokabileceği, bunun da işgücü ve istihdamda azalışa yol açabileceği,
· Satışı gerçeklememiş maldan, üretime geçmemiş yatırımlardan (fabrika vb) vergi almanın vergi mevzuatındaki “herkesin ödeme gücüne vergilendirilmesi” temel ilkesine ters düşmesi,
· Aktifleri borçlanmayla finanse edilen ve geçmiş yıl zararları fazla olan firmalarda enflasyon düzeltmesinin trajikomik vergisel sonuçlar çıkarması,
· Borca batık firmaların birçoğunun enflasyon düzeltmesi sonucunda çok yüksek dramatik vergiler ödemek durumunda kalabilmesi,
Gibi, daha sayılabilecek birçok zorlukları ve tereddütlü hususları ortaya çıkarmaktadır.
Muhasebe Tekniği açısından konuya baktığımız da ise:
1- Muhasebe Sistemi Uyg.Gn.Tebliği Sıra No 1 e göre mali tabloların bu tablolardan yararlanacak kişi ve kuruluşların doğru karar vermelerine yardımcı olacak ölçüde yeterli, açık ve anlaşılır olması tam açıklama kavramı olarak ifade edilir. Hatta mali tablolarda finansal bilgilerin tam olarak açıklanması yanında, işletmenin mevcut durumu ile ilgili gerçekleşmesi olasılık dâhilinde olan olaylarla ilgili bu bilgilerin gruplandırılması yapılabilir.
Bu sebepledir ki, gelir tablosunda kur farkı gelir ve gideri, faiz gelir ve gideri ayrı ayrı gösterilir.
Ancak 30.06.2024 tarihinde enflasyon muhasebesi kayıtlarında 648 Enflasyon düzeltmesi karları ile 658 Enflasyon düzeltmesi zararları hesabının ayrı ayrı detaylı olarak görülmemesi, diğer bir ifade ile gelir tablosunda yalnızca bir tanesinin görünmesi muhasebe sisteminin tam açıklama kavramıyla örtüşmemektedir.
Özellikle mali müşavir ve yeminli mali müşavirin “muhasebe kayıtlarının sağlıklı yapılabilmesi için hiç değilse enflasyon düzeltmesi uygulamasının yıllık yapılsın” şeklindeki haklı taleplerini desteklediğimizi, bundan sonraki süreçte bakanlığın meslek camiasının talebi karşısında nasıl bir yol izleyeceğini bekleyip göreceğiz.
Sonuç;
Enflasyon düzeltmesi konusunda her ne kadar hepimiz sınıfta kalmasak da ikmale kaldığımız kesin. İş insanları, enflasyon düzeltmesini geç de olsa idrak etiklerinden, bundan sonraki süreçte muhasebe meslek örgütünün de arkasında daha fazla dururlar diye ümit ediyorum.
Kaldı ki, ticari kar’ın önceki dönem ve yeni dönem öz sermayeleri arasındaki fark olduğunu düşündüğümüzde,
· Enflasyon düzeltmesi mantık olarak her ne kadar ters gibi görünse de sonraki dönemlerde de yapılmaya devam etmesi durumunda kâr – zarar üretmeyezarar ise kâr üretmeye başlayacaktır.
· Gayri faal olan yani hiçbir ticari faaliyeti olmayan şirketlerde faal olunmayan dönemde doğmuş olan dönem kârı veya geçmiş yıl kârları, sonraki enflasyon dönemlerinde eriyecek, bu da özkaynaklarda azalma meydana getireceğinden zarar üretecektir.
· Tam tersi durumda ise dönem zararı veya geçmiş yıl zararı olan şirketlerde ise doğan zararların parasal etkisi sonraki enflasyon dönemlerinde azalacağından kâr ortaya çıkaracaktır.
Özetle; “ikinin karesi eksi iki de olsa artı dörttür. Artı iki de olsa artı dörttür.”
Sevgiyle kalın….
Özkan ÇINAR
Not: “Bu makalelerde yer alan bilgiler yatırım tavsiyesi veya kişisel tavsiye niteliğinde değildir ve yatırım faaliyetinde bulunmaya davet veya teşvik değildir. Herhangi bir yatırım kararının uygunluğu konusunda bağımsız mali ve uygunsa hukuki tavsiye almalısınız.”
TABLODA DA GÖRÜLECEĞİ ÜZERE BLOOMBERG EKONOMİYE GÖRE G20 ÜLKELERİ ARASINDA EN RİSKLİ ÜLKE TÜRKİYE !!
Riskler yükselince doğal olarak şirketlerin de bu riskleri yönetmek adına asgari birtakım tedbirleri hayata geçirmeleri gerektiği aşikar. Söylemesi kolay ancak hayata geçirmesi zor olan bu tedbirler neler olabilir diye düşündüğümüzde ise kısaca aşağıda yer alan başlıklara değinebiliriz:
· En başta şirket misyon ve vizyonu ile uyumlu stratejik yönetim,
· Strateji ile uyumlu planlar ve taktikler,
· İş süreçlerinin doğru kurgulanması,
· Risk yönetimi
· Kurumsal finans ve vergi yönetimi
· Kurumsallaşma çalışmalarına hız verilmesi,
· Ar-Ge, dijital alt yapıya yönelik teknolojik yatırımların artırılması,
· Sıkı takip edilen ve hedef odaklı bütçe yönetimi,
· İmalatçılar için kapasite kullanım oranları yönetimi,
· Mamül/Yarı mamul stokununun doğru belirlenerek işletme sermayesinin doğru yönetilmesi,
· Etkin müşteri ilişkileri yönetimi (CRM),
· Etkin tedarikçi yönetimi (SRM)
· Daralan yurtiçi talep nedeniyle ihracat pazarlarına odaklanma,
· E-ticaret ve e-ihracat konusunda değişen dünyaya adaptasyon için yoğun çaba,
· Eximbank’ın finansal kaynaklarına odaklanma,
· Her alanda KPI bazlı performans ölçümlenmesi ve yönetimi,
· En önemlisi kalite insan kaynağı ile çalışılması.
Son söz: Riskini yönet ki, gelecekte var olma şansın olsun.