Connect with us

BANKA HABERLERİ

Yarın enflasyon verileri olumlu sürpriz yapabilir. Son çeyrekte faiz indirimi?

Yayınlanma:

|

Tüm ulusumuzun Zafer Bayramı’nı bir kez daha tebrik ederek güne başlayalım. Uzun hafta sonu tatili öncesinde, ABD’de Cuma günü açıklanan ve FED’in favori enflasyon göstergesi olan kişisel tüketim harcamaları (PCE) verisi (enflasyonu) Temmuz ayında yıllık bazda manşet %2,5; çekirdek ise %2,6 artış kaydetti. Veri, piyasa beklentilerinin bir tık da olsa altında gerçekleşirken, piyasa yansıması da olumlu oldu.

Başkan Powell’ın Jackson Hole sempozyumunda faiz indirim noktasında net bir şekilde vermiş olduğu mesaj ardından piyasaları memnun edecek PCE verisine rağmen vadeli faiz kontratlarında kayda değer bir değişim göremedik. Bu minvalde, 18 Eylül olağan FED faiz toplantısına yönelik 25 baz puan faiz indirimine %70 ihtimal tanınırken, yılın son üç toplantısına yönelik beklenti ise 100 baz puan olarak geçerliliğini koruyor (7 Kasım 50 baz puan, 18 Aralık 25 baz puan). Hazır ABD verilerinden söz etmişken, Perşembe günü ABD’de açıklanan büyüme verileri hanehalkı tüketimi önderliğinde piyasa beklentisinin hafif de olsa üzerinde sonuçlandı. Büyüme verisi ABD için resesyon riskinin yok denecek kadar az olduğuna ışık tutarken, enflasyonun düşmesi, ekonominin ise büyümeye devam etmesi, Eylül toplantısına yönelik 25 baz puan faiz indirim ihtimalini destekler mahiyette yorumluyoruz.

Büyüme ve PCE verileri sonrası haftanın son iş gününü ABD borsaları yükselişle tamamladı. Bir adım geriye gidersek, Çarşamba akşamı, yapay zekânın (AI) bayrak taşıyıcısı Nvidia finansalları güçlü gelmesine rağmen yatırımcıların pek de mutlu olmadığını görmüştük. Nvidia, hisse senetlerini yukarıya taşıyan teknoloji treninin adeta lokomotifini temsil ettiğinden önemle takip edildi. Takdir edeceğiniz üzere, AI cephesi başlı başına yeni bir hikâye ve buna bağlı büyük beklentilerin de olduğu trilyonlarca dolarlık şirketlerin genelini temsil ediyor. Acaba bu ‘yenilik’ şirket finansallarına hak ettiği kadar yansıyor mu? Nvidia haftanın son iş gününü yükselişle tamamlasa da, hafta genelinde %7,8 geriledi. Öte yandan, teknoloji hisselerinin işlem gördüğü Nasdaq endeksi 2024 performansının %18 artış yönünde olduğunu not etmiş olalım.

Doların altı para birimine göre değerini gösteren sepet kur DXY, son dönemde kaydettiği keskin değer kayıplarının bir kısmını geride bıraktığımız hafta telafi ettiğini gördük. EURUSD paritesi 1,12 seviyesine test ederek son bir yılın en yükseği ve 1,1270 seviyesindeki teknik hedefimize yaklaşması ardından kâr satışlarına boyun eğerek 1,1050 seviyesinden haftayı tamamladı. Benzer bir şekilde kraliyet aslanı Sterlin, dolar karşısında 1,3265 seviyesini test ederek son 2,5 yılın zirvesine yükseldikten sonra 1,3130 seviyesine geriledi. Kıymetli madenler cephesinde ise sarı metal hafta içi 2,530 dolar seviyesini bir kez daha test ederek tüm zamanların zirvesini yoklaması ardından 2,503 dolardan haftayı tamamlarken, direnişin parası bitcoin ise bir kez daha 65bin dolar seviyesinden dolara karşı duramayarak 60bin doların altına geriledi.

Kalabalık lafları bir kenara bırakırsak, genel tema olarak dolar zayıflığının ve risk iştahının devam etmesini bekliyoruz. 18 Eylül FED toplantısına kadar bu tarz hareketlerin devam edebileceğini göz ardı etmeyelim. Lâkin, hedeflerimizde bir değişiklik yapmayı da düşünmüyoruz: uzun bir süre önce hedef olarak belirlediğimiz 2,550 dolar seviyesinin kıyısına gelmesi ardından dinlenmeye geçse de, altın için orta uzun vadede 3,000 dolar seviyesini hedeflemeye devam ediyoruz. Hatta, dolarda cephesinde kısa soluklu olarak gördüğümüz rallinin dolar aleyhine yeni pozisyonlara zemin hazırlayacağını düşünüyoruz. Hisse senetleri cephesinde oluşan baloncukların törpülenmesine olanak tanıyan ve Ağustos başı tanıklık ettiğimiz Kara Pazartesi ardından ABD hisse senetlerine yönelik yukarı yönlü beklentimizin de devam ettiğini itiraf edelim. En büyük 500 şirketin işlem gördüğü S&P500 endeksinin 2024 performansı +%18,42.

Türkiye cephesinde ise uzunca bir süredir satış baskısına maruz kalan hisse senetlerinde son günlerde anlamlı oranda tepki alımları dikkatimizden kaçmadı. BİST100 endeksi beş haftalık düşüş trendine son vererek hafta genelini (son üç günde peşpeşe yükselişle) %1,7 oranında artışla tamamladı. 23 Ağustos ile biten haftada, yabancı yatırımcı, dört haftalık kesintisiz satışlar ardından 66 milyon dolar büyüklüğünde hisse senedi almış. Döviz piyasasında geçen hafta hissedilen yükseliş baskısının ise azaldığını not edelim. Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek’in istifa dedikodularının tetiklediği süreç TCMB’ye rezerv kaybettirdi. Analitik bilançoya göre son yedi iş gününde net pozisyon 6 milyar dolar kötüleşirken, swap ve kamu dövizleri hâriç net rezervler +13,5 milyar dolar seviyesine geriledi. Yakın dönemin zirvesinin 2 Ağustos günü +21 milyar dolar ile test edildiğinin altını çizelim. CDS risk primi ise hafifçe yükselerek 274 baz puan seviyesine geldi.

TCMB’nin geçen haftta yayınladığı PPK notlarında şahince duruşun korunmaya devam ettiğini görürken, faiz indirimi anlamına gelebilecek ifadelerden de uzak durulduğunun görüyoruz. Bu minvalde, hafta sonu, İstanbul Ticaret Odası (İTO), İstanbul bölgesi için Ağustos ayı enflasyon verilerini yayımladı. Aylık artış oranı %1,73 seviyesinde gerçekleşirken, yıllık gerçekleşme %61,57 ile son 14 ayın en düşük seviyesinde oluştu. İTO ile TÜİK verileri arasında her ne kadar azalsa da ciddi bir korelasyonun var olduğundan hareketle, yarın açıklanacak TÜFE enflasyonunun %1 seviyesine oldukça yakın gelebileceğini (yıllık manşet TÜFE enflasyonun ise %61,8 seviyesinden %50’ye gerileyeceğini) düşünüyoruz. Böyle bir gerçekleşme, faiz indirim beklentilerini de yeniden artıracağını düşünüyoruz. Hazır yeri gelmişken, reel sektördeki gidişata kayıtsız kalmasını beklemediğimiz TCMB’den yılın son çeyreğinde bebek adımları ile de olsa faiz indirimi bekliyoruz.

Türk mali piyasaları uzun hafta sonu tatiline girmeden önce, USDTRY kurunda bebek adımları ile de olsa yükseliş isteğinin devam ettiğini gördük. Çarşamba ve Perşembe günü grafiklerde 34,55 seviyesine varan eşleşmeleri görsek de, haftanın 34,10 seviyelerinden tamamlandığını not edelim. Son dönemlerde ise artan DTH rakamları dikkatimizden kaçmadı. 23 Ağustos ile biten haftada yurtiçi yerleşiklerin yabancı para mevduatları 3,4 milyar dolar artışla 172,4 milyar dolar seviyesine yükseldi. TCMB, bu bağlamda makro ihtiyati çerçeveye ilişkin bir basın duyurusu yayımlayarak rahatsızlığını dile getirmek suretiyle TL payı yüksek olan bankaları ödüllendirirken, olmayanı ise cezalandırmış. Bu adımın sonucunda TL mevduat faizlerinin bir miktar yükselmesini bekliyoruz. Türk Lirası referans faiz oranının ise haftayı %52,52 seviyesinden ve faiz koridorunun tepesinden tamamladığını not edelim. BDDK verisine göre KKM bakiyesinin 1,6 milyar dolar azaldığı 23 Ağustos haftasında, TL mevduatın toplam mevduat havuzundaki payı %52,7’den %52,4 seviyesine geriledi.

Yeni gün, hafta ve ay başlangıcında, Asya piyasalarında satıcılı bir seyrin hâkim olduğunu görüyoruz. Küresel olarak doların bir miktar güçlenmesi, YEN’in de değer kaybetmesine neden olurken, Japon ihracatçılarının hisselerini yükseltti. Asya piyasalarının gösterge endeksi Nikkei225 yatay bir seyir izlerken, Kore borsası Hang Seng %1,7 ; Şangay borsası ise %1 düştü. Bugün ABD piyasaları resmî tatil nedeniyle kapalı konumda olacak. Mali piyasaları gündeminde bugün Türkiye cephesinde yılın 2. çeyrek dönemine ilişkin GSYH büyümesi açıklanacak. Yıllık bazda %3,2 büyüme bekleniyor. Ayrıca, büyümenin öncü göstergesi olan imalat sanayi PMI endeksi de yakından takip edilecek. Dışarıda da benzer bir şekilde Almanya ve EURO bölgesi için PMI rakamları takip edilebilir.

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

JCR Kredi Derecelendirme Rapor Zorunluluğunda yeni düzenleme

Yayınlanma:

|

Yazan:

JCR-ER kredi derecelendirme notu raporu alma zorunluluğu 17.04.2025 tarihli BDDK kararına göre 500 Milyon TL den 750 Milyon TL ye yükseltildi…

 

Bu resim için alternatif metin açıklaması yok

Okumaya devam et

Ali Coşkun

Finansman Giderlerinin Muhasebeleştirilmesi

Finansman Giderlerinin Muhasebeleştirilmesi, bir işletmenin borçlanma yoluyla sağladığı kaynaklar (kredi, tahvil, leasing vb.) karşılığında katlandığı faiz, kur farkı, kredi komisyonu gibi giderlerin muhasebe kayıtlarına alınması sürecidir.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Firmalar, faaliyetlerini finanse etmek, yatırım yapmak, işletme sermayesi ihtiyacını karşılamak amacıyla sıklıkla bankalardan kredi kullanmaktadır. Kredileri, gerek kısa vadeli işletme kredileri gerekse uzun vadeli yatırım kredileri şeklinde olabilir. Ancak kredi kullanımı beraberinde önemli bir maliyet unsuru olan finansman giderlerini de getirmektedir.

Bu giderlerin muhasebeleştirilmesi, firmanın faaliyet yapısına, kredinin kullanım amacına ve muhasebe politikasına göre farklılık gösterebilir.

Finansman gideri; kullanılan krediye ilişkin faiz, komisyon, kur farkı ve benzeri maliyetleri kapsar.

Bu tür giderlerin sınıflandırılması ve doğru şekilde kaydedilmesi, hem vergi açısından hem de mali analizler açısından büyük önem taşır.

1. Finansman Giderinin Direkt Gider Yazılması (780/300-381)

Eğer kullanılan kredi işletmenin genel finansman ihtiyacını karşılamaya yönelikse faaliyet giderlerini finanse ediyorsa, finansman gideri oluştuğu dönemde doğrudan giderleştirilir.

Burada önemli olan giderin dönemsellik ilkesine göre doğru döneme kaydedilmesidir. Örneğin faiz tahakkuku yıl sonunda yapılmışsa bu gider ilgili yılın gelir tablosunda yer almalıdır.

2. Finansman Giderinin Stoklarda Aktifleştirilmesi (150-151-152/300 veya 381)

Üretim yapan firmalarda kredi genellikle hammadde alımı ya da stok finansmanı için kullanılır. Bu gibi durumlarda finansman gideri doğrudan satılacak malın maliyetiyle ilişkilendirilebilir. Bu yönteme maliyetleştirme denir.

Bu durumda finansman gideri, İlk Madde ve Malzeme, Yarı Mamuller ya da Mamuller hesaplarına dağıtılır.

Bu yöntem, özellikle stokların maliyetinin doğru hesaplanması gereken sektörlerde (inşaat, üretim) tercih edilir. Aynı zamanda stoklar satıldığında bu maliyetler SMM’i olarak gelir tablosuna yansır.

3. Gelecek Aylara Ait Giderler Hesabına Atılması
(180-102, 780-180)

Bazen krediye ilişkin faiz gideri peşin olarak ödenebilir. Peşin ödemeler, muhasebenin dönemsellik ilkesi gereğince ödendiği dönemde değil ilgili oldukları dönemlerde giderleştirilmelidir.

Bu kayıt, her ay ilgili tutarın 780 no’lu hesaba aktarılması şeklinde düzenli olarak yapılır. Bu sayede giderler dönemine uygun olarak gelir tablosuna yansır.

4. Alternatif Uygulamalar

Bir fabrika binası yapımı için kredi kullanılmışsa ve faizler bina tamamlanıncaya kadar ödenmişse bu faizler bina maliyetine dahil edilebilir.

📌Kredinin kullanım amacı belli olmalı.
📌Faiz ve kur farkları gibi giderlerin dönemsel ayrımı dikkatle yapılmalı.
📌Maliyetleştirme yapılacaksa, giderlerin gerçekten stok ya da yatırım süreciyle ilişkili olduğu kanıtlanmalı.

Bankalar mali analizde finansman giderine büyük önem verirler. Toplam finansman giderini bilmek isterler.

🔥Tamamı direkt gider yazılan finansman gideri, gelir tablosunda bellidir.

🔥Makyajlama kapsamında 180-280’de yer alan kredi faizleri, özkaynaklardan karşılıklı düşülür.

Bankalar stoklara atılan finansman giderlerini nasıl görebilir?

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Merkez Bankaları Neden Altına Yöneldi?

Yayınlanma:

|

Bir zamanlar pek çok kişi tarafından karşıt yorum olarak reddedilen şey, şimdi dünya çapında ana akım medya tarafından yankılanıyor: doların küresel rezerv para birimi olarak rolü artık sorgulanmıyor.

Yıllarca, Batı’nın finansal savaşa aşırı bağımlılığının artan tehlikelerini belgeledim:

  • Yaptırım
  • Rezerv dondurmaları
  • SWIFT’in silahlandırılması

Bunlar diplomasinin stratejik araçları değildi. Bunlar daha derin bir şeyin ilk işaretleriydi: çaresizlik, kırılganlık ve çökmekte olan bir dünya düzeni.

Sadece geçen yıl, ABD doları, rekor merkez bankası altın alımının etkisiyle altın karşısında satın alma gücünün %35’inden fazlasını kaybetti. Bu bir trend değil, bir sinyal.

Bu arada, BRICS ülkeleri, geleneksel Batılı müttefikler arasındaki çatlaklar genişlese bile, daha koordineli hale geliyor.

Avrupa ve Asya’da liderler, artık istikrarlı hissetmeyen bir sisteme maruz kalmalarını yeniden değerlendiriyorlar.

Giderek artan bir şekilde, uluslar gerçek egemenliğin tek bir ilkeyle başladığını kabul ediyorlar: sıfır karşı taraf riski. Bu yol doğrudan altına çıkar.

Bu gelişmeler münferit değil, daha derin bir parasal kırılmanın belirtileri.

Güvenin buharlaşmasıyla, altın artık sadece bir riskten korunma değil. Yeni bir sistemin temeli haline geliyor.

Bu nedenle VON GREYERZ’in Ortağı Matthew Piepenburg ile yaptığım son görüşme daha önemli bir zamanda gerçekleşemezdi.

Altın, borç, BRICS’in yeniden düzenlenmesi ve ABD Hazine tahvillerine olan güvenin çözülmesi konusundaki bakış açısı, kafa karışıklığıyla gölgelenmiş bir dünyada nadir görülen bir netlik sundu ve birçok kişinin daha yeni anlamaya başladığı şeyi ortaya çıkardı.

Hadi onu parçalayalım.

Hazine Piyasasının Güvenli Liman Statüsü Aşınıyor ve Altın Sığınak Oluyor

Onlarca yıldır ABD Hazine tahvilleri, yatırımcılar ve kurumlar tarafından nihai güvenli liman olarak görülen küresel finansın temel taşı olarak işlev gördü. Bu anlatı şimdi yıpranıyor.

“Bir likidite krizi var,” dedi Piepenburg bana. “Bu sistemi devam ettirmek için yeterli gres yok.”

ABD devlet tahvilleri, oynaklık dönemlerinde istikrar sağlamak yerine, daha çok riskli varlıklar gibi davranmaya başladı. Son piyasa kargaşasında, getiriler tipik olarak düşecekleri zaman yükseldi ve sistemin artan kırılganlığını vurguladı.

“Stres zamanlarında getiriler aslında düşmüyor, yükseliyor “dedi. ” “ABD Hazinesi neden artık güvenli bir liman gibi davranmıyor?”

Cevabın, Amerikan ekonomisini gömen borçta yattığını söylüyor.

37 trilyon doların üzerinde federal borç ve hanehalkı, kurumsal ve uzun vadeli hak yükümlülükleri dahil edildiğinde 100 trilyon dolardan fazla olan sistem, kendi vaatlerinin ağırlığı altında eziliyor.

Piepenburg, “Noel Baba, bu kadar borcun altına gömüldüğünüzde bir likidite krizini çözemez” diye uyardı. “Bazuka parası olmadan, para biriminin değerini düşürmeden bu borç çarklarını döndürmeye yetecek kadar gres yok.”

Bu nedenle, altının dünyanın dört bir yanındaki merkez bankaları tarafından bir riskten korunma olarak değil, temel bir rezerv varlığı olarak sessizce yeniden paraya çevrildiğini de sözlerine ekledi.

“Altın artık Tier 1 bir varlık. Merkez bankaları net bir şekilde yerleşiyor. Hazine tahvillerinden uzaklaşıyorlar” dedi. “Bu zengin olmakla ilgili değil. Mesele fakirleşmemek.”

BRICS’in Yükselişi ve Globalde Dolardan Uzaklaşma

Politika çevrelerinde uzun süredir tartışılan dolarsızlaşma eğilimi, ABD’nin Rusya’ya yönelik yaptırımlarının ardından gözlemlenebilir bir gerçeklik haline geldi. Jeopolitik güç iddiası olarak başlayan şey, çok kutuplu bir finansal yeniden düzenlemeyi hızlandırdı.

Piepenburg, “2022’de ABD dolarının silahlandırılmasından bu yana, 45 ülke artık bunun dışında ticaret yapıyor” dedi. “Otuz ülke fiziki altınlarını ülkelerine geri gönderdi. Bu bir tesadüf değil, bir tepki.”

ABD’nin Rus merkez bankası varlıklarını dondurmasıyla meydana gelen kritik değişime işaret etti. Birçok hükümet için bu eylem, doların tarafsız bir küresel rezerv olduğu yanılsamasını paramparça etti. “Dünya rezerv para birimini silahlandırdığınızda,” dedi, “bağlı olduğu güveni baltalıyorsunuz.”

Bu değişim hiçbir yerde BRICS ülkeleri, Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’dan daha belirgin değildir.

BRICS para birimi söylentileri dünya çapında dolaşırken, Piepenburg grubun gerçek niyetini açıkladı: “Birbirlerinin fiat para birimlerine de güvenmiyorlar ama altına güveniyorlar.”

BRICS’in planının tek bir para birimi başlatmak olmadığını, bunun yerine %40’ı altınla ve %60’ı emanette tutulan yerel para birimleriyle desteklenen bir ödeme sistemi kullanmak olduğunu belirtti.

“Bu, doları bir gecede değiştirmekle ilgili değil” dedi. “Ama bu, ondan kesin bir uzaklaşma.”

Fort Knox: Sistemi Açığa Çıkaran Tabu

Altının yeniden dirilişiyle ilgili hiçbir tartışma, Amerika’nın kendi rezervlerini ele almadan tamamlanmış sayılmaz.

Amerika Birleşik Devletleri, büyük ölçüde Fort Knox’ta depolanan 8.100 tondan fazla altın tuttuğunu iddia ediyor.

Eski Hazine Bakanı Steve Mnuchin, 2017’de Fort Knox’ta

Yine de, altmış yılı aşkın bir süredir tam ve bağımsız bir denetim yapılmamıştır. Şimdi, şeffaflık çağrıları ivme kazanıyor. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump ve Elon Musk, Fort Knox’un canlı yayınlanan bir denetimi fikrini ortaya attılar.

Ancak Piepenburg’a göre şeffaflık riskler taşıyor. “Ne istediğine dikkat et,” dedi. “Kaç mermim olduğunu bilmeden savaşa girmezdim. Ve orada ne olduğunu bilmeden elimi göstermek istemezdim.”

ABD’nin altın varlıklarında iddia ettiği kadar baskın olmayabileceğine inanıyor ve Çin’in rezervlerinin çok az rapor edildiğinden şüpheleniyor.

“Çin’in Dünya Altın Konseyi’nin söylediğinden en az on kat daha fazla altına sahip olduğundan oldukça eminim” dedi. “Ve muhtemelen en iyi saklanan bir sırrı saklamadığımız sürece Amerika Birleşik Devletleri’nden daha fazla.”

Söz konusu olan optikten daha fazlasıdır. Piepenburg, “Altın nihai BS dedektörüdür” dedi. “Bu, sisteme tutulan bir ayna ve bu yüzden bunun hakkında konuşmak istemiyorlar. Çünkü her şey erirken, değerini koruyor.”

Bir Hesaplaşma Anı

ABD dolarının sonunu görmüyoruz, ancak tartışmasız üstünlüğünün sona ermesini tanık oluyoruz.

Petro-dolar çerçevesi çatırdıyor. Altın, stratejik bir rezerv varlık olarak sessizce yeniden kullanılıyor. Ve bir zamanlar küresel piyasaların dokunulmaz köşe taşı olan ABD Hazineleri, bir zamanlar onlara bağımlı olan kurumlar tarafından yeniden değerlendiriliyor.

Çıkarımlar derindir. Merkez bankaları artık ne yaptıkları konusunda sessiz kalmıyorlar… Hızla ve kasıtlı olarak altına doğru ilerliyorlar.

Asıl soru, altının yükselip yükselmeyeceği değil, halkın hareketi neyin yönlendirdiğini kavrayıp anlamayacağıdır.

Tyler Durden 

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.