Türkiye’den çok sayıda zengin, aileleriyle birlikte Malta’dan vatandaşlık almaya devam ediyor. Malta hükümetinin yayınladığı listeye göre iş dünyasının önde gelen isimleri yüz binlerce Euro ödeyerek Malta pasaportuna sahip oldu.
Malta Cumhuriyeti, Resmi Gazetesi’nin 31 Aralık 2020 tarihli sayısında 2019 yılında Malta’dan vatandaşlık almaya hak kazanan 3 bin 170 kişinin isimlerini yayımladı.
2019 yılında Malta’da yabancılara vatandaşlık verilmesini sağlayan ve tam ismi Citizenship by Investment (Yatırım ile Vatandaşlık) olan programla 45 Türk Malta vatandaşlığı almaya hak kazandı.
KOTON VE SAHİBİNDEN.COM’UN PATRONLARI
Söz konusu kişiler arasında hızlı moda markası Koton’un Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Yılmaz ve eşi Gülden Yılmaz ile kızları Deniz Yılmaz ve oğulları Ege Yılmaz dikkat çekti.
Sahibinden.com adlı seri ilan ve alışveriş sitesinin kurucusu ve sahibi Taner Aksoy ve ailesi, Ankara’nın ünlü sanayicilerinden ve Gen İlaç’ın sahibi Abidin Gülmüş, inşaat sektöründe uzun yıllardır faaliyet gösteren Habib Cem Bahadır ve eşi Mine ile son dönemde lüks yaşantısına dair sosyal medya paylaşımlarıyla dikkat çeken çocukları Emir Bahadır da Malta vatandaşlığı alanlar arasında bulunuyor.
BUGÜNE KADAR KİMLER ALDI?
2017’de Sabancı ailesinden Suzan Sabancı Dinçer, Ceyda Sabancı Dinçer, Çiğdem Sabancı Bilen, Haluk Akay Sabancı gibi isimler Malta’dan vatandaşlık almıştı. 2017’de gelir vergisi rekortmenleri arasına 10’uncu sıradan giren Gönenç Gürkaynak ve avukat eşi Serra Ayşe Başoğlu Gürkaynak, Kurukahveci Mehmet Efendi adıyla bilinen kahve şirketinin marka sahipleri Hulusi Kurukahveci, Nezlihan Akyürek Kurukahveci, Hulusi Doruk Kurukahveci, ilaç şirketi Abdi İbrahim’in patronu Nezih Barut, kardeşi Nesrin Esirtgen ve oğlu İbrahim Barut, Orta Anadolu Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Fatih Karamancı, Reha Tekstil’in sahibi Mehmet Reha Demirdağ 2017’de Maltavatandaşlığı almıştı.
2018 yılında Türkiye’den 78 isim Malta pasaportu alırken, Esas Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Emine Sabancı Kamışlı listede en dikkat çeken isim olmuştu. Global Holding Yönetim Kurulu Üyesi Ayşegül Bensel, Tekfen Holding kurucu ortaklarından merhum Feyyaz Berker’in kızı Meltem Berker de Malta vatandaşı olmaya hak kazanan isimler arasında yer almıştı.
NEDEN MALTA VATANDAŞLIĞI?
Malta 2004 yılında Avrupa Birliği’ne tam üye oldu. Nüfusu 514 bin olan Malta’nın vatandaşı olmak AB üyesi ve ABD de dahil 160 ülkeye vizesiz seyahat edebilmek anlamına geliyor. Malta yabancı yatırımcıyı çekmek için 6/7 vergi iade sistemi uyguluyor. Malta’da ikamet etmeyen şirket ortakları, sene sonunda elde ettiği kârın yüzde 35’ini kurumlar vergisi olarak ödedikten 4 ila 6 hafta sonra, yüzde 30’luk kısmını vergi iadesi olarak geri alıyor. Ülkede yıllık gelir vergisi sadece yüzde 5 civarında. Bunun ise iki şartı var. Birincisi şirket ortaklarının Malta’da ikamet etmemesi gerekiyor. İkincisi ise ikili bir şirket yapısı kurulması gerekiyor.
Öte yandan şirket kurulum maliyetleri diğer ülkelere kıyasla oldukça düşük. Ülkede ikamet etmeyen kişiler tarafından yapılan hisse devirlerinde, sermaye kazançları vergiden muaf tutuluyor.
Ama belki de iş adamlarının Malta’yı tercih etmesinin en büyük nedeni, ülkede servet veya sermaye vergisinin olmaması.
2019’DA MALTA’DAN VATANDAŞLIK ALAN TÜRKLER
Abidin Gülmüş, Ahmet Alkan Çelik, Ahmet Altay Çakmak, Ahmet Zeki Toygar, Alya Nur Çelik Aslıgül Armağan, Balamir Koç, Bahadır Ömer Koç, Çağla Hamide Duru, Cem Kutal, Damla Aksoy, D. Sabri Ataker, Deniz Yılmaz, Duru Deniz, Eda Gülmüş, Efehan Duru, Ege Yılmaz, Ela Aksoy, Emir Bahadır, Fatih Çağatay Çakmak, Fatma Kırkaç, Habib Cem Bahadır, Hatem Tayyar Duru, İbrahim Kırkaç, İbrahim Ataker, İsmail Erkan Çelik, Lidya Ataker, Mesut Çakmak, Mila Canan Çelik, Miray Çelik, Mine Bahadır, Murat Koç, Murat Armağan, Mürsel S. Ali, Seza Aksoy, Şükriye Gülden Yılmaz, Tamer Çelik, Tanem Aksoy, Taner Aksoy, Tarık Ataker, Yasemin Toygar, Yılmaz Yılmaz, Yılmaz Külahçıoğlu, Zeynep Çakmak ve Zeynep Erkunt Armağan.
MALTA VATANDAŞLIĞI NASIL ALINIYOR?
Malta Ulusal Kalkınma ve Sosyal Fonu’na geri almamak koşuluyla 650 bin Euro tutarında katkı yapılması şartı ile yatırımcılar 12 ay bitiminde Malta Vatandaşlığı ve Avrupa Birliği pasaportuna sahip olabiliyor.
Finansal olarak başvuru sahibine bağlı olmak kaydıyla diğer aile üyeleri için 25 bin Euro (Eş ve 18 yaşından küçük çocuklar) – 50 bin Euro (18 -26 yaş arasında evlenmemiş çocuklar ve 55 yaş üzerinde ebeveynler) arasında katkı bedeli ödüyor.
Program kapsamında katkı bedelinin yanı sıra en az 350 bin Euro değerindeki bir taşınmaz mülk sahibi ya da yıllık kira değeri en az 16 bin Euro olan bir dairede oturabilecek durumda olma koşulunun sağlanması gerekiyor. Ayrıca başvuru sahibinin kendi adına açılan Malta’da bir banka hesabı üzerinden 5 yıl vadeli 150 bin Euro tutarında Malta devlet tahvili alma şartı bulunuyor.
Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması gibi olağanüstü bir siyasi gelişme, Türkiye ekonomisi ve piyasaları üzerinde kısa ve orta vadede önemli etkiler yaratabilir. Bu tür bir gelişmenin piyasalara etkisi, hem iç siyasi tansiyon hem de dış yatırımcıların algısı açısından değerlendirilmelidir.
Olası etkileri şöyle özetleyebiliriz:
📉 1. Borsa İstanbul (BIST) Üzerindeki Etkiler
Negatif Etki Beklenir: Özellikle banka ve holding hisselerinde sert satışlar görülebilir.
Yatırımcı Güveni Sarsılabilir: Siyasi belirsizlik, yerli ve yabancı yatırımcının risk algısını yükseltir.
Yabancı Çıkışı Hızlanabilir: Zaten sınırlı olan yabancı yatırımcı oranı daha da azalabilir.
💵 2. Döviz Kurları (USD/TRY, EUR/TRY)
Kur Şokları Görülebilir: Politik risk primi artar, bu da dövize yönelimi artırır.
Merkez Bankası Baskı Altında Kalır: Döviz talebindeki ani artışa müdahale gerektirebilir.
📈 3. Faiz ve Tahvil Piyasaları
Faizler Yükselebilir: Risk algısı arttıkça TL cinsi varlıklardan çıkış olur, bu da faizlerde yükselişe yol açar.
Tahvil Satışları Artar: Devlet tahvillerine olan güven azalabilir.
🌍 4. CDS (Kredi Risk Primi) ve Dış Yatırımcı Algısı
CDS Yükselir: Türkiye’nin risk primi artar, bu da borçlanma maliyetlerini artırır.
Yatırım Notları ve Raporlar Değişebilir: Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları bu gelişmeyi raporlarında olumsuz değerlendirebilir.
🏦 5. Bankacılık ve Finans Sektörü
Kredilerde Yavaşlama: Artan belirsizlik nedeniyle kredi taleplerinde azalma görülebilir.
Bankaların Risk Algısı Artar: Özellikle yerli özel bankalar temkinli davranmaya başlar.
🔍 6. Orta Vadeli Etkiler
Ekonomik Reformlar Gölge Altında Kalır: Siyasi tartışmalar ekonomi gündeminin önüne geçer.
Seçim Güvenliği ve Demokratik Görünüm Tartışılır: Bu durum Türkiye’nin “yatırım yapılabilir ülke” imajını zedeler.
İmamoğlu gibi kamuoyunda güçlü desteği olan bir siyasi figürün tutuklanması, sadece ekonomik değil sosyal ve toplumsal tansiyonu da yükseltebilir. Bu da piyasaların kırılganlığını artırır.
BANKACILIK FİNANS SEKTÖRÜNÜ NASIL ETKİLER
Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması, bankacılık ve finans sektörü, siyasi belirsizlik nedeniyle doğrudan ve dolaylı birçok etkiye maruz kalabilir. Bu tür siyasi şoklar, özellikle sermaye hareketlerinin serbest olduğu, dışa açık ve kırılgan ekonomilerde bankacılık sektörü üzerinde hızlı ve ciddi baskılar yaratabilir.
Aşağıda, bu gelişmenin bankacılık ve finans sektörüne olası etkilerini başlıklar halinde detaylandırmak gerekirse:
🏦 1. Bankalara Güven ve Mevduat Davranışı
TL Mevduatlarda Çıkış Olabilir: Siyasi belirsizlik, vatandaşın dövize yönelmesine neden olabilir.
Kur Korumalı Mevduatlarda (KKM) Artış: Kur şoklarına karşı bireyler KKM’ye yönelebilir.
Bankaların Fonlama Maliyetleri Artar: CDS primindeki artışla yurt dışı borçlanmalar pahalı hale gelir.
Swap Kanalları Daralabilir: Merkez Bankası swap ihtiyacını artırabilir.
Yurt dışı borç çevirme oranlarında düşüş olabilir.
🔍 5. BDDK ve TCMB Üzerindeki Baskı
Yeni düzenleme ve müdahaleler gündeme gelebilir.
Piyasa istikrarı için geçici tedbirler alınabilir (örneğin likidite enjeksiyonu, döviz satışı).
Sermaye kontrolleri ya da TL likidite kısıtlamaları speküle edilebilir.
🌐 6. Yabancı Yatırımcı İlgisi
Bankacılık sektörü doğrudan yabancı yatırımcıların radarında olduğundan ilk çıkışlar burada yaşanır.
Sendikasyon kredilerine erişim zorlaşır.
Türkiye’nin “hukuk devleti” imajının zedelenmesi, uzun vadeli finansal istikrarı tehdit eder.
⚠️ 7. Reel Sektörün Bankalara Yansıması
Firmalar döviz kurlarındaki artış nedeniyle zor duruma düşerse, bankaların tahsilât riski yükselir.
Takipteki krediler oranı (NPL) artabilir.
Bankalar daha muhafazakâr davranarak kredi musluklarını kısabilir.
SONUÇ:
Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması gibi siyasi bir kriz, bankacılık sektöründe güven, kredi akışı, yabancı ilgisi ve fonlama kaynakları üzerinde ciddi baskı yaratır. İlk şok dalgası özellikle borsa ve kur tarafında hissedilirken, orta vadede aktif kalitesi, kârlılık ve büyüme gibi temel göstergeleri de zayıflatır.
• Bankaların likiditesi azalır: Bankalar bu senetlere yatırım yaptığında, ellerindeki fazla nakdi TCMB’ye park etmiş olur. Bu da piyasadaki toplam likiditenin azalmasına neden olur.
• Mevduat faizleri yükselebilir: Bankalar, TCMB’nin çektiği likiditeyi yerine koymak için mevduat faizlerini artırabilir.
2. Faiz ve Kredi Piyasaları
• Kredi faizleri yükselebilir: Piyasadaki para azaldığı için bankalar kredi vermekte daha temkinli davranabilir ve kredi faizlerini artırabilir.
• Ters repo alternatifi olarak görülebilir: Bankalar için TCMB’nin sunduğu faiz oranı, ters repo piyasasında oluşan faizlerle rekabet edebilir ve piyasada faizlerin yönü üzerinde etkili olabilir.
3. Döviz Kuru Üzerindeki Etkiler
• TL güçlenebilir: Piyasadaki TL miktarı azaldığı için döviz talebi düşebilir ve TL’nin değer kazanmasına yol açabilir. Ancak bu etki, yabancı yatırımcı girişleri ve diğer makroekonomik faktörlere bağlı olarak değişebilir.
4. Borsa Üzerindeki Etkiler
• BIST’te satış baskısı olabilir: Eğer likidite azalır ve faizler yükselirse, yatırımcılar borsadan çıkarak daha güvenli ve getirisi yüksek enstrümanlara (örneğin TCMB’nin ihraç ettiği likidite senetlerine) yönelebilir.
5. Enflasyon Üzerindeki Etkiler
• Enflasyonist baskılar azalabilir: Parasal sıkılaştırma devam ettiği için talep tarafında bir daralma olabilir. Bu da enflasyonu düşürmeye yardımcı olabilir.
Genel Değerlendirecek olursak;
Bu adım, TCMB’nin sıkı para politikasına devam ettiğinin bir işareti. Eğer likidite etkili bir şekilde çekilirse:
✔ TL’nin değeri korunabilir veya güçlenebilir.
✔ Enflasyon baskısı azalabilir.
✔ Kredi faizleri yükselerek ekonomik aktivite bir miktar yavaşlayabilir.
Ancak, piyasaların tepkisi birçok faktöre bağlı olarak değişebilir. Özellikle yabancı yatırımcı ilgisi, küresel piyasalardaki gelişmeler ve TCMB’nin faiz politikası belirleyici olacaktır.
KUR RİSKİ ortadan kalktı mı yoksa kısa bir ara mı verdik ?
Bilindiği üzere döviz açığı, şirketlerin döviz cinsinden ve dövize endeksli borçları ile döviz cinsinden veya dövize endeksli alacakları arasındaki farkı ifade eder. Haliyle döviz açığı taşımak demek de kur riski taşımak anlamına gelir.
Şirketlerin kullanmış olduğu toplam kredileri içindeki döviz cinsinden kredilerinin payına bakıldığında, Büyük şirketlerin toplam kredilerinin % 64’ünün, KOBİ’lerin ise % 18’inin döviz cinsinden olduğu görülüyor.
İhracatın yapabilmenin giderek zorlaştığı da göz önüne alındığında, gerek küresel siyasi ve ekonomik belirsizliklerin (ticaret savaşları, kotalar, ek vergiler, kur savaşları) ulusal ekonomilerde yaratacağı finansal risklerden, gerekse ülkemizin kendi dinamikleri çerçevesinde oluşabilecek finansal risklerden korunmak amacıyla, şirketlerin vadeli işlem yapma felsefesine dayanan türev ürün (forward, opsiyon, swap vb.) kullanımına daha da önem vermeleri faydalı olacaktır.
Bilindiği üzere döviz açığı, şirketlerin döviz cinsinden ve dövize endeksli borçları ile döviz cinsinden veya dövize endeksli alacakları arasındaki farkı ifade eder. Haliyle döviz açığı taşımak demek de kur riski taşımak anlamına gelir.
Şirketlerin kullanmış olduğu toplam kredileri içindeki döviz cinsinden kredilerinin payına bakıldığında, Büyük şirketlerin toplam kredilerinin % 64’ünün, KOBİ’lerin ise % 18’inin döviz cinsinden olduğu görülüyor.
İhracatın yapabilmenin giderek zorlaştığı da göz önüne alındığında, gerek küresel siyasi ve ekonomik belirsizliklerin (ticaret savaşları, kotalar, ek vergiler, kur savaşları) ulusal ekonomilerde yaratacağı finansal risklerden, gerekse ülkemizin kendi dinamikleri çerçevesinde oluşabilecek finansal risklerden korunmak amacıyla, şirketlerin vadeli işlem yapma felsefesine dayanan türev ürün (forward, opsiyon, swap vb.) kullanımına daha da önem vermeleri faydalı olacaktır.