Connect with us

BANKA HABERLERİ

ASO Başkanı Seyit Ardıç: Bankaların daraltıcı tercihleri krediye ulaşımı zorlaştırıyor

‘Ankara Sohbetleri’ne konuk olan Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Seyit Ardıç, küresel rekabetin ancak katma değerli üretimle yakalanabileceğini söyledi. Ardıç, para politikasında hızlı şekilde normalleşmeye dönülmesi gerektiğini belirtirken, bankaların daraltıcı tercihlerinin reel sektörün krediye ulaşımını zorlaştırdığını aktardı.

Yayınlanma:

|

* Tedarik zincirinin kırıldığı bir dönemde, tüm olumsuzluklara rağmen üretime devam eden sanayicileri önümüzdeki süreçte hangi koşulların zorlayacağını öngörüyorsunuz?

Sadece Rusya-Ukrayna savaşı değil pandemi sonrası süreçte de sanayi sektörü büyümenin en önemli katalizör görevini üstlenmiştir. Yüksek maliyet ve likiditeye ulaşmanın zorlaştığı bir dönemde sanayi sektörü ekonomimizin yüz akı olmuş ve büyümeye önemli katkı sağlamaya devam etmiştir.

Mevcut konjonktürde maliyetler konusunda her geçen gün öngörülebilirlik azalıyor. Özellikle son dönemde başta enerji olmak üzere birçok alanda maliyet artışı, üretim maliyetlerini ciddi bir biçimde yukarı çekerken, sürdürülebilir büyüme olgusundaki beklentileri de olumsuz yönde etkiliyor.

Mevcut durumda sanayicinin krediye ulaşma sorunu ön plana çıkıyor. Merkez Bankası politika faizini son PPK toplantısında %9 seviyesine kadar çekmesine rağmen Merkez Bankasının uygulamış olduğu genişletici para politikası karşısında bankaları miktar bazında kısıtlamaya giderek daraltıcı politika tercihleri reel sektörün krediye ulaşma imkânları zorlaşmaktadır.

Diğer yandan son dönemde faiz düşüşünün kredi faizleri üzerine yansıyıp yansımadığı daha çok ön plana çıkıyor. Kasım ayı Para Politikası Kurulu toplantısında alınan 150 baz puanlık düşüşün kısmi olarak yansıdığını gördük. Faiz indirimlerinin genele yayılan bir süreçte yansımasını bekliyoruz.

Diğer önemli sorun, para politikasında hızlı bir şekilde normalleşmeye gidilmesi gerekiyor. En önemli sorunlarımızdan bir tanesi de enflasyon. Enflasyon ekonomini her alanında kırılganlıkları arıtmaya devam ediyor. Yüksek enflasyon, kırılganlıklar, yüksek cari açık ve faiz düşük olmasına rağmen krediye ulaşma imkânın zor olması, firmaların üretim kapasitesini artırmada çekingen davranılmalarına neden olmaya devam etmektedir.

* Konjonktür kaynaklı kısmen ikinci plana itilmiş gibi görülen, yeşil dönüşüm ve dijital dönüşüm konusunda ASO olarak üyelerinize ve Türk sanayisine yönelik ne gibi hizmetler vermeyi planlıyorsunuz? Gündeminizde, Özellikle Sınırda Karbon Vergisine hazırlık noktasında özel bir proje var mı?

Hem Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkan Yardımcısı hem de ASO 2. Organize Sanayi Bölgesi (OSB) Başkanlığı döneminde, çevre ve yeşil dönüşüm konusunda sanayi sektöründeki çalışmaların büyük önem verdik. Uzun vadeli hedeflere odaklanan, topluma faydayı gözeten ve bilim temelli hedeflerle azaltım çalışmalarını yapılandıran bir sanayi için tüm paydaşlarımızla eş güdümle ve iş birliği içinde çalışmaya devam edeceğiz. ASO 2. OSB başkanlığı döneminde, Glasgow’daki İklim Zirvesi’nde Türkiye’den temsil edilen tek OSB olarak bu konuda ne kadar hassasiyet gösterdiğimizi ortaya koyduk.

Ankara’da sanayicilerin hammadde kullanımı, atık yönetimi, emisyon, su ve atık su yönetimi konularında ulusal ve uluslararası düzenlemelere göre değerlendirmelerini içeren çevresel durum raporlarını hazırlıyoruz. Bu raporlar karbon ve su ayak izi hesaplamalarını ve tesislerin yeşil dönüşüm için yatırım ihtiyaçlarını da içerecek şekilde hazırlanıyor. Projemizle sanayicilerimizin bilime dayalı hedefler belirlemelerini sağlayarak düşük karbon ekonomisine geçişte önemli bir rekabet avantajı elde etmelerini ve enerji verimliliği, yeşil altyapı, gelişmiş su döngüselliği, endüstriyel simbiyoz gibi uygulamaları hayata geçirerek ASO olarak Yeşil dönüşümünün sağlanmasını hedefliyoruz.

Odamız tarafından EWA Kurumsal Danışmanlık Ltd. Şti. ile işbirliği halinde, Mart 2022’de 10 ay süreli “AB Yeşil Mutabakatının ASO Üyesi İşletmeler Üzerindeki Etkilerinin Yönetilmesi Projesi” başlatılmış ve devam etmektedir.

Ankara’da iklim değişikliği konusunda farkındalığın artırılması, yetkinliklerin geliştirilmesi ve iklim değişikliği için fark yaratmak amacıyla uluslararası çok ortaklı “Avrupalı KOBİ’lerin Yeşil Becerilerini Geliştirmek için Yeşil İttifak” (Green Alliance for Upgrading Green Skills of European SMEs (GreenAlly) ) projesi başvuru gerçekleşmiş bulunuyoruz.

Küresel değer zincirlerinin katma değeri görece yüksek aşamalarında konumlanabilmemiz için altyapının, bilhassa dijital teknoloji altyapısının güçlendirilmesi, bu amaçla teşviklerde ve proje finansmanında dijital altyapı projelerine ağırlık verilmesi için bu dönemde büyük çaba sarf edeceğiz.

“Her fabrika bir kale”

* Yeni dönemde ASO’da nasıl bir yönetim sergileyeceksiniz?

ASO, başkentimizi sanayi ve teknolojide lider yapmak vizyonu doğrultusunda faaliyetlerini sürdürmekte ve Ankara sanayicisinin yüksek katma değer üretmesine, rekabet gücünün artırılmasına katkı sağlamak ve başta Ankara olmak üzere ülkemizin ekonomik, teknolojik, sosyal ve kültürel gelişiminde yol gösterici olmak misyonunu gerçekleştirmek üzere çalışmalarda bulunacaktır.

Odamızın 40 meslek komitesinde dokuz bine yakın sanayicimiz ile Türkiye’nin üretim, istihdamı, ihracat hacmi ve ülke ekonomisi için her alanda çalışmaya devam edeceğiz.

Bu amacımıza ulaşmak için ilgili bakanlıklarımız, kamu kurum ve kuruluşlarımız ve tüm paydaşlarımızla birlikte hareket edeceğiz. Hiçbir ayrım gözetmeksizin, tüm farklılıklarımızı bir kenara koyarak Cumhuriyetimizin 100. yılında Ankara’mızı sanayinin de başkenti yapmak için taşın altına elini koyan herkes ile birlikte yürüyeceğiz.

Ankara Sanayi Odası’nın kapıları 7 gün 24 saat herkese açık olacak. Bizim için her fabrika bir kale… Yeter ki sanayicimiz üretsin biz hep yanınızda olacağız.

Küresel koşulların zorlayıcı olduğu, küresel ekonomik yeniden yapılanmaların söz konusu olduğu bu dönemde, ulusal politika uygulama alanlarının sınırlarını zorlayan bir vizyon ve azim ile reel ekonomimizi bir bütün olarak geliştirmek, çağımızın standartlarına ve hatta gelecek nesillerimiz için geleceğin standartlarına bugünkü politika tercihlerimizle taşımak temel hedefimizdir.

“Yatırımı artıracak eylem planı hazırlıyoruz”

* Ankara’da gerek doğrudan yatırım gerekse genel yatırımların artırılması için bir eylem planınız var mı?

Ülkemizde sanayileşme misyonun önemli temsilcilerinden birisi de başkent Ankara’dır. ‘Başkentin sanayisinden sanayinin başkentine” hedefine adım adım ilerleyen Ankara, yeni teknolojiler, gelişmeler, trendler konusunda öncü bir kent olarak uluslararası yatırımcılara önemli yatırım imkânları sunmaktadır.

Ankara yatırım iklimi ile birçok şehirden önemli avantajlarla ayrışmaktadır. 113 Ar-Ge merkezi, 36 tasarım merkezi, 11 Teknoloji Geliştirme bölgesi (TGB) ve 13 Organize Sanayi Bölgesi ile Türkiye’nin diğer illerine göre önemli bir üstünlüğe sahiptir.

Ankara son 11 ayda yaptığı 10,4 milyar dolarlık ihracatı ile Türkiye’de en çok ihracat yapan 5. İl konumundadır. Ankara ihracatının %82’si sanayi sektörü (8,5 Milyar ABD Doları) tarafından gerçekleştirilmektedir. 2021 yılında Türkiye’nin toplam savunma sanayi ürün ihracatının %33’dan fazlasını Ankara tek başına gerçekleştirmiştir.

Odamız sunduğu bilgi, danışmanlık, eğitim ve iş geliştirme hizmetleri, yürüttüğü projeler, kurduğu ulusal ve uluslararası işbirlikleri yoluyla Ankara’nın yüksek teknoloji üssü olmasını ve sanayi yatırımları için bir cazibe merkezi haline gelmesini sağlamak amacıyla çalışmalar yapmakta ve bölgesel ve sektörel politikaların üretilmesine katkı sunmaya devam edeceğiz.
Ankara’da yatırım potansiyelini arttıracak ilgili plan ve programları yeni yönetim ile birlikte kısa zamanda eylem planımız ile birlikte ortaya koyacağız. Sanayinin kurulu kapasitesini artırmak maksadıyla yeni sanayi alanları oluşturmak ve bunları yönetmek, Ankara’da sanayicinin kapasite ihtiyacına ve ekonomik kalkınmasına katkıda bulunmak için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.

“Küresel rekabet katma değeri yüksek üretimle mümkün”

* Enerji maliyetlerindeki artış üretim sürecini nasıl etkiliyor?

Diğer önemli bir sorun, kur seviyesi ve enerji fiyatlarındaki artıştır. Lakin kur ve enerji fiyatlarındaki artış işletme sermayesi yükümlülüklerini arttırıyor. Kâr marjının sabit kaldığı ve borçlanma maliyetlerinin arttığı bu dönemde, işletme sermayesi finansmanına erişim maliyetleri kârlarımızı götürüyor. Son dönemde, sanayicinin koyduğu sermaye yüksek enflasyon altında erimektedir.

Türkiye’de üretimin kronik problemlerden diğerleri ise; küresel tedarik zincirlerinde genellikle katma değeri yüksek aşamalarda konumlanmayışı ve yurt içi üretiminin de ithal girdilere yüksek ölçüde bağımlı oluşudur. Küresel üretimin zayıfladığı ve resesyon beklentililerinin güçlendiği bir dönemde, ülkemizin yerli girdi üretimini ve kullanımını esas alan, katma değeri görece yüksek ulusal sanayi üretimini geliştirmeyi hedefleyen politika tercihi ortaya koymamız gerekiyor. Küresel piyasalarda rekabet gücünün korunması, teknoloji içeriği ve katma değeri görece yüksek ürünlerin ağırlıkla üretildiği bir sanayi ve dolayısıyla ihracat yapısına kavuşmakla mümkün olacaktır.

Yatırım, ihracat, yeşil dönüşüm, imalat sanayinde enerji verimliliği ve teknolojik dönüşüme imkân verecek birçok alanda hükümetin selektif kredi ve kefalet imkânına reel sektöre sağlanması gerektiğini düşünüyorum.

Yurt içi yatırım destek, teşvik, muafiyet ve kolaylıklarda yerli girdi kullanımının, istihdam artışı sağlayan yatırımların ve teknoloji & inovasyon üreten firma yatırımlarının önceliklendirilmesi gerekiyor.

Ekonomim

Okumaya devam et

Ali Coşkun

YÜKSEK BANKA KREDİLERİ

Yayınlanma:

|

Yazan:

Bankalar ekonomik sistemin en önemli finansal aktörleri olarak faaliyet gösterir. Her banka özünde kâr amacı güden bir ticari kuruluştur.

Kredi verirken öncelikle kendi risklerini ve menfaatlerini gözetmek zorundadır. Kullandırdıkları kredilerin faiz oranı veya kar payı, komisyon yapısı, vade şartları da bu doğrultuda belirlenmektedir.

Bugün piyasada bileşik faiz oranları TL cinsi kredilerde %60-65, döviz cinsi kredilerde ise %14-16 bandındadır.

Ayrıca bankaların sigorta, dosya masrafı, kredi tahsis ücreti ve banka ürün satışları gibi birçok kalemi kredi paketine dahil ettiği görülüyor.

Yani faiz veya kar payı dışında çok sayıda gizli maliyetle karşı karşıya kalınıyor.

Firmalar bu şartlar altında yalnızca finansmana erişmekle kalmıyor aynı zamanda ağır bir maliyet yükünü de sırtlanıyorlar.

Bankalar, firmalara kredi limitleri oluştururken sektörel karlılık oranlarına azami dikkat ederler. Ancak burada ciddi bir çelişki var. Bankalar kredi tahsisinde sektörün brüt kâr marjlarını esas alırken, mevcut kredi maliyetleri bu oranları çoktan aşmış durumdadır.

Brüt kâr marjı sektörlere göre ortalama %25-30 arasında değişirken, firmalar %65’in üzerinde bileşik faizle TL borçlanıyor.

Bu koşullarda, kâr eden değil borcunu çevirebilen firma başarılı kabul ediliyor. Bu ne finansal sürdürülebilirliğe ne de sağlıklı bir ekonomiye hizmet eder.

Şu an firmalar yalnızca yüksek faizle değil aynı zamanda yüksek enflasyon, düşük iç talep, yüksek maliyetler, düşük kâr, kur baskısı, iç ve dış pazarlardaki daralma, krediye erişim ve jeopolitik risklerle mücadele etmek zorunda kalıyor.

İhracatçı firmalar için döviz kuru reel anlamda destekleyici olmaktan çıkmış, rekabet gücünü zayıflatıcı bir unsura dönüşmüştür.

Bu koşullar altında firmaların ayakta kalması tesadüf değil direnç ve stratejik yönetimin bir sonucudur. Ama bu direncin ne kadar sürdürülebileceği ise meçhuldür.

Bugün konkordato alan, iflas eden şirketlere şaşırmak yerine bu ortamda hâlâ üretmeye, istihdam yaratmaya, ihracat yapmaya devam eden firmalara hayranlık duymalıyız.

Asıl konuşulması gereken, bu firmaların nasıl hayatta kaldığı ve ne tür stratejiler geliştirdiğidir. Zira bu firmalar sadece kendi faaliyetlerini değil aynı zamanda ekonominin can damarlarını da ayakta tutmaktadır.

Enflasyonla mücadele elbette gereklidir.Ancak bunu yaparken reel sektörü göz ardı etmek hastayı tedavi ederken organlarını iflas ettirmek gibidir.

Faiz politikaları ve sıkılaşma adımları kısa vadede enflasyonu aşağı çekebilir ama ardında üretim yapamayan, borç yükü altında ezilen ve finansmana erişemeyen bir özel sektör kalırsa bu başarı neye yarar?

Bugün geldiğimiz noktada reel sektörün sesine daha fazla kulak verilmesi gerekiyor.

Kredi maliyetlerinin düşürülmesi, finansmana erişimin kolaylaştırılması ve firmaların üzerindeki dolaylı maliyetlerin azaltılması şarttır.

Aksi takdirde sadece bugünü değil yarının üretim kapasitesini ve ekonomik bağımsızlığını tehlikeye atmış oluruz.

Ali COŞKUN-Finans Danışmanı
0 530 787 84 39
[email protected]

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Yapay Zekâ Müşteri Temsilcileri Şivenizle Konuşacak

Yayınlanma:

|

Yazan:

Geleneksel çağrı merkezleri; uzun bekleme süreleri, karmaşık IVR menüleri ve tükenmiş müşteri temsilcileriyle karakterizedir. Müşteri temsilcileri genellikle katı senaryolara ve konuşma metinlerine bağlı kalarak iletişim kurar. Müşterilerin iletişim geçmişini yeterince değerlendirerek konuşmayı farklılaştırma imkânı yok denecek kadar azdır. Aynı problemi defalarca anlatmak zorunda kalan müşteriler ise bu durumdan oldukça yorulur. Bu gerginlik hem temsilcilere hem de müşterilere yansır.

Ancak son yıllarda gelişen yapay zekâ teknolojileriyle birlikte, çağrı merkezi deneyimi köklü biçimde değişiyor. Artık müşteriler aradıkları anda, IVR ile boğuşmadan, tüm iletişim geçmişlerini bilen, onları tanıyan bir yapay zeka müşteri temsilcisine bağlanabilecek. Kişisel bir dille karşılanıp, daha hızlı çözümler elde edebilecek.

Anında Yanıt: “Aradığınızda Karşınızda Bir Temsilci Var”

Klasik bir çağrı merkezinde kapasite kısıtları ve vardiyalar sebebiyle çağrıların cevapsız kalması sık rastlanan bir durumdur. Profit.co tarafından yayınlanan bir çalışmaya göre, müşteri temsilcisine bağlanmak için iki dakikadan fazla bekleyen müşterilerin yüzde 60’ı çağrıyı sonlandırıyor. Bir müşterinin iletişim merkezini aradığında çağrısının yanıtsız kalması sadece anlık operasyonel gecikme değildir, “önemsizim” algısı yaratır ve bu his, gelecekteki tüm temas noktalarını olumsuz etkileyerek müşteride uzun vadeli bir sadakat riski yaratıyor. Bu da sosyal medyada olumsuz yorumlar, şikâyet artışı ve marka algısında kalıcı zedelenme anlamına geliyor.

Zendesk’in 2023 tarihli Müşteri Deneyimi Raporu’na göre, müşterilerin yüzde 76’sı yalnızca bir kötü deneyim sonrasında bile markadan tamamen vazgeçebileceğini belirtiyor.

Yapay zekâ destekli temsilciler, bulut işlemcilerle desteklendikleri için arama geldiği anda devreye girebiliyorlar. İşlemci gücü dışında bir kapasite kısıtları yok. Böylece müşteri hatta hiç beklemeden, IVR’dan geçmeden, doğrudan yapay zeka müşteri temsilciyle görüşmeye başlayabiliyor. Bu iletişim merkezinin ulaşılabilirliğini maksimuma çıkarıyor ve çok önemli bir sadakat problemini çözüyor.

Ayrıca klasik çağrı merkezlerinde müşteriler her aradıklarında farklı temsilciye bağlanıp konuyu baştan anlatmak zorunda kalıyor. Invoca tarafından yayınlanan bir anket sonucuna göre, müşterilerin yüzde 53’ü bu durumu oldukça sinir bozucu buluyor. Yapay zekâ destekli müşteri temsilcileri ise CRM ile entegre çalışarak müşterinin geçmişini hatırlıyor, sorunların tekrar anlatılmasına gerek kalmadan bağlama uygun şekilde yanıt verebiliyor. Konuşmanın her anında, daha önce yaşananları dikkate alabiliyor.

Gerçek Kişiselleştirme: “Şivesini, Tonunu, Kelimesini Seçiyor” McKinsey tarafından yapılan bir araştırmaya göre, müşterilerin yüzde 71’i markalardan kişiselleştirilmiş hizmet bekliyor. HubSpot verilerine göre, yapay zekâ kullanan temsilciler yüzde 64 oranında daha fazla kişiselleştirme sağlayabiliyor.

Yakın bir gelecekte, yapay zekâ temsilciler, müşterinin geçmiş verilerini analiz ederek onun tercih ettiği kelimeler, tonlama ve hatta bölgesel şiveyle konuşabilecek. NLP (Doğal Dil İşleme) teknolojisi sayesinde konuşma tarzını anlık değiştirebilen bu sistemler, her müşteriye farklı bir deneyim yaşatacaklar.

Yapay zeka müşteri temsilcileri gerektiğinde sohbeti yumuşatıp, tonu ayarlayacak, konuşma devam ettikçe müşteriyi daha da tanıyarak süreç boyunca kişiselleştirilmeyi artırabilecekler. Yapay zeka müşteri temsilcileri konuşma devam ettikçe müşteriyi ses biyometrilerinden ve konuşmasından, cümle yapısından tanıyarak bazı güvenlik seviyelerini otomatik geçecek. Şüpheli durumlarda veya gerginliklerde insanı ne zaman devreye alması gerektiğinin ayrımını yapabilecek.

Bu gelişme için tüm teknolojiler hazır. Müşteri temsilcisinin şivesini düzenleyen programlar hayatımıza girdi bile. Sesten ve kullanılan kelimelerden duygu analizi yapıp konuşma kalitesini değerlendiren yapay zeka sistemleri var. Konuşma devam ettikçe müşteriyi sesinden ve konuşmasından tanıyan dolandırıcılık önleme programları birçok finans kuruluşunda kullanılıyor. Önümüzdeki dönemde bu teknolojileri yapay zeka asistan platformlarında birleştiren bir çok şirket göreceğiz.

Global örnekler giderek artıyor. Reuters’in haberine göre NatWest, OpenAI destekli Cora ve AskArchie sistemleriyle müşteri memnuniyetini yüzde 150 oranında artırdı. Commonwealth Bank, Microsoft ile birlikte geliştirdiği sistemle günde 50 binden fazla canlı sohbet isteğine yanıt veriyor. JPMorgan ise 2024 yıllık raporunda, yapay zekâ sayesinde işlem maliyetlerini yüzde 30 düşürdüğünü, müşteri bağlılığını ise yüzde 25 artırdığını belirtiyor.

Türkiye’de örnekler var. Fintechtime Haziran 2025 sayısında Aktifbank’ın yapay zeka ve veri analitiğini odağa taşıdığı aktarılıyor. Yapay zekâ müşteri temsilcileri üzerine araştırma geliştirme yapıldığını belirtiyor. Bu sayede müşterilere daha hızlı ve güvenli hizmet sunulacağı, dolandırıcılık analizlerinin güçleneceği vurgulanıyor. Vodafone Türkiye web sitesinde, müşteri hizmetlerinde yapay zekâ müşteri temsilcileri ve sesli chatbot’lar kullandığını ilan ediyor. Müşterilerle yüzde 80 oranında “botlarla” iyileştirilmiş deneyim sunulduğunu, yapay zekâ sistemlerinin iletişimleri takip ettiğini ve duygu analiziyle öfke ya da sorunlu geri dönüşleri tespit ederek gerçek personele yönlendirdiği anlatılıyor.

Sonuç :

Yapay zekâ destekli müşteri temsilcileri, yalnızca çağrı merkezlerinde bir verimlilik aracı değil, aynı zamanda markaların müşterileriyle kurduğu ilişki biçimini temelden dönüştüren bir paradigma değişimini temsil ediyor. Bu yeni nesil temsilciler, anında yanıt verebilen, kişisel bağ kurabilen ve güvenli iletişimi otomatikleştiren özellikleriyle müşteri deneyimini hem hız hem de kalite açısından yeniden tanımlıyor.

Bu dönüşüm; yalnızca çağrı merkezi operasyonlarını değil, aynı zamanda marka sadakatini, itibar yönetimini ve rekabet avantajını da doğrudan etkiliyor. Artık müşteriler, bir kurumla kurdukları ilişkinin sadece fonksiyonel değil, aynı zamanda duygusal ve kişisel olmasını bekliyor. Yapay zekâ, bu beklentilere ölçeklenebilir, sürekli ve tutarlı bir şekilde yanıt verme imkânı sağlıyor.

Finans, telekomünikasyon, e-ticaret ve kamu hizmetleri gibi pek çok sektörde, yapay zekâ temelli müşteri hizmetleri sistemleri yaygınlaşıyor. Bu modeller, yapay zekânın işlem gücünü ve tutarlılığını insan temasının empatik doğasıyla birleştirerek, her müşteri temasını değerli bir deneyime dönüştürüyor.

Yakın gelecekte, bu teknolojilerin daha da entegre olduğu, müşteriyle anlık olarak duygusal bağ kurabilen ve sürekli öğrenerek gelişen yapay zekâ sistemlerinin yaygınlaştığını göreceğiz. Bu sadece müşteri hizmetleri değil, tüm müşteri yolculuğu için bir dönüşüm anlamına geliyor.

Yapay zekâ destekli müşteri temsilcileri, kurumların geleceğe hazır olmasında kritik bir rol üstleniyor. Geçmişi bilen, anı anlayan ve geleceği öngörebilen temsilcilerle müşteri deneyimi artık bir maliyet kalemi değil, stratejik bir rekabet avantajı haline geliyor.

HBR-Dr. Erkut BALOĞLU

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Yapı Kredi emeklilere 27 bin liraya varan nakit promosyon sunuyor

Yapı Kredi Genel Müdür Yardımcısı Serkan Ülgen, “Emeklilerimizi kaliteli hizmet anlayışımız ile buluşturmak için promosyon kampanyamızı 27 bin liraya varan nakit promosyon ve ek ödüllerle zenginleştirdik” dedi

Yayınlanma:

|

Yazan:

Yapı Kredi, emekli maaşlarının yatırılması için Yapı Kredi’yi tercih eden emeklilere 27 bin liraya varan nakit promosyon imkanı tanıyor.

Bankadan yapılan açıklamaya göre, 14 Haziran 2025’den sonra emekli aylığını, Yapı Kredi’den alma taahhüdü veren emekliler 15 bin liraya varan nakit promosyon kazanıyor.

Emekliler, 2 fatura ödeme talimatı vermeleri durumunda 5 bin lira, ilk kez kredi kartı alan veya mevcut kartları ile yapacakları bin lira ve üzeri harcamaya 5 bin lira ve ilk kez Yapı Kredi Mobil uygulamasına giriş yapmaları durumunda ise 2 bin liraya varan ödül kazanma fırsatı elde ediyor.

Böylece emekliler Yapı Kredi’den toplamda 27 bin liraya varan nakit promosyon avantajı yakalıyor.

Yapı Kredi müşterisi emekliler şubeyi ziyaret etmeden, diledikleri yerden Yapı Kredi Mobil, Bireysel İnternet Şubesi veya Müşteri İletişim Merkezi aracılığıyla emekli maaşlarını kolayca Yapı Kredi’ye taşıyabiliyor ve promosyon taahhüdü verebiliyor.

Yapı Kredi müşterisi olmayan emekliler ise e-Devlet üzerinden maaşlarını Yapı Kredi’ye taşıyabiliyor.

– ‘En iyi çözümleri sunmak için çalışmaya devam edeceğiz’

Açıklamada görüşlerine yer verilen Yapı Kredi Genel Müdür Yardımcısı Serkan Ülgen, Yapı Kredi olarak attıkları her adımda emeklilerin yanında olmaya devam ettiklerini belirtti.

Ülgen, müşterilerine pürüzsüz bir deneyim sunduklarını ve ayrıcalıklı hizmetleri ile emeklilerin bir adım önde olmasını sağladıklarını aktardı.

Emeklileri kaliteli hizmet anlayışları ile buluşturmak için promosyon kampanyalarını 27 bin liraya varan nakit promosyon ve ek ödüllerle zenginleştirdiklerine değinen Ülgen, ‘Müşteri odaklı yaklaşımımızla, emeklilerimizi ayrıcalıklı hizmetlerimizle desteklemeye ve onların finansal ihtiyaçlarına yönelik en iyi çözümleri sunmak için çalışmaya devam edeceğiz.’ ifadelerini kullandı.

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.