GÜNCEL
Yabancı ülkelerden gelen aramalarda dolandırıcılık arttı
Türkiye’de yaygınlaşan ve birçok kişinin telefonuna gelen bu aramalara cevap verildiği takdirde neler olacağını anlatan Bilişim Uzmanı Alev Akkoyunlu, “İletişim devam ettiğinde, karşıdaki kişinin iş olanakları gibi cazip fikir ve tekliflerle geldiğini görüyoruz. Bu kapsamda yaptığınız bir iş karşılığında kazanç sağlayacağınız vaadi ile kredi kartı bilgileriniz isteniyor. Kartınızın aktif olup olmadığını kontrol etmek amacıyla işlem yaptığınız durumlar için üç beş dolar para kartınıza gönderiliyor. Ardından, kartınızla yüklü miktarda alışveriş yapıp sizi dolandırabiliyorlar” dedi.

Yayınlanma:
2 yıl önce|
Yazan:
BankaVitrini
Son birkaç haftadır çoğunlukla Senegal, Nijerya, Filipinler gibi ülkelerden olmak üzere Türkiye’deki birçok kişiye WhatsApp üzerinden arama ve mesaj gelmeye başladı. Bilişim uzmanı Alev Akkoyunlu, aramaların sebepleri, son zamanlarda sıklaşma nedenleri, ne amaca hizmet ettiği gibi merak edilen konularla ilgili DHA’ya konuştu.
“YABANCILARDAN GELEN BU ARAMALAR GENELLİKLE DOLANDIRMA AMAÇLI OLUYOR”
Aramalardan kendisinin de muzdarip olduğunu belirten Akkoyunlu, “Son birkaç haftadan beri birçok insana bu arama ve mesajlar geliyor. Muhtemelen bir veri sızıntısı söz konusu oldu. Cep telefon numaralarımız başkaları tarafından ele geçirilmiş olduğu için üst üste bu şekilde arama ya da mesaj alıyor olabiliriz. Sadece Türkiye’de bu durumun olduğunu düşünmüyorum; dünya genelinde birçok kişi bu tarz arama ve mesajlar alıyor. Yabancılardan gelen bu aramalar genellikle dolandırma amaçlı oluyor. Beni arayan numaralara baktığımda aramaların Senegal, Nijerya, Filipinler gibi benimle alakası olmayan yerlerden geldiğini görüyorum. Aramaların yapıldığı numaralarda, genellikle albenili ve ilgi çekici birinin profil fotoğrafı kullanılıyor. Sizi arayan ya da mesaj atan bir erkek olsa bile bu kişi, aramaya ve mesaja geri dönmenizi sağlamak için güzel bir kadının resmini kullanabiliyor. Diyalog devam ettirildiğinde ise karşıdaki kişinin iş olanakları, cazip fikir ve tekliflerle geldiğini görüyoruz. Bugün sadece İngilizce değil bazı çeviri uygulamaları kullanarak Türkçe mesajlar da atıldığını söyleyebiliriz” şeklinde konuştu.
Akkoyunlu, Aramaları açan ya da mesajlara cevap veren kişilerin sonrasında nelerle karşılaşacağını da şöyle özetledi:
“Diyaloğun devamında size bir ödeme yapılacak vaadi ile kredi kartı bilgileriniz isteniyor. Bugün, sadece Türkiye’de değil tüm dünyada ekonomik bir kriz var; birçok kişi kolay yoldan ve hızlı şekilde para kazanmak istiyor. Belirli bir iş ve uğraş karşılığında kazanç sağlayacağınız vaadi verildiğinde ise bu fikir bazı kişilere cazip gelebiliyor. Kredi kartı bilgileriniz verildikten sonra kartınızın aktif olup olmadığını kontrol etmek amacıyla işlem yaptığınız durumlar için üç beş dolar para gönderiliyor. Kontrol yapıldıktan sonra kartınızla, 3D ile alışveriş yapılamayan bir yerden yüklü miktarda alışveriş yapıp sizi dolandırabiliyorlar.”
Son zamanlarda aramaların bu denli artması, kişisel verilerin korunup, korunmadığına dair soru işaretlerini de ortaya çıkardı. Verilerin birçok şekilde sızabileceğini söyleyen Akkoyunlu ise “Kişisel Verilerin Korunma Kanunu’na göre birçok kurumun verilerini koruması ve verinin içerden dışarıya sızıntısını engellemesi gerekiyor. Fakat bunu yapamayan kurumlar mevcut. Verileriniz, bir form ve dosyanın ele geçirilmesi ile çalınmış olabilir. Siz çok iyi önlemler almış olsanız dahi çalıştığınız kurum o önlemleri almamış bu yüzden herhangi bir sunucu üzerinde veri tabanında sızıntı yaşanmış olabilir, ya da bile isteye verileriniz alıp kasti bir şekilde kullanılması için üçüncü gruplara satan kişiler olabilir. Zamanında; bir market çalışanının, market için doldurulan form bilgilerini alıp bir sigorta şirketine satma teşebbüsü ile karşılaşmıştık. Bu tarz durumlarda spesifik olarak ‘şuradan gerçekleşen bir sızıntı’ diyerek aramaların sebeplerini bir duruma bağlamak olmaz. Verilerin çok farklı yol ve yöntemlerle başka kişilerin eline geçmiş olma olasılığı çok yüksek” ifadelerini kullandı.
Akkoyunlu, “Açık konuşmak gerekirse yabancı ülkelerden gelen bu aramalar, kısmi olarak oltalama diyebileceğimiz bir dolandırıcılık yöntemidir. Bugün, dış aramaların hepsi kapatılabilir ama yurt dışında arama yapması gereken ve iletişimlerini bu şekilde sağlayan birçok kişi de var. Örneğin ben, İngiltere’de yaşayan kız kardeşimle görüşmelerimizi WhatsApp üzerinden yapıyorum. Bu yüzden regülasyon yapılıp bir kanun ile hattın veya dışarıdan gelen aramaları tamamen kapatılması sağlıklı bir yöntem olmamakla olası bir durum da değil. Bu durumda, bireysel önlem almak ve bireysel bilinç oluşturmak gerekiyor. Her ne kadar ‘sadece bu yeterli değil’ desek bile bunu yapmaya mecburuz çünkü bugün dış aramaların tamamen kapatılması çok mümkün değil” dedi.
Aramalara karşı bireysel önlem alınmasının çok önemli olduğunu söyleyen Akkoyunlu, konuyla ilgili şu önerilerde bulundu:
“Öncelikle tanımadığımız, bilmediğimiz kişilerden gelen aramaları kabul etmeyip, mesajlara cevap vermeyelim. Rehberimizde olmayan hatta tanıdığımız kişilerden dahi gelen mesajlara dikkat edelim. Günümüzde, sosyal mecralarımız çalınabiliyor bu yüzden rehberimizde olan kişilerin dahi bu amaçla mesaj atma durumları olabilir. Bankalardan gelen link, işlem bilgileri, şifrelerinizi güncelleyin gibi mesajlar aldığınızda mutlaka 2 kere düşünüp öyle hareket etmeniz gerekiyor. Özellikle WhatsApp üzerinden gelen arama, çağrı ve mesajlardaki asıl amaç, bizi inanamayacağımız derecede cazip bir iş, para kazanma teklifi ile ele geçirmektir. Birisi ile bu tarz bir diyaloğun içine girdiğinizde mutlaka 2 kere düşünmeli ve kredi kartı, banka, kişisel verilerinizi paylaşmamamız gerekiyor. Sizi bu şekilde arayan, üst üste rahatsız eden kişileri uygulama üzerinden engelleyebilirsiniz. Ayrıca haber mecraları çok önemli bir rol oynuyor; bu tarz dolandırılma yöntemleri olduğu ne kadar çok ifşa edilir ve bilinçlendirilirse o kadar önüne geçinilebilir olur.”
“SADECE BİR KERE DEĞİL ÜST ÜSTE İKİ KERE ARADILAR”
Kendisinin de uygulama üzerinden arandığını söyleyen Elif Ertaş, “İki kere yaşadım, ikisini de engelledim. Ayrıca, sadece bir kere değil üst üste iki kere aradılar. Bir bakıyorum Afrika ülkesi, bir bakıyorum bambaşka yerden arama geliyor ‘ne alaka’ dedim, oldukça garip geldi. Benim bilgilerimin Afrika’da ya da başka bir ülkede ne işi var? Aramalara hiç cevap vermeden numaraları engelledim, herkese de bunu öneririm. Aramalara cevap veren kişiler gördüm, karşı taraf Türkçe cevap veriyor. Buna herkesin dikkat etmesi gerekiyor” diye konuştu.
“GENELDE PARA KOPARMAYA ÇALIŞIYORLAR”
Kerem Demir ise “Geçen sene benim başıma da böyle bir olay gelmişti. Yabancı bir numara satış ya da başka bir amaçla sizi arıyor. Ben internete ilan verdikten sonra aranmıştım. Genelde para koparmaya çalışıyorlar, kanmamak lazım ve hep tedbirli olmak lazım. Ben direkt engelledim” dedi.
“ARAMALARIN AÇILMAMASI GEREKTİĞİNİ BİLİYORUM”
Başına böyle bir olay gelmediğini belirten Ramazan Okur da “Her gelen mesaja cevap vermemek lazım, verildiği zaman sonuçlarına katlanılıyor. Bunun çok tehlikeli olduğunu ve aramaların açılmaması gerektiğini biliyorum” şeklinde konuştu.
İlginizi Çekebilir
GÜNCEL
BİLANÇO NEYİ ANLATIR NASIL OKUNMALI?

Yayınlanma:
11 saat önce|
05/07/2025Yazan:
BankaVitrini
Finansal tablolar, bir şirketin performansını değerlendirmenin temel yollarından biridir. Bu tabloların en önemlilerinden biri de bilançodur. Peki, bilanço nedir, neyi anlatır ve nasıl okunmalı?
Bilanço Nedir?
Bilanço, bir şirketin belirli bir tarihteki mali durumunu özetleyen mali tablodur. Şirketin neye sahip olduğunu (varlıklar), ne kadar borcu olduğunu (yükümlülükler) ve bu borçlar çıktıktan sonra ortaklara kalan kısmı (özkaynak) gösterir.
Bilanço denkliği şu temel formüle dayanır:
Varlıklar = Yükümlülükler + Özkaynaklar
Bu formül, bir şirketin tüm kaynaklarının nasıl finanse edildiğini gösterir: ya borç alınarak ya da özkaynaklarla.
Varlıkları Anlamak
Varlıklar, şirketin sahip olduğu her türlü ekonomik değeri ifade eder. İki ana gruba ayrılır:
-
Dönen Varlıklar: Nakit, alacaklar, stoklar gibi kısa sürede paraya çevrilebilen kalemler.
-
Duran Varlıklar: Makine, bina, taşıt gibi uzun vadeli ve işletmenin üretim kapasitesini artıran yatırımlar.
Varlıkların dağılımı, şirketin likidite durumu ve yatırım stratejileri hakkında fikir verir.
Ödenmemiş Yükümlülükler
Yükümlülükler, şirketin dış kaynaklardan sağladığı finansal yükümlülüklerdir.
-
Kısa Vadeli Yükümlülükler: 1 yıl içinde ödenmesi gereken borçlar (ticari borçlar, banka kredi taksitleri).
-
Uzun Vadeli Yükümlülükler: 1 yıldan uzun sürede ödenecek borçlar (tahviller, uzun vadeli krediler).
Şirketin borç yapısı, finansal risk düzeyi hakkında önemli ipuçları sunar.
Eşitliği Anlamak
Bilançodaki “eşitlik” ilkesi, şirketin varlıklarının tamamının bir kaynağı olduğunu ifade eder:
Varlıklar = Borçlar + Özkaynak
Bu, şirketin tüm mal varlığının ya dış borçlarla (yükümlülükler) ya da ortakların yatırımlarıyla (özkaynaklar) finanse edildiği anlamına gelir.
Anahtar Bilanço Oranları
Bilançoyu daha anlamlı kılmak için bazı finansal oranlara bakmak gerekir. İşte en çok kullanılanlar:
-
Cari Oran
= Dönen Varlıklar / Kısa Vadeli Borçlar
🔹 Şirketin kısa vadeli borçlarını ödeme kapasitesini gösterir. -
Borç / Özkaynak Oranı
= Toplam Yükümlülükler / Özkaynak
🔹 Şirketin borçla mı, özkaynakla mı finanse edildiğini gösterir. Risk düzeyini anlamak için önemlidir. -
Aktif Karlılık Oranı
= Net Kâr / Toplam Varlıklar
🔹 Şirketin sahip olduğu varlıkları ne kadar verimli kullandığını gösterir.
Bilanço; yatırımcılar, yöneticiler ve kredi verenler için kritik bilgiler sunar. Şirketin sağlığını, borçlarını, likiditesini ve büyüme potansiyelini anlamanın en güçlü yoludur.
Bilançoyu sadece rakamlar yığını olarak değil; şirketin mali fotoğrafı olarak görmek gerekir.
BANKA HABERLERİ
Finansal Çöküşe Giden Yol: Bu 5 Riski Tanıyor musunuz?
Riskleri yok etmek mümkün değildir ama yönetilebilir.
Her kurumun bir risk yönetimi politikası olmalıdır.
Riskler arasında etkileşim olabilir: Örn. likidite krizi sistemik krize dönüşebilir.
Finansal tablolarla ve rasyolarla bu riskler düzenli izlenmelidir.

Yayınlanma:
1 gün önce|
04/07/2025Yazan:
Erol Taşdelen
Finans dünyası büyük kazançlar kadar büyük tehlikeleri de içinde barındırır. Bu tehlikeler çoğu zaman görünmezdir ve çoğu yatırımcı, girişimci ya da yönetici fark ettiğinde çok geç olabilir. Oysa bu riskleri önceden tanımak, finansal krizlerden korunmak için en büyük silahtır.
İşte bilmeniz gereken 5 temel finansal risk türü:
1. Kredi Riski: Güvendiğiniz Dağlara Kar Yağabilir
Bir kişi, kurum ya da devlet, size olan borcunu geri ödemezse ne olur? İşte bu durum kredi riskidir.
Bankaların kredi verirken uyguladığı uzun analizler, tahvil alan yatırımcıların yaptığı araştırmalar hep bu riski azaltmak içindir.
📌 Örnek: Bir şirketin vadeli satış yaptığı müşteri iflas ederse, o satış doğrudan zarara dönüşür.
2. Piyasa Riski: Dalgalı Denizde Sabit Duramazsınız
Döviz kurları, faiz oranları, hisse senedi fiyatları ve emtia değerleri sürekli değişir. Bu değişimler, yatırımcılar için kazanç fırsatı olduğu kadar büyük kayıplar da yaratabilir.
İşte bu dalgalanmalardan kaynaklanan zarar riski, piyasa riski olarak adlandırılır.
📌 Örnek: Dolar borcu olan bir şirket, kurun hızla artmasıyla maliyetlerini karşılayamaz hale gelir.
3. Likidite Riski: Elinizde Varlık Var Ama Nakit Yok
Bazı varlıklar vardır ki elinizde olsa bile, anında satılamaz. Satılsa da ciddi değer kaybı yaşanabilir.
Bu durumda karşımıza çıkan risk “likidite riski”dir.
Likidite, bir varlığın ya da şirketin nakde kolay çevrilebilmesiyle ilgilidir.
📌 Örnek: Elinizde milyonluk bir gayrimenkul vardır ama kısa vadede borç ödemeniz gerekiyordur. Satmaya kalktığınızda alıcı bulamazsanız, likidite sorunu yaşarsınız.
4. Sistemik Risk: Zincirleme Çöküş Riski
Finansal sistem iç içe geçmiş bir yapıya sahiptir. Bir kurumun batması, diğerlerini de sürükleyebilir. Bu yayılma etkisi sistemik risk olarak adlandırılır.
📌 Örnek: 2008’de ABD’deki Lehman Brothers’ın iflası, tüm dünyadaki bankacılık sistemini etkiledi ve küresel krizi tetikledi.
5. Temerrüt Riski: Gecikme, Belki de Hiç Ödeme Yok
Kredi riskiyle yakın olan bu kavram, özellikle sabit vadeli ödemelerde ortaya çıkar. Bir borcun vadesinde ödenmemesi ya da hiç ödenmeyeceği endişesi temerrüt riskidir.
📌 Örnek: Bir devlet, ekonomik kriz nedeniyle dış borç faizini ödeyemeyeceğini ilan ederse, yatırımcılar için bu ciddi bir temerrüt riskidir.
Risk Kaçınılmaz Ama Yönetilebilir
Risk olmadan kazanç olmaz. Ancak riskleri tanımadan yapılan her yatırım bir kumardır.
Kurumsal finans, bireysel yatırım ve şirket yönetimi gibi tüm alanlarda, bu 5 riski yönetebilmek hayati önem taşır.
Unutmayın:
🔹 Her risk ölçülebilir.
🔹 Her risk kontrol altına alınabilir.
🔹 Riskin farkında olan, kayıplarını azaltır.
GÜNCEL
Yes, Chef!” ile Yönetmek: Bir Diziden Alınan Liderlik Dersleri

Yayınlanma:
1 gün önce|
04/07/2025Yazan:
Serhat Can
“The Bear” dizisi yalnızca mutfakta değil, işletme yönetiminin en karmaşık noktalarında da bize çok şey söylüyor.
Bu yazımda; liderlik, örgütsel sessizlik, kişisel gelişim ve fine dining gibi kavramları bu olağanüstü dizinin sahneleri üzerinden yeniden okudum.
Mutfakta pişen sadece yemek değil; dönüşen kültürler, büyüyen insanlar ve yeniden yazılan yönetim tarifleri…
‘‘The Bear’ Üzerinden İşletme Yönetimi: Mutfakta Pişen Liderlik ve Örgütsel Sessizlikle Mücadele”
Bazı diziler yalnızca hikâye anlatmaz; hayatın karmaşık sistemlerini bir mikroskop altına yatırır. “The Bear”, bu tür yapımların en parlak örneklerinden biri. Chicago’da bir sandviç dükkânının kalıntıları üzerinde yükselmeye çalışan bir ekip… geçmişin yüküyle, geleceğin hayaliyle ve şimdinin kaosuyla baş etmeye çalışan insanlar… Ama aslında her şeyin özünde bir soru saklı: Bir işletmeyi gerçekten ne işler hâle getirir?
Carmy’nin mükemmeliyetçiliği, Richie’nin içsel dönüşümü, Sydney’in vizyoner tutumu ve Marcus’un sessiz gelişimi sadece bir restoranın değil; herhangi bir organizasyonun iç dinamiklerini sorgulatıyor. Bu yazıda; liderlik, örgütsel sessizlik, dayanışma kültürü, kişisel gelişim, eğitimin yatırımlara dönüşü ve elbette gastronomiyle iç içe geçmiş işletme zorluklarını birlikte analiz edeceğiz. Bir mutfak dolusu dersle başlayalım…
Küçük Düşünmek Büyümek İçindir: Stratejik Sadelik ve Odaklanma
The Bear’ın ilk sezonunda Richie’nin dile getirdiği bir ifade hafızalara kazınır: “Bence daha küçük hedefler koymamız gerekiyor. Daha küçük düşünmeliyiz.” İlk bakışta bu söylem, başarısızlığın bahanesi gibi algılanabilir. Oysa burada yatan fikir, aslında yalın yönetim ve odaklanma stratejisinin temelidir.
Dizinin kaotik ilk dönemlerinde, ekip her alana yetişmeye çalışırken verimsizleşir. Fazlalıklar, iş süreçlerini yavaşlatır; her gün yangın söndürme modunda geçen operasyonlar sürdürülebilirliği tehdit eder. Richie’nin küçük hedefler konusundaki sezgisel tepkisi, aslında büyük resmin küçük parçalarla şekillendiğini kavrayan bir içgörüye dayanır.
Geleneksel işletmecilikte “büyümek” genellikle hacimle, daha büyük alanlarla, daha çok masayla ölçülür. Oysa “The Bear” farklı bir yolu önerir:
Menü sadeleşir
Masa sayısı azalır
Fiyatlar artar ama deneyim derinleşir
Ekip küçülür ama bağ kuvvetlenir
Bu dönüşüm, minimalizmin stratejik bir araç olarak kullanılabileceğini gösterir.
İhtişamdan değil, derinlikten gelen bir başarıdır bu.
Günümüz iş dünyasında da benzer bir dönüşüm yaşanıyor:
Start-up kültürü, yalın yapılarla büyük firmalara kafa tutuyor
“Az ama öz” ekiplerle inovasyon üretiliyor
Odaklanmış değer önerileri, geniş ürün yelpazelerinden daha etkili olabiliyor
Carmy, Richie ve Sydney arasındaki dinamik, bu stratejik yön değişiminin zihinlerde nasıl yankı bulduğunu ortaya koyar. Artık amaç sadece hayatta kalmak değil; az ile çok yapabilmek.
Örgütsel Sessizlik ve İletişimin Gücü: Mutfağın Konuşmayan Kahramanları
Başarının arkasında çoğu zaman yüksek sesle dile getirilmeyen bir şey saklıdır: sessizlik. “The Bear”ın ilk sezonu, tam da bu kavramın ne kadar tehlikeli olabileceğini gösterir. Mutfakta herkes kendi işini yapar, ama kimse duygularını ifade etmez. Endişeler, stres, fikirler — hepsi içe gömülüdür. Bu durum yalnızca çalışanların psikolojisini değil, işletmenin performansını da tehdit eder.
Örgütsel sessizlik, çalışanların fikirlerini, sorunlarını ve önerilerini dile getirmemesi hâlidir.
Sebepleri arasında:
Misilleme korkusu
Liderin otoriter yapısı
“Zaten bir şey değişmez”; algısı
Güvensizlik ortamı
Mutfakta bu sessizlik en çok Carmy’nin yönetim tarzında ortaya çıkar. Teknik olarak usta olsa da, duygu yönetimi ve iletişimde zorlandığı için çalışanlar onunla açıkça konuşamaz.
Fakat bu atmosfer, Sydney gibi bir karakterin gelişiyle değişmeye başlar. O, sorular sorar, öneriler getirir, tartışır — ve bu, ekibin yavaş yavaş ses bulmasını sağlar.
Liderlik burada devreye girer:
Psikolojik güvenlik, ekibin “yanlış yaparsam dışlanmam” diyebildiği bir iklimdir.
Açık iletişim, inovasyonun ve öğrenmenin temelidir.
Bir ekip ancak birbirinin sesi olduğunda gerçek anlamda birlikte çalışabilir.
Sydney’in mutfağa getirdiği bu yeni ses, Carmy’nin dönüşümünü de tetikler. Artık direktif vermek yerine, dinlemek ve tartışmak zorundadır. Bu dönüşüm, tüm organizasyonlarda yaşanabilecek bir kırılma anıdır: sessizlikten diyaloğa geçiş.
Lider Eleştirilebilir mi? Evet, Edilmelidir: Güçlü Olmanın Kırılgan Yolu
“The Bear”da Carmy, mutfağa lider olarak geldiğinde herkesin gözü onda, ama kimse ona geribildirim vermiyor. Neden? Çünkü çok iyi. Çünkü “yıldız şef”. Çünkü “o bilir.” İşte tehlike tam burada başlar.
Yüksek beceri, sorgulanamazlık getirdiğinde, ekip sadece takip eder ama gelişemez.
Mutfakta sıkışmış enerjiler birikir, patlamaya hazır bir baskı oluşturur. Carmy’nin iletişimsiz, içe dönük liderlik tarzı, bu baskıyı iyice artırır. Ama bir liderin her şeyi bilmesi gerekmez — dinlemesi ve gelişmeye açık olması yeterlidir.
Sydney gibi karakterler Carmy’ye karşı çıktığında—tatlı bir tabakta değil, fikirlerde çarpışma yaşandığında—mutfak önce sarsılır, sonra nefes almaya başlar. Eleştiriye açık lider:
Carmy’nin yolculuğu, yetkinlikle liderliğin farklı şeyler olduğunu kabul etmesiyle şekillenir. Mutfağı “benim mutfağım” değil, “bizim mutfağımız” yapmaya başladığında gerçek liderliğe adım atar.
Lider:
Ekibiyle birlikte büyür
Güven oluşturur
Sessizliği iletişime çevirir
Egosunu değil, vizyonunu merkeze alır
Carmy’nin yolculuğu, yetkinlikle liderliğin farklı şeyler olduğunu kabul etmesiyle şekillenir. Mutfağı “benim mutfağım” değil, “bizim mutfağımız” yapmaya başladığında gerçek liderliğe adım atar.
Lider Eleştirilebilir mi? Evet, Edilmelidir: Güçlü Olmanın Kırılgan Yolu
“The Bear”da Carmy mutfağa lider olarak geldiğinde herkesin gözü onda, ama kimse ona geri bildirim vermeye cesaret edemez. Çünkü “o bilir.” Çünkü “o şef.” Ama yetkinlik, sorgulanamazlık getirdiğinde, organizasyonlar öğrenmeyi bırakır.
Bu sessizlik duvarını asıl yıkanlardan biri ise şaşırtıcı bir şekilde Tina olur. Sessiz, sadık, geleneksel çalışan imajından çıkar; deneyiminin getirdiği haklılıkla Carmy’ye ses yükseltir. Son sezonda bir noktada, tüm baskı altında patlar ve şöyle der (ve burada argo tonu dikkat çekicidir):
“Ain’t nobody tryna get ‘round your moody ass anymore, Chef. Fix it.”
Bu söz sadece bireysel bir patlama değildir; örgütsel sessizliğin kırıldığı andır. Tina, yıllarca baskıya, değişime ve kontrolcü liderliğe sessiz kalan ekibin kolektif sesidir artık.
Carmy, bu eleştiriyi duymak zorunda kalır. Bir lider olarak dönüşümü de tam burada başlar:
Artık sadece teknik olarak iyi olmak yetmez
Ekip dinlemiyorsa, liderlik yok demektir
Geri bildirim, mutfağın en değerli malzemesidir
Bu an, “The Bear” dizisinin en insani, en öğretici sahnelerinden biridir. Sessiz çalışanların da söz hakkı olduğunu, liderliğin sadece yön vermek değil, yön bulmak için de kulak vermek olduğunu gösterir.
İş Yeteneği ≠ Liderlik: Ustalıktan Vizyonerliğe Zor Bir Geçiş
Carmy, mutfağa geldiğinde herkes onun “usta” olduğunu bilir. Teknik becerileri olağanüstüdür — bıçak hâkimiyeti, tarif kompozisyonları, ürün seçimi… Ancak işler liderliğe gelince her şey değişir.
İş yeteneği; belirli bir alandaki ustalığı temsil eder.
Liderlik ise insanları yönlendirme, ilham verme ve karar anlarında onların yanında durabilme sanatıdır.
“The Bear” tam da bu farkın ete kemiğe büründüğü bir anlatıdır:
Carmy, teknik olarak mutfağın en iyisidir ama ekip dağınıktır
Kriz anlarında yalnızlaşır çünkü iletişimi zayıftır
Karar vermektense kaçmayı tercih eder (örnek: son sezon finalinde ansızın
kaybolması)
Yetkin ama kırılgandır; liderlik yalnızca teknikle değil, duygusal dayanıklılıkla da inşa
edilir
Sydney burada ilginç bir kontrast oluşturur:
O da teknik olarak iyidir ama asıl farkı insanlarla kurduğu bağdadır
Empati kurar, iletişim geliştirir, hata yapmaktan korkmaz
Otorite arayan değil, güven inşa eden bir liderlik modeli sunar
Bu ayrım, günümüz iş dünyasında da son derece geçerlidir:
Harika bir mühendis, kötü bir takım lideri olabilir
Muhteşem bir tasarımcı, berbat bir yöneticidir belki
Çünkü liderlik; yeteneği yönetmek değil, insanı yönetmekle başlar
Dizide Carmy’nin bu farkı yavaş yavaş fark etmesi (ve Tina gibi çalışanların ona bunu gösterebilmesi) aslında iş dünyası için müthiş bir metafor taşır:
“Lider olmak, en iyisi olmak değil; en iyileri birlikte tutabilmektir.”
En İyi Yaptığımız Şeye Odaklanmak: Kişisel Yatırımların Lezzetli Geri Dönüşü Marcus dizinin ilk sezonlarında geri planda kalan, sessiz ama dikkatli bir karakterdir.
Dikkatini mutfağın ayrıntılarına ve özellikle tatlılara verir. Ama onu farklı kılan, sahip olduğu potansiyelin farkında biri tarafından görülmesidir.
Carmy ve Sydney, Marcus’un yeteneğini keşfeder ve ona yatırım yaparlar. Onu Kopenhag’a eğitime gönderirler. Bu, sadece bir mutfak eğitimi değil; bir çalışana duyulan güvenin ve vizyonun göstergesidir.
Bu bölüm bize birkaç kritik işletme dersi sunar:
Odaklanmak, parlamanın ilk adımıdır
Marcus tatlılara odaklandığında, ortaya çıkarabildiği yaratıcılık herkesin ilgisini çeker.
Yatırım sadece makinelere değil, insanlara yapılmalıdır
Onu yurtdışına göndermek, eğitimle beraber moral ve sorumluluk duygusu da yükler.
Kişisel gelişim, organizasyonel gelişimin kaldıraç noktasıdır
Marcus’un dönüşümü, mutfakta yeni bir kalite standardı yaratır.
Sessiz çalışanlar büyük sürprizler yaratabilir
Görünmez kahramanlara yapılan yatırım, sürpriz başarılarla geri döner.
Bu noktada dizideki fine dining dönüşümünün de temel taşlarından biri haline gelir Marcus’un performansı. Kalite standardı yükselirken ekip içi güven de büyür. Bu da bize işletme dünyasının gizli malzemesini hatırlatır:
İnsan sermayesi, uzun vadeli başarının en tatlı tarifidir.
Fine Dining: Rüya mı, Kabus mu? İşletmesel Sınavların En Zoru
Fine dining restoranları estetik, emek ve yaratıcılığın zirvesidir — fakat bu kadar yüksek standart, aynı zamanda yüksek risk demektir. “The Bear”da da Carmy ve Sydney, yemek sanatını en üst düzeye taşımaya çalışırken; finansal stres, operasyonel karmaşa ve takım dengeleriyle boğuşurlar.
İşte neden bu iş modeli zor:
Düşük Kâr Marjı: Yüksek kalite ürünler, nitelikli iş gücü ve şık sunum; maliyetleri fırlatır ama fiyatları sınırsız artırmak da müşteri sayısını düşürür.
Öngörülemez Talep: “Deneyim” odaklı hizmet vermek her zaman sürdürülebilir müşteri hacmi yaratmaz.
Operasyonel Yoğunluk: Her tabak başlı başına bir “performans”tır. Bu da hata marjını sıfıra çeker.
Ekip Baskısı: Yaratıcılık isteyen menülerle, zaman baskısı altındaki servis çatışır.
Sanat vs Sürdürülebilirlik: Bir noktada hayal edilen menü ile karşılanabilir maliyet arasında ölüm kalım savaşı başlar.
The Bear’ın son sezonu, bu çatışmanın adeta anatomisi gibidir:
Sydney’in yaratıcı tutkusu ile Carmy’nin mükemmeliyetçi kontrolü çarpışır.
Richie, müşteri deneyimiyle restoranın ruhunu yakalamaya çalışırken; arka mutfakta tabaklar değil, sinirler kırılır.
Fine dining rüyası; stratejik netlik, sürdürülebilir menü planlaması ve psikolojik olarak sağlam ekip olmadan kolayca kabusa dönüşür.
İşletme Dersi:
Sanatçılık bir restoran açmak için gerekliyse de yeterli değildir. Bir fine dining işletmesinin başarılı olması için:
Operasyonel liderlik
Finansal denge becerisi
Personel motivasyonu
Net marka vaadi
bir arada çalışmalıdır.
Sonuç: ‘Yes, Chef’ Dedirten Bir Yönetim Dersi
“The Bear” sadece yemek pişirmekle ilgili bir dizi değil; aynı zamanda bir işletmenin kalbini, ruhunu ve çelişkilerini gözler önüne seren bir yönetim anlatısıdır. Mutfakta geçen bu hikâye, iş dünyasına dair şu yalın ama güçlü mesajı verir:
Bir organizasyonu ayakta tutan şey yalnızca teknik beceri değil, birlikte konuşabilen, güvenebilen ve dönüşebilen insanlardır.
Carmy’nin travmatik mükemmeliyetçiliği, Sydney’in vizyoner liderliği, Marcus’un gelişim serüveni, Richie’nin dönüşümü, Tina’nın ses bulması — her biri farklı yönetim kavramlarını bedenleştirir:
Sessizliği kırmak
Liderliği paylaşmak
Yeteneği geliştirmek
Kültür yaratmak
İşletmeler bazen bir fine dining mutfağı gibidir: her şey mükemmel görünmeli ama arkada krizler kaynar. Bu yazının da gösterdiği gibi, çözüm bazen daha küçük düşünmekte, bazen bir çalışana güvenmekte, bazen de bir lidere “kendine gel” diyebilmektedir.
Son söz?
Bir organizasyonun en değerli menüsü, birlikte pişirilen kültürdür.
Ve evet, en iyi işletmelerde sık duyulan bir şey vardır:“Yes, Chef.”
Serhat CAN
FARK YARATANLAR
FARK YARATANLAR
KATEGORİ
- ALTIN – DÖVİZ – KRIPTO PARA (853)
- BANKA ANALİZLERİ (141)
- BANKA HABERLERİ (3.155)
- BASINDA BİZ (60)
- BORSA (456)
- CEO PERFORMANSLARI (36)
- EKONOMİ (2.858)
- GÜNCEL (3.281)
- GÜNDEM (3.217)
- RÖPORTAJLAR (48)
- SİGORTA (134)
- ŞİRKETLER (2.272)
- SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK (480)
- VİDEO Vitrini (19)
- YAZARLAR (1.078)
- Ali Coşkun (28)
- Arif Öztan (7)
- Ayşe Muzaffer Sunguroğlu (7)
- ChatGPT (27)
- Dr. Abbas Karakaya (66)
- Erden Armağan Er (45)
- Erol Taşdelen (577)
- Gizem Taşdelen (7)
- Gülbeyaz Gergün (64)
- Kemal Emirhan Mendi (1)
- Murat Şenol (26)
- Mustafa Akpınar (42)
- Onur ÇELİK (37)
- Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz (80)
- Serhat Can (9)
- Süleyman Çembertaş (17)
- Tungay Dere (18)
- Uğur Durak (33)
- Zuhal KARABULUT (5)
YAZARLAR

BİLANÇO NEYİ ANLATIR NASIL OKUNMALI?

Finansal Çöküşe Giden Yol: Bu 5 Riski Tanıyor musunuz?

Yes, Chef!” ile Yönetmek: Bir Diziden Alınan Liderlik Dersleri

Tribünler TCMB’yi çağırıyor: Enflasyonda kırılmamın ilk işaretleri…

SURİYELİLER DÖNMÜYOR ÇÜNKÜ…

AKBANK’TA ŞOK AYRILIK, ING’YE GEÇİYOR

Türkiye ile Çin Arasında Yeni Dönem: ICBC Turkey, Resmi RMB Takas Bankası Oldu

Dolandırıcılık Davasında Şok Rapor: Banka Kusurlu!

İsrail İran’a Neden Saldırdı?

Firmanızı Kurtaracak Bilmeniz Gereken 10 Finansal Formül

AKBANK 3,4 milyar TL Takipteki Alacaklarını sattı

İsrail-İran Savaşının Türkiye’ye Etkileri

Sermaye kediye mi yüklendi?

Kentsel dönüşüm müteahhiti yaptığı daire ve dükkanları satıp ‘İflas ettim’ dedi
- Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. Haluk Görgün: Savunma sanayi ihracatında ilk 10 ülke arasına girmeyi öngörüyoruz 05/07/2025
- Trabzon, Türkiye Kültür Yolu Festivali ile sanatın başkenti oluyor 05/07/2025
- Akaryakıt ÖTV artışı enflasyonu nasıl etkileyecek? 05/07/2025
- Kasapoğlu, yangından etkilenen Ödemiş’te: Kahramanlarımıza minnettarız 05/07/2025
- Temmuz ayında 6,2 milyar lira engelli ve yaşlı aylığı ödemesi başladı 05/07/2025
- Bu hafta hangi yatırım araçları kazandırdı? 05/07/2025
- 1 TL’ye ev satışı mı? Reklam Kurulu’ndan emlakçılara ceza! 05/07/2025
- ABD’den Türkiye’ye kripto düzenlemeleri: Yeni oyun planı 05/07/2025
- OPEC+ üyesi 8 ülke Ağustos'ta üretim artışına gidecek 05/07/2025
- Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan F35 açıklaması 05/07/2025
- Koray Group/Kartal: Kredi imkanlarının kısıtlılığı İstanbul’da talep sıkıntısı yaratıyor 05/07/2025
- Merkez Bankaları için “söz gümüşse, sükut altın” mı? 05/07/2025
- Adana, Antalya, Adıyaman Belediye Başkanları gözaltına alındı 05/07/2025
- 7 başlıkla geçen hafta 05/07/2025
ALTIN – DÖVİZ
BORSA
KRIPTO PARA PİYASASI
Popüler
-
GÜNDEM4 yıl önce
Sedat Peker’in bahsettiği otel: Günlüğü 106 bin TL
-
GÜNCEL2 yıl önce
Zara Ve Mango’ya Üretim Yapın Tekstil Devi Konkordato Talep Etti
-
BANKA HABERLERİ2 yıl önce
TCMB Başkanı için ismi geçen GAYE ERKAN First Republic Bank’tan ayrılma süreci
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
AKBANK çöktü : Dijital Bankacılık sorumlusu GMY CİVELEK ortada yok!
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
HSBC terbiyesizliği : “Sabancı alana “AKBANK bedava”
-
BANKA ANALİZLERİ3 yıl önce
YILIN İLK YARISINDA İŞBANK RAKİPSİZ LİDER AKBANK SONUNCU SIRADAN KURTULAMIYOR
-
GÜNDEM2 yıl önce
Bankacılığı bırakıp eskortluk yapmaya başladı: Haftalık kazancı dudak uçuklattı