Connect with us

ŞİRKETLER

Reeder’ın halka arzında talep toplama başladı

Yayınlanma:

|

Türkiye merkezli teknoloji firması Reeder’ın halka arzı için talep toplama süreci bugün itibarıyla başladı.

Reeder Yönetim Kurulu Başkanı Uygar Saral, AA muhabirine, Reeder’ı 14 yıl önce eşiyle İstanbul’da kurduklarını, 2018’de ise Çinli bir firmayla ortaklık yaparak işlerini büyüttüklerini söyledi.

Reeder teknoloji firmasının ticari hayatına e-kitap okuyucu ile başladığını dile getiren Saral, bugün ise cep telefonundan tablete, akıllı saatten robot süpürge ve android TV’ye kadar pek çok ürün gamına ulaştıklarını anlattı.

Samsun’da 6 yıl önce üretim tesisini kurduklarına işaret eden Saral, ‘İlk fırsat karşımıza pandemiyle geldi. Pandemi, büyük firmaların içine kapandığı, reklam anlamında daha geride durduğu, uluslararası taşımacılığın zorlandığı dönemde bizim gibi daha hızlı hareket edebilen genç ve dinamik firmalar için bir fırsattı. Biz de bu fırsatı çok çalışarak değerlendirdik. Biz o dönem evimizde değil, fabrikamızdaydık ve o dönemde ciddi atılım kaydettik.’ dedi.

Saral, devletin cep telefonları için getirdiği gözetim değeri uygulamasıyla çok daha büyük fırsat yakalayarak kapasitelerini artırmayı başardıklarını vurgulayarak, şöyle devam etti:

‘Vardiyalı çalışarak yüzde 10’lara varan pazar payı elde eden pozisyona geldik cep telefonu üretimiyle. Bunun da bizi Türkiye’de zaman zaman pazarda adette üçüncü sıraya kadar yükselttiği oldu, Apple ve Samsung’un hemen arkasından. Pandeminin ortadan kalkması, piyasanın normalleşmesiyle fırsatlarla geldiğimiz noktaları sağlamlaştırmak, o noktalarda kalabilmek için güçlü adımlar atmamız gerekiyordu.

Bu adımlardan ilkini 2021 yılında attık. İlk Reeder dükkanımızı açtık. Reeder dükkanlar, konsept dükkanlar. Ürünlerimizin, müşterilerimizin tecrübe edebileceği şekildi sade bir alanda teşhir edildiği ve tüketicinin kullanımına sunulduğu dükkanlar. 1,5 yıl gibi kısa sürede aktif 102 dükkanımız var 58 şehirde. 153 daha sözleşmemiz var. Bu sözleşmelerin 25’i tadilat halinde. Diğerleri tadilatın başlangıç aşamasında. Hedefimiz ve kesin kararımız, yıl sonuna kadar 200 dükkana ulaşmak, önümüzdeki yıl ortasına kadar da 300 dükkana ulaşıp tüketicinin ulaşabileceği, çok yakınına gelmek.’

Reeder’ın pazardaki pozisyonlarını güçlü tutmak için tesis yatırımları yaparak istihdamı artırdıklarının altını çizen Saral, 16 bin metrekare alanda 747 personelle çalıştıklarını belirtti.

‘İhtiyaç duyduğumuz gücü halka arzdan almamız gerekiyordu’

Reeder’ın Türkiye’de teknoloji üreten nadir firmalardan biri olduğuna dikkati çeken Saral, sözlerini şöyle sürdürdü:

‘Türkiye’de bir konuda bu kadar güçlü çıkış yapabilen firma olması önemli bir şey ama orada kalabilmek için atmamız gereken adımlardan bir tanesi de halka arzdı. Halka arz bizim için en çok şunun için değerliydi. Bizim firmamız zaten karlı bir firma, zaten nakit olarak likit bir firma. Reel borcu, yani ödemekle yükümlü olduğu, ticari borçlarından bahsetmiyorum. Karşılığı olan, neredeyse sıfıra yakın bir firma niye halka arz olsun? Şundan. Bu, bizim bilinirlik ve güven için ihtiyacımız olan bir şey. Şu an 3 milyona yakın Reeder ürünü sattığımız, Reeder ürünüyle tanıştırdığımız 14 yıl içinde müşterimiz var. Onların da sorumluluğunu üzerimizde taşıyoruz.

Halka arz olduğumuzda 5-6 milyon kişi bu firmanın ortağı olacak. Bana mesajlar geliyor tanıdıklarımdan. ‘Haftaya ortağız’ diyorlar. Bu çok önemli bir şey. ‘Benim firmam’ dedirtmemiz lazım. Biz zaten tüketiciye çok ciddi ürün sunan bir üretici olarak, halka arz olmayı bu anlamda çok değerli bulduk ve gördük.

Bunun dışında kurumsallaşma. Daha büyük hedefleri olan bir firma olarak Reeder, Türkiye’de sıfırdan gelip bir evde kurulup e-ticaretle sosyal medyada büyüyüp, daha sonra Türkiye’nin Turkcell gibi Teknosa gibi kendi yetiştirdiği önemli kurumlarının desteğiyle büyümüş bir firma. Bu noktalara gelebiliyorsa, buradaki dinamik ve kinetik enerji bu firmayı global bir firma da yapabilir. Bunu yapmamız için ihtiyaç duyduğumuz gücü halka arzdan almamız gerekiyordu. Bunun yaratacağı şeffaflık, hem getireceği sermaye. Dolayısıyla halka arz yapma kararı aldık.’

‘Ürünü ulaşılabilir hale getirmek halka arzla birlikte bizim için daha mümkün olacak’

Saral, Reeder’ın yüzde 22,63’ünün halka arz edileceğini, yaklaşık 2 milyar lira değerinde hisse dağıtılacağını anlatarak, şunları kaydetti:

‘Hisse olarak da büyük bir adet var dağıtılacak. O yüzden, ‘Kaç adet hisse düşecek?’ diye sorular var. Halka arzda adet olarak çok fazla düşecek ama çok ciddi katılım bekleniyor, hatta rekor bekleniyor. O yüzden ben Türkiye için çok önemli, çok büyük bir an olduğunu düşünüyorum Reeder’ın halka arzının. Şu an pazar payımız yüzde 6’larda. Türkiye’de 5. sıradayız.

Önümüzde 4 global oyuncu var. Bir tanesi Amerika’nın devi, birisi Güney Kore’nin devi, diğer ikisi Çin’in devleri. Tüketiciye ürünü ulaşılabilir hale getirmek var. Bizim felsefemizde olan, ürünü ulaşılabilir hale getirmek halka arzla birlikte bizim için daha mümkün olacak. Çünkü sermaye yapısının güçlenmesiyle daha fazla ürünü tüketiciye ulaştırma şansımız olacak. Belki daha fazla ürün olunca, fiyat anlamında daha uygun hale getirebileceğiz. Belki kalite olarak daha iyi hale getireceğiz.

Belki fiyatı geliştiremesek de özellikler olarak daha güçlü özelliklere ürünleri getireceğiz. Dolayısıyla pazar payımızı ilk etapta Türkiye’de birinci sıraya çıkaracak şekilde halka arzdan gelecek gelirlerle ciddi atılım yapmak istiyoruz. Daha sonra zaten Türkiye’de bu kadar güçlü bir marka, bu kadar güçlü bir ürün gamına ulaştığında bunun karşılığında globalden yanı dış pazarlardan talepler geliyor.’

Reeder’in halka arz için talep toplamanın 15 Eylül’e kadar süreceği öğrenildi.

Okumaya devam et

Ali Coşkun

YÜKSEK BANKA KREDİLERİ

Yayınlanma:

|

Yazan:

Bankalar ekonomik sistemin en önemli finansal aktörleri olarak faaliyet gösterir. Her banka özünde kâr amacı güden bir ticari kuruluştur.

Kredi verirken öncelikle kendi risklerini ve menfaatlerini gözetmek zorundadır. Kullandırdıkları kredilerin faiz oranı veya kar payı, komisyon yapısı, vade şartları da bu doğrultuda belirlenmektedir.

Bugün piyasada bileşik faiz oranları TL cinsi kredilerde %60-65, döviz cinsi kredilerde ise %14-16 bandındadır.

Ayrıca bankaların sigorta, dosya masrafı, kredi tahsis ücreti ve banka ürün satışları gibi birçok kalemi kredi paketine dahil ettiği görülüyor.

Yani faiz veya kar payı dışında çok sayıda gizli maliyetle karşı karşıya kalınıyor.

Firmalar bu şartlar altında yalnızca finansmana erişmekle kalmıyor aynı zamanda ağır bir maliyet yükünü de sırtlanıyorlar.

Bankalar, firmalara kredi limitleri oluştururken sektörel karlılık oranlarına azami dikkat ederler. Ancak burada ciddi bir çelişki var. Bankalar kredi tahsisinde sektörün brüt kâr marjlarını esas alırken, mevcut kredi maliyetleri bu oranları çoktan aşmış durumdadır.

Brüt kâr marjı sektörlere göre ortalama %25-30 arasında değişirken, firmalar %65’in üzerinde bileşik faizle TL borçlanıyor.

Bu koşullarda, kâr eden değil borcunu çevirebilen firma başarılı kabul ediliyor. Bu ne finansal sürdürülebilirliğe ne de sağlıklı bir ekonomiye hizmet eder.

Şu an firmalar yalnızca yüksek faizle değil aynı zamanda yüksek enflasyon, düşük iç talep, yüksek maliyetler, düşük kâr, kur baskısı, iç ve dış pazarlardaki daralma, krediye erişim ve jeopolitik risklerle mücadele etmek zorunda kalıyor.

İhracatçı firmalar için döviz kuru reel anlamda destekleyici olmaktan çıkmış, rekabet gücünü zayıflatıcı bir unsura dönüşmüştür.

Bu koşullar altında firmaların ayakta kalması tesadüf değil direnç ve stratejik yönetimin bir sonucudur. Ama bu direncin ne kadar sürdürülebileceği ise meçhuldür.

Bugün konkordato alan, iflas eden şirketlere şaşırmak yerine bu ortamda hâlâ üretmeye, istihdam yaratmaya, ihracat yapmaya devam eden firmalara hayranlık duymalıyız.

Asıl konuşulması gereken, bu firmaların nasıl hayatta kaldığı ve ne tür stratejiler geliştirdiğidir. Zira bu firmalar sadece kendi faaliyetlerini değil aynı zamanda ekonominin can damarlarını da ayakta tutmaktadır.

Enflasyonla mücadele elbette gereklidir.Ancak bunu yaparken reel sektörü göz ardı etmek hastayı tedavi ederken organlarını iflas ettirmek gibidir.

Faiz politikaları ve sıkılaşma adımları kısa vadede enflasyonu aşağı çekebilir ama ardında üretim yapamayan, borç yükü altında ezilen ve finansmana erişemeyen bir özel sektör kalırsa bu başarı neye yarar?

Bugün geldiğimiz noktada reel sektörün sesine daha fazla kulak verilmesi gerekiyor.

Kredi maliyetlerinin düşürülmesi, finansmana erişimin kolaylaştırılması ve firmaların üzerindeki dolaylı maliyetlerin azaltılması şarttır.

Aksi takdirde sadece bugünü değil yarının üretim kapasitesini ve ekonomik bağımsızlığını tehlikeye atmış oluruz.

Ali COŞKUN-Finans Danışmanı
0 530 787 84 39
[email protected]

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Yapay Zekâ Müşteri Temsilcileri Şivenizle Konuşacak

Yayınlanma:

|

Yazan:

Geleneksel çağrı merkezleri; uzun bekleme süreleri, karmaşık IVR menüleri ve tükenmiş müşteri temsilcileriyle karakterizedir. Müşteri temsilcileri genellikle katı senaryolara ve konuşma metinlerine bağlı kalarak iletişim kurar. Müşterilerin iletişim geçmişini yeterince değerlendirerek konuşmayı farklılaştırma imkânı yok denecek kadar azdır. Aynı problemi defalarca anlatmak zorunda kalan müşteriler ise bu durumdan oldukça yorulur. Bu gerginlik hem temsilcilere hem de müşterilere yansır.

Ancak son yıllarda gelişen yapay zekâ teknolojileriyle birlikte, çağrı merkezi deneyimi köklü biçimde değişiyor. Artık müşteriler aradıkları anda, IVR ile boğuşmadan, tüm iletişim geçmişlerini bilen, onları tanıyan bir yapay zeka müşteri temsilcisine bağlanabilecek. Kişisel bir dille karşılanıp, daha hızlı çözümler elde edebilecek.

Anında Yanıt: “Aradığınızda Karşınızda Bir Temsilci Var”

Klasik bir çağrı merkezinde kapasite kısıtları ve vardiyalar sebebiyle çağrıların cevapsız kalması sık rastlanan bir durumdur. Profit.co tarafından yayınlanan bir çalışmaya göre, müşteri temsilcisine bağlanmak için iki dakikadan fazla bekleyen müşterilerin yüzde 60’ı çağrıyı sonlandırıyor. Bir müşterinin iletişim merkezini aradığında çağrısının yanıtsız kalması sadece anlık operasyonel gecikme değildir, “önemsizim” algısı yaratır ve bu his, gelecekteki tüm temas noktalarını olumsuz etkileyerek müşteride uzun vadeli bir sadakat riski yaratıyor. Bu da sosyal medyada olumsuz yorumlar, şikâyet artışı ve marka algısında kalıcı zedelenme anlamına geliyor.

Zendesk’in 2023 tarihli Müşteri Deneyimi Raporu’na göre, müşterilerin yüzde 76’sı yalnızca bir kötü deneyim sonrasında bile markadan tamamen vazgeçebileceğini belirtiyor.

Yapay zekâ destekli temsilciler, bulut işlemcilerle desteklendikleri için arama geldiği anda devreye girebiliyorlar. İşlemci gücü dışında bir kapasite kısıtları yok. Böylece müşteri hatta hiç beklemeden, IVR’dan geçmeden, doğrudan yapay zeka müşteri temsilciyle görüşmeye başlayabiliyor. Bu iletişim merkezinin ulaşılabilirliğini maksimuma çıkarıyor ve çok önemli bir sadakat problemini çözüyor.

Ayrıca klasik çağrı merkezlerinde müşteriler her aradıklarında farklı temsilciye bağlanıp konuyu baştan anlatmak zorunda kalıyor. Invoca tarafından yayınlanan bir anket sonucuna göre, müşterilerin yüzde 53’ü bu durumu oldukça sinir bozucu buluyor. Yapay zekâ destekli müşteri temsilcileri ise CRM ile entegre çalışarak müşterinin geçmişini hatırlıyor, sorunların tekrar anlatılmasına gerek kalmadan bağlama uygun şekilde yanıt verebiliyor. Konuşmanın her anında, daha önce yaşananları dikkate alabiliyor.

Gerçek Kişiselleştirme: “Şivesini, Tonunu, Kelimesini Seçiyor” McKinsey tarafından yapılan bir araştırmaya göre, müşterilerin yüzde 71’i markalardan kişiselleştirilmiş hizmet bekliyor. HubSpot verilerine göre, yapay zekâ kullanan temsilciler yüzde 64 oranında daha fazla kişiselleştirme sağlayabiliyor.

Yakın bir gelecekte, yapay zekâ temsilciler, müşterinin geçmiş verilerini analiz ederek onun tercih ettiği kelimeler, tonlama ve hatta bölgesel şiveyle konuşabilecek. NLP (Doğal Dil İşleme) teknolojisi sayesinde konuşma tarzını anlık değiştirebilen bu sistemler, her müşteriye farklı bir deneyim yaşatacaklar.

Yapay zeka müşteri temsilcileri gerektiğinde sohbeti yumuşatıp, tonu ayarlayacak, konuşma devam ettikçe müşteriyi daha da tanıyarak süreç boyunca kişiselleştirilmeyi artırabilecekler. Yapay zeka müşteri temsilcileri konuşma devam ettikçe müşteriyi ses biyometrilerinden ve konuşmasından, cümle yapısından tanıyarak bazı güvenlik seviyelerini otomatik geçecek. Şüpheli durumlarda veya gerginliklerde insanı ne zaman devreye alması gerektiğinin ayrımını yapabilecek.

Bu gelişme için tüm teknolojiler hazır. Müşteri temsilcisinin şivesini düzenleyen programlar hayatımıza girdi bile. Sesten ve kullanılan kelimelerden duygu analizi yapıp konuşma kalitesini değerlendiren yapay zeka sistemleri var. Konuşma devam ettikçe müşteriyi sesinden ve konuşmasından tanıyan dolandırıcılık önleme programları birçok finans kuruluşunda kullanılıyor. Önümüzdeki dönemde bu teknolojileri yapay zeka asistan platformlarında birleştiren bir çok şirket göreceğiz.

Global örnekler giderek artıyor. Reuters’in haberine göre NatWest, OpenAI destekli Cora ve AskArchie sistemleriyle müşteri memnuniyetini yüzde 150 oranında artırdı. Commonwealth Bank, Microsoft ile birlikte geliştirdiği sistemle günde 50 binden fazla canlı sohbet isteğine yanıt veriyor. JPMorgan ise 2024 yıllık raporunda, yapay zekâ sayesinde işlem maliyetlerini yüzde 30 düşürdüğünü, müşteri bağlılığını ise yüzde 25 artırdığını belirtiyor.

Türkiye’de örnekler var. Fintechtime Haziran 2025 sayısında Aktifbank’ın yapay zeka ve veri analitiğini odağa taşıdığı aktarılıyor. Yapay zekâ müşteri temsilcileri üzerine araştırma geliştirme yapıldığını belirtiyor. Bu sayede müşterilere daha hızlı ve güvenli hizmet sunulacağı, dolandırıcılık analizlerinin güçleneceği vurgulanıyor. Vodafone Türkiye web sitesinde, müşteri hizmetlerinde yapay zekâ müşteri temsilcileri ve sesli chatbot’lar kullandığını ilan ediyor. Müşterilerle yüzde 80 oranında “botlarla” iyileştirilmiş deneyim sunulduğunu, yapay zekâ sistemlerinin iletişimleri takip ettiğini ve duygu analiziyle öfke ya da sorunlu geri dönüşleri tespit ederek gerçek personele yönlendirdiği anlatılıyor.

Sonuç :

Yapay zekâ destekli müşteri temsilcileri, yalnızca çağrı merkezlerinde bir verimlilik aracı değil, aynı zamanda markaların müşterileriyle kurduğu ilişki biçimini temelden dönüştüren bir paradigma değişimini temsil ediyor. Bu yeni nesil temsilciler, anında yanıt verebilen, kişisel bağ kurabilen ve güvenli iletişimi otomatikleştiren özellikleriyle müşteri deneyimini hem hız hem de kalite açısından yeniden tanımlıyor.

Bu dönüşüm; yalnızca çağrı merkezi operasyonlarını değil, aynı zamanda marka sadakatini, itibar yönetimini ve rekabet avantajını da doğrudan etkiliyor. Artık müşteriler, bir kurumla kurdukları ilişkinin sadece fonksiyonel değil, aynı zamanda duygusal ve kişisel olmasını bekliyor. Yapay zekâ, bu beklentilere ölçeklenebilir, sürekli ve tutarlı bir şekilde yanıt verme imkânı sağlıyor.

Finans, telekomünikasyon, e-ticaret ve kamu hizmetleri gibi pek çok sektörde, yapay zekâ temelli müşteri hizmetleri sistemleri yaygınlaşıyor. Bu modeller, yapay zekânın işlem gücünü ve tutarlılığını insan temasının empatik doğasıyla birleştirerek, her müşteri temasını değerli bir deneyime dönüştürüyor.

Yakın gelecekte, bu teknolojilerin daha da entegre olduğu, müşteriyle anlık olarak duygusal bağ kurabilen ve sürekli öğrenerek gelişen yapay zekâ sistemlerinin yaygınlaştığını göreceğiz. Bu sadece müşteri hizmetleri değil, tüm müşteri yolculuğu için bir dönüşüm anlamına geliyor.

Yapay zekâ destekli müşteri temsilcileri, kurumların geleceğe hazır olmasında kritik bir rol üstleniyor. Geçmişi bilen, anı anlayan ve geleceği öngörebilen temsilcilerle müşteri deneyimi artık bir maliyet kalemi değil, stratejik bir rekabet avantajı haline geliyor.

HBR-Dr. Erkut BALOĞLU

Okumaya devam et

GÜNCEL

GAZİANTEP OSB’de 5 günde 7 firma Konkordato aldı

Yayınlanma:

|

Yazan:

Ekonomik sıkıntıların arttığı Gaziantep’te, işler yolunda gitmiyor. Borçlarını ödeyemeyecek duruma gelen firmalar, çareyi Konkordato ilanında buluyor. Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin yolunu tutan onlarca firma, konkordato kararı ile borçlarını bir yıl ertelemek ve iflastan kurtulmak için bu yola başvuruyor.

5 FİRMA HAKKINDA KARAR ÇIKTI

Hafta başından itibaren 2 tekstil firması hakkında konkordato kararı verilen kentte, 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 5 firma hakkında daha kararını duyurdu. İlan.gov.tr adresinde yayımlanan kararlarda bir şirket hakkında 3 ay süreyle geçici mühlet kararı verilirken, Bay Dış Ticaret Anonim Şirketi, Folyopak_Ambalaj Sanayi Ve Ticaret A.Ş, Asel Kimya Tekstil ve Bayteks Teknik Tekstil Sanayi ve Ticaret A. Ş. Hakkında ise alacaklılara davet bildirimi yapıldı.

  • Bay Dış Ticaret A.Ş.
  • Folyopak Ambalaj Sanayi ve Tic. A.Ş.
  • Asel Kimya Tekstil
  • Bayteks Teknik Tekstil Sanayi ve Tic. A.Ş. firmaları Medikal, Tekstil, Antrepo Hizmetleri, Ambalaj/Geri Dönüşüm alanlarında faaliyet gösteren  HASKAN HOLDİNG bünyesinde bulunuyordu.

Bu karar ile birlikte son 5 günde 7 firma hakkında 1.Asliye Ticaret Mahkemesi Konkordato kararı verilmiş oldu.

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.