Connect with us

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

BÜLTEN: Kral Kaybederse

Yayınlanma:

|

Savaş Sanatı kitabını okumadıysanız mutlaka okumanızı tavsiye ederim. Sun Tzu, “Düşmanı yenme fırsatı, düşmanın kendisi tarafından sağlanır.” der. Uzun yıllar boyunca küresel finans sisteminin tartışmasız hâkimi olan dolar, bugünlerde kendi iç çelişkileriyle oldukça zayıf bir seyir izliyor. Uzun bir süredir, doların adeta ‘silah’ olarak kullanılmasından yorulan pek çok ülkenin rezerv çeşitlendirmesine yönelmesinin yanı sıra, artan jeopolitik belirsizlikler karşısında artan altın talebi ile ‘krala’ karşı bir meydan okumanın zeminini zaten yavaş da olsa hazırlanmıştı.

Sun Tzu’nun savaş stratejilerinde söylediği gibi: Rakibin zaafı, fırsat yaratır. Belki de bu kez, doların tahtı onun kendi eliyle sarsılıyor. Trump’ın başkanlık dönemindeki en tartışmalı politikalarından biri olan tarifeler, özellikle Çin ile olan ticaret savaşında etkilerini göstermeye devam ediyor. Son dönemde, Trump’ın tarifelere yönelik yaklaşımı, sadece küresel piyasalarda değil, kendi hükûmetinin içinde de derin ayrılıkların yaşanmasına sebep olduğunu görüyoruz. Bu bağlamda, Trump’ın ticaret danışmanı Navarro ve Tesla CEO’su Musk arasında derin görüş ayrılıkları yaşandığını okuyoruz. Tesla satışlarında yaşanan keskin düşüş sonrası, Trump’ın yanından bir an bile ayırmadığı Musk bile tarifelerin üreticiler üzerinde maliyetleri artırarak olumsuz etkiler yarattığını ve (Tesla’nın) küresel rekabet gücünü zayıflattığını dile getirdi. Tesla’nın hisse değerinin son dört ayda yarı yarıya düştüğü düşünülürse, ticaret politikalarının öngörülemezliğinin yatırımcı güvenini sarstığını ve sürdürülebilir olmadığını açık bir şekilde gösteriyor.

Trump’ın küresel ticaret politikalarında yarattığı belirsizlik, ABD dolarını ya da manşetten gidersek ‘kralı’ sarsmaya başladığını çok açık bir şekilde söylememiz gerekiyor! Trump’ın uygulamaya koyduğu karşılıklı gümrük tarifeleri sonrası doların değeri, önde gelen altı para birimine karşı (DXY) hesaplanan endeks bazında 100 seviyesinin altına gerileyerek son iki yılın en düşük seviyesini test etti. Bu düşüş, yalnızca teknik bir seviye kaybı değil; aynı zamanda piyasalarda ABD’nin güvenli liman algısının sorgulanmaya başladığının da açık bir göstergesi olarak okunmalıdır. Daha da basit bir anlatımla, kriz anlarında değer kazanan ve sığınılan güvenli liman dolar ve ABD tahvilleri, bu kez yatırımcıların ‘kaçtığı’ varlıklar olarak ön plana çıktı! Bu durum, uzun süredir dolar bazlı yatırımlarında kur riskini göz ardı eden küresel yatırımcılar için de yeni bir dönemin habercisi olabileceğini düşünüyoruz!

Reuters’da okuduğum bir analizde, yatırımcıların hedge (korunma) oranlarını sadece %1 artırmasının bile 320 milyar dolarlık dolar satışına neden olabileceği, bu oranın 10-15 puan artması durumunda ise piyasada trilyonlarca dolarlık dolar satışının gündeme gelebileceğin altı çizilmiş. Özellikle düşük getirili tahvillere yatırım yapan emeklilik ve sigorta fonları gibi büyük oyuncuların ABD pozisyonlarını ya hedge etmeleri ya da tamamen çıkmaları gündeme gelirse, doların değer kaybının daha da artması ve ABD piyasalarının küresel yatırımcılar nezdindeki çekiciliğinin önemli ölçüde azalabileceğini düşünüyoruz.

Biraz daha açmaya çalışırsam… Bizim sene başında EUR ile ilgili görüşümüz son derece olumsuzdu. Hatta EUR’nun dolar karşısında parite seviyesinin altına geleceğini düşünerek pozisyon alıyorduk. Gelinen noktada, Trump’ın Avrupa ile kavga etmesi ve akabinde Almanya’nın süper harcama paketini devreye sokması ile EUR ayağa kalkarken, geride bıraktığımız hafta, Kral Kaybederse endişe ile EUR son üç yılın en yüksek seviyesi olan 1,14 doların üzerine çıktı! Yatırımcılar, Trump’ın öngörülemez politikaları ve Çin ile tırmanan ticaret savaşı nedeniyle dolardan uzaklaşmaya son sürat devam ederken, ABD’nin para birimi üzerindeki bu güven kaybı, dünyanın güvenli limanı hatta rezerv parasının sorgulanmasına neden oluyor!

ABD Hazine tahvilleri, geride bıraktığımız hafta 2001’den bu yana en sert haftalık yükselişini kaydederken, 10 yıllık hazine tahvil faizleri yalnızca bir hafta içinde 50 baz puan artarak tarihi kriz dönemlerini aratmayacak bir sıçrama kaydetti. Hisse senetlerinde başlayan türbülans tahvil piyasalarına da sıçrayınca, Amerikan uzun vadeli tahvilleri de hırpalandı. 2 ile 30 yıl vadeli tahviller arası fark 100 baz puana kadar açılırken, getiri eğrisi de keskin bir şekilde dikleşti! Trump’ın ticaret savaşlarını tırmandırması ve öngörülemez gümrük tarifeleriyle yatırımcı güvenini zedelemeye başlaması ile bankalar, müşterilerinin likidite taleplerini karşılamak adına tahvil satışına yöneldiklerini anlıyoruz. Halbûki Trump, fabrikaların yeniden çalışması ve üretimin ABD’ye kayması için ucuz dolar ve düşük faiz talep ediyordu! Tahvil piyasasında gözlenen bu türden sert dalgalanmaları yalnızca faizlerle değil, güven erozyonu ile alakalı olduğunu itiraf etmemiz gerekiyor. Güvenli liman kavramı keskin bir şekilde değişirken, normalde bu gibi durumlarda sığınılan yegâne liman olan Amerikan tahvilleri, FED’den beklenen faiz indirim ihtimâline rağmen son derece sert satışlara boyun eğdiğinin altını çizmemiz gerekiyor.

ABD ekonomisi ve ABD Doları güvenilmez bir noktaya doğru sürüklenmeye başlayınca ve geçe hafta ABD’de açıklanan zayıf enflasyon verisi de üzerine tuz biber olunca, yatırımcıların dolar ve ABD tahvillerinden arkasına bakmadan uzaklaşması ile güvenli liman altın son beş yılın en iyi haftasını geçirerek 3,245 dolar seviyesine yükselmek suretiyle tüm zamanların zirvesini test etti. Altın gümüş rasyosuna bakılırsa, gümüş pandemi döneminden bu yana altın karşısında en değersiz hâle gelirken, direnişin parası bitcoin ise bir sonraki paragrafta okuyacağınız teknoloji hisselerinin yardımı ile yeniden 85bin dolar seviyesine yükseldi.

Apple, üretimini Çin’den ABD’ye kaydırmanın kısa vadede mümkün olmadığını, bunun milyarlarca dolara mal olacağını ve yıllar süreceğini belirtmesi ardından hafta sonu, ABD, Çin’den gelen telefon, bilgisayar ve bazı teknoloji ürünlerine uyguladığı ek vergileri geçici olarak kaldıracağını açıkladı. Koskoca ABD, dünyanın bütün dengesini son haftalarda topyekûn bozarken, Mahfi Hocanın da dediği gibi, (Trump) konuyu hiç çalışmadan yola çıkmış ve demek ki etrafına da kendisi gibi cahil cühelayı toplamış ki hiç uyaran olmamış! Neyse, hafta sonu bir kez daha değişen tarife haberleri ardından Apple ve Dell gibi büyük teknoloji şirketlerinin hisseleri dün geceyi %4 civarında yükselişle tamamladı. Lâkin, Trump’ın bu hafta içinde yurt dışından gelen çipler için yeni vergiler getireceğini açıklaması, tedarik zincirinde kısa süreli bir rahatlama yaratan muafiyetlerin ardından sektör üzerindeki baskının devam edeceğine işaret ediyor. Yaşanan bu “gelgit”in piyasa için büyük belirsizlik kaynağı olduğunu artık herkes kabul etmiş durumda! Hatta, FED yetkilisi Waller tarife hamlelerini “son on yılların en büyük ekonomik şoklarından biri” olarak nitelendirdi.

Kralı yeterince konuştuğumuzu düşünüyorum, dönelim biraz da Türk mali piyasalarına… Siyasi iklimde geçen ay yaşanan ani değişiklik ardından TL ve TL cinsi varlıkların göreceli olarak zayıf bir performans izlediğini itiraf etmemiz gerekiyor. Avrupa borsalarının dün %3’e yakın yükseliş kaydettiği günde, ya da dünyanın genel hatları ile iyimser bir günü geride bıraktığı dünkü günde, BIST100 endeksi günü sadece %0,45 oranında artışla tamamladı. İki yıl vadeli gösterge tahvilin bileşik faizi %50 seviyesine yükselirken, Hazine’nin dün düzenlediği üç ay vadeli bono ihalesinde bileşik faiz %49,64 oldu.

Bu arada dün TCMB tarafından açıklanan cari işlemler dengesinin Şubat ayında 4,4 milyar dolar açık verdiğini gördük. Yılın ilk iki ayında kaydedilen açık  8,4 milyar dolar ile geçen yılın aynı dönemine göre %50 artış göstererek olumsuz bir tablo ortaya koyduğunu not etmemiz gerekiyor. TCMB’nin ya da ekonomi yönetiminin kuru tutarak enflasyonu dizginleme stratejisini ivedi bir şekilde gözden geçirerek, ayakları daha yere sağlam basan, üretimi de göz ardı etmeyecek yeni bir ekonomi politikası benimsemesi gerekiyor. Sizlerden ayrı kaldığım son günlerde, Türkiye’de yaptığım temaslarda, işlerin zorlu bir patikada ilerlediğini tecrübe ettim. Şöyle ki, paranın maliyeti yukarıdaki paragraftan da görüleceği üzere artarken, paranın miktarı azalıyor; hatta dönüşüm hızı da (velocity) düşüyor. Enflasyonun bir bacağı talep ise, diğer bacağının da arz eksikliği olduğunu göz ardı etmemiz gerekiyor! Hülâsa, cari işlemler dengesinin de işaret ettiği üzere, TL’deki reel değerlenme yönünde izlenen politikanın dış denge üzerinde olumsuz mânâda etkili olmaya başladığını alıyoruz! USDTRY kuru 38 seviyesinin etrafında dar bantta son üç haftadır olduğu üzere dün de salınmaya devam etti. TL’nin reel mânâda yeniden değerlenmeye başladığını not edelim.

Bu arada, siyasi iklimde yaşanan değişiklik ve Trump politikalarının getirdiği risk off moduna hazırlıksız yakalanan TCMB’nin swap hâriç net yabancı para pozisyonunun son on dört iş gününde (İmamoğlu sonrası) 44 milyar dolardan fazla gerilemesi ardından, 11 Nisan valörlü işlemlerde 2,3 milyar dolar artış göstererek 16,7 milyar dolar seviyesine yükseldiğini görüyoruz (zirve 61 milyar dolar). TCMB’nin net yabancı para pozisyonunda yaşanan iyileşme moral verici bir unsur teşkil etmesi ile CDS risk primi yaklaşık 20 baz puan gerileyerek yeniden 350 baz puan seviyesine geriledi.

Gözler bu noktada hâliyle Perşembe günü sonuçlanacak TCMB’nin olağan Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısına çevrildi. Anketlerin de işaret ettiği üzere bizler de TCMB’nin politika faizini %42,50 seviyesinde sabit tutacağını düşünüyoruz. Özellikle, TCMB’nin yeniden rezerv biriktirmeye devam etmesi ve manşet rakamın yeniden yükselişe geçmesi durumunda, TCMB’nin üstü örtülü de olsa geçen ay %46 seviyesine yükselttiği koridor stratejisini devam ettireceğini (faiz artırmadan) düşünüyoruz.

ABD borsaları geceyi kazanımlarını koruyamayrak %0,7 yükselişle tamamlarken, risk göstergelerinin de bir miktar gerilediğini not edelim. Korku endeksi VIX Cuma gününe nazaran %18 gerilerken, geçen hafta pandemi dönemine dönen ve 58 dolar seviyesini test eden Brent cinsi ham petrolün varil fiyatı yeni haftaya bir miktar da olsun yükselerek 64 dolar seviyelerinden başladı. ABD ile İran arasında yapıcı görüşmeler olduğu okuyoruz. Henüz somut bir sonuç alınmasa da görüşmelere hafta sonu Roma’da devam edileceğini not edelim. Öte yanda, Çin Devlet Başkanı Xi, Hanoi’de düzenlenen ve iki komünist ülke arasında onlarca iş birliği anlaşmasının imzalandığı törende, ABD tarifelerinin yol açtığı tedarik zinciri aksaklıkları karşısında Vietnam ile ticaret ve tedarik zincirlerinde işbirliğinin güçlendirilmesi çağrısında bulundu. Çin’in küresel anlamda ABD karşıtı bir blok oluşturma çabasına girdiğini gözlemliyoruz.

Yeni gün başlangıcında Asya borsaları, Trump’ın otomobil tarifelerinde muafiyet sinyali vermesiyle hafif de olsa yükseldi. Toyota ve Denso gibi otomotiv hisseleri öne çıkarken, Tokyo, Şangay ve Tayvan borsalarında %1 civarında tepki alımları görüyoruz. ABD borsalarının vadeli işlemlerinde de ise hafif de olsa kırmızı rengin hâkim olduğun not edelim. ABD 10 yıllık tahvil faizi %4,35 seviyesinde sabit kalırken, dolar ise genele yaygın bir şekilde zayıf seyrini sürdürdü. Güvenli limanlar arasında yer alan İsviçre Frangı, dolar karşısında 0,80 seviyesinin diplerine kadar gelerek son on yılın en güçlü seviyesine imza attı. Trump yönetiminin ilaç ve çip ithalatına %10-25 arasında değişebilecek yeni tarifeler getirmeyi planlaması yönünde haber, tarife savaşlarının yayılması riskini artırırken, FED üyeleri ise bu politikanın resesyon riskini artırdığı uyarısında bulundu. FED vadeli faiz kontratlarına göre, yıl sonuna kadar 85 baz puan faiz indirimi fiyatlarken, altın ise rekor seviyeye yakın kalmaya devam etti.

Mali piyasaların gündeminde bugün Türkiye cephesinde Bütçe Dengesi, dışarıda ise Euro bölgesi sanayi üretimi, Almanya ZEW eğilim endeksi ve ABD NY FED imalat endeksi takip edilebilir.

TCMB net döviz pozisyonunda yaşanan değişim

174469060571b3a9330bdbd1072c134649a984e1b2_1_1200.jpg

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

VakıfBank’tan 1 milyar dolarlık sürdürülebilirlik temalı sendikasyon kredisi

Yayınlanma:

|

Yazan:

VakıfBank, 21 ülkeden 50 bankanın katılımıyla toplam 1 milyar dolar tutarında sürdürülebilirlik temalı sendikasyon kredisi sağladı. 367 gün vadeli olarak temin edilen kredinin 472 milyon dolarlık kısmı dolar cinsinden, 487,2 milyon euro’luk kısmı ise euro cinsinden gerçekleşti. Kredinin maliyeti dolar tarafında SOFR+%1,60, euro tarafında ise euribor+%1,35 seviyesinde oldu.

Bankadan yapılan açıklamaya göre, yılbaşından bu yana uluslararası piyasalardan toplam 3,6 milyar dolar tutarında kaynak sağlayan VakıfBank, bu sendikasyon işlemi ile sürdürülebilirlik temalı finansman hacmini daha da genişletti. Kredinin “yenileme oranı”%110” olarak gerçekleşirken, bu yılın işlemi bazı açılardan önceki yıllardan da daha güçlü bir yapı sergiledi.

Katılımcı banka sayısı arttı, talep güçlü oldu  

Sendikasyon kredisi işlemi kapsamında geçen yılın aynı dönemindeki katılımcı banka sayısı 14 iken, bu yıl sayı ilk kez 18’e ulaştı. Ayrıca, önceki yıl işlemde bulunmayan 9 yeni banka da bu yılki sendikasyonuna katılım sağladı. Bu kapsamlı katılım, krediye olan taleple birlikte uluslararası piyasalardaki güçlü ilgiyi yansıttı.

VakıfBank Genel Müdürü Abdi Serdar Üstünsalih, işlemle ilgili yaptığı açıklamada, uluslararası finansal belirsizliklere rağmen gelen yüksek talepten duydukları memnuniyeti dile getirdi. Üstünsalih, söz konusu sendikasyonun Sürdürülebilir Finansman Çerçevesi kapsamında kullandırılacağını ve bu çerçevenin desteklenmesinde geniş muhabir ağının katkısının büyük olduğunu vurguladı.

İşleme yeni bankalar da katılım gösterdi  

Üstünsalih ayrıca, geçen yıl içinde sendikasyon işlemlerine katılmamış 9 yeni bankanın da bu yılki krediye destek vermesinin kendileri açısından önemli olduğunu ifade etti. Buna ek olarak, hali hazırda işlemde yer alan 7 bankanın da katılım tutarlarını artırmaları, bankanın uluslararası ilişkiler açısından geldiği noktayı gösterdi.

Genel Müdür Üstünsalih, bu başarılı sonucun, uluslararası muhabir bankalarla kurulan kalıcı ve güvene dayalı ilişkilerin bir sonucu olduğunu belirterek, katkı sağlayan tüm kurum temsilcilerine teşekkür etti. Söz konusu sendikasyon kredisi, sürdürülebilir projelerin finansmanına aktarılmak üzere kullanılacak. Böylece, VakıfBank çevresel ve sosyal sorumluluk temelli finansman politikasını güçlendirmeyi sürdürecek.

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

DÖVİZ KURUNU BIRAK VERİMLİLİĞE BAK…

Yayınlanma:

|

Yazan:

Kur değerli mi faiz yüksek mi diye tartışırken sanki asıl mevzu gözden kaçıyor gibi..

Zira aşağıdaki grafik OECD verilerine göre toplumun % 40’ı okuduğunu anlama, neden sonuç ilişkisi kurabilme ve temel matematiksel işlemler ile basit problemleri çözme yetisine haiz değil diyor..

Geleceği yakalamak ve orta gelir tuzağından çıkılmak isteniyorsa önce temel eğitim akabinde çok iyi bir mesleki eğitim sistem altyapısı kurulması şart..

Dünya da sürekli faiz ve kurun düzeyini konuşarak bir yere varmış bir ülke yok maalesef…

Onur ÇELİK-CFO/YMM

 

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Risk iştahı arttı: Cenevre’de ticaret, Asya’da ateşkes. Gözler İstanbul’da

Yayınlanma:

|

Yazan:

Washington, aynı gün hem Çin ile ‘ticari barışa’ hem de Hindistan-Pakistan krizinde ateşkese öncülük etti. ABD ile Çin arasında Cenevre’de yapılan üst düzey ticaret görüşmeleri, tarafların “önemli bir uzlaşı” sağladığını açıklamasıyla olumlu bir atmosferde tamamlandı. ABD Ticaret Temsilcisi Greer, “Çinli ortaklarımızla bir anlaşmaya vardık” diyerek görüşmeleri yapıcı ve hızlı ilerleyen bir süreç olarak tanımlarken, Çin Başbakan Yardımcısı He Lifeng de müzakerelerin samimi, derinlikli ve verimli geçtiğini vurguladı. Her iki taraf da detayların bugün kamuoyuyla paylaşılacağını belirtirken, yeni bir ekonomik danışma platformu kurulacağı açıklandı.

Taraflardan henüz tarifelere ilişkin geri adım gelmese de, görüşmeleri Trump yönetiminin 2025 başından itibaren sert şekilde artırdığı tarifelerle donmuş ticaret ilişkilerinde bir çözülme sinyali olarak değerlendiriyoruz. Cenevre’de gerçekleşen yüz yüze buluşma, ABD’nin 1,2 trilyon dolarlık dış ticaret açığını azaltma hedefi doğrultusunda önemli bir adım olarak öne çıkarken, görüşmeler küresel piyasalarda tedirginlikle beklenen ticaret normalleşmesini başlatabileceğini umut ediyoruz.

Öte yandan, Başkanı Trump’ın arabuluculuğuyla Hindistan ve Pakistan arasında sağlanan ateşkes, günler süren çatışmaların ardından sınır bölgelerine geçici bir nefes aldırdı. Keşmir’de tansiyon hâlâ yüksek olsa da, Trump’ın hem taraflara ticaret artışı sözü vermesi hem de Keşmir sorununa çözüm bulma yönündeki açıklamaları, diplomatik sürecin yeniden canlanabileceğine dair umutları artırdı.

Çin ile ticaret, Asya’da ateşkes derken, Rusya Devlet Başkanı Putin, üç yılı aşkın savaşın ardından Ukrayna ile doğrudan barış görüşmeleri yapılmasını teklif etti. Görüşmelerin 15 Mayıs Perşembe günü İstanbul’da gerçekleşmesini öneren Putin’in bu çağrısı, ABD Başkanı Trump’ın sert müdahalesi ile yeni bir boyut kazandı. Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenskiy, Trump’ın baskısının ardından Türkiye’de Putin’le doğrudan görüşme teklifine olumlu yanıt verdiğini ve Perşembe günü İstanbul’da onu bekleyeceğini açıkladı. Bu açıklama, Trump’ın Zelenskiy’e ateşkesi beklemeden Putin’le masaya otur çağrısının ardından geldi. Avrupa liderleri ve Ukrayna ise önce otuz günlük koşulsuz ateşkes talep ederken, Kremlin “önce temel sorunlar konuşulmalı” diyerek bu şartı reddetti. Putin’in şahsen katılıp katılmayacağı ise belirsizliğini koruyor.

Hafta sonuna doğru tarifelere ilişkin iyimserliğin güç kazanmasıyla birlikte, küresel mali piyasalar haftanın son işlem gününü ılımlı bir seyirle tamamladı. Trump’ın ilk 100 gününde izlediği sert politikalar, kamuoyu yoklamalarında onay oranının %36 seviyesine kadar gerilemesine yol açarken, bu oran modern ABD başkanları arasında en düşük başlangıç desteği olarak kayıtlara geçti. FED Başkanı Powell’a yönelik “ahmak” çıkışı ve görevden alma tehdidi, yatırımcıların dolardan hızla uzaklaşmasına neden olmuştu. Ancak Trump’ın söylemlerini kısmen yumuşatması, piyasaların da kademeli şekilde normalleşmeye başladığını gösteriyor. İngiltere ile ABD arasında varılan sınırlı ticaret anlaşması ve FED’in faiz indirimine gitmemesi, geçtiğimiz haftanın son işlem gününde risk iştahını destekleyen unsurlar arasında öne çıktı. Bu sınırlı iyimserlik, yeni haftanın ilk saatlerine de yansıyarak küresel piyasalarda temkinli bir toparlanma havası yarattı.

Ticaret cephesindeki iyimserlik, jeopolitik tansiyonun da düşmesiyle birleşince piyasalara kısa vadeli rahatlama sağladı. ABD ile Çin arasında Cenevre’de gerçekleşen ticaret görüşmeleri, her ne kadar somut bir anlaşmayla sonuçlanmasa da “önemli uzlaşı” ve “yapıcı ilerleme” vurgularıyla piyasalarda iyimserliği tetikledi. Çin tarafı yeni bir ekonomik diyalog mekanizması kurulacağını açıklarken, ABD’li yetkililer görüşmeleri “anlamlı ilerleme” olarak niteledi. Bu gelişmeler, küresel çapta resesyon kaygılarını bir miktar törpüleyerek risk iştahını artırdı. ABD borsalarının vadeli işlemlerinde bu sabah %2’ye varan yükselişler hâkim olurken, pasifiğin diğer ucunda da hâkim rengin yeşil olduğunu görüyoruz. Çin hisseleri toparlanırken, Japonya ve Güney Kore borsaları sınırlı da olsa yükseliş kaydetti.

Riskli varlıklara yönelişin güçlenmesiyle birlikte altın fiyatı son haftalardaki yükselişini tersine çevirerek %1,5 düşerken 3,280 dolar seviyesine geriledi. Sahne sırası gelen Bitcoin ise haftayı 104bin dolar seviyesinde kapatarak neredeyse son üç buçuk ayın zirvesine yükseldi. BTC/XAU rasyosunun da son dört haftadır Bitcoin lehine ilerlediğin görüyoruz (bakınız grafik). Petrol fiyatlarının da ticaret umuduyla (ekonomik yavaşlamanın çok sert olmayacağı beklentisi) yükselişe geçtiğini not edelim. Geçen hafta pazartesi günü 58,50 dolar seviyesine kadar gerileyen Brent cinsi ham petrolün varil fiyatı bu sabah 64 dolar seviyesini aştı.

Dolar, güvenli limanlara karşı güç kazanırken, sepet bazında DXY 101 seviyesine yaklaşarak son bir ayın zirvesine yükseldi. EURUSD paritesi 1,12 seviyelerinin diplerine gevşedi. FED’in faiz indirimine yönelik beklentiler ise zayıflamaya devam ettiğini görüyoruz. Piyasa vadeli kontratlarına göre haziran ayında indirim olasılığı %17’ye geriledi. Tarifelerin enflasyon üzerindeki etkisinin netleşmesiyle birlikte faiz indiriminin Eylül’den önce gelmesinin zor olduğunu tahmin ediyoruz. Yılın geriye kalanına ait üç kez faiz indirim beklentisi korunurken, piyasalar, FED Başkanı Powell’ın bu hafta yapacağı konuşmayı yakından izleyecek.

Türkiye cephesinde ise geçtiğimiz haftanın en önemli gündem maddesi enflasyon verileriydi. Bu noktada Nobel ödüllü iktisatçı Milton Friedman’ın meşhur “Enflasyon her zaman ve her yerde parasal bir olgudur” sözüne kısmen itiraz edeceğiz. Evet, parasal sıkılaşma bir araç olabilir; ancak TÜİK verilerinin alt kırılımlarına baktığımızda, talebin bir miktar gevşediği görülse de, enflasyona en yüksek katkıyı konut (özellikle kira), sağlık ve eğitim kalemlerinin yaptığı göze çarpıyor. Dolayısıyla bizce sorunun kökünde yatan yapısal nedenlere çözüm üretmeden sadece para politikasıyla bu sorunu çözmeye çalışmak, teşhisi doğru koymadan tedavi uygulamak anlamına geliyor. Örneğin konut tarafında ciddi bir arz sorunu yaşanırken, eğitimde ise bir zamanlar kaliteli eğitim veren devlet okulları yerine artık özel okullara adeta servet ödüyoruz. Peki, bu durumda TCMB faiz silahıyla ne yapabilir?

TCMB demişken, 8 Mayıs valörlü işlemler itibarıyla Merkez Bankası’nın net döviz pozisyonunun 0,35 milyar dolar gerilediğini görüyoruz. Bu gerilemede altın fiyatlarındaki düşüşün de rezervler üzerinde aşağı yönlü baskı yarattığı anlaşılıyor. Böylece TCMB’nin manşet rezerv pozisyonu 12,4 milyar dolara indi. 19 Mart sonrası değişen siyasi iklime karşılık, TCMB’nin sert tepki verdiği ve 18 Nisan’dan bu yana piyasada iş gören faizin %48,99 seviyesine oturduğu görülüyor. Aynı dönemde hızla gerileyen rezervlere karşı faiz silahının çekilmesi ve miktarsal sıkılaştırma adımları, krediye erişimi zorlaştırırken reel sektör üzerindeki baskı da artmış durumda. Öyle ki, eski ekonomi bakanı Nihat Zeybekci bile mevcut faiz oranlarıyla üretim yapılmasının mümkün olmadığını dile getirdi. Tüm bu gelişmeleri fiyatlayan piyasada, Borsa İstanbul Bankacılık Endeksi son yedi haftada değerinin üçte birini kaybetti. USDTRY kuru bebek adımları ile 38,70’li seviyelere gelirken, CDS risk primi ise 334 baz puan seviyesinde yatay bir seyir izliyor.

Yeni haftada Türkiye’de terörün sona ermesi anlamında atılan kritik adımları takip edeceğiz. Kongresini toplayan terör örgütünün aldığı fesih kararını kısa sürede açıklaması bekleniyor. Böyle bir gelişmeye Türk mali piyasalarının olumlu tepki vereceğini düşünüyoruz. Haftanın makro ekonomik veri takvimi yoğun görünüyor. ABD’de yarın açıklanacak TÜFE enflasyonu önemle takip edilecektir. Türkiye cephesinde ise bugün ticaret verileri, yarın ödemeler dengesi, haftanın son iş günü ise konut verileri ile Piyasa Katılımcıları anketi var.

BTCXAU

1747023273bdf0b2ec8e02062cfb5b255076562605_1_1200.jpg

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.