Connect with us

BANKA HABERLERİ

İktisatbank Analiz : Off-shore TL faiz gevşiyor; kur üzerinde baskı artıyor

Yayınlanma:

|

  • Türk mali piyasaları geride bıraktığımız haftayı hatırı sayılır bir oranda olumsuz ayrışarak tamamladı. TCMB Başkanı Sn. Ağbal’ın görevinden alınması sonrası Türk Lirası 1 haftalık zaman diliminde adeta eridi.
  • Olumsuz hava, haliyle sadece kur cephesi ile sınırlı kalmadı. Türkiye’nin yabancı indinde risk algısını yansıtan 5 yıl vadeli CDS primi %50 civarında yükselerek 460 baz puana geldi. Riskin artması, haliyle TL tahvil ve yabancı para Eurobondların fiyatlarının düşürerek getirilerini de artırdı. Yabancıların pozisyonlanmasının yoğun olduğu Borsa İstanbul Bankacılık endeksinde düşüş 1 haftada %18 oldu.
  • Cuma günü de, geçen hafta sonundan kalan tecrübe ile, olası bir Kabine revizyonu ihtimali öncesinde, hafta sonu riski almak istemeyen yatırımcıların bu yönde bir strateji belirlemesiyle, hafta ortası psikolojik 8 seviyesinin altında kalan USDTRY kuru, haftayı 8,08 seviyesinde tamamladı.
  • Yabancı yatırımcının, TL varlıklardan çıkarak hızlıca dövize dönme isteği, borsada pek çok tahtanın kilitlenmesi ile TL kıtlığı yaratınca, yurtdışında kısa vadeli TL faizler %1,400 gibi inanılmaz seviyelere yükselmişti. Faizin yüksek seyrinin hafta ortasına kadar hüküm sürmesi ve sonrasında ise normalleşmesi, kur üzerinde yeniden baskı kurdu.
  • Neresinden bakarsak bakalım, oldukça zor bir haftayı geride bıraktık. Türk finansal varlıklarında yaşanan tahribat, bir miktar da olsa bulaşıcılık etkisi yaratarak gelişmekte olan ülke para birimlerini ve haliyle Türkiye’de varlığı veya iştiraki olan şirketlerin de hisse senetlerini olumsuz etkiledi.
  • Dikkatler olası bir Kabine revizyonuna çevrilmiş olsa da, henüz o cenahtan da ses seda çıkmış değil. Piyasaların merak ettiği, ekonomi yönetiminin kim veya kimlere emanet edildiği üzerine odaklanıyor.
  • Geride bıraktığımız hafta ister istemez Türkiye’yi fazlasıyla konuştuk ve küresel mali piyasaları biraz ihmal ettik. Biden’ın ekonomi takımının 3 trilyon dolarlık altyapı, temiz enerji ve eğitim üzerine yeni bir paket çalışması, bir süredir korunan büyüme ve enflasyon hikayesinin yeniden alevlenmesine neden oldu. Büyüme teması hisse senetlerine yararken, tahviller ise satış baskısına maruz kalıyor.
  • Bu bağlamda, bir tarafta paranın faizinin artması (10 yıl vadeli ABD tahvilleri yeniden %1,66 seviyesine yükseldi), diğer tarafta ise Avrupa’ya nazaran ABD’nin kovid krizinin getirdiği buhrandan daha hızlı çıkacağına yönelik inanışlar, ABD dolarının küresel bazda değer kazanmasına neden oluyor. Doların ticaret partnerlerine göre değerini gösteren DXY (sepet kur) 3,5 ayın zirvesine yükselmesi ile EURUSD paritesi 1,17’li seviyelere kadar geriledi. Teknik olarak 1,16 seviyelerinin dipleri pek de uzak gözükmüyor (bakınız grafik).
  • İçeride gündem Kabine revizyonuna endekslenmiş görünüyor. Haliyle, haberin gecikmesi ve artan belirsizlik, TL ve TL cinsi varlıklar üzerinde baskı kuruyor. USDTRY kurunda, Londra’da oluşan (off-shore) TL faizin %1,400’lü seviyelerden (kıtlığın bitmesi ile) normal bir hal almasına paralel, TL üzerinde baskı yeniden artabilir. Olumsuz bir durumda, yukarıda tüm zamanların zirvesi olan 8,5 yeniden test edilebilir. Öte yandan, 8,05 seviyesinin altına doğru bir hareket, tansiyonun gerilemeye yüz tuttuğu yönünde algılanacaktır (bakınız grafik).
  • Tüm dünyada olduğu üzere, Türkiye’de yeni vaka sayılarında artış gözle görülür bir hal aldı. Sağlık tarafından bakınca, 30binli seviyelere yükselen ve 3. dalgayı çağıran vaka sayılarına paralel izolasyon tedbirleri gerekirken, ekonominin sıkıntılı bir süreçten geçmesi buna müsaade etmiyor. Bugün 15:30’da başlayacak Kabine toplantısı bu bağlamada önemli olabilir.
  • Yeni gün başlangıcında, Asya borsalarında güzel bir başlangıç görüyoruz. Süveyş kanalını tıkayan ve karaya oturan 400 metre büyüklüğündeki dev kuru yük gemisi kurtarıldı. Geminin hareket ettirilmesine paralel bu sabah %1 gerileyen Brent petrol, haftayı 63 dolar seviyesinden karşılarken, gösterge endeks Tokyo borsası %1,2 yukarıda işlem görüyor. ABD borsalarının vadeli işlemlerinde ise %0,5 civarında düşüşler görüyoruz.
  • En güzel haber ise, 1,8 milyar dolar ile Zynga tarafından satın alınan Peak Games dijital oyun şirketi ardından Getir, 2,6 milyar dolarlık değerleme ile Türkiye’nin ikinci unicorn’u oldu. 300 milyon dolar yatırım alan şirket, Londra açılımı ardından Paris, Berlin ve Amsterdam için çalışmalara başladı.
  • Mali piyasaların gündeminde bugün önemli bir veri görünmüyor.
  • USD/TRL Geçen hafta sonu yaşanan gelişmelerin ardından tuhaf bir görüntü arz eden USDTRY kuru, kısa vadeli bir bakış açısı ile yükselen bir trend çizgisi oluşturmaya başladı. Yeşil çizginin, her 4 saate bir eklenen yeni bir mum ile ilerleyeceğini de düşünerek, ilk etapta 8,05 seviyesine dikkat edelim. Yeşil çizginin altına geçip 4 saatlik de kapanış yapması, aşağı yönlü hareketi teyit edebilir. Aksi durumda, yukarısı açık görünüyor.
  • EUR/USD paritesi, dolar güçlenmesi ile 1,1760 seviyesindeki %50 düzeltme seviyesine kadar geriledi. Teknik manada, 1,1165 – 1,2350 hareketinin %61,8 ve en önemli geri çekilmesi 1,1620 seviyesinden bulunuyor. 1,1760 aşağı geçilire, 1,1620 hedeflenebilir. Bizler de 1,1760 seviyesini takip edip, kısa pozisyon fırsatı kollayacağız.
  • İKTİSATBANK

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Garanti BBVA’dan 3,5 trilyon TL’lik sürdürülebilir finansman taahhüdü

Garanti BBVA belirlediği 400 milyar TL’lik sürdürülebilir finansman hedefini, 2025’in ilk yarısında tamamladığını yeni hedefinin ise 2029 yılının sonuna kadar 3,5 milyar dolar olarak açıkladı.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Garanti BBVA, 2018–2025 dönemi için belirlediği 400 milyar TL’lik sürdürülebilir finansman hedefini, 2025’in ilk yarısında tamamladığını açıkladı. Bu başarının ardından banka, 2018–2029 yıllarını kapsayan yeni hedefini 3,5 trilyon TL olarak paylaştı.

Garanti BBVA bu taahhütle; iklim değişikliğiyle mücadele, doğal sermayenin korunması, döngüsel ekonomi, sosyal kalkınma ve finansal kapsayıcılık alanlarında güçlü etki yaratmayı amaçlıyor.

Bu rakam, Türkiye’de faaliyet gösteren bankalar arasında en yüksek sürdürülebilir finans taahhüdü oldu.

Garanti BBVA, 2029 yıl sonuna kadar yaklaşık 3,1 trilyon TL’lik yeni kaynağı sürdürülebilir yatırımlara yönlendireceğini taahhüt ediyor

Garanti BBVA Genel Müdürü Mahmut Akten, bu performansta, sürdürülebilirliği stratejik öncelik haline getirmelerinin önemli bir rol oynadığını vurguladı. Akten, yeşil/sosyal kredilerden çevreci taşıt kredilerine, sürdürülebilir tahvillerden, çevresel ve sosyal yatırımlarda aktif danışmanlık hizmetlerine ve su verimliliğiyle ilgili projelere yönelik “mavi finans” gibi sürdürülebilir finansman ürünü sunduklarını söyledi.

Mahmut Akten, yeni hedefi ise şu sözlerle değerlendirdi: “Şimdi, bu başarıyı daha ileri taşıyarak 2029 yılı sonuna kadar 3,5 trilyon TL’lik sürdürülebilir finansman sağlamayı taahhüt ediyoruz. Bu yeni hedef, yalnızca hacim açısından değil, sürdürülebilir finansman hızımız açısından da çarpıcı bir sıçrama anlamına geliyor. 2025’in ikinci yarısından 2029 sonuna kadar yaklaşık 3,1 trilyon TL’lik yeni kaynağı sürdürülebilir yatırımlara yönlendireceğiz. Bu taahhüdün büyüklüğü, Türkiye’nin düşük karbonlu ve kapsayıcı bir geleceğe geçişinde Garanti BBVA’nın giderek daha da etkin bir rol üstleneceğini gösteriyor.”

BBVA Grubu’nun küresel taahhüdü 1 trilyon euro

Garanti BBVA’nın ana hissedarı BBVA Grubu, 2018-2025 yılları için ilk etapta 100 milyar euro sürdürülebilir finansman hedefi koymuştu. Hedef önce 300 milyar euroya çıkarıldı ve 2024 yılı sonunda tamamlandı. Grup şimdi, 2025–2029 dönemi için 700 milyar euroluk yeni taahhütle toplam hedefini 1 trilyon euroya yükseltti.

BBVA’da Türkiye’nin Payı yüzde 9’a yükseldi

2025’in ilk dört ayında BBVA Grubu’nun sağladığı toplam sürdürülebilir finansmanın yaklaşık 140 milyar TL’si Garanti BBVA tarafından sağlandı. Bu rakamla Türkiye’nin BBVA Grubu içindeki payı sürdürülebilir finansman rakamların raporlanmaya başlandığı 2018 yıllarındaki yüzde 3 seviyesinden bugün yüzde 9’a yükselmiş durumda.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Tahvil Yerine Kredi: Türk Şirketlerinin Finansman Kaderi

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türkiye’de reel sektörün finansman ihtiyacını karşılamak için en çok başvurduğu yöntem banka kredileridir. Oysa gelişmiş finansal sistemlerde şirketler, uzun vadeli ve daha uygun maliyetli fon sağlamak için sermaye piyasalarında borçlanma araçlarına, özellikle tahvil ihraçlarına yönelmektedir. Peki Türkiye’de reel sektör neden bu imkândan yeterince yararlanamıyor?

Tahvil İhracının Önündeki Ekonomik Engeller

Tahvil piyasasının gelişmesi; makroekonomik istikrar, faiz oranlarının öngörülebilirliği, düşük enflasyon, istikrarlı döviz kuru, düşük kamu borçlanma ihtiyacı ve yüksek kredi notu gibi birçok değişkene bağlıdır. Ancak:

  • Türkiye’nin ülke kredi notu düşüktür ve bu doğrudan özel sektörün notunu da sınırlamaktadır.

  • Yüksek enflasyon ve faiz oranları, borçlanma maliyetlerini tahvil piyasasında da yükseltmektedir.

  • Kamu kesiminin sürekli yüksek borçlanma ihtiyacı, özel sektörün tahvil ihraçlarını piyasadan dışlama etkisi (crowding out) ile sınırlamaktadır.

Hukuki ve Kurumsal Güven Eksikliği

Sadece ekonomik değil, hukuki ve politik güvensizlik de yabancı ve yerli yatırımcıların özel sektör tahvillerine ilgi göstermemesine yol açıyor. Güçlü bir ikinci el tahvil piyasası oluşmadığı için yatırımcılar uzun vadeli bağlayıcı enstrümanlara mesafeli durmaktadır.

Banka Kredilerine Bağımlılığın Sonuçları

Bu nedenlerle reel sektör, finansmana erişimde tek kanal olarak bankaları kullanmak zorunda kalıyor:

  • Yüksek maliyetli ve kısa vadeli kaynaklara mahkûm olunuyor.

  • Kredi sınırlamaları, özellikle ekonomik kriz dönemlerinde işletmeleri zorluyor.

  • Kredi vadelerinin kısalığı ve esneklik eksikliği, uzun vadeli yatırım planlarını zorlaştırıyor.

Finansman Araçlarında Çeşitlilik Şart

Türkiye’de reel sektörün daha güçlü, sağlıklı ve uzun vadeli kaynaklara erişebilmesi için:

  • Makroekonomik göstergelerin iyileştirilmesi,

  • Sermaye piyasalarının derinleştirilmesi,

  • Hukuki güven ortamının sağlanması,

  • Tahvil piyasası için ikincil piyasa likiditesinin artırılması büyük önem taşımaktadır.

Onur ÇELİK-CFO/YMM

 

Okumaya devam et

Ali Coşkun

YÜKSEK BANKA KREDİLERİ

Yayınlanma:

|

Yazan:

Bankalar ekonomik sistemin en önemli finansal aktörleri olarak faaliyet gösterir. Her banka özünde kâr amacı güden bir ticari kuruluştur.

Kredi verirken öncelikle kendi risklerini ve menfaatlerini gözetmek zorundadır. Kullandırdıkları kredilerin faiz oranı veya kar payı, komisyon yapısı, vade şartları da bu doğrultuda belirlenmektedir.

Bugün piyasada bileşik faiz oranları TL cinsi kredilerde %60-65, döviz cinsi kredilerde ise %14-16 bandındadır.

Ayrıca bankaların sigorta, dosya masrafı, kredi tahsis ücreti ve banka ürün satışları gibi birçok kalemi kredi paketine dahil ettiği görülüyor.

Yani faiz veya kar payı dışında çok sayıda gizli maliyetle karşı karşıya kalınıyor.

Firmalar bu şartlar altında yalnızca finansmana erişmekle kalmıyor aynı zamanda ağır bir maliyet yükünü de sırtlanıyorlar.

Bankalar, firmalara kredi limitleri oluştururken sektörel karlılık oranlarına azami dikkat ederler. Ancak burada ciddi bir çelişki var. Bankalar kredi tahsisinde sektörün brüt kâr marjlarını esas alırken, mevcut kredi maliyetleri bu oranları çoktan aşmış durumdadır.

Brüt kâr marjı sektörlere göre ortalama %25-30 arasında değişirken, firmalar %65’in üzerinde bileşik faizle TL borçlanıyor.

Bu koşullarda, kâr eden değil borcunu çevirebilen firma başarılı kabul ediliyor. Bu ne finansal sürdürülebilirliğe ne de sağlıklı bir ekonomiye hizmet eder.

Şu an firmalar yalnızca yüksek faizle değil aynı zamanda yüksek enflasyon, düşük iç talep, yüksek maliyetler, düşük kâr, kur baskısı, iç ve dış pazarlardaki daralma, krediye erişim ve jeopolitik risklerle mücadele etmek zorunda kalıyor.

İhracatçı firmalar için döviz kuru reel anlamda destekleyici olmaktan çıkmış, rekabet gücünü zayıflatıcı bir unsura dönüşmüştür.

Bu koşullar altında firmaların ayakta kalması tesadüf değil direnç ve stratejik yönetimin bir sonucudur. Ama bu direncin ne kadar sürdürülebileceği ise meçhuldür.

Bugün konkordato alan, iflas eden şirketlere şaşırmak yerine bu ortamda hâlâ üretmeye, istihdam yaratmaya, ihracat yapmaya devam eden firmalara hayranlık duymalıyız.

Asıl konuşulması gereken, bu firmaların nasıl hayatta kaldığı ve ne tür stratejiler geliştirdiğidir. Zira bu firmalar sadece kendi faaliyetlerini değil aynı zamanda ekonominin can damarlarını da ayakta tutmaktadır.

Enflasyonla mücadele elbette gereklidir.Ancak bunu yaparken reel sektörü göz ardı etmek hastayı tedavi ederken organlarını iflas ettirmek gibidir.

Faiz politikaları ve sıkılaşma adımları kısa vadede enflasyonu aşağı çekebilir ama ardında üretim yapamayan, borç yükü altında ezilen ve finansmana erişemeyen bir özel sektör kalırsa bu başarı neye yarar?

Bugün geldiğimiz noktada reel sektörün sesine daha fazla kulak verilmesi gerekiyor.

Kredi maliyetlerinin düşürülmesi, finansmana erişimin kolaylaştırılması ve firmaların üzerindeki dolaylı maliyetlerin azaltılması şarttır.

Aksi takdirde sadece bugünü değil yarının üretim kapasitesini ve ekonomik bağımsızlığını tehlikeye atmış oluruz.

Ali COŞKUN-Finans Danışmanı
0 530 787 84 39
[email protected]

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.