Connect with us

EKONOMİ

EXİMBANK’tan kredileri alıp Bank Asya’ya yatırmışlar

Eximbank’ın Bank Asya’yı kurtarmaya çalışan bazı şirketlere verdiği kredilerin tahsili imkânsız. Banka 1,6 milyon dolarlık alacağa karşılık 1995 model araca haciz koyarken, tasfiyesine başlanan krediler 379 milyon TL’ye ulaştı.

Yayınlanma:

|

Türkiye İhracat Kredi Bankası (Eximbank), AKP ile Fethullah Gülen hareketi arasındaki işbirliğinin bozulduğu 17-25 Aralık sürecinde Bank Asya’yı kurtarmaya çalışan bazı şirketlere verdiği kredilerin tahsilinde büyük güçlük yaşıyor. Milyon dolarlık kredilere karşılık, icra işlemleri yürütülemiyor, icra işlemi başlatılanların mal varlığı bulunamıyor, şirket adresleri tespit edilemiyor. Bir şirketin 1,6 milyon dolarlık borcuna karşılık 1995 model bir araç haczedilebildi.
BİRGÜN’den Nurcan Gökdemir’in haberine göre; TBMM KİT Hesaplarını İnceleme Komisyonu’nda sermayesi Hazine’ye ait olan, zararları da Hazine tarafından karşılanan Eximbank denetimi yapıldı.
Komisyonda, Bank Asya’dan aldıkları teminat mektupları ile çektikleri kredileri bu bankaya aktaran ve borcunu da ödemeyen şirketlerle ilgili denetim raporları gündeme geldi.

SORUMLULAR ARANSIN

Sayıştay’ın denetim raporlarında bu şirketlere verilen kredilerle ilgili sorunların büyüyerek sürdüğü görülüyor. Bankacılığın gerektirdiği prosedür izlenmeden kredi verilmesinin yanında daha sonra takibinin de gerektiği gibi yapılmadığı şu ifadelerle rapora yansıdı: “Asya Katılım Bankası A.Ş.’nin faaliyet izni 22.07.2016 tarihinde kaldırılmış olmasına rağmen, adı geçen Banka’dan teminat mektubu kullanan firmalardan teminat mektubunun değiştirilmesi ya da ilave teminat talep edilmesi yoluna gidilmediği hususları birlikte değerlendirildiğinde, kredi kullandırımından sonra firma takip işlemlerinin daha dikkatli yapılması, sayılan krediler ile ilgili muhtemel zarar durumunda zamanında gerekli tedbiri almayan yetkililerin mali sorumluluğunun aranması önerilir.”

İZLEMEDEKİ KREDİ BÜYÜYOR

Bank Asya’ya aktarılan kredilerin de içinde yer aldığı ve bankanın ödeme sorunları nedeniyle izlediği kredilerin tutarı bir yıl içinde yüzde 322,8 oranında arttı. Önceki yıl sayıları 88 olan bu şirketlere yenilerinin de eklenmesiyle şirket sayısı 314’e çıktı. 678 milyon 636 bin TL olan riskli kredi tutarı da 2 milyar 869 milyon TL oldu.

2018 yılsonu itibarıyla toplam kredilerin yüzde 0,52’sini yakın izlemedeki krediler oluştururken 2020 başında bu oran yüzde 2’ye çıktı.

3 KAT ARTTI

Banka’nın yakın izlemedeki kredilerin önceki döneme göre 3 kat arttığı belirtilen raporda, bunların ödeme planının uzatılmasına yönelik yapılan değişiklik sayıları ve ödeme planı değişikliği ile uzatılan süreler dikkate alındığında yakından takibi gerektiği uyarısında bulunuldu.

379 MİLYON TL BATTI

Banka’nın tahsilinden umut kalmadığı için tasfiye olunacak alacaklar (TOA)hesabında izlenen kredilerinin Mart 2020 tarihi itibariyle tutarı da 379 milyon 28 bin TL’ye çıktı.

***

Ödenmeyen kredilerin icra takibi yapılmıyor

Asya Katılım Bankası teminat mektupları ile verilen kredilerden bazılarının takibe geçilen tutarları ile son durumları şöyle:

7 milyon 528 bin 539 dolar: TMSF’nin firma hakkındaki iktisadi bütünlük kararı nedeniyle icra takibine devam edilememektedir.

4 milyon 141 bin 939 dolar: TMSF’nin firma hakkındaki iktisadi bütünlük kararı nedeniyle icra takibine devam edilememektedir.

3 milyon 111 bin 978 dolar: İcra takibine başlanmıştır. Borçlu tebligat adresini terk ettiği için bu aşamada takip kesinleşmemiştir. Firma adına taşınmaz veya araç bulunamamıştır.

1 milyon 170 bin 405 TL + 3 milyon 516 bin 178 dolar: İcra takibine başlanmış olup, takip kesinleşmiştir. İcra işlemleri neticesinde borçlunun tahsilata yarar haczi kabil mal varlığına rastlanılmamıştır. TMSF’nin firma hakkındaki iktisadi bütünlük kararı nedeniyle icra takibine devam edilememektedir.

1 milyon 628 bin 250 dolar: İcra takibine başlanmış olup, takip kesinleşmiştir. Borçlunun 1995 Model aracına haciz şerhi işlenmiştir. Bunun haricinde yapılan icra işlemleri neticesinde borçlunun tahsilata yarar haczi kabil mal varlığına rastlanılmamıştır.

1 milyon 404 bin 823 dolar: İcra takibine başlanmış olup, takip kesinleşmiştir. Yapılan haciz işlemlerinde borçlu firmanın; Şanlıurfa, Muş, İzmir Torbalı ve İstanbul Esenyurtta bulunan 13 adet taşınmazı ile 5 adet aracı üzerine haciz şerhi işlenilmiştir. Araçlar üzerinde Banka haczinden önce birçok rehin ve haciz kaydı bulunmaktadır. Taşınmazlar üzerinde de Banka haczinden önce gelen yüksek tutarlı ipotek ve çok sayıda haciz bulunmaktadır.

1 milyon 287 bin 226 dolar: İcra takibine başlanmış olup, borçlu takibe itiraz ettiğinden takip durmuştur. İtirazın iptali için İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde itirazın iptali davası açılmıştır. Dava Banka lehine sonuçlanmıştır. Gerekçeli karar yazıldığında icra işlemlerine devam edilecektir.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Mevcut Enflasyon ve Faiz Oranlarıyla Yatırımcı Yeni Yatırım Yapar mı?

Yayınlanma:

|

Yazan:

Yüksek enflasyon oranının getirdiği yüksek faiz politikası haliyle başta ticari krediler olmak üzere tüm kredi türlerinde de faiz oranlarının artmasına neden oluyor.Şu an kredibilitesi yüksek ve ekonomik olarak büyük hacimlere sahip şirketler dahi piyasadan % 50 TL faiz oranları ile borçlanabiliyor. KOBİ vb. gibi diğer işletmelerin kullanabildikleri kredilerin faiz oranları ise % 60 bandını aşmış durumda.

Peki kredi piyasası açısından tek kötü haber faiz oranlarının yükselmiş olması mı? Maalesef hayır, bankaların kredi verme iştahı da azalmış durumda ve haliyle eskiye nazaran parasal olarak da verilen kredilerin büyüme hızında da ciddi bir yavaşlama görülmekte.Nitekim kredilerin mevduata oranı (KMO)% 80-90 bandına gerilemiş durumda..

Yeterince kredi bulunsa dahi mevcut faiz oranları düşünüldüğünde yatırımcının yatırım yapması da sanıldığı kadar kolay görünmemekte. Malumunuz yatırımcının işletmesine koyduğu sermayenin getirisi asgari olarak risksiz faiz oranı olan hazine kağıtlarının ya da banka mevduat getirisinden fazla olmalı ki yatırımcı risk alarak yatırım yapsın. Üstelik gelir kaybı nedeniyle tüketici talebinin azaldığı hem de yüksek işsizlik sebebiyle kişilerin gelecekte elde etmeyi umdukları gelirleri elde edip edemeyeceklerinden emin olmamaları da onları harcama bakımından daha da muhafazakar hale getirmişken bunu başarmak gerçekten daha da zorlaşıyor.

Onur ÇELİK-CFO/YMM

Okumaya devam et

EKONOMİ

Geleceğin Uzun Tarihi: Hayaller, Teknoloji ve Gerçeklik Arasında Bir Yolculuk

Yayınlanma:

|

İnsanlık tarihi, geçmişin izlerini taşırken geleceğe dair umutlar, korkular ve öngörülerle şekillenmiştir. Teknoloji ilerledikçe bu gelecek tahayyülleri daha somut, daha ulaşılabilir ve bir o kadar da kontrol edilebilir hale geldi. Nicole Kobie’nin kaleme aldığı The Long History of the Future” (Geleceğin Uzun Tarihi), tam da bu noktada devreye giriyor: Geleceğin ne olduğuna, kim tarafından kurgulandığına ve nasıl yönlendirildiğine ışık tutuyor.

Gelecek Fikri Yeni Değil, Ama Daha Güçlü

Kobie, geleceğe dair düşünmenin yeni bir refleks olmadığını vurguluyor. Antik çağlardan bugüne kehanetler, ütopyalar, distopyalar ve bilimkurgu eserleri aracılığıyla insanlar kendi zamanlarını aşan kurgular üretmişlerdir. Ancak asıl dikkat çekici olan, bu kurguların bireylerin değil; hükümetlerin, şirketlerin ve teknoloji elitlerinin elinde birer araç haline gelmesidir.

Silikon Vadisi’nin “Geleceği” Satın Alması

Günümüzde geleceği tanımlayan en güçlü aktörler teknoloji şirketleri. Silikon Vadisi merkezli bu yapılar, yalnızca yeni teknolojiler üretmekle kalmıyor; bu teknolojilerin hayal ettirdiği geleceği de pazarlıyor. Nicole Kobie’ye göre bu “gelecek satışı”, kapitalist sistemin en sofistike manipülasyonlarından biri. Çünkü artık insanlar, daha iyi bir geleceği hayal etmek yerine, sunulan vizyonlara razı olmayı tercih ediyor.

Bilimkurgu ve Politik Gerçeklik

Kobie, bilimkurgu edebiyatının ve filmlerinin yalnızca eğlence değil, politik bir arka plana sahip olduğunu savunuyor. 1984, Brave New World, Black Mirror gibi eserler birer uyarı değil, zamanla “olası senaryolara” dönüşüyor. Bu da gelecek tahayyüllerinin aslında günümüz karar vericileri tarafından birer araç olarak nasıl kullanıldığını ortaya koyuyor.

Teknoloji Tarafsız Değildir

Yazar, teknolojinin asla tarafsız olmadığını açıkça ifade ediyor. Hangi teknolojinin geliştirileceği, kimler için geliştirileceği ve hangi ihtiyaçlara cevap vereceği tamamen ideolojik kararlarla belirleniyor. Yapay zeka, gözetim sistemleri, uzay yolculukları veya dijital ekonomi: Hepsi birer gelecek inşasıdır. Ancak bu gelecek, herkes için eşit derecede ulaşılabilir değil.

Hayal Edilen Gelecek mi, Dayatılan Gelecek mi?

Kitabın temel sorusu şu: Gelecek gerçekten insanlığın ortak aklıyla mı belirleniyor, yoksa güçlülerin çıkarına göre mi kurgulanıyor?

Nicole Kobie’nin cevabı net: Bugün bize “ilerleme” adı altında sunulan çoğu şey, belirli çevrelerin çıkarlarına hizmet eden bir gelecek tasarımıdır. Bu tasarım, medya yoluyla yaygınlaştırılır, teknolojiyle pazarlanır ve politikalarla meşrulaştırılır.

Nicole Kobie The Long History of the Future – Narrative Species

Geleceği Kimin İçin Tasarlıyoruz?

“Geleceğin Uzun Tarihi”, sadece teknolojiye veya inovasyona değil, bu olguların arkasındaki güç ilişkilerine dikkat çeken önemli bir eser. Nicole Kobie, okura şu çağrıyı yapıyor:

“Geleceği başkalarının kurgulamasına izin vermeyin.”

Çünkü bir toplumun geleceği, ancak kolektif akıl ve etik bir vizyonla kurgulandığında adil ve sürdürülebilir olabilir. Aksi halde geleceğimiz, geçmişin hatalarına benzeyen ama daha sofistike bir kabusa dönüşebilir.

Okumaya devam et

EKONOMİ

Yaşayan Ölüler Aramızda: Finansal Zombi Krizi

Yayınlanma:

|

Ekonomide görünmez ama hissedilen bir tehlike var: Zombi şirketler. Gelirleri borçlarının faizini bile karşılamayan, piyasada sadece dış desteklerle ayakta kalan bu firmalar, yalnızca kendi varlıklarını değil, tüm ekonomik yapının sağlığını tehdit ediyor.

Zombi Şirket Nedir?

Zombi şirketler, faaliyetlerinden elde ettikleri kazançla borçlarının faizini dahi ödeyemeyen, ancak çeşitli yollarla piyasada tutulan işletmelerdir. Bu yollar arasında:

  • Sürekli borç çevrimi

  • Siyasi baskılarla alınan krediler

  • İflas erteleme ya da konkordato kullanımı

  • Kamu bankaları veya fonları yoluyla yapılan kurtarmalar

bulunur. Bu firmalar aslında çoktan iflas etmişlerdir; ancak piyasa gerçekleri bunu henüz kayda geçmemiştir.

Ekonomiye Verdikleri Zararlar

1. Kaynakların İsrafı

Finansal sistemde sınırlı olan kaynaklar (kredi, iş gücü, teşvik vb.) verimli firmalara değil, aslında çoktan ölmüş bu “zombilere” aktarılır. Bu durum, ekonomik büyümenin kalitesini bozar.

2. Rekabetin Bozulması

Zombi firmalar, zarar etmelerine rağmen piyasada kalabildikleri için fiyatları baskılar, daha sağlıklı ve verimli firmaların piyasadan çıkmasına neden olur. Bu da yenilikçiliği ve teknolojik gelişmeyi engeller.

3. Banka Bilançolarında Risk

Bankalar zombi firmalara kredi verdikçe tahsil edilemeyen alacaklar artar. Sorunlu krediler (NPL) yükselir ve banka sistemine duyulan güven zedelenir.

4. Yatırımcı Güvensizliği

Piyasada “kimin sağlıklı kimin batık” olduğu belli olmaz. Şeffaflık kaybolur. Bu da doğrudan yatırımların ve risk iştahının düşmesine yol açar.

5. Verimlilik Kaybı

Zombi firmalar büyüme rakamlarını yapay olarak şişirebilir ama toplam faktör verimliliği düşer. Ekonomi görünürde büyürken, içeride çürümeye başlar.

Türkiye Örneği: Sessiz Kriz

Türkiye’de özellikle son yıllarda düşük faiz politikaları ve kredi genişlemesi, zombi firmaların sayısını artırdı.

  • KGF destekli krediler,

  • İflas erteleme/kurtarma kültürü,

  • Siyasi olarak ayakta tutulan kamu projeleri,

bu yapıyı besledi. Bu durum, verimli firmaları cezalandırırken, “ölü şirketlerin” yaşamaya devam ettiği bir ekonomik iklim yarattı.

Ekonomik Risk: Zincirleme Çöküş

Faizler yükseldiğinde veya destekler çekildiğinde bu zombi firmalar zincirleme şekilde batmaya başlar. Bu da domino etkisiyle:

  • Bankacılık krizine,

  • İşsizlik artışına,

  • Güvensizlik ortamına,

neden olabilir. Türkiye’nin son yıllarda yaşadığı konkordato patlaması bu riski açıkça göstermektedir.

Yaşayan Ölülerden Kurtulmak

Ekonominin sağlıklı işleyebilmesi için kaynakların doğru yönlendirilmesi şarttır. Zombi şirketlerin desteklenmesi değil, piyasa içi doğal seleksiyonun işlemesi, güçlü firmaların güçlenmesi gerekir.

Zombi ortamı kısa vadede siyasi rahatlama getirse de uzun vadede büyümenin yapısını çürütür.

Erol TAŞDELEN-Ekonomist    www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.