Connect with us

BANKA HABERLERİ

Alacak Takas Sistemi (Credit Clearance System)

Yayınlanma:

|

Alacak Takas Sistemi (ATS), Takasbank’ın yaptığı gibi birçok taraflı bir mahsuplaşma sistemidir. Para politikasının etkinliğini artırır. Paranın verimli kullanımını sağlar ve ilave 50 milyar dolarlık kaynak oluşturur. İdeal olarak TCMB, EFT sistemi gibi ATS olarak kurmalıdır. Borsada günlük 50 milyar TL işlem gerçekleşir ve Takasbank’ta bunun için 2 milyar TL para transferi yapılır. Böylece Borsadaki işlemler için Takasbank para talebini azaltır. Türkiye’de günlük 400 milyar TL tutarında “TL olarak” para transferi (EFT ve havale) yapıldığını, bunun %85’inin döviz, borsa ve faizde spekülatif işlemler için kullanıldığını, TCMB’nin piyasaya swap ve repo yoluyla verdiği 1 trilyon tutarındaki fonlamanın sadece %15’inin taraflar (firmalar, kamu ve bireyler) arasındaki reel işlemler için kullanıldığını ve piyasada bu tarafların birbirine olan stok borç tutarının 3 trilyon TL olduğunu ve bunların 500 milyar TL’sinin vadesinin geçtiğini tahmin ediyoruz. 2021 yılı için oluşturduğumuz tahmini 80 trilyon para trafiğine FİG-1’de yer verilmiştir.

Türkiye’deki TL cinsinden tahmini EFT/havale trafiği (Trilyon TL)

ATS’nin çok taraflı mahsup işlemi şu şekilde çalışır. Bir kişinin borcu karşı tarafın alacağıdır. A’nın B’ye 100 TL borcu ve B’nin A’ya 120 TL borcu varsa, pratik olarak taraflar cari hesap mahsuplaşması yaparak sadece 20 TL ödemek suretiyle borçlarını kapatırlar. Bu ilişkiye C’nin dahil olması halinde sonucun pek değişmemesi gerekir. A’nın B’ye 100 TL, B’nin C’ye 120 TL ve C’nin A’ya 130 TL borcu olması halinde, bütün taraflar borcunu ödemek için bankadan kredi veya işletme sermayesi kullanmak zorunda kalır. Diğer bir ifadeyle, 350 TL’lik kredi talebi oluşur ve ekonomideki kredi faizleri yükselir. ATS bu borçları kayıt altına alınmasını ve zincirdeki bütün taraflardan 100 TL’yi temizleme sürecini patent altına almıştır. ATS, A’nın B’ye olan borcu sıfır, B’nin C’ye olan borcu 20 TL ve C’nin A’ya olan borcunun 30 TL olmasını sağlamaktadır. Piyasada taraflar (firmalar, kamu ve bireyler) arasındaki 3 trilyon TL tutarındaki borçların 500 milyar TL’nin vadesinin geçtiğini tahmin ediyoruz. Yani bütün taraflar bu borcu ödemek için döviz bozmak, kendi nakitleri kullanmak veya kredi çekmek suretiyle doğrudan veya dolaylı %30 düzeyinde bir faiz maliyetine katlanması gerekir. Ancak taraflar bunu yapmak yerine mümkün olduğunca ödemeyi geciktirmektedir. Borç stokundaki ağ ekonomide “credit crunch”a neden olmaktadır. Yani bütün tarafların domino etkisiyle temerrüde düşmesine neden olmaktadır. TBB verilerine göre Eylül 2021 itibariyle bankalardaki 1 sınıf haricindeki kredilerin tutarı 550 milyar TL civarındadır. İcra Dairelerindeki icra ve iflas dosyalarının sayısı artış trendini sürdürmektedir ve 24 milyona yaklaşmıştır.

Borç stokunun ağı

Piyasada vadesi gelen 500 milyar TL tutarındaki reel işlemlerin 300 milyar TL’si için bankalardan kredi talebi oluştuğunu varsayalım. Bunun için bankaların sunduğu kredi miktarı yaklaşık 25 milyar TL’dir. Şöyle ki, bankaların 1.5 trilyon TL tutarındaki kısa vadeli kredilerinin ortalama vadesinin 90 gün olduğu ve sisteme yeni bir para girişi olmadığı varsayımı ile kredi arzı yaklaşık 25 milyar TL eder. 300 milyar TL kredi talebi karşısında arz edilen kredi tutarı 25 milyar TL olmaktadır. Stiglitz bunu “credit rationing” olarak tanımlar. Bu durum piyasa faizlerinin yükselmesindeki temel nedendir. 500 milyar TL tutarındaki borç stokuna günlük 40 milyar TL eklendiğini tahmin ediyoruz. TCMB para politikası, piyasada vadesi gelen 500 milyar TL tutarındaki reel işlemlerin zamanında ödenmesine ve 3 trilyon TL tutarındaki stok borcun temizlenmesine odaklanmalıdır. Bu borçların ödenmesi için 150 milyar TL Reeskont Kredisi yoluyla ATS’yi kullanarak sıfır faizli “Ticaret Teşvik Kredisi” vermesi sorunu önemli ölçüde çözecektir. ATS ile 3 trilyon TL borç stokunun 750 milyar TL’sinin mahsuplaştırılabileceğini tahmin ediyoruz. Böylece hükümetin istediği yaklaşık 50 milyar dolar tutarındaki kaynak sıfır faizli olarak oluşturulacaktır. Bu kredi politik olarak faiz düşürme çabasına destek verilmiş olacaktır. Böylece 1.5 trilyon TL tutarındaki kısa vadeli banka kredilerinin, uzun vadeli krediye dönüşmesi mümkün olacaktır. TCMB’nin repo ve swap yoluyla verdiği 1 trilyon TL’yi azaltması yoluyla TL’nin spekülatif işlemlerde kullanılmasını sınırlandırılacaktır. Ekonomik büyümenin sürdürülmesi için piyasaya düşük faizden bol likidite verilmesi döviz ve faiz spekülasyonunu artırmakta, döviz kurunun ve enflasyonun yükselmesine neden olmakta ve Kur Korumalı Mevduatın (KKM) kamuya maliyetini artmaktadır. Kredi talebinin düşmesi bankaların karlılığını azaltır mı sorusu akla gelir. Hayır, azaltmaz. Bütün işletmeler gibi bankalar da özkaynak karlılığına (ROE) odaklanır. Geçen 10 yılda ROE enflasyonun altında kalmıştır ve bankalar kar dağıtımı yapamamaktadır. Özellikle yabancı bankalar bu süreçte çok zarar etmiştir. ATS ile halen 550 milyar TL tutarındaki 2. sınıf ve üzeri kredinin tutarı azalış trendine girecektir. ATS’nin amacı vadesi gelen borcun zamanında ödenmesini teşvik etmektir. Böylece bankaların karşılık maliyetleri azalacaktır. Bankaların sermayelerinin güçlenmesi, Basel kuralları gereği daha az sermaye bulundurması ve sermaye karlılığının artması mümkün olacaktır. Daha da ötesi bankaların İçsel Derecelendirme (IRB) ve Riske Maruz Değer (RMD) yöntemlerini kullanmaları mümkün olacaktır. Bu da bankaların sermaye yükümlülüğünü daha da düşürecektir. ATS ile yılda 5 trilyon TL tutarında bir çözümleme yapılması öngörülmektedir. Bu tutar üzerinden aracı kurumların yaptığı gibi firmalardan binde 5 (yüzde 0.5) komisyon ücreti alınabilir. Bu da yaklaşık 25 milyar TL komisyon geliri eder. Bunun bankalar arasında paylaştırılması halinde bankaların kredi ve likidite riski almadan ve bu işlemler için sermaye bulundurmadan komisyon geliri elde etmesi sağlanır. Bu da bankaların karlılığını artırır. 2021 yılında halka açık aracı kurumların özkaynak karlılığına baktığımızda %40’ın üzerindedir. Bankaların ise %15’tir. F/K oranları aracı kurumların 7 civarındaki iken bankaların 3’tür. ATS kısa vadeli krediler açısından bankaları aracı kurumlar gibi işlem yapmasına imkan vermektedir. Yani bir “broker” gibi risk almadan işlemlere aracılık etmesini ve “market maker” gibi TCMB’den temin ettiği sıfır faizli fon ile piyasaya likidite sağlamasını mümkün kılmaktadır. Aracı kurumlar hissenin alınması veya satılması için müşterilerden talimat almaktadırlar. Benzer şekilde, bankalar da ATS’nin ihtiyaç duyduğu tarafların ödemek istedikleri borçlara ilişkin talimatları alacaklardır. TCMB 150 milyar TL’yi reeskont kredisi yoluylda doğrudan 3 trilyon TL tutarındaki borcu ödenmesine yardımcı olmak suretiyle reel ekonomiyi desteklemek için kullanabilir. Bu borçların ödeme talimatlarını bankalar firmalardan alırlar ve ihracat kredisinde olduğu gibi TCMB kaynaklarının kullandırımını sağlarlar. Böylece, ekonomiye sıfır faizli “Ticaret Teşvik Kredisi” yoluyla 50 milyar dolar tutarında kaynak girişi sağlanacaktır. Faizler üzerindeki baskı azalacak ve piyasa faizleri normal seviyeye inecektir. Halen düşük olan politika faizinin yükseltilmesine gerek kalmayacaktır. TCMB’nin piyasaya verdiği 1 milyar TL tutarındaki likiditenin azaltılması halinde dövize olan talep ve enflasyon üzerindeki baskı azalacaktır. Piyasaya verilen TL azaldığı ve arzın kalacağına ilişkin beklenti oluştuğu için dolar ve Euro talebi azalacaktır. TCMB’nin bünyesinde EFT sistemine benzer şekilde ATS’nin kurulur. Firmaların ödemek istedikleri borçlarına ilişkin ödeme talimatlarını bankaları aracılığıyla ATS’ye girilmesi, TCMB tarafından “Reeskont Kredisi” yoluyla firmaların borçlarının ödenmesi için “Faizsiz Ticaret Teşvik Kredisi” verilmesi ve ATS algoritmalarını kullanarak borçların temizlenmesi gerekir. TCMB merkezli sıfır toplamlı zincirler yoluyla para anında Merkez Bankasına döner. (Ek-3) Banka1 “prime müşteriye” (A) kredi verir ve sorunlu müşterilerden (C) tahsilat yapar. Diğer müşteriler (B1, B2, B3…) de alacaklarını tahsil eder ve borcunu öder.

TCMB merkezli sıfır toplamlı zincir

İskonto zincirinde ise, banka “prime müşteriye” (L) kredi verir ve maliyetin önemli kısmına nakit talep eden (O) katlanır. (Ek-4) Diğer müşteriler ise (M ve N) alacaklarını tahsil eder ve borcunu öder. Böylece TCMB piyasanın ihtiyaç duyduğu kadar likiditeyi karşılar ve spekülasyon yapılmasına mahal vermez. Patent içinde tanımlanmış çeşitlendirme zinciri ve kamu zinciri ile bu yapı daha da güçlendirilebilir.

TCMB merkezli iskonto zinciri

Sonuç, olarak ATS’yi COVID Aşısı ve Google Map gibi sistemik bir sorunu çözen bir yöntem olarak görmek gerekir. TCMB’nin bu yöntemi kullanması reel ekonomiyi desteklemek için sıfır faizli kredi vermesini, 50 milyar dolar tutarında kaynak oluşturmasını, para talebini azalarak faizler üzerinde baskının azalmasını ve para politikasında esnekliğe sahip olmasını mümkün kılacaktır.

Rıdvan Çabukel – Ekonomim

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

PROGRAMLAR İŞE YARAMADI, YENİ REÇETE ŞART!

Yayınlanma:

|

Enflasyonla mücadele adı altında iç piyasa katliamına dönen uygulamalar, sahadan gelen sesi duymaksızın devam ederken, elinde rakamla bomboş bir ülkede yaşamaya niyetli gibi ortaya çıkan ekonomi yönetimi tarzı, uyarıları da duymazlıktan geliyor.

Halen 2025 yılında dünyada ihracat pazarlarının açılmasından medet umarak, umut dağıtma kampanyası devam ediyor. Oysa hatırlayacaksınız, 2024’te de strateji bunun üzerine kurgulanmıştı ve geldiğimiz nokta ortada.

Ayrıca dünya piyasası açılsa bile, ki beklendiği gibi coşmayacak, bu TL maliyetlerle ve kur dezavantajıyla hiçbir ihracatçının netice alabilmesi, alsa da sürdürebilmesi mümkün değil. Fakat bu mesele de görmezlikten geliniyor.

İç piyasa ise gerek kalmayan ve eksiye geçen satın alma gücü, gerekse firmaların maliyetlerini burada da yansıtabilmesine olanak tanımayan fotoğraf, üzerine kredi mekanizmasının da kesilmesiyle birlikte tam bir açmaz noktaya geldi.

Bazen öyle bir gelişme ortaya çıkar ki, sayfalarca anlattığınızı, tek bir tanımlamaya sığdırarak daha çok anlam taşır. İşte şimdi bunun için bir unsur var elimizde. Pandemi dönemini hatırlayın.

Mart ayında ilk vakanın görülmesinin ardından tüm ekonomi kapatılmış, perakende noktaları ve bağlantılı olarak ticaret tamamen durma noktasına gelmiş, sadece e-ticaretle iş yapmaya çalışanların, yetersiz cirolarla ‘hiç olmazsa’ diyerek günü kurtarmaya çalıştığı o sıfır noktasını anımsayın.

O dönemde bilhassa ticaretle uğraşanlar ne yaşadıklarını çok iyi biliyorlar. Fakat o dönemin koşullarında bile, en azından kredi alan vatandaş zorunlu harcamalarını yapmaya çalıştı. İş hacmini kurtarmaya yetti mi, hayır. Ama atlatılması gereken bir dönemdi.

Son gelinen nokta, büyük bir alarmın habercisi gibi. Noktasına virgülüne dokunmadan önce bilgiyi aktarayım: “…ticari satışlarda pandemi dönemi olan Mayıs 2020’den sonraki en sert düşüş gerçekleşti. Ticaret satış hacmi temmuz ayında bir önceki aya göre ise yüzde 0.6 azaldı…”

Ticarette satışların 2020 yılının Mayıs ayı seviyesine düşmüş olması, ekonomi yönetiminin işi gücü bırakıp, konsantre olması gereken bir başlık olarak ortada duruyor. Ama görüyoruz ki, halen rakam tutkusuyla, sahadan gelen sese kulak tıkamaya devam edecekler.

Türkiye’nin gerçekçi bulunmayan bir enflasyonu 10’ar puan düşürerek oluşturmaya çalıştığı bir ortamda, tamamen duran bir piyasada, nakit akışının açmaza doğru sürüklendiği bir nokta, insanların gelirlerinin açlık seviyesinin altında, kredi puanlarının sorunlu olduğu ve satın alma için vadelerin de yok seviyesine getirildiği şartlarda nasıl bir ekonomik sonuç bekliyorlar?

Mesele artık bir ekonomi tercihi olmaktan çıktı, kumarhanenin müşterisini değil, ekonominin gerçek aktörlerini korumak gereken bir fotoğrafla ortada duruyor. Buna karşılık viraneye bakıp, yalı methiyesi düzen bir yönetim anlayışıyla binanın yıkılmasını izleyen yöneticilere sahibiz. Durun, okuyun, yeni bir strateji belirleyin. Yoksa topluca yıkıntının altında kalacağız.

Mustafa AKPINAR

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

FED’den 50 bsp indirim fiyatlanıyor: Nerdesin âşkım, burdayım âşkım #altın

Yayınlanma:

|

Yazan:

Avrupa Merkez Bankası (ECB), Euro bölgesindeki enflasyonun yavaşlaması ve ekonomik büyümenin zayıflaması nedeniyle faiz oranlarını bir kez daha düşürdü ve önümüzdeki aylarda daha fazla faiz indirimi sinyali verdi. Ancak ECB Başkanı Lagarde, kararların veri odaklı olacağını ve önceden belirlenmiş bir yol izlenmediğini vurguladı. ECB’nin yeni ekonomik tahminleri enflasyonun 2025’te %2 olan hedefe ulaşacağını ön görürken, büyüme tahminleri ise aşağı yönde güncellendi.

ECB’nin Haziran’dan bu yana ikinci çeyrek puanlık faiz indirimine soyunduğu günün devamında yılın geri kalanına yönelik sürecin nasıl devam edeceğini tam olarak bilmiyoruz. Bu sabah itibariyle vadeli faiz kontratları, ECB’nin 17 Ekim tarihinde düzenlenecek olağan faiz toplantısında 25 baz puan indirimine gitme olasılığına sadece %30 ihtimal tanıdığını not edelim. ECB ardından yatırımcıların dikkati FED’in önümüzdeki Çarşamba günü iki günlük toplantısının sonunda faiz indirimi kararı alması beklendiği toplantısına çevrilmiş durumda. Çeyrek puanlık indirime kesin gözüyle bakılırken, 2020’den bu yana ilk faiz indirimi olacağını da not edelim. Vadeli kontratların 50 baz puanlık faiz indirimine %50 ihtimal tanımaya başlaması ile, doların değer kaybının yeniden hızlandığını görüyoruz.

ECB kararı sonrası, küresel mali piyasalarda -günün son işlem saatlerinde- büyük çaplı bir volatilitenin hâkim olduğunu gördük. Önde gelen merkez bankalarının faiz indirimlerine başlayıp devam edeceğini beklentisinin yarattığı rüzgâr ve hâliyle FED’den 50 baz puan indirim ihtimalinin potaya girmesi,  kıymetli metal fiyatlarını yukarıya itti. Altının ons fiyatı, 2,530 dolar direncinden defalarca ‘kırmızı kart’ görmesi ardından dün yeni ufuklara yelken açarak 2,565 dolar seviyesini test etmek suretiyle tüm zamanların zirvesine yükseldi. Ons altın ile ilgili çok uzun bir süredir olumlu bir tonumuz olduğunu okurlarımız pekâlâ biliyorlar. Bir kez daha hatırlatmak gerekirse: Doların adeta ‘silah’ olarak kullanılması nedeniyle Merkez Bankalarının dolar rezervlerini azalttığını; doların rezerv kompozisyonundaki payının %70’ten %58’e gerilediğini, ABD Hazinesinin her 100 günde ~ $1 trilyon artan borcu ve bunun da yarattığı kaygılar, artan jeopolitik riskler ve faiz indirimleri öncesinde altını daha cazip bir yatırım aracı olarak görülmeye başlanması… Bu görüşler ışığında altın ile ilgili uzun pozisyonlarımızı korumaya devam edeceğiz. Büyük resimde, her ne kadar kısa vadede bir miktar volatiliteye imkân versek de, zayıf dolar temasının korunmaya devam edeceğini, altının 2,550 dolar seviyesindeki hedefimize ulaşması ardından artık 3bin dolar seviyesinin radar menzilinde olacağını düşünüyoruz.

Türkiye cephesinde de, tıpkı yurt dışında olduğu üzere, günün son işlem saatlerinde volatilitenin etkili olduğunu gördük. Borsa cephesinde son yedi gündür kesintisiz bir şekilde korunan satış baskısı, sekizinci güne de taşınmaya hazırlanırken, 9,400 teknik seviyesinin altına sarkan endeks, kapanışa doğru bankalar öncülüğünde gelen güçlü alımları ile kayıplarını telafi ederek günü %1,1 artıda tamamlamayı başardı. Bankacılık endeksi ise günü %2,3 yükselişle tamamladığını not edelim. TCMB’nin kaybettiği döviz rezervlerini son bir haftadır hızla yerine koyması ardından kur cephesinde düşen tansiyonun da yardımı ile USDTRY kuru 34 seviyesinin kıyısında gün boyu salınmaya devam ederken, akşamüzeri 33,90 seviyesine kadar gerilediğini gördük. Altının rekor kırdığı, USDTRY kurunda da yönün yavaş bir yükseliş şeklinde olsa da yukarı olduğu bir ekosistemde, gram altın 2,800 TL seviyesinin de üzerine yükseldi. Bültenimizi takip eden değerli okurlarımızın, gram altında cephesinde, iki yükselen nedeniyle rekorların peş peşe gelmeye devam edeceği görüşümüzü pekâlâ hatırlayacaklardır.

Her hafta Perşembe günü açıklanan TCMB ve BDDK’nın haftalık bültenlerini yine dikkatle irdeledik. Bu minvalde, 6 Eylül ile biten haftada menkul kıymet istatistiklerinin ön plana çıktığın görüyoruz keza yabancı yatırımcı söz konusu haftada satış düğmesine basmış: yabancının hisse senedi portföyü 50 milyon dolar, devlet tahvili portföyü ise 863 milyon dolar azalmış. Yabancının hisse senetlerinden sene başından bu yana yaklaşık 2 milyar dolar satış yaptığını bilmemize rağmen, tahvil cephesindeki satışı pek de anlamlandıramadık. Öte yandan, TCMB’nin brüt döviz ve altın rezervleri 2,6 milyar dolar düşüşle 146,7 milyar dolar seviyesine gerilerken; 11 Eylül gününe ait TCMB’nin analitik bilançosuna göre, swap ve kamu dövizleri hâriç net pozisyon 0,9 milyar dolar artışla 15,1 milyar seviyesine yükseldi. BDDK verilerine göre ise KKM bakiyesi 0,5 milyar dolar düşüşle 46,5 milyar dolar seviyesine geriledi. KKM’den çıkış kesintisiz bir şekilde Eylül 2023’den beri devam ediyor. Yabancı para mevduatlar 10 milyar dolar artışla 199,2 milyar dolar seviyesine gelirken, yurtiçi yerleşik tüzel kişilerin 1,2 milyar dolar mevduat artışına karşılık bireyseller 0,2 milyar dolar döviz çıkışı gerçekleştirdiklerini görüyoruz. Bu veriler neticesinde, KKM’nin toplam mevduat havuzundaki payı %9, dövizin %39, TL’nin oranı ise %52 seviyelerinde göreceli olarak yatay seyretti.

Yurt dışına geçmeden önce, dün TCMB tarafından açıklanan Temmuz ayı cari işlemler dengesinin 0,6 milyar dolar fazla verdi. Geçen yılın aynı ayında cari dengenin 5,3 milyar dolar açık verdiğini hatırlatalım. Bu sonuçla birlikte 12 aylık birikimli açık 19,1 milyar dolar ile son yılların en düşük seviyesine geriledi. Bu iyileşmenin arkasında altın ithalatındaki sert düşüşün ve ihracatta yaşanan artışın büyük payı olduğunu görüyoruz. Veriyi olumlu olarak ‘okuyoruz’.

Brent cinsi ham petrolün varil fiyatı, talep ve büyüme endişelerinin gölgesinde son üç yılın en düşük seviyesini test etmesi ardından, Meksika Körfezi’ni vuran Francine Kasırgası’nın ABD üretimini ne kadar etkileyeceği konusundaki belirsizliklerle birlikte dün günü %2’nin üzerinde yükselişle 72 dolar seviyesinden tamamladı. Doların değer kaybettiği, EUR ve Sterlin paritelerinin hafif de olsa yükseldiği dünkü günün gecesini ABD borsaları yükselişle tamamladı. Teknoloji hisselerinin işlem gördüğü Nasdaq endeksi %1 yükselirken, bu sabah pasifiği diğer ucuna iyimser havanın topyekûn taşınmadığını görüyoruz. Japon Yen’i 140 psikolojik seviyesine doğru gerileyerek dolar karşısında yılın en değerli seviyesine gelmesi, ihracat odaklı Japonya şirketlerini olumsuz etkileyeceği beklentisi ile gösterge endeks Tokyo borsası %1 düşerken, teknoloji ağırlıklı Hong Kong borsası %1 yükseldi.

Reuters/Ipsos anketine göre, ABD Başkan Yardımcısı Harris, 5 Kasım’daki başkanlık seçimleri yarışında Trump karşısında %47’ye %42’lik bir üstünlük sağladı. Harris, seçmenlerin çoğunlukla kazandığını düşündüğü münazara ardından son dönemlerde kapanan farkı yeni açtı. Bu sonuç, Harris’in seçim yaklaşırken seçmenler üzerinde artan bir avantaj elde ettiğini gösterirken, piyasa dostu politikalar izlemesi beklenen Trump’ın geriye düşmesi ile bitcoin hâlen daha 58bin dolar seviyesinin etrafında salındığını ve ralliye ayak uyduramadığını görüyoruz. Yükselişin başlaması için 68-69bin dolar seviyelerinin üzerinde haftalık bir kapanışa ihtiyaç olduğunu altını peşinen çizelim. Herkese iyi bir hafta sonu dileriz.

Altın

17262004541cc5ca17144bc565b42b9c3e1cb64606_1_1200.jpg

Menkul Kıymet İstatistikleri

17262004557fdf4ced52b48d47ab45ed6b2d64f966_2_1200.jpg

TCMB net döviz pozisyonunda yaşanan günlük değişim

1726200456e863a1d8864d1e8b26a509bd00fe6306_3_1200.jpg

Emre Değirmencioğlu 

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

BofA, ABD Asgari Saatlik Ücretini 24 Dolara, Başlangıç Maaşını Yaklaşık 50 Bin Dolara Çıkardı

Yayınlanma:

|

Yazan:

Bank of America, şirketin 2025 yılına kadar 25 dolar taahhüdünün en son adımı olan ABD asgari saatlik ücretini saatte 24 dolara çıkardığını duyurdu. Artışla birlikte, ABD’deki tam zamanlı çalışanlar için asgari yıllık maaş yaklaşık 50.000 dolara yükselecek. Artış, ABD’deki tüm tam zamanlı ve yarı zamanlı saatlik pozisyonlar için geçerlidir.

Bankalar arasında fark yarattı, personeli öncelikli hale getirdi

Bu hamle, bankanın ABD’li saatlik çalışanlar için asgari ücret oranı belirlemede ulusal bir lider olma geçmişine dayanıyor.

  • Son yedi yılda Bank of America, asgari saatlik ücreti 2024’te 15 dolardan 24 dolara yükseltti.
  • 24 dolara yükselmesiyle, bankadaki tam zamanlı ABD çalışanlarının başlangıç maaşı 2017’den bu yana yaklaşık 20.000 dolar artmış olacak.
Bank of America asgari ücret artışı çubuk grafiği Bank of America asgari ücret zaman içinde arttı

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.paravitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.