Connect with us

BANKA HABERLERİ

Banka Üst Yönetimi ve Kara Para Aklama: Katılım Nedenleri, Süreçler ve Olası Sonuçla

Yayınlanma:

|

Banka Üst Yönetimi ve Kara Para Aklama: Katılım Nedenleri, Süreçler ve Olası Sonuçlar

Kara para, yasa dışı faaliyetlerden elde edilen kazançların finansal sisteme yasal bir çerçeveye oturtularak sokulması sürecidir. Bankalar, finansal sistemin merkezinde yer aldıkları için bu sürecin en sık başvurulan araçları arasında bulunur. Banka üst yönetiminin kara para aklama faaliyetlerine bilerek ya da bilmeyerek dahil olması ise, yalnızca bankanın itibarı ve mali durumu için değil, toplumun güvenliği ve ekonomik istikrar için de ciddi bir tehdit oluşturur. Bu makalede, banka üst yönetiminin kara para aklama süreçlerine karışma nedenleri, kara para aklama aşamaları, yönetimin aldığı riskler ve bu tür faaliyetlerin sonuçları detaylı olarak ele alınacaktır.

Kara Para Aklamanın Temel Aşamaları ve Bankaların Rolü

Kara para aklama süreci genellikle üç ana aşamadan oluşur: yerleştirme (placement), dağıtma (layering) ve bütünleştirme (integration). Her aşamada bankaların sağladığı işlemler, kara paranın yasal hale getirilmesine katkı sağlar.

  1. Yerleştirme (Placement): Kara para aklama sürecinin ilk aşamasıdır ve yasa dışı fonların finansal sisteme dahil edilmesini içerir. Bu aşamada yasa dışı kazançlar genellikle bankalara yatırılır. Büyük miktarlardaki nakit paranın çeşitli hesaplara yatırılması, transfer edilmesi veya döviz işlemlerine yönlendirilmesiyle gerçekleştirilir. Bankalar, özellikle nakit işlemlerin yoğun olduğu hesap hareketlerini izleyerek bu tür yerleştirme işlemlerini tespit edebilir. Ancak, güçlü denetim mekanizmalarının olmaması, bu işlemlerin fark edilmesini zorlaştırır ve kara para, bankalar aracılığıyla sisteme girmiş olur.
  2. Dağıtma (Layering): Bu aşama, kara paranın izini kaybettirmek için karmaşık işlemlerle yasal bir görünüme kavuşturulmasını hedefler. Paranın farklı hesaplara transfer edilmesi, uluslararası havaleler yapılması veya karmaşık ticari işlemlerle maskelenmesi gibi yöntemlerle fonların kaynağı gizlenir. Paranın kaynağını takip etmeyi zorlaştırmak için çeşitli ülkelerdeki bankalar ve offshore hesaplar kullanılarak işlemler daha karmaşık hale getirilir. Bankalar, bu işlemler sırasında yüksek değerli para transferlerine şüpheyle yaklaşmalı ve riskli işlemleri sürekli izlemelidir.
  3. Bütünleştirme (Integration): Kara para aklamanın son aşamasıdır ve yasal bir görüntüye kavuşmuş paranın ekonomiye entegre edilmesini içerir. Bu aşamada yasa dışı kazançlar, gayrimenkul alımları, lüks tüketim malları veya ticari yatırımlar gibi görünüşte yasal faaliyetlerde kullanılır. Bankalar, yasa dışı gelirlerin bu yasal görünümlü faaliyetler aracılığıyla ekonomiye karıştığını tespit etmekte zorluk yaşayabilir. Örneğin, yüksek miktarda ticari krediler veya yatırım hesapları aracılığıyla sağlanan fonlar, bankacılık sistemi içinde “temiz” bir görünüme sahip olur.

Banka Üst Yönetiminin Kara Para Aklamaya Katılım Nedenleri

Banka üst yönetiminin kara para aklama süreçlerine bilerek veya bilmeyerek katılmasının altında çeşitli nedenler yatmaktadır. Bu nedenler, bankanın finansal hedefleri ve dış baskılardan bireysel çıkarlara kadar değişiklik gösterebilir.

Kâr Elde Etme Arzusu ve Finansal Baskılar

Bankalar, özellikle ekonomik dalgalanmalar döneminde veya hissedarlarının yüksek kâr beklentisi altında kara para aklama işlemlerinden elde edilen yüksek nakit akışlarını çekici bulabilir. Bu yasa dışı fonlar, bankanın kâr marjını artırarak mali tablolarında geçici bir iyileşme sağlar. Bu süreçte bankalar, işlem ücretleri ve faiz gelirleriyle kısa vadeli finansal başarı elde edebilir.

Ancak bu tür gelirler, bankaların uzun vadeli güvenilirliğini tehdit eder ve ciddi yasal sonuçlar doğurur. Örneğin, geçmişte kara para aklama skandallarına karışmış olan büyük bankalar, milyarlarca dolar para cezasına çarptırılmış ve ciddi itibar kayıpları yaşamıştır. Bu nedenle kısa vadeli kazançların uzun vadeli riskleri gölgeleyebileceği bu tür durumlar, bankalar açısından büyük riskler barındırır.

Zayıf Denetim ve İç Kontrol Mekanizmaları

Bankalar genellikle kara para aklamayı önleme (AML) ve “Müşterini Tanı” (KYC) prosedürlerine sahiptir. Ancak, bu sistemlerin zayıf uygulanması veya yetersiz denetim mekanizmaları, yasa dışı fonların finansal sisteme girmesini kolaylaştırabilir. Etkili bir iç kontrol mekanizmasının olmaması, bankanın yasa dışı işlemleri fark etmesini zorlaştırır ve üst yönetimin bu tür işlemlere göz yummasına neden olabilir.

Özellikle uluslararası bankalar için farklı ülkelerdeki yasal düzenlemelere uyum sağlamak zor olabilir. Bu durum, kara para aklamayla mücadele programlarının zayıf kalmasına ve bazı yasa dışı işlemlerin gözden kaçmasına neden olur. Üst yönetim, bu kontrol ve denetim zafiyeti nedeniyle riskli işlemleri belirlemekte ve engellemekte zorlanabilir.

Kişisel Çıkarlar ve Yolsuzluk

Bazı banka yöneticileri, kişisel çıkarları doğrultusunda kara para işlemlerine bilerek göz yumabilir. Örneğin, üst düzey yöneticiler, yasa dışı kazançlardan pay almak veya belirli müşteri ilişkilerini geliştirmek amacıyla bu tür faaliyetlere göz yumar. Bu tür çıkar çatışmaları, bankanın etik ve yasal sorumluluklarını ihmal etmesine yol açar ve bankanın itibarını büyük ölçüde zedeler.

Yöneticilerin yasa dışı kazançlardan pay almak veya çıkar çatışmaları nedeniyle bu tür işlemlere aktif olarak katılması, kamuoyunun bankacılık sistemine olan güvenini sarsar. Bu riskleri azaltmak için, bankaların bağımsız denetimlere tabi tutulması ve etkili iç kontrol mekanizmaları kurulması büyük önem taşır. Ancak, bazı durumlarda bu denetimler göz ardı edilir veya zayıf bırakılır.

Dış Baskılar ve Tehditler

Organize suç örgütleri veya terör örgütleri gibi yasa dışı gruplar, bankaların üst yönetimlerine tehdit, şantaj veya baskı uygulayarak kara para aklama faaliyetlerine katılmalarını sağlayabilir. Güvenlik açığı bulunan ülkelerde bu tür tehditler daha yaygın olup yönetimi yasa dışı işlemlere göz yummak zorunda bırakabilir. Özellikle kara para aklamanın terörizmi finanse etmek gibi durumlarda, bankalar bu suçların dolaylı bir parçası haline gelir ve finansal sistemin güvenilirliği ciddi şekilde tehdit altına girer.

Bu tür olaylar, yalnızca bankanın itibarını değil, aynı zamanda toplumun güvenliğini ve finansal sistemin bütünlüğünü de tehdit eder. Bu tür tehditlere karşı koymak için bankaların bağımsız denetim mekanizmaları kurması ve çalışanlarına yönelik güvenlik önlemlerini artırması önemlidir.

Politik Baskılar ve Sosyal Etkiler

Bazı ülkelerde kara para aklama, siyasi veya sosyal çıkarlar doğrultusunda kullanılabilir. Özellikle hükümetler veya belirli siyasi gruplar, kara para aklama işlemlerini bankacılık sistemi üzerinden gerçekleştirmek için bankalara baskı yapabilir. Banka üst yönetimi üzerindeki bu baskılar, bankaların yasa dışı işlemlere bilerek dahil olmasına yol açabilir.

Bu tür durumlarda, bankanın tarafsızlığı tehlikeye girer ve kamuoyunun finansal sisteme olan güveni sarsılır. Bu gibi durumlarda, bankaların bağımsız denetim mekanizmalarını güçlendirmesi ve şeffaflık ilkelerine bağlı kalması büyük önem taşır.

Bankaların Kara Para Aklama Faaliyetlerine Katılmasının Sonuçları

Bankaların kara para aklama faaliyetlerine katılması, hem banka hem de toplum için ciddi zararlar doğurabilir. Bu tür faaliyetlerin sonuçları finansal istikrarı, toplum güvenliğini ve bankanın itibarını ciddi şekilde etkileyebilir.

  • Finansal İstikrarın Bozulması: Kara para aklama faaliyetleri, ekonomide dengesizlik yaratır ve finansal istikrarı bozarak yasal işletmelere karşı haksız rekabete yol açar. Bu durum, piyasalarda güvensizlik yaratır ve bankacılık sisteminin bütünlüğünü tehdit eder. Ayrıca, kara para aklama faaliyetlerinin sürdüğü bir ortamda enflasyon gibi ekonomik dengesizlikler yaşanabilir. Gri listeye alınan ülkelerin ana nedenlerinden biri de Kara Para Trafşğinde bankaların işin içine girmesinden kaynaklandığı unutulmamalı.
  • İtibar Kaybı: Kara para aklama skandalına karışan bankalar, itibar kaybına uğrar ve müşterilerinin güvenini kaybeder. Bu durum, bankanın müşteri tabanının daralmasına ve uzun vadede mali kayıplar yaşamasına neden olur. Geçmişte kara para aklama skandalları nedeniyle milyar dolarlarla ifade edilen cezalar ödemek zorunda kalan birçok banka, itibar ve müşteri kaybı nedeniyle önemli ölçüde zarar görmüştür.
  • Yasal ve Finansal Yaptırımlar: Kara para aklama suçuna karışan bankalar, yüksek miktarda para cezasına çarptırılabilir. Bu cezalar, bankanın mali yapısını olumsuz etkiler ve operasyonel faaliyetlerini kısıtlar. Ayrıca, kara listeye alınan bankalar, uluslararası finansal piyasalardan dışlanabilir ve kredi notları düşebilir.
  • Toplum Üzerindeki Olumsuz Etkiler: Kara para aklama faaliyetleri, organize suçların ve terörizmin finansmanını destekleyerek toplum güvenliğini tehdit eder. Yasa dışı gelirlerin yasal sisteme karışması, suç oranlarını artırır ve toplumda etik değerlerin zayıflamasına yol açar. Bu nedenle, kara para aklamayla mücadele, hem ekonomik güvenlik hem de toplumsal huzur açısından hayati önem taşır.

Sonuç

Bankaların kara para aklama faaliyetlerine karşı güçlü önlemler alması, yalnızca bankanın güvenilirliği için değil, finansal sistemin bütünlüğü ve toplumun güvenliği için de büyük önem taşır. Üst yönetim seviyesinde sıkı denetim, etkili iç kontrol mekanizmaları ve etik kurallar, kara para aklamayı engellemek için kritik rol oynar. Bankaların bağımsız denetimlere tabi olması ve düzenleyici kurumların bu konuda sıkı tedbirler alması, kara para aklamayla mücadelede en etkili adımlardır.

Finansal sistemin sağlıklı bir şekilde sürdürülebilirliği ve toplumun güvenliği için bankaların kara para aklama faaliyetlerine karşı bilinçli ve güçlü bir duruş sergilemesi gerekmektedir. Bu, hem bankaların hem de düzenleyici kurumların iş birliği içinde çalışmasını ve kara para aklamayı önleme konusunda kararlı bir politika benimsemesini gerektirir. Bankaların, toplumsal sorumluluklarını yerine getirerek şeffaflık ilkesine bağlı kalması, toplumun bankacılık sistemine olan güvenini artıracaktır.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Yeni KGF Krediler çözüm olur mu?

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türkiye’nin mevcut ekonomik koşullarında, yeni Kredi Garanti Fonu (KGF) kredileri belirli alanlarda çözüm sunabilir; ancak bu kredilerin etkisi, uygulama şekline ve kapsamına bağlı olarak değişkenlik gösterebilir.

KGF Kredilerinin Potansiyel Faydaları

  1. Teminat Sorununun Aşılması: KGF, teminat yetersizliği nedeniyle kredi alamayan KOBİ’lere ve KOBİ dışı işletmelere kefil olarak, bu işletmelerin finansmana erişimini kolaylaştırır.

  2. Nakit Akışının Desteklenmesi: KGF destekli krediler, işletmelerin nakit akışını güçlendirerek olası finansal riskleri azaltabilir. Bu sayede işletmeler, yatırımlarını planlayarak likidite sorunlarının önüne geçebilir.

  3. Öncelikli Sektörlerin Desteklenmesi: KGF kredileri, ihracat, yeşil dönüşüm ve dijitalleşme gibi stratejik alanlarda faaliyet gösteren işletmelere yönelik özel destek paketleri sunarak, bu sektörlerin gelişimini teşvik edebilir.

Mevcut Kısıtlamalar ve Zorluklar

  1. Sıkı Para Politikası: Son dönemde uygulanan sıkı para politikaları nedeniyle, yeni KGF destekli kredi paketlerinin devreye alınması ertelenmiş olabilir. Bu durum, işletmelerin finansmana erişimini zorlaştırabilir.

  2. Yüksek Faiz Oranları: KGF destekli kredilerde faiz oranları, kredi türüne, işletmenin yapısına ve bankaların uyguladığı politikalara göre farklılık göstermektedir. Bu durum, bazı işletmeler için kredi maliyetlerini artırabilir.

  3. Sınırlı Kapsam: KGF kredileri, genellikle belirli sektörler veya projeler için sunulmaktadır. Bu nedenle, tüm işletmelerin ihtiyaçlarını karşılamayabilir.

Geçmiş KGF’lede yapılan hatalar

Geçmiş KGF Kredilerde ciddi hatalar yapıldı. Özellikle ilk KGF Paketinde özensizlik söz konusuyd ve nerede ise yeterince değerlendirmeden her firmaya verildi. Diğer bir hata bazı bankacılar tarafından istismar edildi ve bu kredile rsuç olmasına rağmen komisyon alınarak dağıtıldı. Bankalar bu istismarcılara karşılık tespit ettikleri hakkında suç duyurusunda bulunmadı işten atmakla yetindi. Diğer bir hata da protokolde takip sonrası bu kreid dosyalar VARLIK YÖNETİM Şirketlerine satılmaması gerekiyordu. Protokole bu yönde bir madde konmadığı için bazı bankalarda %80’ni KGF’den alınıp %10’lık pay ile de Varlık Yönetim Şirketlerine satıldı. KGF ciddi zarar etti batan kredilerde. Üstelik KGF’nin ortakları Hazine, TOBB v eBankaalr olmasına rağmen yapıldı bu. Bazı bankaların bazı bölge ve şubelerinde KGF Kredilerde yoğunlaşma tesadüf oalmaz. İstismar edilen kredilerde KGF ödeme yapmamalıydı.

Sonuç

KGF kredileri, özellikle teminat sorunu yaşayan KOBİ’ler için önemli bir destek mekanizmasıdır. Ancak, bu kredilerin ekonomiye olan katkısı, uygulama kapsamı, faiz oranları ve erişim kolaylığı gibi faktörlere bağlıdır. Dolayısıyla, KGF kredileri tek başına ekonomik sorunların çözümü olmayabilir; ancak doğru politikalar ve uygulamalarla birlikte, ekonomiye olumlu katkılar sağlayabilir.

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

TCMB Enflasyon Raporu 2025-II Bilgilendirme Toplantısı yapıldı

Yılın 2. Enflasyon Raporu sunumunu yapan TCMB Başkanı Fatih Karahan enflasyonun 2025’te yüzde 24’e, 2026’da yüzde 12’ye ve 2027’de yüzde 8’e gerileyeceğini tahmin ettiklerini açıkladı. Enflasyon tahminleri bir önceki rapor dönemine göre değişmedi. 2025 için yüzde 19-29’luk tahmin aralığı da korunurken Karahan “Belirsizliklerin geçmiş döneme göre daha yüksek olduğunu da göz önünde bulundurarak ihtiyatlı ve sıkı para politikası duruşumuzdan taviz vermeyeceğiz” ifadelerini kullandı

Yayınlanma:

|

Yazan:

TCMB Başkanı Fatih Karahan, yılın 2. Enflasyon Raporu’nun tanıtımı amacıyla, İstanbul Finans Merkezi’ndeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Yerleşkesi’nde düzenlenen bilgilendirme toplantısında konuştu.

İşte Karahan’ın konuşmasından önemli satır başları:

-Sıkı para politikamızın sonuçlarını kademeli bir şekilde almaya devam ediyoruz.

-Mart ve Nisan aylarında finansal piyasalarda yaşanan hareketlilik karşısında, TCMB olarak proaktif bir biçimde gerekli adımları attık.

-Önümüzdeki dönemde de para politikasındaki kararlı duruşumuzu sürdürerek, dezenflasyonun devamını sağlayacak şekilde hareket edeceğiz.

-Küresel ticaret ve ekonomi politikalarına dair belirsizlik yüksek seviyelerini koruyor.

“TARİFE ADIMLARI KÜRESEL ENFLASYON BEKLENTİLERİNİ ARTIRDI”

-Tarife adımları küresel enflasyon beklentilerini bir miktar artırmıştır.

-Sıkı para politikası sonucu talep kompozisyonu daha dengeli hale gelmiştir.

-Sanayi ve hizmet üretimi ilk çeyrekte artmıştır.

-İşgücü piyasası manşet işsizlik oranının ima ettiğine kıyasla daha az sıkıdır.

-Yurt içi talep ivme kaybetmekle beraber öngörülenin üzerinde seyretmiştir.

“TALEP KOŞULLARININ ENFLASYONU DÜŞÜRÜCÜ ETKİSİ AZALDI”

-İlk çeyrekte talep koşullarının enflasyonu düşürücü etkisi azalmıştır.

-2025 yılında cari açığın milli gelire oranının, 2024 yılına kıyasla bir miktar daha yüksek olmakla birlikte, uzun dönem ortalamalarının altında kalacağını tahmin ediyoruz.

“DEZENFLASYON SÜRECİ KESİNTİSİZ DEVAM EDİYOR”

-2024 haziran ayında başlayan dezenflasyon süreci kesintisiz bir şekilde devam ediyor.

-Son üç aylık veriler ana eğilimde yatay bir seyre işaret etmektedir.

-Ana eğilim göstergeleri dezenflasyon sürecinin devamına işaret etmektedir.

-Mal enflasyonundan sonra hizmet enflasyonundaki düşüş de belirginleşmektedir.

-Temel mal enflasyonu nisan ayında güçlenmiştir.

“KUR ETKİSİ GEÇMİŞE GÖRE DAHA SINIRLI”

-Mevcut veriler kur etkisinin geçmişe göre daha sınırlı olduğunu ima etmektedir.

-Emtia fiyatlarındaki düşüşün dezenflasyonu desteklemesi beklenmektedir.

-Son yaşanan zirai don hadisesinden en çok etkilenen 16 ürünün tüketici sepetindeki payı yüzde 1,5 civarında.

-Enflasyon beklentileri dezenflasyon patikamızın üzerinde seyretmeye devam ediyor. Bu görünüm para politikasındaki sıkı ve kararlı duruşumuzu korumayı gerekli kılıyor.

-Piyasa işleyişi içinde attığımız proaktif adımlar sıkı para politikası duruşunu destekledi.

-Alınan tedbirlerin etkisiyle finansal piyasalarda oynaklık azalmıştır.

-Finansal koşullardaki sıkılık devam etmektedir.

-Portföy tercihlerinde dövize yönelim sınırlı olmuştur.

“MART AYININ İKİNCİ YARISINDAN SONRA ÇIKIŞLAR HIZLANDI”

Ocak ayından itibaren belirginleşen dezenflasyon süreciyle birlikte Türkiye’ye yönelik sermaye girişleri pozitif ayrışmıştı.

Bununla birlikte, finansal piyasalarda son dönemde yaşanan gelişmeler ve azalan risk iştahıyla, gelişmekte olan ülkelerden ve Türkiye’den sermaye çıkışları belirginleşti.

Mart ayının ikinci yarısından sonra Türkiye’den çıkışların tarife adımlarının açıklanmasıyla hızlandığını görüyoruz.

Diğer yandan, son haftalarda gelişmekte olan ülkeler ve Türkiye’ye yönelik sermaye akımlarında çıkışların durduğu ve ılımlı bir sermaye girişi yaşandığı dikkat çekiyor.

“SIKI DURUŞ REZERVLERİ DESTEKLİYOR”

-Sıkı para politikası duruşumuz rezervleri desteklemektedir.

-Orta vadeli tahminler oluşturulurken, enflasyon görünümünde belirgin ve kalıcı bir iyileşme sağlanana kadar, para politikasındaki sıkı duruşun sürdüreceğimizi esas aldık.

AŞAĞI VE YUKARI YÖNLÜ ETKİLER BİRBİRİNİ DENGELEDİ

-2025 gıda enflasyonu tahmini yüzde 24,5’ten yüzde 26,5’e çıktı. 2025 ortalama petrol fiyatı tahmini 76,5 dolardan 65,8 dolara çekildi.

-Orta vadeli tahminlerimizi oluştururken, enflasyon görünümünde belirgin ve kalıcı bir iyileşme sağlanana kadar, para politikasındaki sıkı duruşu sürdüreceğimizi esas aldık. Ayrıca, ekonomi politikalarındaki eşgüdümün de artarak devam edeceğini tahminlerimize yansıttık.

-Bu çerçevede, bir önceki Rapor dönemiyle aynı şekilde, 2025 yıl sonunda enflasyonun yüzde 24 seviyesinde gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz. 2026 yıl sonu için yüzde 12 olan enflasyon tahminimizi de koruduk.

-Enflasyonun 2027 yılında yüzde 8’e geriledikten sonra orta vadede yüzde 5 seviyesinde istikrar kazanmasını hedefliyoruz.

-Yıl sonunun yaklaşması nedeniyle, 2025 tahmin aralığının mekanik olarak daralması gerekirdi. Ancak, son dönem artan belirsizlikler nedeniyle, tahmin aralığımızı yüzde 19 ile 29 olarak koruduk. Tahmin aralığı 2026 yıl sonu için ise yüzde 6 ve 18’e karşılık gelmektedir.

-Politika tepkisiyle tahminler üzerindeki yukarı ve aşağı yönlü etkiler birbirini dengelemiştir.

-Belirsizliklerin geçmiş döneme göre daha yüksek olduğunu da göz önünde bulundurarak ihtiyatlı ve sıkı para politikası duruşumuzdan taviz vermeyeceğiz.

HATİCE KARAHAN: REZERVLER SAKİNLEŞEN ORTAMDA ARTIŞA GEÇTİ

Toplantının soru-cevap kısmında Fatih Karahan’ın yanında TCMB Başkan Yardımcıları Hatice Karahan ve Cevdet Akçay da basın ve sektör temsilcilerinin sorularını yanıtladı.

Hatice Karahan rezervlerle ilgili soruya “Rezervler sakinleşen bir ortamda artışa geçti. Geldiğimiz noktada bazı ölçülere göre rezervler yeterli, ama bazılarında ilerlememiz gerekiyor. Piyasa koşulları elverdiği sürece rezerv biriktirmeyi düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.

“19 MART’TA YURT DIŞI BANKALARIN İŞLEM LİMİTLERİ DOLDU”

Fatih Karahan 19 Mart’ta kurda yaşanan hareketliliğin nedeninin sorulması üzerine şu cevabı verdi:

“19 Mart’ta döviz işlem hacmi tarihsel ortalamanın üzerindeydi, 10-15 yılın birkaç katı üzerindeydi. O gün yurt dışı bankaların Türk bankalarıyla belirlediği işlem limitleri çok hızlı doldu. O gün hızlı bir şekilde adım attık.”

“HAFTALIK REPOYA DÖNEBİLİRİZ”

Para politikası sıkılığını değerlendirirken tek bir göstergeye bakmanın doğru olmadığını belirten TCMB Başkanı Karahan “Risklerin dengeli olduğunu değerlendirdiğimizde fonlamada haftalık repoya dönebiliriz” dedi.

Önümüzdeki süreçte rezerv seviyesinin ne kadar önemli olup olmadığının sorulması üzerine Karahan “Herhangi bir rezerv hedeflememiz yok, herhangi bir rezerv seviyesini faiz indirimine bağlamak doğru değil” cevabını verdi.

“SON SIKILAŞMANIN ETKİSİ BİRAZ DAHA FAZLA OLABİLİR”

Karahan ‘sert iniş’ ihtimalinin sorulması üzerine ise “Son dönemde yaptığımız sıkılaşma indirim döngüsünde geldiği için etkisi biraz daha fazla olabilir. Büyüme yavaşlayabilir ama enflasyon düşüşünü de etkileyebilir” diye konuştu.

Başkanımız Dr. Fatih Karahan’ın Enflasyon Raporu 2025-II Bilgilendirme Toplantısı

Sunumu: https://tcmb.tl/BM065fe

Enflasyon Raporu 2025-II: https://tcmb.tl/BRf7b00

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

SÜRDÜRÜLEBİLİR UYGULAMALAR BANKACILIK SEKTÖRÜNDE NELERİ DEĞİŞTİRDİ?

Yayınlanma:

|

Küresel iklim değişikliği, çevresel riskler ve toplumsal beklentiler, sadece üretim ve enerji sektörünü değil, finansal sistemi ve bankacılık sektörünü de derinden etkilemeye başladı. Bu bağlamda, sürdürülebilirlik ilkeleri bankaların strateji, risk yönetimi ve kredi politikalarında köklü dönüşümler yarattı.

1. KREDİ VERME KRİTERLERİ DEĞİŞTİ

Eskiden yalnızca finansal performansa bakılarak verilen krediler, artık çevresel ve sosyal etkiler (ESG kriterleri) üzerinden de değerlendiriliyor.
Bankalar:

  • Yüksek karbon salımı yapan projelere daha temkinli yaklaşıyor,

  • Çevresel riski yüksek sektörlere kredi verirken daha fazla teminat ve detaylı etki analizi talep ediyor,

  • Yeşil projelere özel düşük faizli finansman ürünleri sunuyor.

2. YATIRIM STRATEJİLERİ DÖNÜŞTÜ

Bankalar, artık sadece kısa vadeli kâr hedeflerine değil, uzun vadeli sürdürülebilir büyümeye odaklanıyor.

  • Portföy yönetiminde yeşil tahviller, sürdürülebilir fonlar ve ESG odaklı hisse senetleri ön plana çıkıyor.

  • Yatırımcılar, bankalardan şeffaf sürdürülebilirlik raporlaması talep ediyor.

3. DİJİTALLEŞME VE KAĞITSIZ BANKACILIK

Sürdürülebilirlik uygulamaları, bankacılıkta dijitalleşmeyi hızlandırdı.

  • Fiziksel şube operasyonları azalırken, çevrimiçi bankacılık yükselişe geçti.

  • E-imza, dijital sözleşme ve uzaktan müşteri edinimi gibi uygulamalarla kağıt kullanımı büyük oranda azaldı.

4. YEŞİL BANKACILIK ÜRÜNLERİ

Bankalar artık sürdürülebilirliği bir ürün stratejisi haline getiriyor:

  • Yeşil kredi kartları: Karbon ayak izi izleme, sürdürülebilir harcama önerileri

  • Çevre dostu konut kredileri: Enerji verimli binalara özel faiz oranları

  • Elektrikli araç kredileri, yenilenebilir enerji yatırımlarına özel krediler

5. KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK & RAPORLAMA ZORUNLULUĞU

Bankalar artık sadece kâr amacı güden kurumlar değil, aynı zamanda sosyal ve çevresel etki sahibi aktörler olarak konumlanıyor.

  • Her yıl sürdürülebilirlik raporu yayınlamak zorunlu hale geliyor.

  • Sürdürülebilirlik komiteleri kuruluyor, yönetim kurulları bu konuda aktif sorumluluk alıyor.

6. RİSK YÖNETİMİNDE YENİ PARAMETRELER

Sürdürülebilir bankacılık, risk yönetimini de yeniden şekillendirdi.

  • İklim kaynaklı finansal riskler (fiziksel ve geçiş riskleri) artık kredi riski kadar önem taşıyor.

  • Bankalar, stres testlerinde iklim senaryolarını da dikkate alıyor.

Sürdürülebilirlik, bankacılık sektörü için sadece bir “trend” değil; iş yapış biçiminde köklü bir paradigma değişimidir. 
Geleceğin bankaları, çevresel sorumluluk, toplumsal fayda ve ekonomik verimlilik ekseninde yeniden tanımlanıyor.

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.