Connect with us

EKONOMİ

Bitkisel yağda %20 zam an meselesi

Ham yağ üreticisi Rusya ve Ukrayna gibi ülkelerin ihracata getirdiği kısıtlama, ham madde yönüyle dışa bağımlı ola bitkisel yağ sanayicilerini etkilemeyi sürdürüyor. Sektörümüze tek başına hakim olan bir firma da yok. Sektörün en büyüğünün pazar payı yüzde 16 civarında.

Yayınlanma:

|

Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil, ham maddedeki son maliyet artışlarının henüz raf fiyatlarına yansımadığını kaydetti. Büyükhelvacıgil, maliyet artışına bağlı olarak yüzde 20’lik bir fiyat artışı daha beklediğini söyledi. Sektörümüze tek  başına hakim olan  bir firma da yok. Sektörün en büyüğünün pazar payı yüzde 16 civarında.

Geçen yılın ilk çeyreğinde 25 lira civarında olan 5 litrelik ayçiçek yağının fiyatı 75 liraya kadar yükselmişti.

Ham yağ üreticisi Rusya ve Ukrayna gibi ülkelerin ihracata getirdiği kısıtlama, ham madde yönüyle dışa bağımlı ola bitkisel yağ sanayicilerini etkilemeyi sürdürüyor. Buna bağlı olarak bitkisel yağın raf fiyatlarında da olağanüstü artışlar yaşanıyor. Geçen yıl ham yağın tonunu 700 dolara alan sanayiciler, bugünlerde aynı ürüne 1.325 dolar ödüyor. Geçen yılın ilk çeyreğinde 25 lira civarında olan 5 litrelik Ayçiçek yağının fiyatı 75 liraya kadar yükselirken, Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil, hammaddedeki son maliyet artışlarının henüz raf fiyatlarına yansımadığını kaydetti. Büyükhelvacıgil, maliyet artışına bağlı olarak yüzde 20’lik bir fiyat artışı daha beklediğini söyledi.

Tüm olumsuzluklara rağmen, Türkiye’de yağ dahil olmak üzere gıdaya ulaşımda hiçbir sıkıntının yaşanmadığını belirten Büyükhelvacıgil, Ocak-Kasım döneminde yapılan tarımsal ithalatın yüzde 23.8’inin ayçiçeği, buğday ve soya fasulyesi olduğunu bildirdi.

2020 yılında Türkiye’nin 2.5 milyon tonluk ayçiçeği ihtiyacına karşılık 1.3 milyon tonluk üretim yapılabildiği bilgisini veren Tahir Büyükhelvacıgil, tonu 2 bin 500 lira olan ayçiçeğinin 4 bin 950 liraya, 5 bin 300 lira olan ham yağ fiyatının ise 10 bin liraya ulaştığını kaydetti. Maliyetin dolar bazında ise bir katlık artışla 700 dolardan 1.325 dolara yükseldiğinin altını çizen Büyükhelvacıgil, “Tüketicilerimizin şunu bilmesi lazım. Burada fiyatı artıran yağ sanayicileri değil. Hammadde fiyatı arttığı için nihai ürün fiyatı yükseliyor. Üstelik ham madde fiyatındaki son artış henüz raflara yansımadı. Tahmin ediyorum yağ fiyatı yüzde 20 civarında artar” dedi.

“Damla sulamayla verimi 200 kg’dan 550 kg’a çıkaran çiftçilerimiz var”

Dünyada soya üretiminin azalması sebebiyle, Çin ve Hindistan gibi büyük oyuncuların Karadeniz havzasından ayçiçeği alımına yöneldiğine değinen Büyükhelvacıgil, “Ayçiçeğinde dünyanın en büyük ithalatçısı konumundayız.  Doğal olarak sektörümüz başka ülkelerde artan ayçiçeği tohumu ve ham yağ fiyatlarından olumsuz etkileniyor ve daha pahalıya ham madde ithal etmek durumunda kalıyor.” ifadelerini kullandı.

2021 yılına ise kuraklık şartlarında girildiğini söyleyen Büyükhelvacıgil, vahşi sulamadan damla sulama yöntemine geçilmesi gerektiğini anlattı. Böylece hem su kullanımının azalacağını hem de verimliliğin artacağını kaydeden Tahir Büyükhelvacıgil, bu yöntemi uygulayarak dekar başına verimliliği 200 kg’dan 550 kg’a kadar çıkarabilen Türk üreticilerin olduğu bilgisini verdi.

Büyükhelvacıgil, tarımsal üreticilerin emeklerinin karşılığını mutlaka alması gerektiğini savunurken, geçen yıl iyi gelir elde eden ayçiçeği üreticisinin bu yıl üretim miktarını da artırmasını beklediğini belirtti.

İyi düzenlenen sözleşmeli tarım modeliyle de arz garantisinin sağlanabileceğine vurgu yapan Tahir Büyükhelvacıgil, desteklemelerin de yağlı tohumlarda yerli üretimi artıracak alanlara kanalize edilmesinin önemine değindi.

“Sektörün en büyüğünün payı yüzde 16

Büyükhelvacıgil, sektörde ithalat politikasının ve vergilerinin yabancı menşeli bir firma lehine düzenlendiğine yönelik haberlerin hatırlatılması üzerine, “Ticaret Bakanlığımız sektörün tüm unsurlarının taleplerini dikkate alarak politika geliştiriyor. Böyle  bir şey sözkonusu değil. Üstelik sektörümüze tek  başına hakim olan  bir firma da yok. Sektörün en büyüğünün pazar payı yüzde 16 civarında.” diye konuştu.

dünya

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

PROGRAMLAR İŞE YARAMADI, YENİ REÇETE ŞART!

Yayınlanma:

|

Enflasyonla mücadele adı altında iç piyasa katliamına dönen uygulamalar, sahadan gelen sesi duymaksızın devam ederken, elinde rakamla bomboş bir ülkede yaşamaya niyetli gibi ortaya çıkan ekonomi yönetimi tarzı, uyarıları da duymazlıktan geliyor.

Halen 2025 yılında dünyada ihracat pazarlarının açılmasından medet umarak, umut dağıtma kampanyası devam ediyor. Oysa hatırlayacaksınız, 2024’te de strateji bunun üzerine kurgulanmıştı ve geldiğimiz nokta ortada.

Ayrıca dünya piyasası açılsa bile, ki beklendiği gibi coşmayacak, bu TL maliyetlerle ve kur dezavantajıyla hiçbir ihracatçının netice alabilmesi, alsa da sürdürebilmesi mümkün değil. Fakat bu mesele de görmezlikten geliniyor.

İç piyasa ise gerek kalmayan ve eksiye geçen satın alma gücü, gerekse firmaların maliyetlerini burada da yansıtabilmesine olanak tanımayan fotoğraf, üzerine kredi mekanizmasının da kesilmesiyle birlikte tam bir açmaz noktaya geldi.

Bazen öyle bir gelişme ortaya çıkar ki, sayfalarca anlattığınızı, tek bir tanımlamaya sığdırarak daha çok anlam taşır. İşte şimdi bunun için bir unsur var elimizde. Pandemi dönemini hatırlayın.

Mart ayında ilk vakanın görülmesinin ardından tüm ekonomi kapatılmış, perakende noktaları ve bağlantılı olarak ticaret tamamen durma noktasına gelmiş, sadece e-ticaretle iş yapmaya çalışanların, yetersiz cirolarla ‘hiç olmazsa’ diyerek günü kurtarmaya çalıştığı o sıfır noktasını anımsayın.

O dönemde bilhassa ticaretle uğraşanlar ne yaşadıklarını çok iyi biliyorlar. Fakat o dönemin koşullarında bile, en azından kredi alan vatandaş zorunlu harcamalarını yapmaya çalıştı. İş hacmini kurtarmaya yetti mi, hayır. Ama atlatılması gereken bir dönemdi.

Son gelinen nokta, büyük bir alarmın habercisi gibi. Noktasına virgülüne dokunmadan önce bilgiyi aktarayım: “…ticari satışlarda pandemi dönemi olan Mayıs 2020’den sonraki en sert düşüş gerçekleşti. Ticaret satış hacmi temmuz ayında bir önceki aya göre ise yüzde 0.6 azaldı…”

Ticarette satışların 2020 yılının Mayıs ayı seviyesine düşmüş olması, ekonomi yönetiminin işi gücü bırakıp, konsantre olması gereken bir başlık olarak ortada duruyor. Ama görüyoruz ki, halen rakam tutkusuyla, sahadan gelen sese kulak tıkamaya devam edecekler.

Türkiye’nin gerçekçi bulunmayan bir enflasyonu 10’ar puan düşürerek oluşturmaya çalıştığı bir ortamda, tamamen duran bir piyasada, nakit akışının açmaza doğru sürüklendiği bir nokta, insanların gelirlerinin açlık seviyesinin altında, kredi puanlarının sorunlu olduğu ve satın alma için vadelerin de yok seviyesine getirildiği şartlarda nasıl bir ekonomik sonuç bekliyorlar?

Mesele artık bir ekonomi tercihi olmaktan çıktı, kumarhanenin müşterisini değil, ekonominin gerçek aktörlerini korumak gereken bir fotoğrafla ortada duruyor. Buna karşılık viraneye bakıp, yalı methiyesi düzen bir yönetim anlayışıyla binanın yıkılmasını izleyen yöneticilere sahibiz. Durun, okuyun, yeni bir strateji belirleyin. Yoksa topluca yıkıntının altında kalacağız.

Mustafa AKPINAR

Okumaya devam et

EKONOMİ

Enflasyon Düzeltmesi Beklentiyi Ne Kadar Karşılıyor

Yayınlanma:

|

Yazan:

İş dünyası uzun bir zaman enflasyon düzeltmesinin (muhasebesinin) uygulanmasını bekledi. Beklentinin sebebi yüksek enflasyon nedeniyle oluşan fiktif kazançlardan doğan vergi yükünden kurtulma umuduydu.

Nihayetinde enflasyon düzeltmesi 31.12.2023 tarihi itibariyle uygulamaya konuldu.  2023 yılı bilançoları için yapılan düzeltmenin vergisel bir sonucu olmadı.

Peki, bundan sonra ne olacak;

Birçok şirket enflasyon düzeltmesinin kendisi için ilave vergi yükü getireceğini, yani daha fazla vergi ödeyeceğinin farkına yeni vardığı için itirazlarını sesli olarak dile getirmeye başladı. Çünkü enflasyon düzeltmesi finansman temininde, ağırlıklı olarak özkaynak yerine dış kaynak kullanan işletmelerde vergi yükünü artırırken, öz sermayesiyle iş yapanlarda ise vergi azaltıcı sonuçlar doğuruyor. Bu da işletmelere enflasyon düzeltmesi sonrasında, düzeltme öncesi döneme göre fazladan vergi tahakkuk edeceği anlamını taşıyor.

Geçici vergi mükellefleri temel olarak, yılda bir kez beyanname vermek istiyorlar. Ancak şu an yürürlükte olan uygulamaya göre yılda üç kez beyanname veren geçici vergiye tabi mükellefler, 2024 yılındaki kalan beyanname dönemlerinde (eğer) enflasyon düzeltmesi nedeniyle fazladan vergi doğmuşsa,  düzeltme vergisini ödemeye başlayacaklar.

Konunun bir ilginç yanı da;

·      Aktifleri borçlanmayla finanse edilen ve geçmiş yıl zararları fazla olan firmalarda enflasyon düzeltmesinin trajikomik vergisel sonuçlar çıkarması,

·     Borca batık firmaların birçoğunun enflasyon düzeltmesi sonucunda çok yüksek dramatik vergiler ödemek durumunda kalabilmesi.

“Oysaki vergi mevzuatında herkesin ödeme gücüne vergilendirilmesi temel ilkedir.”

Toplumda, güven karşılığı olarak görünmek durumunda da olan Hazine ve Maliye Bakanlığından iş dünyası ve muhasebe meslek mensuplarının da konuyla ilgili önemli beklentileri bulunuyor.

Beklentiler, yıllık ve vergisiz düzeltme yapılması yönünde…

İşletmeler ve muhasebe meslek mensupları geçici vergi dönemlerinin kapsam dışında bırakılması ve enflasyon düzeltmesinin yıllık olarak, dönem sonunda yapılmasını talep ediyorlar. Ayrıca uygulamanın basitleştirilmesi beklentiler dâhilinde.

Sonuç olarak;

Maliye Bakanlığı’ndan beklentiler dâhilinde konu tekrar gözden geçirilerek, çok gecikmeden ivedi çözüm bulunması bekleniyor. Aksi takdirde yukarıda yazılan temel ilke dâhilinde vergi adaleti de zedelenecek gibi görünüyor.

Özkan ÇINAR

Okumaya devam et

EKONOMİ

Zuhal Karabulut yazdı: STAGFLASYON

Yayınlanma:

|

Yazan:

Bir süredir stagflasyon konuşuyoruz, öğrenciyken iktisat derslerinde okuduğumuz ama iş hayatında tecrübe etmediğimiz. Stagflasyona girecek miyiz, girmeyecek miyiz?

Stagflasyon, yüksek enflasyon ve düşük büyümenin bir arada olduğu oldukça zorlu bir ekonomik dönemi tanımlıyor.

Bu dönemde şirketlerin hayatta kalabilmesi ve hatta büyümeye devam edebilmesi için hangi adımlar atılmalıdır? Bu konuya odaklanmak stagflasyon yaşasak da yaşamasak da şirketimizi güçlendirecektir.

Nedir bu önlemler ?

1) Maliyet Kontrolü:

*Giderleri titizlikle analiz ederek gereksiz harcamaları azaltmak
*Tedarik zinciri yönetimini optimize ederek girdi maliyetlerini düşürmek
*Üretim süreçlerini iyileştirerek verimliliği artırmak

2) Fiyatlandırma Stratejisi:

*Enflasyon oranını göz önünde bulundurarak fiyatları kademeli olarak artırmak
*Müşteri kaybını önlemek için farklı fiyatlandırma modelleri (indirim, paketleme vb.) geliştirmek
*Rekabetçi fiyatlandırma analizleri yapmak

3) İnovasyon ve Ürün Geliştirme:

*Müşteri ihtiyaçlarını daha iyi karşılayacak yeni ürün ve hizmetler geliştirmek
*Teknolojik gelişmeleri takip ederek üretim süreçlerini iyileştirmek
*Ar-Ge yatırımlarını sürdürmek

4) Pazarlama ve Satış Stratejileri:

*Hedef kitleyi daha iyi anlamak ve pazarlama çalışmalarını buna göre şekillendirmek
*Dijital pazarlama kanallarını etkin bir şekilde kullanmak
*Müşteri ilişkilerini güçlendirmek

5) İş Gücü Yönetimi:

*Giderleri azaltmak için iş gücünü optimize etmek (esnek çalışma saatleri, uzaktan çalışma vb.)
*Personelin eğitimine yatırım yapmak
*Motivasyonu yüksek tutmak için çalışan memnuniyetini artırıcı uygulamalar geliştirmek

6) Finansal Yönetim:

*Nakit akışını düzenli olarak takip etmek ve borç yükünü azaltmak
*Risk yönetimi uygulamalarını güçlendirmek
*Yatırım kararlarını dikkatli bir şekilde almak

7) Stratejik Ortaklıklar:

*Diğer şirketlerle işbirliği yaparak güç birliği oluşturmak
*Yeni pazarlara ulaşmak için ortaklıklar kurmak

Bu önlemlerle birlikte şirket özelinde sektör, şirket büyüklüğü ve mevcut finansal duruma göre de alınabilecek önlemler dikkatle değerlendirilmelidir.

Peki nereden başlayalım derseniz :

https://lnkd.in/dcj6YT8x

https://lnkd.in/dF_3ctdV

Zuhal KARABULUT

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.paravitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.