Connect with us

BASINDA BİZ

Sözcü: CADDELERDEKİ TABELALARIN EN AZ YARISI DEĞİŞECEK

Yayınlanma:

|

Sözcü: 22.02.2025

Türkiye ekonomisinde üretim, istihdam ve ihracatta önemli bir yer tutan küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ) suni teneffüs ile hayatta tutulmaya çalışıldıkça, Türkiye zombi şirketlerin en fazla olduğu ülkeler arasına girdi. Finansal açıdan sağlıklı olmayan ve iflas riskiyle karşı karşıya kalan ancak hala faaliyette olan zombi şirketler yapılandırılan ve yakın izlemeye alınan kredilerle ayakta kalabiliyor. Ekonomistlere göre, buradaki kilit nokta yüksek faizle yapılandırılan borçların bankacılık sisteminde ne kadar daha yüzdürüleceği. Buz dağının görünen kısmında ise 4.4 trilyon liralık KOBİ kredisi borcu ile 95 milyar liraya ulaşan batık kredi hacmi var. KOBİ kredilerinin yüzde 52’sini veren kamu mevduat bankalarında takipteki alacak oranının bir yılda ikiye katlaması ise dikkat çekiyor. BDDK verilerine göre son bir yılda kamu bankalarında KOBİ kredileri yüzde 30 oranında artış gösterirken, takipteki alacaklar yüzde 113 seviyesinde arttı. Özel yabancı ve yerli bankalarda ise KOBİ kredisi hacmi yıllık yüzde 34, takipteki alacaklar ise yüzde 50 artış gösterdi.

‘SİYASİ GEREKÇELER’

Şirketlerin batmasını engellemek adına, zombi şirketlerin borçlarının bir şekilde yüzdürüldüğünü söyleyen Ekonomist İnan Mutlu, kamu bankalarındaki batık KOBİ kredilerinin özel bankalara göre çok daha yüksek olmasını ise şöyle açıkladı, “Şimşek ve yönetimi kredi kanallarının daraltılması konusunda politika belirlemeye çalışırken; kamu bankaları ise belirli ölçüde zombi
şirketlerin kredilerini, siyasi gerekçelerle yapılandırmaya ya da yeni krediler sunmaya devam ediyor.”

Caddelerdeki tabelaların en az yarısı değişecek

Ekonomist Erol Taşdelen, yüzde 50-60’dan TL kredi kullanan KOBİ’lerin tüm nakit akışlarının bozulduğunu, bankalardan kredi alamayanların ise yüzde 75-80 faizle faktoring kullanmak zorunda kaldıklarını söyledi. “Bu oranlara hiçbir firma dayanamaz” diyen Taşdelen, IMF’nin Türkiye raporlarında sorunlu kredilerin oranını yüzde 13 olarak bildirdiğine işaret ederek, “Bu oran sıkıntıların devam edeceğinin göstergesi. KOBİ’lerde aşırı bir ‘zombi’ firma yoğunlaşması yaşanıyor. Şehirlerin ana caddelerindeki tabelaların önümüzdeki 2 yılda en az yarısı değişecek” dedi.

Mehtap Özcan ERTÜRK- Sözcü

Okumaya devam et
Yorum Yazın

Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

BANKA HABERLERİ

NEFES: Bankalar vatandaşa postayı koydu

Yayınlanma:

|

Okumaya devam et

BASINDA BİZ

NEFES: BORSADA TABELA ŞİRKETLER VAR

Yayınlanma:

|

Küçük yatırımcının büyük paralar kaybettiği adeta silkelendiği Borsa İstanbul’da faaliyet gösteren şirketlerde kalite düşüyor. Borsada işlem gördüğü halde konkordato ilan eden firma da var, sadece tabelası olan, kağıt üzerinde görünen şirketler de var. Borsa İstanbul, 2024’te finansman arayışındaki şirketlerin önemli duraklarından biri olmayı sürdürürken, halka arzlar da devam etti.

Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) verilerine göre geçen yıl 33 şirket halka arz olurken, halka açılma ihraç tutarı 57.3 milyar lira tutarında gerçekleşti. Bu yıl da borsada adeta halka arz rüzgârı esecek. 2025’te ise SPK’dan halka arz olmak için onay bekleyen 115 civarında şirket var.

17 ŞİRKET İFLAS ETTİ

Son yıllarda Borsa İstanbul’a açılan firmalardan bazıları bırakın faaliyetini sürdürmeyi bankalardan kredi alamaz hale gelmiş. Kapı kilit borsada işlem yapan firmalar var. Borsada işlem gören Mega Polietilen Köpük Sanayi (MEGAP) 16 Ağustos 2024’te konkordato başvurusu yapmıştı. 2010-2014 yılları arasında gerçekleşen halka arz furyasında halka açılan 117 şirketin 17’si iflas bayrağını asmıştı. Aralarında Bimeks, Ataş İnşaat, Ericom Telekomünikasyon, Bakanlar Medya, Arbul Entegre Tekstil gibi şirketler yatırımcısına da ciddi paralar kaybettirmişti.

KALİTE DÜŞÜYOR

Ekonomi kurmayları dolarizasyon yaşanmaması için sıcak paranın akacağı alternatif alanlar yaratmak zorunda ki bunun en önemli oyun alanı da Borsa İstanbul. Bu nedenle ekonomi kurmayların ağzından sık sık borsanın ne kadar gelecek ve fırsatlar yarattığını duymaya devam edeceğiz. Ekonomist Erol Taşdelen’e göre, Borsa İstanbul’da işlem gören firmaların kalitesi ciddi şekilde düşüyor.

Küçük hissedarlar söz sahibi olmalı

Ekonomist Erol Taşdelen, “Hiç faaliyet göstermeden tabela halde, kağıt üzerinde kalmış ama borsada hâlâ işlem gören firmalar biliyorum. SPK’nın önemli bir görevi küçük yatırımcıyı korumak ama bu tür firmalarla ilgili bir tedbir almıyor. Bilançosu yerlerde olup borsa değerine bakıyorsunuz çoğu firmada anormal şişkinlikler yaşanıyor” dedi. Borsa firmalarında diğer ciddi bir sorun da yüzde 1’i elinde tutanın, yönetimi de elinde tuttuğuna dikkat çeken Taşdelen, Bu durumda diğer yüzde 99’luk hisse sahipleri küçük ortağın elinde/inisiyatifine terk edilmiş oluyor. Yüzde 50’den fazla kısmı borsada olan firmalarda küçük hissedarlar da söz sahibi olmanın yolu açılması gerekiyor yoksa spekülatif işlemlere açık bir saha oluşuyor” dedi.

Şehriban KIRAÇ-NEFES

Okumaya devam et

BASINDA BİZ

Barış SOYDAN: Konkordato dalgası, Buzdağının henüz ucunu gördük

İlk yedi ayda bin 554 konkordato talebi oldu. Sayının daha da büyüyeceğini, çok daha büyük şirketlerin konkordato kervanına katılacağını söylemek kehanet olmaz. Adını da koyalım: Ekonominin içine girdiği bu ağır sürecin adı basbayağı iflas dalgası.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Bir hafta içinde üç büyük şirketin konkordato ilan ettiğini öğrendik. Uzun bir dönem boyunca Türkiye Müteahhitler Birliği Başkanlığı’nı yapan Mithat Yenigün’ün bir zamanlar dünyanın en büyük 225 müteahhidi listesinde yer alan şirketi Yenigün İnşaat, Zara, Mango, H&M gibi uluslararası markaların tedarikçileri arasında yer alan giyim şirketi 3F Tekstil ve borsaya da açık köpük levha üreticisi Mega Polietilen. Nasıl Bir Ekonomi gazetesinin haberine göre bu yılın ilk yedi ayında toplam bin 554 konkordato talebi oldu. Önümüzdeki dönemde bu sayının daha da büyüyeceğini, çok daha büyük şirketlerin konkordato kervanına katılacağını söylemek kehanet olmaz. Adını da koyalım: Ekonominin içine girdiği bu ağır sürecin adı basbayağı iflas dalgası.
İflas anlaşması anlamına gelen konkordato Türkçeye İtalyancadan geçmiş bir kelime. Ticaret mahkemesinin onayladığı bu anlaşmada alacaklılar, alacaklarının belli bir bölümünden feragat eder ya da vadesi gelmiş borçların vadesi uzatabilirler. Konkordato, borçlarını ödemede zorlanan şirketin bir kısım borçlarından kurtularak yola devam etmelerini hedefler. Ama pratikte bunu yapabilen şirketlerin oranı çok sınırlıdır. Bankacılık yazarı Erol Taşdelen’e göre konkordato ilan eden şirketlerin sadece yüzde 20’si iflastan kurtulabiliyor.
Konkordatoların arkasında neyin olduğunu biliyoruz, Merkez Bankası’nın uyguladığı sıkı para politikasının Türkiye ekonomisini durma noktasına getirmesi ve TL’nin reel olarak değerlenmesinin özellikle ihracatçı şirketleri vurması. Ekonomi ikinci çeyrekte ya küçüldü ya da sıfıra yakın bir oranda büyüyebildi. İçinde bulunduğumuz üçüncü çeyrekte durgunluk ve daralma kuvvetle muhtemel daha da derinleşti. Merkez Bankası’nın son enflasyon raporunda yer alan çıktı açığı tahmini küçülmenin son çeyrekte de sürmesini, 2025’te ise ekonominin yüzde 1.5 civarında büyümesini öngörüyordu. Bu, sıkı para politikasının çok uzun bir süre boyunca sürdürüleceği anlamına geliyor. Merkez Bankası’nın dünkü faiz kararı da bunun teyidi oldu: Karar metninde sıkı para politikasının kademeli biçimde de olsa gevşetileceğine dair en ufak bir atıf dahi yoktu. Karar metni ilk faiz indiriminin bu yıl sonundan önce gelmeyeceğini, belki de 2025’e kalacağını, reel sektörün krediye erişimini engelleyen katı sınırların da daha epey bir süre gevşetilmeyeceğini söylüyordu.
Merkez Bankası’nın enflasyonla mücadele için kullandığı araçlardan biri sıkı para politikasıysa diğeri de TL’nin reel olarak değerlenmesinin sağlanması. Dünkü kararda “Para politikasındaki kararlı duruş; yurt içi talepte dengelenme, Türk Lirası’nda reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme vasıtası ile aylık enflasyonun ana eğilimini düşürecek ve dezenflasyon sürecini güçlendirecektir” denilerek bu bir kez daha belirtildi. Türk Lirası’nda reel değerlenme ile kastedilen, dövizdeki yükselişin enflasyonun altında tutulması. Bunun ihracatçıları, özellikle de tekstil-giyim gibi emek yoğun sektörleri derinden etkilediğini, bu nedenle müşteri kaybettiklerini biliyoruz. Nitekim Akdeniz Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (AHKİB) Başkanı Gürkan Tekin’e göre sektörün ihracatı bu yıl yüzde 10 düştü. Zara, Mango, H&M gibi devlere üretim yapan 3F Tekstil’in konkordato ilanında bunun, yani TL’nin reel olarak değerlenmesinin pay sahibi olduğunu tahmin etmek zor değil.
Bu iki politikanın etkisiyle tekstil ve hazır giyim başta olmak üzere birçok sektörde işler durma noktasına gelmiş durumda. Normalde arı kovanına benzeyen Merter’de ve sektör şirketlerinin yoğunlaştığı diğer semtlerde alışılmamış bir sessizlik var ne zamandır. Belki de yapacak iş kalmadığından şirket koridorlarında dedikodu çarkı dönmeye başlamış durumda. Yaşayanların 2001 Krizi’nden hatırlayacağı bu çarka olmadık şirketlerin, “Yok canım, o kadar da değildir” dedirten devlerin isimleri konu ediliyor. Bunların bir kısmının abartı, yakıştırma olduğunu 2001 Krizi deneyiminden hareketle tahmin edebiliyorum. Ama bir kısmının doğu çıkma ihtimalinin yüksek olduğunu da.
Konkordatolar, iflaslar ve onların bir sonucu olarak üzerimize gelmekte olan işsizlik dalgasının sonrasında düze çıkabilecek, enflasyonu düşürebilecek miyiz bari? Devletin enflasyonla mücadele edilmiyormuş gibi harcamaya devam etmesi ve Hazine ve Maliye Bakanlığı’nda hazırlanan vergi paketinin Meclis’e kuşa dönerek gelmesi bunun da garanti olmadığını söylüyor.

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.