Connect with us

Dr. Abbas Karakaya

ÇEKMEKÖY BELEDİYESİ MECLİSİNİN ÇİFTE STANDARDI

Yayınlanma:

|

Ey İnsanlık Ses Ver!

Çekmeköy Belediye Meclisi birçok kere Filistin topraklarında İsrail devletinin yürüttüğü katliamı kınadı. Grup başkan vekilleri bu konuda iş birliği yaptı, mecliste ve meclis dışında bu katliamı, soykırımı defalarca gündeme getirdiler, ortak eylemler yaptılar. Bu soykırımı durdurmak için dünyaya çağrılarda bulundular. Poşulu fotoğraf verdiler. Hatta, CHP belediye meclis grubu 2024 Aralık ayı huzur haklarını almayıp Filistin mağdurlarına gönderme kararı aldı. Bunlar hepsi insanlık suçlarına karşı yapılmış doğru davranışlardı.

Gün geçmiyor ki bir felakete, kıyıma, kırana, adaletsizliğe, iş, kadın cinayetlerine, çocuk tacizlerine, saldırılarına uyanmayalım. 21 Ocak 2025’de Bolu’da bir otelde 78 can cayır cayır yandı. Bu pervasız cinayette ölenlerin otuz altısı çocuktu. Belediye Meclisi, hayatlarını kaybedenleri unutmadı. Meclis, belediye başkanının katılımıyla, Şubat ayının ilk oturumunu yangında yitirdiklerimizi için saygı duruşuyla açıldı.

Bu iki olayın Belediye Meclisinin gündem olup konuşulması ve kınanması takdire şayandır. Ancak aynı Meclis Suriye’deki azınlıkların, en başta Alevilerin katliamı, soykırımı olunca sessiz kalmayı seçmiştir.

Bilindiği gibi, 8 Aralık 2024’te Suriye’de rejim değişti. Yönetimi ele geçiren HTŞ adlı grup o günden beri ülkede terör estirmektedir. Savunmasız insanların evlerini, köylerini basıp işkence ederek öldüren bu cihatçı aparatların lideri Colani yeni adıyla Hüseyin eş-Şara’dır. Amerika ve İsrail tarafından sahaya sürülmüş bu şahıs kravat takıp yeni bir isim alsa da halen BM ve de T.C. devletinin kayıtlarında kırmızı bültenle aranan bir teröristtir. Buna rağmen bu hafta içinde başkent Ankara’da Cumhurbaşkanı’nın resmi konuğu olmuştur. Bu tescilli teröristin eylemlerinden bazılarını şu bağlantıda bulabilirsiniz: https://x.com/hilalnesin/status/1886782841994043601?s=46

Başta Aleviler olmak üzere, öbür tüm azınlıklar- Kürt, Ezidi, Ermeni, Dürzi- ve hatta seküler Araplar, kadınlar, çocuklar da büyük tehlike ve tehdit altındadır. Ancak son iki ay içinde katliamların hedefinde en çok Alevilerin olduğu görülmektedir. Sanal medyaya düşen görüntüler, bölgeden haber geçen gazeteciler durumun vahametini göstermektedir. Suriye’deki şiddetin ve soykırımın durdurulması için çağrılarda bulunulmaktadır. Mesela Amerika’daki Alevi dernekleri BM ve diğer ilgili kurumlara başvurular yapmışlardır. Ekteki bağlantıda başvuru dosyasının tamamını paylaşıyorum:

https://drive.google.com/…/1Y3hqh0T3PWfoRs06dTi…/view…

Çekmeköy Belediyesi Meclisinden de daha fazla gecikmeden Suriye’deki barbarlığın bir an önce durdurulması için- Filistin topraklarında İsrail’in barbarlıklarına karşı yaptıkları gibi- en uzun sınırı paylaştığımız komşumuz Suriye’deki Alevi soykırımının durdurulması için verilen çabalara katılmalarını, ortak eylemler planlamalarını bekliyoruz. İnsanlık adına ses vermelerini bekliyoruz! Olmadı, en azından demokrasi adına. Bolu’da otelde yakılan insanların kanı, Filistinli bebeklerin kanı kırmızı da Suriye’deki en mazlum azınlığın, Alevilerin kanı kırmızı değil mi? “Halkın belediyesi” şiarı bu durumda ne işe yarıyor?

Dr. Abbas Karakaya

Okumaya devam et

Dr. Abbas Karakaya

ŞAİR HASAN HÜSEYİN KORKMAZGİL ÇEKMEKÖY’DE ANILDI

Yayınlanma:

|

Çekmeköy merkezli Şiirle Karşılaşmalar ekibi olarak 22 Şubat Cumartesi akşamı şair Hasan Hüseyin Korkmazgil‘i andık. Karlı, kışlı bir İstanbul akşamında bizi yalnız bırakmadı insanlar. Yerler kar, buz; insanlar gelemez sanıyorduk. Geldiler, dışarının soğuğuna aldırmadan. Çok mutluydu insanlar. Ülkenin şu halinde herkes kendi gibi düşünenlerle beraber olmak, içini dökmek istiyor. Müzik vardı, şiir vardı, söz vardı. Sanki 1984’te aramızdan ayrılmış şairin tabutunu taşıdık, elden ele geçirdik kolayca. Azime Korkmazgil‘i de unutmadık. Seyirciler de söz aldı, şiir okudu. Şiirle Karşılaşmalara ilk kez katılıp sahnede şiir okuyanlara kitap hediye ettik.

Salondaki en büyük şair (72 yaşında) ile en küçük şiir okuru/şair adayı (9 yaşında) yan yana çıktılar sahneye. Herhalde en çok buna sevinirdi görseydi Hasan Hüseyin. Ama duydu o bizi. Evet, biz de onun şiirden anladığı gibi, umudu diri tutmaya çalışıyoruz. Ben de bu yüzden Karagün Dostu adlı şiirini okudum. Acıyı Bal Eyledik adlı programımız başladığında saat 19.00 idi, bittiğindeyse saat 21.45’di. Daha ne olsun? Eksiğiyle fazlasıyla yaşıyor Hasan Hüseyin Korkmazgil. Yaşıyor Acıyı Bal Eyleyenler. Yaraları sarılmış bir ülke bırakacağız çocuklarımıza. And olsun, sözümüz olsun Hasan Hüseyin’e.

Şiirle Karşılaşmalar Ekibi adına

Abbas Karakaya

 

Okumaya devam et

Dr. Abbas Karakaya

“MİKS, MAKS VE MEKS’İN ÖYKÜSÜ” KAHVALTI MASAMIZDA 

Yayınlanma:

|

Bu resimde ne görüyorsunuz? Üç şey: kitap, kahvaltı tabağı, oyuncak hayvanlar. Bu üç şey neden bir araya getirilmiş olabilir? Bir çocuk kitabı. İyi bir çocuk kitabının yetişkinler için de yazılmış olduğuna inanırım. Okumadıysanız, okuyun, okuttun, derim.

Kitaptan başlayayım. Bu sabah mutfak masasında bu üç unsuru bir araya getiren fikri esinleyen şey kitap olduğundan. Şilili yazar Luis Sepulveda‘nın 54 sayfalık, resimli bir çocuk öyküsü. Yirmili yaşların başında bir genç oğlan, bir kedi ve bir Meksika faresinin ev arkadaşlığını anlatıyor. Arkadaşlığın değeri ve arkadaşların birbirlerine sorumluluklarını yumuşak ve etkileyici biçimde anlatıyor öykü. Bir insan, bir kedi ve bir farenin birbirlerine yaren olmasını. Ancak ya da ayrıca, kitap bence aslında barışı (da) anlatıyor. Ne kadar farklı olsak da bir araya gelebilir ve birbirimizi öldürmeden yaşayabiliriz. Bu biz yetişkinlere bir derstir.

Öykünün ilerleyen sayfalarında kör olan bir kediyle adı Meks olan bir Meksika faresi dost olur, birbirlerine yardım ederler, Maks evden uzak olduğunda. Öyküdeki kedinin adı Miks, gencin adıysa Maks’tır. “Öykümüz Hakkında Birkaç Söz” adlı bir sayfalık tanıtımda Sepulveda “kedileri oldum olası sevmişimdir” diye yazar. Yine aynı tanıtımda “kedileri severim, çünkü gizemli, çok onurlu ve bağımsızdırlar.” diye devam eder. Demem o ki bu kitabı kedi severler de okusun mutlaka. Hatta, Sepulveda’nın başka bir kitabı daha var ki orada da kediler başrolde. O kitabın adı: Martıya Uçmayı Öğreten Kedi. Evet, bu öyküde de martı ve kedi gibi iki çok farklı hayvanın birbirlerine yardım edebilecekleri, birbirlerine zarar vermeyecekleri anlatılır. Yine bu kitapta da bana göre verilen mesaj aynıdır: farklarımıza rağmen beraber yaşayabiliriz. Bu kitabı da hararetle tavsiye ederim.

Sıra geldi kumaş oyuncaklara. Onlar dokuz yaşındaki oğlum MUK’un oyuncakları. Hepsi farklı ortam ve iklim koşullarında yaşayan hayvan dostlarımız: kutuplarda yaşayan kutup ayısı, ren geyiği, ayı yavrusu ve ördek. Sepulveda’nın iki kitabından yola çıkarak, o sabah, MUK’un oyuncak hayvanlarını bir araya getirdim. Kahvaltı tabağına gelince, o tabakta MUK’un severek yediği, ancak benzer biçimde, birbirlerinden farklı kategoriler de olan yiyecekler: brokoli, karnabahar, badem, kayısı ve yumurta. Tabakta kayısı ve badem arasında tek bir zeytin vardı. Görür görmez onu alıp annesinin tabağına koydu MUK. MUK tabaktaki o şeyleri yese de kahvaltıda neredeyse sadece yumurta yiyor. Zeytin ve peynir koymuyor ağzına. MUK’u zeytine alıştırmak ve okuduğu kitabı hatırlatmak, tekrar okumasını sağlamak için böyle bir mizansen hazırladım bu hafta 13 Mart 2025 Perşembe günü.

Fotoğrafın hikayesi budur. Tahmin edilebileceği gibi ben aslında Luis Sepulveda’nın kitabı hakkında yazmak istiyordum. Böyle bir mizansen içinde ortaya çıktı yazı. Umarım beğendiniz.

16 Şubat 2025, Çekmeköy

Abbas Karakaya, Mir Ulaş’ın babası

Okumaya devam et

Dr. Abbas Karakaya

OKUL YOLUNDA HAYAT VE DEMOKRASİ

Yayınlanma:

|

1970’lerde mahallemizdeki ilkokula yürüyerek giderdik. Anne babamızla değil, kardeşlerimle, arkadaşlarımla. Okul ne uzak ne de çok yakındı. Tabii ki devlet okuluydu. Çok iyi bir okuldu. Çok iyi bir öğretmene düşmüştüm. Okuttuğu en son sınıf bizdik. Bu da başka bir şansımdı. Şimdi elli yıl sonra çok şey değişti ülkede.

Dokuz yaşındaki oğlumu okuluna ben bırakıyorum. Yine şanslı sayılırız ki benim zamanımda olduğu gibi yürüyerek gidiyoruz. Ama sokaklar, hayat özellikle çocuklar için artık eskisi gibi güvenli değil. MUK’un mahallemizdeki bir okula yürüyerek gitmesi 2024 yılının en güzel şeyi oldu bizim için. İstediği kadar uyuyabiliyor. Geç kalma olasılığı neredeyse yok. Servise yetişme, trafikte zaman geçirme zorunluluğu yok. Ya ne var?

Her gün ortalama 20-25 dakikalık (gidiş-dönüş) yürüyüş var. Sokakta kedilere, köpeklere selam verme, onlara dokunmak var. Ve yolda bir sürü değişik oyunlar oynamak… İsim şehir, apartman isimlerini, sokak adlarını okuma, il trafik numaraların sayma, plaka okuma vs. Okul, arkadaşlar, aile bireyleri hakkında konuşmalar, dedikodular, şiir okumalar… Daha neler neler? Mahalledeki okula gitmenin daha başka bir sürü dolaylı, toplumsal yararları da var. Aslında hepimizin bildiği şeyler:

Çocuklarımız yürüyerek mahallelerindeki okullara giderse, bu daha az trafik, daha temiz hava, daha az gürültü, daha az sağlık sorunu, sağlık harcaması demek. Daha da önemlisi ‘hayat ve demokrasi sokakta’.

Biz yönetenlerden neden mahallelerimize nitelikli, yürüme mesafesinde okullar talep etmiyoruz? Bunun için kamuoyu oluşturmak için çalışmıyoruz?

Küçük bir not: 

İkinci dönemin ilk günü, MUK her zamankinden 15-20 dakika erken çıkmak istedi evden. İkinci dönemin bu ilk günü sınıfından, öğretmenini gören ilk kişi olmak istedi. Galiba bu isteği gerçekleşti. Çünkü normalde 8.20’de okula varıyorken, bugün okula vardığımızda 08.02. ‘Hayatta en büyük mucize küçükken iyi bir öğretmene denk gelmektir’ sözü MUK için de geçerli galiba. Ne mutlu ona!

Abbas Karakaya

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.