ÇİN işi CİN işi mi : Çine diye yola çıkıp kaybolan Trenin hikayesi
Çerkezköy – BSH’dan aldığı beyaz eşyaları Marmaray’dan geçerek Bakü-Tiflis-Kars demir yolu hattı ve Hazar Geçişli Doğu-Batı Orta Koridor üzerinden; 2 kıta, 2 deniz ve 5 ülke geçerek 12 günde yükünü Çin’e ulaştıracak diye yapılan törenlerin gerçeği yansıtmadığı ortaya çıktı.
Türkiye – Çin arasında ilk Tren ile yük Transferi diye yapılan törenlerin algı operasyonu için yapıldığı gerçeği yansıtmadığı ortaya çıktı.
Ne oldu, niçin tören yapıldı
Çerkezköy BSH ( Bosch und Siemens Hausgeräte GmbH )’dan yüklenen beyaz eşyaları Çin’e götürecek olan Türkiye’den Çin’e ilk ihracat treni, Marmaray Kazlıçeşme İstasyonu’ndan uğurlandı. Törende konuşan Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu “Trenimizin yola çıktığı Çerkezköy’de çaldığı ilk düdük, ülkemiz adına yeni bir dönemin habercisidir” dedi. Bakanlıktan yapılan açıklamada; Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, “Marmaray’dan geçerek Bakü-Tiflis-Kars demir yolu hattı ve Hazar Geçişli Doğu-Batı Orta Koridor üzerinden; 2 kıta, 2 deniz ve 5 ülke geçerek 12 günde yükünü Çin’e ulaştıracak” dendi. TCDD karşı açıklama yaparak Tren taşımacılığının devam edeceğini belirtti.
Okuyunca haber hoş geliyor ama daha sonra haberin servis edildiği gibi olmadığı, törenlerin düzmece ve algı operasyonu için yapıldığı ortaya çıktı. Ancak BTS -Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası yaptığı açıklamada, trenin Çin’e gitmediği trenin Marmaray’dan geçirilmesinin ardından Maltepe istasyonunda üstüne asılı pankartların sökülerek geri Halkalı Gar’a getirildiği belirtti.
İşte BTS’nin bts.org.tr internet sitesinden yaptığı açıklama.
Toplamda 42 konteyner içinde beyaz eşya taşıyan ilk ihracat trenini 04.12.2020 tarihinde saat 14.00 da Kazlıçeşme istasyonundan Çin’in Xi’an şehrine Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu tarafından uğurlandığı gibi (Hareket Memuru Diski ile) basında ve sosyal medyada haber olmuştur.
TCDD Trafik ve İstasyon Yönetimi Dairesi “Marmaray Trafik Talimatı” 2/2020 de revize edilmeden önce yük trenlerinin Marmaray Tüp Tünelinden sadece Marmaray tren işletmeciliğinin sonlandığı saatte, yani gece geçişine izin veriyordu. Bu sebepledir ki; 07.11.2019 tarihinde Çin’den gelen ilk tren Marmaray tüpünde bakım kuşağının ardından saat 04.24’te, ikinci tren ise saat 05.00’da Marmaray Ayrılıkçeşmesi durağından geçerek yolculuğuna devam ettirilmiştir.
“Marmaray Trafik Talimatı”nın Yük Tren Geçişi ile ilgili genel kuralların belirlendiği 11.maddesindeki değişen bu hüküm gereği, Çin’in Xi’an şehrine gidecek olan 15274 nolu özel yük treninin, gündüz Marmaray Yolcu taşımacılığının yapıldığı saatte gönderilmesi üzerine oluşan tren tehirleri(rötarları) “Marmaray Trafik Talimatı”nda yapılan değişikliğin yerinde olmadığını göstermiştir.
Çin’in Xi’an şehrine gidecek 15274 özel yük treninin Marmaray tüp tünelinden geçirilmesi esnasında 9 adet Marmaray treninin seferi iptal edilmiş, 10 adet Marmaray treninin sefer bölgesi kısaltılmış, 9 adet Marmaray treni de toplam 92 dakika tehir(rötar) etmiştir.
56 saatlik sokağa çıkma yasağının başlamasına saatler kala, insanların bir an önce evlerine yetişme telaşını yaşadığı anlarda;
TCDD ve TCDD Taşımacılık Aş Yönetiminin, Ulaştırma ve Altyapı Bakanının övgüsüne mazhar olma, koltuğu sağlamlaştırma ve şov yapma hesabının, İstanbul gibi büyük bir metropolde yarattığı trafik aksaması ve tehirler, pandemi döneminde yolcu birikmesine, sosyal mesafenin ortadan kalmasına, hastalığın yayılma oranının artmasına ve yolcu memnuniyetsizliğine yol açmıştır.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı yanıltıldı mı?
Yaşanan bu sıkıntılara rağmen öğreniyoruz ki; Çin’e yollanan bir ihracat treni aslında yok ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun bir şov uğruna yanıltılması var.
İşin Aslı Nedir?
Çerkezköy’deki BSH firmasının vagonlarına buzdolabı yüklü konteynerler yüklenerek oluşturulan Çerkezköy’deki BSH firmasının vagonlarına buzdolabı yüklü konteynerler yüklenerek oluşturulan tren Kazlıçeşme istasyonuna getirilmiş, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’na, “Çin’e tren gönderiyoruz” diye tören yaptırılmış, tren Marmaray’dan geçirilmiş, Maltepe istasyonunda tren üstüne asılı pankartlar sökülmüş ve tren, geri Halkalı Gar’a getirilmiştir.
Sosyal medya paylaşımlarından görüyoruz ki, tüm bu yaşananlar; Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun yanıltılmasının yanında, Dışişleri Bakanlığı’nın da bu yanıltıcı haberi paylaşması nedeni ile uluslararası kamuoyu nezdinde ülkemizi zor durumda bırakmıştır.
Ülkemizin itibarını sarsan, “yapılmayan bir taşıma” nedeni ile kurumu zarara uğratan, yolcu taşımacılığında aksamaya neden olan, pandemi koşullarında halkın sağlığını tehlikeye atan TCDD ve TCDD Taşımacılık Aş Yöneticileri hakkında gerekli değerlendirme yapılması için Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nı göreve davet ediyoruz. 05.12.2020
BTS – Merkez Yürütme Kurulu
TCDD açıklama yaptı : Tren yoluna devam edecek
TCDD’ndan yapılan açıklamada; “Çine doğru yola çıkmadan hemen önce, Çin’den gelen ilave talepler için Halkalı İstasyonu’na uğramıştır” ifadeleri yer aldı.
Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması gibi olağanüstü bir siyasi gelişme, Türkiye ekonomisi ve piyasaları üzerinde kısa ve orta vadede önemli etkiler yaratabilir. Bu tür bir gelişmenin piyasalara etkisi, hem iç siyasi tansiyon hem de dış yatırımcıların algısı açısından değerlendirilmelidir.
Olası etkileri şöyle özetleyebiliriz:
📉 1. Borsa İstanbul (BIST) Üzerindeki Etkiler
Negatif Etki Beklenir: Özellikle banka ve holding hisselerinde sert satışlar görülebilir.
Yatırımcı Güveni Sarsılabilir: Siyasi belirsizlik, yerli ve yabancı yatırımcının risk algısını yükseltir.
Yabancı Çıkışı Hızlanabilir: Zaten sınırlı olan yabancı yatırımcı oranı daha da azalabilir.
💵 2. Döviz Kurları (USD/TRY, EUR/TRY)
Kur Şokları Görülebilir: Politik risk primi artar, bu da dövize yönelimi artırır.
Merkez Bankası Baskı Altında Kalır: Döviz talebindeki ani artışa müdahale gerektirebilir.
📈 3. Faiz ve Tahvil Piyasaları
Faizler Yükselebilir: Risk algısı arttıkça TL cinsi varlıklardan çıkış olur, bu da faizlerde yükselişe yol açar.
Tahvil Satışları Artar: Devlet tahvillerine olan güven azalabilir.
🌍 4. CDS (Kredi Risk Primi) ve Dış Yatırımcı Algısı
CDS Yükselir: Türkiye’nin risk primi artar, bu da borçlanma maliyetlerini artırır.
Yatırım Notları ve Raporlar Değişebilir: Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları bu gelişmeyi raporlarında olumsuz değerlendirebilir.
🏦 5. Bankacılık ve Finans Sektörü
Kredilerde Yavaşlama: Artan belirsizlik nedeniyle kredi taleplerinde azalma görülebilir.
Bankaların Risk Algısı Artar: Özellikle yerli özel bankalar temkinli davranmaya başlar.
🔍 6. Orta Vadeli Etkiler
Ekonomik Reformlar Gölge Altında Kalır: Siyasi tartışmalar ekonomi gündeminin önüne geçer.
Seçim Güvenliği ve Demokratik Görünüm Tartışılır: Bu durum Türkiye’nin “yatırım yapılabilir ülke” imajını zedeler.
İmamoğlu gibi kamuoyunda güçlü desteği olan bir siyasi figürün tutuklanması, sadece ekonomik değil sosyal ve toplumsal tansiyonu da yükseltebilir. Bu da piyasaların kırılganlığını artırır.
BANKACILIK FİNANS SEKTÖRÜNÜ NASIL ETKİLER
Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması, bankacılık ve finans sektörü, siyasi belirsizlik nedeniyle doğrudan ve dolaylı birçok etkiye maruz kalabilir. Bu tür siyasi şoklar, özellikle sermaye hareketlerinin serbest olduğu, dışa açık ve kırılgan ekonomilerde bankacılık sektörü üzerinde hızlı ve ciddi baskılar yaratabilir.
Aşağıda, bu gelişmenin bankacılık ve finans sektörüne olası etkilerini başlıklar halinde detaylandırmak gerekirse:
🏦 1. Bankalara Güven ve Mevduat Davranışı
TL Mevduatlarda Çıkış Olabilir: Siyasi belirsizlik, vatandaşın dövize yönelmesine neden olabilir.
Kur Korumalı Mevduatlarda (KKM) Artış: Kur şoklarına karşı bireyler KKM’ye yönelebilir.
Bankaların Fonlama Maliyetleri Artar: CDS primindeki artışla yurt dışı borçlanmalar pahalı hale gelir.
Swap Kanalları Daralabilir: Merkez Bankası swap ihtiyacını artırabilir.
Yurt dışı borç çevirme oranlarında düşüş olabilir.
🔍 5. BDDK ve TCMB Üzerindeki Baskı
Yeni düzenleme ve müdahaleler gündeme gelebilir.
Piyasa istikrarı için geçici tedbirler alınabilir (örneğin likidite enjeksiyonu, döviz satışı).
Sermaye kontrolleri ya da TL likidite kısıtlamaları speküle edilebilir.
🌐 6. Yabancı Yatırımcı İlgisi
Bankacılık sektörü doğrudan yabancı yatırımcıların radarında olduğundan ilk çıkışlar burada yaşanır.
Sendikasyon kredilerine erişim zorlaşır.
Türkiye’nin “hukuk devleti” imajının zedelenmesi, uzun vadeli finansal istikrarı tehdit eder.
⚠️ 7. Reel Sektörün Bankalara Yansıması
Firmalar döviz kurlarındaki artış nedeniyle zor duruma düşerse, bankaların tahsilât riski yükselir.
Takipteki krediler oranı (NPL) artabilir.
Bankalar daha muhafazakâr davranarak kredi musluklarını kısabilir.
SONUÇ:
Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması gibi siyasi bir kriz, bankacılık sektöründe güven, kredi akışı, yabancı ilgisi ve fonlama kaynakları üzerinde ciddi baskı yaratır. İlk şok dalgası özellikle borsa ve kur tarafında hissedilirken, orta vadede aktif kalitesi, kârlılık ve büyüme gibi temel göstergeleri de zayıflatır.
• Bankaların likiditesi azalır: Bankalar bu senetlere yatırım yaptığında, ellerindeki fazla nakdi TCMB’ye park etmiş olur. Bu da piyasadaki toplam likiditenin azalmasına neden olur.
• Mevduat faizleri yükselebilir: Bankalar, TCMB’nin çektiği likiditeyi yerine koymak için mevduat faizlerini artırabilir.
2. Faiz ve Kredi Piyasaları
• Kredi faizleri yükselebilir: Piyasadaki para azaldığı için bankalar kredi vermekte daha temkinli davranabilir ve kredi faizlerini artırabilir.
• Ters repo alternatifi olarak görülebilir: Bankalar için TCMB’nin sunduğu faiz oranı, ters repo piyasasında oluşan faizlerle rekabet edebilir ve piyasada faizlerin yönü üzerinde etkili olabilir.
3. Döviz Kuru Üzerindeki Etkiler
• TL güçlenebilir: Piyasadaki TL miktarı azaldığı için döviz talebi düşebilir ve TL’nin değer kazanmasına yol açabilir. Ancak bu etki, yabancı yatırımcı girişleri ve diğer makroekonomik faktörlere bağlı olarak değişebilir.
4. Borsa Üzerindeki Etkiler
• BIST’te satış baskısı olabilir: Eğer likidite azalır ve faizler yükselirse, yatırımcılar borsadan çıkarak daha güvenli ve getirisi yüksek enstrümanlara (örneğin TCMB’nin ihraç ettiği likidite senetlerine) yönelebilir.
5. Enflasyon Üzerindeki Etkiler
• Enflasyonist baskılar azalabilir: Parasal sıkılaştırma devam ettiği için talep tarafında bir daralma olabilir. Bu da enflasyonu düşürmeye yardımcı olabilir.
Genel Değerlendirecek olursak;
Bu adım, TCMB’nin sıkı para politikasına devam ettiğinin bir işareti. Eğer likidite etkili bir şekilde çekilirse:
✔ TL’nin değeri korunabilir veya güçlenebilir.
✔ Enflasyon baskısı azalabilir.
✔ Kredi faizleri yükselerek ekonomik aktivite bir miktar yavaşlayabilir.
Ancak, piyasaların tepkisi birçok faktöre bağlı olarak değişebilir. Özellikle yabancı yatırımcı ilgisi, küresel piyasalardaki gelişmeler ve TCMB’nin faiz politikası belirleyici olacaktır.
KUR RİSKİ ortadan kalktı mı yoksa kısa bir ara mı verdik ?
Bilindiği üzere döviz açığı, şirketlerin döviz cinsinden ve dövize endeksli borçları ile döviz cinsinden veya dövize endeksli alacakları arasındaki farkı ifade eder. Haliyle döviz açığı taşımak demek de kur riski taşımak anlamına gelir.
Şirketlerin kullanmış olduğu toplam kredileri içindeki döviz cinsinden kredilerinin payına bakıldığında, Büyük şirketlerin toplam kredilerinin % 64’ünün, KOBİ’lerin ise % 18’inin döviz cinsinden olduğu görülüyor.
İhracatın yapabilmenin giderek zorlaştığı da göz önüne alındığında, gerek küresel siyasi ve ekonomik belirsizliklerin (ticaret savaşları, kotalar, ek vergiler, kur savaşları) ulusal ekonomilerde yaratacağı finansal risklerden, gerekse ülkemizin kendi dinamikleri çerçevesinde oluşabilecek finansal risklerden korunmak amacıyla, şirketlerin vadeli işlem yapma felsefesine dayanan türev ürün (forward, opsiyon, swap vb.) kullanımına daha da önem vermeleri faydalı olacaktır.
Bilindiği üzere döviz açığı, şirketlerin döviz cinsinden ve dövize endeksli borçları ile döviz cinsinden veya dövize endeksli alacakları arasındaki farkı ifade eder. Haliyle döviz açığı taşımak demek de kur riski taşımak anlamına gelir.
Şirketlerin kullanmış olduğu toplam kredileri içindeki döviz cinsinden kredilerinin payına bakıldığında, Büyük şirketlerin toplam kredilerinin % 64’ünün, KOBİ’lerin ise % 18’inin döviz cinsinden olduğu görülüyor.
İhracatın yapabilmenin giderek zorlaştığı da göz önüne alındığında, gerek küresel siyasi ve ekonomik belirsizliklerin (ticaret savaşları, kotalar, ek vergiler, kur savaşları) ulusal ekonomilerde yaratacağı finansal risklerden, gerekse ülkemizin kendi dinamikleri çerçevesinde oluşabilecek finansal risklerden korunmak amacıyla, şirketlerin vadeli işlem yapma felsefesine dayanan türev ürün (forward, opsiyon, swap vb.) kullanımına daha da önem vermeleri faydalı olacaktır.