Connect with us

EKONOMİ

Çin’den yeni karantina, zayıflayan küresel ekonomi, emtiada serbest düşüş…

Yayınlanma:

|

  • Avrupa ve Asya’da beklentilerin altında açıklanan PMI verilerinin (büyümenin öncü göstergesi) küresel ekonomik yavaşlama endişelerini kuvvetlendirmesi ile dün küresel mali piyasalar günün büyük bir bölümünü satış baskısı ile tamamladı. Artan borçlanma maliyetleri, yüksek enflasyon, Ukrayna savaşı ve Çin’deki koronavirüs kısıtlamaları, Almanya, İngiltere, Japonya ve Çin’de imalat PMI verilerinin gerilemesinde büyük rol oynadı.
  • Çin’in yeni COVID-19 karantina önlemlerini sıkılaştırmaya devam etmesi de küresel piyasaların olumsuz havasına âdeta tuz biber ekti. Güneybatı Çin metropolü Chengdu 21,2 milyon sakininin karantinaya alındığını duyururken, teknoloji merkezi Shenzhen’de vakalar artmaya devam ettikçe büyük etkinlikler ve kapalı eğlenceler üç gün süreyle askıya alındı. Yeni eğitim döneminin de tarihi (okulların dün açılması bekleniyordu) ertelendi. Yetkililer, vatandaşlara acil bir durum olmadığı sürece kenti terk etmemeleri yönünde çağrıda bulundu. Alınan tedbirler, petrol fiyatlarının da sert bir şekilde gerilemesine neden oldu. Brent cinsi ham petrolün varil fiyatı dün %3’ten fazla gerilerken, 92 dolar seviyesinin de altını test ederek neredeyse son 6 ayın en düşük seviyesinden işlem gördü.
  • ABD, çip üreticisi Nvidia’nın yapay zeka çalışmalarında en çok kullanılan iki çip türünün Çin’e ihracatını durdurmasını talep etmesinin ardından sert gerilerken, teknoloji borsası Nasdaq dün geceyi düşüşle tamamladı. ABD’de açıklanan işsizlik maaşı için yeni başvurular, geçen hafta iki ayın en düşük seviyesine gerilerken, işten çıkarmalar Ağustos ayında düştü. İşgücü piyasasının güçlü kalmaya devam ettiğine dair son işaretler, FED’in potansiyel bir resesyon riskine rağmen faiz oranlarını yükseltmekte agresif kalacağına dair beklentileri sağlamlaştırdı.
  • Gümüşün ons fiyatı, 20,80 dolar seviyesindeki teknik bölgesini aşamayarak son 3 haftadır mütemadiyen düşerek 17,50 dolar seviyelerine kadar geriledi. Benzer bir şekilde, Çin’in COVID-19 önlemleri, altın fiyatları üzerinde de baskı kurarak bu sabah sarı metali de önemli bir teknik seviye olan 1,685 dolara kadar itti. 1,685 dolar seviyesinin teknik mânâda oldukça önemli olduğunun altını bir kez daha çizmek gerekiyor. Seviyenin destek görevi üstlenememesi durumunda, daha da aşağıda 1,600 dolar seviyesine kadar büyük bir boşluk bizleri bekliyor.
  • USDTRY kurunun bebek adımları 18,20 seviyesini aşarak kuzeye ilerlediği, lâkin altının sert düştüğü dünkü günde gram altın psikolojik 1,000TL seviyesinin altına geriledi. Teknik bir bakış açısıyla, 990TL seviyesinin destek görevi üstlenmesini bekliyoruz aksi takdirde daha da aşağıda 935TL seviyesine kadar düşüş devam edebilir.
  • Rusya’nın enerji konusunda Avrupa’yı en hassas yerinden ‘vurması’ ardından İran nükleer anlaşmasının canlanması da enerji fiyatlar üzerinde ağırlık kurmaya devam ettiği göz ardı edilmemelidir. Fransa Cumhurbaşkanı Macron, anlaşmanın önümüzdeki günlerde sonuçlanmasını umduğunu söyledi. Hazır enerjiden söz etmişen, Pazartesi günü bültenimizde Almanya ve Fransa’da 1 yıl ileri elektrik fiyatlarının rekor kırdığından söz etmiştik. Almanya’da dün MW/saat başına enerji fiyatları 1,050 €’dan dün 545 €’ya inerek neredeyse yarılandı! Elektrik piyasasında kimin faaliyet gösterdiği ve balonun ne denli büyük olduğu hatta gerçek kıtlığı yansıtan fiyatlar bunları mı insan sormadan da edemiyor. Petrol fiyatlarının sert gerilemesi nedeniyle OPEC+’nın pazartesi günü yapacağı toplantıda üretim kesintilerini tartışacağına dair beklentiler, bu sabah düşüşün önüne geçtiğini görüyoruz.
  • Avrupa’da büyümenin zayıflamasına ilaveten, hafta ortasında açıklanan Euro Bölgesi enflasyonunun da rekor kırdığını not etmek gerekiyor. Tüketici fiyatları Ağustos ayında yıllık bazda %9,1 artarak %9,0 olan tahmini de aştı. Öte yandan, çekirdek enflasyon da tüm zamanların yeni zirvesine yükselerek %4,3 artış kaydetti. Çekirdek enflasyondaki artış Avrupa Merkez Bankası (ECB) üzerindeki baskıyı artırırken (önümüzdeki haftaya yönelik ECB’den faiz artırım beklentisi 75 baz puan) Avrupa hisse senedi endeksleri, rekor enflasyonla mücadele için agresif faiz artırımlarına ilişkin endişelerin derinleşmesiyle yedi haftanın en düşük seviyesine geriledi. Ortak para birimi EUR adım adım zayıflamaya devam ederken, Sterlin dolar karşısında 1,15 seviyesinin altına gerileyerek uzun bir süredir hedeflediğimiz 1,1450 seviyesine dayandı. Güçlü dolar karşısında hem EUR hem de GBP’de riski aşağı yönlü görüyoruz.
  • Cleveland FED Başkanı Mester, FED’in enflasyonu hedef seviyeye geri çekmek için faiz oranını önümüzdeki yılın başında %4’ün üzerine çıkarması ve bir süre yüksek tutması gerektiğini söyledi. Mester’in açıklamaları, önümüzdeki bir iki yıl içinde resesyon görüleceği endişesini kuvvetlendirdi. Havanın âdeta ‘kararması’ ve güvenli liman ihtiyacının tırmanması ile dolar endeksi DXY kritik bir eşik olarak gördüğümüz 109,3 seviyesinin üzerine yükselerek 110 seviyesine dayanmak suretiyle son 20 yılın en yükseğini test etti. Teknik mânâda daha da yukarıda 121 seviyesini göz ardı etmiyoruz! FED’in faiz artırımına en hassas 2 yıllık gösterge devlet tahvil getirisi, son 15 yılın en yüksek seviyesi olan %3,5 seviyesini aştığını da not edelim.
  • Türkiye cephesinde dün oldukça hareketli bir seyir yaşandı. TCMB, TL mevduat/katılım fonu payı hem gerçek hem tüzel kişi mevduatta %50’nin üzerinde olan bankalar hariç yabancı para mevduat/katılım fonu yükümlülükleri için tesis edilmesi gereken zorunlu karşılık tutarı üzerinden yıllık %3 komisyon uygulanacağını duyurdu. TCMB’nin bankalara gönderdiği yazıda, “dönüşüm hedeflerine göre komisyon uygulanmasının esas amacı olan mevduattaki TL payındaki iyileşmenin desteklenmesi, liralaşma politikası çerçevesinde TL’nin payının artırılmasına dönük ilave adımlarla sürdürülmektedir” denildi.
  • BOTAŞ doğalgazın satış fiyatına %20 ile %51 arasında zam yaptı. Konutlarda kullanılan doğalgazın fiyatı ortalama %20,4, küçük-orta ölçekli sanayide kullanılan gazın fiyatı %47,6 , büyük ölçekli sanayide kullanılan gazın fiyatı %50,8, elektrik üretiminde kullanılan gazın fiyatı %49,5 artırıldı. Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) ise dünden geçerli olmak üzere konutta kullanılan elektriğe %20, sanayi kesiminde kullanılan elektriğe ise %50 oranında zam yapıldığını duyurdu. EPDK tarafından tarafından yapılan açıklamada, koronavirüs salgını ve Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle birlikte tırmanan enerji fiyatlarına atıfta bulunuldu. Fiyat artışlarının Temmuz ayında 24 yılın yeni zirvesine tırmanan tüketici fiyatlarını daha da yükseltmesi, üretici fiyatlarında yol açacağı artışların da dolaylı olarak nihai ürün fiyatlarına yansıması bekleniyor. Tüketici fiyatları sepetinde elektrik fiyatlarının %2,32, doğalgaz fiyatının ise %1,55 ağırlığı bulunuyor. Reuters tarafından yapılan hesaplamaya göre 1 Eylül’den itibaren geçerli elektrik ve gaz artışının tüketici enflasyonuna doğrudan yaklaşık 0,8 puan artırıcı etki yapması bekleniyor.
  • Hazır enflasyondan söz etmişken, dün İstanbul Ticaret Odası (İTO) tarafından açıklanan Ağustos ayı enflasyon verisi psikolojik %100 seviyesine dayanarak (%99,9) 1998 yılından beri en yüksek seviyeye yükseldi. TÜİK Pazartesi günü resmî enflasyon verilerini açıklayacak. Hatırlatmak gerekirse, Temmuz’da manşet TÜFE enflasyonu %79,60 seviyesine yükselmişti. 2021 Ağustos’ta ise enflasyonun aylık olarak %1,12 olduğunun altını çizelim.
  • Yeni gün başlangıcında, Asya hisse senetlerinin yön bulmakta zorlandığını görüyoruz. Yatırımcıların tepesinde sallanan Demokles’in kılıcı misali FED’in para politikasını daha da sertleştirmeye devam edeceğini beklentisi yetmezmiş gibi, Çin’de artan karantina önlemlerinin fabrika faaliyetini de zayıflatması ile emtia fiyatlarının dünü âdeta serbest dalış ile geçirmesi sonrasında bugün gözler her ayın ilk cuması olduğu üzere ABD’de resmî istihdam raporunu çevrildi. Reuters’e göre manşet istihdam artışının Ağustos ayında 300bin kişi artması, işsizlik oranının ise %3,5 sabit kalması, enflasyon göstergesi olarak kabul edilen yıllık ortalama kazançların ise %5,3 yükselmesi bekleniyor.

>Finansal baskılama 

2 yıllık tahvilin bileşik faizi dün %12,99 seviyesinin de altına gerileyerek TCMB’nin ağırlıklı fonlama faizinin altına sarktı. Menkul kıymet tesis etme zorunluluğu ile tahvil faizlerinde gerileme devam ederken, ekonomik anlamda düşüşü anlatmakta zorluk çekiyoruz.

16620927099b9a45e87da4e63f599b491d5717eeaa_1_1200.jpg
>10 yıllık Türkiye USD ve TRY tahvil getirisi

ABD’de 2 yıllık tahvil getirisi %3,5 ile son 15 yılın zirvesine yükselirken, 10 yıllık Türkiye TL tahvil faizi ile yine 10 yıllık USD tahvil faizi arasında makasın daha da daralmasını ekonomik olarak anlatmakta yine zorluk çekiyoruz.

1662092709cdbedb83ead2ac63dfb10e9e84840556_2_1200.jpg
>GBPUSD

Sterlin cephesinde adım adım 1,1450 seviyesindeki hedef bölgemizin kıyısına kadar geldik. Dün 1,1497 seviyesi test edildi. Henüz düşüşün bittiğini de  düşünmüyoruz.

16620927107f1fae0a01518da410184aff7d988f37_3_1200.jpg
>PMI

İstanbul Sanayi Odası imalat PMI endeksi, Temmuz’da 46,9 değerini almasının ardından Ağustos’ta 47,4’e yükselerek sektörün altıncı ayda da daralmaya devam ettiğini gösterdi. PMI’da 50’nin altında kalan değerler daralmaya işaret ediyor. Yeni siparişler koronavirüs salgınının sektöre hakim olduğu Mayıs 2020’den bu yana en keskin hızda daraldı.

16620927109b57f6e0335830d915323884ba308f1e_4_1200.jpg
>İTO Enflasyon

İstanbul Ticaret Odası (İTO) tarafından açıklanan Ağustos ayı enflasyon verileri psikolojik %100 seviyesine dayanarak (%99,9) ile 1998 yılından beri en yüksek seviyeye yükseldi.

1662092710587d195052c8820813bb816723422240_5_1200.jpg
>Gram Altın

USDTRY’nin bebek adımları ile kuzeye ilerlediği lâkin altının sert düştüğü dünkü günde gram altın psikolojik 1,000TL seviyesinin altına geriledi. Teknik bir bakış açısıyla, 990TL seviyesinin destek görevi üstlenmesini bekliyoruz aksi takdirde daha da aşağıda 935TL seviyesine kadar düşüş devam edebilir.

166209271184de3beeceefeeb9d906d289d3cbcd5f_6_1200.jpg
>Ons Altın

Çin’in COVID önlemleri, altın fiyatları üzerinde de baskı kurarak bu sabah sarı metali önemli bir teknik seviye olan 1,685 dolara kadar itti. 1,685 dolar seviyesinin teknik mânâda oldukça önemli olduğunun altını bir kez daha çizmek gerekiyor. Seviyenin destek görevi üstlenememesi durumunda, daha da aşağıda 1,600 dolar seviyesine kadar büyük bir boşluk bizleri bekliyor.

16620927111cd95bc1aaa0391314b16087f086c2aa_7_1200.jpg
>Fransa ve Almanya Elektrik Fiyatları

Hafta başı, Almanya ve Fransa’da gösterge enerji fiyatlarının rekor kırdığını göstermemiz ardından dün Almanya’da MW/saat başına enerji fiyatları 1,050 €’dan dün 545 €’ya inerek neredeyse yarılandı! Elektrik piyasasında kimin faaliyet gösterdiği ve balonun ne denli büyük olduğu hatta gerçek kıtlığı yansıtan fiyatlar bunları mı insan sormadan da edemiyor!

1662092711cceefc55c78fc7ac320adf58d2c6579c_8_1200.jpg
İKTİSATBANK

Okumaya devam et

EKONOMİ

TİM, Global Ekonomideki Talep ve Riskleri Takip Edecek

Türkiye’de bir ilk olan İhracat Pazar Monitörü içinde iki endeksin yer aldığını bildiren TİM Başkanı Mustafa Gültepe, İhracat Talep Endeksi ile pazarlardaki talebi, Pazar Dayanıklılık Endeksi ile de riskleri önceden görme imkânı bulacaklarını söyledi.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), önemli pazarlarda talebi yaratan koşulları ve riskleri artık İhracat Pazar Monitörü’nden (İPM) takip edecek. İlk sayısı yayımlanan İPM’ye göre ocak ayında İhracat Talep Endeksi yüzde bir artışla 101 puana yükseldi.

TİM Başkanı Mustafa Gültepe, yaptığı açıklamada Türkiye ekonomisinin itici gücü olan ihracatın seyrini belirleyebilme noktasında TİM’in hayata geçirdiği İhracat Pazar Monitörü’nün çok önemli bir misyon üstleneceğini vurguladı. Cumhuriyetin ikinci yüz yılına Türkiye’yi ihracatta ilk 10 ülke arasına çıkarma hedefi ile başladıklarını ve stratejilerini bu hedefe göre kurguladıklarını belirten Gültepe, şöyle devam etti:

“27 sektörümüzde, 61 birliğimizle ve 150 bine yakın ihracatçımızla dünyada adım atmadığımız ülke ya da bölge bulunmuyor. Türkiye’nin üretim gücünü, ürünlerimizin kalitesini tanıtmak için küresel ölçekteki sektörel fuarları, ticaret ve alım heyetlerini fırsata dönüştürüyoruz. Bütün bu çalışmaların yanı sıra pazarlarımızdaki tüm gelişmeleri hesaba katmamız gerekiyor.

TİM-İPM ALANINDA İLK VE TEK ENDEKS

İlkini  yayımladığımız TİM-İPM ile artık pazarlarımızdaki talep koşullarını ve siyasi-iktisadi risk konjonktürünü kolayca takip edebileceğiz. TİM-İPM, ülkemizde sektörel bazda talep ve risk koşullarını ölçen ilk ve tek endeks olma özelliğini taşıyor. Aylık olarak kamuoyu ile paylaşacağımız TİM-İPM içinde İhracat Talep Endeksi ve Pazar Dayanıklılık Endeksi yer alıyor. İhracat Talep Endeksi ile pazarlarımızdaki talebin hem genel durumunu hem de sektör ve ülke özelinde tabloyu görebileceğiz.

Pazar Dayanıklılık Endeksi ile de pazarlarımızda risklerin genel durumunun yanında sektör ve ülke bazında gidişatı takip edebileceğiz. Ocak ayı rakamlarına baktığımızda İhracat Talep Endeksi önceki aya göre yüzde 1 artış, önceki yılın aynı ayına göre yüzde 0,4 düşüşle 101 oldu. Bu rakam bize ihracat pazarlarımızdaki talep koşullarının iyileşmeye devam ettiğini gösteriyor. Pazar Dayanıklılık Endeksi ise Ocak ayında bir önceki aya göre yüzde 0,6 artarken bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 0,7 düşüşle 99,7 seviyesinde gerçekleşti. Bu verilerin ışığında pazarlarımızdaki risk koşullarının da iyileşme eğiliminde olduğunu söyleyebiliriz.”

Mustafa Gültepe, TİM-İPM kapsamındaki iki endeks sayesinde ihracatçı firmaların pazarlardaki riskleri ve talepleri çok daha daha kolay anlamlandırarak önceden pozisyon alma imkânı bulacaklarını sözlerine ekledi.

NOT: Şubat 2024 sayısı itibari ile TİM İhracat Pazar Monitörü her ayın son pazartesi günü yayınlanacaktır.

TİM İhracat Pazar Monitörü’ne buradan ulaşabilirsiniz.

 

TİM – Türkiye İhracatçılar Meclisi – TİM İhracat Pazar Monitörü (tim.org.tr)

tim_ihracat_pazar_monitörü_2024_subat TİMREPORT_229

Okumaya devam et

EKONOMİ

Prof. Dr. YILMAZ: Serveti vergile(yeme)mek

Dev çok uluslu şirketlerin vergilendirilmesiyle ilgili bir yazı dizisi hazırlamıştım. Uluslararası sermayenin daha fazla vergi dışı kalmasına göz yumulmaması için küresel asgari kurumlar vergisi çalışmaları hızlanmış durumda. Bir yandan da toplum vicdanında sermayenin vergilendirilerek aklanması gerek.

Yayınlanma:

|

Tüm dünyada mali, ekonomik ve çevresel adaletsizlikler artarak devam ediyor. Küreselde pandemi sonrasındaki yeni servetin yaklaşık üçte ikisini en zengin yüzde 1’lik kesim elinde tutmaya başladı. Yoksulluk sona ermiyor, artıyor. Emek enflasyon altında ezilirken büyümeden aldığı pay sınırlı. Oxfam’ın araştırmasına göre dünyadaki en büyük şirketlerin sadece yüzde 1’inden daha azı çalışanlarına “yaşanabilir” bir ücret ödüyor. Diğer yüzde 99’unun böyle bir kaygısı var mı acaba?

Ama küreselde vergi reformları sermayeyle, dev çok uluslu şirketlerle ilgili yapılmaya çalışılıyor. Madem süreç başladı, bundan sonra zenginler için de devamı gelse iyi olur. Zaten en zenginlerin arkasında, kârın ortaklarına aktarıldığı ve genellikle beklenti üstü (!) kâr elde eden bu dev şirketler var. Üstüne vergi teşvikleri, indirimleri ile önemli bir kazanç alanına sahipler.

Sonra bu zenginler çeşitli yollarla nüfuz da elde edebiliyor. Bu nüfuz arttıkça ihalelerden medyaya kadar pek çok köşe başı tutulabiliyor.

Çünkü sadece servet değil, nüfuz da birikir. Servet, sahibine gelir sağlarken ve gelecekteki işsizlik, hastalık risklerine karşı güven verirken, sosyal mevki, ün, kudret, ekonomik bağımsızlık sağlayarak özel bir ödeme gücünü temsil eder.

Vergide adaleti sağlamak için ödeme gücüne göre vergileme gerekli, servet de ödeme gücünün göstergesi olduğuna göre vergilendirilmesi doğal bir sonuç olarak karşımıza çıkıyor.

Zaten servet vergilerinin amacı, fırsat eşitsizlikleri dolayısıyla toplumdaki bireyler arasında oluşan gelir ve servet dağılımındaki dengesizlikleri en aza indirmek değil mi? O nedenle serveti olan ile olmayanı bu vergiyle birbirinden ayırmak gerekiyor. Emlak vergisi bir emlaka sahip olan ile olmayanı, ya da motorlu taşıtlar vergisi ona sahip olan (sahip olabilme gücüne sahip olan) ile olmayanı birbirinden ayırabiliyor örneğin. Ancak gelir ve servet dağılımında adaletsizliği en az indirecek servet vergisinde servetin tanımında sorun yaşıyoruz. Çünkü ülkemizde devlet hâlâ somut, gözle görülen servet unsurlarını vergilemeye çalışıyor.

Türkiye’de servet vergileri dört adet; Emlak Vergisi (EV), Değerli Konut Vergisi (DKV), Motorlu Taşıtlar Vergisi (MTV) ve Veraset ve İntikal Vergisi (VİV). Bu vergilerin konuları gayrimenkul (EV ve DKV), motorlu taşıt (MTV) ve servetin ölüm ya da yaşayanlar arası karşılıksız intikaline (VİV) dayanıyor.

Oysa servet tanımına, her türlü taşınır taşınmaz mallar ile para ve alacaklar dahildir ve zaten servet kişinin beli bir anda sahip olduğu ekonomik değerlerin tümüdür. Her birinin fiyatı vardır ve mübadeleye de elverişlidir.

Ancak Türkiye’de servetin tanımı oldukça dar. Bir çok ülkede mevduat vb de servet olarak tanımlanıyor. Bizdeki tanım eksikliği vergide adalet arayışını tetikleyen ana unsurlardan biri. Servet vergilerinin sık sık gündeme gelmesi, yeni bir servet vergisine umut bağlanması hem mevcut kamu giderlerinin dağılımından ve israfından, hem de vergilerin gelir/servetin adil dağılımındaki rolünden hoşnut olunmadığını gösteriyor.

Uygulamadaki servet vergilerinin gelir ve servet dağılımı üzerindeki etkisi, tüm servet unsurlarının hangi gelir grupları arasında dağıldığı ile ilgili. İşte aslında toplum vicdanını rahatsız eden nokta da burası.

Servet edinimiyle artan nüfuz, üretim faktörü sahipliklerinde giderek derinleşen adaletsizlikler ekonomi politikalarının etkisiyle de büyüdü. Düşük faiz politikasıyla uygulanırken kredi çekerek döviz ve altına yönelenler tasarruf ve servet sahibi oldular. Aynı dönemde düşük gelir düzeyindekiler, yoksullar bu politikanın sonucunda ortaya çıkan enflasyonun altında ezildi. Üstelik yaşanan dolarizasyon sonucu kur yükselişinin önüne geçilmesi için yaratılan KKM’nin getirisinden bile gelir vergisi alınmadı. O nedenle hem vergide adaletsizliğin göstergesi dolaylı vergilerin vergi sistemindeki hakimiyeti, hem de böyle bir zenginleşme ve kâr akımının da tetiklediği enflasyonla devam ediyoruz.

Mevcut servet vergilerine ek yeni bir servet vergisi ihdas edilmesi kıymetli meslektaşım Prof.Dr. Murat Batı’nın dünkü yazısında açıkladığı gibi Anayasa’nın 2. (sosyal hukuk devleti), 10. (eşitlik), 13. (ölçülülük) ve 35. (mülkiyet hakkının ihlali) maddelerine aykırılık teşkil edecek. Ayrıca yeni servet vergisi vergi sistemine dahil olsa da bu vergilerin gelirlerinin örneğin deprem harcamalarına, sosyal transferlere vb tahsis edilmesi 5018 sayılı KMYKK m.13/g’ye göre mümkün değil. Bu durumda gerçekleşmeyecek olan; bir Robin Hood vergisi gibi zenginden alıp yoksula vermek.

Yeni servet vergisine kadar öncelikle gelir ve kurumlar vergisinde reform ile işe başlanmalı. Gelir-Kurumlar Vergisi beyannamelerinde görülmeyen ve servetin oluşumuna katkı sağlayan gelir kayıt ve kontrol altına alınabilir. Servet vergisi ile gelir getirmediğinden dolayı Gelir-Kurumlar vergisiyle kavranamayan servet unsurları kavranabilir.

Aslında Veraset ve İntikal Vergisi uygulaması, karar alıcılara yol gösterici niteliğe sahip. Bu vergiler “birbirini telafi eden”, “takip ve kontrol eden vergiler“dir. Şöyle ki Veraset ve İntikal Vergisi, içinde iki vergiyi barındırıyor. İlki veraset sonucu ortaya çıkan ikincisi yaşayanlar arası gerçekleştirilen servetin karşılıksız intikali, vergilendirmeye yönelik. Veraset vergileri yalnız başına uygulandığı durumda servetin intikali yaşayanlar arasında bağış yoluyla gerçekleştirilebilir. Bunun için yaşayanlar arası bağış yoluyla gerçekleştirilen karşılıksız intikaller de bu vergi kapsamındadır.

Türkiye de servet vergileri, servet üzerinden ve servet transferinden alınıyor. Ayrıca servet vergileri servet artışından da alınır. Serveti oluşturan unsurda sahibinin hiçbir kişisel emeği olmadan meydana gelen artışlar vergilendirilir. Almanya’da Birinci Dünya Savaşı’ndaki servet artış vergisi uygulaması var, hatta olağanüstü servet vergisi olarak da bilinir. Oysa Türkiye’de bu kapsamda Gayrimenkul Kıymet Artışı Vergisi uygunladı. Servet unsurlarından sadece biri olan gayrimenkulün değerindeki artışı vergilemek için yürürlükteydi. Hatta uygulanırken olağanüstü bir durum da yoktu. Ancak o vergi neoklasik ekonomi politikalarının vergi sistemini değiştiren, sermayeyi daha hafif vergileyen özelliği sonucu 1985 yılında kaldırıldı.

Dostoyevski’nin dediği gibi; “parasız düşünür, ama paralı iki misli düşünür”.

Prof. Dr. Binhan Elif YILMAZ-T24

Okumaya devam et

EKONOMİ

Türkiye’nin sınai haklar haritası çıktı!

Türk Patent ve Marka Kurumu 2023 yılına ait sınai haklar verilerini açıkladı. Verileri değerlendiren Destek Patent Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Yamankaradeniz; “Yabancı başvuru ve tescil sayılarındaki yükseliş dikkate değer. İller bazında her zamanki gibi şampiyon İstanbul olurken; Bayburt, Ardahan, Erzincan ve Bitlis illerimize ilişkin veriler, Sınai Haklar hakkındaki bilinçlendirilme çalışmalarının arttırılması gerektiğini gösteriyor. Bu veriler ışığında, ülkemizdeki bazı bölgelerin sınai haklar yönünden gelişmesi için yerel yönetimlerin ve kamu idarecilerinin daha fazla katkı koyması gerektiği görülmektedir” dedi.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Yerli yabancı toplam patent başvurularında %3,64’ lük artış!

2023 yılında Türk Patent ve Marka Kurumuna yerli ve yabancı 16.433 patent, 3.400 faydalı model, 183.149 marka ve 58.076 tasarım olmak üzere üzere toplam 261.058 başvuru yapıldı. Destek Patent Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Yamankaradeniz; “Ülke ekonomisindeki ticari aktörlerimiz artık marka, patent, tasarım, faydalı model tescili gibi kavramların önemini daha iyi kavradı ve buna göre hareket ediyor. Vekil firma olarak yıllar içinde gösterdiğimiz çaba neticesinde bu farkındalığı oluşturmayı başardığımızı görüyoruz. TÜRKPATENT verilerine göre 2023 yılında yerli yabancı toplam patent başvurularında %3,64’ lük yaşandı. Dünya genelinde her geçen gün ihracat fırsatlarının, markalara, AR-GE’ye yapılan yatırımların artması şirketlerin daha inovatif ve öncü olmalarını zorunlu kılıyor. Bu da aslında hem ülkemizde hem dünyada sektörümüzdeki pazarın büyüdüğünü kanıtlıyor” dedi.

Uluslararası patent başvurularında %25 artış!

“TÜRKPATENT’in açıkladığı güncel verilere göre Türkiye’de faaliyet gösteren yerli firmalar 2023 yılında 155’i PCT (uluslararası patent başvurusu), 234’ü EPC (Avrupa patent başvurusu) olmak üzere toplam 389 uluslararası patent başvurusu yaptı. 2022 yılında başvuru sayısı toplam 312 idi. Buna göre 2023 yılı başvuruları yaklaşık yüzde 25 (dörtte bir) oranında bir artış gösterdi. Bu da Türkiye’de yükselen fikri ve sınai haklar bilincinin küresel ölçekte yansımasını gösteriyor.”

Patent başvurularının zirvesinde yine İstanbul yer alıyor

TÜRKPATENT’ e göre geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi İstanbul tüm başvurularda ilk sırada. Patent başvurularında 3.526, başvuru ile ilk sırada yer alan İstanbul’u yine büyükşehirler takip ediyor. Patent başvurularında ikinci sırada 1.327 başvuru ile Ankara, üçüncü sırada 509 başvuru ile Bursa, dördüncü sırada 429 başvuru ile İzmir ve beşinci sırada 415 başvuru ile Kocaeli yer alırken; Hakkari, Sinop ve Kilis, sadece 1’er patent başvurusuyla listenin en sonlarında yer alan illerimiz oldu. Bayburt ise 2023 yılında hiç patent başvurusu yapılmayan tek il olarak dikkat çekiyor.

Marka başvurularında İstanbul liderliğini sürdürüyor

Marka başvurularının illere göre dağılımına baktığımızda ise; 71801 başvuru yapan İstanbul’u 14.368 marka başvurusuyla Ankara, 11.378 başvuruyla İzmir, 7.412 başvuruyla Bursa ve 6.179 başvuruyla Antalya izliyor. Ardahan ise 15 başvuruyla son sırada yer alıyor.

Tasarım başvurularında ise bir önceki yılın verilerine göre sıralamalarını ilerleten iller Kayseri ve Antep

Tasarım başvurularında ise 20623 başvuru ile İstanbul başı çekerken; Bursa 4.650 başvuru ile ikinci, Ankara 3.709 başvuru ile üçüncü, Kayseri 3.464 başvuru ile dördüncü, Gaziantep ise 2.754 başvuru ile beşinci sırada yer aldı. Erzincan ise 2023 yılında hiç tasarım başvurusu yapılmayan tek il oldu.

Faydalı modelin dikkat çekeni ise Konya

Faydalı model başvurularında 931 başvuru ile İstanbul başı çekiyor; 403 başvuruyla Ankara, 262 başvuruyla Bursa ve 246 başvuruyla İzmir izlerken, Konya’nın 174 başvuruyla beşinci sıraya yerleşmesi dikkate değer bir unsur oldu. Bitlis ve Ardahan ise 2023 yılında hiç faydalı model başvurusu yapılmayan iller olarak listenin son sıralarına yerleşti.

Yerli patent ve faydalı modelde en çok başvuru yapılan alan: Motorlu Kara Taşıtı

TÜRKPATENT NACE kodu verilerine göre 2023 yılında yerel patent ve faydalı model başvurularında motorlu kara taşıtı, römork ve yarı römork imalatı, büro makineleri ve bilgisayar imalatı, mobilya imalatı; başka yerde sınıflandırılmamış diğer imalatlar, tıbbi ve cerrahi teçhizat ile ortepedik araçların imalatı ve eczacılık ürünlerinin, tıbbi kimyasalların ve botanik ürünlerinin imalatı ilk beş sırada yer alıyor. Yurt dışından Türkiye’ye gelen yabancı patent ve faydalı model başvurularında ise; eczacılık ürünlerinin, tıbbi kimyasalların ve botanik ürünlerinin imalatı, diğer özel amaçlı makinelerin imalatı, ana kimyasal maddelerin imalatı, tıbbi ve cerrahi teçhizat ile ortepedik araçların imalatı ve genel amaçlı diğer makinelerin imalatı yer alıyor.

İhracatta yenilikçi atılımlar için katma değerli ürünlerle markalaşma şart!

Marka, patent ve tasarım sayılarının ülkemiz sanayisinin gelmiş olduğu gelişmişlik düzeyi ile doğru orantılı olmadığını belirten Yamankaradeniz; “daha fazla katma değerli ürün üretimi, daha yüksek teknolojili üretim anlamına gelmektedir. Bu nedenle, bu yenilikleri patentle veya faydalı model başvuruları ile koruma altına almak ve değer oluşturmak, ülkemizi ve firmalarımızı zenginleştirir. Böylece, ihracaattaki tonaj rakamları aynı kalsa bile birim fiyatı artacağından yapılan toplam ihracaat rakamımızda artış olacaktır. Bu da cari açığın daha az oluşması ve enflasyon rakamlarının aşağıya doğru gelmesine olumlu katkı sağlayacaktır. Dolayısıyla, bu yeni teknolojilerle dünya pazarlarına açılan markalarımızın Türk malı dolaşım miktarının artması, uluslararası markalaşmanın çok olumlu yansımaları olacaktır” dedi.

 

Okumaya devam et

KATEGORİ

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

KRIPTO PARA PİYASASI

BORSA

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKAVİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKAVİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKAVİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.paravitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.