2002’den bu yana 5 ekonomi 1 de hazine ve maliye bakanı görev yaptı. Bu bakanların Ekonomiye katkılarına yakından bakalım istedik.
Türkiye Cumhuriyeti Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, 8 Kasım 2020 tarihinde kişisel Instagram hesabından yaptığı paylaşım ile Haziran 2018’den bu yana yürütmüş olduğu T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı görevinden sağlık sorunları sebebiyle istifa ettiğini kamuoyu ile paylaşmıştı. Hafta sonu yapılan bu açıklamanın ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu istifayı kabul edip etmeyeceği de oldukça merak konusuydu. Gün boyunca resmî makamlardaki sessizliğin ardından 9 Kasım akşam saatlerinde T.C. İletişim Başkanlığı tarafından yapılan açıklamada, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın yapmış olduğu görevden af talebinin Cumhurbaşkanı değerlendirmesi neticesinde kabul edildiği belirtildi. Bu gelişmeden birkaç saat sonra ise Resmî Gazete’de yayınlanan atama kararıyla T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı görevine eski Kalkınma Bakanı ve AK Parti Mersin Milletvekili Lütfi Elvan’ın getirildiği açıklandı.
Berat Albayrak’ın ekonomi yönetimi makroekonomik göstergelerdeki olumsuz değişimlerle oldukça fazla tartışma konusu olmuştu. Özellikle 2018 yılının 2. yarısında yabancı para birimlerinin TL’ye karşı oldukça değer kazanması ve buna karşı ekonomi yönetiminin faizleri düşük tutmadaki ısrarı ekonomistlerin eleştirilerinin ana hedefi olmuştu. Peki Berat Albayrak’ın ekonomi yönetimindeki 29 aylık performansı nasıl değerlendirilebilir? Doğruluk Payı Türkiye’deki makroekonomik göstergeleri Kasım 2002’den bu yana görev alan hazine ve maliye bakanı ve ekonomi bakanlarının dönemlerine göre inceledi.
2002’den Bu Yana Kaç Bakan Görev Yaptı?
Türkiye Cumhuriyeti’nde Ekonomi Bakanlığı görevi 1983 ile 2011 yılları arasında Ekonomi ve Hazineden Sorumlu Devlet Bakanı adıyla görev yapmaktaydı. 2011’de 61. Türkiye Hükümeti’nde kurulan Ekonomi Bakanlığı, önceki hükümetlerde bulunan Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın yerine kurulmuştur. 66. Türkiye Hükümeti’nin kurulmasıyla ise bu bakanlık yerini T.C. Ticaret Bakanlığı’na bırakmıştır. T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı ise 66. Türkiye Hükümet Sistemi’nde “Hazine Müsteşarlığı” ile “Maliye Bakanlığı” birleştirilerek 2018’de kurulmuştur.
AK Parti’nin iktidara geldiği Kasım 2002’den bu yana 5 ekonomi 1 de hazine ve maliye bakanı görev yaptı. Bu bakanlar ve görev süreleri aşağıdaki gibidir;
Ali Babacan 18 Kasım 2002 – 29 Ağustos 2007,
Mehmet Şimşek 29 Ağustos 2007 – 1 Mayıs 2009,
Ali Babacan 1 Mayıs 2009 – 6 Temmuz 2011,
Mehmet Zafer Çağlayan 6 Temmuz 2011 – 25 Aralık 2013,
Nihat Zeybekçi 25 Aralık 2013 – 24 Kasım 2015,
Mustafa Elitaş 24 Kasım 2015 – 24 Mayıs 2016,
Nihat Zeybekçi 24 Mayıs 2016 – 10 Temmuz 2018,
Berat Albayrak 10 Temmuz 2018 – 9 Kasım 2020.
Gayrisafi Yurt İçi Hasıla 2002’den Bu Yana Nasıl Değişti?
Kasım 2002’de kabinede ekonomi ve hazineden sorumlu devlet bakanı görevini üstlenen şu anda ise DEVA Partisi Genel Başkanlığı görevini yürüten Ali Babacan’ın göreve geldiği dönemde Türkiye’de GSYH 238,4 milyar $ seviyesindeydi. Ali Babacan’ın görevi devrettiği 2007 yılında ise Türkiye’de milli gelir 2002 yılına göre 2,8 katına çıktı ve 675,8 milyar $’a yükseldi. Mehmet Şimşek’in görev aldığı 2008 yılında yine artış göstererek 764,3 milyar $ seviyesine çıkan milli hasıla, 2009’da yaşanan küresel kriz ile beraber Ali Babacan’ın tekrardan göreve geldiği 2009 yılında %4,8’lik düşüşle 644,6 seviyesine düştü. GSYH, bakanlığı Zafer Çağlayan’ın üstlendiği 2013 yılında ise en yüksek seviyesine çıktı. 2014 yılında Nihat Zeybekçi’nin döneminde 934’2 milyar $ olan milli hasıla yıllar içerisinde düşüş göstererek Berat Albayrak’ın göreve geldiği 2018 yılında 771,3, 2019 yılında ise 754,3 milyar $ seviyesine geriledi.
Dünya Bankası’nın son 18 yıldaki kişi başına düşen yıllık milli gelir verileri incelendiğinde, 2002 yılından 2014 yılına kadar 2009 haricinde sürekli bir artış söz konusu ve 2014 yılında Nihat Zeybekçi’nin ekonomi bakanı olduğu dönemde de kişi başına düşen milli gelir yıllık 12.096 $ ile en yüksek seviyede. Eski T.C Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın görev yaptığı 2019 yılında ise 9.042 $ ile son 10 yılın en düşük seviyesinde kişi başına düşen GSYH. 2020 yılında yaşanan pandemi, enflasyon ve TL’nin değer kaybı neticesinde bu göstergenin yıl sonunda 8.000 $ seviyelerine gerileyeceği de tahmin edilmekte.
TL Yabancı Para Birimleri Karşısında Son Yıllarda Değer Kaybediyor
Kasım 2002’den bu yana TL’nin yabancı para birimleri karşısındaki performansı incelendiğinde Ali Babacan’ın bakan olarak göreve geldiği gün 1 doların 1,37 TL olduğu, görevden ayrıldığı gün ise 1,33 TL olduğu görülmekte. Mehmet Şimşek’in döneminde ise $/TL 1,33 seviyesinden, 1,59 seviyesine yükselmiş. Ali Babacan’ın tekrar göreve geldiği dönemde TL’nin bir dönem dolar karşısında değer kazansa da Temmuz 2011’de $/TL 1,63 seviyesine çıkmış. Zafer Çağlayan’ın bakanlık görevden ayrıldığı dönem ise TL dolar karşısında %21,6 değer kaybederek 2,08 seviyesini görmüş.
Ardından Nihat Zeybekçi’nin bakanlık yaptığı ilk dönemde 2,08’den 2,87’ye çıkan dolar, 2. döneminde ise 2,99 seviyesinden 4,71 seviyesine yükseldi. Nihat Zeybekçi’nin bakanlık yaptığı ilk dönemde TL dolar karşısında %27,5, ikinci döneminde de %36,5’lik değer kaybı yaşadı. T.C. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak döneminde ise TL dolar karşısında %42,5 değer kaybetti ve $/TL 4,71’den 8,19’a yükseldi.
Kasım 2002’den bu yana aylık ortalama $/TL değerleri ise aşağıdaki şekilde:
TL’nin yabancı para birimlerden euroya göre de yıllar içerisindeki performansı dolara benzer fakat euro dolara göre daha da değerli bir para birimi olduğundan kurlar da daha yüksek seviyede. 2011 yılına kadar neredeyse aynı seviyede devam eden €/TL’de TL’nin performans düşüklüğü 2013 yılından sonra başlıyor. Kasım 2002’de 1,6 seviyelerinde seyreden €/TL Ali Babacan’ın bakan olduğu dönemde 1,79’a yükseldi. Ardından Mehmet Şimşek’in görev süresinde 2,23 seviyelerini gören €/TL, Ali Babacan’ın 2. Döneminde bir süre 1,9’a kadar geriledi fakat görev süresi dolduğu günlerde 2,34 TL seviyesindeydi. Zafer Çağlayan’ın görev süresinde Euro karşısında %17,6 değer kaybederek 2,84’e yükselen TL, Nihat Zeybekçi’nin ilk döneminde %7, ikinci döneminde ise %39,6 değer kaybederek 10 Temmuz 2018’de 5,53 TL seviyesine ulaştı. Eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın görev süresinde de Türk Lirası, euro karşısında %43,2 değer kaybetti ve 5,53 seviyesinden, 9,73 seviyesine yükseldi.
Kasım 2002’den bu yana aylık ortalama €/TL değerleri ise aşağıdaki şekilde:
002’den Bu Yana Enflasyon Oranları Nasıl Seyrediyor?
TÜİK’in açıklamış olduğu enflasyon oranları aylık bazda incelendiğinde Ali Babacan’ın ilk görev süresinde aylık enflasyon oranı ortalama %13,2, Mehmet Şimşek döneminde %9,4, Ali Babacan’ın 2. döneminde %6,8, Zafer Çağlayan’ın döneminde %8,1, Nihat Zeybekçi döneminde %8,2, Mustafa Elitaş döneminde %8, Nihat Zeybekçi’nin 2. döneminde %10,3, Berat Albayrak’ın döneminde ise enflasyon oranı aylık ortalama %15,4 seviyesindeydi.
2002’den bu yana enflasyon oranı en yüksek olan aylar ise 2001 krizinin ardından AK Parti’nin iktidara geldiği ilk yıllara ait. Ali Babacan’ın görev yaptığı Kasım 2002 ile Ekim 2003 yılları arası enflasyonun en yüksek açıklandığı aylar. Onun ardından ise en önemli gündem maddelerinden olan enflasyonun en yüksek açıklandığı aylar Berat Albayrak’ın dönemine yani 2018 yıl sonuna ve 2019’un başındaki aylara ait. 2002 ve 2003 yılında %30 seviyelerinden ay ay düşüş gösteren enflasyon oranları hariç tutulduğunda, en yüksek açıklanan enflasyon oranı %25,24 ile Ekim 2018’e ait. En düşük enflasyon oranının açıklandığı aylar ise Ali Babacan’ın 2. Bakanlık dönemindeki 2011’in ilk 4 ayına ait. Son 216 ayda en düşük enflasyon %3,99 ile Şubat 2011’de Ali Babacan döneminde açıklandı.
İşsizlik Oranları ve İşsiz Sayısı Nasıl Değişti?
Dolar/TL, enflasyon, faiz oranları gibi birçok konunun yanı sıra Türkiye’nin gündeminin en ön sıralarında yer alan konuların başında işsizlik geliyor. Özellikle 2018 yılındaki döviz krizi ardından gelişen enflasyon ve işsizlik oranı artışlarından sonra 2020 yılında yaşanan küresel COVID-19 salgını da işsizlik oranlarını ve bu konu hakkındaki tartışmaları tetikledi. Son dönemlerde işsizlik oranlarıyla beraber hem siyasiler hem de bilim insanları tarafından konuşulan bir konu da geniş tanımlı işsizlikti. Biz de bu sebeple 2002’den bu yana bakanlık dönemlerine göre işsizlik verilerini geniş çaplı inceledik.
2002 yılından bu yana işsizlik oranının en yüksek olduğu aylar Ekonomi ve Hazineden Sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Şimşek’in görevde bulunduğu 2009’un ilk aylarına ve Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın görevde olduğu 2019’un ilk ayları. İşsizlik oranının en düşük seviyede olduğu aylar ise Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan dönemine, 2012’nin yaz aylarına ait.
Geniş tanımlı işsizlik iş aramayıp çalışmaya hazır olanlar ve mevsimlik çalışanların da işgücüne dahil edilmesiyle hesaplanan bir gösterge. TÜİK’in 2002’den bu yana açıkladığı işgücü istatistiklerle hesaplanan geniş tanımlı işsizliğin en yüksek seviyeye çıktığı aylar ise yaklaşık %25 ile Berat Albayrak’ın bakanlık görevini üstlendiği Nisan, Mayıs ve Haziran 2020’ye ait. Bu oranın bu kadar yükselmesinin en önemli sebepleri olarak da işgücüne dahil olmayan nüfusun oldukça o aylarda oldukça artış göstermesi ve COVID-19 salgını sebebiyle alınan önlemler gösterilebilir.
İşgücü istatistikleriyle beraber Türkiye’deki işsiz sayısı da bakanlar dönemine göre incelendiğinde, işsiz sayısının yıllar içerisinde nüfusla da bağlantılı olarak oldukça arttığı görülmekte. 2002 yılında yaklaşık 2,7 milyon olan toplam işsiz sayısı, 2009 başlarında 3,8 milyona yükseldi. Nisan 2018’de Nihat Zeybekçi döneminde 3,1 milyon seviyesine gerileyen toplam işsiz sayısı, Şubat 2019’da Berat Albayrak döneminde ise rekor seviyeye 4 milyon 730 bin kişiye ulaştı.
TÜİK’in veri yayınlamasını eleştiren ve işsiz kişi sayısının geniş tanımlı da açıklanması gerektiği konusu toplum arasında tartışma konularından birisiydi. TBMM’de de birçok milletvekili yapmış olduğu açıklamalarda geniş tanımlı işsizlikten söz ediyordu. Bununla birlikte geniş tanımlı işsiz sayısının farklı yöntemlerle hesaplayarak 10 milyon, hatta daha fazla olduğuna dair açıklamalar da çeşitli yayın organları tarafından paylaşılmıştı.
Kasım 2002’den bu yana geniş tanımlı işsiz sayısı incelendiğinde de bu sayının Berat Albayrak’ın görev süresinde rekor kırdığı görülmekte. Haziran 2020’de 8,8 milyon olarak hesaplanan geniş tanımlı işsiz sayısının en düşük hesaplandığı aylar ise 2007, 2008 ve 2012 yaz aylarına ait.
Ekonomiden sorumlu bakanların görev sürelerince bazı makroekonomik göstergelerin dönemsel ortalaması da aşağıdaki tablodaki gibidir:
Suriye’de Beşar Esad rejiminin Aralık 2024’te devrilmesinin ardından kurulan geçici hükümet, Türkiye’den yapılan ithalatı derinden etkileyecek bir karar aldı.
Yeni yönetim, Türkiye sınırından gelen ithal ürünlere uygulanan gümrük vergilerini yüzde 300 ila yüzde 500 arasında artırdı. Bu karar, iki ülke arasındaki ticareti adeta durma noktasına getirirken, birçok sektörde hem ihracatçılar hem de Suriyeli ithalatçılar büyük zorluklarla karşı karşıya kaldı. Özellikle Suriye’nin kuzeyinde muhalif güçlerin kontrolündeki sınır kapılarından gerçekleştirilen ticarette ciddi sorunlar yaşanıyor.
Güneydoğu Anadolu Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Celal Kadooğlu, bu gelişmelerle birlikte sektör temsilcilerinin ilgili bakanlıklarla sürekli temas halinde olduğunu ifade etti.
Kadooğlu, söz konusu gümrük vergisi artışının Türkiye’nin Suriye’ye ihracatını neredeyse durma noktasına getirdiğini belirterek, bu sorunun çözümü için diplomatik ve ticari adımlar atılması gerektiğini vurguladı.
Türkiye’nin Suriye’ye yönelik ihracatında önemli bir paya sahip olan hububat, bakliyat, yağlı tohumlar ve diğer gıda ürünleri başta olmak üzere pek çok sektör, alınan bu karar nedeniyle ciddi zararlar yaşama riskiyle karşı karşıya. İhracatçılar, yüksek vergiler nedeniyle rekabet güçlerini kaybetmekten ve ürünlerinin sınırdan geçememesinden endişe ediyor.
Celal Kadooğlu, gelişmeleri yakından takip ettiklerini dile getirerek “Bütün sektörlerimizi kapsayan bu sorunun çözümü için üzerimize düşenleri yapmaya çalışıyor ve bu krizin derinleşmeden çözümü için ilgili bakanlıklarımızla sürekli temaslarımızı sürdürüyoruz. Bu karar Suriyeli vatandaşların derin bir enflasyonla karşılaşması ve alım güçlerinin tamamen sıfırlanması anlamına da gelir” dedi.
Sınırda kilometrelerce TIR kuyruğu oluştu
Birçok ürüne uygulanan yüksek vergilerin ürünlerin üretim maliyetinin bile üç dört katından fazla olduğunu dile getiren Kadooğlu, “2024 yılında ortalama aylık 30 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdiğimiz Suriye’de şu an Suriye sınırından ihracatımız bu yüksek gümrük vergileri nedeniyle durma noktasına geldi. Sınırda TIR’ların oluşturduğu kilometrelerce kuyruk bunun en iyi göstergesidir. Gerek Dışişleri Bakanlığımız gerekse Ticaret Bakanlığımızın bu sorunun ivedi bir şekilde çözümü için Suriye’de kurulan geçici hükümet yetkilileriyle temaslarının olumlu sonuçlanacağına inanıyoruz” şeklinde konuştu.
Bakanlık harekete geçti
Öte yandan Suriyeli ithalatçılar da artan maliyetler nedeniyle hem stok yönetimi hem de piyasa talebini karşılama konusunda zorluklarla karşılaşıyor. Yeni geçici hükümetin bu kararı, bölgedeki ticari dengeleri değiştirmekle kalmayıp, iki ülke arasındaki ekonomik ilişkiler üzerinde uzun vadeli olumsuz etkiler yaratabilir. Türkiye’den Suriye’ye ihracat yapan firmalar, sorunun çözümü için hükümet düzeyinde daha aktif bir müdahale bekliyor. Öte yandan, Suriyeli ithalatçılar da mevcut ekonomik durumun ticaret üzerindeki etkisini hafifletmek için alternatif çözümler arıyor. Ticaret Bakanlığı’dan edindiğimiz bilgilere gör, Suriye’nin geçici hükümeti ile Dış İşleri Bakanı Hakan Fidan’ın bugün yapacağı toplantıda bu konuyu masaya yatıracak. Görüşmede, iki ülkenin ticaretinin sekteye uğramaması için gümrük vergilerinin makul seviyeye çekilmesi yönünde bir karar çıkması bekleniyor.
Emekli ve emekçi için birbirinden sarsıcı ücret/maaş artış oranları arka arkaya geldi. 2024’ün son günlerinde asgari ücretli yıllık yüzde 30 zam alırken, yılın ilk günlerinde gelen enflasyon verisi ardından da memur/memur emeklisine yüzde 11,54 ve SGK ile Bağ-Kur emeklisine yüzde 15,75 oranında altı aylık zam yapıldı. Emekliler için “refah payı” ise bu hafta toplanan kabine toplantısı sonrası, “gerçekleşmemiş bir beklenti”den ibaretti.
2024 yılında ekonomi iki çeyrek üst üste daraldı. Enflasyon oranı aylık olarak artışını sürdürdü. Yıllık enflasyon gerilese de gıda, kira gibi harcama gruplarında manşet enflasyonun üzerinde ciddi yükseliş söz konusu. Ayrıca bir yandan emekli maaşlarında aylık bağlama oranlarındaki düşüş adaletsizlikleri büyüttü, diğer yandan kök maaş sorunu çözülemedi. O nedenle milyonlarca emekli açlık sınırının altında bir gelir ile geçinmeye çalışıyor.
Tüm bu sürecin nasıl ızdıraplı olduğu İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesinden değerli meslektaşım Prof. Dr. Süphan Nasır’ın başkanlığında gerçekleştirilen araştırmanın bulgularında yer alıyor. İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa’dan Dr. Öğr. Üyesi Yonca Nilay Baş ve Medipol Üniversitesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Fatma Betül Ortaköy de araştırma ekibindeler.
Bir ay kadar önce bu araştırmanın beyaz yakalılarla ilgili sonuçlarını şu yazımda (https://t24.com.tr/yazarlar/binhan-elif-yilmaz/beyaz-yakadan-emekliye-2024-un-ekonomik-zorluklarinin-etkileri,47540) ele almıştım. Geçen hafta emekliler ile ilgili sonuçlar da ortaya çıktı. Araştırmaya katılan 1968 kişinin 415’i emekliydi. Emeklilerin sorulara verdiği yanıtlara hep birlikte bakalım; ekonomik zorluklar emeklilerin günlük tercihlerine ve yaşam tarzlarına nasıl yansımış?
Emeklilerin gözünden Türkiye’nin güncel durumu
Araştırmaya katılan emeklilerin yüzde 70’i genel olarak hayatından memnun değil. Hemen hepsinin ortak memnuniyetsizliklerinin kaynakları belli: Ekonomik koşullar başta olmak üzere, sağlık sistemi ve demokrasinin işleyişinden de memnun değiller. Bu tablo, demokratik sistemin iyileştirilmesi ve emeklilerin beklentilerine daha iyi yanıt verilmesi gerektiğini gösteriyor.
Emekliler indirim avcılığında ön safta yer alıyor
Araştırmaya katılanların büyük çoğunluğu market alışverişi yapmadan önce farklı marketlerin fiyatlarını karşılaştırıyor, etiket fiyatından almak yerine indirime girmesini bekliyor, ürünlerin en ucuzunu bulmak için çaba harcıyor. Hatta fiyat indirimi var ise düzenli olarak satın aldığı marka yerine indirimdeki markayı satın almayı tercih ediyor. Demek ki hem marka tercihlerinin bir anlamı kalmıyor hem de sürekli olarak market dolaşılması gerekiyor.
Emeklileri gıda, ulaşım ve sosyal yaşam harcamaları zorlamakta
Geride bıraktığımız aylarda enflasyon emeklileri en çok gıda, ulaşım-akaryakıt ve ev dışı yeme-içmede zorluyor ki emekliler geçmiş yıla kıyasla bu yıl en çok ev dışı yeme-içme, tatil ve seyahat ve giyim harcamalarında kesinti yapıyorlar.
Emekliler sosyalleşmeyi ve tatili unuttu
Ekonomik faktörlerin etkisiyle emeklilerin sosyal aktivitelerin önemli ölçüde sınırlanmış durumda. Sinema, tiyatro, konser gibi biletli etkinliklere hiç katılamıyor ya da birkaç ayda bir katılabiliyorlar. Ayrıca ankete katılan emeklilerin yaklaşık yarısı son üç sene içinde tatile gidemediğini belirtiyor.
Emeklinin önceliğinde kişisel bakıma ayrılan bütçe yok!
Araştırmaya katılanların yaklaşık yarısı kişisel bakım hizmetlerine hiç bütçe ayıramadığını belirtiyor, bu da büyük bir kesimin bu tür harcamaları ekonomik zorluklar nedeniyle tamamen bıraktığını gösteriyor.
Emeklilerin yatırım tercihi ise döviz ve altın
Araştırmaya katılanların yaklaşık yarısı tasarruf etmediklerini belirtiyor, doğal olarak. Tasarruf edenlerin ise yatırım tercihleri arasında birinci sırayı döviz alırken, ikinci sırada altın, üçüncü sırada ise ev yer alıyor.
Ekonomik koşulların emeklilerin tüketim tercihlerini, bütçe planlamalarını ve harcama önceliklerini nasıl şekillendirdiğine dair önemli ipuçları sunan araştırmaları için değerli meslektaşlarıma teşekkür ederim.
Emekli maaşları enflasyon karşısında eridiği ve emeklilik sisteminin adaletsizliklerine maruz kalarak geliri hızla düştüğü için emeklinin talebi ve tüketimi kısıtlanınca enflasyon düşecek mi gerçekten?
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından yayımlanan Kasım 2024 Ödemeler Dengesi İstatistikleri, cari işlemler hesabında önemli gelişmeleri ortaya koydu. Kasım ayında cari işlemler hesabı 2.871 milyon ABD doları açık verirken, altın ve enerji hariç cari işlemler hesabı 3.443 milyon ABD doları fazla olarak kaydedildi. Bu durum, dış ticaret açığının genel cari açık üzerindeki etkisini vurgularken, hizmetler dengesinin olumlu katkısını gösteriyor.
Kasım ayı ödemeler dengesi tanımlı dış ticaret açığı 5.235 milyon ABD doları olarak hesaplandı. Hizmetler dengesi ise 3.725 milyon ABD doları net giriş sağlayarak cari açık üzerindeki baskıyı hafifletti. Hizmet gelirleri içinde taşımacılık sektörü 1.338 milyon ABD doları, seyahat gelirleri ise 2.630 milyon ABD doları ile öne çıktı. Buna karşın, birincil gelir dengesi net çıkışının 1.442 milyon ABD doları olması, cari açık üzerindeki negatif etkisini sürdürdü.
Finans hesaplarında hareketlilik
Kasım ayında finans hesaplarında doğrudan yatırımlardan kaynaklanan net giriş 582 milyon ABD doları olarak gerçekleşti. Yurt dışı yerleşiklerin Türkiye’de gerçekleştirdiği doğrudan yatırımlar 1.139 milyon ABD doları olarak kaydedilirken, yurt içi yerleşiklerin yurt dışında gerçekleştirdiği yatırımlar 557 milyon ABD doları arttı. Gayrimenkul alımları ise 194 milyon ABD doları olarak raporlandı.
Portföy yatırımları, Kasım ayında 1.229 milyon ABD doları net giriş sağladı. Yurt dışı yerleşikler hisse senedi piyasasında 39 milyon ABD doları, Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) piyasasında ise 1.645 milyon ABD doları net alım gerçekleştirdi. Kredi hareketlerinde bankalar 3.226 milyon ABD doları, genel hükümet ise 174 milyon ABD doları net kredi kullanımı yaptı.
Resmi rezervlerde artış
Kasım ayında resmi rezervlerde 1.327 milyon ABD doları net artış yaşandı. Bu gelişme, Türkiye’nin dış finansman dengesinde pozitif bir işaret olarak öne çıktı. Yılın ilk 11 ayındaki toplam cari açık 5.606 milyon ABD doları olarak kaydedilirken, hizmetler dengesi bu dönemde 58.038 milyon ABD doları net gelir sağladı. Finans hesapları kapsamında, net doğrudan yatırımlar 3.838 milyon ABD doları, portföy yatırımları ise 12.412 milyon ABD doları giriş kaydetti.
Hizmetler dengesi ve finansman akışları öne çıkıyor
Kasım 2024’te, hizmetler dengesinden elde edilen yüksek gelirler, cari açık üzerindeki baskıyı hafifletti. Özellikle taşımacılık ve turizm gelirleri, bu olumlu katkının temel kaynağı oldu. Öte yandan, finansman tarafında doğrudan ve portföy yatırımlarındaki artış, dış finansman ihtiyacını karşılamada kritik bir rol oynadı.