Connect with us

GÜNCEL

Elektrikli Araçlarda En Sık Yaşanan Sorunlar

Yayınlanma:

|

Elektrikli araçlar, çevre dostu yapıları ve düşük işletme maliyetleriyle otomotiv dünyasında devrim yaratmaya devam ediyor. Sıfır emisyon avantajı ve yakıt maliyetlerindeki tasarruf, birçok sürücünün tercihini elektrikli araçlardan yana kullanmasına neden oluyor. Ancak bu yeni nesil araçlar, sahip olduğu avantajların yanı sıra bazı teknik zorluklarla da karşı karşıya. Elektrikli araç kullanıcılarının sıklıkla karşılaştığı bazı sorunlar, bu teknolojinin henüz tam olarak olgunlaşmamış olduğu noktaları gösteriyor. 160 yıllık köklü geçmişiyle müşterilerine hizmet veren Generali Sigorta, elektrikli araç sahiplerinin en çok karşılaştığı sorunları ve bu sorunların olası çözümlerini paylaştı.

Batarya Ömrü ve Menzil Kaygısı

Elektrikli araç bataryalarının ömrü, kullanım süresi ve şarj etme alışkanlıklarına bağlı olarak zamanla azalabilir. Bu durum, özellikle uzun yolculuklarda sürücülerde menzil kaygısına neden olabilir. Bataryanın beklenenden daha hızlı tükenmesi korkusu, sürüş planlarını etkileyebilir. Araç sahipleri, sık sık batarya ömrünü uzatmak ve menzil kaygısını azaltmak için çeşitli stratejiler aramaktadır. Doğru şarj etme alışkanlıkları ve batarya sağlığına dikkat ederek bu endişelerin önüne geçmek mümkündür. Bu nedenle elektrikli araç kullanıcılarının batarya yönetimi konusunda bilinçli olması önemlidir.

Yetersiz Şarj Altyapısı

Elektrikli araçlar giderek yaygınlaşsa da kırsal bölgelerde şarj istasyonu sayısı hala yetersizdir. Uzun mesafe yolculuklarda sürücüler, uygun bir şarj istasyonu bulmakta zorlanabilir ve bu durum ciddi bir sorun haline gelebilir. Şarj altyapısının sınırlı olması, özellikle kırsal bölgelerde yaşayan veya bu bölgelere seyahat eden sürücüler için menzil kaygısını artırmaktadır. Şarj istasyonlarının daha geniş bir alanda yaygınlaştırılması, elektrikli araç kullanıcılarının bu tür sorunlarla karşılaşmasını önlemek ve sürdürülebilir ulaşımı teşvik etmek için önemli bir adım olacaktır.

Yüksek Şarj Süreleri

Elektrikli araçların şarj edilmesi, geleneksel araçlarda yakıt doldurma işleminden daha uzun sürebilir. Hızlı şarj istasyonları yaygınlaşmasına rağmen, standart şarj cihazlarıyla tam dolum süresi saatler alabilir. Bu durum özellikle zaman kısıtlaması olan sürücüler için önemli bir dezavantajdır. Uzun yolculuklar veya acil durumlarda hızlı şarj imkanlarının sınırlı olması, elektrikli araç sahiplerinde zaman yönetimi konusunda zorluklara neden olabilir. Şarj altyapısının gelişmesiyle birlikte bu dezavantajın azalması bekleniyor, ancak halen birçok kullanıcı için önemli bir endişe kaynağıdır.

Batarya Soğuk Hava Performansı

Soğuk hava koşulları, elektrikli araç bataryalarının performansını olumsuz yönde etkileyebilir. Düşük sıcaklıklarda bataryaların şarj tutma kapasitesinde azalma yaşanır, bu da menzilin ciddi şekilde düşmesine neden olabilir. Kış aylarında bu durum, sürücülerin yolculuklarını daha dikkatli planlamasını ve şarj sürelerini göz önünde bulundurmasını gerektirir. Ayrıca soğuk hava koşullarında bataryaların daha hızlı tükenmesi, kullanıcıların daha sık şarj yapma ihtiyacı duymasına yol açabilir. Bu nedenle, elektrikli araç sahiplerinin kış aylarında ekstra önlem alması önemlidir.

Yüksek Bakım ve Onarım Maliyetleri

Elektrikli araçların karmaşık elektronik sistemleri ve bataryaları, arıza durumunda yüksek maliyetli onarımlar gerektirebilir. Özellikle yetkili servislerde yapılan bakım ve onarımlar, geleneksel araçlara kıyasla daha pahalı olabilir. Bu durum elektrikli araç sahipleri için ekstra bir maliyet yükü anlamına gelebilir. Ancak, Generali Sigorta’nın sunduğu elektrikli araç kaskosu, olası arıza ve hasar durumlarında araç sahiplerine finansal güvence sunar. Elektrikli araçlara özel olarak geliştirilen bu kasko hem batarya hem de elektronik sistemlerde oluşabilecek arızaları kapsayarak, yüksek onarım maliyetlerine karşı koruma sağlar. Bu sayede sürücüler araçlarının bakımını daha güvenle yaptırabilirler.

Okumaya devam et

GÜNCEL

İmalatçı KOBİ’lere 30 milyar liralık KGF geliyor….

Hazine ve Maliye Bakanlığı, imalatçı KOBİ’lerin yararlanabilmesi için 30 milyar liralık yeni destek paketini devreye alacak, kefalet limiti 25 milyar lira olacak.

Yayınlanma:

|

Yazan:

AA’nın Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan edindiği bilgiye göre yeni kefalet paketiyle imalatçı KOBİ’lere yaklaşık 30 milyar lira kredi imkanı sağlanacak.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, KGF aracılığıyla 17,5 milyar lirası işletme, 7,5 milyar lirası yatırım harcamalarında kullanılmak üzere toplam 25 milyar lira kefalet limitli destek paketini yürürlüğe alacaklarını bildirdi.

Destek paketinin kefalet oranının yüzde 85 olacağı bilgisini veren Şimşek, “Yararlanıcı başına kredi üst limitlerini, işletme harcamaları için 15 milyon lira, yatırım harcamaları için 30 milyon lira olarak belirledik. Protokol aşaması tamamlanan destek paketini kısa süre içinde kullanıma açacağız.” dedi.

Şimşek, KOBİ’lerin ekonomideki önemine dikkati çekerek, şunları kaydetti:

“Seçici politikalarla reel sektörü desteklemeye devam ediyoruz. Enflasyonla kararlı mücadelemizi sürdürürken makroekonomik istikrarı koruma hedefiyle eş zamanlı olarak reel sektörün ihtiyaçlarını da yakından takip ediyoruz. Bu itibarla üretim ve istihdamın temel taşı KOBİ’lerimizin desteklenmesi, bizim önceliklerimiz arasında yer alıyor. İmalatçı KOBİ’lerimizin büyümeye katkısını ve rekabet güçlerini artırmak için finansman imkanlarını destekleme çalışmalarımızı titizlikle yürütüyoruz. Uygun maliyetli ve erişilebilir finansman kaynakları ile KOBİ’lerimizin gücüne güç katacağız.”

Okumaya devam et

Ali Coşkun

Krediye Ulaşamayan Sanayici Batıyor…

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türkiye ekonomisi son yıllarda daha önce hiç görülmemiş zorlu bir dönüşüm süreci yaşıyor. Bu sürecin en ağır yükünü ise sanayici çekiyor.

Finansmana erişimin zorlaştığı, bankaların kredi verme iştahının düştüğü ve faiz oranlarının yükseldiği bu dönemde özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler ayakta kalmakta güçlük çekiyor.

Kredi, işletmelerin günlük faaliyetlerini sürdürebilmesi, hammadde tedariki yapabilmesi, maaş ödemesi ve yeni yatırım planlarını hayata geçirmesi için hayati öneme sahiptir.

Ancak son dönemde ticari kredi faiz oranları basit faizde %60 bandına kadar çıktı. Aynı zamanda bankalar risklerini azaltmak adına limit tahsisinde daha temkinli davranıyor. Bu durum özellikle teminat göstermekten aciz küçük esnafı ve likidite ihtiyacı duyan sanayiciyi kredi dışında bırakıyor.

Krediye ulaşamayan esnaf, artan kira, enerji ve personel maliyetleri karşısında çaresiz kalıyor. Her ay binlerce küçük işletmenin faaliyetini durdurduğu ya da faaliyet alanını daralttığı görülüyor. Bu tablo sadece bireysel esnafları değil bağlı tedarik zincirlerini ve hizmet sektörünü de etkiliyor. Aynı zamanda işsizlik oranının da artmasına neden oluyor.

Sanayi tarafında da tablo farklı değil. Girdi maliyetlerinin yüksekliği, kur baskısı ve daralan iç talep sanayicinin üretim planlarını ciddi şekilde etkiliyor. Özellikle yatırım kredilerine erişim zorlaştığı için yeni tesis kurulumları, makine yenileme ya da kapasite artırımı gibi yatırımlar erteleniyor.

Bu durum ihracat performansını ve üretim hacmini olumsuz etkiliyor. Türkiye’nin büyüme hedefleri de bu nedenle tehlikeye giriyor.

Tüm bu gelişmeler ekonomik gerilimin giderek sosyal gerilime dönüşmesine neden olabilir. Krediye erişimin sınırlı kalması, işletmelerin borç yükünü artırıyor, ödeme vadeleri uzuyor ve ticari ilişkilerde zincirleme bozulmalara yol açıyor. Bu kırılgan yapı, bir noktadan sonra ekonomik istikrarsızlık riskini büyütüyor.

KOBİ’lerin ve sanayicinin hayatta kalabilmesi için finansmana erişim mutlaka kolaylaştırılmalı. Kamu destekli kredi paketleri, Kredi Garanti Fonu gibi araçlarla genişletilmeli.

Faiz oranlarının makul seviyelere çekilmesi ve bankaların kredi tahsis süreçlerinin hızlandırılması gerekiyor. Aksi halde kredi bulamayan esnafın kepenk kapatması, yarın sanayicinin üretimi durdurması anlamına gelir.

Krediye ulaşamayan reel sektörün sorunları, sadece işletmelerin değil ülke ekonomisinin geleceğini tehdit ediyor.

Üretimin sürdürülebilirliği, istihdamın korunması ve toplumsal refahın artması için esnafın ve sanayicinin mutlaka desteklenmesi gerekiyor.

Krediye ulaşamayan bir esnafın kapattığı kepenk yalnızca bir dükkânın kapanışı değildir.

Aynı zamanda umutların emeklerin ve yılların birikiminin sessiz çığlığıdır.

Sanayicinin duran makinesi sadece üretimin değil ülkenin yarınlarının durduğunu gösterir.

Bugün finansmana erişemeyen işletmelerin çöküşü yarının işsizliğini, yoksulluğunu ve sosyal huzursuzluğunu beraberinde getirir.

Ali ÇOŞKUN-Finans Danışmanı
0 530 787 84 39
[email protected]

Okumaya devam et

Erol Taşdelen

PARKINSON YASASI: ZAMAN YÖNETİMİNİN ALTIN KURALI

Yayınlanma:

|

“Bir iş, tamamlanması için ayrılan süre kadar genişler.”
Cyril Northcote Parkinson

Günümüzde iş hayatında verimlilik ve zaman yönetimi her zamankinden daha kritik bir hâle geldi. Toplantıların uzaması, projelerin sürüncemede kalması ve gün içinde ertelediğimiz basit görevler… Tüm bunların temelinde Parkinson Yasası yatıyor olabilir.

Parkinson Yasası Nedir?

İngiliz tarihçi ve yazar Cyril Northcote Parkinson, 1955 yılında The Economist dergisinde yayımladığı bir makalede bu kavramı ortaya attı. Parkinson Yasası’na göre:

“Bir görev, ona ayrılan süre kadar genişler.”

Yani bir işe ne kadar süre verirseniz, o iş kendini o kadar yayar. İşin doğası gereği belki 1 saat yeterliyken, siz 1 gün verirseniz, bilinçli ya da bilinçsiz şekilde o iş bir günü doldurur.

İş Hayatında Parkinson Yasasının Önemi

1. Verimsizlikle Mücadele Aracı

Çoğu çalışan ve yönetici, bir işe gereğinden fazla zaman tanıdığında detaylara takılır, mükemmeliyetçilik tuzağına düşer ya da işi sürekli erteler. Bu durum, verimliliğin düşmesine yol açar. Parkinson Yasası, gereksiz zaman tüketimini azaltarak verimliliği artırma fırsatı sunar.

2. Zaman Yönetiminde Kullanımı

Parkinson Yasası’nın sunduğu bakış açısıyla kısa ama gerçekçi teslim süreleri belirlemek, işlerin daha odaklı ve hızlı yapılmasını sağlar. “Zaman kısıtı”, dikkat dağınıklığını azaltır ve işin özüne odaklanmayı teşvik eder.

3. Toplantı ve Proje Planlamasında Etkisi

Belirsiz süreli toplantılar genellikle konu dışına sapar ve verimsiz hâle gelir. Aynı şekilde, proje teslim sürelerinin gereğinden uzun olması, motivasyonu düşürür. Bu nedenle Parkinson Yasası ışığında, net ve kısa zaman aralıklarıyla planlama yapmak, kurumsal disiplini artırır.

4. Yapay Yoğunlukların Fark Edilmesini Sağlar

Kurumsal yapılarda sıkça karşılaşılan “meşgul görünme” çabası, aslında Parkinson Yasası’nın bir yansımasıdır. Çalışanlar kendilerine ayrılan süreyi doldurmak için bazen gereksiz iş üretir. Bu durum, organizasyonel verimliliği düşürür.

Uygulamada Ne Yapılmalı?

Öneri Açıklama
Kısa teslim süreleri koyun Aynı iş daha kısa sürede bitirilebilir.
Zaman blokları oluşturun Her iş için ayrı süre blokları belirleyin.
Toplantılara zaman sınırı koyun 15-30 dakikalık odaklı toplantılar etkili olur.
Gereksiz detaylardan kaçının “Yeterince iyi” olanı üretin, mükemmeliyetçilik zaman kaybıdır.

Zamanı yönetmek, iş süreçlerini sadeleştirmek ve gereksiz yükleri ortadan kaldırmak isteyen herkes için Parkinson Yasası güçlü bir rehberdir.

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.