Connect with us

BANKA HABERLERİ

Evden çalışma kalıcı bir uygulama olur mu?

Yayınlanma:

|

Göründüğü kadarıyla salgın geride bırakılsa da, bazı sektörlerde hibrit çalışma denilen, mesai saatlerinin ev ile ofis arasında bölünmesi pratiği yaygınlaşacak. Bunun elbette çok yönlü sonuçları olacak. 10 maddede “çalışmanın geleceğini” mercek altına aldık.

2020 Mart ayından başlayarak pandeminin yaşamımızı teslim almasıyla birlikte çalışma biçimleri de hızla değişime uğradı. Bazılarımız işimizi evden yürütmek olanağı bulurken, kimimiz mesleklerinin gereği olarak her gün yüksek risk altında işyerlerinin yolunu tutmak zorunda kaldı. Diğerlerimiz de işyerlerinin kapanması sonucu işinden oldu. Covid-19 salgınının geride bırakılmasından sonra da çalışma biçimlerinde, işçi-işveren ilişkilerinde köklü değişimler ortaya çıkabileceğini göz önüne alarak, bu yazıda “çalışmanın geleceğini” 10 maddede mercek altına alacağız.

1Salgın süreciyle birlikte kabataslak üç çalışma biçimi çıktı. Birincisi, çoğunlukla “düşük becerili” işler diye yaftalanan, “düşük ücret” ödenerek adeta cezalandırılan gıda üretim ve dağıtımı, temizlik, ulaşım, lojistik sektörlerinde çalışıp, işini virüs riski altında sürdürenler. Bu gruba görevlerini büyük bir özveri ve adanmışlıkla yerine getiren sağlık emekçilerini de dâhil edebiliriz. İkincisi, mesleklerini uzaktan çalışma ile icra edip, büyük ölçüde gelirlerini koruyan; finans ve muhasebe, yazılım, eğitim, tasarım, medya sektöründe istihdam edilen beyaz yakalılar. Üçüncüsü de, mesleklerini sosyal mesafe kurallarını gözeterek sürdürmelerinin güçlüğü nedeniyle işlerini kaybeden-kesintili sürdüren başta lokanta ve kafeler olmak üzere ağırlama sektörü, kültür ve sanat faaliyetleri dâhil ağırlıklı hizmet sektörü çalışanları. İmalat sanayinde çalışan mavi yakalıları da birinci grupta değerlendirmemiz olanaklı.

Evden çalışma denince aklımıza ilk ofislerin evlere taşınması gelmekle birlikte, bu geçmişi çok eskilere uzanan bir pratik. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) üç çeşit evden çalışma yöntemi tanımlıyor:

Endüstriyel çalışma- malların fabrika yerine evde üretilmesinin yanı sıra el sanatlarını da kapsıyor.

Tele çalışma- bu da çalışanların bilgi ve iletişim teknolojilerinin yardımıyla işlerini düzenli veya sürekli biçimde evden yürütmeleri anlamına geliyor.

Digital platform işleri- “crowdworkers” adı verilen çok sayıda işçinin, kendilerine tanımlanan belli işleri dijital ortamda evlerinde icra etmelerini ifade ediyor.

ILO’ya göre, daha 2019’da 260 milyon evden çalışan işçi bulunuyordu. Bunlar küresel istihdamın yüzde 7,9’unu oluşturuyordu (Working from home: From invisibility to decent work, ILO, Ocak 2021).

Sanayide uzaktan çalışma, en fazla üretimin işgücü ucuz coğrafyalara kaydırılması sonucu ortaya çıkıyor. Asya ve Pasifik bu çerçevedeki istihdamın yüzde 65’ini kapsıyor. Evde sigara sarmaktan, küçük elektronik parçaların montajına ulaşan bir yelpaze söz konusu. Nakış ve el sanatları da bu çerçevede değerlendiriliyor. ILO kadınların yüzde 11,5’inin, erkeklerin yüzde 5,6’sının evden üretime katıldığını bildiriyor. Çoğunlukla küresel veya yerel tedarik zincirlerine eklemlenen bir faaliyetin söz konusu olduğu görülüyor.

Crowdworking/kitle kaynağı denilen çalışma yöntemi, dijital platform üzerinden verilerin sınıflandırılması, metin üretme, fotoğraf seçme gibi görevlerde yoğunlaşıyor. Genelde parça başı, çok ucuza iş yaptırılıyor. Online platformlar mekânsal konum dinlemeksizin emeğini arz edenlerle emek talep edenleri buluşturuyor. Yoksul ülkelerde yaşayanlar, kendi yaşam koşulları içerisinde anlam taşıyan aslında çok düşük gelirlere ulaşırlarken, metropol kapitalist ülkelerdeki işverenler de ucuz bir emek gücü havuzuna erişebiliyorlar. Kenya, Filipinler, Nijerya hükümetleri yurttaşlarını bu platformlarda çalışmaya yönlendirmek için özel bir çaba harcıyorlar.

Salgın sürecinde çoğunlukla daha fazla eğitim gerektiren, daha yüksek ücret kazanılan, çoğunlukla profesyonel mesleklerde çalışan, mühendis-mimar, öğretim üyesi, bilgisayar programcısı, finansçı ve muhasebeci gibi beyaz yakalılar işlerine evlerinde devam ettiler. Bu mesleklerde çalışanların pandemiden önce de çalışma düzenlerini belirlerken belli bir özerkliğe sahip oldukları ve teknolojinin de onlara esneklik kazandırdığı biliniyordu. Örneğin benim gibi sosyal bilimler alanındaki öğretim üyeleri için çalışmaların belli ölçüde evden sürdürülmesi yaygın bir pratikti. Ancak pandemiyle uzaktan ders verme olanağının/mecburiyetinin ortaya çıkması ile birlikte evden çalışmanın kapsamı genişlemiş oldu.

Yapılan araştırmalar evden çalışanların daha uzun saatler mesai yapmak zorunda kaldığını, buna karşın daha düşük ücretler aldığını ortaya koyuyor. ILO’ya göre evden çalışanlar aynı eğitim, yaş ve meslek grupları temelinde Birleşik Krallık’ta yüzde 25 daha az kazanıyor. Bu fark Arjantin, Hindistan ve Meksika’da yüzde 50’ye kadar çıkabiliyor.

Buna karşın Birleşik Krallık, Avusturya, Kanada ve ABD’de evden çalışanların eskisine göre iki saatten fazla bilgisayar başında kaldığı gözleniyor (The Guardian, 4 Şubat 2021). ABD’de Iowa ve Teksas üniversiteleri merkezli başka bir araştırma da evden çalışanların ofiste işbaşı yapanlara göre haftada üç saat fazla mesai yaptığını ortaya koyuyor (Business News Daily, 21 Mayıs 2020).

Chicago Üniversitesi’nden Jonathan Dingel ve Brent Neiman’ın araştırmasına göre ABD’de işlerin yüzde 37’si tele çalışmaya uygun. Ortalama saat ücreti 35 dolar olan finans sektöründe bu oran yüzde 90 iken, ortalama saat ücreti 15 dolar olan gıda hazırlama, temizlik ve çiftçilikte sıfıra yakın. Ülke bazında da Lüksemburg’da işlerin çoğunluğu, İtalya ve İspanya’da üçte biri, Meksika ve Türkiye’de beşte biri evden yürütülmeye açık (Financial Times, 7 Şubat 2021).

Hayri KOZANOĞLU -BİRGÜN

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

TCMB Başkanı Karahan, Uşak ve Denizli’de iş dünyası temsilcileriyle buluşacak

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, bugün Uşak, yarın da Denizli’de iş dünyası ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya gelecek.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, Para Politikası ve Makroekonomik Görünüm Toplantıları kapsamında bugün Uşak, yarın da Denizli’de iş dünyası ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya gelecek.

Karahan, 2025 yılında başlattığı söz konusu toplantıların ilkini 17 Ocak’ta Eskişehir’de gerçekleştirmiş ve bu toplantılar kapsamında yıl boyunca birçok şehirde sanayi, ticaret ve esnaf odalarının yanı sıra sivil toplum kuruluşlarıyla bir araya gelmeyi planladıklarını belirtmişti.

TCMB Başkanı Karahan, “Merkez Bankası bünyesinde reel sektörle düzenli olarak bire bir görüşmeler yapan bir ekibimiz var. Bu ekiplerimiz, Türkiye genelinde 3 bine yakın firmayla görüşmeler yaptılar. 2025 yılında bu iletişimi Para Politikası ve Makroekonomik Görünüm Toplantıları’yla bir adım ileri taşımaya karar verdik. Yıl içinde birçok şehri ziyaret ederek sanayi, ticaret ve esnaf odalarıyla, sivil toplum kuruluşlarıyla görüşeceğiz.” ifadelerini kullanmıştı.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

YÜKSEK FAİZ DARALAN KREDİ PİYASASI ve DURAN YATIRIMLAR

Yayınlanma:

|

Yazan:

Yüksek enflasyon oranının getirdiği yüksek faiz politikası haliyle başta ticari krediler olmak üzere tüm kredi türlerinde de faiz oranlarının artmasına neden oluyor. Şu an kredibilitesi yüksek ve ekonomik olarak büyük hacimlere sahip şirketler dahi piyasadan TL olarak % 45 faiz oranları ile borçlanabiliyor. KOBİ vb. gibi diğer işletmelerin kullanabildikleri kredilerin faiz oranları ise % 50 bandına ulaşmış durumda.

Peki kredi piyasası açısından tek kötü haber faiz oranlarının yükselmiş olması mı ?

Maalesef hayır, bankaların kredi verme imkanları da mecburen azalmış durumda ki en büyük nedeni TCMB’ nin döviz kredilerine koymuş olduğu % 1’lik büyüme sınırı..

Üstelik bu durum döviz kredilerini tabiri caiz ise karaborsaya düşürmekte ve şirketler arası rekabet yüzünden döviz kredisinin faizini de artırmakta.

Şirketler tarafında yeterince kredi bulunsa dahi mevcut faiz oranları düşünüldüğünde yatırımcının yatırım yapması da sanıldığı kadar kolay görünmemekte. Malumunuz yatırımcının işletmesine koyduğu sermayenin getirisi asgari olarak risksiz faiz oranı olan hazine kağıtlarının ya da banka mevduat getirisinden fazla olmalı ki yatırımcı risk alarak yatırım yapsın. Üstelik gelir kaybı nedeniyle tüketici talebinin azaldığı hem de yüksek işsizlik sebebiyle kişilerin gelecekte elde etmeyi umdukları gelirleri elde edip edemeyeceklerinden emin olmamaları da onları harcama bakımından daha da muhafazakar hale getirmişken bunu başarmak gerçekten daha da zorlaşıyor.

Daha İyi Bir 2025 İçin Ne Yapmalı ?

Hepimizin hatırlayacağı üzere şu an olduğu gibi 2002-2008 yılları arasında da hem enflasyon hem de faiz oranı oldukça yüksekti. O dönemle şu an içinde bulunduğumuz dönem arasındaki temel fark ise o dönemde enflasyonla mücadelenin bir numaralı ekonomik hedef oluşu idi. Şayet, hepimizin artık çok iyi bildiği ve detayına girmeye gerek olmadığını düşündüğümüz yapısal reform sürecine girerek atılması gereken adımları hızla atar ve enflasyonla gerçek anlamda mücadele eder isek gerek enflasyon gerekse faiz oranları düşerek daha dengeli bir patikaya oturacaktır. Unutmayalım ki yatırımcının yatırım eğilimini belirleyen tek unsur faiz oranı değildir, bir güven mesajı ve yeni bir heyecan mevcut havayı bir anda olumlu şekilde değiştirebilir.

Son söz : insanı yaşat ki ülke yaşasın..

Onur ÇELİK-CFO/YMM

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

HAVALE ve EFT işlemlerine çift doğrulama sistemi Mart’ta başlıyor

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), internet bankacılığı ve mobil bankacılık uygulamaları üzerinden yapılan para transferini daha güvenli hale getirmek için çift doğrulama sistemine geçmeye hazırlanıyor. Mart ayı itibarıyla devreye alınması beklenen yeni düzenleme ile havale ve EFT işlemlerinde tüm kullanıcıların ek doğrulama yapması gerekecek.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Son yıllarda internet bankacılığı ve mobil bankacılık uygulamaları kullanıcı sayısında yaşanan artış, dolandırıcıların da bu alana yönelmesine neden oldu.

Türkiye’de görülen yüksek enflasyonla birlikte bankalar, müşterilerin kredi kartı ve kredi limitlerini hızla artırırken, artan limitler dolandırıcılar için ‘milyonluk vurgun’ fırsatı doğurdu.

Çok sayıda kamu ve özel banka müşterisi, rızaları olmamasına rağmen kendi üzerlerine kredi çekildiğini ve söz konusu miktarların başka banka hesaplarına transfer edildiğini öne sürerken, şikayetlerin artması üzerine harekete geçen Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), banka hesapları arasında para transferini sağlayan EFT ve havale gibi uygulamalarda köklü değişikliklere gitmeye hazırlanıyor.

MART AYINDA ‘ÇİFTE DOĞRULAMA‘ SİSTEMİ BAŞLAYACAK 

Geçtiğimiz günlerde taslak çalışması hakkında detaylar paylaşılan çalışmada son aşamaya gelindiği belirtilirken, mart ayı itibarıyla Türkiye’de faaliyet yürüten tüm bankalar için zorunlu tutulması beklenen değişiklikle birlikte para transferinde de yeni bir döneme girilmiş olacak.

Söz konusu düzenlemeyle birlikte kullanıcılar, internet bankacılığı ya da bankaların mobil uygulamaları üzerinden aynı bankadaki hesaplara yapacağı havale veya başka bankalardaki hesaplara yapacağı EFT işlemleri için ek bir onay sunmak zorunda kalacak.

Halihazırda yürürlükte olan düzenlemede birçok banka, müşterilerin telefonlarının tanımlı olması halinde gün içerisinde EFT ve havale işlemleri yapılırken yalnızca para transferinin aktarılacağı hesabın bilgisini talep etmekte. Değişiklik sonrasında kullanıcılar, tanımlı telefon üzerinden para transferi gerçekleştirme talimatı verse bile, bu işlemin tamamlanabilmesi için müşterinin bankacılık sistemine kayıtlı telefonuna gelen SMS şifresini girmek zorunda kalacak.

Sözcü

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.