Connect with us

GÜNDEM

justdelete.me : Sosyal medya hesaplarını silme sorununa en pratik çözüm

Yayınlanma:

|

Facebook, Twitter, Youtube ya da Instagram’a girmek kolay, ancak çıkmak bir hayli zordur. Birçok kişi uygulamayı telefonundan veya bilgisayarından silince hesabının da kapatıldığını zanneder. Hesabını kapatmak isteyenler ise karmaşık işlemlerden dolayı çabuk pes eder. Bu sorunu fark eden  justdelete.me sitesi ile sosyal medya hesaplarınızı nasıl pratik bir şekilde kapatabilmeniz imkanı sunuldu.

https://backgroundchecks.org/justdeleteme/tr.html

Okumaya devam et

GÜNCEL

Alman vatandaşlığına geçişlerde büyük artış

Yayınlanma:

|

Yazan:

Almanya’da 2022 yılında yaklaşık 168 bin 500 kişinin Alman vatandaşlığına geçtiği bildirildi. Federal İstatistik Dairesi verilerine göre bu rakam, bir yıl öncesine oranla yüzde 28 artışa tekabül ediyor. 2002 yılından bu yana en fazla vatandaşlığa geçişin yaşandığı geçen yıl, en çok Alman vatandaşlığı alan grubun yüzde 29 ile Suriyeliler olduğu bildirildi. 2021’de Alman vatandaşlığı alan Suriyeli sayısı 19 bin 100 iken, 2022’de bu rakam 48 bin 300’e yükseldi. Alman vatandaşlığı alan Suriyelilerin üçte ikisinin erkek, yaş ortalamasının 24,8 ve vatandaşlığa geçmeden önce Almanya’da ortalama bulunma sürelerinin 6,4 yıl olduğu bildirildi.

Bir önceki seneye kıyasla vatandaşlığa geçiş sayılarında en yüksek artış Suriyelilerde olurken, onları 3 bin 700 artışla Ukraynalılar, 2 bin 400 artışla Iraklılar ve 2 bin artışla Türkler takip etti.

Türkler sayı olarak ikinci sırada

Toplamda bir önceki yıla göre yüzde 16’lık artışla 14 bin 200 Türk Alman vatandaşlığına geçerek Suriyelilerin ardından bu alanda en büyük ikinci grubu oluşturdu. Alman vatandaşlığına geçen Türklerin daha önce Almanya’da yaşama süreleri ise ortalama 24,2 yıl olarak kayıtlara geçti.

Federal İstatistik Dairesi, geçen yıl toplam 171 ülkeden insanın Alman vatandaşlığına geçtiğini bildirdi.

Almanya’da vatandaşlık alabilmek için başvuruda bulunanlarda, yeterli derecede Almanca bilmek, güvenli bir biçimde kendi geçimini sağlamak ve normal koşullarda en az sekiz yıl Almanya’da yaşamış olmak şartı aranıyor. Eşler ve 18 yaşın altındaki çocuklar ise, vatandaşlık alırken Almanya’da en az sekiz sene yaşamış olma şartından muaf tutulabiliyor.

epd / ET,BK / DW

Okumaya devam et

GÜNCEL

Mahfi Eğilmez: Seçimlerden Çıkarılacak Dersler

Yayınlanma:

|

Yazan:

Bu yazımı seçimlerde yapılmış olabilecek hilelerden, seçimlerde iktidarın kullandığı sınırsız devlet imkânlarından bağımsız olarak yazıyorum. Bu konular ayrı inceleme ve değerlendirmelerin konusu. Bu yazımda asıl olarak ana muhalefet partisinin buraya kadar neleri yanlış yaptığı ve sonraki seçimlerde ne yapması gerektiği üzerinde durmaya çalışacağım.

Pek çok kişi aday kimlikleri üzerinden eleştiri yaptı. Bence konu adaydan çok ötede görünüyor. Doğru aday elbette etkili olur ama asıl olarak siyaset bir organizasyon işidir. Rakibin iyi organize olduğu, mahalle düzeyinde bire bir propaganda yaptığı yerde makro politikayla yol alamazsınız.

Politikaya (siyasete) yaklaşımımızı da ekonomide olduğu gibi ikiye ayırarak yapabiliriz: Makro politika, mikro politika. Makro politika; geniş tabanlı siyaset olarak tanımlanıyor. Bana göre yeterli bir tanım değil bu. O nedenle ben bunu ülke genelini ilgilendiren konularla ilgili politika olarak tanımlamanın daha doğru olacağını düşünüyorum. Bu tanımlama çerçevesinde bir siyasal partinin ekonomi, laiklik, kadın hakları, demokrasi ve diğer rejimler, din, eğitim, dış politika gibi konulardaki genel yaklaşımları makro politikanın konularını oluşturur. Mikro politika; bir organizasyon içinde yer alan bireylerin ve grupların, yeteneklerini, amaçlarını gerçekleştirebilmek için kullanmaları eylemi olarak tanımlanıyor. Bunu politikaya uyarladığımızda şöyle bir tanımlama daha uygun olabilir; ülkeye göre daha küçük birimleri ilgilendiren konularla ilgili politikalara mikro politika diyebiliriz. Herhangi bir ilde, kasabada, köyde, mahallede uygulanacak olan politikalar bu gruba girer.

Makro politikayla mikro politika birbiriyle her zaman ve her yerde uyumlu olmayabilir. Örneğin makro politika laiklik, demokrasiyi iyileştirmek, kadın – erkek eşitliğini yüceltmek üzerine kurulmuşken, bu konularla pek ilgisi olmayan insanların yaşadığı herhangi kasabada ya da köyde oranın asıl sorunu olarak görülen suya erişim sorunu, yol yapımı, sosyal yardımlar, ısınmaya yapılan harcamaların yüksekliği gibi konular öne çıkarılabilir.

Siyasal partiler, seçmeni kendi taraflarına çekebilmek için bu iki politikayı birbiriyle dengeli ve uyumlu olarak götürmek zorundadır. Tutucu bir kasabada makro politikanın öncelikleri olan laiklik, kadın hakları gibi konuların öne çıkarılması oy kaybına yol açabilir. Söz konusu kasaba, tam tersini savunan insanların çoğunlukta olduğu bir kasaba olabilir. Bu durumda orada bu kavramlardan çok yerel sorunları öne çıkarmak, onların çözümü için çözüm yolları açıklamak akılcı bir yaklaşım oluşturur. Doğal olarak bunu yapabilmek için önce anketlerle durumu belirlemek sonra sahada olmak ve oralarda yaşayan insanlarla sürekli iletişim halinde olmak gerekir. Bir parti ve üyeleri hakkında yapılan yalan ve yanlı yayınları düzeltmek için televizyonlara çıkmaya izin verilmese de halkla iç içe olacak yerel temsilciler bunları anlatarak doğruları anlatmaya çalışabilir.

Buraya kadar anlattıklarım işin teorik yönüydü, uygulamayı görebilmek için kendi ülkemize, Türkiye’ye, bakmakta yarar var. Türkiye’ye, CHP özelinde bakacağım. Bunun nedeni, son derece ağır ekonomik koşullara, depremlere, yirmi yılı aşkın bir iktidarın normalde yaratacağı bıkkınlıklara karşın millet ittifakının da desteğini almış olan CHP’nin Cumhurbaşkanı adayının seçimi kaybetmiş olması.

Öncelikle millet ittifakının seçimde nerelerde yenilgiye uğradığına bakalım: Ege ve Akdeniz bölgelerinin iç kısımları, Karadeniz, Ankara ve Eskişehir dışında İç Anadolu’nun tamamı, Güneydoğu Anadolu. Benzer bir durum CHP’nin milletvekili seçimlerinde aldığı oylar için de geçerli. Bu durum geçmiş bütün seçimlerde de aşağı yukarı böyleydi. CHP’nin ve Cumhurbaşkanı adayının gerek milletvekili gerekse cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kullandığı sloganlar hemen hep makro politika konularıydı. Kamuoyu araştırması yapan kuruluşların bazılarına  ‘CHP’nin yıllardır kazanamadığı İç Anadolu ve Karadeniz bölgelerinde seçmenin talebinin ne olduğu konusunda bir araştırma yaptırıp yaptırmadığını’ sordum. Aldığım yanıt olumsuzdu. Bunun anlamı buralarda niçin seçim kaybettiğini bilmeyen bir partinin buradaki insanlara dönük bir mikro politika programı olmayacağı idi. Oysa her ilin milletvekillerinin il ve ilçelerde sorunları anketlerle tespit ettirdikten sonra bunlara çözüm önerileri getirmesi, yöre halkını dinleyip onların önerilerini Meclise taşıması hayati önem taşıyor. AKP, mesela böyle çalışıyor. Pek çok kişiden gelen bilgiler bir evde cenaze varsa ve o ev CHP’li belediyenin sınırları içinde olsa bile AKP teşkilatının derhal devreye girip her türlü desteği verdiği yönünde. Bu yaklaşımlar taşrada hatta büyük kentlerin varoşlarında bile çok fazla prim yapıyor.

İç Anadolu’da bir köyde yaşayan insanların laiklikle, kadın – erkek eşitliğiyle ilgisi Mars’a uydu gönderilmesine olan ilgisinden fazla değil. Bu söylemler elbette makro politikanın temelini oluşturmalı ama bunların yanında yerel alanda mikro politikaya da ağırlık verilmeli. İşte bu noktada kime ne kadar ulaşıldığı önem kazanıyor. ‘Seçimlere Bir de Bu Açıdan Bakalım’ başlıklı yazımda AKP’nin üye sayısının 11,2 milyondan fazla, CHP’nin üye sayısının 1,4 milyona yakın olduğunu gösteren bir tablo paylaşmıştım. Buna göre CHP için çalışacak her bir üyeye karşılık AKP için çalışacak 8 üye var demektir. Birçok kişi AKP’ye üye olanların bir kısmının iş bulabilmek veya işe girebilmek için zorunluluk altında üye olduğunu ve bu sayının gerçekten kendisini AKP’ye üye hissedenleri temsil etmediğini söylüyor. Bunu bilemem tabii, olabilir de ama yarısı böyle olsa yine de yirmi yıllık bir parti için bu sayı ne kadar yeterliyse yüz yıllık (ya da 1992’de ikinci kuruluşundan sonraki otuz yıllık) bir parti için o kadar yetersiz bir sayıdır.

CHP’nin önümüzdeki seçimlerde başarılı olabilmesi için makro ve mikro politika ayrımına, yeni üyeler kazanmaya, yerel siyasetin çok daha fazla içine girmeye ve adaylarını da bu çerçevede belirlemeye odaklanması gerektiğini düşünüyorum.

Okumaya devam et

GÜNCEL

SINAV STRESİ İLE BAŞA ÇIKABİLMENİN YOLLARI

LifeClub Uzman Klinik Psikoloğu Cansu Karaman, lise ve üniversite giriş sınavları yaklaşırken sınav kaygısı yaşayan öğrencilere ve ailelerine önerilerde bulundu.

Yayınlanma:

|

Yazan:

YKS ve LGS sınavları, öğrencilik çağındakilerin hayatındaki dönüm noktalarını oluşturuyor. Öğrenciler gelecek planlarını bu sınavlar doğrultusunda yaparken, hem kendileri hem de aileleri bu dönemi oldukça stresli geçiriyor.

LifeClub Uzman Klinik Psikoloğu Cansu Karaman, sınav kaygısının oluşturduğu stresi şöyle tanımlıyor: “Birçok öğrenci, önemli sınavlar öncesinde kendini stresli hissedebilir. Minimum düzeyde oluşan kaygı, kişinin başarılı olmasına yarar sağlayabilirken, kaygının yüksek seviyede olması kişinin performansını düşürebilir. Bu sebeple öğrenciler, önceden öğrendikleri bilgileri sınav anında doğru şekilde kullanamaz. Bunun sonucunda da sınav kaygısı dediğimiz stresli durum kaçınılmaz hale gelir.”

Belirtileri Nelerdir?

Sınav kaygısının belirtilerinin fizyolojik, bilişsel, duygusal, davranışsal olarak sınıflandırılabileceğine değinen Cansu Karaman, “Bilişsel belirtileri hafızaya yönelik sorunlar, konsantre olmada güçlük, olumsuz düşünceler (Bu sınavda başarılı olamayacağım, herkes benden daha zeki, kendimi eksik ve yetersiz görüyorum vb.), dikkat dağınıklığı; fizyolojik belirtileri kalp atım hızının yükselmesi, terleme, bulantı, ağız kuruluğu, ellerde titreme, bağırsak hareketlerinde artış ve sık tuvalete çıkma, üşüme, uyku sorunları; duygusal belirtileri huzursuzluk, sinirlilik, karamsar ruh hali, aşırı panik hali; davranışsal belirtileri endişeli yüz ifadesi, gergin bir duruş” olarak sıraladı.                               

Başa Çıkmak İçin Neler Yapılmalı?

Karaman, öğrencilerin sınav kaygısı ile baş edebilmek için dikkat etmesi gerekenleri ise şöyle anlattı: “Düzenli uyumak, strese yol açabilecek kafeinden, şekerden uzak durmak, sağlıklı beslenmeye özen göstermek kişilerin bunalma hissinin azalmasına yarar sağlar. Etkili zaman planlaması yapmak, kişinin kendisi ile olumlu bir diyalog halinde olması, gevşeme egzersizleri yapmak, destekleyici kişilerle vakit geçirmek kişinin rahatlamasına yardımcı olabilir.”

Ailelere Öneriler

Sınav kaygısı yaşayan öğrencilerin ailelerine bu süreçte büyük yükümlülükler düştüğünün altını çizen Psikolog Cansu Karaman, “Sınava hazırlanan kişilerde bazı ciddi değişimler görülebilmektedir. Ebeveynlerin bunları fark ederek profesyonel yardım alması, kişinin sınav sürecini daha rahat geçirmesine yardımcı olacaktır.

Ebeveynler, sınav hakkında konuşurken dikkatli ve özenli olmalıdırlar. Çocuklarını bir başkasıyla kıyaslamaktan kaçınmalı ve onun kapasitesini farkında olmalıdırlar. Öğrenciye çalışmak için uygun alan oluşturmalı ve öğrencinin sınırları ihlal edilmemelidir. Ebeveynler, kendi kaygılarını yönetmeyi ve bunu çocuklarına yansıtmamayı öğrenmelilerdir. Sınav kaygısı ile baş edemedikleri durumda ise psikolojik destek almayı ihmal etmemelidirler” dedi.

Terapi Yöntemleri Nelerdir?

Karaman son olarak, sınav kaygısı için çok çeşitli psikoterapi yöntemleri olduğunu ve en yaygın olanları şu şekilde açıkladı:

Bilişsel Davranışçı Terapi: Öğrencilerin sınav ile ilgili olumsuz düşüncelerini ve inançlarını, sınava yönelik olumlu düşüncelere dönüştürür ve onlara sınav kaygısıyla başa çıkma becerisi geliştirmeyi öğretir.

Nefes Egzersizleri: Öğrencilerin sınav esnasında gevşeme sağlaması ve sınava daha iyi odaklanabilmesine yardımcı olmak amacıyla öğretilir. Bu sayede sınav esnasında ve sınav sonrasında streslerini kontrol altına alabilirler.

Fiziksel Egzersiz: Öğrencilerin düzenli olarak fiziksel aktivitede bulunması sınav kaygısını azaltabilir.

Emdr Terapi (Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme): Bu yöntemde olumsuz duygu, düşünce, davranışların ardında işlenmemiş anılar yer almaktadır. Kişilerin, bu duyguları anlamlandırması sağlanarak daha az rahatsızlık vermesi ve güçlüklere karşı baş etme potansiyelinin farkına varması amaçlanıyor. Kişiye göre değişebiliyor ancak 2-4 seans arası yeterli olabiliyor.

Okumaya devam et

KATEGORİ

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

ALTIN – DÖVİZ

KRIPTO PARA PİYASASI

BORSA

TANITIM

FACEBOOK

ABONELIK

Popüler

www paravitrini com © "BANKAVİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKAVİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKAVİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.paravitrini.com Copyright © 2020 - Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.


Notice: date_default_timezone_set(): Timezone ID 'UTC+3' is invalid in /home/maviatlas/public_html/wp-content/plugins/notice-bar-old/inc/frontend/front-notice-bar.php on line 27