Connect with us

BANKA HABERLERİ

KREDİ BORÇLUSUNUN HAYAT SİGORTASININ YENİLENMEMESİNDE BANKA VE SİGORTALININ KUSURLU OLDUĞU

Kredi Sözleşmesi Nedeniyle Hayat Sigortası Yapılmasındaki Amacın, Banka Yönünden Kredi Borcunun Teminat Altına Alınması Olduğu – Belli Bir Prim Borcu Getirmekle Birlikte, Sigortalının da Bunda Menfaatinin Olduğu – Daimi Mürtehin Sıfatına Sahip Banka Tarafından Davacıların Mirasbırakınına Hayat Sigortası Yapıldığı – Hayat Sigortası Sona Ermesine Rağmen Yenilenmediği – Ancak Dask Sigortasının, Sonrasında İse Evim Sigortasının Yenilendiği – En Son Yenilenen Hayat Sigortasının Bitim Tarihinden İki Gün Önce Prim Borcuna Yetecek Kadar Paranın Müteveffa Tarafından Hesaba Yatırıldığı – Bankanın Öncelikle Paradan Hayat Sigortasının Prim Borcunu Tahsil Ettiği – Bankanın Geçmiş Prim Borçlarını Tahsil Ettiği Gibi Konut Sigortalarının Yenilenmesini de Sağladığı – Hayat Sigortasının Yenilenmesinde Menfaati Olan Murisin Sigortanın Yenilenip Yenilenmediğini Takip Etme Yükümlülüğünün Bulunduğu – Tarafların Sigortanın Yenilenmesi Kapsamında Müterafik Kusurlu Olduğu

Yayınlanma:

|

YARGITAY

13. HUKUK DAİRESİ

Esas Numarası: 2018/2377

Karar Numarası: 2020/4630

Karar Tarihi: 12.06.2020

KREDİ BORÇLUSUNUN HAYAT SİGORTASININ YENİLENMEMESİNDE BANKA VE SİGORTALININ MÜTERAFİK KUSURLU OLDUĞU – Kredi Sözleşmesi Nedeniyle Hayat Sigortası Yapılmasındaki Amacın, Banka Yönünden Kredi Borcunun Teminat Altına Alınması Olduğu – Belli Bir Prim Borcu Getirmekle Birlikte, Sigortalının da Bunda Menfaatinin Olduğu – Daimi Mürtehin Sıfatına Sahip Banka Tarafından Davacıların Mirasbırakınına Hayat Sigortası Yapıldığı – Hayat Sigortası Sona Ermesine Rağmen Yenilenmediği – Ancak Dask Sigortasının, Sonrasında İse Evim Sigortasının Yenilendiği – En Son Yenilenen Hayat Sigortasının Bitim Tarihinden İki Gün Önce Prim Borcuna Yetecek Kadar Paranın Müteveffa Tarafından Hesaba Yatırıldığı – Bankanın Öncelikle Paradan Hayat Sigortasının Prim Borcunu Tahsil Ettiği – Bankanın Geçmiş Prim Borçlarını Tahsil Ettiği Gibi Konut Sigortalarının Yenilenmesini de Sağladığı – Hayat Sigortasının Yenilenmesinde Menfaati Olan Murisin Sigortanın Yenilenip Yenilenmediğini Takip Etme Yükümlülüğünün Bulunduğu – Tarafların Sigortanın Yenilenmesi Kapsamında Müterafik Kusurlu Olduğu

Özeti: İnceleme konusu olayda, daimi mürtehin sıfatına sahip davalı banka tarafından davacıların mirasbırakınına 2011,2012 ve 2013 yıllarında hayat sigortası yapıldığı, hayat sigortası sona ermesine rağmen yenilenmediği, ancak dask sigortasının, sonrasında ise benim evim sigortasının yenilendiği dosya kapsamında bulunan belgelerden anlaşılmaktadır. Her ne kadar mahkemece bilirkişi raporu hükme esas alınarak en son yenilenen hayat sigortasının bitim tarihinden iki gün önce prim borcuna yetecek kadar müteveffa tarafından hesaba para yatırılmasına rağmen güven kurumu olan davalı bankanın öncelikle müşterisinin haklarını korumak adına söz konusu paradan hayat sigortasının prim borcunu tahsil ederek hayat sigortasını yenilemesi gerekirken, geçmiş sigorta borçlarını tahsil ederek basiretli bir tutum sergilemediğinden davacıların murisine kusur atfedilmeyeceği gerekçesi ile kalan bakiye borçtan sorumlu olmadığına karar verilmiş ise de, davalı banka geçmiş prim borçlarını tahsil ettiği gibi konut sigortalarının yenilenmesini de sağlamıştır. Kaldı ki, hayat sigortasının yenilenmesinde menfaati olan murisin sigortanın yenilenip yenilenmediğini takip etme yükümlülüğünün kabulü zorunludur. O halde mahkemece, tarafların sigortanın yenilenmesi kapsamında müterafik kusurlu oldukları kabul edilerek, sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde davanın tam kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı ilk derece mahkemesi sıfatıyla KDZ. … 1. Asliye Hukuk Mahkemesince (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla) 2015/362 esas 2017/168 karar sayılı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine dair … Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nin 2017/1301-2017/1358 karar sayılı kararının süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

K A R A R

Davacılar, murisleri S.A.Ç’ın davalı bankadan 10/08/2011 tarihinde 56.000,00 TL konut kredisi kullandığını, kredinin dava dışı … …A.Ş.’nin acentesi sıfatı ile davalı bankanın KDZ. … Şubesi tarafından kredinin ilk çekildiği andan itibaren kredi yıllık hayat sigortası ile 1 yıllığına sigortalandığını, davalı banka tarafından her yıl yenilenen sigortanın en son 22/10/2013 tarihinde yenilendiğini, murisin 12/12/2014 tarihinde vefat ettiğini, sigorta nedeniyle kredinin sigortadan ödenmesi için başvurulduğunda hayat sigortasının süresinin 22/10/2014 tarihinde bittiğini ve yenilenmediği gerekçesi ile ödeme talebinin reddedildiğini, bireysel kredilerle ilgili yönetmelikte hayat sigortasının yenilenmesinin kredi kullanana bağlı olduğunu, ancak yenilenmeye ilişkin bilginin ve sorumluluğunun kredi verene ait olduğunu, bu nedenle sorumluluğun bankaya ait olduğunu belirterek, müteveffanın müterafik kusur esasları çerçevesinde şimdilik 10,00 TL borçlu bulunmadığının tespitini istemiş, ıslah ile miktarı 44.756,19 TL’ye yükseltmiştir.

Davalı, hayat sigortasının yenilenme yükümlülüğü ile ilgili murise bildirimde bulunmalarına rağmen murisin bir sonraki ay yenileme yapacağını bildirerek şubeden ayrıldığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.

Yerel mahkemece, bilirkişi raporuna itibar ile bankanın tam kusurlu olduğu kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesinin davanın kabulüne dair kararına karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

Bölge Adliye Mahkemesince, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.

1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı bankanın sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2-Davacılar, murislerinin davalı bankadan konut kredisi kullandığını, bankanın bu kredi kapsamında her yıl yenilemeli hayat sigortası yapmak zorunda olduğunu, ancak bankanın bu yükümlülüğüne uymadığını ileri sürerek, borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini istemişlerdir.

Taraflar arasındaki uyuşmazlık, kredili hayat sigortasının bitiminde bankanın sigortayı yenileme ve sigortalıya bildirimde bulunma yükümlülüğü bulunup bulunmadığı, bulunuyorsa da kusur oranının tespiti noktasındadır.

Uyuşmazlıkla ilgili mevzuat ve sözleşme hükümleri incelendiğinde; 17.1.2009 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak, 1.2.2009 tarihinde yürürlüğe giren, “Bireysel Kredilerde Bağlantılı Sigortalar uygulama Esasları Yönetmeliği” nin “Amaç” başlıklı bölümünde, “Bu Yönetmeliğin amacı, kredi kuruluşları tarafından verilen kredilerle bağlantılı olan zorunlu ve ihtiyari sigorta ürünlerinin sunumunda birlik ve güvenilirliği sağlamak, sigorta ettirenlerin, sigortalıların ve lehdarların hak ve menfaatlerini korumak ve verilecek hizmete ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.” denilmekte, “Kapsam” başlıklı bölümünde ise, “Bu Yönetmelik, Türkiye’de faaliyet gösteren her türlü kredi kuruluşunun sağladığı kredilerle bağlantılı yaptırılan ihtiyari ve zorunlu sigortaları ve bu sigortalar dahilinde verilecek teminatları kapsar.” denildikten sonra aynı Yönetmeliğin “İhtiyari Sigortalar” başlığında düzenlenen, 6. maddesinin 2. fıkrasında da, “İhtiyari sigortalarda, kredi süresi içerisinde yenileme sorumluluğu kredi kullanana, yenilemeye ilişkin bildirim yapma ve bilgilendirme sorumluluğu ise kredi kuruluşuna aittir.” denilmektedir. Davacıların miras bırakanı ile davalı banka arasında 2011 yılında imzalanan sözleşmenin 18. maddesinde ise kredili müşterinin sigortayı yenilemek zorunda olduğu, bankanın dilerse yeniletme hakkı olduğu, ancak dilemezse de bankaya sorumluluk yüklenemeyeceği hükmü bulunmaktadır. Kredi sözleşmesi nedeniyle hayat sigortası yapılmasındaki amaç, banka yönünden kredi borcunun teminat altına alınması olduğu kadar, belli bir prim borcu getirmekle birlikte, sigortalının da bunda menfaatinin olduğu kuşkusuzdur. Bu nedenle uyuşmazlığın çözümünde, her iki tarafın da hak ve menfaatlerinin gözetilip korunması esas alınmalıdır.

Somut olayda, daimi mürtehin sıfatına sahip davalı banka tarafından davacıların mirasbırakınına 2011,2012 ve 2013 yıllarında hayat sigortası yapıldığı, 22.10.2014’te hayat sigortası sona ermesine rağmen yenilenmediği, ancak 20.10.2014’te dask sigortasınının, 21.10.2014 de ise benim evim sigortasının yenilendiği dosya kapsamında bulunan belgelerden anlaşılmaktadır. Her ne kadar mahkemece bilirkişi raporu hükme esas alınarak en son 22.10.2013 tarihinde yenilenen hayat sigortasının bitim tarihinden iki gün önce prim borcuna yetecek kadar müteveffa tarafından hesaba para yatırılmasına rağmen güven kurumu olan davalı bankanın öncelikle müşterisinin haklarını korumak adına söz konusu paradan hayat sigortasının prim borcunu tahsil ederek hayat sigortasını yenilemesi gerekirken, geçmiş sigorta borçlarını tahsil ederek basiretli bir tutum sergilemediğinden davacıların murisine kusur atfedilmeyeceği gerekçesi ile kalan bakiye borçtan sorumlu olmadığına karar verilmiş ise de, davalı banka geçmiş prim borçlarını tahsil ettiği gibi konut sigortalarının yenilenmesini de sağlamıştır. Kaldı ki, hayat sigortasının yenilenmesinde menfaati olan murisin sigortanın yenilenip yenilenmediğini takip etme yükümlülüğünün kabulü zorunludur. O halde mahkemece, tarafların sigortanın yenilenmesi kapsamında müterafik kusurlu oldukları kabul edilerek, sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde davanın tam kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı bankanın sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararının davalı banka yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 12/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

JCR Kredi Derecelendirme Rapor Zorunluluğunda yeni düzenleme

Yayınlanma:

|

Yazan:

JCR-ER kredi derecelendirme notu raporu alma zorunluluğu 17.04.2025 tarihli BDDK kararına göre 500 Milyon TL den 750 Milyon TL ye yükseltildi…

 

Bu resim için alternatif metin açıklaması yok

Okumaya devam et

Ali Coşkun

Finansman Giderlerinin Muhasebeleştirilmesi

Finansman Giderlerinin Muhasebeleştirilmesi, bir işletmenin borçlanma yoluyla sağladığı kaynaklar (kredi, tahvil, leasing vb.) karşılığında katlandığı faiz, kur farkı, kredi komisyonu gibi giderlerin muhasebe kayıtlarına alınması sürecidir.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Firmalar, faaliyetlerini finanse etmek, yatırım yapmak, işletme sermayesi ihtiyacını karşılamak amacıyla sıklıkla bankalardan kredi kullanmaktadır. Kredileri, gerek kısa vadeli işletme kredileri gerekse uzun vadeli yatırım kredileri şeklinde olabilir. Ancak kredi kullanımı beraberinde önemli bir maliyet unsuru olan finansman giderlerini de getirmektedir.

Bu giderlerin muhasebeleştirilmesi, firmanın faaliyet yapısına, kredinin kullanım amacına ve muhasebe politikasına göre farklılık gösterebilir.

Finansman gideri; kullanılan krediye ilişkin faiz, komisyon, kur farkı ve benzeri maliyetleri kapsar.

Bu tür giderlerin sınıflandırılması ve doğru şekilde kaydedilmesi, hem vergi açısından hem de mali analizler açısından büyük önem taşır.

1. Finansman Giderinin Direkt Gider Yazılması (780/300-381)

Eğer kullanılan kredi işletmenin genel finansman ihtiyacını karşılamaya yönelikse faaliyet giderlerini finanse ediyorsa, finansman gideri oluştuğu dönemde doğrudan giderleştirilir.

Burada önemli olan giderin dönemsellik ilkesine göre doğru döneme kaydedilmesidir. Örneğin faiz tahakkuku yıl sonunda yapılmışsa bu gider ilgili yılın gelir tablosunda yer almalıdır.

2. Finansman Giderinin Stoklarda Aktifleştirilmesi (150-151-152/300 veya 381)

Üretim yapan firmalarda kredi genellikle hammadde alımı ya da stok finansmanı için kullanılır. Bu gibi durumlarda finansman gideri doğrudan satılacak malın maliyetiyle ilişkilendirilebilir. Bu yönteme maliyetleştirme denir.

Bu durumda finansman gideri, İlk Madde ve Malzeme, Yarı Mamuller ya da Mamuller hesaplarına dağıtılır.

Bu yöntem, özellikle stokların maliyetinin doğru hesaplanması gereken sektörlerde (inşaat, üretim) tercih edilir. Aynı zamanda stoklar satıldığında bu maliyetler SMM’i olarak gelir tablosuna yansır.

3. Gelecek Aylara Ait Giderler Hesabına Atılması
(180-102, 780-180)

Bazen krediye ilişkin faiz gideri peşin olarak ödenebilir. Peşin ödemeler, muhasebenin dönemsellik ilkesi gereğince ödendiği dönemde değil ilgili oldukları dönemlerde giderleştirilmelidir.

Bu kayıt, her ay ilgili tutarın 780 no’lu hesaba aktarılması şeklinde düzenli olarak yapılır. Bu sayede giderler dönemine uygun olarak gelir tablosuna yansır.

4. Alternatif Uygulamalar

Bir fabrika binası yapımı için kredi kullanılmışsa ve faizler bina tamamlanıncaya kadar ödenmişse bu faizler bina maliyetine dahil edilebilir.

📌Kredinin kullanım amacı belli olmalı.
📌Faiz ve kur farkları gibi giderlerin dönemsel ayrımı dikkatle yapılmalı.
📌Maliyetleştirme yapılacaksa, giderlerin gerçekten stok ya da yatırım süreciyle ilişkili olduğu kanıtlanmalı.

Bankalar mali analizde finansman giderine büyük önem verirler. Toplam finansman giderini bilmek isterler.

🔥Tamamı direkt gider yazılan finansman gideri, gelir tablosunda bellidir.

🔥Makyajlama kapsamında 180-280’de yer alan kredi faizleri, özkaynaklardan karşılıklı düşülür.

Bankalar stoklara atılan finansman giderlerini nasıl görebilir?

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Merkez Bankaları Neden Altına Yöneldi?

Yayınlanma:

|

Bir zamanlar pek çok kişi tarafından karşıt yorum olarak reddedilen şey, şimdi dünya çapında ana akım medya tarafından yankılanıyor: doların küresel rezerv para birimi olarak rolü artık sorgulanmıyor.

Yıllarca, Batı’nın finansal savaşa aşırı bağımlılığının artan tehlikelerini belgeledim:

  • Yaptırım
  • Rezerv dondurmaları
  • SWIFT’in silahlandırılması

Bunlar diplomasinin stratejik araçları değildi. Bunlar daha derin bir şeyin ilk işaretleriydi: çaresizlik, kırılganlık ve çökmekte olan bir dünya düzeni.

Sadece geçen yıl, ABD doları, rekor merkez bankası altın alımının etkisiyle altın karşısında satın alma gücünün %35’inden fazlasını kaybetti. Bu bir trend değil, bir sinyal.

Bu arada, BRICS ülkeleri, geleneksel Batılı müttefikler arasındaki çatlaklar genişlese bile, daha koordineli hale geliyor.

Avrupa ve Asya’da liderler, artık istikrarlı hissetmeyen bir sisteme maruz kalmalarını yeniden değerlendiriyorlar.

Giderek artan bir şekilde, uluslar gerçek egemenliğin tek bir ilkeyle başladığını kabul ediyorlar: sıfır karşı taraf riski. Bu yol doğrudan altına çıkar.

Bu gelişmeler münferit değil, daha derin bir parasal kırılmanın belirtileri.

Güvenin buharlaşmasıyla, altın artık sadece bir riskten korunma değil. Yeni bir sistemin temeli haline geliyor.

Bu nedenle VON GREYERZ’in Ortağı Matthew Piepenburg ile yaptığım son görüşme daha önemli bir zamanda gerçekleşemezdi.

Altın, borç, BRICS’in yeniden düzenlenmesi ve ABD Hazine tahvillerine olan güvenin çözülmesi konusundaki bakış açısı, kafa karışıklığıyla gölgelenmiş bir dünyada nadir görülen bir netlik sundu ve birçok kişinin daha yeni anlamaya başladığı şeyi ortaya çıkardı.

Hadi onu parçalayalım.

Hazine Piyasasının Güvenli Liman Statüsü Aşınıyor ve Altın Sığınak Oluyor

Onlarca yıldır ABD Hazine tahvilleri, yatırımcılar ve kurumlar tarafından nihai güvenli liman olarak görülen küresel finansın temel taşı olarak işlev gördü. Bu anlatı şimdi yıpranıyor.

“Bir likidite krizi var,” dedi Piepenburg bana. “Bu sistemi devam ettirmek için yeterli gres yok.”

ABD devlet tahvilleri, oynaklık dönemlerinde istikrar sağlamak yerine, daha çok riskli varlıklar gibi davranmaya başladı. Son piyasa kargaşasında, getiriler tipik olarak düşecekleri zaman yükseldi ve sistemin artan kırılganlığını vurguladı.

“Stres zamanlarında getiriler aslında düşmüyor, yükseliyor “dedi. ” “ABD Hazinesi neden artık güvenli bir liman gibi davranmıyor?”

Cevabın, Amerikan ekonomisini gömen borçta yattığını söylüyor.

37 trilyon doların üzerinde federal borç ve hanehalkı, kurumsal ve uzun vadeli hak yükümlülükleri dahil edildiğinde 100 trilyon dolardan fazla olan sistem, kendi vaatlerinin ağırlığı altında eziliyor.

Piepenburg, “Noel Baba, bu kadar borcun altına gömüldüğünüzde bir likidite krizini çözemez” diye uyardı. “Bazuka parası olmadan, para biriminin değerini düşürmeden bu borç çarklarını döndürmeye yetecek kadar gres yok.”

Bu nedenle, altının dünyanın dört bir yanındaki merkez bankaları tarafından bir riskten korunma olarak değil, temel bir rezerv varlığı olarak sessizce yeniden paraya çevrildiğini de sözlerine ekledi.

“Altın artık Tier 1 bir varlık. Merkez bankaları net bir şekilde yerleşiyor. Hazine tahvillerinden uzaklaşıyorlar” dedi. “Bu zengin olmakla ilgili değil. Mesele fakirleşmemek.”

BRICS’in Yükselişi ve Globalde Dolardan Uzaklaşma

Politika çevrelerinde uzun süredir tartışılan dolarsızlaşma eğilimi, ABD’nin Rusya’ya yönelik yaptırımlarının ardından gözlemlenebilir bir gerçeklik haline geldi. Jeopolitik güç iddiası olarak başlayan şey, çok kutuplu bir finansal yeniden düzenlemeyi hızlandırdı.

Piepenburg, “2022’de ABD dolarının silahlandırılmasından bu yana, 45 ülke artık bunun dışında ticaret yapıyor” dedi. “Otuz ülke fiziki altınlarını ülkelerine geri gönderdi. Bu bir tesadüf değil, bir tepki.”

ABD’nin Rus merkez bankası varlıklarını dondurmasıyla meydana gelen kritik değişime işaret etti. Birçok hükümet için bu eylem, doların tarafsız bir küresel rezerv olduğu yanılsamasını paramparça etti. “Dünya rezerv para birimini silahlandırdığınızda,” dedi, “bağlı olduğu güveni baltalıyorsunuz.”

Bu değişim hiçbir yerde BRICS ülkeleri, Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’dan daha belirgin değildir.

BRICS para birimi söylentileri dünya çapında dolaşırken, Piepenburg grubun gerçek niyetini açıkladı: “Birbirlerinin fiat para birimlerine de güvenmiyorlar ama altına güveniyorlar.”

BRICS’in planının tek bir para birimi başlatmak olmadığını, bunun yerine %40’ı altınla ve %60’ı emanette tutulan yerel para birimleriyle desteklenen bir ödeme sistemi kullanmak olduğunu belirtti.

“Bu, doları bir gecede değiştirmekle ilgili değil” dedi. “Ama bu, ondan kesin bir uzaklaşma.”

Fort Knox: Sistemi Açığa Çıkaran Tabu

Altının yeniden dirilişiyle ilgili hiçbir tartışma, Amerika’nın kendi rezervlerini ele almadan tamamlanmış sayılmaz.

Amerika Birleşik Devletleri, büyük ölçüde Fort Knox’ta depolanan 8.100 tondan fazla altın tuttuğunu iddia ediyor.

Eski Hazine Bakanı Steve Mnuchin, 2017’de Fort Knox’ta

Yine de, altmış yılı aşkın bir süredir tam ve bağımsız bir denetim yapılmamıştır. Şimdi, şeffaflık çağrıları ivme kazanıyor. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump ve Elon Musk, Fort Knox’un canlı yayınlanan bir denetimi fikrini ortaya attılar.

Ancak Piepenburg’a göre şeffaflık riskler taşıyor. “Ne istediğine dikkat et,” dedi. “Kaç mermim olduğunu bilmeden savaşa girmezdim. Ve orada ne olduğunu bilmeden elimi göstermek istemezdim.”

ABD’nin altın varlıklarında iddia ettiği kadar baskın olmayabileceğine inanıyor ve Çin’in rezervlerinin çok az rapor edildiğinden şüpheleniyor.

“Çin’in Dünya Altın Konseyi’nin söylediğinden en az on kat daha fazla altına sahip olduğundan oldukça eminim” dedi. “Ve muhtemelen en iyi saklanan bir sırrı saklamadığımız sürece Amerika Birleşik Devletleri’nden daha fazla.”

Söz konusu olan optikten daha fazlasıdır. Piepenburg, “Altın nihai BS dedektörüdür” dedi. “Bu, sisteme tutulan bir ayna ve bu yüzden bunun hakkında konuşmak istemiyorlar. Çünkü her şey erirken, değerini koruyor.”

Bir Hesaplaşma Anı

ABD dolarının sonunu görmüyoruz, ancak tartışmasız üstünlüğünün sona ermesini tanık oluyoruz.

Petro-dolar çerçevesi çatırdıyor. Altın, stratejik bir rezerv varlık olarak sessizce yeniden kullanılıyor. Ve bir zamanlar küresel piyasaların dokunulmaz köşe taşı olan ABD Hazineleri, bir zamanlar onlara bağımlı olan kurumlar tarafından yeniden değerlendiriliyor.

Çıkarımlar derindir. Merkez bankaları artık ne yaptıkları konusunda sessiz kalmıyorlar… Hızla ve kasıtlı olarak altına doğru ilerliyorlar.

Asıl soru, altının yükselip yükselmeyeceği değil, halkın hareketi neyin yönlendirdiğini kavrayıp anlamayacağıdır.

Tyler Durden 

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.