Connect with us

ŞİRKETLER

Maaşlar, Alım Gücü ve Enflasyon: Denizciler Kriz ile Yüzleşiyor

Yayınlanma:

|

Son zamanlarda sıklıkla duyar olduk; bir kontrata ev alırdık, diyorlar. Ancak şimdi birkaç kontrat bile atsak, ev almayı geçtim, araba almak bile çok zorlaştı. Denizcilik, bir zamanlar maaşı en yüksek meslek grupları arasında yer alan, bir hobiden ziyade genelde halkın sınıf atlamak umuduyla tercih ettiği bir meslekti. Şimdi ise birçoğunun aklında karada çalışmak daha kârlı bile gözükür oldu.

Denizcilik sektörü, dünya ticaretinin temel taşı olmasına rağmen, personel maaşları son yıllarda ciddi erozyona uğradı. 2009 yılından 2025 yılına kadar geçen süreçte, gemide çalışanların maaşları nominal olarak cüzi miktarlarda artmış olsa da yüksek enflasyon ve temel ihtiyaç fiyatlarındaki astronomik artış, denizci maaşlarının alım gücünü büyük ölçüde azalttı. Her ne kadar sektörde maaşlar dolar üzerinden sağlansa da enflasyon karşısında erimeyi sürdürdü. Bu yazıda, kuru yük piyasasındaki orta tonajlı gemilerde çalışan Usta Gemici/Yağcı, Uzakyol Vardiya Zabiti/Çarkçı gibi kadroların maaşlarıyla temel harcamaları ve yatırımları üzerinden alım gücünü inceleyeceğiz.

Bu analizde 2009 yılı referans alınmıştır. Zira, denizcilik piyasasında yaşanan yakın bir başka büyük ekonomik kriz, 2008-2012 kriziydi. Fakat küresel çapta olan bu kriz, 2009 yılının Eylül ayında kendisini Türkiye’deki denizcilik piyasasında şiddetli bir şekilde hissettirdi. Bundan dolayı, bu yazıda denizcilik sektöründe yaşanan kriz, “2009 krizi” olarak ifade edilecektir.

2009’dan 2025’e Yaşanan Kriz ve AKP İktidarı

AKP hükümetinin “Nas politikaları” onların yeni keşfettiği bir ekonomi modeli değil. Bu söylem yeni olsa da aynı ekonomik hamleleri ilk 2009 krizinde görmeye başladık. Tabii ki, bu krizin faturası tüm işçi sınıfına kesilirken denizciler de bu krizden nasibini fazlasıyla aldı. 2009 krizinde AKP hükümetinin ekonomi politikaları denizcilik sektöründe çeşitli etkilere sebep oldu. Bunların başında faiz oranlarının düşük tutulması ve Türkiye’nin döviz rezervlerini ekonomiyi stabilize etmek için kullanması oldu. Bu politika ise döviz piyasasında ciddi dalgalanmalara ve Türk Lirası’nın değer kaybetmesine yol açtı. Düşen navlun fiyatlarıyla da birleşince denizcilik sektörü ağır sonuçlarla karşılaştı.[1] 2009 krizinin sonucunda çok fazla şirket battı. Yeni gemi inşası ve tersane masrafları için mali kaynak bulmak zorlaştı. Sonunda da yüzlerce denizci işten çıkartıldı, maaşlarında kesintiler yapıldı ve daha düşük maaşlarla çalışmak zorunda bırakıldı.

2025’e doğru gelirken AKP, yeni bir ekonomi modeli diye sunduğu “Nas ekonomisi” ile tıpkı 2009 yılında yaptığı gibi düşük faiz uyguladı ve yıllar içinde eriyen dolar rezervini tamamen tüketti. Sonuç ise yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı ile kendini gösterdi. Fakat günümüzdeki bu ekonomik kriz, 2009 krizinden çok daha derin ve karmaşık etkiler yarattı. Gel gelelim bu krizin faturasına. Korsan saldırıları, savaşlar, fırtınalar, iş cinayetleri, yüksek risk, stres ve onca zorluğa karşı alın teri ile çalışan denizciler artık emeklerinin karşılığı olan ücretleri alamıyor.

Yıllara Göre Deniz İşçilerinin Maaşları (USD)

2009-2025 Maaş Karşılaştırması

2009 yılında, denizcilik şirketleri ve armatörler küresel çaptaki 2009 krizden etkilendiği için denizci maaşlarında 500 dolara kadar varan bir kesintiye gitmiştir. Bu dönemde, Uzakyol vardiya zabiti maaşı yaklaşık 2800 USD, usta gemici maaşı maksimum 1100 USD seviyesindedir. Dolar kuru ise 1,55 TL’idi.

Günümüz, 2025 yılına geldiğimizde ise Uzakyol vardiya zabiti maaşı ortalama 3800 USD, usta gemici maaşı ortalama 1300 USD seviyesine çıkmıştır. Ancak 2025 yılında dolar kuru, ben bu yazıyı yazmaya başladığım an itibari ile, 35,32 TL’dir.

İlk başta bu maaşlar denizci olmayanlar için çok yüksekmiş gibi gelebilir. Fakat senede altı ay çalışan ve çalışmadığı zamanlarda düzenli bir geliri olmayan bir denizci için, bu maaşla aile geçindirmek, karadaki yaşamını idame ettirmek oldukça zor.

Usta Gemici ve Uzakyol Vardiya Zabiti Kaç Ay Çalışırsa Ev/Araba Alabilir?

UVZ: Uzakyol vardiya zabiti ve usta gemici olarak çalışan deniz işçilerinin 2009 ve 2025 yıllarında aldıkları maaşa göre bir ev ya da araba almak için kaç ay denizde çalışmaları gerektiğini gösteren infografik.

Temel İhtiyaçlarda Alım Gücü Karşılaştırması

2009 yılında, 2009 model sıfır Toyota Corolla otomobilin fiyatı 35.000 TL’ydi, şu anda ise 2024 model sıfır Toyota Corolla otomobilin fiyatı 1.500.000 TL’ye ulaşmış durumda. 2009’da bir Uzakyol Vardiya Zabiti yaklaşık 8 ay çalışarak bir otomobil alabilirken 2025’te bunun için 11 ay çalışması gerekmektedir. Bir Usta Gemici ise; 2009 yılında bir otomobil için 20,5 ay çalışırken bu süre şu an 32,5 aya kadar çıkmaktadır.

Yine 2009 yılında İstanbul’un merkezî bir semti olan Kadıköy’de 120 m² sıfır bir ev fiyatı 200.000 Türk Lirası’ydı. Şimdi ise aynı bölgede benzer sıfır bir ev 10.000.000 Türk Lirası’na yükselmiş durumda. 2009’da bir Uzakyol Vardiya Zabiti maaşıyla yaklaşık 46 ay boyunca çalışarak ev sahibi olabilirken, 2025’te bu süre 75 ayın üzerine çıkmıştır. Usta gemici için bu süre 2009’da 117 ay iken, 2025’te yaklaşık 218 ay olmuştur.

Yıllara Göre Maaşlar ve Alım Gücü (USD)

Maaşlar nominal olarak artmış olsa da enflasyondaki artış, doların artmasına rağmen, denizcilerin alım gücünü önemli ölçüde azaltmış durumda. Bu, 2009’daki krizin etkilerini gölgede bırakacak kadar ciddi. Ekonomik büyümedeki yavaşlama, istihdamın ve sektörün toparlanmasını zorlaştırıyor, bu da denizcilerin iş güvencesini ve maaşlarını daha fazla tehdit ediyor.

Sigortasız ve Güvencesizliğin Nedeni Armatör-Devlet Düzeni

AKP’li birçok isim, gemi ve tersane satın alarak armatörlüğe adım attı, bu süreçte devletin ekonomik ve idari gücüyle özel sermaye arasında sıkı bir bağ kurulmuş oldu. Özellikle AKP’li isimlerin denizcilik sektöründe hızla büyüyerek önemli birer aktör haline gelmesi, devlet ve sermaye arasında “Armatör-Devlet” yapısı olarak tanımlanabilecek bir ilişkiyi doğurdu.

Armatör-Devlet sermaye birikimini hızlandırırken aynı zamanda devlet politikalarını sermayenin çıkarına göre şekillendirdi. 2008 yılında denizcilerin yıpranma hakkının kaldırılması, yeni Gemiadamları Yönetmeliği ile hizmet işletimi için isteğe bağlı sigortanın zorunlu hale getirilmesi gibi kararlar, bu çıkar ilişkilerinin denizciler aleyhine nasıl sonuçlar doğurabildiğini gözler önüne serdi.

AKP iktidarı, denizcilik sektöründe sermaye sahiplerinin çıkarlarını korumaya odaklanmış durumda, ancak Türkiye vatandaşı binlerce denizcinin karşı karşıya olduğu sorunlara kayıtsız kalmaktadır. Bugün birçok denizci, yabancı bandıralı gemilerde sigortasız ve düşük ücretlerle çalışmak zorunda bırakıldı. Denizciler sigortası olmadığı için de emeklilik hayali kuramıyor. Geriye kalan tek çare gayrimenkul yatırımla kendisine güvence sağlamak. Bunu hedefleyen denizciler ise enflasyon altında ezilmektedir.


Her sene Liman Başkanlığı tarafından denizcilerden isteden ücretlerde de ciddi artışlar söz konusu. Sınav harçları, STCW ücreti, yeterlilik ücreti, cüzdan yenileme ücreti gibi birçok vergilendirme ve ek ücretlendirmelerle devlet, denizcilerin maaşlarında her sene kazanç sağlamayı sürdürüyor. Bunlara ek olarak tekelleşmiş özel kurs yerlerinden talep edilen eğitimlerle de denizcilerin masrafları her sene giderek artıyor. Açıkça gözüküyor ki AKP’nin denizcilik politikaları, armatörlerin kazançlarını artırmayı hedeflerken, denizcilerin güvencesiz çalışmasını, düşük ücretleri ve emekliliği umursamamaktadır. Emeğiyle geçinen denizcilerin haklarını savunmak yerine, armatörlerin çıkarlarını önceleyen bu iktidar anlayışı, sektördeki adaletsizlikleri büyütmeye devam etmektedir.

Maaşların İyileştirilmesi İhtiyacı

Denizcilik sektöründe çalışanların maaşları, şirketler ve armatörler tarafından acilen iyileştirilmelidir. Mevcut ekonomik krizin etkileri, denizcilerin yaşam standartlarını daha da düşürüyor. Denizcilerin alın terinin karşılığını alması ve yaptıkları işin zorluğu göz önüne alındığında maaşların, en azından enflasyon oranlarına göre ivedilikle arttırılması elzemdir.

Kontratı boyunca ailesine para göndermek zorunda olan, çalışmadığı zamanlarda cebinden yiyen bir gemicinin mevcut koşullarda bir arabayı geçtim bir kenara para koyması bile mümkün değil. Her birimiz artık en fazla iki ay karada kalıp tekrar gemiye çıkmak için şirketlerin kapısını çalar olduk. AKP iktidarının yarattığı “Saray Denizciliği” Türkiye’deki denizcilerin maaşlarının dünya geneline göre çok gerilere düşmesine sebep oldu. Armatörler ise zam yapmamak için ucuz iş gücü olarak daha fazla yabancı personele yöneldi.

Krizler Arasındaki Tek Umut

Aylık 1300 USD kazanan bir Usta Gemicinin maaşını 12 aya vurduğunuzda aylık kazancının asgari ücretle neredeyse denkleştiğini görebilirsiniz. Bu yıl asgari ücret 22.104 lira olarak belirlendi. Bu apaçık bir şekilde halkı açlığa mahkûm etmektir. Denizciler dahil tüm emekçiler hakları için ses çıkartmak zorundadır.

Dünya ticaretinin temel taşı olan denizcilik sektörü, emekçileri hiçe sayarak bizleri daha fazla görmezden gelmemelidir.  Maaşların enflasyon karşısında erimesine sessiz kalmak, yalnızca sektörü değil, denizciliğin geleceğini de baltalamaktır. Artık denizciler olarak bir araya gelme, haklarımızı savunmak için mücadele etme zamanıdır. Alın terimizi, emeğimizi hiçe sayan düzene karşı sesimizi yükseltmeli ve artık anlamalıyız. Krizler arasında yaşamak yerine, adalet, hak ve onurlu bir yaşam için tek umudumuz mücadeledir.

ONUR ÖZKAYA- deniziscileri.com

Kaynakça

ENAGrup – Enflasyon Araştırma Grubu (https://enagrup.org).

Gemipersoneli.com – 2009’dan İtibaren İş ilanları (https://www.gemipersoneli.com/).

Sahibinden.com – 2009 ve 2025 Otomobil Fiyatları (https://sahibinden.com).

Emlakjet ve Zingat – 2009-2025 Ev Fiyatları (https://emlakjet.com).

Kariyer.net – Denizcilik Meslek Grupları Maaş Verileri (https://kariyer.net).

Okumaya devam et

EKONOMİ

Linyi, Kuşak ve Yol Girişimi (BRI) sayesinde ticaret bağlarını güçlendiriyor

Yayınlanma:

|

Yazan:

0 Mayıs’ta Türkiye’nin İstanbul şehrinde düzenlenen Linyi-Türkiye ekonomik ve ticari eşleştirme konferansı, doğrudan etkileşim kurmak amacıyla katılan yaklaşık 60 Türk profesyonel alıcıyı ağırlamanın yanı sıra alıcılar ve Linyi işletmeleri arasında doğrudan temas için bir platform oluşturdu.

Resmî verilere göre 2024 yılında Linyi ile Türkiye arasındaki toplam ithalat ve ihracat hacmi 1,75 milyar yuana (242,38 milyon $) ulaştı.

Kuşak ve Yol Girişimi (BRI) çatısı altında iş birliği fırsatlarını değerlendiren Linyi, son dönemlerde Orta Asya ülkeleriyle arasındaki iş birliklerini çeşitli alanlarda derinleştirdi ve sağlamlaştırdı.

11-13 Mayıs tarihleri arasında Özbekistan’ın Taşkent şehrinde düzenlenen Linyi-Özbekistan ekonomi ve ticaret fuarına Linyi’den katılan 50 başarılı şirket, kendi ürünlerini Orta Asya’nın göbeğinde sergiledi.

Fuar esnasında Özbekistan’da Linyi Toptancı Tüccarlar Federasyonu’nun (Linyi Wholesale Merchant Federation) bir irtibat bürosu kuruldu ve bu, iki bölge arasındaki iş birliğinde yeni ve kurumsallaşmış bir dönemin başlangıcını simgeliyor.

16 Mayıs’ta Asya-Avrupa Oyuncak ve Bebek Ürünleri Endüstrisi Fuarı (Asia-Europe Toys & Baby Industry Expo) ve Dış Ticarete Yönelik Fabrikalar Fuarı (Foreign Trade Factory Exhibition) Khorgos şehrinde açıldı. 500’den fazla şirket oyuncaklar, bebek ürünleri, eğitsel ürünler ve daha fazlasında kaydedilen son başarıları ve en güncel trendleri sergilemek için bir araya geldi. Bu sayede sektörde işletmeler arası eşleştirme ve alışveriş için verimli bir platform oluştu.

2. Çin (Linyi) – Kazakistan Uluslararası Emtia Fuarı [China (Linyi) – Kazakhstan International Commodity Exhibition] 15-17 Mayıs tarihleri arasında Kazakistan’ın Almatı şehrinde düzenlendi. Fuarda 2.000 metrekare sergi alanı bulunurken Linyi’den katılan ve premium ürünler üreten 112 işletme, yüksek kaliteli ürünlerini sergiledi.

Çin’in Kazakistan-Almatı Başkonsolosu Jiang Wei “Bu fuar iki bölge arasındaki iş birliğini güçlendirmek için önemli bir platform görevi görüyor. Çin ve Kazakistan son yıllarda Kuşak ve Yol Girişimi çatısı altında başarılı sonuçlara imza attı. Linyi, emtia şehri ve ‘Çin’in Lojistik Başkenti’ olmasıyla ün salarken, dış ticaret başta olmak üzere Çin ve Kazakistan arasındaki iş birliğinde önemli bir rol oynuyor.” dedi.

Çin’in lojistik başkenti Linyi’nin övünç kaynağı olan 131 uzmanlaşmış toptancı pazarı, bu şehri Çin’deki en büyük pazar kümesi ve pazarlarla dolu ünlü bir şehir hâline getiriyor.

İstatistiklere göre 2024 yılında Linyi merkezli 2.000’den fazla şirket Orta Doğu, Orta Asya ve Güneydoğu Asya gibi bölgelerde ekonomik ve ticari alışveriş faaliyetlerinde bulunmak için yurt dışında girişimlerde bulundu. Linyi şehrinin Kuşak ve Yol Girişimi kapsamındaki pazarlara toplam ihracatı 115 milyar yuana ulaştı.

Okumaya devam et

GÜNCEL

İmalatçı KOBİ’lere 30 milyar liralık KGF geliyor….

Hazine ve Maliye Bakanlığı, imalatçı KOBİ’lerin yararlanabilmesi için 30 milyar liralık yeni destek paketini devreye alacak, kefalet limiti 25 milyar lira olacak.

Yayınlanma:

|

Yazan:

AA’nın Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan edindiği bilgiye göre yeni kefalet paketiyle imalatçı KOBİ’lere yaklaşık 30 milyar lira kredi imkanı sağlanacak.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, KGF aracılığıyla 17,5 milyar lirası işletme, 7,5 milyar lirası yatırım harcamalarında kullanılmak üzere toplam 25 milyar lira kefalet limitli destek paketini yürürlüğe alacaklarını bildirdi.

Destek paketinin kefalet oranının yüzde 85 olacağı bilgisini veren Şimşek, “Yararlanıcı başına kredi üst limitlerini, işletme harcamaları için 15 milyon lira, yatırım harcamaları için 30 milyon lira olarak belirledik. Protokol aşaması tamamlanan destek paketini kısa süre içinde kullanıma açacağız.” dedi.

Şimşek, KOBİ’lerin ekonomideki önemine dikkati çekerek, şunları kaydetti:

“Seçici politikalarla reel sektörü desteklemeye devam ediyoruz. Enflasyonla kararlı mücadelemizi sürdürürken makroekonomik istikrarı koruma hedefiyle eş zamanlı olarak reel sektörün ihtiyaçlarını da yakından takip ediyoruz. Bu itibarla üretim ve istihdamın temel taşı KOBİ’lerimizin desteklenmesi, bizim önceliklerimiz arasında yer alıyor. İmalatçı KOBİ’lerimizin büyümeye katkısını ve rekabet güçlerini artırmak için finansman imkanlarını destekleme çalışmalarımızı titizlikle yürütüyoruz. Uygun maliyetli ve erişilebilir finansman kaynakları ile KOBİ’lerimizin gücüne güç katacağız.”

Okumaya devam et

Ali Coşkun

Krediye Ulaşamayan Sanayici Batıyor…

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türkiye ekonomisi son yıllarda daha önce hiç görülmemiş zorlu bir dönüşüm süreci yaşıyor. Bu sürecin en ağır yükünü ise sanayici çekiyor.

Finansmana erişimin zorlaştığı, bankaların kredi verme iştahının düştüğü ve faiz oranlarının yükseldiği bu dönemde özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler ayakta kalmakta güçlük çekiyor.

Kredi, işletmelerin günlük faaliyetlerini sürdürebilmesi, hammadde tedariki yapabilmesi, maaş ödemesi ve yeni yatırım planlarını hayata geçirmesi için hayati öneme sahiptir.

Ancak son dönemde ticari kredi faiz oranları basit faizde %60 bandına kadar çıktı. Aynı zamanda bankalar risklerini azaltmak adına limit tahsisinde daha temkinli davranıyor. Bu durum özellikle teminat göstermekten aciz küçük esnafı ve likidite ihtiyacı duyan sanayiciyi kredi dışında bırakıyor.

Krediye ulaşamayan esnaf, artan kira, enerji ve personel maliyetleri karşısında çaresiz kalıyor. Her ay binlerce küçük işletmenin faaliyetini durdurduğu ya da faaliyet alanını daralttığı görülüyor. Bu tablo sadece bireysel esnafları değil bağlı tedarik zincirlerini ve hizmet sektörünü de etkiliyor. Aynı zamanda işsizlik oranının da artmasına neden oluyor.

Sanayi tarafında da tablo farklı değil. Girdi maliyetlerinin yüksekliği, kur baskısı ve daralan iç talep sanayicinin üretim planlarını ciddi şekilde etkiliyor. Özellikle yatırım kredilerine erişim zorlaştığı için yeni tesis kurulumları, makine yenileme ya da kapasite artırımı gibi yatırımlar erteleniyor.

Bu durum ihracat performansını ve üretim hacmini olumsuz etkiliyor. Türkiye’nin büyüme hedefleri de bu nedenle tehlikeye giriyor.

Tüm bu gelişmeler ekonomik gerilimin giderek sosyal gerilime dönüşmesine neden olabilir. Krediye erişimin sınırlı kalması, işletmelerin borç yükünü artırıyor, ödeme vadeleri uzuyor ve ticari ilişkilerde zincirleme bozulmalara yol açıyor. Bu kırılgan yapı, bir noktadan sonra ekonomik istikrarsızlık riskini büyütüyor.

KOBİ’lerin ve sanayicinin hayatta kalabilmesi için finansmana erişim mutlaka kolaylaştırılmalı. Kamu destekli kredi paketleri, Kredi Garanti Fonu gibi araçlarla genişletilmeli.

Faiz oranlarının makul seviyelere çekilmesi ve bankaların kredi tahsis süreçlerinin hızlandırılması gerekiyor. Aksi halde kredi bulamayan esnafın kepenk kapatması, yarın sanayicinin üretimi durdurması anlamına gelir.

Krediye ulaşamayan reel sektörün sorunları, sadece işletmelerin değil ülke ekonomisinin geleceğini tehdit ediyor.

Üretimin sürdürülebilirliği, istihdamın korunması ve toplumsal refahın artması için esnafın ve sanayicinin mutlaka desteklenmesi gerekiyor.

Krediye ulaşamayan bir esnafın kapattığı kepenk yalnızca bir dükkânın kapanışı değildir.

Aynı zamanda umutların emeklerin ve yılların birikiminin sessiz çığlığıdır.

Sanayicinin duran makinesi sadece üretimin değil ülkenin yarınlarının durduğunu gösterir.

Bugün finansmana erişemeyen işletmelerin çöküşü yarının işsizliğini, yoksulluğunu ve sosyal huzursuzluğunu beraberinde getirir.

Ali ÇOŞKUN-Finans Danışmanı
0 530 787 84 39
[email protected]

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.