Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, üretici ve market fiyat farkının geçen ay sonuna kıyasla 8 kata kadar ulaştığını belirtti. Bayraktar, “Daha Ramazan girmeden fiyatlardaki bu artışlar spekülatif faaliyetlerin başladığını göstermektedir.” dedi.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Ramazan ayında vatandaşlarımızın gıda ihtiyacının eksiksiz karşılanmasının ve sağlıklı beslenmesinin daha bir önem kazandığını belirterek, “bu ayda tüm gözler gıda fiyatlarına çevrilmektedir. Tüm kesimler sorumlu davranmalı, artan talep suistimal edilmemeli, Ramazan fırsatçılığı yapılmamalı, tedbirler zamanında alınmalıdır” dedi.
Bayraktar, Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin, 2007 yılından bu yana, Ramazan öncesi fırsatçılığa izin verilmemesi konusunda çalışmalar yaptığını bu Ramazan boyunca da üretici ve market fiyatlarını takip edeceğini, kamuoyunu bilgilendirmeye devam edeceklerini vurguladı.
Bayraktar, çiftçilerin sofralardan gıdanın eksik olmaması ve halkın sağlıklı beslenebilmesi için var gücüyle üretmeye devam edeceğini bildirdi.
ÜRETİCİ VE MARKET FİYAT FARKI 8 KATA ÇIKTI
Geçen ay sonuna kıyasla üretici ve market fiyat farkının 8 kata kadar ulaştığını belirten Bayraktar, “Bir önceki ay üretici market fiyat farkı 5 kata ulaşmıştı. Üreticilerimiz ürününü düşük fiyata satarken tüketicilerimiz pahalıya tüketmektedir” dedi.
Bayraktar, “Ramazan ayını bu yıl da, pandemi sürecinde idrak edeceğiz. Bu nedenle bütün kesimler sağduyulu davranmalı, halkımızın ekmeği ile oynamak isteyen spekülatörlere fırsat verilmemelidir.
Çiftçilerimiz, sofralarda gıdanın eksik olmaması için tarlada kalarak üretmeye devam etmekte, vatandaşlarımızın bu Ramazanda da gıda eksikliği hissetmeden iftar yapabilmeleri ve sağlıklarını koruyabilmeleri için çalışmaktadır.
Gıda arzında sıkıntı yaşanmaması için çiftçilerimizi desteklemek, üretime devam etmelerini sağlamak zorundayız. Aksi takdirde gıda ürünlerini üretmede sorun yaşanacak, ya da çok pahalı olduğu için satın alamayacağız” ifadelerini kullandı.
Yeterli ve dengeli beslenmenin sağlıklı yaşam için gereklilik olduğunu vurgulayan Bayraktar, pandemiyle mücadele edilen bu dönemde, gıda güvenliği ve tarımsal üretimin öneminin daha iyi anlaşıldığını söyledi. Fedakâr Türk çiftçisinin tüm zorluklara rağmen üretime devam ettiğinin altını çizdi.
RAMAZAN ÖNCESİ DEĞİŞİMLER
Ramazan öncesi market fiyatlarına bakıldığında; 30 Mart – 7 Nisan tarihleri arasında geçen 8 günlük süreçte 3 üründe fiyat değişimi görülmezken, 12 üründe azalma, 25 üründe ise fiyat artışı olduğuna dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti:
“Daha Ramazan girmeden fiyatlardaki bu artışlar spekülatif faaliyetlerin başladığını göstermektedir. Tüm kesimler sorumlu davranmalı, artan talep suistimal edilmemeli, Ramazan ayı fırsatçılığı yapılmamalı, tedbirler zamanında alınmalıdır.
Ay sonundan bu güne markette yeşil soğan, kuru fasulye ve yeşil mercimek fiyatında bir değişim meydana gelmezken, en fazla fiyat artışı yüzde 25,87 ile karnabaharda yaşandı. Karnabahardaki fiyat artışını yüzde 13,17 ile Antep fıstığı, yüzde 12,52 ile kuru üzüm, yüzde 6,35 ile nohut, yüzde 6,09 ile sivri biber, yüzde 5,75 ile incir, yüzde 5,62 ile pırasa, yüzde 5,26 ile patates, yüzde 5,11 ile pirinç, yüzde 4,60 ile domates, yüzde 3,67 ile kuru soğan takip etti.
Fiyat düşüşü en fazla yüzde 5,50 ile mısırözü yağında yaşandı. Mısırözü yağındaki fiyat düşüşünü ise yüzde 3,89 ile patlıcan, yüzde 3,66 ile maydanoz, yüzde 2,53 ile salatalık, yüzde 1,47 ile elma izledi.
Üretici fiyatlarında ise; 8 günlük süreçte 15 üründe fiyat değişimi görülmedi. 9 üründe azalma, 8 üründe ise fiyat artışı meydana geldi.
Ay sonundan bu güne üreticide, sivri biber, havuç, maydanoz, yeşil soğan, elma, kuru fasulye, nohut, kırmızı mercimek, yeşil mercimek, pirinç, kuru üzüm, kuru incir, zeytinyağı, süt ve dana eti fiyatında bir değişim meydana gelmezken, yüzde 45 azalmayla fiyatı en fazla düşen ürün patates oldu.
Patatesteki fiyat düşüşünü yüzde 33,33 ile ıspanak, yüzde 27,27 ile patlıcan, yüzde 20 ile kuru soğan yüzde 16,67 ile pırasa, yüzde 16,35 ile salatalık, yüzde 6,82 ile marul, yüzde 6,54 ile kabak, yüzde 1,96 ile yumurta izledi.
Üreticide en fazla fiyat artışı yüzde 26,32 ile karnabaharda görüldü. Karnabahardaki fiyat artışını yüzde 16,81 ile domates, yüzde 13,39 ile limon, yüzde 12,50 ile lahana, yüzde 10,87 ile kuru kayısı takip etti.
SEKİZ GÜNLÜK SÜREÇTE ÜRETİCİ-MARKET FİYAT DEĞİŞİMİ
30 Mart – 7 Nisan tarihleri arasında geçen 8 günlük süreçte Ramazan öncesi üretici ve market arasındaki en fazla fiyat farkı yüzde 696,59 ile patateste yaşandı. Bu fiyat farkı kuru soğanda yüzde 530,36, maydanozda yüzde 273,33, lahanada yüzde 260,44 ıspanakta yüzde 242,67,marulda yüzde 241,14 oldu.
Marketlerde patates 8 kat, kuru soğan 6,3 kat, maydanoz 3,7 kat, lahana 3,6 kat, ıspanak 3,4 kata satılıyor. Üreticide 22 kuruş olan patates 1 lira 75 kuruşa, 28 kuruş olan kuru soğan 1 lira 77 kuruşa, 50 kuruş olan maydanoz 1 lira 87 kuruşa, 75 kuruş olan lahana 2 lira 70 kuruşa, 1 lira 50 kuruş olan ıspanak 5 lira 14 kuruşa,1 lira 54 kuruş olan marul 5 lira 25 kuruşa satılıyor.
BU YIL VE GEÇEN YIL RAMAZAN ÖNCESİ FİYAT DEĞİŞİMLERİ
Bu yıl ve geçen yıl Ramazan ayı öncesindeki fiyatlara göre; markette 33 üründe fiyat artışı 6 üründe fiyat düşüşü oldu. Geçen yıl Ramazan öncesine göre markette en fazla fiyat düşüşü yüzde 59,81 ile patateste görüldü. Patatesteki fiyat düşüşünü yüzde 56,74 ile kuru soğan, yüzde 34,50 ile limon, yüzde 15,50 ile Antep fıstığı, yüzde 5,72 ile maydanoz, yüzde 4,49 ile fındık izledi.
Markette en fazla fiyat artışı ise yüzde 75,18 ile sivri biber, yüzde 68,76 ile ayçiçek yağı, yüzde 57,89 ile yumurta, yüzde 48,28 ile mısırözü yağı, yüzde 42,02 ile kuru üzüm, yüzde 41,76 ile marul, yüzde 41,34 ile patlıcan, yüzde 37,96 ile havuç, yüzde 32,85 ile zeytinyağı, yüzde 31,57 ile domates, yüzde 31,28 ile pırasa takip etti.
0 Mayıs’ta Türkiye’nin İstanbul şehrinde düzenlenen Linyi-Türkiye ekonomik ve ticari eşleştirme konferansı, doğrudan etkileşim kurmak amacıyla katılan yaklaşık 60 Türk profesyonel alıcıyı ağırlamanın yanı sıra alıcılar ve Linyi işletmeleri arasında doğrudan temas için bir platform oluşturdu.
Resmî verilere göre 2024 yılında Linyi ile Türkiye arasındaki toplam ithalat ve ihracat hacmi 1,75 milyar yuana (242,38 milyon $) ulaştı.
Kuşak ve Yol Girişimi (BRI) çatısı altında iş birliği fırsatlarını değerlendiren Linyi, son dönemlerde Orta Asya ülkeleriyle arasındaki iş birliklerini çeşitli alanlarda derinleştirdi ve sağlamlaştırdı.
11-13 Mayıs tarihleri arasında Özbekistan’ın Taşkent şehrinde düzenlenen Linyi-Özbekistan ekonomi ve ticaret fuarına Linyi’den katılan 50 başarılı şirket, kendi ürünlerini Orta Asya’nın göbeğinde sergiledi.
Fuar esnasında Özbekistan’da Linyi Toptancı Tüccarlar Federasyonu’nun (Linyi Wholesale Merchant Federation) bir irtibat bürosu kuruldu ve bu, iki bölge arasındaki iş birliğinde yeni ve kurumsallaşmış bir dönemin başlangıcını simgeliyor.
16 Mayıs’ta Asya-Avrupa Oyuncak ve Bebek Ürünleri Endüstrisi Fuarı (Asia-Europe Toys & Baby Industry Expo) ve Dış Ticarete Yönelik Fabrikalar Fuarı (Foreign Trade Factory Exhibition) Khorgos şehrinde açıldı. 500’den fazla şirket oyuncaklar, bebek ürünleri, eğitsel ürünler ve daha fazlasında kaydedilen son başarıları ve en güncel trendleri sergilemek için bir araya geldi. Bu sayede sektörde işletmeler arası eşleştirme ve alışveriş için verimli bir platform oluştu.
2. Çin (Linyi) – Kazakistan Uluslararası Emtia Fuarı [China (Linyi) – Kazakhstan International Commodity Exhibition] 15-17 Mayıs tarihleri arasında Kazakistan’ın Almatı şehrinde düzenlendi. Fuarda 2.000 metrekare sergi alanı bulunurken Linyi’den katılan ve premium ürünler üreten 112 işletme, yüksek kaliteli ürünlerini sergiledi.
Çin’in Kazakistan-Almatı Başkonsolosu Jiang Wei “Bu fuar iki bölge arasındaki iş birliğini güçlendirmek için önemli bir platform görevi görüyor. Çin ve Kazakistan son yıllarda Kuşak ve Yol Girişimi çatısı altında başarılı sonuçlara imza attı. Linyi, emtia şehri ve ‘Çin’in Lojistik Başkenti’ olmasıyla ün salarken, dış ticaret başta olmak üzere Çin ve Kazakistan arasındaki iş birliğinde önemli bir rol oynuyor.” dedi.
Çin’in lojistik başkenti Linyi’nin övünç kaynağı olan 131 uzmanlaşmış toptancı pazarı, bu şehri Çin’deki en büyük pazar kümesi ve pazarlarla dolu ünlü bir şehir hâline getiriyor.
İstatistiklere göre 2024 yılında Linyi merkezli 2.000’den fazla şirket Orta Doğu, Orta Asya ve Güneydoğu Asya gibi bölgelerde ekonomik ve ticari alışveriş faaliyetlerinde bulunmak için yurt dışında girişimlerde bulundu. Linyi şehrinin Kuşak ve Yol Girişimi kapsamındaki pazarlara toplam ihracatı 115 milyar yuana ulaştı.
Türkiye ekonomisi son yıllarda daha önce hiç görülmemiş zorlu bir dönüşüm süreci yaşıyor. Bu sürecin en ağır yükünü ise sanayici çekiyor.
Finansmana erişimin zorlaştığı, bankaların kredi verme iştahının düştüğü ve faiz oranlarının yükseldiği bu dönemde özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler ayakta kalmakta güçlük çekiyor.
Kredi, işletmelerin günlük faaliyetlerini sürdürebilmesi, hammadde tedariki yapabilmesi, maaş ödemesi ve yeni yatırım planlarını hayata geçirmesi için hayati öneme sahiptir.
Ancak son dönemde ticari kredi faiz oranları basit faizde %60 bandına kadar çıktı. Aynı zamanda bankalar risklerini azaltmak adına limit tahsisinde daha temkinli davranıyor. Bu durum özellikle teminat göstermekten aciz küçük esnafı ve likidite ihtiyacı duyan sanayiciyi kredi dışında bırakıyor.
Krediye ulaşamayan esnaf, artan kira, enerji ve personel maliyetleri karşısında çaresiz kalıyor. Her ay binlerce küçük işletmenin faaliyetini durdurduğu ya da faaliyet alanını daralttığı görülüyor. Bu tablo sadece bireysel esnafları değil bağlı tedarik zincirlerini ve hizmet sektörünü de etkiliyor. Aynı zamanda işsizlik oranının da artmasına neden oluyor.
Sanayi tarafında da tablo farklı değil. Girdi maliyetlerinin yüksekliği, kur baskısı ve daralan iç talep sanayicinin üretim planlarını ciddi şekilde etkiliyor. Özellikle yatırım kredilerine erişim zorlaştığı için yeni tesis kurulumları, makine yenileme ya da kapasite artırımı gibi yatırımlar erteleniyor.
Bu durum ihracat performansını ve üretim hacmini olumsuz etkiliyor. Türkiye’nin büyüme hedefleri de bu nedenle tehlikeye giriyor.
Tüm bu gelişmeler ekonomik gerilimin giderek sosyal gerilime dönüşmesine neden olabilir. Krediye erişimin sınırlı kalması, işletmelerin borç yükünü artırıyor, ödeme vadeleri uzuyor ve ticari ilişkilerde zincirleme bozulmalara yol açıyor. Bu kırılgan yapı, bir noktadan sonra ekonomik istikrarsızlık riskini büyütüyor.
KOBİ’lerin ve sanayicinin hayatta kalabilmesi için finansmana erişim mutlaka kolaylaştırılmalı. Kamu destekli kredi paketleri, Kredi Garanti Fonu gibi araçlarla genişletilmeli.
Faiz oranlarının makul seviyelere çekilmesi ve bankaların kredi tahsis süreçlerinin hızlandırılması gerekiyor. Aksi halde kredi bulamayan esnafın kepenk kapatması, yarın sanayicinin üretimi durdurması anlamına gelir.
Krediye ulaşamayan reel sektörün sorunları, sadece işletmelerin değil ülke ekonomisinin geleceğini tehdit ediyor.
Üretimin sürdürülebilirliği, istihdamın korunması ve toplumsal refahın artması için esnafın ve sanayicinin mutlaka desteklenmesi gerekiyor.
Krediye ulaşamayan bir esnafın kapattığı kepenk yalnızca bir dükkânın kapanışı değildir.
Aynı zamanda umutların emeklerin ve yılların birikiminin sessiz çığlığıdır.
Sanayicinin duran makinesi sadece üretimin değil ülkenin yarınlarının durduğunu gösterir.
Bugün finansmana erişemeyen işletmelerin çöküşü yarının işsizliğini, yoksulluğunu ve sosyal huzursuzluğunu beraberinde getirir.
Türkiye’nin mevcut ekonomik koşullarında, yeni Kredi Garanti Fonu (KGF) kredileri belirli alanlarda çözüm sunabilir; ancak bu kredilerin etkisi, uygulama şekline ve kapsamına bağlı olarak değişkenlik gösterebilir.
KGF Kredilerinin Potansiyel Faydaları
Teminat Sorununun Aşılması:KGF, teminat yetersizliği nedeniyle kredi alamayan KOBİ’lere ve KOBİ dışı işletmelere kefil olarak, bu işletmelerin finansmana erişimini kolaylaştırır.
Öncelikli Sektörlerin Desteklenmesi:KGF kredileri, ihracat, yeşil dönüşüm ve dijitalleşme gibi stratejik alanlarda faaliyet gösteren işletmelere yönelik özel destek paketleri sunarak, bu sektörlerin gelişimini teşvik edebilir.
Mevcut Kısıtlamalar ve Zorluklar
Sıkı Para Politikası:Son dönemde uygulanan sıkı para politikaları nedeniyle, yeni KGF destekli kredi paketlerinin devreye alınması ertelenmiş olabilir.Bu durum, işletmelerin finansmana erişimini zorlaştırabilir.
Yüksek Faiz Oranları:KGF destekli kredilerde faiz oranları, kredi türüne, işletmenin yapısına ve bankaların uyguladığı politikalara göre farklılık göstermektedir.Bu durum, bazı işletmeler için kredi maliyetlerini artırabilir.
Sınırlı Kapsam:KGF kredileri, genellikle belirli sektörler veya projeler için sunulmaktadır.Bu nedenle, tüm işletmelerin ihtiyaçlarını karşılamayabilir.
Geçmiş KGF’lede yapılan hatalar
Geçmiş KGF Kredilerde ciddi hatalar yapıldı. Özellikle ilk KGF Paketinde özensizlik söz konusuyd ve nerede ise yeterince değerlendirmeden her firmaya verildi. Diğer bir hata bazı bankacılar tarafından istismar edildi ve bu kredile rsuç olmasına rağmen komisyon alınarak dağıtıldı. Bankalar bu istismarcılara karşılık tespit ettikleri hakkında suç duyurusunda bulunmadı işten atmakla yetindi. Diğer bir hata da protokolde takip sonrası bu kreid dosyalar VARLIK YÖNETİM Şirketlerine satılmaması gerekiyordu. Protokole bu yönde bir madde konmadığı için bazı bankalarda %80’ni KGF’den alınıp %10’lık pay ile de Varlık Yönetim Şirketlerine satıldı. KGF ciddi zarar etti batan kredilerde. Üstelik KGF’nin ortakları Hazine, TOBB v eBankaalr olmasına rağmen yapıldı bu. Bazı bankaların bazı bölge ve şubelerinde KGF Kredilerde yoğunlaşma tesadüf oalmaz. İstismar edilen kredilerde KGF ödeme yapmamalıydı.
Sonuç
KGF kredileri, özellikle teminat sorunu yaşayan KOBİ’ler için önemli bir destek mekanizmasıdır.Ancak, bu kredilerin ekonomiye olan katkısı, uygulama kapsamı, faiz oranları ve erişim kolaylığı gibi faktörlere bağlıdır.Dolayısıyla, KGF kredileri tek başına ekonomik sorunların çözümü olmayabilir; ancak doğru politikalar ve uygulamalarla birlikte, ekonomiye olumlu katkılar sağlayabilir.