Connect with us

EKONOMİ

Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu’nın OVP ile ilgili değerlendirmeleri

-“2025-2027 Orta Vadeli Program gerçekçi değil, yurttaşa yüz güldürecek vaat yok”
-“2025-2027 Orta Vadeli Program fazlasıyla iyimser, hedeflerin tutturulması olanaksız”
-Ekonomide çok daha keskin bir yavaşlama görüleceğini düşünüyorum
-Merkez bankası ve OVP arasında uyum yok, hangisi referans alınacak

Yayınlanma:

|

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, 2025-2027 Orta Vadeli Programı açıkladı. Açıklanan OVP’de enflasyonun 2024 yılı için yüzde 41,5’e, 2025’te yüzde 17.5’e, 2026 yılında da yüzde 9.7 ile tek haneye, 2027 yılında yüzde 7’ye düşmesi bekleniyor. Açıklanan rakamlar ve program ile ilgili ünlü ekonomist Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu yaptığı değerlendirmede “2025-2027 Orta Vadeli Program fazlasıyla iyimser, gerçekçi görünmüyor, yurttaşa yüz güldürecek vaat yok” dedi.

Üç yıllık ekonomik beklentilerin yer aldığı Orta Vadeli Program (OVP) açıklandı. Yeni OVP’ye göre enflasyon beklentilerinin yükseltildiği belli oldu. 2024 enflasyon hedefi yüzde 41,5’a yenilendi. Önceki OVP’de bu oran yüzde 33 düzeyindeydi. Önceki OVP’de yüzde 15,2 olarak belirlenen 2025 enflasyonu da yüzde 17,5’e yükseltildi. 2026 için ise önceden yüzde 8,5 olan hedef, yüzde 9,7’ye yükseltildi. Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu ise önemli açıklamalarda bulundu.

Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu’nun değerlendirmesi şu şekilde oldu:

“Yapılan projeksiyonların fazlasıyla iyimser”

“Ancak asıl önemli nokta, 2025-2027 aralığı için yapılan projeksiyonların fazlasıyla iyimser görünmesi. Şöyle ki, 2025 yılında enflasyonun %17,6 olması, yani 2024’e göre 24 puanlık bir düşüş sergilemesi bekleniyor. Bu düşüş gerçekleşebilir mi? Gerçekleşebilir. Ancak bu kadar keskin bir enflasyon düşüşü yaşanırken %4 gibi bir büyümenin sağlanması ve işsizlik oranının yalnızca %9,3’ten %9,6’ya çıkması gerçekçi görünmüyor.”

“Bu şartlarda ne 2024 ne de 2025 büyüme oranlarına ulaşılabilir”

“Benim öngörüm, sıkı para politikasının devam etmesi halinde, politika faizinin %50, ihtiyaç kredisi faizlerinin %70, ticari kredi faizlerinin % 60’larda kalması koşullarında ne 2024’te %3,5’lik bir büyüme sağlanabilir, ne de 2025’te %4 büyüme oranına ulaşılabilir. Ekonomide çok daha keskin bir yavaşlama görüleceğini düşünüyorum. 2024 yılı %2’nin biraz üzerinde bir büyümeyle kapatılabilirken, 2025 yılında büyüme %2’ler civarında kalacaktır. Büyümenin bu kadar belirgin bir şekilde yavaşlaması halinde işsizlik oranı daha sert bir şekilde yükselecek. Ben 2024 yılında işsizliğin %10 civarında, 2025 yılında ise %13-14 seviyelerinde olacağını öngörüyorum.”

“Döviz tahminlerinin gerçekleşmesi çok zor görünüyor”

“Dolar kuru projeksiyonlarına baktığımızda ise, 2025 için 42 TL, 2026 için 44,6 TL, 2027 için ise 46,9 TL öngörülüyor. Bu rakamlar, beklenen enflasyon oranlarıyla karşılaştırıldığında TL’nin reel olarak değerlendiğini gösteriyor. Eğer bu tahminler gerçekleşirse, cari açıkların çok daha ciddi boyutlara ulaşacağını ve bu açıkların finansmanı için daha fazla dövize ihtiyaç duyulacağını düşünüyorum. Bu nedenle döviz tahminlerinin gerçekleşmesi çok zor görünüyor.”

“Kişi başı gelirin artması zenginleşmenin sonucu değil”

“Kişi başına gelirde ise belirgin sıçramalar öngörülüyor; 2027 yılında kişi başına gelirin 20.420 doların üzerine çıkacağı tahmin ediliyor. Ancak bu durum zenginleşmenin bir sonucu değil, TL’nin değerlenmesinin aritmetiksel bir yansıması olacak. Dövizde ani bir sıçrama yaşanması durumunda kişi başına gelirde keskin bir düşüş görülebilir.”

“Bir sonraki enflasyon raporunda Merkez Bankası mı yoksa OVP mi esas alınacak”

“Bir diğer önemli nokta ise, Mehmet Şimşek ve Merkez Bankası ekibinin dezenflasyon programını birlikte yürüttüğü düşünülse de Merkez Bankası tahminlerine programda referans verilmemiş olmasıdır. Örneğin, Merkez Bankası yıl sonunda enflasyonun %38 olacağını tahmin ediyordu. OVP’de ise bu tahminler yükseltilmiş. Bir sonraki enflasyon raporunda Merkez Bankası mı yoksa OVP mi esas alınacak, bunu görmek gerekiyor. Ancak bu konuda bir uyum görüntüsü çizilmedi.”

“Yurttaşın hayat pahalılığıyla nasıl başa çıkacağına dair bir öngörü yok”

“Programda hep makroekonomik göstergeler üzerinden konuşuluyor, ancak ortalama yurttaşın hayat pahalılığıyla nasıl başa çıkacağına dair bir öngörü yok. Üretimin artacağı, yapay zeka gibi yüksek teknolojilere uyum sağlanacağı söyleniyor, ancak bunların nasıl gerçekleşeceği ve yurttaşın refahına nasıl yansıyacağı belirsiz. Rezervlerin tüketildiği, ekonominin makro dengelerinin bozulduğu bir ortamda bu ekonomi ekibi görevi devraldı. Birinci öncelikleri ise yurtdışından sermaye çekmek. Programın ilk maddesi kemer sıkma politikası, yurttaşın şikayetlerini dindirmek değil. Yapılan açıklamaların yurtdışındaki yatırım çevrelerine ve bankalara yönelik olduğu izlenimi oluşuyor.”

“Orta bir yol tutulmuş, ancak bu yol fazla iyimser görünüyor”

Gerçekçi tahminler yapılsa, ekonominin kötüye gittiği kabul edilecek, çok iyimser tahminler yapılsa da yurtdışı çevreler tarafından gerçekçi bulunmayacak. Orta bir yol tutulmuş, ancak bu yol fazla iyimser görünüyor. Gelir ve servet dağılımını düzeltmeye yönelik somut bir adım da programda yer almıyor. Enflasyon hedefleri tutturulsa dahi ortalama yurttaşın satın alma gücünün artacağına dair bir belirti yok. Yurttaşın geliri %10 artsa bile enflasyon %17,6’ya düşse dahi yaşam standartlarında bir gerileme yaşanacaktır. Son iki yılda zaten refah kayıpları yaşandı, dolayısıyla bu hedefler gerçekleşse bile yurttaşın yüzünü güldürecek bir vaat bulunmuyor.”

Okumaya devam et
Yorum Yazın

Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

EKONOMİ

Orta Vadeli Program’ın nicel göstergeleri

Yayınlanma:

|

Yazan:

Orta Vadeli Program (OVP) yayımlandı: Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı, Orta Vadeli Program, 2025-2027, Eylül 2024. Ana metin 66’ncı sayfada son buluyor. Sonrası 103’ncü sayfaya kadar uzanan eklerden oluşuyor.

Dış borcu 500 milyar doları aşkın olan Türkiye’de değişen ekonomi yönetimi “irrasyonel kırılganlıkları onarmayı” üstlendi. Yeni ekibin tutumunu yansıtacağı için OVP, dış finans çevrelerinin de ilgiyle beklediği bir belgedir; dikkatle incelenecektir.

Mehmet Şimşek ve ekibinin 2024-2026’yı kapsayan bir önceki OVP’yi de gözden geçirdiğini; IMF’nin Türkiye’ye ekonomisine ilişkin önerileri ile Cumhurbaşkanı’nın önceliklerini birlikte içeren uyumsuz bir belge oluşturduğunu bu köşede incelemiştim (soL Haber, 19 Eylül 2023).

Bu yazı son OVP’nin ana metnine değinmekle yetiniyor; eklerde yer alan nicel verilere, göstergelere odaklanarak tümünü değerlendiriyor.

Makro-ekonomik göstergeler

Aşağıdaki tablo, OVP, Ek 1’de yer alan nicel verilerden derlenmiş, bazıları türetilmiştir. Satır başlarında yer alan kavramları açıklayalım.

OVP 2025-2027, Makro-ekonomik (%) Göstergeler

Tabloda oranlardan oluşmayan tek sayı, yıllık ortalama dolar fiyatıdır (satır 3). OVP, Tablo 1.1’de yer alan cari fiyatlarla GSYH (millî gelir) dolarlı GSYH’ya bölünerek hesaplanmıştır.

Büyüme ve enflasyon sayıları yıllık değişim (tümüyle “artış”) oranlarıdır. İlk satırdaki reel büyüme, GSYH’nin sabit fiyatlı (hacim endeksli) büyüme oranıdır. Dolarlı büyüme yüzdesi (satır 2), OYP’deki yıllık dolarlı GSYH sayılarından hesaplandı.

Dolar enflasyonu, satır 3’teki dolar fiyatlarının bir önceki yıla göre değişim yüzdesidir. 2024 sayısı yukarıdaki tabloda yer almayan 2023 verisinden hesaplandı. TÜFE enflasyonu, TÜİK’in hesapladığı, yaygın kullanılan enflasyon kavramıdır.

GSYH enflasyonu, ise OVP, Tablo 1.1.’den aktarıldı: Cari fiyatlarla GSYH sayılarını sabit fiyatlı (“reel”) GSYH toplamına dönüştürmekte kullanılan deflatördür. TÜİK tarafından ayrıca hesaplanmakta, kullanılmaktadır. Ekonominin tümünü kapsadığı için gerçekçi enflasyon göstergesi olarak kabul edilmelidir.

Millî gelire oranlanarak sunulan kamu kesimi (satır 7) ve cari işlem dengeleri (satır 8) her yıl açık vermiştir. Son satır dar anlamdaki işsizlik oranıdır. TÜİK’in “atıl işgücü” olarak da tanımladığı “geniş anlamda işsizlik” oranı üç misli yukarıda seyretmektedir. OVP yazarlarını ilgilendirmiyor.

Bu sayılardan hareket eden makro-ekonomik bir çözümleme, politika araçlarından kaynaklanan sonuçları (bağımlı değişkenleri, hedefleri) ayrıştırır; tutarlılığını, gerçekçiliğini değerlendirir.

Burada ayrıntılara giremeyiz; birkaç gözlemle yetinelim.

‘Büyümeyi besleyen kemer sıkma…’

IMF’nin Türkiye uzmanlarının ısrarla beklediği kemer sıkma politikaları yukarıdaki tabloda yer alıyor mu? Parasal istikrar göstergeleri OVP’deki makro-ekonomik tablolarda yer almıyor. Enflasyona karşı mücadelenin temel öncelik olduğu ve bu hedefe dönük politikalar, OVP metninin çeşitli kesimlerine (örneğin s.19 vd) dağılmıştır.

Buna karşılık yukarıdaki tabloda geleneksel bir IMF programının diğer beklentileri yer alıyor: Neoliberal gelirler politikası ise OVP metninde açıklanıyor (s.42, 97); tablodaki enflasyon makaslarıyla bağlantısına aşağıda değineceğim.

Kamu maliyesinde kemer sıkma (“malî disiplin”) göstergesi satır 7’dedir. OVP’den alındı; kamu genel dengesi/GSYH oranı ile ifade ediliyor. “Eksi” değerler ile ifade edilen kamu açıkları oranı 2024-2027 arasında 2,6 puan (%4,9 → %2,3) gerilemektedir (satır 7).

Aslında malî disiplin, 2024’te başlamıştır. Tablomuzda yer almayan 2023’te % 5,6 olan kamu açığı oranı 2024’te %4,9’a (0,7 puan) geriliyor. Kamu kesiminin vergiler dahil net harcamalarının azalması ile gerçekleştiği için, Keynes’in iyi bilinen çoğaltan etkisi yaratır; en azından ekonominin büyüme oranını aşağı çeker: Bu beklenti 2023-2024’ün GSYH verilerine yansımıştır: Büyüme oranında 1,6 puanlık bir durgunlaşma gerçekleşiyor: %5,1 → %3,5…

Malî kemer sıkma 2024 sonrasında devam etmektedir; üstelik hızlanarak… 2024-2025 arasında kamu açığının millî gelire oranı bir yılda 2,2 puan (%4,9 → 2,7) geriliyor. Millî gelire nasıl yansıyor? Ters yönde: Kemer sıkma, reel büyüme temposunu durgunlaşma doğrultusunda değil; 0,5 puan (%3,5 → %4,0) yükselterek sonuçlanmıştır (satır 1).

Üstelik, sonraki iki yılda da aynı “terslik” süregeliyor; kemer sıkma, ılımlaşan bir tempoyla da olsa sürüyor; ama ekonominin büyüme oranı her yıl yarım puan yükselerek 2027’de yüzde 5’e yerleşiyor.

OVP’de yer alan bilgilerin, verilerin sınırları içinde konuşuyoruz: Parasal, malî, gelirler alanlarında tüm politika değişkenleri durgunlaşma yönündedir; ama sonuç iktisat öğretisine aykırıdır: Kemer sıkma, büyüme temposunu yukarı çekmektedir.

Nasıl açıklanabilir? IMF, bir ara genişletici büyüme (“expansionary austerity”) doktrinine bağlanmıştı. Bulgularla kesin uyuşmazlık nedeniyle bu neoliberal saçmalıktan vazgeçti. Anlaşılan Mehmet Şimşek ekibi, bu doktrin değişikliğini izleyememiş…

Enflasyon makasları: Politikaları yansıtıyor

Tabloda yer alan üç enflasyon makası farklı tempolarda seyrediyor; tartışılmalıdır.

GSYH (millî gelir) enflasyonu (satır 5), istisnasız her yıl dolar enflasyonunu (satır 4) aşmıştır. Dolar, reel olarak ucuzlamış; TL değerlenmiştir. Yansımalardan biri, büyüme temposunun reel TL ve dolar cinsinden karşılaştırılmasında gözleniyor. GSYH’nın dolarlı büyüme oranı (satır 2) her yıl reel büyüme temposunu (satır 1) aşmaktadır.

Bu tespitler sonunda dolarlı GSYH toplamı üç yılda üçte bir oranında artacak, 1,8 trilyon eşiğine yaklaşacaktır. Türkiye’de 2027’de kişi başına düşen ortalama gelir 20.420 dolara çıkacaktır (bk. OVP Tablo 1.1). Doların ucuzlaması, dış kaynak girişlerinin bol kepçe süregelmesiyle mümkündür.

Bu “pembe tablo” nasıl açıklanabilir? Cumhurbaşkanı’nın büyük öncelik verdiği büyüme öngörülerini karşılayan hayalperest varsayımlarla… Aynen “kemer sıkarken büyüyen ekonomi” öngörülerinde olduğu gibi… OYM yazarlarının özensizliği, cari işlem dengesi öngörülerinde de gözleniyor: Büyüme hızının yüzde 4’ten yüzde 5’e çıktığı, üstelik TL’nin hızla değerlendiği 2025-2027’de dış açık neredeyse yarı yarıya daralmaktadır, Bu olağan-dışı gelişme nasıl mümkün oluyor? Herhalde gözden kaçmıştır …

Enflasyon göstergeleriyle ikinci karşılaştırma, GSYH enflasyonu (satır 5) ile TÜFE enflasyonu (satır 6) arasında yapılabilir. Millî geliri tümüyle kapsayan, yansıtan GSYH enflasyonu her yıl TÜFE’yi aşıyor; dört yıl boyunca ortalama yüzde 50 oranında yukarıda seyrediyor.

Öteden beri, TÜFE hesaplaması eleştiriliyor; kamuoyunca hissedilen, algılanan enflasyonu yansıtmadığı ileri sürülüyor. GSYH enflasyonu ile arasındaki makasın kesintisiz açılması, TÜFE’nin emek-karşıtı bir politika aracı olarak kullanıldığını ima etmektedir; ciddiye alınmalıdır.

OVP, emekli aylıklarının, kamu sektörü maaş ve ücretlerinin, asgari ücretin, hatta tarımsal alım fiyatlarının, TÜFE öngörüleriyle sınırlı tutulacağı vurgulanmaktadır (s.41 vd). Özetlediğim veriler, TÜFE’nin 2027’ye kadar sistematik olarak gerçek enflasyonun altında hedeflendiğini gösteriyor. Bunların ötesinde malî ve parasal kemer sıkmanın boyutu ekonomiyi durgunlaştıracaktır; ama bu durum OVP’de gizlenmektedir.

Kıssadan hisse: 2015-2022 dönemindeki emek-karşıtı bölüşüm şokunu 2027’ye kadar sürdürmek iktidar tarafından tasarlanmaktadır. Bu bileşke, Türkiye’yi ağırlaşan bir toplumsal bunalıma mahkûm etmektedir.

Bu doğrultudaki bulgular herhalde zenginleştirilecek; emek örgütlerinin, Cumhuriyetçi ve sol muhalefetin mücadele gündeminin hareket noktalarından biri olacaktır.

Prof. Dr. Korkut BORATAV

Okumaya devam et

EKONOMİ

Garantili 6 projeye 28 milyar dolar ödendi

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türkiye’nin İsraf Karnesi Raporu’nda, kamu-özel işbirliği projelerine ayrılan harcamaların gizli tutulduğu ve garanti ödemelerinin, yatırım maliyetlerinin kat kat üstünde olduğuna dikkat çekildi. Rapor, Sayıştay ve Dünya Bankası verilerinden elde edilen garanti ödeme tutarlarının, yatırım maliyetlerinin kat kat üstünde olduğu ortaya çıkardı.

Örneğin Kuzey Marmara Projesinin Kınalı-Odayeri kesimi yatırım tutarının 1 milyar 40 milyon dolar olmasına rağmen garanti tutarı yatırım tutarının 2.4 katına ulaşıp 2.5 milyar dolar oldu.

Gebze Orhangazi İzmir Otoyolu, Kuzey Marmara Otoyolu Projesi Odayeri Paşaköy Kesimi, Kuzey Marmara Otoyolu projesi Kurtköy – Akyası Kesimi, Kuzey Marmara Otoyolu Projesi Kınalı-Odayeri Kesimi, Menemen-Aliağa-Çandarlı Otoyolu ve Ankara-Niğde Otoyolu olmak üzere 6 otoyol için verilen garanti tutarı toplamı 28 milyar dolara (24.8 milyar dolar+2.9 milyar Euro) ulaştı.

Sözcü

Okumaya devam et

EKONOMİ

SEFALET İÇİNDE ŞATAFAT YAŞADIĞIMIZA İKNA OLACAĞIZ

Yayınlanma:

|

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, algı yönetim çabasına ve karşısındakinin itiraz etmeyeceğini bilerek söylediği gerekçeleri üretmeye devam ediyor. ‘Sizi anlıyorum’ adı altında makro ekonomik göstergelerden bahsettiği insanların ne durumda yaşadığı ile ilgili bir fikri de yok. Göstergeler de ayrıca tartışılır.

Aslında tek başına değil. Medyanın bir bölümü de ‘nasıl tasarruf’ yapabilirsiniz ile başlayan, insanların müsrifliklerinin nerede olduğunu anlatan ve konuyu nasıl yönetebilecekleri hakkında ahkâm kesen haberlerle bu yapıyı destekliyorlar.

Bu neyin kafası biliyor musunuz? ‘Bak tüm restoranlar, kafeler dolu, bir de kriz var’ diyorlar. O restoranın, kafenin ya da mağazanın hangi şartlar altında ayakta kalmaya çalıştığına başını çevirenlerin, orada gözüken kalabalık üzerinden ‘ekonomi iyi’ söylemine destek veriliyor.

Yani meseleye restorandan bakıyorlar. İçerisi doluysa, ülkede ekonomide iyi gidiyor. Yollarda tüm akaryakıt zamlarına karşılık araçlar dolaşıyorsa, işler tıkırında, boşuna ağlayanlar var anlamına geliyor. Üstelik yollardaki arabaların büyük bir bölümünün ticari amaçla yolda olduğunu bile göz ardı ederek.

Son derece derin bir fakru zaruret yaşanan ülkede, toplasan 5 milyon insanı geçmeyecek gruptan oluşan fotoğrafa bakıp, 80 milyonun sefaletini gizlemeye çalışanlar, tarih önünde bunun sorumluluğunu taşıyacaklardır.

Esnafın iş yapmaması umurunda olmadan, icra uygulamaya koyanlar, ihtiyati hacizle sadece o esnafı değil, tüm alacak zincirini kilitleyenler, restoranın camından baktıkları Türkiye fotoğrafında yanlış yerde duruyorlar.

Çünkü dışarıdan içeriye bakarsanız, gerçek durumu göremezsiniz. Geçin restoranın içinden dışına bakın. Ortalık ‘Köyden indim şehire’ filmindeki kadronun ya da Kemal Sunal’ın camdan tavuğa ekmek bandırdığı sahnenin aynısı.

Eylül ayıyla birlikte şartların sertleştiği, masrafların gün be gün artacağı, buna karşılık elindeki paranın satın alma gücünü yitirmiş, her gün açıklananın en az iki katı yüksek enflasyon yaşayan insanların, yılbaşında daha az para alması için oluşturulan algıyla bu iş sürdürülemez.

Ortada ne tüketici kaldı, ne de bu gidişle tacir ya da sanayici kalacak. Büyük bir vurdumduymazlık içinde, insanların sorununu yok sayarak, kendi oluşturdukları rakamlarla yorumladıkları ekonomiye kendileri inanarak işin tadını kaçırdılar.

Tüketici ile de, esnafla da, sanayici ile de konuşsanız, gidişatın hoş olmadığını dile getiriyorlar. Ayrıca Bakan Şimşek’in görmediği bir gerçeği daha tespit ederek söylüyorlar. Bu iş, sürdürülebilir olmaktan çıktı.

Çıktı çünkü, ortada ne gerçek kaldı, ne orantı, ne çıkış açısından netlik. Büyük bir sis bulutunun içinde, ekonomi yönetiminin anlamsız söylemleri ve işlerinin gölgesinde, insanlar daha da zor duruma düşüyor. Tekrarlıyorum. Restoranın camına dışarıdan değil, içeriden bakın. Ortalığın doz duman olduğunu göreceksiniz.

Mustafa AKPINAR

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.paravitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.