Connect with us

EKONOMİ

Reuters Erdoğan’ın Ekonomi Politikasını Değerlendirdi

Yayınlanma:

|

Reuters haber ajansı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’nin 720 milyar dolarlık ekonomisini, riskli bir yeni yola soktuğunu öne sürdü. Haberde Erdoğan’ın faiz indirimlerini; istihdamı, ihracatı ve büyümeyi arttıracağı, yükselen enflasyonu ve para birimindeki erimeyi durduracağı iddiasıyla savunduğu kaydedildi.

‘’Erdoğan, 2023 ortalarına kadar yapılacak seçimler öncesinde kamuoyu yoklamalarının kötüleşmesiyle politika değişikliğine gitti” görüşlerine yer veren Reuters, bazı ekonomistlerin bu kararı “pervasız” olarak değerlendirdiğini yazdı. Ajans, bu ekonomistlerin, faiz kararını “halkın gelirlerini ve tasarruflarını aşındıracak bir ‘deney’ olarak tanımladıklarını da bildirdi.

Haberde, Eylül ayından bu yana farklı açıklamalar ve politika kararlarıyla şekillenen stratejinin ana unsurlar şu şekilde sıralandı:

İhracatı öne çıkararak cari açığı dengeleme

Merkez Bankası, Erdoğan’ın baskısı altında, Eylül ayından bu yana politika faizini 400 baz puan indirerek yüzde 15’e çekti. Gevşeme, lirada dolar karşısında yüzde 33’lük bir düşüşe yol açtı, ithalat yoluyla enflasyonu arttırdı ve Türkiye’yi diğer merkez bankalarının fiyat artışlarını durdurmak için kemerleri sıktığı bir dünyadan ayırdı.

28 Ekim’de Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu beklenmedik bir açıklama yaptı: Türkiye’nin yüzde 20’lik enflasyonunu yüzde 5 hedefine indirmenin en iyi yollarından birinin, “sürdürülemez” cari açığı cari fazlaya çevirmek olduğunu söyledi. Erdoğan’ın Mart ayında atadığı Kavcıoğlu, üç aylık enflasyon güncellemesinde, cari fazla verildiği zaman uzun soluklu fiyat istikrarını yakalamanın mümkün olacağını kaydetti.

İhracat geçen ay yüzde 20 artarak 21 milyar dolara yükseldi, ithalatı geride bıraktı ve 12 aylık cari işlemler ekside kalmasına rağmen son ticaret fazlalarının artmasına yardımcı oldu. Liradaki zayıflıktan yararlanan makine, otomobil ve tekstil ihracatı, ekonomiyi bu yıl genel olarak yüzde 10’a yakın bir büyüme yoluna soktu.

Yine de bu sektörler, ekonominin yalnızca bir dilimini temsil ediyor ve performansları küresel talebe bağlı. Hane halkları için daha geniş kapsamlı herhangi bir faydanın etkisini azaltıyorlar. Ekonomistler ayrıca, 167 milyar dolarlık kısa vadeli dış borç dahil olmak üzere, ithalata ve dış finansmana büyük ölçüde bağımlı olan bir ekonomiyi yeniden dengelemek için, birkaç yıl içinde rekabetçi yapısal reformlara ihtiyaç olduğunu söylüyorlar.

Liranın değerinin düşürülmesi zor ama gerekli bir ayarlama

Türk Lirası yalnızca geçen haftanın başından bu yana yüzde 20 değer kaybetti. Bu, tipik olarak acil durum önlemlerini gerektirebilecek türden bir kayıp, ancak hükümet, ilgili kurumlar veya Merkez Bankası’ndan somut bir müdahale olmadı.

Erdoğan, faiz oranlarına karşı savaşını sürdürme sözü verdiği ve Türkleri devalüasyonu farklı ve daha olumlu bir açıdan görmeye çağırdığı iki konuşmada döviz çalkantısına değindi.

22 Kasım’daki kabine toplantısında kurdaki rekabet gücünün yatırım, üretim ve istihdamda artışa yol açtığını söyleyen Erdoğan, ‘’Ülkemizi, eskiden hep yaptıkları gibi denklemin dışına itmek isteyenlerin kur, faiz ve fiyat artışları üzerinden oynadıkları oyunu görüyor, kendi oyun planımızla devam etme irademizi ortaya koyuyoruz’’ dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizi bunca tuzaktan, bunca badireden nasıl çıkardıysak, Allah’ın yardımı ve milletimizin desteğiyle bu ekonomik kurtuluş savaşından da zaferle çıkartacağız” ifadelerini kullandı.

Faiz indirimlerine şüpheyle yaklaşanlara aksini ispat

Erdoğan, yüksek faiz oranlarının enflasyona neden olduğu şeklindeki alışılmışın dışında bir görüşü uzun süredir benimsiyor. Bu görüşü Merkez Bankası’na empoze etti, son 2-2 buçuk yıl içinde üç Merkez Bankası başkanını görevden aldı ve kurumun güvenilirliğini paramparça etti. Son faiz indirimleri de teorisinin en riskli testi.

Erdoğan bu hafta yaptığı açıklamada, “Enflasyonun sadece parasal daralmayla düşürülebileceği teorisinin kapalı ekonomiler dışında hiçbir karşılığı bulunmadığını gördük. Ülkemizi mandacı iktisatçıları arzuladığı şekilde küçültecek, zayıflatacak, insanlarımız işsizliğe, açlığa, yoksulluğa mahkum edecek politikaları reddediyoruz” dedi.

MHP lideri Devlet Bahçeli de bugün, faiz oranlarını düşürmenin “alternatifi” olmadığını söyledi; ”Türkiye, faiz kamburundan kurtulmalıdır” dedi. Bahçeli, ” İnsanlarımızın ekonomik sıkıntılarını biliyoruz, artan döviz kurlarından yakınmaların farkındayız, ancak takip edilen politikalar doğrudur, yakında her şey düzelecektir” diye konuştu.

İstihdamı ve yatırımı arttırmak için kamu bankası kredilerinin genişletilmesi

Özel Türk bankaları, sıcak bir ekonomiyi ve olası şirket temerrütlerini canlandırma riskleri nedeniyle kredi oranlarını arttırmakta tereddüt ediyor. Ancak Merkez Bankası’nın öncülüğünde üç büyük kamu bankası, gevşemeye paralel olarak borçlanma maliyetlerini düşürdü.

Bankalar, kredi faiz oranlarında 200 baz puana varan indirimin ardından geçen ay yaptıkları ortak açıklamada, “Bankalarımız, bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra da ülkemiz ekonomisinin ve istihdamının güçlendirilmesine katkı sağlamaya, müşterilerimizin ve firmalarımızın yanında olmaya devam edecektir” denildi.

Kamu bankaları ayrıca, Corona virüsü pandemisinin olumsuz etkilerini azaltmak için, geçen yıl kredi büyümesini neredeyse ikiye katladı. Bu adım, fiyatları arttırmaya başladı ve Merkez Bankası’nı Mart ayında politika faizini yüzde 19’a kadar çıkaran bir sıkılaştırma döngüsü başlatmaya zorladı.

TL’de değer kaybı Avrupa bankalarını nasıl etkiliyor?

Merkez Bankası’nın son faiz indirimi kararı sonrasında Türk parası Salı günü yüzde 15’e varan oranda değer kaybetti.

Türk Lirası’ndaki değer kaybı Avrupa Bankalarında da kendisini gösterdi. İspanyol BBVA bankasının hisseleri yüzde 1,2 oranında düşerek son iki ayın en düşük seviyesine indi. Türkiye’de faaliyetleri bulunan Fransız BNB Paribas ve Hollandalı ING Grup da benzer bir düşüş yaşadı. İtalyan UniCredit bankası ise Türkiye’den ayrılma sürecinde.

Bank for International Settlements’ın verilerine göre İspanyol bankaları, yaklaşık 63 milyar dolarla Batılı kreditörler arasında Türkiye’ye karşı açık ara en büyük kredi riskine sahip bankaların başında geliyor. Diğer riskli durumdaki bankalar arasında Fransa, Almanya, İngiltere, ABD, Japonya ve İtalya bankaları yer alıyor.

Türk Lirası’nın değer kaybından olumsuz etkilenen bankalar şunlar:

BBVA

İspanyol BBVA Türkiye ile en çok iş yapan banka konumunda. Türkiye’de Garanti BBVA aracılığıyla faaliyet gösteren banka ticari, küçük ve orta ölçekli işletme bankacılığı faaliyetleri ile sigorta ve yatırım bankacılığı faaliyetlerinde bulunuyor.

Bu ayın başında BBVA, Türk Lirası’ndaki düşüşten faydalanarak Garanti Bankası’nın geri kalanını 2 milyar 530 bin dolara satın almayı teklif etti. Bu durum Türkiye’de yabancıların düşük fiyatlara varlıkları satın alabileceği kaygısını arttırdı.

2020’nin tamamında bankanın net Türkiye karı 563 milyon Euro oldu. Bu durum Türkiye’yi Meksika ve İspanya’dan sonra bankanın en büyük pazarı haline getirdi. Bu ayrıca BBVA’nın merkezi haricindeki karının yüzde 14,3’üne denk geliyor.

Türkiye’deki müşterilere verilen kredi ve avanslar 2020 yılında 37,3 milyar Euro’yu buldu. Bu da grubun toplam verdiği kredilerin yüzde 10’una karşılık geliyor ve İspanya, ABD ve Meksika’nın ardından dördüncü en fazla krediye işaret ediyor.

ING

ING, tamamına sahip olduğu bir yan kuruluş aracılığıyla faaliyet gösterdiği Türkiye’de bireysel ve kurumsal bankacılık faaliyetleri yürütüyor.

Türkiye 2020’de toplam 420 milyon Euro gelir sağlayarak, Hollanda bankasının ABD ve Avustralya’dan sonra Avrupa dışındaki üçüncü büyük pazarı haline geldi.

Bankanın Türkiye’deki varlıkları 2020’de 7 milyar 300 bin Euro’ydu. Bu, toplam 937 milyar Euro’nun yüzde 1’ine denk geliyor.

BNP PARIBAS

Fransız grup Türkiye’de bireysel bankacılıktan leasinge ve çeşitli yan kuruluşlar aracılığıyla sigortacılığa kadar birçok farklı faaliyette bulunuyor. TEB Holding’in yüzde 50’sine sahip olan grup

Çolakoğlu grubuyla ortak. BNP Türkiye’deki faaliyetlerin büyük ölçüde kendi masraflarını karşıladığını belirtiyor.

UNICREDIT

UniCredit bu ayın başında Koç Holdingle yapılan bir anlaşma çerçevesinde Yapı Kredi’deki yüzde 20’lik hissesini satarak Türk pazarından 2022 yılının Mart ayında çıkmayı planlıyor.

VOA

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

GARANTİ BBVA TÜRKİYE RAPORU

Yayınlanma:

|

Yazan:

TCMB ihtiyaç duyulduğu sürece sıkılığın korunacağı, yeni mali tedbirler ise politika bileşiminin daha koordineli olacağına işaret etmektedir. Politikaların gecikmeli etkisi göz önüne alındığında, hala sağlam olan tüketimi kontrol altına almak için ek makro ihtiyati önlemlere ihtiyaç duyulacağına inanıyoruz.

Önemli noktalar

  • TCMB, yılın ikinci enflasyon raporunda 2024 yılı ara enflasyon hedefini 2 puan yukarı yönlü revize ederek yüzde 38’e yükseltmiş, öngörülen aralığın üst sınırını değiştirmeyerek yüzde 42’de tutmuştur. Yılın ilk dört ayında enflasyonun beklenenden 4 puan daha güçlü gelmesi, Mart ayındaki ilave sıkılaştırma ile sapmayı telafi edemeyecekleri için bu revizyonu yapmalarına neden oldu.
  • TCMB, sıkılaştırmanın talep koşulları ve enflasyon beklentileri ve dolayısıyla enflasyon eğilimi üzerindeki gecikmeli etkilerini gözlemlemek istemektedir. Enflasyon eğiliminde belirgin bir bozulma olması durumunda ilave sıkılaştırma uygulanacağının sinyallerini vermeye devam etmektedirler.
  • İç talep, yüksek enflasyon beklentileri, servet etkileri ve kredi kartı harcamalarının kullanılabilirliği ile desteklenmeye devam etmektedir. Parasal aktarım mekanizmasını güçlendirmek amacıyla mevcut düzenlemeleri gevşetmek için sürdürülebilir bir yol başlatmak için finansal koşulların daha uzun süre sıkı tutulmasına ihtiyaç duyulacaktır.
  • En son açıklanan mali paket, 2024’te GSYİH’nın %0,2-0,3’ü civarında tasarruf anlamına geliyor. Önümüzdeki dönemde yeni tedbirler de alınacak ve bunların birçoğu orta vadede etkili olacaktır.
  • Enflasyon eğilimi, daha koordineli bir politika bileşimi ile yıl sonu enflasyonunun TCMB tahmin aralığının üst sınırı olan %42’nin altına düşecek bir düzeye yükselmesi durumunda, 4Ç24’te çok kademeli adımlarla gevşemeye başlamak için sınırlı bir alan olabilir. Ancak, gecikmeli mali etkiler ve perakendeci harcamaları üzerindeki makro ihtiyati politikalar, daha erken bir kesinti döngüsü olasılığını azaltıyor.

Raporun tam hali için:

https://www.bbvaresearch.com/wp-content/uploads/2024/05/Policy-Pulse_what-to-think-about-policy-mix_May24.pdf

Raporun tamamını okumak için buraya tıklayın

Policy-Pulse_what-to-think-about-policy-mix_May24

 

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Yabancılar Türkiye’ye Neden Yatırım Yapıyor

Yayınlanma:

|

Yazan:

Aralık 2023 itibariyle Türkiye’de doğrudan yabancı yatırım stoku 264 milyar dolara ulaştı. Toplam yabancı firma sayısı da 88 bin seviyelerine erişti. En fazla yatırım yapan ülkeler arasında Hollanda, Almanya, ABD, Fransa, Azerbaycan ve Katar gibi aktörler bulunuyor. Son dönemde atılan adımlarla birlikte yabancı yatırımcı meselesi tekrar ön plana çıkıyor. Özellikle yerel seçimler sonrası yabancıların Türkiye ilgisinin arttığı görülüyor. Uluslararası kuruluşların kredi not artırımlarına eşlik eden yabancı yatırımlar daha çok Avrupa ülkelerinden geliyor. Seçimlerden sonraki beş hafta incelendiğinde 6 milyar doları aşan bir miktarın swap, borsa ve devlet tahvilleri aracılıyla Türkiye’ye geldiği anlaşılıyor. Bu finansal girişe 1 Nisan-5 Mayıs arasında yerleşiklerin 7,84 milyar dolarlık dövizden TL’ye geçişi eşlik ediyor.

Doğrudan yabancı yatırım beklentisinin aylık 1,5 milyar dolar olduğu göz önüne alındığında dört aylık süreçte 5 milyar dolarlık doğrudan yabancı yatırımın geldiği söylenebilir. Yaşanılan döviz girişine eşlik eden diğer bir süreçte Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) döviz rezervi birikim politikası yer alıyor. Son iki haftada 17 milyar dolarlık rezerv arışı seçimler sonrası 20 milyar doları aşmış gibi duruyor. Yabancı yatırımların bir diğer etkisi de enflasyon beklentilerinin iyileşmesinde görülüyor. TCMB’nin beklenti anketlerinde Ocak-Mayıs ayları içerisinde 12 aylık enflasyon beklentisi yüzde 45’lerden yüzde 35’lere kadar geriledi. Yılın sonuna doğru yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde 10’lar düzeyine kadar düşebilir. Bir çıktı olarak Türkiye’ye gelen yabancı yatırımlar enflasyonla mücadeleyi daha kolay hale getiriyor ve istihdam, üretim gibi alanlara pozitif katkı sunuyor.

Son yıllarda Türkiye’ye hangi ülkeler en fazla yatırım yaptı diye bakıldığında Hollanda’nın açık ara önde olduğu görülüyor. Hollanda’yı İngiltere, ABD, İsviçre ve Almanya izliyor. 2019-2023 döneminde 32 milyar dolarlık doğrudan yabancı yatırım çeken Türkiye’nin en fazla yurt dışı yatırımı Hollanda’da yer alıyor. İngiltere ile de benzer bir ikili ilişkinin olduğunu söylemek mümkün. 25 milyar doları aşan dış ticaret hacmine bir o kadar ikili yatırım hacmi eşlik ediyor. Diğer yatırım yapan ülkelerle de benzer ilişkilerin olduğu görülüyor. Ocak-Nisan 2024 döneminde de benzer aktörlerin Türkiye’ye yatırım yaptığı ve dış ticaretle bağlantılı şekilde hareket ettiği anlaşılıyor.

S&P, Citibank ve JP Morgan gibi uluslararası finans kuruluşların olumlu açıklamaları ve Türkiye’nin kredi notunu yukarıya taşımaları yabancı yatırımcı ilgisini hem miktar hem de fiziki olarak artırıyor. Diğer bölgelere kıyasla Avrupa ülkeleri önde gelen yatırımcılar olarak öne çıkıyorlar. Fakat Türkiye’nin denge politikası göz önüne alındığında Çin, Japonya ve Güney Kore gibi ülkelerden yatırımların artması muhtemel. Son yıllarda Batı Asya ülkeleri Katar, BAE, Suudi Arabistan ve Kuveyt gibi aktörlerle yapılan yatırım anlaşmaları bu açıdan değerlendirilebilir. Özellikle Türkiye’nin imalat sanayi üretimi mevcut ülkeleri Türkiye’ye yatırıma yönlendiriyor. Genel olarak enerji ihraç eden Batı Asya ülkeleri kendi yerli sanayilerini tecrübe ve teknoloji transferiyle kuvvetlendirmek istiyor. Türk Savunma Sanayinin son yıllarda elde ettiği saha başarıları da (Irak, Ukrayna, Azerbaycan, Libya, Etiyopya ve Doğu Akdeniz) Türk sanayisine olan ilgiyi teşvik ediyor. Dünyanın en büyük 12. silah ihracatçısı haline gelen Türkiye’nin ilerleyen dönemlerde daha fazla yatırım çekmesi muhtemel.

Özellikle Türkiye’nin Araştırma ve Geliştirmeye (AR-GE) aktardığı ortalama yıllık 10 milyar dolar Türk sanayisini daha modern hale getirdi. 2003-2023 döneminde 166 milyar dolarlık AR-GE yatırımı Türk sanayi firmalarını teknoloji merkezli dönüştürdü ve dünyayla daha entegre yaptı. Dünyanın en büyük 13. sanayisini inşa eden ve 80 binden fazla üretim tesisiyle ürün çeşitliliğine sahip Türkiye’nin potansiyel taşıdığı ve daha fazla yatırımcı çekmesi beklenebilir. Sonuç itibariyle Ocak-Nisan 2024 dönemi mevcut potansiyel ve yatırım ivmesinin önemli bir göstergesi olarak okunabilir.

Deniz İSTİKBAL-WorldofTürkiye

Okumaya devam et

EKONOMİ

Prof.Dr. YILMAZ: Kamuda tasarruf başlar mı?

2023 ilk üç ayda taşıt giderleri 1,2 milyar TL iken, 2023 yılını yaklaşık 10 milyar TL ile kapatmış durumda. Taşıt kiralama ve alım giderleri 2023 ilk çeyrekten sonra seçim ile beraber hızla artmış, doğal olarak tamir, bakım, onarım giderleri de katlanmıştır

Yayınlanma:

|

Kamu bütçesi aracılığıyla kaynakların çeşitli kamu hizmetlerine tahsisi sağlanır. Peki mevcut kaynakların bir hizmetten diğerine tahsis edilmesine hangi “temel”de karar verilir?

Gelişmiş ekonomiler için sorunun cevabı oldukça basit. Bütçe kaynakları sosyal refahı artırmaya, beşeri sermayeye, çevreye yatırıma daha çok aktarılır. Türkiye’nin de içinde bulunduğu gelişmekte olan ekonomilerde, gelişmiş ekonomilerdekine benzer kamu harcamaları genelde arka planda kalır. Çünkü gelişmiş ülkeler ligine çıkmak için altyapı, üstyapı yatırımlarına önem ve öncelik vermek gerekir ve bütçeden buralara kaynak aktarımı devam eder.

Aslında ana akım iktisat anlayışına göre devletin yatırım yapmasına da gerek yoktur, hatta var olanlar özelleştirilmelidir. O nedenle kamu yatırımlarının bütçedeki payı minimuma iner. Fakat yine de devlet varlığını yollar, köprüler, havalimanları olarak göstermeye çalışır ki o zaman da etrafımıza baktığımızda gördüğümüz gibi kamu-özel işbirliği projeleri artar.

Yüksek enflasyon ve onu devam ettiren tüm faktörlerle mücadelede her zaman söylediğimiz gibi para politikasının yanında onunla koordineli bir şekilde maliye politikası da yer almalı. Dolayısıyla sıkı para politikasının yanında maliye politikası da sıkılaşmalı.

Bu sıkılık geçtiğimiz yıl temmuz ve ağustos aylarında vergi artışlarıyla denendi. Ancak enflasyonu besleyen bir sonuç ortaya çıktı.

Gelir dağılımının bozulduğu, orta direğin neredeyse kaybolduğu bir toplumda daha fazla vergi yüküne katlanılmasındansa, kamunun harcamalarına bir set çekmesi gerekiyordu.

Şimdi kamuda tasarruf paketiyle resmî taşıtların ve taşınmazların edinilmesi ve kiralanması, haberleşme giderleri, personel görevlendirmeleri, kırtasiye ve demirbaş alımları, temsil, tören, tanıtım, enerji alımları vb giderlerinde tasarruf yapılması bekleniyor. Aslında genel seçim sonrasında Bakan Mehmet Şimşek Tasarruf Genelgesini imzalayarak kamu kuruluşlarını tedbirlere uymakla talimatlandırmıştı.

Peki tasarrufa başlayacak olan kamu, ne zaman ve kadar harcamacı olmuştu?

Kamu, seçim ekonomisi uygulayarak harcamacı yapısını 2023 genel 2024 yerel seçimlerinde sürdürdü. Ayrıca 2022 ve 2023 yıllarında ek bütçe çıkarıldı. 2023 ek bütçesi cari bütçenin yüzde 25’i kadardı. 2024 bütçesi de 2023 bütçesinin neredeyse iki katı olarak bütçeleştirildi. Bir başka deyişle harcanacak “çok para” vardı.

Aşağıdaki tabloda bir karşılaştırma yaptım. Henüz 2024 ilk çeyrek bütçe gerçekleşmeleri açıklandığı için 2024 ilk çeyrek bütçe verilerini 2023 ilk çeyrek ile karşılaştırdım. Ayrıca 2023 bütçe kullanımı nasıl başlamıştı ve genel seçimler sonrası nasıl bitti, görmek açısından da 2023’ün tamamını tabloya ekledim.

Kamuda tasarruf ile adeta özdeşleşen taşıtlarla ilgili giderlerin neden azaltılması gerektiği tabloda açıkça görülüyor. 2023 ilk üç ayda taşıt giderleri 1,2 milyar TL iken, 2023 yılını yaklaşık 10 milyar TL ile kapatmış durumda. Taşıt kiralama ve alım giderleri 2023 ilk çeyrekten sonra seçim ile beraber hızla artmış, doğal olarak tamir, bakım, onarım giderleri de katlanmıştır.

Haberleşme giderleri 2023 ilk çeyrekte 931 milyon TL iken sadece 9 ayda yaklaşık 8 milyar TL artmış. 2024 ilk çeyrekte de 2 milyarın üstüne çıkmış. Kamunun kırtasiye, baskı giderleri de aynı şekilde 2023 ilk üç aydaki 750 milyon TL düzeyinden 16,5 milyar TL’ye kadar çıkmış.

Yine temsil, tanıtma, ağırlama, organizasyon giderleri de bir başka itibar göstergesi gibi, 2023 ilk çeyrekte sadece 131 milyon TL iken 1,9 milyar TL’ye kadar yükselmiş. 2024 ilk çeyrekte de 1 milyar TL’ye yaklaşmış.

Sonuçta tasarrufa gidilmesi beklenen tablodaki giderler 2023 ilk çeyrekte 5,5 milyar TL ama bu yıl ilk çeyrekte zaten 34,7 milyar TL harcanmış.

Bugün “kamuda tasarruf tedbirleri” kapsamında tüm bu kamu giderlerinin kısılması gerektiği açıklanırken, bir yıl içinde böyle fahiş tutarlara ulaşmasının nedenlerinin de açıklanması gerekmez mi?

Prof. Dr. Binhan Elif YILMAZ-T24

Okumaya devam et

KATEGORİ

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

KRIPTO PARA PİYASASI

BORSA

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.paravitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.