Connect with us

BANKA HABERLERİ

Sandık ve Vakıflardan BES’e aktarım

BES’e aktarılması beklenen 50 kurum çatısı altında, yaklaşık 300 bin kişinin, 40 milyar liralık emekliliğe dönük birikimi olduğu tahmin ediliyor. Yönetmelikle bu kurumlardaki birikimlerin sadece emekliliğe yönelik bölümü BES’e aktarılacak. Sağlık ve diğer hizmetler için ayrılan birikimler eski haliyle kalacak.

Yayınlanma:

|

Ülkemizde sosyal güvenlik her ne kadar Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) şemsiyesi altında toplansa da halen üyelerine sosyal güvenlik hizmeti vermeye çalışan sandık, vakıf ve farklı şekilde örgütlenmiş ticari yapılar mevcut. Bunlardan SGK’nın Geçici 20. Maddesi kapsamında olan banka ve sigorta sandıklarının SGK şemsiyesi altına alınması için yasal düzenleme yapıldı, fakat henüz devir gerçekleşmedi. SGK Geçici 20. Maddesinin dışında kalan küçüklü, büyüklü pek çok kurumun BES çatısı altına alınması için 2008’de bir düzenlemeyle 10 yıllık sürede 20 vakıf ve sandıktan 22 bine yakın üye BES’e geçti ve 344 milyonluk birikim sisteme aktarıldı. Geri kalan vakıf, sandık ve sair kurumların da 2023 sonuna kadar sisteme dahil olması için bir fırsat daha verilerek geçen aralık ayında yeni bir düzenleme yapıldı. Peki, gelin, BES’e aktarılması istenen bu sandık, vakıf ve sair kurumlar kimler, BES’e aktarılmasındaki motivasyon nedir, BES’e aktarım için izlenecek yol ve yöntemler neler, onu inceleyelim.

SGK GEÇİCİ 20. MADDE KAPSAMI DIŞINDA KALANLAR

Emekliliğe yönelik hizmet veren bu vakıf, sandık ve sair kurumların pek çoğu, aktüeryal hesaplamalar yapmadığı için gelecekte hizmetlerini sürdürme konusunda oluşacak riskler, emeklilik birikimlerinin BES’e aktarılmasıyla önlenmeye çalışılıyor. BES’e aktarım yapacak vakıf, sandık ve diğer kuruluşlar; SGK’nın geçici 20. maddesi kapsamı dışında kalan ve emekliliğe dönük birikim sağlayan kurumlar, diye ifade ediliyor. Bu kurumlardan bazıları vakıf, bazıları sandık, bazıları ise dernek, şirket gibi farklı şekilde örgütlenmişler. Örgütlenme açısından bir standart olmadığı gibi, üyelerine sundukları hizmetlerde de bir standart bulunmuyor. BES’e aktarılması beklenen 50 civarındaki kurumun çatısı altında, yaklaşık 300 bin kişinin, 40 milyar liralık emekliliğe dönük birikimi olduğu tahmin ediliyor. Yönetmelik ile bu kurumlardaki birikimlerin sadece emekliliğe yönelik bölümü BES’e aktarılacak. Sağlık ve diğer hizmetler için ayrılan birikimler, eski haliyle kalmaya devam edecek.

AKTARIM MOTİVASYONU

Emekliliğe yönelik hizmet vermek üzere kurulmuş sandık, vakıf ve sair kurumlar SGK şemsiyesi altında olmadıklarından denetimi yapılamıyor. Bu nedenle bu kurumlarda yönetim zafiyetleri oluşabiliyor ve birikimlerin değerlendirilmesinde ortaya çıkan sorunlar, bu kurumların mali gücünü giderek zayıflatıyor. Ayrıca bu kurumlar aktüeryal hesaplamalar yapmadıklarından, gelir-gider dengesi açısından sıkıntıya düşebiliyorlar. Peki, bu kurumların üyelerini BES’e katılmaya teşvik eden motivasyon ne olabilir? Birinci ve en önemli neden, birikimlerin şeffaf bir şekilde ve profesyoneller tarafından yönetilmesidir. İkincisi faizsiz getiri tercih eden katılımcıların bu tercihlerine uygun yatırım yapabilecek olmaları. Üçüncü olarak, birikimler BES’e aktarıldıktan sonra katılımcıların sisteme yatıracakları katkı payları için yüzde 30 devlet katkısı alabilmeleri. Dördüncüsü, vakıf ve sandıklarda geçirdikleri sürelerin ‘kazanılmış süre’ olarak emekliliğe hak kazanılacak süre hesabında dikkate alınacak olması. (Kazanılmış süre, aktarım tutarının, aktarım tarihinde geçerli olan brüt asgari ücretin aylık tutarının yüzde 10’una bölünerek bulunan ay sayısıdır. Kazanılmış süre hesabında sadece tam aylar dikkate alınacak.) Beşincisi ise, vakıf ve sandıklardan BES’e aktarılacak birikimler üzerinden gelir vergisi ödenmemesi olabilir.

BES’E AKTARIM NASIL OLACAK?

Genel adıyla vakıf ve sandık olarak bahsedilen emekliliğe yönelik taahhütte bulunan kurumlardaki birikimlerin BES’e aktarılabilmesi için öncelikle bu kurumların yetkili organlarında karar alınması gerekiyor. Buradaki karara göre üyeler, bireysel veya grup olarak aktarım yapılabiliyor. Birikimin bir kısmı veya tamamı BES’e aktarılabilir. Emeklilik birikimlerinin kişiselleştirilmiş hesaplarda takip edildiği durumlarda, SEDDK (Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu) tarafından uygun görülmesi halinde yetkili organ kararı aranmayabiliyor. İster grup olarak isterse de bireysel aktarım talebi olsun, her halükarda birikimlerin BES’e aktarılabilmesi için SEDDK onayı gerekiyor. BES’e aktarım yapılırken vakıf ve sandıkların üyelerinin adına karşılık gelen birikimler ayrıştırılarak, BES şirketi nezdinde her bir üye için ayrı hesap açılıyor.

BES’e aktarılacak tutarlar bir defada veya belli taksitler halinde nakden sisteme yatırılabilirken katılımcılar, birden fazla emeklilik şirketiyle sözleşme imzalayabiliyor. Aktarımlar üzerinden giriş aidatı veya başka bir kesinti yapılamıyor. Aktarım yapıldıktan sonra vefat ve maluliyet halleri dışında, üç yıl süreyle BES’ten çıkılamıyor ve başka şirketlere geçilemiyor. Vakıf ve sandıklardan aktarılan tutarlara devlet katkısı ödenmiyor. Sandık veya vakıflarda 10 yılı ve 56 yaşını tamamlamış olan üyeler doğrudan emeklilik gelir planına geçebiliyorlar.

FİNANSAL SİSTEMİN KAZANCI

BES’e aktarılacak vakıf ve sandıklardaki birikimlerin büyük çoğunluğu mevduat veya gayrimenkul gibi alanlarda değerlendiriliyor. BES’te birikimlerin çeşitlendirilmiş yatırımlarla daha verimli alanlarda değerlendirilmesine de olanak bulunacak. Birikimlerin finansal sisteme kazandırılmasıyla sermaye piyasalarının gelişmesine, derinleşmesine de katkı sağlanmış olacak.

“MODERN BİR EMEKLİLİK SİSTEMİNE GEÇİŞ FIRSATI SAĞLANIYOR”

Uluç İÇÖZ / SEDDK Başkan Yardımcısı ve EMG Başkanı

2021 ve 2022 yılında 4632 sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu ve ilgili diğer alt mevzuatta gerçekleştirilen düzenlemeler ile 2023’e kadar dernek, vakıf, sandık, tüzel kişiliği haiz meslek kuruluşu veya sair ticaret şirketinde yer alan üyelerin emekliliğe yönelik birikimlerinin Bireysel Emeklilik Sistemine (BES) aktarılmasına bir kez daha imkan sağlanmış ve aktarımın uygulama esaslarına ilişkin hususlar açığa kavuşturulmuştur. Aktarım yapan kuruluşların üyelerine, farklı statülerde klasik usulde kurulmuş yapılardan, herhangi bir hak kaybı olmaksızın, modern bir emeklilik sistemine geçiş fırsatı sağlanmaktadır. Bu kapsamda, BES’e aktarım yapan üyenin BES’e yapacağı katkılar için genel itibarıyla başta devlet katkısı olmak üzere, profesyonel fon yönetimi hizmeti, birikimlerin günlük takip kolaylığı ve vergi avantajlarından faydalanması hedeflenmektedir. Aktarım sürecinin üyelere faydaları ve süreçte öne çıkan diğer hususlar aşağıdaki şekilde ifade edilebilir.

-Katılımcıların aktarım öncesi üye olarak ilgili kuruluşlarda geçirdiği sürelerde aktarılan tutara bağlı olarak hesaplanarak BES’e aktarılmaktadır. Bu yönüyle herhangi bir süre kaybı yaşamayan ve BES’ten emeklilik süresi kazanan üyeler, BES kuralları çerçevesinde emeklilik hakkını kullanabilecektir.

-Söz konusu kuruluşlara yetim statüsünde dahil olmuş 18 yaşından küçüklerin de BES’e aktarım yapabilmesine fırsat tanınmıştır. Böylece BES’e aktarım yapılmasının önündeki tüm engeller kaldırılmaktadır.

-Aktarım yapılan kuruluşlardan halihazırda emekli aylığı almakta olan üyeler de emeklilik gelir planlarına doğrudan aktarım yaparak, BES’ten programlı geri ödeme alabilecektir.

-Aktarımdan faydalanacak üyelerin asgari üç yıl boyunca BES’te kalması gerekmektedir. Bu süre zarfında emeklilik şirketi değişikliği de yapılamayacaktır.

2022 yılında aktarımların başlaması ve ilk etapta sisteme dört-beş milyar TL dolayında bir fonun aktarılması beklenmektedir. BES’e aktarım yapan vakıf ve sandıkların sistemdeki katılımcı sayısının artışına ve daha geniş bir katılımcı tabanına ulaşılmasına vesile olacağı, böylece sistemdeki toplam tasarruf havuzunun büyüyerek ülkemizin makroekonomik istikrarına ve finansal piyasalarımızın derinleşmesine önemli katkı sağlayacağı değerlendirilmektedir.

BANKA HABERLERİ

TÜRK BANKACILIK SEKTÖRÜ VE ZOMBİ ŞİRKETLERİN DURUMU

Yayınlanma:

|

Yazan:

  • Türk bankacılık sektöründe sermaye maliyeti son 4-5 senedir sermaye kârlılığından daha yüksektir.
  • Öz kaynaklar gerek enflasyon karşısında gerekse dolar bazında reel olarak erimektedir.Sektöre enflasyon düzeltmesi yaptırılsa karlılık ve Özkaynak durumundaki zayıflama çok net anlaşılabilir aslında.
  • Özetle, bankacılık sektörü başta yabancı sermaye olmak üzere yatırımcılar nezdinde eski cazibesini yitirmiştir, piyasa değeri defter değerinin altına inmiştir bir çoğunda…

İşin reel sektör bacağında ise özellikle zombi duruma düşmüş ve gerçek anlamda katma değer üretemeyen çok sayıda şirket var ve eğer biz yine bu şirketleri kurtarmaya çalışırsak tüm finansal istikrarı tehlikeye atarız. Tabi ki dönemsel sıkıntıya uğrayan ve gerçekten gelecek vaad eden reel sektör şirketlerine finansal kuruluşlar el uzatsın, ancak bu yapılırken ciddi çalışmalar, projeksiyonlar ve mali analizler ile finansal kuruluşlar bilimsel gerekçelerle ikna edilerek yapılsın. Yoksa her isteyen reel sektör firması popülist gerekçelerle yeniden yapılandırma kapsamına alınırsa zaten üzerinde ciddi kredi riski taşıyan bankaları iyice zora sokar ve gelecekte domino etkisi ile tüm ekonomiyi 2001 krizindeki gibi ciddi bir çöküş sürecine taşırız.

Son yıllarda performansı düşen bankalarda esasında sermaye artırımı gerekiyor iken, şayet onların sağlıklı şekilde yaşamlarına devam etmesini ve gelecekte de kredi kanalı ile ekonomik büyümeye katkı sağlamasını istiyorsak çok dikkatli hareket etmeliyiz.

Ekonomide sağlıklı bir yaratıcı yıkım sürecinin hassasiyetle yönetilmesi, verimli ve etkin çalışan şirketlerin desteklenerek geleceğe daha güvenli adımlar atılması için elzem görünüyor.

Son söz: Bedava öğle yemeği yoktur (There is no such thing as a free lunch)

Onur ÇELİK-CFO/YMM

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Yapı Kredi Plaza yıkılıyor mu?

İstanbul’un iş ve finans merkezi Levent’in en değerli lokasyonlarından birinde bulunan Yapı Kredi Plaza’da kentsel dönüşüm hazırlığı yapılıyor. A sınıfı ofis özelliğini kaybeden Yapı Kredi Plaza’nın son deprem raporuna göre yıkılması gündemde.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Dünyanın en önemli metropollerinden İstanbul’un en pahalı ofislerinin yer aldığı Levent hattında konumlanan ofislerde boşluk oranı yüzde 6’lar seviyesine kadar inmiş durumda. Son dönemde yeni ofis arzının olmaması nedeniyle bu hatta konumlanan ofisler, deyim yerindeyse kapanın elinde kalıyor. Bu hatta yer alan ve 1989 yılında Koray İnşaat tarafından inşa edilen ve uluslararası şirketlere de ev sahipliği yapan Yapı Kredi Plaza, havalimanına, metroya ve köprülere yakınlığı ile öne çıkıyor.

DEPREM RAPORU: YA GÜÇLENDİRME YA YIKIM

Yaklaşık 10 yıldan bu yana gayrimenkul piyasasında plazanın yıkılıp yeniden projelendirileceğine dair söylentiler dolanıyordu. Son günlerde yeniden alevlenen bu söylentilerin fitilini ateşleyen ise plazanın depreme karşı güvenli olmadığını içeren deprem raporu oldu. Alınan rapora göre, plazanın güçlendirilmesi ya da yeniden yapılması gerekiyor.

Sektörden aldığımız bilgilere göre, A sınıfı ofis özelliğini kaybetmiş bir ofis olan Yapı Kredi Plaza’nın bulunduğu devasa alan, tarafların anlaşıp yıkım kararı almaları halinde İstanbul’un en değerli ofis, konut, çarşı gibi donatıları içeren bir karma projeye dönüştürülebilir.

LEVENT’İN GELİŞİMİNİN SİMGESİ

Haluk Tümay ve Ayhan Böke tarafından tasarlanan Yapı Kredi Plaza binaları, 1989 yılında Koray İnşaat tarafından, İstanbul 4. Levent’te inşa edildi. Yine 4. Levent’te bulunan Sabancı Center da iki mimar tarafından tasarlanmıştı.

Yapı Kredi Plaza projesi, İstanbul-Levent’te yapılan ve bu bölgenin iş merkezi olarak gelişmesine öncülük eden ilk modern iş merkezi olarak biliniyor. Koray İnşaat bünyesinde tasarlanıp inşa edilen ve her biri 20 katlı 3 bloktan oluşuyor.

Ekonomist

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

İKİNCİ ÇEYREK MİLLİ GELİR VERİLERİ NE DİYOR?

Yayınlanma:

|

Yazan:

Büyüme kompozisyonu, gerek büyümenin sürdürülebilirliği gerekse dezenflasyon süreci açısından önemli bir unsur olarak öne çıkmakta. Özellikle salgın sonrası dönemde, büyüme oranları görece yüksek olurken çoğunlukla iç talep kaynaklı gerçekleşmişti. TÜİK tarafından 2024 yılının ikinci çeyreğine ilişkin açıklanan Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) verilerine göre ise, sabit fiyatlarla milli gelir bir önceki çeyreğe kıyasla yüzde 0,1, geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 2,5 oranında arttı. Revize edilen verilere göre, yılın ilk çeyreğinde bu oranlar sırasıyla yüzde 1,4 ve yüzde 5,3 olarak gerçekleşti. Dolayısıyla yılın ilk yarısında milli gelir yıllık bazda yüzde 3,8 oranında artış kaydetti. Söz konusu veriler, iktisadi faaliyetin yılın ikinci çeyreğinde dezenflasyon patikasıyla uyumlu olarak yavaşladığını göstermekte. Bu yazıda, yılın ilk yarısındaki iktisadi faaliyet ana eğilimini milli gelir verileri çerçevesinde harcama ve üretim yönünden inceliyoruz.

Harcama Yönünden Gelişmeler

Yılın ilk çeyreğinde büyümeye en yüksek katkı nihai yurt içi talepten geldi. Söz konusu katkı, büyük ölçüde özel tüketimdeki artıştan kaynaklanırken, bunda ücret artışları, firmaların ilave kampanyaları ve öne çekilen talebin etkisi de görüldü.[1] İkinci çeyrekte ise parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerinin devreye girmesiyle birlikte nihai yurt içi talepte belirgin bir yavaşlama gözlemliyoruz. Nitekim bu dönemde, stoklarla birlikte değerlendirildiğinde yurt içi talebin yıllık büyümeye katkısı 1,2 puana gerilerken dış dengedeki olumlu görünümle beraber net ihracat da yıllık büyümeye pozitif katkı verdi (Grafik 1). Bu çerçevede, yılın ilk yarısında büyüme bileşenlerinin giderek daha dengelenen bir talep görünümüne işaret ettiğini değerlendiriyoruz.

Üretim Yönünden Gelişmeler

GSYH verileri üretim yönünden değerlendirildiğinde ise, ilk çeyrekte olduğu gibi ikinci çeyrekte de yıllık büyümenin temel belirleyicisinin hizmetler sektörü olduğu görülüyor (Grafik 2). Bu dönemde yıllık bazda yüzde 3,1 oranında büyüyen hizmetler sektörünün büyümeye katkısı geçen çeyreğe göre azalmakla birlikte, halen yüksek seyretmekte. Öte yandan sanayi katma değerinin yıllık büyümeye katkısı, ikinci çeyrekte negatife dönerek 0,4 puan aşağı yönlü bir etki yaptı. Çeyreklik bazda bakıldığında da, yüzde 0,1 artışla yatay seyreden GSYH’de sanayi üretiminin katkısının azaldığı görülüyor.[2] Sanayi sektöründeki bu zayıf görünümü yorumlarken ise, söz konusu döneme ilişkin takvimsel gelişmeleri de değerlendirmeye almakta fayda var. Nitekim bu yıl ikinci çeyreğe denk gelen iki bayram tatilinin de hafta sonu ile birleştirilmesi sonucu ortaya çıkan köprü günleri ilave bir takvim etkisi oluşturuyor.

Bu noktada belirtmek gerekir ki; açıklanan mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış veriler, ilgili aylardaki dini bayramlar kaynaklı çalışma günü eksikliğini dikkate alsa da köprü günleri ile bağlantılı çalışma günü kayıplarını dikkate almamakta. İşte bu durum, köprü günlerinin olduğu aylarda sanayi üretiminde ilave oynaklığa neden olabiliyor. Grafik 3’te de görüldüğü üzere, sanayi üretiminin aylık değişimi dikey çizgilerle gösterilen köprü günlerinin yer aldığı aylarda ilave bir oynaklık gösteriyor. Üstelik bu oynaklık, köprü günü içeren ayların hemen hemen hepsinde aşağı yönlü ve bazı aylarda yatay kesikli çizgi ile gösterilen bir standart sapma aralığını da aşabiliyor. İkinci çeyreğin ilk ayı olan nisanda da benzer bir görünüm söz konusu. Sanayi üretimi, köprü günü içeren iki ayın denk geldiği ikinci çeyrekte oldukça dalgalı bir seyir izledi[3] ve çeyreklik bazda yüzde 3,9 oranında daraldı.

Buradan hareketle köprü günlerinin sanayi üretimine etkisini, önceki çalışmalar[4] ile uyumlu bir şekilde yeniden hesapladık[5] ve bir köprü gününün sanayi üretimini aylık bazda yüzde 1,3 civarında düşürdüğünü bulduk. Buna göre farklı yöntemlerle yaptığımız hesaplamalar, ikinci çeyrekte köprü günlerinin sanayi üretiminin çeyreklik değişimi üzerindeki aşağı yönlü etkisinin 0,8 ila 2,3 yüzde puan aralığında olduğunu gösteriyor.

Sanayi üretimi ile sanayi katma değeri arasındaki yüksek eş bağıntıyı ve sanayi katma değerinin GSYH içindeki ağırlığını göz önüne alarak yaptığımız tahminlere göre, köprü günleri sanayi üretimi üzerinden GSYH’nin çeyreklik büyümesini 0,15 ila 0,45 yüzde puan aşağı çekebiliyor.[6] Bu yılın ikinci çeyreğinde varlığını gösteren söz konusu aşağı yönlü etkinin, üçüncü çeyrek sanayi üretimi ve milli gelir verilerinde mekanik olarak yukarı yönlü bir etki yaratabileceğini not düşmek isteriz.

Özetle, 2024 yılının ilk yarısına ilişkin milli gelir verileri, ilk çeyrekte öne çekilmiş talep ve ikinci çeyrekte köprü günleri gibi faktörleri göz önünde bulundurduğumuzda, iktisadi faaliyetin ana eğiliminde ılımlı ancak para politikasının gecikmeli etkileriyle giderek artan bir zayıflama gerçekleştiğini gösteriyor. Üçüncü çeyreğe ilişkin öncü göstergeler ve yüksek frekanslı veriler de yurt içi talebin yavaşlamaya devam ettiğine işaret etmekte. Bu çerçevede, yılın ikinci yarısında talepteki dengelenmenin dezenflasyon sürecine katkısının güçlenerek sürmesini bekliyoruz.

TCMB – Abdullah KAZDAL / Ece TAŞAN

***************

[1] Geçmiş çalışmalar döviz kuru başta olmak üzere maliyet beklentilerinde artış ve gelecekteki finansal koşulların görece daha sıkı olacağı gibi öngörüler ile enflasyon beklentilerindeki bozulmanın tüketim ve yatırım talebini öne çekmeye neden olabileceğine işaret etmekte (Crump ve diğ., 2022; Dräger ve Nghiem, 2021; D’Acunto ve diğ., 2019; Duca-Radu ve diğ., 2021).

[2] Zincirleme endeks yönteminde GSYH’yi oluşturan alt kalemlerin katkılarının toplamı, ilgili dönemdeki GSYH değişimini her zaman vermeyebilir.

[3] Nisanda yüzde 5 düşüş, mayısta yüzde 1,8 artış ve haziranda yüzde 2,1 düşüş.

[4] Bozok ve Kanlı, 2013; Yüncüler, 2015; Yüncüler, 2024

[5] Söz konusu hesaplamalar, devam eden Taşan (2024) çalışmasının ilk bulgularını içermekte.

[6] Sanayi katma değerinin GSYH içindeki ağırlığının son beş yıl için ortalaması (2019-2023) yüzde 19,8’dir.

Kaynakça

Bozok, İ., & Kanlı, İ. B. (2013). Impact of “De facto” bridge holidays. CBT Research Notes in Economics.

Crump, R. K., Eusepi, S., Tambalotti, A., & Topa, G. (2022). Subjective intertemporal substitution. Journal of Monetary Economics, 126, 118-133.

D’Acunto, F., Malmendier, U., Ospina, J., & Weber, M. (2019). Exposure to daily price changes and inflation expectations (No. w26237).

Dräger, L., & Nghiem, G. (2021). Are consumers’ spending decisions in line with a euler equation? Review of Economics and Statistics, 103(3), 580-596.

Duca-Radu, I., Kenny, G., & Reuter, A. (2021). Inflation expectations, consumption and the lower bound: Micro evidence from a large multi-country survey. Journal of Monetary Economics, 118, 120-134.

Taşan, E. (2024). İktisadi Faaliyet Göstergelerinde Oynaklık ve Köprü Günleri. TCMB, devam eden çalışma.

Yüncüler, Ç. (2015). Estimating the bridging day effect on Turkish industrial production. CBT Research Notes in Economics.

Yüncüler, Ç. (2024). Sanayi üretiminde köprü günü etkileri. Akbank Tematik Notlar Serisi.

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.paravitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.