Connect with us

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

TL 2 ayda reel olarak değerlendi. TCMB rezervlerinde erime ise dikkat çekiyor!

Yayınlanma:

|

Şubat ayını da bitirdik. Zaman su gibi akıp geçiyor. Dün küresel mali piyasalar ABD’de açıklanan FED’in favori enflasyon göstergesi PCE (Kişisel Tüketim Harcamaları) verisini takip etti. PCE, beklentilere paralel yıllık bazda %2,8 artış kaydederek Nisan 2021’den bu yana (neredeyse son 3 yılın) en düşük düzeyinde geldi.

Her ne kadar ABD’de enflasyon soğumaya devam etse de, FED politika yapıcılarının, enflasyonu %2 olan hedefe doğru kalıcı bir şekilde geleceğine yönelik endişe taşımaya devam etmeleri ile piyasalarda var olan faiz indirim beklentilerini de kırıldı. Hatırlanacağı üzere, yılbaşında, piyasalar, FED’in faiz indirimlerine Mart ayında başlamasını beklerken, son dönemde gelen güçlü verilerin ABD ekonomisinin güçlü olduğunu işaret etmesi sonrasında faiz indirim beklentisi de yaz aylarına ertelenirken, yılbaşında toplam 150 baz puan seviyesine yükselen 2024 yılına yönelik faiz indirim fiyatlaması da yerini bu sabah itibariyle 82 baz puan seviyesine terk etti.

ABD borsaları, FED’in bundan sonra faiz görünümüne ya da yol haritasına ışık tutacak önemde PCE verisi sonrasında dün akşam yükselişle tamamlarken, düşüşte de olduğu gibi yükselişte de teknoloji hisselerinin lokomotif görevi üstlendi. Bu bağlamda, AI rallisinin küçümsenmemesi gerektiğini, şayet Nvidia’nın yazmaya başladığı ‘değişimin’ fabrika ve üretim bandında da monte edilebilmesi durumunda verimliliğin de artırabileceğini düşünüyoruz.

Piyasalara yön teşkil eden ABD’nin 10 yıllık tahvil faiz getirisinin son dönemlerde sıkıştığı %4,25 – 4,30 bandının altında PCE verisi sonrası hafif de olsa sarkması ardından faiz getirisi olmaya altının ons fiyatı bu sabah 2,050 dolar seviyesine yaklaştı. Altın her ne kadar arzuladığımız performansı henüz sergileyemiyor olsa da, düşmemek için de elinden gelenin fazlasını yaptığını not edelim. Teknik bir bakış açısıyla, son 3 ayı (haftalık kapanış) altın 2,011 dolar seviyesinin üzerinde tutunarak tamamladı. Yukarıda üç kez test edilen 2,070 dolar seviyesinin üzerinde haftalık bir kapanış görmeden henüz iddiali bir görüş belirtme arzusunda değiliz. Direnişin parası bitcoin ise 3 yılı aşkın bir sürenin en büyük aylık kazancına imza atması ardından 62bin dolar seviyelerinde yatay bir seyir izlerken, gözünü tüm zamanların zirvesine ($69bin) diktiğini düşünmeye devam ediyoruz.

Türkiye cephesinde ise, son günlerde hâkim olan ‘limoni’ hava dün yerini toparlanmaya terk etti. Elbette, piyasa dediğimizde sadece hisse senetlerini konuşuyoruz. BİST100 endeksi günü %1,5 yükselişle tamamlarken, bu sabah USDTRY kuru, Pazartesi valörlü işlemlerde, fonlama farkını da düşünürsek 31,30 seviyesine yükseldi. Yılın ilk 2 ayını tamamlamamız nedeniyle küçük bir analiz de yapalım: USDTRY kurunda artışını yaklaşık %6 olduğunu, açıklanacak Şubat ayı enflasyonu ile birlikte 2 ayda yaklaşık fiyatların genel düzeyinde %10 artış göreceğimizi düşünüyoruz. Bu ne demek? TL’de reel anlamda değerlenme oldu! Tekrar etmek gerekirse, kurun her gün bebek adımları ile yükselmeye devam edeceğini, otoritenin enflasyonla mücadele kapsamında TL’nin reel olarak değerlenmesine izin vereceğini, bunu yapacak gücü de olduğunu, sene sonu kur beklentimizin ise hâlen daha 40 seviyesinde olduğunu bir kez daha not etmek isteriz. Seçim sonrası kurda sert bir yükseliş olmayacağını bir kez daha belirtelim!

Dün açıklanan TÜİK verisine göre, Türkiye ekonomisi 2023 yılında %4,5 oranında büyüdü. Dolar bazında GSYH büyüklüğü 1,12 trilyon dolar olurken kişi başı milli gelir ise 13,110 dolar oldu. Veri bayat bir veri, nihayetinde 2023 yılının son çeyreğini anlatıyor. İçinde bulunduğumuz çeyreğe yönelik açıklanacak veride ekonomide büyümenin ivme kaybettiğini -programın işaret ettiği üzere- göreceğiz. Gelir dağılımındaki kesin bozulmayı da göz ardı etmemek gerekiyor.

Her hafta Perşembe günü TCMB ve BDDK’nın açıkladığı haftalık raporları önemle takip ediyoruz. Ne demiştik, ölçemezsen bilemezsin, bilmezsen de yönetemezsin! Bu bağlamda, 23 Şubat ile biten haftada TCMB’nin brüt döviz ve altın rezervleri 2,5 milyar dolar daha gerileyerek 131,7 milyar dolar seviyesine geldi. Toplam rezervler, Aralık 2023 ayının 3. haftasında 145,5 milyar dolar seviyesine iyileşmişti. Öte yandan, emanet dövizler (swap) ve kamu mevduatını da dışarı bırakırsak, TCMB’nin net döviz pozisyonundaki erime 2024 yılında 13,1 milyar dolar oldu. Bu rakamın da neredeyse yarısının son 7 günde olması dikkat çekici!

Dün bültenimizde belirttiğimiz üzere, seçim ekonomisinin başlaması ve buna bağlı olarak sermaye girişinin zayıflaması ve döviz talebinin de artmasının yanı sıra dış açığın da yüksek olduğu mevsime girilmesinin rezervler üzerinde baskı kurduğunu söylemiştik. Öte yandan, KKM’den çıkan paranın dövize yönelmemesi için de mevduat faizlerinin daha da artmasının gerektiğini de düşünüyoruz. Önümüzdeki aylarda %50+ seviyesinde olan mevduat faizlerinin %60 seviyelerine yükseldiğini de göreceğiz. TCMB faiz artırmasa da, piyasa faizlerinin yükselmesi için başta fazla likiditeyi almak üzere makro ihtiyati tedbirleri kullanmaya devam edeceğini düşünüyoruz.

Bugün yeni ayın ilk günü. Jülyen takvimine göre de yılın ilk ayı. Sabah saatlerinde Asya piyasalarında dengeli bir seyir görüyoruz. ABD dışında, Japonya, Avrupa ve Çin ekonomisi sorunlar ve resesyon tehdidi ile boğuşurken, gösterge endeks Tokyo borsası bu sabah keşfedilmemiş sularda yeni yükseklere yelken açtı. Özellikle, ABD’de PCE verisinin beklentilerle uyumlu olması nedeniyle Wall Street’teki toparlanmanın etkisi hissedilirken, diğer Asya borsalarında Çin’in hâlâ belirsiz olan ekonomik görünümü nedeniyle limoni bir hava hâkim.

Gazze ve Ukrayna’da devam eden savaşlar, Kızıldeniz’de huzursuzluğa rağmen, dünyanın dört bir yanında hisse senetleri rekorlar kırmaya devam ediyor. ABD’de en büyük 500 şirketin işlem gördüğü S&P500, Avrupa’da en büyük 600 şirketin işlem gördüğü Stoxx600 ve Japonya’nın Nikkei endeksi tüm zamanların zirvesine yükseldi. FED’in faiz indirimlerini daha da ötelemesi, piyasaların bir noktada canını sıkabileceğinin tamamen göz ardı etmiyoruz.

Demokratların çoğunlukta olduğu ABD Senatosu Perşembe günü, Cumhuriyetçilerin kontrolündeki Temsilciler Meclisi’nin finansmanın tükenmeye başlamasına 36 saatten az bir süre kala hükümetin kısmi kapanmasını önlemek için kısa vadeli bir geçici harcama tasarısını onayladı. ABD borsalarının vadeli işlemlerinde de hâkim rengin yeşil olduğunu not edelim

Veri akışının ise bugün yoğun olduğunu not edelim. Küresel bazda imalat sanayi PMI rakamları ön plana çıkarken, Türkiye cephesinde ise İTO enflasyonu ve BloombergHT tüketici güveni takip edilecek.

TCMB Brüt Döviz ve Altın Rezervleri

23 Şubat ile biten haftada TCMB’nin brüt döviz ve altın rezervleri 2,5 milyar dolar daha gerileyerek 131,7 milyar dolar seviyesine geldi. Toplam rezervler, Aralık 2023 ayının 3. haftasında 145,5 milyar dolar seviyesine iyileşmişti.

17092712698de6bba3c5275621e676552bbb4abb66_1_1200.jpg

TCMB Net Döviz Rezervleri

Emanet dövizler (swap) ve kamu mevduatını da dışarı bırakırsak, TCMB’nin net döviz pozisyonundaki erime 2024 yılında 13,1 milyar dolar oldu. Bu rakamın da neredeyse yarısının son 7 günde olması dikkat çekici!

1709271270b3f12ecb890da882cb2a17003b41fc32_2_1200.jpg

KKM

23 Şubat ile biten haftada, BDDK verilerine göre KKM hacminde haftalık bazda 19,3 milyar TL düşüş yaşandı. Toplam stok miktarı 75,2 milyar dolar.

1709271270bb12b2acad86d5f30c7d9b9cd71b10a9_3_1200.jpg

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Trump belirsizliği ana gündem olsa da, gözler ABD enflasyon verisine çevrildi

Yayınlanma:

|

Yazan:

Küresel mali piyasalar dün günü ılımlı bir şekilde tamamladı. Dün de bültenimizde belirttiğimiz üzere, ABD’de Trump’ın ekonomi takımının, enflasyonun hızlı bir şekilde artmasına olanak sağlamayacak kademeli bir tarife artışına gideceği yönünde haberler, küresel piyasalarda var olan Trump stresini bir miktar da olsa hafifletti. Bu bağlamda, riskli varlık sınıfında giren enstrümanlarda yükseliş görüldü. Bitcoin teknik mânâda aşağıda önem arz eden 91 bin dolar seviyesinin altını test etmesi ardından süratle yeniden 98bin dolar seviyesine yaklaştı. Hafta başı 110 seviyesini aşarak ve son yirmi altı ayın zirvesini test eden doların belli başlı para birimlerine göre piyasa kuru olan sepet bazında DXY gerilerken, EUR ve GBP gibi para birimlerinde bir nebze de olsa soluklanma görüldü.

Artık Trump’ın koltuğa oturmasına son üç gün kala, piyasalarda var olan dalga boyunun da artmaya devam edeceğini göz ardı etmemek gerekiyor. Görev süresinin ilk günlerinde hızlı bir başlangıç yapacağına kesin gözüyle bakılan Trump’ın seçim meydanlarında zikrettiği başta tarife, göçmen konuları, savunma sanayi ve kripto paralar gibi önemli başlıklarda nasıl bir yol haritası izleyeceğini hep birlikte göreceğiz. Belirsizliği sevmeyen piyasaların yılın ilk  yarısında dolara sığınma isteğini devam ettireceğini düşünüyoruz. Bu süreçte, seçimler ve yapısal sorunlar ile boğuşan Kıta Avrupasının ortak para birimi EUR’nun daha da hırpalanacağını, enflasyona yönelik hâlen daha soru işaretleri bulunan ve kamu maliyesinin sağlığı tartışılan İngiltere’de Sterlin’in de bu süreçten yara alacağını, deflasyon ve borç sarmalı ile boğuşan ve büyümede artık sorun yaşayan Çin’in adeta siyah kuğu misali piyasaları korkuttuğunu bir kez daha belirtelim.

Trump’ın atacağı adımların dönüp dolaşıp bir noktada doların elini kuvvetlendireceğine kesin gözüyle baksak da, bunun bizzat Trump tarafından da arzu edilmeyen bir gelişme olacağını da unutmamak gerekiyor. Bu bağlamda, yılın ilk çeyreğinin veya ilk yarısının tamamlanması ardından, fiat ya da itibarlı para birimlerinin kendi içinde yaşadığı sorunlara ABD’de önlenemez bir şekilde artan kamu borcunun da eklenmeye devam edeceği düşünülürse, altın ve bitcoin gibi arzı sınırlı enstrümanların yılın ikinci yarısında yeniden ışıldayacağını düşünüyoruz.

Türk mali piyasalarında ise son günlerde egemen olan havanın korunmaya devam ettiğini görüyoruz. Türk hisse senetleri uzun bir süredir olduğu üzere başta kârsızlık sorunu, yeni para girişinin olmaması ya da yabancının Türk tahvilleri ile âşk yaşamasına paralel dünkü günü de tatsız bir şekilde tamamladı. Trump’ın ekibinin kademeli tarife artılarına hazırlandığı haberi ile pek çok enstrümanda tepki alımları görülse de, önceki günkü sert düşüşün ardından dün açılışta gelen tepki alımları yine günün sonuna taşınamadı. Tahvil piyasasında ise Hazinenin dün düzenlediği ihraçlara kuvvetli talep gelirken, para piyasası fonlarının alıcı olduğunu okuyoruz. TCMB’nin haftaya perşembe günü sonuçlanacak olağan PPK toplantısında 250 baz puan daha faiz indirimine soyunmasını bekliyoruz. Bu bağlamda, TL tahvillerde ortaya çıkan potansiyel gerek içeride gerekse de dışarıda yatırımcıları teşvik etmeye devam ediyor.

Bu bağlamda, iki yıl vadeli gösterge tahvilin bileşik getirisi %40 seviyesinde yer alırken, 10 yıl vadeli gösterge tahvilin bileşik getirisi ise %28 seviyesinde yer aldığını not edelim. Demek ki, verim eğrisinin kısa tarafı yükselirken, uzun tarafının ise kontrol altında kalmak suretiyle kamunun daha ucuza borçlanmasına neden oluyor. Biraz detaylandırmak gerekirse, dün TCMB’nin Güncesinde yine çok faydalı bir yazının kaleme alındığını görüyoruz. Para politikası ile Hazine borçlanma ihaleleri arasında var olan ilişkiyi konu alan yazıda, uygulanan sıkı para politikasının sanıldığının aksine borçlanma maliyetini azalttığı çok güzel bir şekilde işlenmiş. İzlenen sıkı para politikasının (ilacın adı faiz) uzun vadede enflasyonu (hastalığı) dizginleyeceği görüşünden hareketle, uzun vadeli faizler düşürürken, Hazinenin de borçlanma maliyeti azalıyor.

ABD’de kademeli tarife haberleriyle dün sabah günü ılımlı bir şekilde karşılayan küresel mali piyasalar, günün ikinci yarısında ABD’den açıklanan üretici enflasyonunun (hem manşet hem de çekirdek) da beklentinin altında kalması ile biraz daha rahatladı. Bugün ise gözler yine ABD’de açıklanacak tüketici enflasyon verisinde olacaktır. Anketlere göre yıllık bazda manşet TÜFE artışının %2,9’a yükselmesi, çekirdek verinin ise %3,3’te olması öngörülüyor.  Takdir edeceğiniz üzere, gözler her ne kadar enflasyon verisine çevrilmiş olsa da, tüm dikkatler Trump üzerinde ve izleyeceği politikalara çevrilmiş durumda. Piyasalar, makro ekonomik verilerden ziyade Trump’tan beklenen olumsuz adımlara, bunun da yaratacağı enflasyonist görünüme odaklamış durumda. O cenahtan da olumlu bir gelişme olmadığı müddetçe, piyasaların huzur bulmasının da pek de kolay olmayacağını düşünüyoruz.

ABD borsaları dün geceyi hafif de olsa yükselişle tamamladı. Yeni gün başlangıcında pasifiğin diğer ucunda kararsız bir seyir görüyoruz. Japonya’nın gösterge endeksi Nikkei yatay seyrederken, Çin’de lokomotif hisseleri izleyen CSI300 ve Hong Kong’un Hang Seng endeksi ise geriledi. Faiz vadeli kontratlar, FED’den bu yıl 29 baz puan faiz indirimine gitmesi fiyatlarken, faiz indiriminin kesin olarak yapılacağı dönem ise Eylül ayı olarak ön plana çıktı. ABD’de dün beklentilerin altında kalan üretici enflasyonuna rağmen, 10 yıllık ABD tahvil getirisi %4,80 seviyesinin kıyısında kalmaya devam ettiğini görüyoruz. ABD’de açıklanacak enflasyon verisinin yanı sıra, yine ABD’de açıklanacak 2024 dördüncü çeyrek bilançoları da büyük bir merakla takip edilecektir. Bu bağlamda, Citi ve JPMorgan gibi büyük bankaların bugün güçlü bilanço açıklaması bekleniyor.

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Kasım Ayında Türkiye’ye 1,1 milyar dolar doğrudan yatırım girişi gerçekleşti

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından yayımlanan Kasım 2024 Ödemeler Dengesi İstatistikleri, cari işlemler hesabında önemli gelişmeleri ortaya koydu. Kasım ayında cari işlemler hesabı 2.871 milyon ABD doları açık verirken, altın ve enerji hariç cari işlemler hesabı 3.443 milyon ABD doları fazla olarak kaydedildi. Bu durum, dış ticaret açığının genel cari açık üzerindeki etkisini vurgularken, hizmetler dengesinin olumlu katkısını gösteriyor.

Kaynak: TCMB

Kasım ayı ödemeler dengesi tanımlı dış ticaret açığı 5.235 milyon ABD doları olarak hesaplandı. Hizmetler dengesi ise 3.725 milyon ABD doları net giriş sağlayarak cari açık üzerindeki baskıyı hafifletti. Hizmet gelirleri içinde taşımacılık sektörü 1.338 milyon ABD doları, seyahat gelirleri ise 2.630 milyon ABD doları ile öne çıktı. Buna karşın, birincil gelir dengesi net çıkışının 1.442 milyon ABD doları olması, cari açık üzerindeki negatif etkisini sürdürdü.

Kaynak: TCMB

Finans hesaplarında hareketlilik

Kasım ayında finans hesaplarında doğrudan yatırımlardan kaynaklanan net giriş 582 milyon ABD doları olarak gerçekleşti. Yurt dışı yerleşiklerin Türkiye’de gerçekleştirdiği doğrudan yatırımlar 1.139 milyon ABD doları olarak kaydedilirken, yurt içi yerleşiklerin yurt dışında gerçekleştirdiği yatırımlar 557 milyon ABD doları arttı. Gayrimenkul alımları ise 194 milyon ABD doları olarak raporlandı.

Kaynak: TCMB

Portföy yatırımları, Kasım ayında 1.229 milyon ABD doları net giriş sağladı. Yurt dışı yerleşikler hisse senedi piyasasında 39 milyon ABD doları, Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) piyasasında ise 1.645 milyon ABD doları net alım gerçekleştirdi. Kredi hareketlerinde bankalar 3.226 milyon ABD doları, genel hükümet ise 174 milyon ABD doları net kredi kullanımı yaptı.

Resmi rezervlerde artış

Kasım ayında resmi rezervlerde 1.327 milyon ABD doları net artış yaşandı. Bu gelişme, Türkiye’nin dış finansman dengesinde pozitif bir işaret olarak öne çıktı. Yılın ilk 11 ayındaki toplam cari açık 5.606 milyon ABD doları olarak kaydedilirken, hizmetler dengesi bu dönemde 58.038 milyon ABD doları net gelir sağladı. Finans hesapları kapsamında, net doğrudan yatırımlar 3.838 milyon ABD doları, portföy yatırımları ise 12.412 milyon ABD doları giriş kaydetti.

Kaynak: TCMB

Hizmetler dengesi ve finansman akışları öne çıkıyor

Kasım 2024’te, hizmetler dengesinden elde edilen yüksek gelirler, cari açık üzerindeki baskıyı hafifletti. Özellikle taşımacılık ve turizm gelirleri, bu olumlu katkının temel kaynağı oldu. Öte yandan, finansman tarafında doğrudan ve portföy yatırımlarındaki artış, dış finansman ihtiyacını karşılamada kritik bir rol oynadı.

investing

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Trump’ın koltuğa oturmasına beş kala çanlar piyasalar için çalıyor!

Yayınlanma:

|

Yazan:

Geride kalan ve belki de yılın fiili olarak başladığı ilk haftaya küresel mali piyasalar pek de iyimser bir başlangıç yapamadı. Sizin de takdir edeceğiniz üzere, Trump’ın yaklaşan ayak sesleri piyasalar üzerinde var olan baskıyı daha da artırdı. Şöyle ki, İngiltere’de 30 yıl vadeli tahvil faizi son 27 yılın zirvesine yükselirken, kraliyet aslanı Sterlin 1,21 seviyesini test ederek bir yılı aşkın bir sürenin en düşük seviyesine geriledi. FED’den 2025 yılına yönelik seri faiz indirim beklentisi topyekûn rafa kalarken, senenin ikinci yarısına yönelik sınırlı da olsa faiz indirim beklentisinin ise korunduğunu görüyoruz. Trump’ın ikinci döneminde uygulayacağı politikaların enflasyonist olacağı beklentisinin yanı sıra, Kanada’nın eyalet olarak ABD’ye katılması, Meksika Körfezinin isminin Amerika Körfezi olarak değiştirilmesi yönünde çıkış, Panama kanalı ve Grönland için askeri güç kullanımının tartışılması derken, piyasaların da kafasının iyice karıştığını söylemeliyiz.

Trump’ın yanında devamlı yer alan Elon Musk’ın, yaklaşan Almanya seçimleri için de yön gösterici olduğunu görüyoruz. X ortamında, Make Europe Great Again (MEGA) başlığı ile aşırı sağcı AFD Başkanına destek beyan ettiğini de görüyoruz. Fransa’nın Avrupa’nın güvenliğini tartışmaya açması, Rusya riski yanı sıra ABD riskini de gündeme getirirken, tahvil piyasalarının kafasının karışık olmasını pekâlâ anlayabiliyoruz. Öte yandan, geçen seneyi oldukça iyimser bir şekilde kapatan ABD borsalarının (S&P %23 , Nasdaq %29) Trump politikaları netleşen kadar satış baskısı ile karşı karşıya kalabileceğini de göz ardı etmemek gerekiyor.

İngiltere devlet tahvillerinde yükseliş manşet olarak ön plana çıksa da, ABD’de neredeyse üç ay gibi kısa bir dönmede, hatta FED’in de yılın son dönemine 100 baz puan faiz indirimi sıkıştırdığı bir zaman aralığında, 10 yıllık tahvil faizlerinde yaşanan 100 baz puan yükseliş piyasaların önünü görememesine neden olurken, pek çok fonu da zora soktuğunu okuyoruz. Mevcut karamsar tablo yetmezmiş gibi, her ayın ilk Cuması ABD’de açıklanan resmî enflasyon verisinin de kuvvetli gelmesi, piyasalar ahengini daha da bozdu: ABD Doları 110 seviyesine dayanarak son iki yılın zirvesine yükselirken, 10 yıllık tahvil faizi ise %4,80 seviyesine dayanarak son bir yılın en en yüksek seviyesini test etti.

Elbette, doğum oranlarının düştüğü, kalifiye eleman sıkıntısını yaşandığı hatta demografik faktörlerin ön plana çıktığı bir ekosistemde, Trump’ın göçmenleri sınır dışı edeceğini, öte yandan da gümrük vergilerini artıracağı yönünde beyan ettiği politikalara ilaveten ABD’de açıklanan güçlü istihdam verisi, yılın ikinci yarısına ait cılız olan faiz indirim beklentilerini de iyice törpüledi. Bank of America, istihdam verisi ardından 2025 yılında öngördüğü iki adet faiz indirim beklentisinden geri adım atarken, bir sonraki adımın faiz artırımı yönünde olabileceğini açıkladı. Piyasaların FED’i okumakta (tahmin etmekte) uzun bir süredir pek de başarılı olmadığını düşünürsek, revizyonlara pek de aldırış etmek istemiyoruz. Keza, beklentinin devamlı değiştiğini ve tahmincilerin de önünü göremediğini kabul etmemiz gerekiyor. Bizim görüşümüz aslında çok net. Trump 1.0 döneminden de pekâlâ bildiğimiz üzere, Trump bir işadamı ve masanın altın kuralını çok iyi uyguluyor. Kısa ve öz konuşurken, rakiplerine de korku dalgası salarak istediğini bir yere kadar kopararak sonra da uzlaşmaya çalışıyor.

Bu minvalde, Trump politikalarını yaratacağı endişelerin egemen olacağı yılın ilk çeyreğinde doların güçlü kalmaya devam edeceğini düşünüyoruz. Sonrasında ise, Trump kendisinin de büyük bir sarsıntıya sebep olmak istemeyeceğini hatta doların da çok da kuvvetli olmasını arzu etmeyeceğini düşünüyoruz. Daha da basit bir anlatımla, belirsizliğin yüksek seyredeceği bir döneme girerken, piyasalarda yaşanacak türbülansa karşı da hazırlıklı olmak gerekiyor. Şöyle ki, bültenimizi okuyana yatırımcıları şu cümlelere çok aşina olduklarını biliyoruz “faiz getirisi olmaya altın, 10 yıllık tahvil faizinde yaşanan yükselişe boyun eğdi”… Gelin hep beraber altının haftayı nasıl kapattığına bakalım. ABD’de 10 yıllık tahvil getirisinin son onbeş ayın zirvesine geldiği bir haftada, altını ons fiyatı %2,5 yükselerek ons bazında 2,700 dolar seviyesine neredeyse yükseldi! ABD’nin çığ gibi büyüyen borcu, Kıta Avrupası’nın yapısal sorunları, İngiltere kamu maliyesine yönelik riskler derken, fiat (itibarlı) paralara olan güvenin sarsıldığı bir ekosistemde, altın ve bitcoin gibi arzı sınırlı alternatif enstrümanlara olan talebi güçlendireceğini düşünüyoruz.

Türkiye cephesine yönelik son sekiz aydır bültenimizin dilinden de anlaşılacağı üzere olumlu duruşumuzu koruyoruz. TCMB’nin net döviz pozisyonunun 2017 yılından bu yana en güçlü düzeye gelmesi de bu görüşümüzü destekliyor. TCMB’nin swap hâriç net döviz pozisyonunun -77 milyar dolar ile korkutucu bir tablo sergilediği yakın geçmişte yurt içi yerleşiklerin tasarruf tercihi dövize lehine dönerken ve dolarizasyon eğilimi de %70 seviyesinin üzerine yükselirken, bugünlerde ise TCMB’nin net döviz pozisyonunun +40 milyar doları aşması ile TL mevduatın toplam mevduat havuzu içindeki payı da %60 seviyesine iyice yaklaştı.

TCMB’nin enflasyon ile savaşta 2025 yılında da güçlü TL’den yana oyunu kullanacağı ve döviz kurunda büyük bir volatiliteye fırsat vermek istemeyen regulator konumu ile gerekli gördüğü yerde alım, gerekli gördüğü yerde ise satım yaparak döviz piyasasını dengede tutmaya devam ettiğini hemen hemen her gün bültenimizde işliyoruz. TCMB’nin piyasayı ‘denge’ tutan duruşuna paralel TL talebi güçlenirken, enflasyonun gerilemeye devam edeceği ve faizlerin de düşeceği görüşünden hareketle, Türkiye cephesinde var olan olumlu ‘hikâyenin’ de devam edeceğini düşünüyoruz. Eğer bir dış şok yaşanmazsa, geçen senenin Mayıs ayından bu yana sahip olduğumuz TL uzun pozisyonları korumaya devam etme gayreti içinde olacağız. Bunu yaparken, TL’nin reel anlamda getirisinin 2024’teki kadar cazip olmayabileceğini de göz ardı etmeyeceğiz. Hisse senetlerinin Cuma günün kırmızıda kapattığı günde, USDTRY kuru 35,40 seviyesine hafifçe de olsa yükseldi. Beş yıl vadeli CDS risk primi 270 baz puana yükselerek son iki ayın en yüksek seviyesine gelirken, iki yıl vadeli gösterge tahvil, TCMB’yi fiyatlamaya devam ederek son bir yılın en düşük seviyesi olan %39,88’e geriledi.

Piyasalar açısından Trump’ın koltuğa oturmasına artık beş iş günü kala, önemli makro ekonomik verilerin açıklanacağı kritik bir haftaya giriyoruz. Çarşamba günü ABD ve İngiltere’de açıklanacak enflasyon verilerinin piyasalar cephesinde dalgalanma yaratabileceğini göz ardı edilmemelidir. Avrupa’nın ortak para birimi EUR değer kaybetmeye devam ederek bu sabah 1,02 seviyesine kadar gerilediğini görüyoruz. Kıta Avrupasında yaşanan belirsizlik ve hâliyle talep yetersizliği, ana ihracat pazarı Avrupa olan Türk ihracatçısını zorlarken, EUR cephesinde 0,95 seviyesinin de ufukta göründüğü bir ortamda, ihracat bedellerinin türev piyasalarında hedge edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Öte yandan, Sterlin bu sabah 1,21 seviyelerinin diplerine kadar gerileyerek iki yılı aşkın bir sürenin en düşük seviyesini test etti. GBPTRY kuru 43 seviyesinin altını test ederken, EURTRY kuru 36 seviyesinin diplerine kadar geriledi. TL’nin sepet bazında değer kazandığını görüyoruz.

Haftanın son iş gününde güçlü gelen ABD istihdam verisinin Trump stresine eklenmesi, ABD’de devam eden yangının maliyetinin ise sigorta maliyeti ile birlikte 150 milyar doları bulabileceği beklentisinin sigorta şirketleri üzerinde satış baskısı kurması ile ABD borsaları haftanın son iş gününü %1,5 civarında düşüşle tamamladı. Yeni gün başlangıcında, Asya piyasalarında topyekûn kırmızı bir rengin hâkim olduğunu görüyoruz. Gösterge endeks Tokyo borsası %1, Tayvan borsası %2, Hong Kong borsası ise %1,4 aşağıda işlem görürken, ABD borsalarının vadeli işlemlerinde de satıcı bir havanın egemen olduğunu not edelim. Kobi endeksi Russell 2000 %1 düşüşle başı çekiyor. Öte yandan, ABD’nin Rus petrolüne ve taşıyıcı gemilerine yönelik yeni yaptırımları, Rusya’nın Çin ve Hindistan’a petrol ihracatını kısıtlayacağını okuyoruz. Bu durum, elbette Çin ve Hindistan’ın Orta Doğu, Afrika ve Amerika’dan petrol tedarikine yönelmesine, petrol fiyatlarının ve nakliye maliyetlerinin artmasına neden olacağı görüşünden hareketle, petrolün varil fiyatı bu sabah 81 dolara gelerek son altı ayın zirvesine yükseldi.

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.