Connect with us

BANKA HABERLERİ

S&P Global: Türk bankalarının sorunlu krediler 46 milyar doları aştı

Yayınlanma:

|

Türkiye’de enflasyon Eylül ayında %83’e ulaştı ve bankanın takipteki kredi portföylerinde daha fazla büyümeye katkıda bulunması muhtemel.

Türk bankaları şişen kötü kredileri satmak için iletişim içinde oldukları yabancı yatırımcıları çekmekte zorlanıyor. Çünkü söz konusu kredilerin nasıl değerleneceği ve ülkedeki ekonomik ve politik belirsizlikler nedeniyle artan endişeler uluslararası yatırımcıları performans göstermeyen sorunlu kredilerden uzak tutuyor.

S&P Global Market Intelligence analizine göre, Türkiye’nin takipteki kredileri veya NPL’lerinin satışları 2019’dan bu yana düşerken, bankacılık sistemindeki sıkıntılı borç seviyesi büyümeye devam etti. Son yasal reformlar, NPL piyasasında daha fazla yabancı yatırımın önünü açtı, ancak ilgi şu ana kadar düşük kaldı.

PwC birimi Strategy&’de Türkiye’de finansal hizmetler danışmanlığı alanında ortak olan Ozan Cığızoğlu, Market Intelligence’a verdiği demeçte, yabancı yatırımcıların herhangi bir Türk varlığına satın almak için koymak isteyecekleri yüksek riskli primin bankaların satış fiyatı beklentilerini karşılamayacağını söyledi. Bunun, Haziran 2023’teki seçimlerden önce makroekonomik görünümün iyileşmeden daha yüksek vitese geçmesi muhtemel olmayan Türkiye NPL pazarındaki mevcut fiyat farkını genişleteceğini ekledi.

Türk bankaları için bu, takipteki sıkıntılı borcun bilançolarında daha uzun süre kalacağı ve zayıf ekonomi ve yüksek enflasyon nedeniyle borçluların geri ödeme kabiliyeti kötüleştikçe potansiyel olarak artacağı anlamına geliyor. Daha fazla NPL, bankaların karlılıklarına, sermayelerine ve dolayısıyla ekonomiye borç verme yeteneklerine yük oluşturacak.

Sorunlu krediler artıyor

Market Intelligence verileri, 30 Haziran itibariyle Türk bankaları tarafından tutulan NPL’lerin ve Aşama 2 kredilerinin – önemli temerrüt riski altında olarak sınıflandırılanlar – seviyesinin, 2021 tam yıl toplamlarını aştığını gösteriyor. NPL’lerin toplam tutarı 192,67 milyar liraya, 2. Aşama kredilerin ise 667,48 milyar liraya yükselerek sistemdeki toplam sıkıntılı borç toplamı Haziran ayı sonunda 860 milyar liranın üzerine veya 46 milyar doların üzerine çıktı. 2021 yılının tamamı için toplam tutar 791,48 milyar lira olarak gerçekleşti ve bunun 191,18 milyar lirası NPL oldu.

Banka aktif kalitesinin, ekonomik yavaşlama, yaygın enflasyon ve liranın potansiyel olarak daha fazla değer kaybetmesi nedeniyle 2023’te daha da kötüleşmesi ve daha fazla Aşama 2 kredisinin NPL kategorisine girmesi bekleniyor. S&P Global Ratings, 4 Ekim’deki bir raporunda, daha zayıf bir liranın, hala döviz borcuna yüksek oranda maruz kalan Türk şirketler sektörünün kredibilitesini aşındıracağını ve bankaların kredi defterlerini vuracağını söyledi.

COVID-19 yardım önlemleri, 2020 ve 2021’de ekonomik performansı artırarak bankaların NPL tahsilatını kolaylaştırdı. Yine de bu iyileşme bu yıl sona erecek.  Dünya Bankası’nın 10 Ekim’deki tahminlerine göre, Türkiye’de GSYİH büyümesinin 2022’de %4,7’den 2023’te %2,7’ye düşmesi bekleniyor.

Piyasa gözlemcilerine göre, S&P Global Ratings’in 2022’de ortalama %74 ve 2023’te % 40 olacağını tahmin ettiği yükselen enflasyon ve ekonomik yavaşlama, bankalara, özellikle kurumsal kredi defterlerinde, kötü borç sorunlarıyla başa çıkmaları açısından daha fazla baskı oluşturacak. Lira sıkışıklığı, birçok işletmeyi hala banka bilançolarında yer alan döviz borçlarını ödeyemez hale getirdi.

NPL satışları düşüyor

Market Intelligence verileri, 2022’de şu ana kadar hepsi yerel varlık yönetim şirketlerine olmak kaydıyla sadece üç NPL satışı olduğunu göstermekte. 2019’da bu sayı 11’di.

Piyasa gözlemcilerine göre, ülkedeki oluşan kötü borç krizinin çözülmesi, şu ana kadar gerçekleşmemiş olan büyük ticari ve kurumsal kredi portföylerinin yeniden yapılandırılmasını ve satılmasını gerektirecek. Market Intelligence verilerine göre, şirket borçları son beş buçuk yılda Türk banka kredi portföylerinin yaklaşık %80’ini oluşturuyor.

Türkiye Bankalar Birliği verilerine göre de Türkiye’deki NPL’lerdeki kurumsal borçların oranı benziyor: tüketici NPL’leri Temmuz 2022 itibariyle ülkedeki toplam NPL’lerin sadece %16,7’sini oluşturmakta.

İstanbul merkezli Esin Avukatlık Ortaklığı’nın bankacılık, finans ve sermaye piyasası uygulamaları başkanı Muhsin Keskin, bir röportajda, bankaların, işletmelerden geri ödeme toplama olasılığının daha iyi olduğuna inandıkları için kurumsal NPL’leri satmaya veya bu portföyler için fiyat indirimlerini kabul etmeye daha az istekli olma eğiliminde olduklarını söyledi. Keskin, bankaların gelecekte toplamak için büyük umutları olmadığı perakende NPL’lerin satılmasının daha kolay olduğunu belirtti.

Ayrıca, ticari ve kurumsal NPL portföylerinin yerli varlık yöneticileri tarafından ele alınmasının daha zor olduğunu, bunların çoğunda ölçek sorunu olduğunu söyledi.

Son üç yılda Türk bankaları tarafından yabancı yatırımcılara doğrudan NPL satışı yapılmadı. Son yıllarda yabancı yatırımcıların Türkiye NPL piyasasına katılımını artırmaya yönelik çabalar sarf edildi. Ekim 2021’de menkul kıymetleştirme kanununda yapılan bir değişiklik sürecin önemli bir adımı olarak adlandırılmıştı. Yasa, daha önce yalnızca kredilerin gerçekleştirilmesi için izin verilen NPL’lere dayalı varlığa dayalı menkul kıymetlerin ihracına izin verecek şekilde değiştirildi.

Türkiye’nin yasama ortamı iyileştikçe, uluslararası finansal sponsorlar, kredi fonları ve endüstriyel ölçekli borç servisi firmaları, küresel finansal krizden bu yana geçen on yıl boyunca bekledikleri getirileri sağlamak için yeni fırsatlar arayacaklar.  Hukuk firması White & Case’in küresel M&A ve kurumsal uygulamasının ortağı Hyder Jumabhoy, bir röportajda, “Türkiye’yi muhtemelen bu yeni pazarlardan biri olarak görüyoruz” dedi.

Yine de, yaklaşan seçimler ve mevcut makro ortam göz önüne alındığında, gelgitin dönmesi muhtemelen birkaç yıl sürecek. Cığızoğlu, “Bankalar seçimden sonra görünümde bir değişiklik olacağını umuyor. Herkes ekonominin daha iyi olmasını bekliyor” dedi.

SP Global

Türk bankalarının sıkıntılı borcu, boşta kalan kötü kredi piyasası | nedeniyle 46 milyar doları aştı S&P Küresel Pazar İstihbaratı (spglobal.com)

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

İş Bankası’ndan “100. Yıl Bonosu”

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türkiye İş Bankası, kuruluşunun 100. yıldönümünde yeşil borçlanma aracı olan ‘100. Yıl Bonosu‘nu halka arz ediyor.

Bankadan yapılan açıklamaya göre, talep toplama tarihi 15-19 Nisan olan ‘100. Yıl Bonosu’nda alt limit 1000 lira olarak belirlendi. Bu halka arz ile birlikte yatırımcılar ilk kez İşCep aracılığıyla da talepte bulunabilecek.

Açıklamada görüşlerine yer verilen İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, sürdürülebilir ekonominin tesisinde finans sektörünün üstlendiği role ilişkin ‘Gerek sosyal sorumluluk çalışmalarımızda gerekse ana faaliyet alanlarımızda 100. yılımızın coşkusunu tüm paydaşlarımızla, tüm ülkemizle paylaşmak en büyük arzumuz. 100. Yıl Bonosu’nu da bu bakımdan çok kıymetli buluyorum.’ ifadelerini kullandı.

Bononun vade başlangıç tarihi 22 Nisan, vade bitiş tarihi İş Bankası’nın 100. kuruluş yıldönümü 26 Ağustos olarak belirlendi.

‘100. Yıl Bonosu’ ile İş Bankası, halka arz yöntemiyle tüm tasarruf sahiplerine yönelik Türkiye’nin ilk yeşil finansman bonosunu sunuyor.

İhraçtan sağlanan kaynak yeşil projelere verilen kredilerin finansmanı için kullanılırken, halka arza katılan her bir yatırımcı adına da TEMA’ya bir fidan bağışı gerçekleştirilecek.

İş Bankası, Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) tarafından yayımlanan ‘Yeşil Borçlanma Aracı, Sürdürülebilir Borçlanma Aracı, Yeşil Kira Sertifikası, Sürdürülebilir Kira Sertifikası Rehberi’nde belirtilen esaslara uygun olarak Aralık 2023’te de nitelikli yatırımcılara yönelik 500 milyon lira tutarında, iki yıl vadeli yeşil tahvil ile bankacılık sektöründe yurtiçinde lira cinsinden ilk yeşil borçlanma aracı ihracını gerçekleştirmişti.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

MERKEZ BANKASI 818 MİLYAR LİRA TARİHİ ZARAR AÇIKLADI

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın 2023 yılında 818,2 milyar TL zarar ettiği açıklandı. 818,2 milyarlık zarar KKM ödemelerinden kaynaklanıyor.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası, 2023 yılı bilançosunu açıkladı.

Buna göre realize edilen zararın 818,2 milyar TL olduğu bildirildi. Henüz realize edilmemiş “diğer” kalemler toplamı da 817,8 milyar TL olarak sabitlendi. Bu iki kalem; taşınan açık döviz pozisyonları ve KKM kur farkı ödemelerinden kaynaklandı.

Merkez Bankası’nın son 10 yıla dair yıllık karı/zararı (milyar lira) şöyle:

* 2013 +5,0 milyar TL
* 2014 +8,6 milyar TL
* 2015 +13,8 milyar TL
* 2016 +9,5 milyar TL
* 2017 +18,3 milyar TL
* 2018 +56,2 milyar TL
* 2019 +44,7 milyar TL
* 2020 +34,5 milyar TL
* 2021 +57,5 milyar TL
* 2022 +72,0 milyar TL
* 2023 -818,2 milyar TL

Resim

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Bretton Woods ikizleri (IMF ve Dünya Bankası) ve Türkiye

Dünya Bankası’nın Türkiye’ye açtığı krediler ve iş birlikleri ile ilgili örnekler çoğaltılabilir. Ancak projenin onaylanması tamamlanacağı anlamına gelmez. Beş yıl süreyle banka tüm süreci takip ediyor, projenin aşamalarında bir sorun yoksa devam eden projenin bütçesini kullandırtıyor. Haliyle hem kamu hem de özel sektörün borçluluğu artıyor, brüt dış borç stoku 500 milyar dolara ulaştı. Özel sektör dış borç stoku 250 milyar iken kamu sektörününki 202,5 milyar dolar

Yayınlanma:

|

Dünya üzerinde birbirini bazen tamamlayan bazen dışlayan iki farklı yapı olduğu hiç kimsenin gözünden kaçmıyor. Bir yanda rezerv paraya sahip ve elinde büyük fonlar bulunduran bir yapı, diğer yanda ise kalkınmasını kendi olanakları ile finanse edemeyen ve dış finansmana ihtiyaç duyan bir yapı.

Bu iki yapı coğrafi olarak birbirinden uzak. Finansal ilişki olarak ise bir “tık”lama kadar yakın. Ancak birbirlerine güvenmedikleri için güvenilir kurumların aracılığına ve garantörlüğüne ihtiyaç duyuluyor. Bu da çoğunlukla IMF, Dünya Bankası gibi uluslararası finans kuruluşlarının iş birliğini, kredi derecelendirme kuruluşlarının değerlendirmelerini ön planda tutuyor.

Uluslararası finans kuruluşları, kuruluşu ve sermayesine birden fazla ülkenin katıldığı, finansal faaliyetlerinden de birden fazla ülkenin yararlandığı kuruluşlardır.

İkinci Dünya Savaşı sonrasında Bretton Woods anlaşmasının imzalanması, IMF ve Dünya Bankası’nın başını çektiği Uluslararası Finans Kurumu (IFC), Uluslararası Kalkınma Birliği (IDA), Avrupa Yatırım Bankası (EIB), İktisadi İş birliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD), İslam Kalkınma Bankası (IDB) gibi uluslararası finansal aktörlerin birbiri ardına kurulması, dış borçlanmaların bu kuruluşlar aracılığıyla yürütülmesine neden oldu.

Uluslararası finans kuruluşlarının gelişmekte olan ülkeler nezdinde en popüler olanları, IMF (Uluslararası Para Fonu) ve Dünya Bankası’dır. Bu iki kuruluş, Bretton Woods İkizleri olarak da bilinir. 1944 yılında toplanan Bretton Woods Konferansı’nda kabul edilen esaslar üzerine kurulup, 1947’de finansal operasyonlarına başladılar, Türkiye de o tarihte bu iki kuruluşa birden üye oldu.

IMF, ülkeler arasında ticaretin devamını sağlamak ve uluslararası refahın düşmesini önlemek için ödemeler dengesi sorunu yaşayan ülkelerle, en bilinen imkanlarının başında gelen stand-by anlaşmaları imzalar. IMF o ülkenin borcunu ödemesini sağlayacak önlemleri almak kaydıyla, maddi destek sağlar. O nedenle IMF’nin destek sağladığı ülkeye uygulattığı ekonomi politikası önerilerinin arasında; dış ticaretin ve sermaye hareketlerinin serbestleştirilmesi, devalüasyona gidilmesi, sıkı maliye ve para politikalarının uygulanması, bazen daha da ileri giderek ücretlerin dondurulması yer alır. İşte IMF’nin stand-by anlaşmaları, bu kararların uygulandığı ülkelerde “acı reçete” olarak hafızalarda yerini korur. 

Türkiye IMF ile ilk kez 1958 moratoryumu ile tanıştı. Günümüze kadar 19 stand-by anlaşması imzaladı. 22 yıldır iktidarda olan AKP yönetimi, seçimle iktidara geldiğinde IMF ile devam eden bir stand-by anlaşması vardı. Ayrıca ilerleyen yıllarda AKP iktidarı IMF ile yeni bir stand-by anlaşması daha yaptı.

Dünya Bankası ise gelişmiş ülkelerin mali olanaklarını gelişmekte olan ülkelere kanalize ederek dünya genelinde yaşam kalitesini artırmak ve yoksulluğu azaltmak için proje ve program kredileri verir. Banka finanse edilecek projeleri, ekonomik, teknik, idari, mali ve işletmecilik açılarından ayrıntılı olarak inceler, kredi verildikten sonra da yürütülen projeyi takip edip, her aşamada rapor ister ve gönderilen uzmanlar aracılığıyla yerinde denetler.

Dünya Bankası aslında bir şemsiye kuruluş, onunla özdeşleşen beş kuruluş var: Bunlar; Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası (IBRD) Uluslararası Kalkınma Birliği (IDA), Uluslararası Finans Kurumu (IFC), Çoktaraflı Yatırımlar Garanti Ajansı (MIGA) ve Uluslararası Yatırım Anlaşmazlıkları Çözüm Merkezi (ICSID).

Dünya Bankası Türkiye’nin de dahil olduğu kalkınma çabası içinde olan Mozambik, Pakistan, Burundi, Ürdün, Ukrayna, Etiyopya, Tanzanya, Moritanya, Somali, Cibuti, Zimbabwe ve benzeri gelişmekte olan (azgelişmiş ülke tanımı kullanılmadığı için gelişmekte olan ülke denmekte) ülkelere program ve proje kredisi vermeye devam ediyor.

Dünya Bankası’nın şu anda aktif 2570 projesi var. Bu projeler 152 ülkede uygulanmaya devam ediyor. Devam eden projelerin toplam büyüklüğü ise 342,5 milyar dolar.

Türkiye’de Dünya Bankası grubunun 39 projesi devam ediyor. Bu projeler ile sağlanan toplam kaynak 11,1 milyar dolar. Onaylanan son projeler, yeşil enerji alanında.

Türkiye, Dünya Bankası kaynaklarından uzun yıllardır yararlanıyor. Ekonomiden sağlığa, sosyal güvenlik sisteminden kamu mali yönetimine kadar ekonomik ve sosyal yapımızın dönüştürülmesinde hep iş birliği yapıldı. Örneğin 1980 dönüşümü ve 24 Ocak kararlarının uygulanması için 3 ayrı yapısal uyum kredisini veren Dünya Bankasıdır.

Dünya Bankası kredilerinin son 20 yılda sayısı ve hacmi giderek artmış durumda. Ama hâlâ kalkınamadık.

2010 sonrası Dünya Bankası grubundan IBRD ile yapılan anlaşmaların hangi kamu kurumlarıyla yapıldığı, tutarı gibi bilgilerin yer aldığı bir tablo hazırladım, yazının sonunda yer alıyor, inceleyebilirsiniz.

Hazine ve Maliye Bakanı Sn. Şimşek, Dünya Bankasından sağlanan 18 milyar dolarlık bir kredi anlaşmasına varıldığını duyurdu. Bu anlaşmalar, 2023 yılının yaz aylarında başvurusu yapılan ve şubat ayı sonundan itibaren sonuçlandırılan projeler. Konuları ise, yeşil ihracat, endüstriyel emisyonların azaltılması, sosyal kapsayıcı yeşil dönüşüm ile ilgili. Türkiye’nin kalkınırken çevresel sosyal etkilere dikkat etmesi gerekecek.

IBRD’den sağlanan kaynağı elde edecek kuruluşlar arasında, Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bulunuyor. Bu projelerle hedeflenen; Türkiye’nin seçilmiş illerinde kilit sektörlerden kaynaklanan öncelikle hava kirleticilerinin ve sera gazlarının emisyonlarını azaltmak.

Görüldüğü gibi IBRD kamu kurumlarının projelerine kredi açıyor. Dolayısıyla kamu sektörü borç stokunu artırıcı özelliğe sahip. Dünya Bankası grubunda ayrıca özel sektör projelerine kredi veren bir de IFC bulunuyor.

IFC, Antalya Havalimanının kapasitesinin yeşil dönüşümle artırılması için TAV ile toplam 1,9 milyar Euro’luk bir anlaşma gerçekleştirildi. Şu anda 62,5 milyon Euro’luk kısmı verilmiş durumda. IFC’nin Türkiye’deki KOBİ’lere verdiği destek de var. 4 Nisan günü onaylanan dijitalleşme ile ilgili bir projenin kapsamı bir yazılım için (İkas). IFC’nin aralık 2023’te onayladığı bir proje, Türkiye’de elektrikli araç üretimi ve ihracatının desteklenmesiyle ilgili. Karsan ile yapılan iş birliği kapsamında 35 milyon Euro’luk destek sağlanacak. Ayrıca aynı günlerde depremin hasarının giderilmesi ve sürdürülebilirlik çerçevesinde Sanko holdinge de 350 milyon Euro’luk bir kaynağı IFC onaylamış durumda.

Dünya Bankası’nın Türkiye’ye açtığı krediler ve iş birlikleri ile ilgili örnekler çoğaltılabilir. Ancak projenin onaylanması tamamlanacağı anlamına gelmez. Beş yıl süreyle banka tüm süreci takip ediyor, projenin aşamalarında bir sorun yoksa devam eden projenin bütçesini kullandırtıyor. Haliyle hem kamu hem de özel sektörün borçluluğu artıyor, brüt dış borç stoku 500 milyar dolara ulaştı. Özel sektör dış borç stoku 250 milyar iken kamu sektörününki 202,5 milyar dolar.

Gerek yukarıda bahsettiğim Dünya Bankası’nın çalışma prensibinden gerekse aşağıdaki tablodan gördüğünüz gibi, bu krediler ile (Sn. Şimşek’in bahsettiği 18 milyar dolar) sağlanan meblağ piyasaya girerek kurun düşmesine yardımcı olacak özelliğe sahip değil. Ama önemli bir özelliği var; o da brüt dış borç stokunu artırmak.

Okumaya devam et

KATEGORİ

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

KRIPTO PARA PİYASASI

BORSA

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKAVİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKAVİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKAVİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.paravitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.