Connect with us

BANKA HABERLERİ

2025 yılını şekillendirecek en önemli 10 bankacılık ve finans teknolojisi

Yayınlanma:

|

Küresel ekonomik belirsizlikler, teknolojiye dayalı finansal yenilikler, sürdürülebilir yatırımlar ve dijital varlık pazarının büyümesi finansal tabloyu yeniden şekillendirmeye devam ederken, 2025 yılı bankacılık ve finans açısından hem zorlu hem de umut verici olacağa benziyor. Bankalar rekabet avantajlarını sürdürebilmek için bankacılık ve finans teknolojisinde trendleri iyi takip edebilmeli. Peki 2025 yılına damgasını vuracak en önemli finansal trendler neler?
Son yıllarda geleneksel kurumlar, rakip bankalardan ve finteki bozanlardan benzeri görülmemiş bir baskıyla karşı karşıya kaldı. Aynı zamanda bu kurumlar yapay zeka çözümlerini uygulamak ve müşteri deneyimini iyileştirmek için yarışıyor.

İşte bankalar ve finansal hizmet şirketleri için 2025’i şekillendirecek 10 önemli trend:

1. Arka plandaki yapay zeka kullanımı

2025 yılına gelindiğinde işlem işleme, mutabakat, veri girişi, uyumluluk ve dolandırıcılık tespiti gibi günlük görevlerin otomasyonu rutin hale gelecek. Verimlilik kazanımları ve azalan insan hataları, önemli ölçüde daha düşük işletme maliyetleri anlamına geliyor. Yeterli düzeyde yapay zeka olgunluğuna ulaşmış bankalar ve diğer finansal hizmet kuruluşları, bu ilk kullanım durumlarında uzmanlaştıktan sonra, gerçek zamanlı olarak tamamen özerk karar alma ve risk değerlendirmesini içeren daha gelişmiş dağıtımları değerlendiriyor. Bunu başarmak daha fazla verimlilik sağlayacak, ancak aynı zamanda müşteri verileri, mahremiyet ve yapay zekanın etik kullanımı konusunda daha büyük zorluklarla yüzleşmek anlamına da gelecek.

2. Müşteri hizmetlerinde uygulanan sohbet robotları ve yapay zeka asistanları

7/24 destek sunan ve giderek daha karmaşık hale gelen etkileşimleri yönetebilen otonom sohbet robotları, hızla müşteri hizmetlerinin vazgeçilmezi haline geliyor. 2025 yılına gelindiğinde bu botlar, birden fazla eylem ve çok daha karmaşık problem çözme becerileri gerektiren görevleri yerine getirebilen aracılara dönüşmeye başlayacak. Bu otomatik müşteri hizmetleri temsilcileri, proaktif yardım sunabilecek, müşteri ihtiyaçlarını tahmin edebilecek ve çok daha kişiselleştirilmiş ve kusursuz bir müşteri deneyimi yaratabilecek.

3. Üretken finansal planlama ve tavsiye

Üretken yapay zekanın daha karmaşık etkileşimleri ele alacağı bir diğer alan ise finansal planlama ve tavsiyeler olacak. Müşteri davranış verilerini derinlemesine analiz etme becerisini doğal dil işlemedeki en son gelişmelerle birleştiren otomatik temsilciler, müşterilere tasarruflarını, emekliliklerini ve yatırımlarını en iyi şekilde nasıl artırabilecekleri konusunda tavsiyeler sağlayacak. Bu tavsiye, yapay zekanın sanal bir finansal danışman olarak hareket etmesiyle, özellikle bireysel ihtiyaçlarına göre uyarlanacak.

4. Sürdürülebilir finansal ürünler ve etik yatırımlar

2025 yılında müşteriler giderek daha fazla sürdürülebilir ve etik finansal ürünler talep ediyor. Bu, yenilenebilir enerji girişimlerine odaklanan yatırım fonlarına yatırım yapmanın mümkün olacağı anlamına geliyor. Müşterilerin finansal tercihlerinin çevresel ayak izleri üzerindeki etkisi konusunda bilinçli kararlar almalarına yardımcı olmak için bankaların ve diğer kurumların, işlemlerden kaynaklanan enerji tüketimi ve karbon emisyonları gibi veriler konusunda şeffaf olmaları gerekecek. Bunu başaran bankalar ve finans kuruluşları, müşterilerinin sürdürülebilirlik ve karbondan arındırma yolculuğunda kendilerini son derece değerli ortaklar olarak konumlandıracak ve çok sayıda yeni iş fırsatı yaratacak.

5. Merkez bankası dijital para birimleri

Merkez bankalarının, şu anda kripto para birimlerine eşlik eden risk, dalgalanma ve dolandırıcılığa maruz kalmadan, blockchain tabanlı işlem ağlarının rahatlığından ve faydasından yararlanmasına olanak sağlamak için tasarlanmış devlet destekli kripto para birimleri. 2025 yılında, dijital yuanı olan Çin, Avro Bölgesi, Brezilya, Tayland ve diğer birçok ülke, MNBC’lerle ilgili deneylerini ilerletecek ve bu da daha dijital bir küresel finansal sisteme doğru geçişi yansıtacak.

6. Kuantum finansı

Kuantum hesaplamanın gerçek dünyadaki finansal hizmet iş yüklerine uygulanması hala oldukça deneyseldir. Ancak artan ilgi ve yatırımlarla birlikte 2025 yılı ilk operasyonel konuşlandırmaların yılı olabilir mi? Kuantum hesaplama, belirli hesaplama işlemlerinin milyonlarca kat daha hızlı gerçekleştirilmesine olanak sağlamak için kuantum bilgisayarların dolaşma ve süperpozisyon gibi özel yeteneklerinden yararlanmayı içerir. Finans alanındaki potansiyel kullanım örnekleri; risk analizi, dolandırıcılık tespiti, otomatik ticaret, kredi puanlama, siber güvenlik ve geleceğe yönelik şifreleme geliştirmeyi kapsamaktadır.

7. Yeni nesil bankacılık ve süper uygulamalar

Mali işleri merkezi uygulamalardan ve dijital platformlardan yönetmenin rahatlığı, geleneksel finans kurumlarından giderek daha fazla müşteri çekiyor. Bu fenomen, fintek start-up’larının ve rekabetin yanı sıra WeChat veya PayTm gibi “süper uygulamalar”ın sürekli yükselişi sayesinde hızlanıyor. Bunlar ödeme ve finansal hizmetlerin yanı sıra araç paylaşımı ve e-ticaret gibi iletişim ve yaşam tarzı özellikleri de sunuyor.

8. Yapay zeka düzenlemesi, gözetimi ve şeffaflığı

Finansal hizmetler, yapay zekayı işin tüm alanlarında coşkuyla benimserken, aynı zamanda düzenleyici kurumların artan incelemeleriyle de karşı karşıya kalıyor. 2025 yılı, yasa koyucuların önyargılı ve etik olmayan yapay zekanın tehlikelerini ortadan kaldırırken güveni ve şeffaflığı teşvik etmek için tasarlanmış çerçeveleri uygulamaya koymasıyla yeni kuralların ve standartların ortaya çıkacağını görecek. 2025 ve sonrasına yaklaştığımız şu günlerde, bu değişen hukuki ortamda ilerlemek bankalar, finansal hizmet kurumları ve fintech girişimleri için kritik bir zorluk olacak.

9. Geleceğin işleri ve teknolojik yetenek krizini çözmek

İşler değişiyor ve finansal hizmet kuruluşlarının ihtiyaç duyduğu iş türleri de değişiyor. Bu zorluğun önemli bir kısmı tam olarak hangi yeni rollere ihtiyaç duyulacağını belirlemekten geçiyor. -Üretken yapay zeka istemleri konusunda uzmanlaşmış mühendislerden siber güvenlik analistlerine ve dijital dönüşüm stratejistlerine kadar.- Birçok kuruluşun yapay zeka fırsatlarından yararlanmasını engelleyen beceri açığını kapatmak, 2025’te, beceri geliştirmeyi ve yeniden beceri kazandırmayı, işe alım girişimlerinde çeşitliliği teşvik etmeyi ve yaşam boyu öğrenme fırsatları yaratmak için ortaklıklar eğitim fırsatları oluşturmayı içeren büyük bir zorluk olacak.

10. Belirsizlik zamanlarında siber hazırlık ve dayanıklılık

Yoğunlaşan siber saldırı tehdidi, jeopolitik gerilimler ve ekonomik belirsizlikle karşı karşıya kalan bankalar ve finans kurumları, operasyonlarının dayanıklılığına giderek daha fazla kaynak ayırmalı. Bu, tedarik zinciri kesintileri ve savaş, küresel salgın hastalıklar, iklimle ilgili aksamalar veya başka herhangi bir tehdidin neden olduğu müşteri davranışlarındaki değişiklikler karşısında iş sürekliliğini sağlamak için sağlam acil durum planlarının uygulamaya konmasını içerir. Belirsizlik karşısında dirençli olmak, tüketicilerin güvenini kazanmak ve finansal hizmet kuruluşlarının 2025’te karşılaşacağı tüm potansiyel varoluşsal tehditlerden kurtulmak için çok önemlidir.

Finansal hizmetler sektörü her zaman güven, güvenlik ve hizmetle ilgili olmuştur. 2025’te değişen şey bu temel ilkelerin nasıl uygulandığıdır. Başarılı bankalar sadece yeni teknolojileri benimsemekle kalmayacak, dijital çağda bankacılığın ne anlama geldiğini temel olarak yeniden tasarlayacaklar. Bankacılığın geleceği sadece dijital değil; akıllı, sürdürülebilir ve her zamankinden daha insani.

FORBES

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Prof. Dr. KORKMAZ: Dış Açıklar Hepimizden Götürdü

Yayınlanma:

|

Yazan:

Hepimizin bildiği kurbağa hikayesi vardır… Bir kurbağayı kaynayan suya koyarsanız, zıplayarak kazandan çıkmaya çalışacaktır. Fakat eğer onu ılık suya koyar ve suyu yavaşça ısıtırsanız, su ısındıkça, kurbağa rahatlar ve uyuşur. Sonrasında ölür.

Her seferinde ilgililer, ithalata bakmıyor, dış açığa bakmıyor, ihracatta patlama diyor. Etkisi gecikmeli ve yavaş olduğu dış açıkların ve cari açıkların getirdiği maliyetler kısa dönemde fark edilmiyor. Ama Cumhuriyet döneminde dış açıklar hem döviz şoklarına neden oldu, hem krizlere neden oldu, hem de ülkeyi ve insanımızı yoksul bıraktı.

Cumhuriyetin ilk yıllarında, 1923–1950 arasında Türkiye dış ticarette denge sağlandı.

1950-1960 arasında sürekli cari açık verdik.

1960-2002 arasında, kriz yılları olan 1994 ve 2001 yıllarında, devalüasyon ve üretimde düşüşten dolayı cari fazla oluştu. Diğer yıllar hep açık verdik.

Son yıllarda 2003 sonrası dış açıklar arttı. 2003’ten bugüne dış ticaret fazlamız olmadı. Yalnızca 2019 yılında pandemi nedeni ile ithalat azaldı ve cari fazla verdik.

  • 2003-2025 Ocak-Şubat arasında geçen 22 yıl 2 ayda 741 milyar 755 milyon dolar cari açık
  • 2003 -2025 ocak- Mart arasında geçen 22 yıl 3 ayda toplam 1 trilyon 142 milyar 651 milyon dolar dış ticaret açığı

Bu nedenledir ki ülkemiz ve halk yoksullaştı. Zira cari açık, dış ekonomik ilişkiler kaybından açık, yurt dışına kaynak ve servet transferi demektir.

Elimize faiz havucu vermişler. Ekonomi yönetimi olarak, halk olarak, medyanın tamamı ve maalesef bazı akademisyenler dahil, bu havuçla oyalanmaktan gerçek tehlikeyi göremiyoruz. Türkiye ekonomisi için gerçek tehlike dış açıklardır.

TÜİK, 2025 yılı Ocak-Mart dış ticaret verilerini açıkladı. Üç aylık dış ticaret açığımız 20 milyar dolardır. Böyle giderse yıl sonuna kadar 80 milyar dolar civarında olacaktır. 

Neden bu kadar dış açık veriyoruz?

1- Milli dış ticaret politikamız yoktur.

Aşağıdaki tabloya bakarsak;

  • Üç ayda toplam dış ticaret açığımız 20 milyar dolar, ama ihracatımızın yalnızca yüzde 3,6 sını yaptığımız Çin ve Rusya’ya olan dış ticaret açığımız daha fazla 20,8 milyar dolardır.
  • Buna karşılık ihracatımızın yüzde 49,6’sını yaptığımız AB ve İngiltere’ye 4,5 milyar dolar dış ticaret fazlamız var. Avupa’dan kazanıp, Çin ve Rusya’ya veriyoruz.

Çin’e ve Rusya’ya mecbur değiliz. Çünkü Çin’den teknoloji ithal etmiyoruz. Rusya’dan ithalatımız içinde petrol ve doğal gazın payı yüzde 37’dir.

Çin’den ithalata sınır getirmeliyiz, Rusya ‘ya alternatif ithalat imkanlarını aramalıyız.

2- Üretimde ithal girdi payı yüksektir. 

Toplam ithalat içinde, üretimde girdi olarak kullanılan aramalı ile hammadde oranı yüzde 71,2’dir. Yatırım malı ithali düşük yüzde 133 tür. Bu ithalat mevcut yatırımların amortismanı – yenilenmesine ancak yeter. Tüketim malı ithalatı yüzde 15,7’dir. İki yıl önce bu oran yüzde 12 dolayında idi. (aşağıdaki tablo)

Dış ticaret açığından kurtulmak için Türkiye’de üretimde kullanılan ithal girdi payını azaltmak gerekiyor.Bunun içinde;

  • Yüksek ithal girdi kullanan sektörlerde İthal İkamesi politikası uygulamak gerekir. 
  • Ara malları ve hammadde üretimine yüksek teşvik vermek gerekir.
  •  Kamu yatırımlarında ve alımlarda yerli üretim öncelik vermek gerekir.
  • Yüksek teknoloji yatırımlarını artırmak ve bu paralelde Üniversite-sanayi iş birliğini geliştirmek gerekir.
  • Bu uygulamaları sektörel ve bölgesel kalkınma planları doğrultusunda yapmak gerekir.

Elbetteki başta yatırım altyapısını oluşturmalıyız. Ama sonrasında niyet etmek ve başlamakta işin yarısını çözmek demektir.

Prof. Dr. Esfender KORKMAZ– esfenderkorkmaz.com

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Alternatif Bank’tan Türkiye ekonomisine 92 milyar TL’lik katkı

Yayınlanma:

|

Yazan:

Alternatif Bank, 2025 yılının ilk çeyreğine yönelik finansal sonuçlarını açıkladı. Bankanın konsolide rakamlara göre aktifleri 101 milyar TL, nakdi ve gayri nakdi kredilerde ekonomiye sağladığı katkı ise 92 milyar TL oldu. Alternatif Bank’ın yılın ilk çeyreği itibarıyla konsolide net karı ise 174 milyon TL olarak gerçekleşti.

Banka’nın özkaynakları 7,5 milyar TL’yi aşarken sermaye yeterlilik rasyosu da %20,14 oldu. 2025 yılı ilk çeyreğinde sergilenen başarılı performans doğrultusunda Alternatif Bank’ın konsolide net karı 174 milyon TL olarak gerçekleşti.

Bankanın 2025 yılı ilk çeyreğine ait finansal sonuçlarını değerlendiren Alternatif Bank Genel Müdürü Ozan Kırmızı,şunları söyledi: “2025 yılına sağlam bir başlangıç yaptık. Finansal istikrarımızı koruyarak büyümeye devam ettiğimiz bir çeyreği geride bıraktık. Toplam aktif büyüklükte 101 milyar TL seviyesine ulaştık. Bu büyümede toplam kredilerdeki %16’lık artış önemli bir rol oynadı. Ayrıca, 2024’ün ilk yarısından itibaren bireysel kredilerdeki stratejik büyüme bu artışa katkıda bulundu. Mart 2025 sonu itibarıyla bireysel kredi hacmimiz Mart 2024’e kıyasla %266 büyüme elde ederek 1 milyar TL’yi aştı. Yılın ilk çeyreğinde yüksek aktif kalitemizi koruyarak etkin bir bilanço yönetimi gerçekleştirdik. Bu sayede nakdi ve gayri nakdi kredilerle ülke ekonomisine sağladığımız desteği 92 milyar TL seviyesine çıkarmış olmaktan dolayı son derece gururluyuz. 2025 yılı ilk çeyreğinde ortaya koyduğumuz performansla, Alternatif Bank’ın konsolide net karı ise 174 milyon TL olarak gerçekleşti. Müşterilerimizin değişen ihtiyaçlarına hızlı ve etkin çözümler sunarken bankacılık faaliyetlerimizi sorumlu finans anlayışıyla sürdürdük. Hedefimiz, önümüzdeki dönemlerde de sürdürülebilir büyümemizi devam ettirerek ülkemiz ekonomisine katkımızı artırmak olacak.”

Üst yönetimde stratejik yapılanma

Alternatif Bank olarak büyümeyi yalnızca finansal sonuçlarla ölçmediklerine değinen Ozan Kırmızı sözlerine şöyle devam etti: “2025 yılının ilk çeyreğinde gerçekleştirdiğimiz organizasyonel değişimle, daha çevik, daha etkin ve müşteri odaklı bir yapıya geçiş yaparak geleceğin bankacılığına şimdiden hazırlanmaya başladık. İş yapış modellerimizi güçlendirerek, inovasyon kabiliyetimizi artıracak bir yapılanma oluşturduk. Bu adım, Bankamızın Alternatif Bank’ın dinamik piyasa koşullarına daha hızlı uyum sağlayan, müşteri beklentilerine daha çevik ve etkin yanıt veren bir organizasyon olma yolundaki dönüşümünü güçlendirdi” dedi.

Zurich Türkiye ile stratejik iş birliği

2025’in ilk çeyreğinde attıkları stratejik adımlardan birini de sigorta alanında gerçekleştirdikleri iş birliği olduğunu dile getiren Kırmızı, söz konusu anlaşmayla ilgili görüşlerini şu sözlerle ifade etti: “Zurich Sigorta Grubu Türkiye ile imzaladığımız uzun vadeli stratejik anlaşmayla, müşterilerimize daha geniş yelpazede entegre finansal çözümler sunmaya başladık. Bu iş birliğinin Alternatif Bank’ın bireysel ve kurumsal müşterilerine, 360 derece hizmet sunma vizyonunu pekiştirirken, Bankamızın hizmet çeşitliliğini artırarak sürdürülebilir büyümesine katkıda bulunacağına inanıyorum.”

VOV Hesap ile gelen yenilikçilik ödülü

Alternatif Bank’ın tasarrufu teşvik eden yenilikçi ürünü VOV Hesap, Stevie Awards’tan ödül alarak önemli bir başarıya imza attı. VOV Mevduat, dünyanın prestijli ödüllerinden biri olan ABD merkezli Stevie Awards for Sales & Customer Service’in “Pazarlama Çözümü” kategorisinde bronz ödüle layık görüldü. Alternatif Bank Genel Müdürü Ozan Kırmızı, “Müşteri odaklı inovasyon kültürümüz, uluslararası alanda da takdir toplamaya devam ediyor. Yenilikçi ürünümüz VOV Hesap, dünyaca saygın Stevie Awards for Sales & Customer Service organizasyonunda “Pazarlama Çözümü” kategorisinde bronz ödüle layık görüldü. Bu başarı, dijitalleşme ve müşteri deneyimi odaklı stratejimizin ne kadar doğru olduğunu bir kez daha gösterdi. Vadesiz hesabın esnekliği ile vadeli mevduatın kazancını birleştirerek müşterilere benzersiz bir tasarruf yönetimi sunan VOV Mevduat’la sektörde ciddi bir fark yaratıyoruz. 2025 Mart ayı itibarıyla VOV Hesap özelinde aktif müşteri sayımız Kasım 2023 dönemine göre %52 artarken; aynı dönemde TL vadesiz mevduat bakiyemiz %200 oranında büyüdü. Önümüzdeki dönemde de finans sektörüne değer katacak inovatif projeleri hayata geçirmeye ve müşteri beklentilerini en üst düzeyde karşılamaya odaklanarak ilerlemeye devam edeceğiz” dedi.

Son olarak Türkiye ekonomisine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Ozan Kırmızı, “Ülke ekonomimiz 2025’in ilk çeyreğinde, zorlu koşullara rağmen dengeli bir performans sergileyerek önemli bir dayanıklılık gösterdi. Yılın başından bu yana iç talebin gücü, ihracat pazarlarındaki çeşitlenme ve uygulanan sıkı para politikası sayesinde ekonomik istikrar korundu. 2024 yılında yaklaşık %3,2 seviyesinde gerçekleşen büyümenin ardından, 2025 yılına daha dengeli ve seçici bir büyüme perspektifiyle ilerliyoruz. Türkiye’nin ihracat ve yatırımlara dayalı büyüme modeline geçiş süreci, ilk çeyrek verilerinde kendini göstermeye başladı. Net dış talebin büyümeye katkısının artması ve kredi büyümesindeki dengelenme, bu dönüşümün somut sonuçları olarak öne çıkıyor” diye konuştu.

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

İhracatçıya Döviz Dönüşüm Desteği %3’e yükseltildi

Yayınlanma:

|

Yazan:

TCMB bir seri düzenlemeye gitti; bu düzenlemeler ile TL’ye olan güveni artırmak, döviz talebini azaltmak, bankacılık sistemindeki TL ağırlığını yükseltmek ve finansal istikrarı güçlendirmeyi hedefledi.

TCMB’den yapılan açıklamada döviz mevduatların karşılık oranları artırıldı. İhracatçıya verilen Dönüşüm Kur Desteği %2’den %3‘e yükseltilirken; İhracat Bedeli Asgari bozdurma oranı da %25’den %35‘e yükseltildi.

TCMB’den yapılan açıklamada aşağıdaki ifadeler yer aldı.

Türk lirasına (TL) geçişi desteklemek amacıyla makroihtiyati çerçevede aşağıdaki değişiklikler yapılmıştır:

  1. Yabancı para mevduat için zorunlu karşılık oranları tüm vadelerde 200 baz puan artırılmıştır.
  2. Yurt içi yerleşiklerle yapılan 1 yıla kadar vadeli yabancı para cinsinden repo işlemlerinden sağlanan fonlar için zorunlu karşılık oranı 400 baz puan artırılmış ve hesaplama yönteminde değişiklik yapılmıştır.
  3. Tüzel kişi TL mevduat payı yüzde 60’ın altında olan bankalara, ilgili pay için aylık 0,3 puan artış hedefi getirilmiştir.
  4. TL mevduat için tesis edilen zorunlu karşılıklara TCMB ağırlıklı ortalama fonlama maliyetinin yüzde 84’ü yerine yüzde 86’sı oranında faiz veya telafi ödemesi yapılmasına karar verilmiştir.
  5. Hazine ve Maliye Bakanlığının kararına istinaden, İhracat Genelgesi’nde yapılan değişiklikle, ihracat bedellerinin Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına (TCMB) asgari satış oranının 31 Temmuz 2025 tarihine kadar yüzde 35 olarak uygulanması kararlaştırılmıştır.
  6. Firmaların ihracat bedeli dövizlerinin TL’ye dönüşümünün desteklenmesi uygulaması kapsamında sağlanan döviz dönüşüm desteği oranı 31 Temmuz 2025 tarihine kadar yüzde 3’e yükseltilmiştir.

KARARLAR NİÇİN ALINDI?

Bu düzenleme, bir önceki maddede belirtilen zorunlu satış uygulamasını tamamlayıcı bir teşvik mekanizmasıdır. Zorunlu %35’in üzerindeki döviz gelirlerinin de TL’ye çevrilmesini özendirmek için ihracatçılara maddi bir destek sunulmaktadır. %3’lük destek, ihracatçının çevirdiği döviz tutarı üzerinden hesaplanıp kendisine ek getiri olarak verilecektir. Bu sayede ihracatçı, dövizini bozdururken oluşabilecek kur farkı zararlarının bir kısmını telafi etmiş olacaktır. TCMB, dönüşüm desteğini artırarak TL’ye geçişi cazip kılmayı hedefliyor. Özellikle kur oynaklığının yüksek olduğu dönemlerde şirketler döviz tutmaya meyilli olabilir; ancak %3 gibi ek bir getiri, TL mevduata geçmenin getirisini yükselterek bu kararı kolaylaştırabilir. Ekonomik gerekçe olarak, gönüllü dönüşümü artırıp piyasaya daha fazla döviz girişi sağlamak ve TL talebini teşvik etmek sayılabilir. Hazine ve Maliye Bakanlığı ayrıca bu dövizlerini bozduran firmalara vergi indirimleri gibi ilave teşvikler de tanımlamıştır (örneğin elde edilen destek tutarının vergisel avantajı), ki bu da kararın arkasındaki çok yönlü teşvik mantığını göstermektedir.

KARARLARIN OLASI ETKİLERİ NE OLUR?

Dönüşüm desteğinin %3’e çıkarılması, ihracatçılar için dövizlerini zorunlu oran üzerinde bozdurmayı daha kârlı hale getirecektir. Bu teşvikin etkisiyle ihracatçılar, zorunlu %35’in ötesinde döviz gelirlerini de gönüllü olarak Merkez Bankası’na satıp TL’ye çevirmeye daha istekli olabilirler. Sonuç olarak, Merkez Bankası’na satılan döviz miktarında artış ve buna paralel olarak TCMB rezervlerinde ilave yükseliş görülebilir. Bu durum TL likiditesini de artıracağı için iç piyasada kredi ve para arzına yansıyan olumlu etkiler yapabilir. TL’ye çevrilen dövizlerin bir kısmı muhtemelen TL mevduat veya yatırıma dönüşeceğinden, ülke içinde kalan döviz gelirlerinin ekonomiye kazandırılması söz konusu olacaktır. İhracatçılar cephesinde ise, sağlanan %3’lük destek bir tür kur riski sigortası işlevi görerek firmaların kur dalgalanmalarından korunmasına kısmen yardımcı olur. Yine de, eğer ihracatçının TL’ye çevirdiği tutar daha sonra hızla değer kaybederse %3’lük destek bu zararı tam karşılamayabilir; bu nedenle firmalar döviz bozma kararında genel ekonomik beklentileri de dikkate alacaktır. Genel itibariyle, dönüşüm desteğinin artırılması “zorunlu + teşvik” kombinasyonuyla ihracat gelirlerinin azami ölçüde TL’ye döndürülmesini amaçlayan bir politika setinin parçasıdır ve TL’ye geçiş stratejisinin ihracat gelirleri boyutunu güçlendirmektedir.

BAŞARILI OLUR MU?

Öte yandan, bu tür makroihtiyati tedbirlerin başarıya ulaşması, piyasa aktörlerinin davranışlarına ve genel ekonomik konjonktüre bağlı olacaktır. Faiz artışlarıyla desteklenen bu liralaşma adımları sayesinde, TCMB bir yandan enflasyonla mücadele ederken diğer yandan da kur istikrarını sağlamayı hedeflemektedir. Sonuç olarak, her bir düzenlemenin ardındaki ortak ekonomik gerekçe, Türk lirasının kullanımını yaygınlaştırarak para politikasının etkinliğini artırmak ve ekonomiyi kur şoklarına karşı daha dayanıklı hale getirmektir.

 

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.