ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA
I Can’t Get No Satisfaction: TL’nin reel mânâda değerlenme cazibesi azaldı

Yayınlanma:
10 ay önce|
Yazan:
BankaVitrini
(I Can’t Get No) Satisfaction şarkısı, İngiliz rock grubu The Rolling Stones tarafından 1965 yılında yayınlandı ve rock tarihinin en ikonik şarkılarından biri hâline geldi. Şarkının sözleri, ana tema olarak modern toplumda bireylerin hissettiği memnuniyetsizlik ve tatminsizlik üzerine odaklanıyor. Son dönemlerde özellikle döviz kurunun çok düşük olmasından şikayet eden yatırımcıların son günlerde ise kurun neden yukarı gittiği yönünde serzenişte bulunmaya başladığını görüyoruz. Bültenimizi de bu ‘tatminsizlik’ üzerine inşa ederken, bugün bir adım da geriye giderek, Türk mali piyasaları özelinde cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasında nereden nereye geldiğimizi, yerel seçimler sonrası yaşanan iyimserliğin, yılın geriye kalan kısımında neden korunamayacağını, TL’nin ise dövize oranla reel mânâda daha cazip getiri sunma ihtimalinin azaldığını ele aldık.
Hisse senetleri cephesinde var olan limoni (satıcılı) hava geçen hafta biraz daha sertleşti. Birazdan aşağıda okuyacağınız üzere, Cuma günü FED Başkanı Powell sonrası küresel piyasalarda dolar zayıflığı ve artan risk iştahı ana tema olurken, içeride ise hisse senetleri üzerindeki satış baskısı kuvvetlendi. BIST100 endeksi haftanın son iş gününü %2,6 düşüşle tamamlarken, bankacılık hisselerinde düşüş %3 olarak gerçekleşti. Daha geniş bir açıdan bakarsak, son beş haftada Borsa İstanbul ana endeksinde düşüş yaklaşık %14 oldu. Döviz kuru cephesinde ise dolar, Türk Lirası karşısında %3,3 değer kazanırken, parite etkisini de dâhil edersek, TL’nin sepet kura karşı değer kaybı ise %5’e yaklaştı. TL’nin reel anlamda faiz getirisini üzerinde olan bu gerçekleşmeler sonrasında geçen hafta hatırlanacağı üzere var olan ‘huzursuzluğu’ kalem almış hatta Türk Lirası finansal varlıklara karşı artan ilgi azlığının altını çizmiştik.
Geçen bir yılı aşkın bir zaman diliminde, TCMB’nin uygulamış olduğu yerinde tedavi ile rezervler neredeyse eksi 75 milyar dolardan artı 21 milyar dolara kadar iyileşirken, yerli para biriminden uzaklaşma olarak adlandırılan dolarizasyon eğiliminde de benzer bir şekilde ciddi mesafe kat edilmiş, büyük bir kambur olarak görülen Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesaplarından ise çıkış ivme kazanmıştı. Gelinen noktada, KKM dâhil yabancı para mevduatın toplam mevduat havuzunda yeri %72 seviyesinden %47’li seviyelere kadar gerilediğini not edelim. Burada ciddi bir başarının elde edildiğinin altını çizmek gerekiyor. Neredeyse yerel seçimler ardından geçen beş aylık zaman diliminde yatırımcısına enflasyon ve kur cephesinde yaşanan gelişmelere paralel tatminkâr bir getiri sunan Türk Lirası’nın, yılın son dört aylık döneminde benzer getiriler sunamayacağını, TCMB’nin hastayı ‘yoğun bakımdan’ çıkarması sonrası kurun faiz ve enflasyon kadar artmasına bundan sonraki dönemde izin vereceğini düşünüyoruz.
Altının son dönemlerde ‘başka’ bir ışıldaması ile altını finansal bir yatırım aracı olarak gören Türk insanının alıma geçmesi dolar kuru üzerinde de belirleyici oldu. Artan talebe paralel, fiziki dolar fiyatının (Kapalı Çarşı) dijital dolar (bankalararası piyasa) fiyatının üzerine yükseldiğini geçen hafta bültenimizde kaleme almıştım. Bir tarafta altın etkisi, diğer tarafta ihracatçı ve turizmciden gelen rekabet avantajını kaybediyoruz yönünde serzenişler, hatta içeride üretim yapmayıp ithal etmenin daha avantajlı hâle geldiğini söyleyen üreticinin de feryadı ile, TCMB’nin kurun yükselmesine enflasyon veya faiz kadar izin vermeye başlayacağını düşünüyoruz. Özellikle, zayıf dolar temasının dünyada güç kazandığı son haftaların ışığında, Türk Lirası’nın EUR ve GBP gibi para birimlerine karşı değer kaybının bir tık da olsa hızlanabileceğini, TL’nin artık dövize oranla reel anlamda daha cazip getiri sunma ihtimalinin azaldığını, sene başı bilanço çalışma kuru olarak belirlediğimiz 40 seviyesi her ne kadar uzakta görünse de, 37-38 seviyelerinin makûl olduğunu düşünmeye devam ettiğimizin altını çizmek isteriz.
Yukarıdaki paragraftaki görüşümüzü desteklemek adına, TCMB’nin analitik bilançosu, döviz talebindeki artışı teyit etmeye 22 Ağustos tarihinde de devam etti. Bu bağlamda, Çarşamba ve Perşembe günü TCMB’nin döviz pozisyonu yaklaşık 3,8 milyar dolar kötüleşti. USDTRY kuru haftayı psikolojik 34 seviyesinden tamamlarken, hisse senetleri cephesinde ise Sn. Bakan Şimşek özelinde etkili olan istifa dedikoduları ardından bizzat Sn. Bakanın kendi resmî sosyal medya hesabından yalanlama yönünde tweet atarak ekonomide gidişatın yolunda olduğunun altını çizdiğini gördük. Akabinde, bürokratik kesimden de destek mesajları gelirken, yeni haftanın tepki alımlarına sahne olacağını düşünüyoruz. Eğer dipten dönüşün başladığına ikna olursak, hisse senetleri cephesinde ağırlık da artırılabileceğini düşünüyoruz.
Küresel mali piyasalar ise haftanın son iş günü FED Başkanı Powell’ın Jackson Hole toplantısında yapacağı konuşmayı bekledi. Her sene bir kez ABD’nin Wyoming eyaletinin Jackson Hole kasabasında düzenlenen ekonomik sempozyumda bir araya gelen merkez bankacılarının bu yıl gündemi para politikasının etkinliğini ve aktarımını mekanizmasını yeniden değerlendirmek oldu. Bu tema, mevcut para politikalarının ne kadar iyi işlediğini ve bu politikaların geniş ekonomi üzerindeki etkilerini, özellikle değişen ekonomik koşullar bağlamında değerlendirmek için seçildi.
Başkanı Powell’ın etkinlikte yaptığı konuşma, özellikle gelecekteki olası faiz indirimleri hakkında ipuçları vermesi açısından yakından takip edildi. Başkan Powell “politikanın ayarlanma zamanı geldi,” diyerek, faiz indirimlerinin yönünün net olduğunu, pandemi sonrasında %9 seviyelerine kadar yükselen enflasyonun %2’lik sürdürülebilir bir yola geri döndüğüne olan güveninin arttığını dile getirdi. Enflasyonla ilgili yukarı yönlü risklerin azaldığını söyleyen Powell, işgücü piyasasında yavaşlamanın “açıkça görülür” olduğunu ve “istihdam açısından aşağı yönlü risklerin arttığını” belirtirken, işgücü piyasasında daha fazla soğumaya pek de tolerans gösterilmek istenmeyeceğini düşünüyoruz.
Bu bağlamda, Powell’ın konuşmasını, FED’in para politikası duruşunda önemli bir değişimi ve ekonomik dengeyi koruma konusunda yeni bir aşamaya geçişinin sinyali olarak okuyoruz. Bu sabah itibariyle, vadeli faiz kontratları, 18 Eylül olağan FED faiz toplantısına yönelik 25 baz puan faiz indirimine %60 ihtimal tanınırken (50 baz puan indirim %40), yılın son üç toplantısına yönelik beklenti ise 100 baz puan olarak geçerliliğini koruyor (7 Kasım 50 baz puan, 18 Aralık 25 baz puan).
Powell konuşması sonrası risk iştahının iyileştiğini, toplantı öncesi dile getirdiğimiz kâr satışlarının ise kısa soluklu kaldığını not edelim. Piyasaların kılavuzu konumunda ABD’nin 10 yıllık tahvil faizi hafifçe de olsa %3,80 seviyesinin altına gerilerken, EURUSD paritesi 1,12 seviyesine dayandı; kraliyet aslanı sterlin ise dolar karşısında 1,32 seviyesini devirdi. EURUSD paritesinde işaret ettiğimiz 1,1270 seviyesinin kıyısına kadar gelirken, Sterlinin ise 1,3140 seviyesindeki hedefimizin de üzerinde yaşanan haftalık kapanışı önemli bir sinyal olarak okuduk. Daha da yukarıda 1,42 seviyesi radar menziline teknik bir bakış açısı ile girmiş olabileceğini düşünüyoruz. USDTRY kurunun da her geçen gün rekor tazelediği bir ortamda, iki yükselenin çarpımından oluşan GBPTRY kurunun da (USDTRY x GBPUSD) psikolojik 45 seviyesine dayandığını hazır yeri gelmişken not etmiş olalım. Doların piyasa kuru olan DXY, altı para birimine göre sepet bazında son 13 ayın en düşük seviyesine gerilerken, dünyada bundan sonraki dönemde de dolar zayıflığının ana tema olmaya devam edeceğini, mevcut iyimserliğin ise korunacağını düşünüyoruz.
Altının ons fiyatı iki hafta önce 2,507 dolar seviyesinden haftayı kapatarak beklediğimiz güçlü sinyali vermesi ardından geride bıraktığımız haftanın ortasında da 2,531 dolar seviyesini test ederek tüm zamanların zirvesine imza atmıştı. Acaba Powell iyimserliği bozar mı endişesi ile Cuma günü 2,480 dolar seviyesine kadar kâr satışları ile gerileyen ons altın, haftayı, 2,512 dolar ile tüm zamanların en yüksek haftalık kapanışına imza atarak tamamladı. Favori enstrümanı listemizde ilk sırada yer alan altının yanı sıra ikinci sırada takip ettiğimiz bitcoin, Powell öncesi 60bin dolar seviyelerinde dar bir bantta salınarak koruduğu sessizliğini bozarak hafta sonu 64bin dolar seviyesine kadar yükseldi. Bitcoin için 69bin dolar seviyelerinde olan teknik direncin haftalık bir kapanış ile aşılması sonrası yukarı yönlü patlayıcı kuvvetin ivme kazanacağını düşünmeye devam ediyoruz. Kalabalık cümlelerden kurtulursak, kâr satışlarının geride kalması ardından altının 2,700 dolar seviyesini hedefleyeceğini, bu bağlamda TL’nin de ivme kazanan değer kaybı göze alırsak, gram altının rekor seviyesini mütemadiyen yukarı yönlü güncellemeye devam edeceğin düşünüyoruz (gram altın haftayı 2,740 TL seviyesinde ve zirvede tamamladı). Her ne kadar gümüş cephesinde de pozisyonlanmamız olsa da, 31 dolar seviyesi aşılmadan yorum yapmamaya gayret edeceğiz.
ABD borsaları haftanın son iş gününü Powell’ın iyimserliği ile %1’in üzerinde yükselişle tamamladı. Risk iştahı denince akla gelen Nasdaq endeksi %1,5 yükselirken, MSCI Dünya endeksi benzer bir şekilde Cuma günü %1,2 artarak Kara Pazartesi öncesinde döndü. Yeni gün ve hafta başlangıcında pasifiğin diğer ucuna iyimserliğin aynı boyutta yansımadığını, karmaşık bir başlangıcın egemen olduğunu görüyoruz. Japon Yeninin değer kazanmasına paralel ihracat odaklı ekonomisinin zarar göreceği beklentisi ile Japonya borsası Nikkei %1 gerilerken, Hang Seng ve Tayvan borsaları %0,7 oranında yükseldi.
Başkan Powell’ın faiz indirim noktasında net bir şekilde vermiş olduğu mesaj ardından gözler bu hafta açıklanacak FED’in favori enflasyon göstergesi PCE enflasyonu, haftaya ise istihdam raporuna çevrildi. PCE verisi sonrası faiz indiriminin de boyutunun (25 veya 50 baz puan) netlik kazanacağını düşünüyoruz. İsrail’in hafta sonunda Hizbullah’ın Lübnan’daki üslerine hava saldırıları düzenlemesi ve Hizbullah’ın da buna karşılık vermesi üzerine jeopolitik riskler yeniden gündeme gelirken, bölgesel tansiyonun da yeniden artırmasına paralel brent cinsi petrolün varil fiyatı geçen hafifçe yükselerek 80 dolar seviyesine dayandı.
*TCMB döviz pozisyonunda yaşanan günlük değişim
Emre Değirmencioğlu
İlginizi Çekebilir
ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA
KKM Dönemi Bitiyor mu? Merkez Bankası Vites Yükseltti

Yayınlanma:
3 gün önce|
21/06/2025Yazan:
Erol Taşdelen
21 Haziran 2025 tarihli Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) basın duyurusu ile makroihtiyati çerçevede yapılan değişiklikleri ve bunların Türk lirasına geçişi destekleme amacı ile değişikliğe gitti:
Düzenlemelerin anlamını madde madde şöyle açıklayabiliriz:
1. TL Mevduat Payı Hedefleri
-
Gerçek kişi TL mevduat oranı %60’ın altında olan bankalar için hedef artırıldı.
-
%60-%65 arasında olan bankalara ise aylık %0,4 puan artış hedefi getirildi.
-
Bu düzenleme, bankaların TL mevduat toplamını artırmalarını teşvik ediyor. TL’ye geçiş hızlandırılmak isteniyor.
-
2. KKM Zorunlu Karşılık Oranı Arttırıldı
-
Kur Korumalı Mevduat (KKM) için zorunlu karşılık oranı %33’ten %40’a çıkarıldı.
-
Yani bankalar artık daha fazla karşılık ayırmak zorunda, bu da KKM’yi daha maliyetli hale getiriyor.
-
Dolayısıyla KKM’den çıkış teşvik ediliyor, TL vadeli mevduata geçiş isteniyor.
-
3. KKM Faiz Sınırlaması Gevşetildi
-
KKM hesaplarında uygulanabilecek asgari faiz oranı, politika faizinin %50’si yerine %40’ı olarak belirlendi.
-
Bankaların KKM’ye uygulayacağı faiz düşürülebilecek. Yine KKM’nin cazibesi azaltılıyor.
-
4. KKM’den TL’ye Geçiş
-
KKM’den TL mevduata geçişi teşvik için hedef korunurken, KKM’nin yenilenmesi sınırlandırılıyor.
-
Bu, KKM’den TL’ye dönüşü zorunlu ve sürekli hale getirmeye yönelik bir adım.
-
5. TL Mevduata Geçişi Kolaylaştırıcı Adım
-
1 aydan uzun vadeli ve değişken faizli TL mevduat açılmasına izin verildi.
-
Faiz endeksleri (TÜFE, ÜFE, TLREF vs.) ile bağlantılı değişken faizli mevduat açılabilecek.
-
Bu, yüksek enflasyon ortamında TL’ye ilgiyi artırmayı amaçlar.
-
6. Yabancı Para Mevduat Zorunlu Karşılık Oranı Düşürüldü
-
Yabancı para mevduatın TL karşılığı olarak tutulması gereken zorunlu karşılık oranı %4’ten %2,5’e düşürüldü.
-
Bu, bankaların döviz kaynağı üzerindeki yükü biraz azaltır. Ancak genel politika yine TL’ye geçişi desteklemeye yöneliktir.
-
GENEL DEĞERLENDİRME
Bu adımların genel amacı:
-
Kur Korumalı Mevduat’tan (KKM) çıkışı hızlandırmak,
-
TL vadeli mevduatın cazibesini artırmak,
-
Bankaları TL’yi teşvik etmeye zorlamak,
-
Para politikasının etkinliğini artırmak (yani faiz kararı ile tasarruf kararları arasındaki bağı güçlendirmek).
ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA
Krizler sıradanlaştı mı? Yatırımcı artık şok olmuyor!

Yayınlanma:
3 gün önce|
21/06/2025Yazan:
Erol Taşdelen
Günümüz finans dünyasında yatırımcılar adeta birer kriz savaşçısı haline geldi. Son 30 yılda yaşanan ekonomik, jeopolitik ve finansal sarsıntılar, yatırımcıların reflekslerini keskinleştirdi, risk algılarını yeniden şekillendirdi. Ancak bu “alışma” hali bir bağışıklık mı yoksa rehavet mi, tartışmaya açık.
Şoklara bağışıklık mı kazandık?
Yatırımcılar artık krizleri sadece endişe verici gelişmeler olarak değil, fırsat alanları olarak da görebiliyor. Bunun başlıca nedenleri:
-
Merkez bankalarının krize müdahale refleksleri güçlendi. “FED put” olarak adlandırılan politika sayesinde yatırımcılar diplerde alım yapma cesaretini artırdı.
-
Davranışsal finans bilgisi yayıldı; sürü psikolojisi daha bilinçli değerlendiriliyor.
-
Portföy çeşitliliği arttı: Hisse senetleri, altın, kripto, emtia gibi alternatif yatırım alanlarına yönelim yükseldi.
Ancak bu bağışıklık yanıltıcı olabilir. Tarih defalarca gösterdi ki her yeni kriz kendi doğasını taşır ve eski çözümler her zaman işe yaramaz.
Yakın tarihteki büyük piyasa şokları
Aşağıdaki tablo, son 35 yılda yatırımcıların karşı karşıya kaldığı önemli piyasa şoklarını özetliyor:
Yıl | Olay | Etkisi |
---|---|---|
1987 | Kara Pazartesi | Dow Jones %22 düştü. Panik satışlar algoritmik işlemleri tetikledi. |
1997 | Asya Krizi | Tayland’dan başlayan kriz Asya borsalarını çökertti. |
1998 | Rusya Krizi – LTCM | Hedge fonların sistemik riski ortaya çıktı. FED müdahale etti. |
2000 | Dot-com Balonu | Teknoloji hisseleri %70’ten fazla düştü. Nasdaq çakıldı. |
2008 | Küresel Finansal Kriz | Lehman Brothers battı, dünya resesyona girdi. |
2010–2012 | Avrupa Borç Krizi | Yunanistan ve Güney Avrupa ekonomileri sarsıldı. |
2016 | Brexit | Sterlin tarihi düşüş yaşadı. Avrupa’da birlik tartışıldı. |
2020 | COVID-19 | Piyasalar çöktü. Petrol negatife indi. Genişlemeci politikalar devreye girdi. |
2022 | Ukrayna-Rusya Savaşı | Enerji ve tarım fiyatları patladı, küresel enflasyon başladı. |
2023 | Bankacılık Krizi (SVB, Credit Suisse) | Bankacılık sistemine güven sorgulandı. Risk iştahı azaldı. |
2024–2025 | İran-İsrail Gerginliği | Orta Doğu kaynaklı jeopolitik risk yeniden fiyatlandı. |
Yatırımcının yeni refleksleri
Günümüz yatırımcısı geçmişe kıyasla daha stratejik davranıyor:
-
“Buy the dip” (düşüşte al) mantığı benimsendi.
-
Hızlı portföy rotasyonu ve likiditeye yönelim arttı.
-
Algoritmik işlemler sayesinde tepkiler daha hızlı ancak daha volatil.
Tehlike: krizlere alışmak
Yatırımcılar krizlere alıştıkça, bazı tehlikeli eğilimler de doğuyor:
-
Rehavet: “Nasıl olsa merkez bankaları kurtarır” düşüncesi hâkim olabilir.
-
Aşırı risk alma: Kriz sonrası sert yükselişler beklentisiyle riskli varlıklara aşırı yönelim.
-
Gerçek risklerin göz ardı edilmesi: Jeopolitik ya da yapısal riskler yeterince fiyatlanmıyor olabilir.
Bağışıklık mı, körlük mü?
Yatırımcılar şoklara karşı daha hazırlıklı olabilir ancak bu hazırlık, rehavete dönüşmemeli. Finansal sistem her zaman yeni riskler üretmeye devam eder. Bugün yaşanabilecek bir jeopolitik kriz, iklim krizi, siber saldırı veya küresel borç sorunu, piyasaları yeniden sarsabilir.
Bu nedenle yatırımcı için en önemli kural hâlâ geçerli:
“Geçmişteki krizleri hatırla, ama bir sonrakinin farklı olacağını unutma.”
Erol TAŞDELEN-Ekonomist www.bankavitrini.com
ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA
Trump iki hafta süre verdi: İran’a ani saldırı riski ‘şimdilik’ azaldı

Yayınlanma:
4 gün önce|
20/06/2025Yazan:
BankaVitrini
FED Başkanı Powell’ın yüksek belirsizlik ortamında temkinli davranarak, Trump’ın tarifelerinin etkileri netleşmeden faiz indirimi yapmadığı hatta “şu an ne olacağını kimse bilmiyor, biz de bekleyip göreceğiz.” dedi olağan toplantısının ertesi günü, İsviçre Merkez Bankası politika faizini 25 baz indirerek üç yıl önceki %0 seviyesine geri çekti. Norveç Merkez Bankası ise dün sürpriz bir şekilde politika faizini 25 baz puan indirerek %4,00 seviyesine çekti. Bu, bankanın 2020’den bu yana gerçekleştirdiği ilk faiz indirimi oldu. İngiltere Merkez Bankası ise faizini beklendiği üzere %4,25 seviyesinde sabit bırakırken, gevşemeye açık kapı bırakması dikkat çekti.
Akabinde sahneye çıkan TCMB, jeopolitik gelişmeleri ve tarife savaşlarının getirdiği belirsizliğe işaret edere politika faizini %46 seviyesinde sabit bırakırken, beklentimizin aksine faiz koridorunu simetrik bir hâle de getirmedi. Mevcut belirsizlik ortamında, ihtiyaç olması durumunda, borç verme faizi oranını %49 seviyesinde bırakarak aslında 300 baz puan ilave sıkılaşma esnekliğini korudu. Son günlerde AOFM, TCMB’nin politika faizi olan %46 seviyesine gerilerken, dün BIST repo faizi (TLREF) ise %47 seviyesine yükseldi.
Tansiyonun artmadığı günlerde iş gören faizin %46’ya yeniden gerileyeceğini düşünüyoruz. TCMB’nin şahin bir duruş sergilemesine rağmen, eğer işler önümüzdeki 45 gün içerisinde ‘çirkinleşmezse’, Temmuz toplantısında kuvvetli bir faiz indirim ihtimalinin oldukça yüksek olduğunu düşünüyoruz! Biraz daha büyük resimden bakarsak, Temmuz’da en az 350 baz puan faiz indirimi beklerken, sene sonu politika faizinin %35 seviyesine gerilemesini bekliyoruz.
Dönelim kararın piyasa yansımasına… USDTRY kuru dün gün 39,25 seviyelerinde tamamlaması ardından bu sabah, pazartesi valörlü işlemlerde, gerek üç günlük fonlama maliyet gerekse de hafta sonu riski almak istenmemesi nedeniyle ilk işlemlerin 39,65 seviyelerinden eşleştiğini görüyoruz. Yüksek faiz ortamının şirketler üzerinde baskı kurması, finansman maliyetlerinde artışın yarattığı kârsızlık sorunu, üzerine tuz biber olan jeopolitik gelişmeler ve petrol fiyatlarının yüksek seyri, hisse senedi cephesinde havanın bozulmasına neden oldu: BİST100 endeksi günü %1 düşüle tamamlarken, haftanın genelinde şimdilik %2,25 düşüş sergiledi. Ana endekste aşağıda 9,000 yukarıda ise 9,700 oyun sahasının çizgilerini temsil ediyor. Kırdığı yöne doğru hareketin ivme kazanmasını bekliyoruz. CDS risk primi bebek adımları ile 315 baz puan seviyesine yükselirken, TCMB’nin şahin duruşuna paralel iki yıl vadeli gösterge tahvil basit faizi yeniden %40 seviyesinin altına geriledi.
Türkiye ile ilgili paragrafı kapatmadan, TCMB ve BDDK’nın haftalık verilerine de bakmak isterim. 13 Haziran ile sona eren haftada, yurt içi yerleşiklerin parite etkisinden arındırılmış döviz hesapları (DTH) 2,9 milyar dolar artış kaydetti. Bu rakam bir önceki hafta yine kurumsal müşteriler kaynaklı 2,6 milyar dolar azalmıştı. Bu nedenle çok fazla anlam yüklemek istemedik. BDDK verisine göre, KKM hacmi 5,2 milyar TL azalışla 566 milyar TL seviyesine geriledi. KKM hacmi çok küçüldüğünden azalış hızı da iyice ivme yitirdi. KKM’nin toplam mevduat stokundaki payı %2,5 seviyesine gerilerken, DTH ve KKM’nin toplamdaki payı ise önceki haftaya göre önemli bir değişim göstermeden %41 oldu (TL payı ise ~ %59). TCMB’nin 18 Haziran valörlü işlemlerinde net yabancı para pozisyonu yaklaşık 0,6 milyar dolar artışla manşet rakam 24,3 milyar dolar seviyesine geldi (bakınız grafik). Daha geniş bir açıdan bakarsak, sene sonunu ile siyasi iklimin değiştiği 19 Mart arasında 22 milyar dolar biriktiren TCMB, 19 Mart ile 28 Nisan arasında 50 milyar dolar rezerv kaybetmesi ardından yeniden yavaş yavaş rezerv biriktirmeye çabaladığını görüyoruz. Yabancıların menkul kıymet pozisyonu net anlamda 1,1 milyar dolar iyileşirken, hisse senetlerine ilginin yeniden tırmandığını da not edelim.
ABD piyasalarının Juneteenth tatili nedeniyle kapalı olması, Asya seansına net yön vermedi. Bu sabah ABD vadeli işlemlerinde %0,25 oranında düşüşler göze çarparken, yeni gün başlangıcında Pasifik’in diğer ucunda ise iyimser bir seyrin hâkim olduğunu görüyoruz. Kore ve Hong Kong borsaları %1’in üzerinde yükselirken, gösterge endeks Tokyo borsası, güçlenen YEN nedeniyle yatay bir seyir izliyor. Japonya’da Mayıs ayında çekirdek enflasyon gıda fiyatlarının öncülüğünde yıllık %3,7’ye yükselerek son iki yılın zirvesine çıktığını ve merkez bankasının hedefinin üstünde kalmaya devam ettiği görüyoruz.
İsrail-İran savaşının şiddetlenmesi ve Trump’ın olası ABD müdahâlesine yönelik kararını iki hafta içinde açıklayacak olması, küresel piyasalarda temkinli iyimser bir seyre yol açtı. Petrol fiyatları jeopolitik risklerle desteklense de, Brent bu sabah %2,5 düşüşle 76,80 dolar seviyesine geriledi (son üç haftada yükseliş %19). Benzer bir etkinin kıymetli madenler cephesinde de etkili olduğunu görüyoruz. Altının ons fiyatı hafta genelinde %2,25 düşüşle 3,350 dolar seviyesine gerilerken, gümüşün ons fiyatı ise hafta başı 37,30 dolar seviyesine kadar yükselmesi ardından 35,80 seviyesine geri çekildi. Benzer bir şekilde riskin arttığı son günlerde değer kazanan dolar da (DXY) bu sabah kazanımlarını geri verdi.
Bu arada haftaya yapacağım sunum için çalışırken, Hürmüz Boğazı’nı ve İran’ın ihracatı hakkında derinlemesine araştırma yaptım. ABD ile Çin arasında başlayan jeostratejik rekabetin tetiklediği tarife savaşları tüm haşmetiyle devam ederken, İran’ın ihraç ettiği petrolün %90’ını kim alıyor biliyor musunuz? Evet, Çin! Büyük resimde, daha önce de değindiğim üzere, İsrail’in son dönemde Hamas ve Hizbullah gibi örgütlere yönelik artan operasyonel baskısı, İran’ın askeri ve nükleer altyapısına doğrudan saldırı ile uzun süredir beklenen ancak ertelenen rejimi devirme sürecinin fiilen başlaması, Suriye, Lübnan ve Irak gibi ülkelerdeki güç boşluklarını hep birlikte geniş bir açıdan değerlendirmek gerekiyor. Bu yeni tablonun şimdilik enerji fiyatları ve güvenlik politikaları üzerinden Türkiye’ye olumsuz etkisi ön planda olsa da, İran’ın etkisinin zayıflaması, Türkiye’nin diplomatik ve jeopolitik manevra alanını genişletebilir. Suriye’nin kuzeyindeki terör yapılarının tasfiyesi, PKK’nın silah bırakma sürecinin hızlanması ve belki de Kıbrıs’a kadar uzanacak daha dengeli bir diplomasi ortamının oluşması gibi olumlu gelişmelerin de önünü açabileceğini düşündüğümüzün altını bir kez daha çizmek istiyoruz. Tüm bu gelişmelerin belki de en dikkat çekici sonuçlarından biri ise, Çin’in enerji arz güvenliği açısından daha kırılgan ve dışa bağımlı hâle gelmesidir.
Mali piyasaların gündeminde bugün Türkiye cephesinde tüketici güven endeksi ve merkezi yönetim borç stoku, dışarıda ise İngiltere’de perakende satışlar ve ABD Philadelphia FED endeksi takip edilebilir. Herkese güzel bir hafta sonu dileriz.
TCMB net döviz pozisyonu (tüm swaplar ve hazine dövizleri hâriç)
Emre Değirmencioğlu
FARK YARATANLAR
FARK YARATANLAR
KATEGORİ
- ALTIN – DÖVİZ – KRIPTO PARA (844)
- BANKA ANALİZLERİ (139)
- BANKA HABERLERİ (3.142)
- BASINDA BİZ (60)
- BORSA (450)
- CEO PERFORMANSLARI (36)
- EKONOMİ (2.852)
- GÜNCEL (3.221)
- GÜNDEM (3.197)
- RÖPORTAJLAR (48)
- SİGORTA (133)
- ŞİRKETLER (2.246)
- SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK (475)
- VİDEO Vitrini (19)
- YAZARLAR (1.056)
- Ali Coşkun (24)
- Arif Öztan (7)
- Ayşe Muzaffer Sunguroğlu (7)
- ChatGPT (26)
- Dr. Abbas Karakaya (64)
- Erden Armağan Er (45)
- Erol Taşdelen (569)
- Gizem Taşdelen (7)
- Gülbeyaz Gergün (63)
- Kemal Emirhan Mendi (1)
- Murat Şenol (26)
- Mustafa Akpınar (41)
- Onur ÇELİK (34)
- Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz (80)
- Serhat Can (8)
- Süleyman Çembertaş (16)
- Tungay Dere (18)
- Uğur Durak (33)
- Zuhal KARABULUT (5)
YAZARLAR

Türkiye’nin Kafkaesk Manzarasında Genç Olmak

Yapay Zekâ Beyninizi Sessizce Ele Geçiriyor Olabilir!

YÜKSEK BANKA KREDİLERİ

ABD İran’ı vursa da, piyasalarda panik havası yok!

Aşırı Düşünmenin Zararları: Zihni Tutsak Eden Sessiz Tehlike

Yapay Zekâ Müşteri Temsilcileri Şivenizle Konuşacak

Yapı Kredi emeklilere 27 bin liraya varan nakit promosyon sunuyor

UŞAK’ın en köklü Market Zinciri EGEŞOK Konkordato aldı

Dolandırıcılık Davasında Şok Rapor: Banka Kusurlu!

Siyasi Gerginlik Ekonomiyi Geriyor: Reel Sektör Nefes Alamıyor!

KİL VE BENTONİT TESİSLER NE İŞE YARAR?

Tennis Istanbul Open 2025 Şirketler Arası Tenis Turnuvası başladı

DENİZBANK: Bir GMY istifası daha!

Kriz mi Dediniz? Yeni Başlangıçlar İçin En Doğru Zaman!
- SON DAKİKA HABERİ: Borsa günü düşüşle tamamladı 23/06/2025
- 23 HAZİRAN BRENT PETROL FİYATI! Brent Petrol fiyatları ne kadar, kaç TL oldu? 23/06/2025
- EK DERS ÜCRETİ 2025: Öğretmenlerin bir saat ek ders ücreti ne kadar oldu? 23/06/2025
- Piyasalar savaş senaryosunu fiyatlıyor: PANİK SATIŞLARA DİKKAT! 23/06/2025
- Türkiye ekonomisine 1,1 milyar dolarlık sendikasyon kredisi desteği 23/06/2025
- DOĞUM YARDIMI BAŞVURU EKRANI e-DEVLET: 5 bin lira doğum yardımı başvurusu nereden, nasıl yapılır? 23/06/2025
- 23 HAZİRAN 2025 PAZARTESİ ALTIN FİYATLARI: Bugün gram altın, çeyrek altın ne kadar? 23/06/2025
- Trump: Herkes petrol fiyatlarını düşürsün 23/06/2025
- ABD'de 2. el konut satışlarında zayıf seyir 23/06/2025
- Almanya savunma harcamalarını artırmayı planlıyor 23/06/2025
- IFO: Trump'ın vergileri Almanya'nın ABD'ye ihracatını %38,5 düşürebilir 23/06/2025
- Turist girişleri Mayıs'ta yıllık olarak geriledi 23/06/2025
- Erdoğan: Kamu görevlilerimizi enflasyona ezdirmemek asli vazifemiz 23/06/2025
- Akkök, 2025'te 500 milyon dolar yatırım yapacak 23/06/2025
ALTIN – DÖVİZ
BORSA
KRIPTO PARA PİYASASI
Popüler
-
GÜNDEM4 yıl önce
Sedat Peker’in bahsettiği otel: Günlüğü 106 bin TL
-
GÜNCEL2 yıl önce
Zara Ve Mango’ya Üretim Yapın Tekstil Devi Konkordato Talep Etti
-
BANKA HABERLERİ2 yıl önce
TCMB Başkanı için ismi geçen GAYE ERKAN First Republic Bank’tan ayrılma süreci
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
AKBANK çöktü : Dijital Bankacılık sorumlusu GMY CİVELEK ortada yok!
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
HSBC terbiyesizliği : “Sabancı alana “AKBANK bedava”
-
BANKA ANALİZLERİ3 yıl önce
YILIN İLK YARISINDA İŞBANK RAKİPSİZ LİDER AKBANK SONUNCU SIRADAN KURTULAMIYOR
-
GÜNDEM2 yıl önce
Bankacılığı bırakıp eskortluk yapmaya başladı: Haftalık kazancı dudak uçuklattı