Connect with us

EKONOMİ

Mahfi Eğilmez : İdeal Ekonomik Dengeye Ulaşmanın Yolu

Yayınlanma:

|

Ekonomi bilimi bazı kavramlarını fizik bilimlerden almıştır. Denge kavramı bunlardan birisi hatta belki de en fazla bilinenidir. Fiziksel anlamda denge; İki karşıt gücün birbirine üstünlük sağlayamadığı durumdur. Bunun en basit örneği ip çekme oyununda iki tarafın birbirini hiç kıpırdatamadığı durumdur.

Fizik bilimlerde iki tür denge vardır: İstikrarlı denge, istikrarsız denge. Bu iki dengeyi aşağıdaki şekilde gösterelim. Aşağıdaki şekilde iki tas var. Soldakinde tas normal şekilde duruyor ve içinde bir top var. Sağdaki şekilde ise tas ters dönmüş durumda ve top tasın üzerinde duruyor.

Soldaki şekildeki tas sallandığı zaman top da tasla birlikte sağa sola yukarı aşağı sallanır. Ama tasın sallanması bittiğinde top da eski yerine gelir ve tekrar ilk denge haline döner. Buna istikrarlı denge diyoruz. Sağdaki şekilde ise tas sallandığında top yere düşer ve gidip ileride bir yerde durur. Tasın sallanması bittiğinde top eski yerine gelmez. Buna da istikrarsız denge diyoruz. İstikrarlı dengede topun eski denge noktasına yeniden gelmesi için dışarıdan bir müdahale edilmesi gerekmez, buna karşılık istikrarsız dengede topun eski yerine gelebilmesi için dışarıdan müdahale edilmesi gerekir.

Ekonomideki dengeler de istikrarlı ve istikrarsız denge olarak ikiye ayrılır.

Soldaki şekil fiyatlarda ve/veya arz ve talep miktarında meydana gelen değişimler nedeniyle dengenin bozulduğunu ve fakat zaman içinde yeniden arz ve talep eğrilerinin kesiştiği noktada dengeye gidildiğini gösteriyor. Bu durum istikrarlı dengeye bir örnektir. Tıpkı tasın içindeki top gibi yeniden eski dengeye dönülecektir. Sağdaki şekilde ise denge bir kez bozulduktan sonra arz ve talep eğrilerinin kesiştiği noktaya dönülememektedir. Bu da istikrarsız denge halinin ekonomideki örneğidir. Tıpkı tasın üzerindeki top gibi eski dengeye dönülebilmesi için dışarıdan müdahale gerekli olmaktadır.  

Ekonomide her iki dengenin en çok görüldüğü örnekler tarım alanında ortaya çıkar ve Cobweb Teoremi (örümcek ağı teoremi) denilen bir teori yardımıyla açıklanır.

Denge her zaman eski noktaya dönülerek sağlanmaz. Bazı hallerde (hatta çoğu halde) yeni denge noktası eskisinden farklı bir yerde oluşur. Ekonomi politikasının amacı en iyi dengeyi yakalamaya çalışmaktır. Dengeyi etkileyen değişken sayısı arttıkça bu iş zorlaşır. Örneğin Türkiye için ideal ekonomik denge enflasyonun yüzde 1 – 2 gibi düşük oranda, işsizliğin doğal işsizlik oranı dolayında (ülkeden ülkeye değişir, Türkiye için yüzde 8 kabul edilebilir), büyüme oranının potansiyel büyüme oranı dolayında (yüzde 5) olduğu bir denge halidir. Hatta iş bunlarla da bitmez: Bütçe açığı ve cari açığın da yüzde 3’ün altında olması, borç yükünün artmaması, çevrenin korunup kollanması gibi birçok değişken daha işin içine girer. Bu kadar çok hedefin bir arada olması ideal denge bileşimine ulaşmayı, imkânsız değilse de, çok güç hale getirir. Çünkü bu hedefler birbiriyle çelişir. Örneğin enflasyonu düşürmeye çalışmak genellikle büyümeyi de düşürür ve sonuçta işsizlik artışa geçer. Bütün bu hedefleri birbiriyle çelişmeyecek şekilde ele almanın bir tek yolu vardır: Beklentileri iyileştirmek. Ekonominin karar alıcıları ve yönlendiricileri insanlardır. İster bireysel, ister şirket yönetimi isterse kamu yönetiminde karar alsınlar eğer insanlar ekonominin geleceğinden umutlu iseler alıp uygulayacakları kararlar da iyimser olur. Örneğin yakın gelecekte enflasyonun düşeceğine ve TL’nin yabancı paralara karşı değer kazanacağına inanmaya başlarlarsa döviz talebini bırakırlar. O zaman kurlar düşer TL değerlenir ve enflasyon da geriler.

Türkiye, beklentileri düzeltmeyi 2001 krizinden sonra başardı ve gerçekten de ekonomide bu saydığım değişkenlerin hepsinde hedefe doğru yol alınmaya başladı. O dönemde demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü gibi karar alıcıların beklentilerini fazlasıyla etkileyen konularda Türkiye bugünkünden çok farklı bir yol izliyordu. Ne var ki hedeflere tam ulaşılamadan önce sosyal ve siyasal alanlarda sonra da ekonomi alanında beklentilerin bozulmasına yol açacak adımlar atıldı.

Bu yazının özeti şudur: Eğer ekonomik dengeyi fazlasıyla etkileyen beklentileri düzeltemezsek, bir başka deyişle ideal olmayan dengeye dışarıdan müdahale etmezsek, ideal dengeye ulaşmamız mümkün olamaz. Burada dışarıdan müdahaleden kastettiğim şey ekonomi dışı gibi görünen sosyal ve siyasal düzenlemeleri çağdaş görünüme uygun hale getirmek ve ekonomide sistemin çalışmasını engelleyecek hamlelerden kaçınmaktır. Bir başka deyişle dışarıdan müdahale; bazı hallerde düzeltmek için müdahale etmek, bazı hallerde ise müdahaleden kaçınmak biçiminde olmalıdır. 

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Finansal Çöküşe Giden Yol: Bu 5 Riski Tanıyor musunuz?

Riskleri yok etmek mümkün değildir ama yönetilebilir.
Her kurumun bir risk yönetimi politikası olmalıdır.
Riskler arasında etkileşim olabilir: Örn. likidite krizi sistemik krize dönüşebilir.
Finansal tablolarla ve rasyolarla bu riskler düzenli izlenmelidir.

Yayınlanma:

|

Finans dünyası büyük kazançlar kadar büyük tehlikeleri de içinde barındırır. Bu tehlikeler çoğu zaman görünmezdir ve çoğu yatırımcı, girişimci ya da yönetici fark ettiğinde çok geç olabilir. Oysa bu riskleri önceden tanımak, finansal krizlerden korunmak için en büyük silahtır.

İşte bilmeniz gereken 5 temel finansal risk türü:

1. Kredi Riski: Güvendiğiniz Dağlara Kar Yağabilir

Bir kişi, kurum ya da devlet, size olan borcunu geri ödemezse ne olur? İşte bu durum kredi riskidir.
Bankaların kredi verirken uyguladığı uzun analizler, tahvil alan yatırımcıların yaptığı araştırmalar hep bu riski azaltmak içindir.

📌 Örnek: Bir şirketin vadeli satış yaptığı müşteri iflas ederse, o satış doğrudan zarara dönüşür.

2. Piyasa Riski: Dalgalı Denizde Sabit Duramazsınız

Döviz kurları, faiz oranları, hisse senedi fiyatları ve emtia değerleri sürekli değişir. Bu değişimler, yatırımcılar için kazanç fırsatı olduğu kadar büyük kayıplar da yaratabilir.
İşte bu dalgalanmalardan kaynaklanan zarar riski, piyasa riski olarak adlandırılır.

📌 Örnek: Dolar borcu olan bir şirket, kurun hızla artmasıyla maliyetlerini karşılayamaz hale gelir.

3. Likidite Riski: Elinizde Varlık Var Ama Nakit Yok

Bazı varlıklar vardır ki elinizde olsa bile, anında satılamaz. Satılsa da ciddi değer kaybı yaşanabilir.
Bu durumda karşımıza çıkan risk “likidite riski”dir.
Likidite, bir varlığın ya da şirketin nakde kolay çevrilebilmesiyle ilgilidir.

📌 Örnek: Elinizde milyonluk bir gayrimenkul vardır ama kısa vadede borç ödemeniz gerekiyordur. Satmaya kalktığınızda alıcı bulamazsanız, likidite sorunu yaşarsınız.

4. Sistemik Risk: Zincirleme Çöküş Riski

Finansal sistem iç içe geçmiş bir yapıya sahiptir. Bir kurumun batması, diğerlerini de sürükleyebilir. Bu yayılma etkisi sistemik risk olarak adlandırılır.

📌 Örnek: 2008’de ABD’deki Lehman Brothers’ın iflası, tüm dünyadaki bankacılık sistemini etkiledi ve küresel krizi tetikledi.

5. Temerrüt Riski: Gecikme, Belki de Hiç Ödeme Yok

Kredi riskiyle yakın olan bu kavram, özellikle sabit vadeli ödemelerde ortaya çıkar. Bir borcun vadesinde ödenmemesi ya da hiç ödenmeyeceği endişesi temerrüt riskidir.

📌 Örnek: Bir devlet, ekonomik kriz nedeniyle dış borç faizini ödeyemeyeceğini ilan ederse, yatırımcılar için bu ciddi bir temerrüt riskidir.

Risk Kaçınılmaz Ama Yönetilebilir

Risk olmadan kazanç olmaz. Ancak riskleri tanımadan yapılan her yatırım bir kumardır.
Kurumsal finans, bireysel yatırım ve şirket yönetimi gibi tüm alanlarda, bu 5 riski yönetebilmek hayati önem taşır.

Unutmayın:
🔹 Her risk ölçülebilir.
🔹 Her risk kontrol altına alınabilir.
🔹 Riskin farkında olan, kayıplarını azaltır.

www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

EKONOMİ

Eşit İşe Eşit Ücret: Adalet mi, Safsata mı?

Yayınlanma:

|

İzmir Büyükşehir Belediyesine bağlı iştiraklerde çalışan yaklaşık 23 bin temizlik işçisi “eşit işe eşit ücret” taleplerinin yerine gerilmediği gerekçe gösterilerek Sekdikanın kararı ile greve gitmesi ile birlikte “eşit işe eşit ücret” talebini sorgulama gerekçesi de kendiliğinden tekrar gündeme geldi.

Eşit İşe Eşit Ücret: Adalet mi, Safsata mı?

Eşit işe eşit ücret” ilkesi, uzun süredir özellikle sendikal söylemlerde, insan hakları belgelerinde ve politik manifestolarda sıkça yer bulan bir kavram. İlk bakışta son derece adil ve insani bir uygulama gibi görünse de, uygulamaya döküldüğünde birçok sakıncayı beraberinde getirebilir. Bu yazıda bu ilkenin artılarını, eksilerini ve çalışanlar üzerindeki etkilerini objektif bir şekilde ele alacağız.

“Eşit İşe Eşit Ücret” Ne Anlama Geliyor?

Bu ilkeye göre, aynı işi yapan kişilere –cinsiyet, yaş, etnik köken, inanç gibi unsurlara bakılmaksızın– aynı ücretin verilmesi gerekir. Amaç, ayrımcılığı önlemek ve çalışma hayatında fırsat eşitliğini güçlendirmektir.

Ancak “aynı iş” tanımı, yüzeyde benzer olsa da çoğu zaman içerik, sorumluluk, nitelik, performans ve katkı açısından farklılıklar gösterir. Bu noktada “eşit ücret” anlayışı, yüzeysel bir adalet anlayışına dönüşebilir.

Sakıncalar ve Uygulamadaki Zorluklar

1. Performansın Göz Ardı Edilmesi

Aynı pozisyonda çalışan iki kişi düşünün: Biri sorumluluk alıyor, inisiyatif kullanıyor, üretken ve çözüm odaklı; diğeri ise sadece görev tanımı kadar çalışıyor. Ancak ikisine de aynı ücret veriliyor. Bu durum, yüksek performanslı çalışanı demotive eder.

2. Vasatlık Teşviki

Ücretlendirme performansa dayalı değilse, çalışanlar “fazla çalışsam da maaşım değişmeyecek” düşüncesiyle vasat bir çizgiye razı olur. Zamanla iş yerinde genel verimlilik düşer.

3. Yetenekli Çalışanları Kaybetme Riski

Kendini geliştiren, daha fazla katkı sunan çalışanlar, farklılıklarının karşılık bulmadığını fark ettiğinde kuruma olan bağlılıkları zayıflar. Bu da yetenekli çalışanların başka firmalara geçmesine neden olabilir.

4. Adalet Algısının Bozulması

Eşitlik, her zaman adaletle eş anlamlı değildir. Aynı işi yapan kişiler, katkı açısından eşit olmayabilir. Katkıya değil de sadece iş tanımına dayalı ücretlendirme, çalışanlar arasında huzursuzluk yaratır.

Çalışan Üzerinde Psikolojik Etkiler

  • Motivasyon Kaybı: Başarılı çalışan kendini değersiz hisseder.

  • Aidiyet Zayıflar: Kuruma bağlılık azalır.

  • Gizli Tepkiler: Çalışanlar “nasıl olsa bir şey değişmeyecek” düşüncesiyle üretkenliğini bilinçli olarak düşürebilir.

Pozitif  Yanı Var mı?

Elbette var. Özellikle işe yeni başlayanlar veya dezavantajlı gruplar için “eşit işe eşit ücret” ilkesi koruyucu bir çerçeve oluşturabilir. Ancak bu ilke sabit ve katı bir kural haline gelirse, zamanla faydadan çok zarar doğurur.

Alternatif  Yaklaşım: Eşit Fırsat + Adil Ücret

Çözüm, “eşit işe eşit ücret” yerine “eşit fırsat, adil ücret” anlayışında yatıyor. Yani işe alımda, terfide ve gelişimde herkes için fırsat eşitliği sağlanmalı; ancak ücretlendirme nitelik, performans, deneyim, katkı ve sorumluluk gibi kriterlere göre şekillenmeli.

Eşitlik mi, Adalet mi?

“Eşit işe eşit ücret” ilkesi, kulağa hoş gelen bir slogandan ibaret olabilir. Çünkü aynı unvana sahip olmak, aynı katkıyı sağladığınız anlamına gelmez. Gerçek adalet, herkesin katkısı kadar karşılık bulduğu bir sistemle mümkündür.

Bu nedenle şirketler, adalet duygusunu zedelemeyecek şekilde; şeffaf, ölçülebilir ve performansa dayalı ücretlendirme sistemleri kurmalıdır.

Erol TAŞDELEN-Ekonomist    www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Mevcut Enflasyon ve Faiz Oranlarıyla Yatırımcı Yeni Yatırım Yapar mı?

Yayınlanma:

|

Yazan:

Yüksek enflasyon oranının getirdiği yüksek faiz politikası haliyle başta ticari krediler olmak üzere tüm kredi türlerinde de faiz oranlarının artmasına neden oluyor.Şu an kredibilitesi yüksek ve ekonomik olarak büyük hacimlere sahip şirketler dahi piyasadan % 50 TL faiz oranları ile borçlanabiliyor. KOBİ vb. gibi diğer işletmelerin kullanabildikleri kredilerin faiz oranları ise % 60 bandını aşmış durumda.

Peki kredi piyasası açısından tek kötü haber faiz oranlarının yükselmiş olması mı? Maalesef hayır, bankaların kredi verme iştahı da azalmış durumda ve haliyle eskiye nazaran parasal olarak da verilen kredilerin büyüme hızında da ciddi bir yavaşlama görülmekte.Nitekim kredilerin mevduata oranı (KMO)% 80-90 bandına gerilemiş durumda..

Yeterince kredi bulunsa dahi mevcut faiz oranları düşünüldüğünde yatırımcının yatırım yapması da sanıldığı kadar kolay görünmemekte. Malumunuz yatırımcının işletmesine koyduğu sermayenin getirisi asgari olarak risksiz faiz oranı olan hazine kağıtlarının ya da banka mevduat getirisinden fazla olmalı ki yatırımcı risk alarak yatırım yapsın. Üstelik gelir kaybı nedeniyle tüketici talebinin azaldığı hem de yüksek işsizlik sebebiyle kişilerin gelecekte elde etmeyi umdukları gelirleri elde edip edemeyeceklerinden emin olmamaları da onları harcama bakımından daha da muhafazakar hale getirmişken bunu başarmak gerçekten daha da zorlaşıyor.

Onur ÇELİK-CFO/YMM

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.