Connect with us

EKONOMİ

İstanbul’da Askeri alanlar imara açılmış!

‘15 Temmuz Darbe Girişimi’nin ardından kentin dışına taşınan ve Erdoğan’ın “yeşil alan olacak” dediği İstanbul’daki askeri araziler parsel parsel yapılaşmaya açıldı. Askeri alanlar önce konut ve ticaret alanına dönüştürüldü ardından da arazilere milyarlarca liralık projeler inşa edildi.

Yayınlanma:

|

Her geçen gün rant odaklı projelerle betona boğulan megakent İstanbul’un askeri alanları iktidarın hedefinde. Neredeyse kent içindeki tek yeşil alanlar haline gelen askeri bölgeler, kışlalar ve askeri havaalanları 15 Temmuz 2016 yılındaki FETÖ Darbe Girişiminin ardından kentin dışına taşınmaya başlandı.
AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise 15 Temmuz’un ardından boşaltılan askeri alanlara yönelik, şehir dışına taşınan askeri alanların yeşil alan olacağını açıklamıştı.

195 ASKERİ ALAN VARDI

Birgün Gazetesi’nden İsmail ARI’nın haberine göre; TMMOB’ye bağlı Şehir Plancıları Odası (ŞPO) 2016 yılında bir çalışma yaptı. Çalışmaya göre, 540 bin hektar alana sahip olan İstanbul’un, 56 bin hektarlık kısmının askeri alan ve askeri güvenlik bölgesi kapsamında kalıyordu. Ancak birer birer boşaltılan askeri alanların büyük çoğunluğu önce imara ardından da yapılaşmaya açıldı. Büyük bir bölümü yeşil alan olan askeri alanlara milyarlarca liralık konut projeleri inşa edildi. Konut projelerinin ihaleleri de kamu eliyle yandaş inşaat şirketlerine verildi ve rant yaratıldı.

2017 yılında yapılan çalışmaya göre de İstanbul’da toplam 195 askeri alan yer alıyordu.

KANAL İSTANBUL RANTI

2019 yılında, Kanal İstanbul projesiyle rant ve talanın merkezi haline gelen ilçelerden biri olan Arnavutköy’deki Hadımköy Jandarma Komando Tabur Komutanlığı’nın da içerisinde bulunduğu 1 milyon 600 bin metrekarelik arazinin yerine sanayi tesisi, açık spor tesisi, belediye hizmet alanı, hastane, tır parkı, otel yapılabilmesinin önü açıldı.

BEŞİKTAŞ’TAKİ DİKİMEVİ

İstanbul’un en kıymetli bölgelerinden biri olan Beşiktaş ilçesinde de askeri alanlar iktidarın radarına takıldı. 2018 yılında Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’nın (TOKİ) imzaladığı protokol ile Jandarma Genel Komutanlığı’ndan devraldığı Barbaros Bulvarı’ndaki Jandarma Dikimevi’nin bulunduğu yaklaşık 30 bin metrekarelik askeri alana ilişkin imar planı değişikliği yapıldı. Bakanlık imar planı sonrasında Dikimevi arazisini içindeki yapılarıyla birlikte 472 milyon TL’ye Astaş şirketine sattı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, araziyi alan ve mevcut planlarla yeterince rant elde edemeyeceğini belirten Astaş’ın talebi üzerine yeni imar planı hazırlayarak kat sayısını 5’ten 8’e çıkardı.

ASKERİ ALANA VİLLA

Çekmeköy ilçesindeki Taşdelen Mahallesi’nde bulunan 3’üncü Kolordu Komutanlığı’na bağlı Çekmeköy Kışlası da yapılaşmaya açıldı.

Geçen haftalarda Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş, Çekmeköy Kışlası arazisi üzerine Çınarköy Evleri adı altında bir konut ve villa projesi yapmak için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) başvurusu yaptı. Proje kapsamında Çekmeköy Kışlası’nın 296 bin 923 metrekarelik bölümüne Çınarköy Evleri projesiyle 1774 adet konut, 141 villa ve 56 ticari alan inşa edilecek. Projenin maliyetinin ise tam 1 milyar 135 milyon 144 bin TL olacağı tahmin ediliyor.

ÇEKMEKÖY’DE TALAN VAR

2020 yılında da Çekmeköy Kışlası sınırları içerisinde yer alan 30 bin 523 metrekarelik alanda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından imar planı değişikliği yapıldı. Hazırlanan imar planı ile alanın 12 bin 345 metrekaresi “resmi kurum alanı-TRT” bölümü olarak belirlendi.

2019 yılında ise Çekmeköy Kışlası’nın 187 bin 750 metrekarelik kısmı imara açılmıştı. Ardından da Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı’nın gerçekleştirdiği ihaleyi DAP Holding iştiraki Eltes İnşaat ve İstlife İş Ortaklığı aldı ve inşaat projesine Ormanköy adı verildi. Yapımı devam eden projeyle araziye ticari üniteler, konutlar, eğitim tesisi, sosyal ve kültürel tesis alanları inşa ediliyor.

Öte yandan askeri araziden Kuzey Marmara Otoyolu için 2016 yılında da 5 kilometrelik bir bağlantı yolu geçirilmişti. Yolla beraber yüzlerce ağaç da katledilmişti.

KIŞLA ARAZİSİ SATILDI

TOKİ geçen yılın Ekim ayında İstanbul’un içerisinde yer aldığı 19 ildeki 444 arsayı satışa çıkardı. TOKİ’nin satılacağını açıkladığı arsalar arasında İstanbul’un Sancaktepe’deki eski General İsmail Hakkı Tunaboylu Kışlası arazisi de yer alıyordu. Sancaktepe Sarıgazi’de bulunan 47 bin metrekarelik arazinin 44 bin 217 metrekarelik kısmı en fazla 5 kat imar izniyle konut alanı olarak satışa çıkarılmıştı.

2013 yılında Türkiye’nin en büyük şehir hastanesinin Sancaktepe ilçesine inşa edileceği ve yer olarak Sarıgazi’deki askeri arazilerin seçildiği açıklanmıştı. Ardından, 23’üncü Motorlu Piyade Alayı’nın bulunduğu General İsmail Hakkı Tunaboylu Kışlası’nın taşınması karar verilmişti ve kışla Çorlu’ya taşınmıştı. Aradan yıllar geçmesine rağmen eski askeri araziye şehir hastanesi yapılmadı.

ASKERİ HAVAALANI

Ranta açılan bu askeri arazini hemen yanında yer alan Sancaktepe Askeri Havaalanı bulunuyor. Zamanla kentin ortasında kalan bu askeri havaalanın Trakya’ya taşınacağı ve devasa büyüklükteki askeri arazinin de yapılaşmaya açılacağını açıklanmıştı.

TÖRENLE YIKMIŞLARDI

Sancaktepe Sarıgazi’de maliye hazinesine ait 79 bin metrekarelik arazi üzerinde daha önce Sarıgazi Askeri Lojmanları bulunuyordu. Sarıgazi Askeri Lojmanları, 2012 yılında o dönem başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katıldığı kentsel dönüşüm töreninde dinamit kullanılarak yıkılmıştı. Bu yıkım yöntemi Türkiye’de ilk kez uygulanmıştı. Ardından da hazine arazisi üzerindeki Milli Savunma Bakanlığı tahsisi kaldırıldı. Maliye Bakanlığı, arazinin 20 dönümlük kısmını Akkanat Eğitim ve Sağlık Vakfı’na eğitim ve öğretim faaliyetlerinde kullanılmak üzere bir yıl süreyle tahsis etti. Arazi vakfa 9 Şubat 2017 tarihinde teslim edildi.

ERDOĞAN KÜLLİYESİ OLDU

Maltepe’deki 2 milyon 500 bin metrekare büyüklüğündeki Kenan Evren Kışlası da Marmara Üniversitesi’ne devredildi. Askeri araziye Marmara Üniversitesi Recep Tayyip Erdoğan Külliyesi inşa ediliyor. Dağınık haldeki kent genelindeki kampüsleri buraya taşınıyor.

PARSEL PARSEL GİTTİ

Tuzla İçmeler’deki Piyade Okul Komutanlığı’na ait yaklaşık 168 bin metrekarelik askeri alan 2020 yılında imara açıldı. Tuzla Belediye Başkanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı arasında imzalanan protokolle askeri alan 30 Ekim 2020’de “rezerv yapı alanı” ilan edildi.

İstanbul Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Müdürlüğü, Tuzla’nın Aydıntepe Mahallesi’ndeki Jandarma Komando Tabur Komutanlığı Kışlası arazisinin imar planlarını değiştirdi. Yeni imar planlarına göre, arazinin 130 bin metrekarelik alanı yapılaşmaya açıldı. Devasa büyüklükteki askeri arazi, parsellere bölünerek “Gelişme konut, konut-ticaret, eğitim alanı, sağlık alanı, kültürel tesis, sosyal tesis ve ibadet alanına dönüştürüldü.

İmar planı raporunda, “Konut ve ticaret-konut alanları olarak planlanan bölgede 2 bin 479 kişinin yaşaması öngörülmekte. Konut alanı 52 bin 871 metrekare ve ticaret-konut alanı ise 49 bin 628 metrekare olarak planlandı” denildi.

DENİZ HARP OKULU ARAZİSİ

Tuzla Kaymakamlığı İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, 22 Mart 2016’da Milli Savunma Bakanlığı’ndan Deniz Harp Okulu’na ait askeri alanda kalan 8 bin metrekarenin kendilerine tahsis edilmesini istedi. Milli Savunma Bakanlığı, kışlaya giriş- çıkışı ve güvenliği etkilemeyecek şekilde 8 bin metrekarelik arazinin tahsisini uygun buldu.

ESENLER, BAKIRKÖY, ŞİLE…

2020 yılında da Eyüpsultan İlçesi’nin sınırları içinde bulunan Hasdal Askeri Kışlası’nda, 9 bin 800 metrekarelik alanın kamu binası yapılacağı gerekçesiyle imara açıldı.

İstanbul’un en kıymetli arazilerinden sayılan Bakırköy Florya’daki 34 bin metrekarelik askeri arazi de TOKİ aracılığıyla imara açıldı. Bu alanın depremde toplanma alanı kalmak üzere yeşil alan yapılması gerektiğini savunan CHP’li Bakırköy Belediyesi yapılan planlara itiraz ettiğini açıklamıştı. Ayrıca Yeşilköy’deki binlerce metrekare büyüklüğündeki askeri arazi de TOKİ’ye devredildi.

Esenler’de bulunan 8 milyon 700 bin metrekarelik askeri arazinin, 2015 yılında kentsel dönüşüm projelerinde “rezerv konut alanı” olarak kullanılmasına karar verildi. Milli Savunma Bakanlığı ile Esenler Belediyesi arasında imzalanan protokolle Esenler Belediyesi’ne devredilen araziye yaklaşık 50 bin konut inşa edilecek. Alanda konut üretiminin yanı sıra büyük bir şehir parkı da yer alacak.

2017 yılında da Şile ilçesine bağlı Balibey Mahallesi’ndeki askeri alan imara açıldı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde oy çokluğuyla kabul edilen kararda çoğunluğu ağaçlık 22 bin 798 metrekarelik askeri alan belediye hizmet alanına alındı. Arazinin bir bölümüne belediye hizmet binası yapılacak.

Okumaya devam et

EKONOMİ

Eşit İşe Eşit Ücret: Adalet mi, Safsata mı?

Yayınlanma:

|

İzmir Büyükşehir Belediyesine bağlı iştiraklerde çalışan yaklaşık 23 bin temizlik işçisi “eşit işe eşit ücret” taleplerinin yerine gerilmediği gerekçe gösterilerek Sekdikanın kararı ile greve gitmesi ile birlikte “eşit işe eşit ücret” talebini sorgulama gerekçesi de kendiliğinden tekrar gündeme geldi.

Eşit İşe Eşit Ücret: Adalet mi, Safsata mı?

Eşit işe eşit ücret” ilkesi, uzun süredir özellikle sendikal söylemlerde, insan hakları belgelerinde ve politik manifestolarda sıkça yer bulan bir kavram. İlk bakışta son derece adil ve insani bir uygulama gibi görünse de, uygulamaya döküldüğünde birçok sakıncayı beraberinde getirebilir. Bu yazıda bu ilkenin artılarını, eksilerini ve çalışanlar üzerindeki etkilerini objektif bir şekilde ele alacağız.

“Eşit İşe Eşit Ücret” Ne Anlama Geliyor?

Bu ilkeye göre, aynı işi yapan kişilere –cinsiyet, yaş, etnik köken, inanç gibi unsurlara bakılmaksızın– aynı ücretin verilmesi gerekir. Amaç, ayrımcılığı önlemek ve çalışma hayatında fırsat eşitliğini güçlendirmektir.

Ancak “aynı iş” tanımı, yüzeyde benzer olsa da çoğu zaman içerik, sorumluluk, nitelik, performans ve katkı açısından farklılıklar gösterir. Bu noktada “eşit ücret” anlayışı, yüzeysel bir adalet anlayışına dönüşebilir.

Sakıncalar ve Uygulamadaki Zorluklar

1. Performansın Göz Ardı Edilmesi

Aynı pozisyonda çalışan iki kişi düşünün: Biri sorumluluk alıyor, inisiyatif kullanıyor, üretken ve çözüm odaklı; diğeri ise sadece görev tanımı kadar çalışıyor. Ancak ikisine de aynı ücret veriliyor. Bu durum, yüksek performanslı çalışanı demotive eder.

2. Vasatlık Teşviki

Ücretlendirme performansa dayalı değilse, çalışanlar “fazla çalışsam da maaşım değişmeyecek” düşüncesiyle vasat bir çizgiye razı olur. Zamanla iş yerinde genel verimlilik düşer.

3. Yetenekli Çalışanları Kaybetme Riski

Kendini geliştiren, daha fazla katkı sunan çalışanlar, farklılıklarının karşılık bulmadığını fark ettiğinde kuruma olan bağlılıkları zayıflar. Bu da yetenekli çalışanların başka firmalara geçmesine neden olabilir.

4. Adalet Algısının Bozulması

Eşitlik, her zaman adaletle eş anlamlı değildir. Aynı işi yapan kişiler, katkı açısından eşit olmayabilir. Katkıya değil de sadece iş tanımına dayalı ücretlendirme, çalışanlar arasında huzursuzluk yaratır.

Çalışan Üzerinde Psikolojik Etkiler

  • Motivasyon Kaybı: Başarılı çalışan kendini değersiz hisseder.

  • Aidiyet Zayıflar: Kuruma bağlılık azalır.

  • Gizli Tepkiler: Çalışanlar “nasıl olsa bir şey değişmeyecek” düşüncesiyle üretkenliğini bilinçli olarak düşürebilir.

Pozitif  Yanı Var mı?

Elbette var. Özellikle işe yeni başlayanlar veya dezavantajlı gruplar için “eşit işe eşit ücret” ilkesi koruyucu bir çerçeve oluşturabilir. Ancak bu ilke sabit ve katı bir kural haline gelirse, zamanla faydadan çok zarar doğurur.

Alternatif  Yaklaşım: Eşit Fırsat + Adil Ücret

Çözüm, “eşit işe eşit ücret” yerine “eşit fırsat, adil ücret” anlayışında yatıyor. Yani işe alımda, terfide ve gelişimde herkes için fırsat eşitliği sağlanmalı; ancak ücretlendirme nitelik, performans, deneyim, katkı ve sorumluluk gibi kriterlere göre şekillenmeli.

Eşitlik mi, Adalet mi?

“Eşit işe eşit ücret” ilkesi, kulağa hoş gelen bir slogandan ibaret olabilir. Çünkü aynı unvana sahip olmak, aynı katkıyı sağladığınız anlamına gelmez. Gerçek adalet, herkesin katkısı kadar karşılık bulduğu bir sistemle mümkündür.

Bu nedenle şirketler, adalet duygusunu zedelemeyecek şekilde; şeffaf, ölçülebilir ve performansa dayalı ücretlendirme sistemleri kurmalıdır.

Erol TAŞDELEN-Ekonomist    www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Mevcut Enflasyon ve Faiz Oranlarıyla Yatırımcı Yeni Yatırım Yapar mı?

Yayınlanma:

|

Yazan:

Yüksek enflasyon oranının getirdiği yüksek faiz politikası haliyle başta ticari krediler olmak üzere tüm kredi türlerinde de faiz oranlarının artmasına neden oluyor.Şu an kredibilitesi yüksek ve ekonomik olarak büyük hacimlere sahip şirketler dahi piyasadan % 50 TL faiz oranları ile borçlanabiliyor. KOBİ vb. gibi diğer işletmelerin kullanabildikleri kredilerin faiz oranları ise % 60 bandını aşmış durumda.

Peki kredi piyasası açısından tek kötü haber faiz oranlarının yükselmiş olması mı? Maalesef hayır, bankaların kredi verme iştahı da azalmış durumda ve haliyle eskiye nazaran parasal olarak da verilen kredilerin büyüme hızında da ciddi bir yavaşlama görülmekte.Nitekim kredilerin mevduata oranı (KMO)% 80-90 bandına gerilemiş durumda..

Yeterince kredi bulunsa dahi mevcut faiz oranları düşünüldüğünde yatırımcının yatırım yapması da sanıldığı kadar kolay görünmemekte. Malumunuz yatırımcının işletmesine koyduğu sermayenin getirisi asgari olarak risksiz faiz oranı olan hazine kağıtlarının ya da banka mevduat getirisinden fazla olmalı ki yatırımcı risk alarak yatırım yapsın. Üstelik gelir kaybı nedeniyle tüketici talebinin azaldığı hem de yüksek işsizlik sebebiyle kişilerin gelecekte elde etmeyi umdukları gelirleri elde edip edemeyeceklerinden emin olmamaları da onları harcama bakımından daha da muhafazakar hale getirmişken bunu başarmak gerçekten daha da zorlaşıyor.

Onur ÇELİK-CFO/YMM

Okumaya devam et

EKONOMİ

Geleceğin Uzun Tarihi: Hayaller, Teknoloji ve Gerçeklik Arasında Bir Yolculuk

Yayınlanma:

|

İnsanlık tarihi, geçmişin izlerini taşırken geleceğe dair umutlar, korkular ve öngörülerle şekillenmiştir. Teknoloji ilerledikçe bu gelecek tahayyülleri daha somut, daha ulaşılabilir ve bir o kadar da kontrol edilebilir hale geldi. Nicole Kobie’nin kaleme aldığı The Long History of the Future” (Geleceğin Uzun Tarihi), tam da bu noktada devreye giriyor: Geleceğin ne olduğuna, kim tarafından kurgulandığına ve nasıl yönlendirildiğine ışık tutuyor.

Gelecek Fikri Yeni Değil, Ama Daha Güçlü

Kobie, geleceğe dair düşünmenin yeni bir refleks olmadığını vurguluyor. Antik çağlardan bugüne kehanetler, ütopyalar, distopyalar ve bilimkurgu eserleri aracılığıyla insanlar kendi zamanlarını aşan kurgular üretmişlerdir. Ancak asıl dikkat çekici olan, bu kurguların bireylerin değil; hükümetlerin, şirketlerin ve teknoloji elitlerinin elinde birer araç haline gelmesidir.

Silikon Vadisi’nin “Geleceği” Satın Alması

Günümüzde geleceği tanımlayan en güçlü aktörler teknoloji şirketleri. Silikon Vadisi merkezli bu yapılar, yalnızca yeni teknolojiler üretmekle kalmıyor; bu teknolojilerin hayal ettirdiği geleceği de pazarlıyor. Nicole Kobie’ye göre bu “gelecek satışı”, kapitalist sistemin en sofistike manipülasyonlarından biri. Çünkü artık insanlar, daha iyi bir geleceği hayal etmek yerine, sunulan vizyonlara razı olmayı tercih ediyor.

Bilimkurgu ve Politik Gerçeklik

Kobie, bilimkurgu edebiyatının ve filmlerinin yalnızca eğlence değil, politik bir arka plana sahip olduğunu savunuyor. 1984, Brave New World, Black Mirror gibi eserler birer uyarı değil, zamanla “olası senaryolara” dönüşüyor. Bu da gelecek tahayyüllerinin aslında günümüz karar vericileri tarafından birer araç olarak nasıl kullanıldığını ortaya koyuyor.

Teknoloji Tarafsız Değildir

Yazar, teknolojinin asla tarafsız olmadığını açıkça ifade ediyor. Hangi teknolojinin geliştirileceği, kimler için geliştirileceği ve hangi ihtiyaçlara cevap vereceği tamamen ideolojik kararlarla belirleniyor. Yapay zeka, gözetim sistemleri, uzay yolculukları veya dijital ekonomi: Hepsi birer gelecek inşasıdır. Ancak bu gelecek, herkes için eşit derecede ulaşılabilir değil.

Hayal Edilen Gelecek mi, Dayatılan Gelecek mi?

Kitabın temel sorusu şu: Gelecek gerçekten insanlığın ortak aklıyla mı belirleniyor, yoksa güçlülerin çıkarına göre mi kurgulanıyor?

Nicole Kobie’nin cevabı net: Bugün bize “ilerleme” adı altında sunulan çoğu şey, belirli çevrelerin çıkarlarına hizmet eden bir gelecek tasarımıdır. Bu tasarım, medya yoluyla yaygınlaştırılır, teknolojiyle pazarlanır ve politikalarla meşrulaştırılır.

Nicole Kobie The Long History of the Future – Narrative Species

Geleceği Kimin İçin Tasarlıyoruz?

“Geleceğin Uzun Tarihi”, sadece teknolojiye veya inovasyona değil, bu olguların arkasındaki güç ilişkilerine dikkat çeken önemli bir eser. Nicole Kobie, okura şu çağrıyı yapıyor:

“Geleceği başkalarının kurgulamasına izin vermeyin.”

Çünkü bir toplumun geleceği, ancak kolektif akıl ve etik bir vizyonla kurgulandığında adil ve sürdürülebilir olabilir. Aksi halde geleceğimiz, geçmişin hatalarına benzeyen ama daha sofistike bir kabusa dönüşebilir.

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.