EKONOMİ
Küresel Ticaret Raporu – Tedarik zinciri aksaklıklarıyla mücadele

Yayınlanma:
3 yıl önce|
Yazan:
BankaVitrini
- Küresel tedarik zinciri aksaklıkları; Covid-19’un küresel olarak nüksedeceği durumlar, Çin’in devam eden Covid-19’u sıfırlama politikası ve Çin Yeni Yılının talep ve lojistik kanadında yaratacağı oynaklık nedeniyle 2022 yılının ikinci yarısına kadar yüksek kalacak. 2020 yılının ikinci yarısından bu yana olağanüstü güçlü bir performans gösteren küresel mal ticareti bu yılın üçüncü çeyreğinde daraldı. Küresel ticaret hacmindeki mevcut daralmanın %75’inin üretim açıklarından, kalan kısmının ise lojistik darboğazlarından kaynaklandığını görüyoruz. Bu nedenle, 2021 yılının son çeyreğinde yumuşak bir toparlanma yaşanması muhtemel (3.Ç.’te çeyreklik bazda %1,1 azalan mal ticareti son çeyrekte %0,8 artış sergileyebilir). Ancak, ticaret akışlarındaki volatilite ilkbahara kadar devam edeceği için 2022 yılının ilk çeyreğinde çifte dip yaşanması riski olası. 2022 yılının ikinci yarısından itibaren ticaretin normale dönmesinde etkili olacak üç faktör görülüyor: 1) Dayanıklı mallara yönelik tüketici harcamalarının yavaşlaması (yenilenme süreleri uzun olduğundan ve sürdürülebilir tüketim davranışları benimsenmeye başlandığı için). 2) Sermaye harcamalarının artması (özellikle, ABD’de) ve çoğu sektörde stokların kriz öncesi seviyelere dönmüş, hatta o seviyeleri geçmiş olması nedeniyle girdi sıkıntılarının hafiflemesi. 3) Kapasitenin artmasıyla nakliye sıkışıklıklarının azalması.
- Çin’den ithal edilen girdiler bakımından, Avrupa, ABD’ye göre daha zayıf kalıyor. Yurtdışından ithal edilen ara girdilere aşırı bağımlılık bakımından Avrupa, üretimde sermaye harcamalarının eksikliği ve nakliye kapasiteleri nedeniyle ABD’ye kıyasla daha fazla risk altında. Çin’de ekonomik bir yavaşlamanın yaratacağı bir şokun (örneğin, Çin ihracatında %10’luk bir düşüşün) AB sektör çıktıları üzerindeki etkisini simüle ettik ve en çok etkilenecek sektörlerin metaller (temel metaller ve fabrikasyon metal ürünler) ve otomotivle (motorlu araçlar, römorklar ve yarı römorklar, ulaşım ekipmanları) ilgili sektörler olduğunu gördük. Talep potansiyelin üzerinde kalmaya devam edeceği için, üretim kapasitesini arttırmaya ve liman altyapısına yönelik yatırımlar yapılmazsa Avrupa’da arz darboğazlarının normalleşmesi 2022 yılının sonrasına kalabilir.
- Buna rağmen, üretimin şirket merkezlerinin olduğu ülkelere çekilmesi ya da yaklaştırılması lafta kalmaya devam edecek. Tedarik-zinciri aksaklıklarına rağmen, endüstriyel faaliyetlerin merkezi ülkeye ya da onun yakınına kaydırılmasına yönelik net bir eğilim göremiyoruz. Buna tek istisna Brexit ile ilgili aksaklıklarla karşılaşmış olması muhtemel olan İngiltere. Bununla birlikte, korumacılık 2021 yılında rekor düzeye ulaştı ve esas olarak tarife dışı ticari engeller (ör. sübvansiyonlar, sanayi politikaları) olarak yüksek kalmaya devam edecektir.
- Genel olarak, küresel ticaret hacminin 2022 ve 2023 yıllarında sırasıyla %5,4 ve %4 artmasını bekliyoruz. Bu oran 2021 yılında %8,3’tü. Ancak, artan küresel dengesizliklere dikkat edilmeli: ABD, 2022-2023’te 1,3 trilyon dolar civarında rekor düzeyde ticaret açıkları kaydederken Çin’de tersi şekilde ortalama 760 milyar dolarlık rekor yüksek ticaret fazlası oluşacak. Bu arada, Euro Bölgesi de ortalamanın üzerinde 330 milyar dolar civarında bir ticaret fazlası kaydedecek. İhracat kazanımları açısından, 2021-2023 döneminde 3 trilyon doları aşacak ticaret fazlasıyla Asya-Pasifik önümüzdeki birkaç yıl da ana kazanan olmaya devam edecektir. Sektör düzeyinde, enerji, elektronik ve makine ve teçhizat sektörleri 2022 yılında da ihracatlarını güçlü şekilde sürdürmeye devam edecektir. Ancak, 2023 yılında ihracatın bir numaralı kazananı, iş yoğunluğu ve 2021 yılında düşük sermaye giderleri sayesinde otomotiv olacak görünüyor.
Küresel tedarik zinciri aksaklıkları, 2022 yılının ikinci yarısına kadar yüksek kalacak
Küresel ticaret hacmindeki mevcut daralmanın %75’i üretim açıklarından, kalan kısmı ise lojistik darboğazlarından kaynaklanıyor. 2020 yılının ikinci yarısından itibaren olağanüstü güçlü bir performans gösteren küresel mal ticareti Temmuz ayıyla birlikte daralmaya başladı (2021 3.Ç’te çeyreklik bazda -%1,1). Bu durum özellikle gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerde görüldü (bkz. Şekil 1). Gelişmekte olan ülkeler için bu durum daha çok Çin’deki mevcut ekonomik yavaşlamadan kaynaklanırken, gelişmiş ekonomiler için sorun talepten ziyade arz darboğazları oldu.
Şekil 1 – Mal ihracatı hacmi, üç aylık % değişim

Limanlar ile sık sık irtibat kurarak oluşturduğumuz, Çin limanlarına ait yoğunluk endeksimiz (bkz. Şekil 2), 2020-2021 döneminde trafiğin yoğun olduğu günlerin sayısının, salgın öncesi ortalamadan çok daha yüksek olduğunu açıkça gösteriyor. Bu durum, hava koşulları, enerji krizi, endüstriyel fabrikaların kapanması ve Covid-19’u sıfırlama stratejisi gibi öngörülemeyen olaylardan kaynaklanmıştır.
Şekil 2 – Çin limanları yoğunluk endeksi

Sources: UNCTAD AIS database, Euler Hermes, Allianz Research Küresel ticareti etkileyen her bir faktörün etkisini ölçmek için, her bir faktörü VAR modeli kullanarak, (ABD perakende satışlarını referans alarak) küresel talep, küresel arz (yani, sanayi üretimi) ve lojistik koşulların (yani, PMI anketlerinden alınan üretici teslimat süreleri) bir fonksiyonu olarak tahmin ediyoruz. Modelimizin, temel tahmininden sapmaları her bir faktöre bağlayan tarihsel varyans ayrıştırmalarına baktığımızda, talep şoklarının Temmuz 2020’den bu yana küresel ticaret büyümesine çoğunlukla olumlu katkı sağladığını görüyoruz. Diğer yandan, arz şokları her ne kadar 2020 yazında ciddi ölçüde olumlu bir katkı sağlasa da sonrasında, büyük olasılıkla Covid-19’un zaman zaman tırmanışa geçmesine bağlı nedenlerden dolayı oldukça değişken seyrediyor. Ayrıca, son dönemdeki lojistik şokların önceki dönemlere göre daha fazla katkı sağladığını görüyoruz. Özellikle, küresel ticaretteki en son “beklenmedik” düşüşün esas olarak arz ve lojistiğe bağlı faktörlerden kaynaklandığını gözlemliyoruz. İki faktörün Eylül ayında küresel ticaret büyümesine aylık bazda toplam -1.2 puanlık olumsuz etkisi olduğunu söyleyebiliriz (lojistik faktörün -0.3 puan ve tedariğin -0.9 puan) (bkz. Şekil 3).
Şekil 3 – Küresel ticaret büyümesine ilişkin tarihsel varyans ayrıştırması

Yenilenen küresel Covid-19 salgınları, Çin’in sürdürdüğü sıfır Covid-19 politikası ve Şubat 2022’deki Çin Yeni Yılı gibi arz darboğazlarını yüksek tutmaya devam eden olaylara rağmen daralma geçici olacaktır. Kısa vadeli görünüme bakıldığında, ülke düzeyindeki öncü veriler ve ticaret hacminin (son birkaç ayki arz sorunları ve liman tıkanıklığı nedeniyle) normal trendinin yaklaşık %4 altında olması, 2021 yılı son çeyreğinde yumuşak bir toparlanmayı (çeyreklik bazda +%0,8) olası kılıyor.
Çin ve Japonya’nın ihracatı Ekim ayında sıralı bir iyileşme gösterdi ve Güney Kore ihracatına ilişkin Kasım ön verileri, son zamanlardaki ters rüzgarların hafiflediğini gösteriyor. Bununla birlikte, küresel talebin dinamikleri, Çin ekonomisindeki yavaşlama ve Avrupa ve ABD’de yenilenen Covid-19 vakalarıyla beraber 2022 yılının ilk çeyreğinde (bkz. Şekil 4) küresel ticarette çifte dip riskine işaret ediyor.
Şekil 4 – Küresel mal ticareti hacmi (yıllık %) ve talep-stok uyuşmazlığı göstergesi

Ticaret ve üretimin normale dönmesini sağlayacak 3 faktör
Devam eden tedarik zinciri aksaklıkları, Covid-19 salgınının tetiklediği küresel arz-talep ve nakliye kapasitesindeki uyumsuzlukların bir mirası. Ancak, bu aksaklıklar artık zirveyi gördü ve bundan sonraki dönemde düşüşe geçmelerini bekliyoruz.
Faktör #1: Tüketici talebi eşi benzeri görülmemiş şekilde arttı ve kriz sırasında oluşan fazla tasarruflar muhtemelen 2023 yılına kadar ancak tükeneceğinden, tüketici talebinin ortalama eğilimin üzerinde seyretmesi muhtemel. Dayanıklı malların yenilenme döngüsü, tedarik zinciri darboğazlarındaki en kötü anların geride kaldığını gösteriyor. Küresel ticaretin talep tarafı halihazırda bir süredir potansiyelin oldukça üzerinde seyrediyor. Önümüzdeki yılda da yüksek bir seviyede kalarak sonrasında kademeli olarak kendi kendini düzenleyen bir normalleşme geçirecek. Çünkü Covid-19’a yönelik verilen mali teşvikler arzdan ziyade talebi canlandıracak türdendi. Özellikle gelişmiş ülkelerde hükümetlerin sağladığı mali ve parasal destekler neredeyse GSYH’nin yaklaşık %25’i kadardı. Bu destek aşamalı olarak kalkarken, ABD, Euro Bölgesi ve Çin’de maliye politikaları çok destekleyici olmaya devam edecek. Buna ek olarak, hanehalkının tasarruf fazlaları, 2022 ve 2023 yıllarına kadar tüketici talebini desteklemeye devam edecek. İşgücü piyasalarındaki toparlanmanın hanehalkı satın alma gücünü destekleyeceği ABD’de tasarruf oranının 2022 yılının sonuna doğru kriz öncesi seviyesine (harcanabilir gelirin %7.3’ü) ulaşmasını bekliyoruz (bkz. Şekil 5). Avrupa’da tasarruf fazlalarının 2021 yılında, özel tüketimi GSYH’nin %1,4’ü oranında desteklemesi bekleniyor. 2022 ve 2023 yılında da sırasıyla %0,9’u ve %0,5 desteklemesi muhtemel görünüyor (bkz. Şekil 6).
Şekil 5 – ABD hanehalkı tasarrufları (milyar USD ve harcanabilir gelirin %’si)

6 – Kalan tasarruf fazlalarının özel tüketimi ne ölçüde canlandıracağının tahmini, GSYH’nin %’si olarak (2021 ortası itibariyle, mevcut en son veriler)

Sokağa çıkma yasakları ve kapanmalar nedeniyle cafe, restoran, otel gibi hizmetler yerine (dayanıklı) mallara kayan ciddi miktardaki hanehalkı harcaması (bkz. Şekil 7) bundan sonra yeniden nükseden Covid-19 dalgalarının yaratabileceği olumsuz senaryolarda bile sınırlı kalacaktır. Zira, dayanıklı tüketim mallarının ömrü uzundur ve yenilenme zamanı geç gelir (bkz. Şekil 8) ve hanehalkları da özellikle gelişmiş ekonomilerde, daha sürdürülebilir tüketim kalıplarına yönelmektedir. Bununla birlikte, politika karmalarında sıkılaşmaya beklenenden daha erken geçilebileceğine yönelik riskler görüyoruz ve bu da talebin düşmesine neden olabilir.
Şekil 7 – Gelişmiş ekonomilerde yurtiçi hanehalkı tüketimi (100 = 2010-2019 arası ortalama)

8 – Seçili mallar için yenileme döngüsü (yıl sayısı)

Faktör #2: Stoklar kriz öncesi seviyelere ulaştı ve sermaye harcamalarındaki artışlar sayesinde başta ABD olmak üzere üretim kapasitesi artacak. 2020 yılının başlarında Covid-19 krizinin zirvesinde stokları erittikten sonra, üreticiler gelişmiş ekonomilerdeki benzeri görülmemiş talep artışıyla başa çıkabilmek için hızlı bir şekilde stok yenilemek zorunda kaldı (dipten zirveye %22 artışla Ekim 2020’de kriz öncesi stok seviyelerine dönüş) (bkz. Şekil 9). Özellikle Avrupa’da 2021 yılında ciddi bir girdi sıkıntısı yaşandı. Kuzey Amerika’da bu sıkıntı biraz daha düşük düzeydeydi. İyi haber şu ki, acil stok yenileme ihtiyaçlarının en sıkıntılı olduğu aylar geride kaldı (bkz. Şekil 10) ve çoğu sektörde stok seviyesi kriz öncesi uzun vadeli ortalamaların şimdiden üzerine çıktı (bkz. Şekil 11). Yarı iletken kıtlığına rağmen, özellikle; elektronik, bilgisayar & telekom ve hanehalkı ekipmanlarına yönelik sektörler stoklarını önemli ölçüde artırmayı başardı. Yarı iletkenlere erişimde daha fazla zorluk yaşayan ve üretilen malları biriktirme maliyetlerinin daha yüksek olduğu otomotiv sektörü de her şeye rağmen stoklarında artışa gitmeyi başardı.
Şekil 9 – İthalat hacmi, 100 = kriz-öncesi zirveler, Küresel Mali Kriz sırasındaki ve Covid-19 krizi öncesi

Şekil 10 –İmalat sektöründe girdi stoklama aciliyeti* (pozitif = acil stoklama ihtiyacı var anlamına gelir)

Şekil 11 – Sektörlerin küresel bazda stokları (100 = 2010-2019 ortalaması)

Avrupa’dan farklı olarak, 2021 yılında sermaye harcamalarındaki artışların sağlayabileceği ilave arz ABD’deki üretim açığını daha erken kapatabilir. ABD ve Avrupa’da yeni üretim kapasitelerinin hangi seviyede olduğunu anlamak için sermaye harcamalarına ve kapasite kullanım oranlarına bakıyoruz (bkz. Şekil 12). Genel olarak bakıldığında, ABD’de yatırım çabalarının Avrupa’dan daha fazla olduğu görülüyor. Zira, ABD’deki bazı sektörlerde (örneğin, bilgisayarlar, makine ve teçhizat), yüksek kapasite kullanım seviyelerine rağmen yatırım harcamaları pandemi öncesi uzun vadeli ortalamalardan daha yüksek seviyede. Sermaye harcamalarının normal seviyelerin altında olduğu Avrupalı şirketler, yatırım döngüleri bakımından ABD’ye göre daha az gelişmiş görünüyorlar ve daha yüksek talebe yanıt vermek için normalin üzerinde kapasite kullanım oranlarına güveniyorlar. Finansman koşullarının uygun ve kurumsal nakit pozisyonlarının yüksek olması durumunda 2022 yılında Avrupa’nın yatırımlar açısından (ve takiben üretim kapasitesi bakımından) bir arayı kapatma potansiyeli olabilir. Birçok anket, şirketlerin çoğunun tedarik zinciri darboğazları ve girdi kıtlığı nedeniyle 2021 yılında yatırım kararlarını ertelediğini gösteriyor.
Şekil 12 – ABD ve Avrupa’da yatırım harcamaları ve kapasite kullanım oranları

Faktör #3: Kapasite arttıkça nakliye sıkışıklıkları hafiflemelidir: Yeni konteyner gemileri için küresel siparişler son birkaç ayda mevcut filonun %6,4’üyle rekor seviyelere ulaşırken ABD liman altyapısını yenilemek için 17 milyar dolar harcayacak. Eylül 2021’de Covid-19 krizi öncesine göre altı-yedi kat artarak zirveye ulaşan nakliye maliyetlerinin 2021 yılının son çeyreğinde (nakliye için vadeli işlem piyasalarına paralel olarak) kademeli olarak gerilemesini bekliyoruz. Ancak, maliyetler 2022 yılında yüksek seviyelerde kalmaya devam edecek.
Nakliye kapasitesini artıracak hızla büyüyen yeni siparişler (bkz. Şekil 13) 2022 yılının sonuna doğru kullanıma hazır hâle gelecektir. Bu da nakliye darboğazlarını önemli ölçüde azaltacaktır (şu anda küresel ticaret hacminin yaklaşık %4’ünün nakliye sıkıntıları nedeniyle engellendiğini tahmin ediyoruz). Nakliye darboğazlarının rahatlamasına yardımcı olabilecek bir diğer faktör de liman kapasitesidir. Ne de olsa, gemi sayısında artışa gidilse de yükleme ve boşaltma için yeterli altyapının olmaması yine tıkanıklıklara yol açacaktır. Veriler, halihazırda Los Angeles ve Long Beach’te gemi işlemlerinin tamamlanma süresinin artık üç katına çıktığını ve bekleme süresinin 7-12 güne tırmandığını gösteriyor. Karşılaştırmak gerekirse aynı süreç, Rotterdam’da 6 ve büyük Çin limanlarında 1-3 günde tamamlanmaktadır.
Şekil 13 – Yeni konteyner gemisi siparişleri (mevcut filonun %’si olarak geriye doğru 12 aylık toplam)

ABD; onarım ve bakım yığılmalarını hafifletmek, tıkanıklığı ve emisyonları azaltmak ve elektrikli, düşük karbon teknolojilerini desteklemek için liman altyapısı ve su yollarına yönelik yatırım harcamalarında ek 17 milyar dolar ve havaalanlarına yönelik yatırım harcamalarında ek 25 milyar dolar artışa gitmeyi planlıyor. Gerçekten de son on yılda hem ABD hem de Avrupa liman altyapılarının kalitesi bakımından, Dünya Bankası tarafından belirlenen “uluslararası standartlara göre iyi gelişmiş ve verimli” eşiğinin sürekli olarak altında kalmaktadır (bkz. Şekil 14). Gündemde hâlâ büyük ölçekli altyapı yatırımı planlarının olmadığı (bkz. Şekil 15) Avrupa, başta Asya’dan olmak üzere yurtdışından gelen girdilere bağımlılığı göz önüne alındığında, uzun vadede tedarik zinciri şoklarına karşı kırılgan kalmaya devam edecek.
Şekil 14 – Liman altyapısının kalitesi, WEF (1=son derece az gelişmiş ila 7=uluslararası standartlara göre iyi gelişmiş ve verimli)

Şekil 15 – AB: Kurtarma ve Dayanıklılık Fonu hibeleri (ana Yatırım Kategorileri, toplamın %’si)

2022-2023 yıllarında küresel ticaretin görünümü
2021 yılında +%8,3 artan küresel ticaret hacminin kademeli olarak kriz öncesi uzun-vadeli ortalamasına dönmesini ve 2022 ve 2023 yıllarında sırasıyla %5,4 ve %4 artmasını bekliyoruz. Ciddi girdi kıtlıkları, daha yüksek nakliye maliyetleri ve güçlü bir dolar ile beraber 2021 yılında fiyat etkilerini arttırmış olsa da (2021 yılında küresel ticaretin nominal olarak %18,8 büyümesi bekleniyor), fiyat artışındaki bu eğilimin 2022 yılında tersine dönmesini ve fiyatların 2017-18 yıllarındaki zirvelerin altına inmesini bekliyoruz. (bkz. Şekil 22).
Ancak artan küresel dengesizliklere dikkat edilmeli: ABD, rekor düzeyde ticaret açıkları (2022-2023’te 1,3 trilyon dolar civarında) kaydederken Çin’de tersi şekilde rekor yüksek ticaret fazlası (ortalama 760 milyar dolar) oluşacak. Bu arada, Euro Bölgesi de ortalamanın üzerinde 330 milyar dolar civarında bir ticaret fazlası kaydedecek.Figure 22 – Global trade growth (%)

İhracat kazanımları açısından (bkz. Şekil 23), Asya-Pasifik 2020 yılındaki 420 milyar dolarlık kaybın ardından 2021-2023’te 3 trilyon dolardan fazla olacak kazançlarla, önümüzdeki birkaç yıl daha ana kazanan olmaya devam edecek. Bu kazanımların yarısından fazlası muhtemelen 2021 yılında sağlanacak. Bunu 2022 yılında 630 milyar dolar ve 2023 yılında 710 milyar dolarlık kazanımlar izleyecek. Her ne kadar bu kazanımlar, 2020 yılında ihracatta çok daha keskin bir daralmayı takip etse de Avrupalı ihracatçıların 2021-2023 dönemindeki toplam performansı Asya-Pasifik’tekine benzer olabilir. Son olarak, Kuzey Amerika’nın ihracat kazançlarının 2021-2023 döneminde 800 milyar dolara yaklaşması bekleniyor (2020’de 500 milyar dolara yakın kaybın ardından).
Şekil 23 – Bölgesel bazda ticaret, yıllık değişim (milyar USD)

Sektör düzeyinde, baz etkilerine rağmen fiyat etkileri her sektörde azalmıyor. 2021 yılının iyi performans gösterenleri, 2022 yılında da ihracatlarını güçlü şekilde sürdürmeye devam edecektir (özellikle; enerji, elektronik ve makine ve teçhizat sektörleri). 2023 yılında ihracatın bir numaralı kazananı, iş yoğunluğu ve 2021 yılındaki düşük sermaye giderleri sayesinde otomotiv olacaktır (bkz. Şekil 24).
Şekil 24 – Sektör bazında ticaret, yıllık değişim (milyar USD)

Kaynak : https://www.eulerhermes.com/
İlginizi Çekebilir
ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA
“Nasıl Yatırım Yapılır?” – Kitap Özeti

Yayınlanma:
6 saat önce|
25/06/2025Yazan:
BankaVitrini
Kitap Künyesi
-
Kitap Adı: Nasıl Yatırım Yapılır?
-
Alt Başlık: Kişisel Yatırımın Cesur ve Yeni Dünyasına Yolculuk
-
Yazarlar:
-
Peter Stanyer
-
Masood Javaid
-
Stephen Satchell
-
-
Çevirmen: S. Cem Çiloğlu
-
Yayınevi: The Economist Books / Türkçe baskı: Epsilon yayınevi
-
Dil: Türkçe (Orijinal dil: İngilizce)
-
Kapsam: Yatırımın temellerinden başlayarak kişisel finans, portföy yönetimi, risk dağılımı ve yeni nesil yatırım araçlarına kadar geniş bir perspektif sunar.
-
Hedef Kitle: Yatırıma yeni başlayacak bireyler, kişisel finansına yön vermek isteyenler ve stratejik portföy oluşturmak isteyen yatırımcılar.
İçerik Özeti
-
Yatırımın Temel İlkeleri
-
Risk ve Getiri Dengesi
-
Portföy Teorisi
-
Fon Seçimi ve Dağılımı
-
Alternatif Yatırım Araçları (ETF’ler, tahviller, emtialar, kripto varlıklar)
-
Yatırım Psikolojisi ve Karar Alma Süreçleri
-
Güncel Piyasa Gelişmeleri ve Etkileri
“Nasıl Yatırım Yapılır?” – Kitap Özeti
1. Yatırımın Temelleri
Kitap, yatırımın amacını net şekilde tanımlayarak başlar: paranın zaman içindeki değerini korumak ve artırmak. Yatırımcılar için temel kavramlar olan risk, getiri, zaman ufku, likidite gibi konular ele alınır.
📌 Ana fikir: Her yatırım bir risk içerir; önemli olan bu riski bilinçli şekilde yönetebilmektir.
2. Portföy Oluşturma ve Risk Dağılımı (Diversifikasyon)
Yazarlar, yatırımcılara tüm yumurtaları aynı sepete koymamaları gerektiğini anlatır. Portföy oluştururken farklı varlık türleri arasında dağılım yapmanın önemi vurgulanır: hisse senetleri, tahviller, nakit, emtialar, alternatif yatırımlar gibi.
📌 Ana fikir: Sağlam bir yatırım stratejisi; çeşitlendirme, maliyet bilinci ve hedefe uygunlukla mümkündür.
3. Varlık Sınıfları ve Araçlar
Bu bölümde yatırım yapılabilecek başlıca varlıklar detaylı şekilde anlatılır:
-
Hisse senetleri: Uzun vadede büyüme sağlayan ama dalgalı ürünlerdir.
-
Tahviller: Daha düşük riskli, ama sınırlı getirili.
-
Nakit ve mevduat: Güvenli ama enflasyona karşı kırılgan.
-
Alternatif yatırım araçları: Gayrimenkul, hedge fonları, özel sermaye ve son zamanlarda kripto varlıklar gibi yeni trendler.
📌 Ana fikir: Her varlık sınıfının risk-profili farklıdır ve yatırımcının hedeflerine göre seçilmelidir.
4. Zaman ve Psikoloji Faktörü
Yatırımcıların en büyük düşmanlarından biri kendileridir. Korku, açgözlülük, sürü psikolojisi gibi duygusal faktörlerin yatırım kararlarını nasıl etkilediği anlatılır. Piyasa zamanlamasının zor olduğu, uzun vadeli düşünmenin önemi vurgulanır.
📌 Ana fikir: Duygusal kararlar yerine disiplinli bir yatırım stratejisi başarı getirir.
5. Yatırım Stratejileri ve Yaklaşımlar
Pasif ve aktif yatırım farkı, endeks fonlarının avantajları, değer ve büyüme yatırımcılığı gibi farklı yatırım stratejileri açıklanır. Ayrıca, yaşa ve gelir seviyesine göre yatırım stratejileri örneklenir.
📌 Ana fikir: Herkesin yatırım stratejisi kişisel durumuna, hedeflerine ve risk toleransına uygun olmalıdır.
6. Geleceğe Hazırlık ve Yeni Trendler
Kitabın son bölümleri geleceğin yatırım dünyasına odaklanır. ESG (çevresel, sosyal ve yönetişim kriterleri), yapay zeka destekli algoritmalar, robo-danışmanlar, fintech’ler gibi konular ele alınır.
📌 Ana fikir: Yatırım dünyası hızla değişiyor; bilgiye açık ve adapte olabilen yatırımcılar öne çıkacak.
Genel Değerlendirme
Bu kitap, yatırım dünyasına giriş yapmak isteyenler için bilimsel temellere dayalı, pratik ve anlaşılır bir kılavuzdur. Hem yeni başlayanlar hem de stratejisini geliştirmek isteyen yatırımcılar için değerli bilgiler sunar.

Dünya enerji güvenliğinin kalbinde yer alan Hürmüz Boğazı, küresel ticaretin ve petrol taşımacılığının en kritik geçitlerinden biridir. Ancak bu boğazın geçici dahi olsa kapanması, sadece bölgeyi değil, tüm dünya ekonomisini derinden etkileyebilecek bir kriz senaryosudur. Bu yazıda, Hürmüz Boğazı’nın önemi ve kapanmasının olası sonuçları detaylı bir şekilde incelenmektedir.
HÜRMÜZ BOĞAZI’NIN STRATEJİK ÖNEMİ
Hürmüz Boğazı, İran ile Umman arasında yer alır ve Basra Körfezi’ni Umman Denizi’ne bağlar.
Bu dar geçit, dünyanın en büyük petrol üreticilerinden olan Suudi Arabistan, Irak, Kuveyt, İran, BAE ve Katar’ın deniz yoluyla petrol ve doğalgaz ihracatında tek çıkış kapısı niteliğindedir.
-
Günlük yaklaşık 17-20 milyon varil petrol bu boğazdan taşınmaktadır.
-
Bu miktar, küresel petrol ticaretinin yaklaşık %20’sine denk gelir.
-
Ayrıca Katar’ın sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ihracatının da büyük bölümü bu yoldan geçer.
ENERJİ VE EKONOMİK SONUÇLARI
1. Petrol Fiyatlarında Şok Artış
Hürmüz Boğazı’nın kapanması, arz şokuna yol açar.
-
Petrol fiyatları birkaç gün içinde 150-200 dolar/varil seviyelerine çıkabilir.
-
Enerji ithalatçısı ülkelerde enflasyonist baskılar oluşur.
-
Üretim maliyetleri artar, ekonomiler yavaşlar, stagflasyon riski doğar.
2. Küresel Tedarik Zincirinin Bozulması
-
Asya, Avrupa ve ABD’ye enerji taşıyan petrol tankerleri seferlerini durdurmak zorunda kalır.
-
Enerjiye bağımlı endüstriler (otomotiv, plastik, gübre vb.) ağır darbe alır.
-
Alternatif boru hatları kapasite olarak yetersizdir.
JEOPOLİTİK VE ASKERİ SONUÇLARI
1. ABD-İran Gerilimi Zirveye Çıkar
İran’ın boğazı kapatma tehdidi veya fiilî kapatma girişimi, ABD ve müttefiklerinin askerî karşılık verme ihtimalini doğurur.
Bölgedeki ABD Donanması’nın varlığı bu senaryo için hazırdır.
2. İsrail, Suudi Arabistan ve Körfez Ülkeleri Tetikte Olur
İran’ın bu hamlesi bölge ülkeleri tarafından ulusal güvenlik tehdidi olarak değerlendirilir.
Silahlanma hızlanır, bölgesel çatışma riski artar.
3. Askerî Müdahale ve Savaş Riski
Deniz yolunun açık tutulması için ABD önderliğinde çok uluslu bir askerî müdahale gündeme gelebilir.
Bu durum petrol bölgelerinde bombalamalara, deniz trafiğinin askıya alınmasına neden olabilir.
ALTERNATİF ENERJİ ROTALARI VAR MI?
-
Suudi Arabistan ve BAE, bazı petrolünü Hürmüz dışındaki boru hatlarıyla taşıyabilir.
Ancak bu yolların kapasitesi sınırlı ve tüm ihracatı karşılamaktan uzaktır. -
Katar LNG’si içinse alternatif güzergâh neredeyse yoktur.
TÜRKİYE’YE ETKİSİ NE OLUR?
-
Türkiye enerji ithalatının büyük kısmını bu bölgelerden sağlamaktadır.
-
Fiyatlar arttığında Türkiye’nin enerji faturası büyür → cari açık artar.
-
Bu durum TL üzerinde baskı oluşturur, enflasyon hızlanır.
Hürmüz Boğazı’nın kapanması, sadece bölgesel değil, küresel bir kriz anlamına gelir. Petrol ve gaz piyasasında arz şoku yaratır, küresel ekonomiyi durma noktasına getirebilir. Jeopolitik gerilimlerin zirveye çıktığı bir ortamda bu boğazın güvenliği, dünya düzeni açısından kırılma noktasıdır.
BANKA HABERLERİ
Limonlar Kredi Aldığında: Asimetrik Bilginin Finansal Sistemdeki Yankısı

Yayınlanma:
4 gün önce|
21/06/2025Yazan:
Serhat Can
Bankaların kredi sistemlerinde giderek daha sık karşılaştığımız bir tablo var: Gerçek kredi değerliliği taşımayan birey veya işletmelere, sistemsel boşluklar nedeniyle kredi limitleri açılıyor. Kredi puanı iyi görünüyor, limit mevcut—ama geri ödeme kabiliyeti yok. Neye benziyor, biliyor musunuz? George Akerlof’un 1970’te yazdığı kendisine Nobel iktisat ödülü aldıran “limon piyasası”na.
Asimetrik Bilgi Sorunu:
Akerlof’un teorisinde, alıcı ve satıcı arasındaki bilgi dengesizliği nedeniyle kaliteli ürünler (iyi arabalar) piyasadan çekilir, yerine “limonlar” (kötü arabalar) kalır. Bugünün kredi sisteminde ise:
- Banka, müşterinin gerçek riskini göremiyor (ya da görmek istemiyor).
- Müşteri, sistemin sunduğu limitlere ulaşıyor, kredi kullanıyor.
- Böylece finansal piyasada “limon” krediler çoğalıyor: riskli, sürdürülemez, görünürde aktif.
Sonuç Ne Olur?
- Gerçek değerliliğe sahip kullanıcılar daha pahalı krediye ulaşır.
- Sistem, kendi içindeki çürüklüğü fark edemez.
- Uzun vadede bu asimetrik bilgi, toplu bir güven krizine dönüşür. Tıpkı Akerlof’un uyardığı gibi…
- Finansal sistemler gelişiyor, algoritmalar daha sofistike hale geliyor—ama hâlâ “insanı” göremeyen modellerle çalışıyoruz. Kredi vermek sadece matematik değil; güvenin, bağlamın ve davranışsal içgörünün birleşimidir.
- “Kredi sadece bir limit değil, bir güven oyudur.”
Kredi sistemleri giderek daha sofistike hale geliyor. Algoritmalar, puanlama sistemleri, dijitalleştirilmiş değerlendirme modelleri… Peki ama hâlâ “insanı” göremeyen bu sistemler gerçekten güvenli mi?
George Akerlof, 1970’te “limon piyasası” teorisini ortaya attığında otomobil piyasasını örnek gösteriyordu. Bugün ise aynı teoriyi bizzat kredi piyasasının içinde yaşıyoruz: asimetrik bilgi, yani tarafların eşit derecede bilgi sahibi olmaması, sistemi yavaş yavaş çürütüyor.
Gözlemlerimden İki Sessiz Hikâye
Firma kârlı göründü, konkordatoya girdi. Bir yıl önce denetimini yaptığım bir firmayla denetim sırasında yaşadığımız bir anlaşmazlık yüzünden yollarımız ayrılmıştı. Geçtiğimiz günlerde konkordato ilan ettiklerini öğrendim. İlginçtir: Banka kredileri denetim sonrası son bir yılda ciddi oranda artmıştı. Bilanço ise temizdi—görünürde. Ama içini bilen biri olarak şunu söylemeliyim: stoklar şişirilmişti. Sayım tutanakları arasındaki fark 3 milyon dolar kadardı.
Stoklar yalansa, bilanço da yalandır. En kolay oynanan kalem de budur çünkü. “Stoklarda 3 milyon dolarlık yapay bir değerleme vardı—bu, bilanço üzerinde kar gibi görünse de gerçekte zarardı.” Bankalar ne yaptı? Kağıt üstündeki görüntüye bakıp kredi verdiler. Mali analizlerin yapamadığı tek şey stok denetimidir, stoklarda ne yazıyorsa kabul edilir. Şu sorularla meşgul olduklarını da hiç zannetmiyorum: Stok sayım tutanak raporu mevcut stoklarla karşılaştırıldı mı? Stok sayım tutanağını kim hazırlamış? Bağımsız denetim mi yoksa şirket personeli mi? Firma son yıllarda matrah artırmış mı? Tedarikçi bakiye hareketleri stok değer hareketleriyle uyumlu mu? Stoklarda dikkat çekici bir durum var mı? Hammadde stoğu mamül stoğundan fazla mı? Şirket ERP sisteminden stok değerleme raporu alındı mı? Sorular çoğaltılabilir.
Çalışanlarına maaşlarını ödemeyen firma, kredi kullanıyor.
Geçenlerde eski bir öğrencim aradı: Çalıştığı firma 3 aydır maaş ödemiyormuş ama aynı zamanda bankalardan kredi kullanmaya devam ediyormuş. Hatta patronunun yeni bir konut satın aldığını duymuş. Bana sorduğu soruya gelirsek: “İş davası açarsam banka hesaplarına bloke konulur mu?
Banka sistemleri SGK kayıtlarını kontrol etse, firmanın 3 aydır sigorta ödemediğini görecekti. Ama görmedi. Çünkü sistem, sadece rakama ve geçmiş skora bakıyor—insan hikâyesine değil.
Sonuç: Algoritmalar Belki Zekidir, Ama Kördür
Bugünün kredi algoritmaları geçmiş veriye dayanır, davranışı anlamaz, öyküyü okumaz. Böylece sistem, Akerlof’un tarif ettiği gibi, limonlarla doluyor: Gerçekte riskli olan ama kâğıt üstünde sorunsuz gözüken kredilerle. Sonuç? Gerçekten sağlıklı, krediye erişimi hak eden işletmeler bu gölgelerin altında kalıyor.
Serhat CAN
FARK YARATANLAR
FARK YARATANLAR
KATEGORİ
- ALTIN – DÖVİZ – KRIPTO PARA (848)
- BANKA ANALİZLERİ (139)
- BANKA HABERLERİ (3.144)
- BASINDA BİZ (60)
- BORSA (453)
- CEO PERFORMANSLARI (36)
- EKONOMİ (2.853)
- GÜNCEL (3.232)
- GÜNDEM (3.198)
- RÖPORTAJLAR (48)
- SİGORTA (133)
- ŞİRKETLER (2.250)
- SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK (475)
- VİDEO Vitrini (19)
- YAZARLAR (1.058)
- Ali Coşkun (24)
- Arif Öztan (7)
- Ayşe Muzaffer Sunguroğlu (7)
- ChatGPT (26)
- Dr. Abbas Karakaya (65)
- Erden Armağan Er (45)
- Erol Taşdelen (569)
- Gizem Taşdelen (7)
- Gülbeyaz Gergün (63)
- Kemal Emirhan Mendi (1)
- Murat Şenol (26)
- Mustafa Akpınar (41)
- Onur ÇELİK (35)
- Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz (80)
- Serhat Can (8)
- Süleyman Çembertaş (16)
- Tungay Dere (18)
- Uğur Durak (33)
- Zuhal KARABULUT (5)
YAZARLAR

“Nasıl Yatırım Yapılır?” – Kitap Özeti

KÜÇÜKLERE/BÜYÜKLERE YAZ OKUMALARI-II

Ateşkesle petrol geriledi. Faiz indirim umuduyla Türk piyasaları canlandı

Veri Okumayan Yönetici, Karanlıkta Yürür

Piyasa Beklemiyordu! Bitcoin Neden Patlama Yaşadı?

Finans Koltuğundan CEO Masasına

Hazine’den Kripto Para ile Suç Gelirlerine Sıkı Denetim Geliyor

UŞAK’ın en köklü Market Zinciri EGEŞOK Konkordato aldı

Dolandırıcılık Davasında Şok Rapor: Banka Kusurlu!

DENİZBANK: Bir GMY istifası daha!

İsrail İran’a Neden Saldırdı?

Onur Çelik yazdı: İFLAS RİSKİ

Papara’dan açıklama: Özür diledi

Firma Finans Bilinci Neden Stratejik Bir Güçtür?
- SON DAKİKA | Borsa günü düşüşle tamamladı 25/06/2025
- Bakan Kurum'dan İstanbul için müjde: Kiralık sosyal konut yapılacak 25/06/2025
- Türk Eximbank Genel Müdürlüğü yeni binasına taşındı 25/06/2025
- Garanti BBVA’dan 3,5 trilyon TL’lik sürdürülebilir finansman hedefi 25/06/2025
- İran-İsrail gerilimi: Türk gemileri güvende mi? Bakan Uraloğlu açıkladı... 25/06/2025
- Bakan Şimşek: Enflasyondaki düşüşle yurt içi finansal koşullar daha destekleyici olacak 25/06/2025
- Alman ekonomisi toparlanıyor: Enerji krizi ve durgunluğun ardından umut ışığı 25/06/2025
- İş Grubu Ateş Çelik’e ortak oluyor 25/06/2025
- Trump’ın politikalarıyla mali açıkta 11 trilyon dolarlık düşüş öngörülüyor 25/06/2025
- Hakan Aran: Temmuz'da 350 baz puanlık faiz indirimi bekliyorum 25/06/2025
- İSO Başkanı Bahçıvan: Yeşil dönüşüm farkındalığı hız kazanmalı 25/06/2025
- ABD mortgage başvurularında artış 25/06/2025
- AB'den sanayiye indirimli elektrik sunma hazırlığı 25/06/2025
- NATO üyeleri savunma harcamalarına yüzde 5'lik hedefte anlaştı 25/06/2025
ALTIN – DÖVİZ
BORSA
KRIPTO PARA PİYASASI
Popüler
-
GÜNDEM4 yıl önce
Sedat Peker’in bahsettiği otel: Günlüğü 106 bin TL
-
GÜNCEL2 yıl önce
Zara Ve Mango’ya Üretim Yapın Tekstil Devi Konkordato Talep Etti
-
BANKA HABERLERİ2 yıl önce
TCMB Başkanı için ismi geçen GAYE ERKAN First Republic Bank’tan ayrılma süreci
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
AKBANK çöktü : Dijital Bankacılık sorumlusu GMY CİVELEK ortada yok!
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
HSBC terbiyesizliği : “Sabancı alana “AKBANK bedava”
-
BANKA ANALİZLERİ3 yıl önce
YILIN İLK YARISINDA İŞBANK RAKİPSİZ LİDER AKBANK SONUNCU SIRADAN KURTULAMIYOR
-
GÜNDEM2 yıl önce
Bankacılığı bırakıp eskortluk yapmaya başladı: Haftalık kazancı dudak uçuklattı