Connect with us

EKONOMİ

Türkiye’nin en hızlı büyüyen 100 şirketi belli oldu

TOBB öncülüğünde, Vodafone Business sponsorluğunda, TEPAV ve TOBB ETÜ işbirliği ile Türkiye’nin en hızlı büyüyen 100 şirketi belirlendi. Cirosunu 2 yılda yüzde 5.808 oranında artıran İstanbul merkezli Tripenia Bilişim Turizm A.Ş. firması ilk sırayı aldı. İlk 100’deki şirketler, Türkiye’den 13 kat daha hızlı büyüdü

Yayınlanma:

|

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) öncülüğünde, Vodafone Business sponsorluğunda, TEPAV ve TOBB ETÜ işbirliğinde, şirketlerin 2017-2019 arası 2 yıllık ciro artışı dikkate alınarak yapılan Türkiye’nin en hızlı büyüyen 100 şirketi yarışması sonuçlandı.

Listede 29 farklı ilden ve 32 ayrı sektörden şirketler yer aldı. İlk 100’deki şirketlerin, Türkiye’den 13 kat daha hızlı büyüdüğü görüldü. En hızlı büyüyen şirketlerin 33’ü İstanbul’dan, 14’ü Ankara, 9’u ise İzmir’den çıktı. Cirosunu 2 yılda yüzde 5.808 oranında artıran İstanbul merkezli Tripenia Bilişim Turizm A.Ş. firması ilk sırayı aldı. Ankara firması Türktem Bilişim İnşaat LTD. ŞTİ yüzde 2.543 büyüme oranıyla ikinci, Antalya merkezli Finder Yangın Güvenlik Elektronik Sistemler A.Ş. ise üçüncü oldu.

Türkiye 100 sonuçları; Ticaret Bakanı Mehmet Muş ve çok sayıda Oda-Borsa Başkanı ile TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu’nun ev sahipliğinde, Vodafone Türkiye CEO’su Engin Aksoy’un da katılımı ile Ankara’da düzenlenen törenle açıklandı.

TOBB’un Türkiye’nin en hızlı büyüyen KOBİ’lerini belirleyerek ekonomik bağlantılarını kuvvetlendirmeyi hedeflediği Türkiye 100 programında Vodafone da, KOBİ’lere yönelik ücretsiz destek paketleriyle katkıda bulundu. Bu kapsamda, programa başvuran ve kazanan tüm KOBİ’lere dijital pazarlama ve e-ticaret çözümü ailesinden çeşitli çözümleri ücretsiz sundu.

BAKAN MUŞ: GİRİŞİMCİLİK EKONOMİK GELİŞME VE KALKINMA CAN DAMARIDIR

Ticaret Bakanı Mehmet Muş konuşmasında girişimciliğin ekonomik gelişme ve kalkınmanın can damarı olduğuna işaret ederek, “Bir ülkede girişimci sayısı ve buna bağlı olarak kurulan şirket sayısı arttıkça, ekonomik büyüme de ivme kazanmaktadır” dedi.

Bakan Muş, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Girişimci, mevcutla yetinmeyen, ufku geniş olan, toplumun ihtiyaç ve önceliklerini sezebilen, koşulları iyi okuyan, en yükseği hedefleyen ve aynı zamanda ileriyi görebilen kişidir. Bugün burada ödül almaya hak kazanan, ülkemizin en hızlı büyüyen 100 şirketi, girişimciliğin ve sağlıklı rekabetin önemini kavramış; yeni fikirleri hayata geçirmiş ve sektöründe öncü hale gelmiş oyunculardır. Biz başta bu 100 şirket olmak üzere tüm şirketlerimizi ve markalarımızı milli servetimiz olarak görüyoruz. Bu şirketler büyüdükçe ekonomimiz büyüyecek, ekonomimiz büyüdükçe ülkemiz dünya ekonomisi içerisinde daha üst sıralara tırmanmış olacaktır. Ticaret Bakanlığı olarak her bir girişimcimize Ya bir yol açacağız, ya bir yol bulacağız ya da yol göstereceğiz. Türkiye’nin geleceği aydınlıktır. Biz felaket senaryoları yazanlara prim vermiyoruz. Türkiye’nin potansiyeline güveniyoruz. Bu ülkenin hem insan kaynağı açısından hem yatırım ortamı açısından gayet güçlü bir potansiyeli olduğunu biliyoruz. Yeter ki ülkemize güvenelim, yeter ki el ele verelim. Türkiye’nin çözemeyeceğimiz hiçbir sorunu yok.”

HİSARCIKLIOĞLU: HIZLI BÜYÜYENLER HEM GENÇ HEM DE SÜRDÜRÜLEBİLİR ŞİRKETLER

TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu konuşmasında Türkiye’nin en hızlı büyüyen 100 şirketinin, bu dönemdeki ortalama büyümesinin yüzde 498 olduğuna dikkat çekerek, “Bu çok çarpıcı bir rakam. Bu şirketler Türkiye’deki milli gelir artışının 13 kat üzerinde bir performans gösterdiler. Yine aynı süre içinde, çalışan başı üretimlerini, yani verimliliklerini ise, ortalama yüzde 212 artırdılar. 2019 yılında her bir şirket ortalama, 65 milyon TL’lik satış yaptı. Yine her biri ortalama 113 kişiye istihdam sağladı. 2017-2019 döneminde Türkiye 100 şirketlerinin istihdamı yüzde 148 arttı. Türkiye 100 şirketlerinin yüzde 76’sı ihracat yapıyor. Tam 78 farklı ülkeye ihracat gerçekleştiriyor. Böylesine büyük başarılar gösteren ve Türkiye 100’e girmeye hak kazanan şirketlerimizi yürekten kutluyorum. Bu başarı elbette kendiliğinden gelmiyor. Hızlı büyüyenler, hem genç, hem yenilikçi, hem de sürdürülebilir şirketler. Herkesin bildiği işleri, çok farklı bir anlayışla yapıyorlar. Dijital teknolojiyi çok iyi kullanıyorlar. Çalışanların eğitimine ayırdığı kaynağı masraf olarak görmüyor, buna büyük önem veriyorlar” dedi.

AKSOY: KOBİLER TOPLAM İŞLETME ASYISININ YÜZDE 99,9’UNU OLUŞTURUYOR

Vodafone Türkiye CEO’su Engin Aksoy ise değerlendirmesinde, “Ülke ekonomisinin can damarı olan KOBİ’ler, toplam işletme sayısının yüzde 99,9’unu oluşturuyor. Pandemiyle birlikte KOBİ’ler dahil her ölçekten işletmenin dijitalleşmesinin şart olduğunu hep birlikte gördük. Bu dönemde işletmelerin yeni dünyaya ayak uydurmaları ve rekabetçi güçlerini artırmaları için öne çıkan konulardan biri de e-ticaret ve dijital pazarlama oldu. Bu tespitten hareketle, KOBİ’lerin dijital pazarlama ve e-ticarete adaptasyonunu hızlandırmak için harekete geçtik. Bugüne kadar pek çok projeye imza attığımız değerli iş ortağımız TOBB ile bir kez daha güçlerimizi birleştirerek TOBB Türkiye 100 programına dahil olduk. Bugün ödül alan KOBİ’lerimizi tebrik ediyoruz” ifadelerini kullandı.

ÜLKE GENELİNDEN 13 KAT DAHA HIZLI BÜYÜDÜLER

Rakamlar, Türkiye 100 şirketlerinin Türkiye’den 13 kat hızlı büyüdüğünü gösteriyor. Türkiye 100 şirketleri tek bir şirket gibi kabul edildiğinde; 2019 yılı toplam cirosu 6,47 milyar TL, 2019 yılı ortalama cirosu 64,7 milyon TL. 2020 yılındaki toplam istihdam 11.339 kişi, şirket başına ortalama istihdam ise 113 kişi oldu. 2017-2019 dönemindeki ortalama büyüme oranı ise yüzde 498 olarak görüldü.

BİLGİSAYAR PROGRAMLARINA VE DANIŞMANLIK FİRMALARI AĞIRLIKTA

Türkiye 100 listesinde 32 farklı sektöre ait şirket bulunurken en fazla yoğunluk, bilgisayar programlama ve danışmanlık alanında görüldü. Bunu; makine ve ekipman imalatı, toptan ticaret, fabrikasyon metal ürünleri, bilgisayar, elektronik ve optik ürünler ile mimarlık ve mühendislik faaliyetleri izledi.

EN HIZLI 100’ÜN 76’SI İHRACAT YAPIYOR

En hızlı büyüyen 100 şirketten 76’sı 78 farklı ülkeye ihracat yapıyor. İhracat yapılan ülkeler arasında da 25 firmanın ürün ihraç ettiği Almanya öne çıkıyor. Almanya’yı, Birleşik Krallık, Azerbaycan, İtalya, Fransa, Suudi Arabistan, ABD, Birleşik Arap Emirlikleri, Bulgaristan, Hollanda, Irak, İsrail izliyor.

Türkiye’nin en hızlı büyüyen 100 şirketinin Covid-19 sürecinde uzaktan çalışma şekline uyum sağladığı dikkat çekiyor. Bu süreçte 67 en az bir kamusal destekten yararlandığı belirtti. En fazla yararlanılan kamusal destekler ise: Kısa Çalışma Ödeneği, kamu bankalarının destek paketleri, istihdam destekleri, vergi ve prim ödemeleri.

CEO’LARIN YAŞ ORTALAMASI 42

Türkiye 100 şirketlerinin yarısından fazlası önümüzdeki 1 yıl içinde finansman arayışında olduğunu belirtti.

COVID-19 sürecinde şirketlerin 48’i finansman ihtiyacını öz kaynaklarından karşılarken, 52’si kamu/özel banka kredi imkânlarından yararlandı. Önümüzdeki 1 yıl içinde finansman arayışı olan firma sayısı 60. Şirketlerin yüzde 41,7’si 10 milyon TL’den fazla finansmana ihtiyaç duyduğunu belirtiyor. Şirketlerin yüzde 26,7’si ilave finansmanı işletme sermayesi ve makine/tesisat yatırımı için kullanacak.

YÜZDE 10’UNDA KADIN YÖNETİCİ VAR

Türkiye 100 listesinde genç yöneticileri olan genç şirketler var. Şirketlerin yaş ortalaması (kuruluş yılı) 11,2 yıl. CEO’ların (Genel Müdürlerin) yaş ortalaması 42. En hızlı büyüyen 100 firmanın 10’u kadınlar tarafından yönetiliyor.

Türkiye 100 listesindeki şirketlerde nihai karar merci konumundaki kişilerin eğitim seviyelerinin de yüksek olması dikkat çekti. Listedeki 85 şirketin yetkili kişileri en az üniversite mezunu. En hızlı büyüyenlerin büyük kısmı hizmet içi eğitimin önemli olduğunun farkında. Söz konusu 100 şirketin 89’u çalışanlarının niteliklerini artırmaya yönelik kurum içi ve/veya kurum dışı eğitim faaliyetleri düzenlediklerini açıkladı.

Türkiye’nin Hızlı Büyüyen Şirketleri içerisinde; çalışanlarının kendi işlerini kurmasına yardımcı olan şirket sayısı ise 39.

Okumaya devam et

EKONOMİ

HÜRMÜZ BOĞAZI KAPANIRSA NE OLUR?

Yayınlanma:

|

Yazan:

Dünya enerji güvenliğinin kalbinde yer alan Hürmüz Boğazı, küresel ticaretin ve petrol taşımacılığının en kritik geçitlerinden biridir. Ancak bu boğazın geçici dahi olsa kapanması, sadece bölgeyi değil, tüm dünya ekonomisini derinden etkileyebilecek bir kriz senaryosudur. Bu yazıda, Hürmüz Boğazı’nın önemi ve kapanmasının olası sonuçları detaylı bir şekilde incelenmektedir.

HÜRMÜZ BOĞAZI’NIN STRATEJİK ÖNEMİ

Hürmüz Boğazı, İran ile Umman arasında yer alır ve Basra Körfezi’ni Umman Denizi’ne bağlar.
Bu dar geçit, dünyanın en büyük petrol üreticilerinden olan Suudi Arabistan, Irak, Kuveyt, İran, BAE ve Katar’ın deniz yoluyla petrol ve doğalgaz ihracatında tek çıkış kapısı niteliğindedir.

  • Günlük yaklaşık 17-20 milyon varil petrol bu boğazdan taşınmaktadır.

  • Bu miktar, küresel petrol ticaretinin yaklaşık %20’sine denk gelir.

  • Ayrıca Katar’ın sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ihracatının da büyük bölümü bu yoldan geçer.

ENERJİ VE EKONOMİK SONUÇLARI

1. Petrol Fiyatlarında Şok Artış

Hürmüz Boğazı’nın kapanması, arz şokuna yol açar.

  • Petrol fiyatları birkaç gün içinde 150-200 dolar/varil seviyelerine çıkabilir.

  • Enerji ithalatçısı ülkelerde enflasyonist baskılar oluşur.

  • Üretim maliyetleri artar, ekonomiler yavaşlar, stagflasyon riski doğar.

2. Küresel Tedarik Zincirinin Bozulması

  • Asya, Avrupa ve ABD’ye enerji taşıyan petrol tankerleri seferlerini durdurmak zorunda kalır.

  • Enerjiye bağımlı endüstriler (otomotiv, plastik, gübre vb.) ağır darbe alır.

  • Alternatif boru hatları kapasite olarak yetersizdir.

JEOPOLİTİK VE ASKERİ SONUÇLARI

1. ABD-İran Gerilimi Zirveye Çıkar

İran’ın boğazı kapatma tehdidi veya fiilî kapatma girişimi, ABD ve müttefiklerinin askerî karşılık verme ihtimalini doğurur.
Bölgedeki ABD Donanması’nın varlığı bu senaryo için hazırdır.

2. İsrail, Suudi Arabistan ve Körfez Ülkeleri Tetikte Olur

İran’ın bu hamlesi bölge ülkeleri tarafından ulusal güvenlik tehdidi olarak değerlendirilir.
Silahlanma hızlanır, bölgesel çatışma riski artar.

3. Askerî Müdahale ve Savaş Riski

Deniz yolunun açık tutulması için ABD önderliğinde çok uluslu bir askerî müdahale gündeme gelebilir.
Bu durum petrol bölgelerinde bombalamalara, deniz trafiğinin askıya alınmasına neden olabilir.

Irak Dışişleri Bakanı'ndan “Hürmüz Boğazı kapanırsa küresel enerji  piyasasında kriz çıkar” uyarısı

ALTERNATİF ENERJİ ROTALARI VAR MI?

  • Suudi Arabistan ve BAE, bazı petrolünü Hürmüz dışındaki boru hatlarıyla taşıyabilir.
    Ancak bu yolların kapasitesi sınırlı ve tüm ihracatı karşılamaktan uzaktır.

  • Katar LNG’si içinse alternatif güzergâh neredeyse yoktur.

TÜRKİYE’YE ETKİSİ NE OLUR?

  • Türkiye enerji ithalatının büyük kısmını bu bölgelerden sağlamaktadır.

  • Fiyatlar arttığında Türkiye’nin enerji faturası büyür → cari açık artar.

  • Bu durum TL üzerinde baskı oluşturur, enflasyon hızlanır.

Hürmüz Boğazı’nın kapanması, sadece bölgesel değil, küresel bir kriz anlamına gelir. Petrol ve gaz piyasasında arz şoku yaratır, küresel ekonomiyi durma noktasına getirebilir. Jeopolitik gerilimlerin zirveye çıktığı bir ortamda bu boğazın güvenliği, dünya düzeni açısından kırılma noktasıdır.

www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Limonlar Kredi Aldığında: Asimetrik Bilginin Finansal Sistemdeki Yankısı

Yayınlanma:

|

Yazan:

Bankaların kredi sistemlerinde giderek daha sık karşılaştığımız bir tablo var: Gerçek kredi değerliliği taşımayan birey veya işletmelere, sistemsel boşluklar nedeniyle kredi limitleri açılıyor. Kredi puanı iyi görünüyor, limit mevcut—ama geri ödeme kabiliyeti yok. Neye benziyor, biliyor musunuz? George Akerlof’un 1970’te yazdığı kendisine Nobel iktisat ödülü aldıran “limon piyasası”na.

Asimetrik Bilgi Sorunu:

Akerlof’un teorisinde, alıcı ve satıcı arasındaki bilgi dengesizliği nedeniyle kaliteli ürünler (iyi arabalar) piyasadan çekilir, yerine “limonlar” (kötü arabalar) kalır. Bugünün kredi sisteminde ise:

  • Banka, müşterinin gerçek riskini göremiyor (ya da görmek istemiyor).
  • Müşteri, sistemin sunduğu limitlere ulaşıyor, kredi kullanıyor.
  • Böylece finansal piyasada “limon” krediler çoğalıyor: riskli, sürdürülemez, görünürde aktif.

Sonuç Ne Olur?

  • Gerçek değerliliğe sahip kullanıcılar daha pahalı krediye ulaşır.
  • Sistem, kendi içindeki çürüklüğü fark edemez.
  • Uzun vadede bu asimetrik bilgi, toplu bir güven krizine dönüşür. Tıpkı Akerlof’un uyardığı gibi…
  • Finansal sistemler gelişiyor, algoritmalar daha sofistike hale geliyor—ama hâlâ “insanı” göremeyen modellerle çalışıyoruz. Kredi vermek sadece matematik değil; güvenin, bağlamın ve davranışsal içgörünün birleşimidir.
  • “Kredi sadece bir limit değil, bir güven oyudur.”

Kredi sistemleri giderek daha sofistike hale geliyor. Algoritmalar, puanlama sistemleri, dijitalleştirilmiş değerlendirme modelleri… Peki ama hâlâ “insanı” göremeyen bu sistemler gerçekten güvenli mi?

George Akerlof, 1970’te “limon piyasası” teorisini ortaya attığında otomobil piyasasını örnek gösteriyordu. Bugün ise aynı teoriyi bizzat kredi piyasasının içinde yaşıyoruz: asimetrik bilgi, yani tarafların eşit derecede bilgi sahibi olmaması, sistemi yavaş yavaş çürütüyor.

Gözlemlerimden İki Sessiz Hikâye

Firma kârlı göründü, konkordatoya girdi. Bir yıl önce denetimini yaptığım bir firmayla denetim sırasında yaşadığımız bir anlaşmazlık yüzünden yollarımız ayrılmıştı. Geçtiğimiz günlerde konkordato ilan ettiklerini öğrendim. İlginçtir: Banka kredileri denetim sonrası son bir yılda ciddi oranda artmıştı. Bilanço ise temizdi—görünürde. Ama içini bilen biri olarak şunu söylemeliyim: stoklar şişirilmişti. Sayım tutanakları arasındaki fark 3 milyon dolar kadardı.

Stoklar yalansa, bilanço da yalandır. En kolay oynanan kalem de budur çünkü. “Stoklarda 3 milyon dolarlık yapay bir değerleme vardı—bu, bilanço üzerinde kar gibi görünse de gerçekte zarardı.” Bankalar ne yaptı? Kağıt üstündeki görüntüye bakıp kredi verdiler. Mali analizlerin yapamadığı tek şey stok denetimidir, stoklarda ne yazıyorsa kabul edilir. Şu sorularla meşgul olduklarını da hiç zannetmiyorum: Stok sayım tutanak raporu mevcut stoklarla karşılaştırıldı mı? Stok sayım tutanağını kim hazırlamış? Bağımsız denetim mi yoksa şirket personeli mi? Firma son yıllarda matrah artırmış mı? Tedarikçi bakiye hareketleri stok değer hareketleriyle uyumlu mu? Stoklarda dikkat çekici bir durum var mı? Hammadde stoğu mamül stoğundan fazla mı? Şirket ERP sisteminden stok değerleme raporu alındı mı? Sorular çoğaltılabilir.

Çalışanlarına maaşlarını ödemeyen firma, kredi kullanıyor.

Geçenlerde eski bir öğrencim aradı: Çalıştığı firma 3 aydır maaş ödemiyormuş ama aynı zamanda bankalardan kredi kullanmaya devam ediyormuş. Hatta patronunun yeni bir konut satın aldığını duymuş. Bana sorduğu soruya gelirsek: “İş davası açarsam banka hesaplarına bloke konulur mu?

Banka sistemleri SGK kayıtlarını kontrol etse, firmanın 3 aydır sigorta ödemediğini görecekti. Ama görmedi. Çünkü sistem, sadece rakama ve geçmiş skora bakıyor—insan hikâyesine değil.

Sonuç: Algoritmalar Belki Zekidir, Ama Kördür

Bugünün kredi algoritmaları geçmiş veriye dayanır, davranışı anlamaz, öyküyü okumaz. Böylece sistem, Akerlof’un tarif ettiği gibi, limonlarla doluyor: Gerçekte riskli olan ama kâğıt üstünde sorunsuz gözüken kredilerle. Sonuç? Gerçekten sağlıklı, krediye erişimi hak eden işletmeler bu gölgelerin altında kalıyor.

Serhat CAN

Okumaya devam et

EKONOMİ

Prof. Dr. YILMAZ: Bütçe açıkları dizginlenebilir mi?

Bütçe açığı ve mali disiplinsizlik önemli bir risk göstergesi olduğundan finanse edilmesi aşaması da sorun yaratacak. Bir yandan iç ya da dış borçlanmayla açık finansmanının kendine has riskleri artarken, bir yandan da bütçe açığının doğrudan ya da dolaylı maliyeti topluma yansıyacak

Yayınlanma:

|

Mayıs ayına ait merkezi yönetim bütçe gerçekleşmelerine göre bütçe fazlası 235,2 milyar TL, kümülatif (Ocak-Mayıs) bütçe açığı da 650,3 milyar TL oldu. Mayıs ayı bütçe fazlası, giderlerdeki önemli bir azalış kaynaklı değil, tersine kurumlar vergisi hasılatının beklendiği gibi mayıs ayında vergi gelirlerini beslemesiyle gerçekleşti.

Rakamla ifade etmek gerekirse; nisan ayına göre mayıs ayında bütçe giderlerinde 43 milyar TL’lik azalışa karşılık bütçe gelirleri 368 milyar TL arttı. Bu artışın hemen hemen tamamı kurumlar vergisi hasılatı kaynaklı.

Önce vergi hasılatındaki değişime bakalım, ardından bütçe giderlerinde azalış olmuş mu, ona bakarız:

Kurumlar vergisi yıllık beyana tabi bir vergi. Aynı zamanda cari vergilendirme döneminin kurumlar vergisine mahsup edilmek üzere, GVK’da belirtilen esaslara göre ve cari dönemin kurumlar vergisi oranında geçici vergi ödenir. Ocak – Şubat – Mart geçici vergi dönemi beyanname verilme ve ödeme günü 17 mayıs’tı. Ayrıca Gelir İdaresi Başkanlığı, 30 Nisan’a kadar verilecek kurumlar vergisi beyannameleri ve bunlara tahakkuk eden vergilerin ödeme sürelerini 5 Mayıs’a kadar uzattı.

Böylelikle nisan ayında 29,7 milyar olan kurumlar vergisi tahsilatı da mayıs ayında 470,1 milyar TL’ye yükseldi. Hatta mayıs ayında kurumlar vergisi hasılatı vergi gelirleri içindeki payı yüzde 39,4’e ulaştı ki bu oran KDV gibi dolaylı bir verginin payından da yüksekti. Sonuçta bu hasılat bütçede bir rahatlama yarattı.

Mayıs ayında kurumlar vergisi tahsilatı bütçenin imdadına yetişmiş oldu ama yukarıda anlattığım gibi “geçici vergi dönemiydi, geldi ve geçti”.

Bütçenin gelir tarafını temmuz ayında gelir vergisi ikinci taksiti ile ağustos ve kasım aylarında geçici vergi taksitleri bir miktar rahatlatabilir. Ancak aylık olarak artmaya devam eden enflasyon, sıkı para politikasıyla kredi imkanları kısıtlanan firmalar ve artan konkordatolar, hedeflenen vergi gelirlerinden uzaklaşılmasına neden olacak ana faktörler. Ayrıca bütçenin gelir tarafının, borç faizleriyle büyüyen bütçenin gider tarafını telafi etmesi zor görünüyor. O nedenle bütçe açığını dizginlemek hiç de kolay olmayacak.

Bütçe giderlerine şimdi kamuda tasarruf üzerinden bakalım:

Tüm kamu kurumlarının kendi bütçelerindeki kaynaklardan yapacakları harcamalar için tasarruf tedbirlerine uymaları uzun zamandır merakla bekleniyor.

Aşağıdaki hazırladığım tablo, geçen yıl ve bu yılın mayıs aylarında tasarruf tedbirleri kapsamında yapılan harcamaları karşılaştırıyor:

Tabloda görüldüğü gibi bir yıl içinde taşıt alım giderleri yaklaşık 2 katına çıkmışHaberleşme ve enerji giderleri de enflasyon oranına yakın bir artış göstermiş. Kırtasiye-baskı giderleri ile temsil-tanıtma giderlerinde ise bir yılda kısmen frene basılmış gibi.

Ancak temsil-tanıtma giderleri bu yılın ilk dört ayında ortalama 65 milyon TL civarındayken, mayıs ayında birden yaklaşık beş katına (316 milyon TL) çıkmış. Yine de bu haliyle geçen yılın mayıs ayındaki 418 milyon TL’nin oldukça altında kalıyor. Umarım ülkemiz en iyi şekilde temsil ediliyordur. 2024’te bu alanda daha fazla gider yapılıyordu, yoksa geçen yıl daha mı iyi temsil ediliyordu?

Bütçe giderlerinde sorunlu kalem: borç faiz giderleri:

Borç faiz giderleri bütçede büyümeye devam ediyor. Özellikle iç borçlanmanın maliyeti bütçeye yansıyor.

Mayıs ayında borç faiz giderleri 111,2 milyar TL, kümülatif olarak 835,8 milyar TL’ye ulaştı. Dahası Haziran ayında yaklaşık 240 milyar TL’lik borç faiz gideri gerçekleştirilecek.

2025 yılı bütçesi için borç faiz giderlerinin bütçe giderlerine oranının yüzde 13,2 ve vergi gelirlerine oranının da yüzde 17,5 olması hedeflenmişti. Bugünkü görünümde borç faiz giderleri/bütçe giderleri oranı yüzde 15,7 ve borç faiz giderleri/vergi gelirleri oranı da yüzde 20,9’a yükselmiş durumda. Bu göstergeler ile bütçe hedeflerinden uzaklaşıldığı anlaşılıyor.

Bütçe açıklarını kontrol altında tutmak, pek çok alanda katkı sağlayacak. Öncelikle devletten beklenen görevlerin ve kamu hizmetlerinin hem kalitesinin artmasına hem de zamanında sunulmasına katkı sağlayacak.

Aksine bütçe açığı ve mali disiplinsizlik önemli bir risk göstergesi olduğundan finanse edilmesi aşaması da sorun yaratacak. Bir yandan iç ya da dış borçlanmayla açık finansmanının kendine has riskleri artarken, bir yandan da bütçe açığının doğrudan ya da dolaylı maliyeti topluma yansıyacak.

Prof. Dr. Binhan Elif YILMAZ – T24

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.